• Sonuç bulunamadı

Sinemacıların Ankara Yürüyüşü: 5 Kasım 1977 Cumartesi tarihinde set işçisinden aktör ve yönetmenine, üç yüz kişiyi bulan sinema emekçileri hem yeni sansür

yönetmeliğini protesto etmek hem de sinema sektörünün ve sektör çalışanlarının sorunlarına dikkat çekmek, hükümeti bu konuya daha pozitif katkılarda bulunmaya yöneltmek için üç gün süren bir yürüyüş düzenlerler. “Sinema Emekçileri Bayramı” ilan edilen 5 Kasım’da İstanbul’da başlayan yürüyüş, 7 Kasım günü Anıtkabir ziyareti ile son bulmuştur. “Sinema emekçilerinin, sinema üzerindeki yasa dışı baskıları kınamak, yeni sansür tüzüğünü protesto etmek, sinema sanatını demokratik, sansürsüz bir yasaya kavuşturmak ve Anayasanın öngördüğü sosyal, ekonomik haklara kavuşturmak” amacıyla gerçekleştirilen yürüyüşe başta Türkiye Yazarlar Sendikası olmak üzere pek çok kurumun destek verdiği belirtilmiştir. Emin Karaca’nın aktarımına göre bu etkinlik

339 Vedat Türkali, “Sinema Meslek Örgütlenmesi İçin Simpozyum Bildirisi”, Bu Gemi Nereye, Cem Yay., 1985, İstanbul, s.11-21.

340 Milliyet Sanat Dergisi, S.213, 7 Ocak 1977,s.32.

341 Milliyet Sanat Dergisi, S. 217, 4 Şubat 1977, s.32.

187

1977 yılında Vedat Türkali, Atıf Yılmaz, Umur Bugay, Yavuz Özkan ve Ali Özgentürk

Yeni Sinema dergisini çıkarırlar ve yürüyüş fikri de bu dergi çevresinde gündeme

getirilip organize edilir.343 Emin Karaca, Tertip Komitesi’nin Semra Özdamar, Tarık Akan, Cüneyt Arkın, Yavuz Özkan ve Hakan Balamir’den oluştuğunu, eylemin merkezinin Film Seti Teknisyenleri Derneği olarak seçildiğini, Tertip Komitesi’nin İstanbul Valiliğinden izin aldığını ve bir yandan da yürüyüş için Maden-İş, Genel-İş, Köy-Koop. gibi oluşumlardan kaynak bulmaya çalışıldığını aktarmaktadır.344

Beşiktaş’ta Barbaros Hayrettin Paşa anıtının önünden yürüyüş başlatılır ve buradan Taksim’e çıkılır. Taksim Anıtı’nın önünde toplanan sinema çalışanları, yapılan konuşmalardan sonra Üsküdar’a geçerler ve Ankara’ya doğru yer yer yürüyerek yer yer otobüslerle bu etkinliklerini sürdürürler.

Yürüyüşün Kızılcahamam’da verilen molasında Cüneyt Arkın bir masa üstüne çıkarak sinema emekçilerinin haklarını alamadıkları, bu nedenle bir sendika kurarak haklarını güvenceye kavuşturmak için bir araya gelinmesi gerekliliğini vurgulayarak “Ben inanıyorum, sendikalaşma eylemimizde de aynı dayanışmayı gösterebiliriz. Bu konuda benim pek bilgim yok, sözü hocam Vedat Türkali’ye bırakıyorum.” der. Gazeteci Erhan Akyıldız, Vedat Türkali’nin konuşmasının içeriğini şöyle aktarır: “Vedat Türkali ise konuşmasına ‘sinema emekçisi olmaktan onur duyduğunu’ belirterek girdi ve sendika kurabilmek için çalışmalara hemen başlamak gerektiğine değindi. Bu eyleme başlamadan önce de sinemanın ünlü oyuncularını, öteki sinema emekçileriyle sonuna dek birlikte olmak için yemin etmeye çağırdı… Türkali’nin bu çağrısından sonra aralarında Cüneyt Arkın, Türkân Şoray, Fatma Girik, Fikret Hakan, Kadir İnanır, Hakan Balamir, Semra Özdamar, Hale Soygazi, Aysun Güven, Nurhan Nur, Mahmut Cevher’in de bulunduğu sinema oyuncuları masaya çıkarak teker teker “sonuna dek birlikte omuz omuza olacaklarına” yemin ettiler.” 345

Ankara’ya varıldığında Cebeci’den Anıtkabir’e yürüyen sinemacılar, ertesi gün bir heyet oluşturarak TBMM’ye giderler ve burada Senato Başkanı olan Sırrı Atalay’a

343 Karaca, “Sinemacılar Yürüyüşü”, Vedat Türkali Ansiklopedisi, s.203-206.

344 Karaca, Vedat Türkali Ansiklopedisi, s.203.

345 Erhan Akyıldız, “Sansürü Protesto ve Demokratik Haklar Yürüyüşü Sona Erdi”, Milliyet Sanat Dergisi, Sayı: 251, 14 Kasım 1977.

