• Sonuç bulunamadı

İKİNCİ BÖLÜM: KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.3. Gündelik Hayat ve Toplumsal Karşılaşmalar

2.3.2. Hayat Tarzları ve Yaşantı Dünyaları Çeşitliliği

Gündelik hayat denildiğinde her gün rutin ve rutin dışı süren yaşamımızdan bahsediyoruz. Dolayısıyla, gündelik hayatı anlamak ve incelemek tüm hayatı anlamak ve incelemektir. Biz bunu gündelik yaşamdan bir örnek veya örnekler seçerek yaparız. Bu örnekle, insanın yaptıkları, yapmadıkları, yapamadıkları, düşündükleri, düşünmedikleri, hissettikleri, hissetmedikleri ve algıları üzerinde dururuz (Erdoğan, 2009). Bu bağlamda, “hayat tarzları” da rutinleşmiş pratiklerdir, yani giyim, beslenme, davranış alışkanlıklarına ve diğerleriyle karşılaşılan ortamlara dahil olan rutinlerdir; ancak izlenen rutinler bireysel-kimliğin dinamik doğası ışığında refleksif olarak değiştirilmeye açıktır. Bir kişinin her gün aldığı küçük kararlar –ne giymesi, ne yemesi, işte nasıl davranması, akşam kiminle buluşması gerektiğiyle ilişkili kararlar- bu tür rutinlere katkıda bulunur. Bütün bu seçimler (daha büyük ve daha etkili olanlar dahil) sadece nasıl davranılması gerektiği konusunda değil, kim olunması gerektiği hakkında da kararlardır. Bir bireyin içinde hareket ettiği ortamlar gelenek-ötesi hale geldiği ölçüde, hayat tarzları da bireysel kimliğin özüyle, onun inşası ve yeniden inşasıyla bağlantılıdır (Giddens, 2010:111).

Hayat tarzı veya yaşam tarzı, insanların modern dünyadaki gündelik yaşamlarında neyi, niçin yaptıklarını ve yaptıkları şeylerin ne anlama geldiğini anlamada yardımcı olan bir kavramdır. “Hayat/Yaşam tarzı” teriminin belirli statü gruplarının ayırt edici hayat tarzına gönderme yapan kısıtlı bir sosyolojik anlamı olmasına rağmen bu terim, bireyselliği, kendini ifade etmeyi ve üslupçu bir öz bilinci çağrıştırır (Featherstone, 2005:140). Weber araştırmalarında bu kavramı, sosyal gruplar arasındaki farklılıklar ve statü olarak tanımlamıştır (Kesiç; Rajh, 2003:162).

Hayat tarzı12 kavramı, çoğu kez yapay bir tüketim eğilimi çerçevesinde düşünüldüğü için, bir ölçüde önemsiz olarak, parlak magazin dergilerinin ve reklamcılık imajlarının telkin ettiği bir şey olarak görünür (Wrong, 1990). Böyle bir anlayışın telkin ettiğinden çok daha temel bir şey vardır: Üst modern koşullarda sadece belirli hayat tarzlarını sürdürmekle kalmaz, aynı zamanda büyük ölçüde böyle yapmak zorunda

12

Hayat tarzı terimi ilginç bir refleksivite örneğidir. Wrong’a göre, esas kaynak gerçekte Max Weber’dir. Weber’in kullanım biçiminde statü grupları kavramıyla ilişkili olan ‘yaşama tarzı’ kavramı gündelik kullanımda ‘hayat tarzı’ kavramına dönüşür.

kalırız. Bir hayat tarzı, bir bireyin benimsediği az çok bütünlük içindeki bir pratikler topluluğu olarak tanımlanabilir; bunun nedeni, sadece, bu tür pratiklerin ihtiyaçları karşılaması değil, aynı zamanda özel bir bireysel-kimlik anlatısına maddi bir biçim kazandırmalarıdır (Giddens, 2010:110).

Chaney’e (1999:14) göre de hayat tarzları insanları birbirinden farklı kılan davranış kalıplarıdır. Hayat tarzları insanların neler yaptıklarını niçin yaptıklarını ve bunu yapmanın kendileri ve başkaları için ne anlama geldiğini anlatmaya yardımcı olmaktadır.

Bir hayat tarzı belirli alışkanlıklar ve yönelimler bütününü içerir ve bu yüzden -varlıksal güvenlik duygusunun devamı açısından önemli- seçenekleri daha az veya çok düzenli bir örüntü içinde birbirine bağlayan belirli bir birliğe sahiptir. Belirli bir hayat tarzını sürdüren biri (ve benzer şekilde onunla etkileşim içinde olanlar) farklı seçenekleri zorunlu olarak ‘onunla uyuşmaz bir şey olarak’ görecektir. Ayrıca, hayat tarzlarının seçimi veya yaratılması, sosyo-ekonomik koşullar kadar grup baskılarından ve görünür rol modellerinden etkilenir (Giddens, 2010:112). Bourdieu’nun (1986) vurguladığı gibi, gruplar arasındaki hayat tarzı farklılıkları aynı zamanda –sadece üretim alanındaki sınıfsal farklılıkların sonuçları değil- tabakalaşmanın temel yapılaştırıcı özellikleridir.

