• Sonuç bulunamadı

BİRİNCİ BÖLÜM: ARAŞTIRMAYA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR

1.2. Araştırmanın Amacı ve Sorunsalları

Bir başka kişinin veya grubun, yaşam biçimlerinin farklı olması ve bunun da biz diye tanımlanan gruba zıt gelmesi karşısında insanın ahlaki tavrı, irrasyonel tanımlamalardansa, onları kendi perspektiflerinden anlamayı gerektirir (Fay, 2001:131-132). Birlikte yaşamanın ve grup içinde kazanılan kimliğin, dışlamacılıktan uzak bir şekilde seyretmesi, ancak bu ahlaki tavrın kazanılmasıyla mümkün olmaktadır. Bu bilincin canlı tutulmasıyla, kalıplaşmış yargıların tuzağına düşmekten ve birlikte yaşamaya zarar veren sosyal mesafe uzaklaştırmasından kurtulabilinir.

Bu anlamda, bir önceki kısımda yapılan açıklama ve değerlendirmeler doğrultusunda, tezin merkezi noktası Türkiye’de “cumhuriyetçi-laik” ve “muhafazakâr-dindar” kesimlerin (veya kendisini bu değerlerin taşıyıcısı olarak görenlerin) temel toplumsal ve siyasal değerlerinin kavranması ve karşılaştırmalı olarak saptanmasıdır. Buradaki hedef, literatürde genel olarak görülenin aksine belli bir coğrafyada yaşayan farklı toplumsal kesimler ve kimlik eksenleri üzerinden belli sınıflamalara veya kategorilere ulaşmak ve bunları kendi içerisinde kategorilere tabi tutmaktan ziyade, belirli bazı kriterler çerçevesinde başta belirlenen/oluşturulan kategorilerin toplumsal etkilerine ve sonuçlarına odaklanılması, bu kategorilerin altında yatan gerilimlerin anlamlandırılması, söz konusu gerilimleri tetikleyen faktörlerin ne şekilde tezahür ettiği ve farklı kimlik eksenlerinde yer alanların bu gerilimleri gündelik toplumsal pratikler ve etkileşimler bağlamında hangi boyutları ile yaşadıklarını anlamaya çalışmaktır. Özellikle, sosyal dışlama ve sosyal çatışmanın ortaya çıkışı, söz konusu sosyal grupların

hayat tarzlarında sergiledikleri görünür farklılıkların, gerilimlerin ve

kutuplaşmanın/ayrışmanın derecesine bağlıdır (Jürgen, 1998:173). Bu yönde, araştırmada “cumhuriyetçi-laik” ve “muhafazakâr-dindar” kesimlerin durdukları sosyal ve siyasal pozisyonlar itibariyle gündelik hayatın inşası sırasında birbirlerine yönelik geliştirdikleri algı ve temsillerden hareketle kutuplaşma veya kümelenme düzeylerinin, eğilimlerinin veya sosyal mesafelerinin tespit edilmesi hedeflenmektedir. Nitekim, bu amaç aynı zamanda iki farklı kent üzerinden “kıyı ve iç” tartışması bağlamında kentsel-mekansal farklılaşmaları da yer yer analiz etmek veya mukayese etmek suretiyle gerçekleştirilecektir. Bu çerçevede araştırma siyasal ve toplumsal ayrışma ya da kutuplaşma emarelerini verili kabul eden bir yapıdan yola çıkmakla birlikte, bu yapının

araştırma sırasında test edilmesini, gerektiğinde yeniden kurulmasını ana dinamik olarak benimsemektedir. “Cumhuriyetçi-laik” ve “muhafazakâr-dindar” değer kümelerinin toplumsal ve siyasi pozisyonları neden, nasıl ve hangi kanallardan oluşturduklarının sorgulanması, en nihayet bu değer skalasından doğan fiili kutuplaşma/ayrışma, kümelenme ve siyasileşmenin tespit edilmeye çalışılması, bu ana dinamiğin mekanizmasını oluşturmuştur.