Hayat tarzı grup aidiyeti olarak da düşünebilir (Solomon vd. 1999:401). Bu tanıma göre hayat tarzı, bireyin kendilik tanımı, referans grubu, sosyal sınıf ve moda gibi unsurlardan oluşur. Kendilik tanımı hayat tarzı, beğeni, tüketim grubu, sembolik topluluk ve statü kültürü terimlerini içerir. Bir başka anlayışa göre, hayat tarzı, kültür ve alt kültürden farklıdır. Verili bir hayat tarzı belirli bir sosyal sınıf, statü grubu ya da alt kültürün niteliklerinden ayrılabilir. Hayat tarzı, ancak “tercihlerin veya seçimlerin paylaşılması ile tanımlanabilir” (Sobel, 1981:58).

Nitekim, bireylerin üst modern koşullarda karşı karşıya oldukları ‘seçimler çokluğu’nun kaynağında bazı etkiler vardır. İlk olarak, gelenek-ötesi bir düzende yaşanmaktadır. Bir çoğul seçimler dünyası içinde hareket etmek, yer almak (geleneğin yerleştirdiği işaret çubuklarının artık anlamını yitirdiği bir ortamda) alternatifler arasından seçim yapmaktır (Giddens, 2010:112).

İkinci olarak, Peter Berger’in (1974) ‘yaşantı-dünyaları çeşitliliği’ olarak adlandırdığı bir durum vardır. Tarihin büyük bir bölümünde insanlar birbirleriyle oldukça yakın ilişkiler içinde yaşadılar. Bireyler genellikle benzer tipte ortamlarda yaşamışlardır. Modern toplumsal hayat ortamları ise çok daha çeşitli ve ayrışmıştır. Ayrışma, özellikle kamusal ve özel alan farklılaşmasını içerir, ancak bu alanlar ayrıca kendi içlerinde çeşitlenir. Hayat tarzları karakteristik olarak belirli bir eylem ortamıyla bağlantılıdır ve bu ortamın bir ifadesidir. Bu yüzden, hayat tarzı seçenekleri çoğu kez ortamdakilerin (olası alternatifler pahasına) içinde yer aldıkları kararlardır. Bireyler gündelik hayatlarının akışı içinde tipik olarak farklı ortamlar ve yerler arasında hareket ettikleri için, hayat tarzlarının sorgulandığı farklı ortamlarda kendilerini rahatsız hissedebilirler (Giddens, 2010:113).

Kısmen birçok farklı eylem ortamının varlığı nedeniyle, hayat tarzı seçimleri ve faaliyetleri çoğu kez birey için parçalı olma eğilimindedir: Bir bağlamda izlenen eylem tarzları özü itibariyle diğer bağlamlardakilerden az veya çok farklı olabilir: Bu kısımları “hayat tarzı kesimleri” olarak adlandırmak mümkün. Bir hayat tarzı kesimi bir bireyin genel etkinliklerinin (içinde mantıksal olarak tutarlı ve düzenli pratikler bütününün benimsendiği ve icra edildiği) bir zamansal-mekansal “dilim”iyle ilgilidir. Hayat tarzı kesimleri etkinliklerin bölgeselleşmesinin farklı boyutlarıdır. Bir hayat tarzı kesimi, örneğin, bir kişinin haftanın belirli gecelerinde veya hafta sonlarında yaptığı şeyleri içerebilir; bir arkadaşlık veya evlilik, ayrıca seçilen özel davranış biçimleriyle tutarlılık içinde belirli bir zaman-mekanda gerçekleştiği sürece bir hayat tarzı kesimi olabilir (Giddens, 2010:113). Yani, bireyin zamanını nasıl geçirdiği, etrafında önem verdiği şeylerin neler olduğu, dünyadaki olaylar ve kendisi hakkında neler düşündüğünün bir modelidir. Kısacası bireyin faaliyetleri, ilgi alanları ve fikirleridir (Lin, 2003:5).

Hayat tarzı seçimleri sadece toplumsal faillerin gündelik hayatı ‘içinde’ yapılmaz veya onlar sadece gündelik hayatın kurucu unsuru değillerdir, aynı zamanda bireylerin eylemlerini şekillendirmelerine yardımcı olan kurumsal ortamları biçimlendirirler. Bu kurumsal etkiler, belirli bireyler ve grupların toplumsal durumlarını nesnel olarak ne kadar sınırlasa da, üst modern koşullarda onların etkisinin az çok evrensel olmasının bir nedenidir (Giddens, 2010:116). Kuşkusuz, bütün bireyler ve gruplar için hayat fırsatları hayat tarzı seçimlerini şekillendirir.

Netice itibariyle, hayat tarzı genel bir ifade ile “biri nasıl yaşar?” sorusuna verilen cevaptır. İnsanların neler yaptıklarını, niçin yaptıklarını ve bunu yapmanın kendileri ve başkaları için ne anlama geldiğini anlatmaya yardımcı olur (Chaney, 1999:14; Mowen, 1993:236). Hayat tarzı, değerleri ve zevkleri ortak olan kişilerin benzer davranış kodları sergilemeleri sonucu ortaya çıkar. Bu anlamda, bireylerin belirli tarihi, coğrafi ve sosyal koşullarda “Nasıl yaşamalıyız?” sorusuna verdikleri cevaplar onların hayat tarzının biçimi ortaya çıkarmaktadır. Bu soruya verilen cevaplar esasında nesnel ve öznel parametrelerin etkisiyle oluşmaktadır. Bu soruya verilen cevapların türüne göre farklı yaşam veya hayat tarzlarının oluşturulduğunu ifade edebiliriz. Zorlu’nun (2003) farklı kaynaklardan (Kepenek ve Yentürk (2001); Kılıçbay (1999); Kazgan (1999), Campbell (2001), Ger ve Belk (1996); Belk (1998); Polama (1979)) faydalanarak oluşturmuş olduğu hayat tarzı bileşenleri şu şekilde ifade edilebilir:

Hayat tarzının nesnel ya da yapısal parametreleri: 1) Yaşanılan coğrafya, kır

kent. 2) Ekonomik yapı; üretim biçimi ve modeli; ürünlerin piyasalarda hareket kabiliyetini -içe kapalı ekonomi ya da liberal ekonomi-, üretim kapasitesi, üretim ve piyasada geçerli olan değerler, hukuk, 3) Genel alamda kültür; beğeni kriterlerini belirleyen değerler, normlar, popüler kültür, moda. 4) İletişimin yapısı; uluslar arası ilişkiler, iletişim araçlarının yaygınlığı, moda ve reklam.

Hayat tarzının öznel ya da bireysel parametreleri: 1) Kişilik tipi; hedonist,

materyalist, kanaatkar, ekolojik ve egoist 2) Bu kişilik tiplerine sahip bireylerin, nesnel ya da yapısal parametreleri içselleştirmesi, anlam atfetmesi, süreçlerini özümseyerek dışsal gerçekliğin formlarını yeniden inşa etmelerini kapsamaktadır.

Hayat tarzı, sosyal olanın nesnel ve öznel süreçleri bütünleştirdiği, ikisi arasındaki bağlantıları, köprüleri ve ağları kuran kompleks bir yapıdır. Her ne kadar hayat tarzı nesnel ve öznel olmak üzere iki kategoride ele alınsa da aslında bu yapı sosyal gerçeklikte bütünsel bir yapıdır.

Toplumsal yaşamdaki işaret, sembol, eylem ve niyetler doğal bir süreklilik içinde kendilerini yansıtmakta ve ancak gündelik hayat içinde derin bir anlama kavuşabilmektedirler. Toplumsalın çözümüne ilişkin bir dizi faaliyet, gündelik hayatın parçaları arasında yer alan eylem kalıpları ve davranış kodları, ayrıştıkları sürece ortak

anlamlarını yitirecekleri yeni birtakım yapıları ortaya çıkarmaktadır. Kendisini oluşturan nesneler, mekânlar ve simgesel anlamlar siyasetten bağımsız gibi gözükse de gündelik hayat, toplumsal yapının temel aldığı değerleri sürekli olarak yeniden düzenlemeyi sürdürür (Oskay, 1989:7-9).

Bireylerin sahip oldukları hayat veya yaşam tarzları geçmiş deneyimlerinden, demografik özelliklerinden, inanç ve tutumlarından, bilişsel ve kültürel süreçlerden ve kişilik yapılarından etkilenmektedir. Aynı gelir ve eğitim düzeyine sahip, aynı kültürde yetişmiş bireyler bile farklı hayat tarzına sahip olabilirler. Bu sebepten dolayı hayat tarzı, grup özelliklerinin belirlenmesine yardımcı olmaktadır. Çünkü benzer hayat tarzı grubunda olan bireylerin tutumları, inançları, yaşama biçimleri, hayat görüşleri, ihtiyaç ve istekleri benzerdir.

Netice itibariyle, hayat tarzlarını bireylerin kabul ettikleri varoluşsal anlamlar temelinde şekillenen tarihsel ve toplumsal inşalar olarak ifade edebilmek mümkündür. Bu anlamda hayat tarzları, belirli davranış örüntüleri ve değer sistemleri arasında sembolik sınırlar inşa etme biçimleri olarak okunabilir. Bu değer sistemleri ve davranış örüntüleri, aidiyet türünü sembolize etmekle birlikte hayat tarzları arasındaki farklılıkların da yeniden üretilmesine katkıda bulunur (Zorlu, 2003). Hayat tarzları arasındaki farklılıklara bireyler veya gruplar tarafından olumlu veya olumsuz yönde yapılan değer atıfları ya da genel manada farklı hayat tarzlarına yönelik algılar bireyler veya gruplar arasındaki ilişkilerin seyrinin ve bunlar arasındaki “sosyal mesafe” düzeyinin belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır. Dolayısıyla, bireyler ya da gruplar arasındaki sosyal mesafe veya uzaklık-yakınlık olgusunun kavramsal olarak ele alınması yararlı olacaktır.

Benzer Belgeler