Birbirini izleyen bir dizi siyasal ve toplumsal konjonktürle bağlantılı olarak görülen değerler “büyük bir bohça” görüntüsü taşımaktadır. Bu bohçanın içinde doğal olarak siyasi ve toplumsal iklim, siyasal ve toplumsal çatışmalar veya gerilimler, bu çatışmalar ya da gerilimler çerçevesinde yaşanan etkileşimlerin oluşturduğu “toplumsal deneyimler serisi” de bulunmaktadır (Bayramoğlu, 2006:19). Anlama faaliyetinin merkezini ise aktörlerin ve aktör gruplarının deneyimleri, bu deneyimlerin yarattığı kaotik durumlar, deneyimler esnasında farklı değer sistemi çatışmaları ve karşılaşmalarıyla yaşanan yırtılmalar, bu yırtılmalara aktörler tarafından verilen

“refleksif ya da örgütlü yanıtlar” ile tüm bunların oluşmasına ve hayata geçmesine

ilişkin iç mekanizmaların tanımlanması oluşturmaktadır.

Her araştırmada varılmak istenen bir hedef, bir amaç veya bir iddia mutlaka vardır. Sistematik olarak inşa edilmiş bir amaç, neyin aranmakta olduğunu gösterir. Neyin arandığı bilinince, nerede ve nasıl bulunabileceği konusu da daha bir netlik kazanacaktır. Dolayısıyla, araştırmanın sorunsalları tabiriyle kastedilen şey basitçe ifade edilecek olursa çalışmada net olarak “neyin arandığı” sorusudur. Tüm araştırma süreci esasında söz konusu bu sorunsalların cevaplandırılması süreci olarak kabul edilebilir. Nitekim, hayat tarzı, kimlikler ve gündelik rutinler veya etkileşimler bağlamında “cumhuriyetçi-laik” ve “dindar-muhafazakâr” değer kümeleri veya kesimler arasındaki farklılıklar, benzerlikler, gerilimler, kırılmalar İzmir ve Konya kentleri üzerinden (kıyı ve iç tartışması bağlamını da içerecek şekilde) araştırma süresince aşağıda yer alan sorunsallar çerçevesinde ele alınmaya çalışılacaktır:

 Cumhuriyetçi-laik ve muhafazakâr-dindar çevreler veya daha çok “seküler hayat tarzı” ve “dini hayat tarzı”yla ilişkilendirilen kesimler arasında gündelik hayatın

rutinleri ve etkileşimleri sırasında hangi noktalarda kırılmalar veya gerilimler ortaya çıkmaktadır?

 “Cumhuriyetçi-laik” ve “muhafazakâr-dindar” kesimlerin durdukları sosyal ve siyasal pozisyonlar itibariyle birbirlerine yönelik geliştirdikleri algı ve temsiller nelerdir?

 “Cumhuriyetçi-laik” ve “muhafazakâr-dindar” kesimler arasında temel toplumsal ve siyasal değerler açısından ne tür farklılıklar ve benzerlikler bulunmaktadır?

 “Cumhuriyetçi-laik” ve “muhafazakâr-dindar” kesimler arasında varsayılan kutuplaşmanın veya ayrışmanın temel parametreleri nelerdir?

 Bu iki eksen arasında verili olarak kabul edilen kutuplaşma veya ayrışma durumu gündelik toplumsal ve siyasal gerçeklik alanıyla ne ölçüde örtüşmektedir?

 “Cumhuriyetçi-laik” ve “muhafazakâr-dindar” kesimlerin birbirlerine karşı olan sosyal mesafe (uzaklık-yakınlık) düzeyi hangi boyuttadır?

 Bu iki kesim arasında güven, kaygı ve gündelik toplumsal rutinler, etkileşimler ile siyasal ve toplumsal kutuplaşma ya da kümelenme arasında nasıl bir ilişki vardır?

 Farklı kimlik eksenleri arasındaki kırılmalar kentsel-mekansal farklılaşma noktasında nasıl bir görünüm arz etmektedir?

Nitekim, muhafazakâr-dindar kesim ve cumhuriyetçi-laik kitlenin veya daha çok “seküler hayat tarzı” ve “dini hayat tarzı”yla ilişkilendirilen kesimlerin “din ve laiklik” olgularından hareketle birbirlerine yönelik algıları veya bakışları, birbirleriyle kurdukları ilişkiler, bu çerçevede ortaya çıkan kırılma noktaları, gerilim kaynakları son derece önemlidir. Dolayısıyla farklı kimlik eksenlerinde yer alanların yukarıda sıralanan sorular çerçevesinde sergiledikleri temel ana eğilimleri ve bu eğilimlerin dip akıntılarının “karşılaştırmalı” olarak açıklanması çalışmanın esas hedeflerini oluşturmaktadır. Esasında, konuya ilişkin sosyolojik bir analizin merkez noktalarını da tam da bu sorunsallar oluşturmaktadır.

Benzer Belgeler