188

sinemacıların yürüyüşünün amacı, ne istedikleri ve “Sinema Yasası” hakkındaki düşüncelerini ifade etmekle birlikte konuyla ilgili hazırladıkları bir dosyayı da kendisine sunarlar.

Ankara yürüyüşünün bir yansıması ve ürünü olarak Ocak 1978’de sinema emekçilerinin kurdukları SİNE-SEN adlı sendikal oluşum, sinemacıların hak arayışının önderliğini yapar. Ancak, sinemacıların sendika kurma çabaları daha öncelere kadar gider. Bilhassa 1977 Mayıs’ının ilk haftasında bir araya gelen bir grup sinemacı, bir toplantı tertip ederler. Açılış konuşmasını yönetmen Lütfi Ömer Akad’ın yaptığı toplantıda sinemacıların birleşik bir örgütlü çatıda ortak mücadele etmelerinin gerekliliği vurgulanırken bazı katılımcılar söz alarak yönetmen, senarist ve başrol oyuncularının örgütlenmeye katılmamalarını savunurlar. Ancak bu teklif kabul görmez. Toplantının kapanış konuşmasını yapan Vedat Türkali, “sinema emekçilerini bölmenin doğru olmadığını söyleyerek, kol işçilerinin önderliğinde kurulacak, sinemanın fikir işçilerini de içine alacak bir örgütün tüm sinema emekçilerinin yararına olacağını” dile getirir. Toplantı sonunda bütün sinema emekçilerini içeren bir sendikanın kurulması konusunda görüş birliğine varılır.346

Sinema alanında çalışanların Ankara Yürüyüşü ile ilgili “Sinema Yürüdü” başlığıyla

Cumhuriyet gazetesinin 26 Kasım 1977 tarihli nüshasında bir yazı yayınlar. Yazısında

“Ankara Yürüyüşü”nün hangi amiller tarafından tetiklendiğine işaret ederek, “Yeni sansür tüzüğü öylesine maddelerle donatılmıştı ki, değil onurlu bir sanatçının, mesleğe azıcık olsun saygı duyan bir sinemacının bile ilgisiz kalması, giderek baş kaldırması düşünülemezdi. Sette görevli polisin denetimi altında film çekmek, izin vermeyeceği sahneleri çekmemek aklın alacağı şey değildir,” diyen Türkali, uygulamanın sinema yatırımcılarını da ciddi sıkıntıyla karşı karşıya getireceğini savunur. “Yığınlar, beyaz perdenin ünlülerine öylesine koşullanmıştır ki, onların parlak yaşamlarıyla sinema emekçilerinin korkunç sömürülerini birbirinden ayırt etmek kolay iş değildir. (…) Toplumumuzdaki dengesi kazanç koşullarının bir minyatürü olan sinema alanımızda, emekçi haklarını güvence altına alan hiçbir yasa uygulanmamıştır,” iddiasında bulunan Türkali’ye göre, “Çıkarılan tüzükle oynanmak istenen oyun açıktır. Ağır malî baskılarla küçük film üreticilerini silip süpürmek, alanı tekelci bir avuç yapımcıya bırakmak,

189

toplumumuzda egemen tekelci kesimin faşist dikta hazırlığında bu bir avuç yapımcının çıkar ortaklığıyla sinemaya faşizmi egemen kılmak,” istenmektedir. Oysa başrol oyuncuları ile kol emekçileri bir arada, ortak bir mücadele yürüterek gerçekleştirdikleri yürüyüşle oynanmak istenen oyunun maskesinin düşürüldüğünü savunur. Sinema emekçilerini başarılı bir yürüyüş gerçekleştirdiklerini söyleyen Türkali, bunun sebebini ise şu sözleriyle dile getirmektedir: “Yürüyüş boyunca hiçbir siyasal slogan atılmamasına, özellikle bundan kaçınılmasına karşın olayın, kaçınılmaz biçimde kendi içinde taşıdığı siyasal ağırlık yadsınamaz. Sinema emekçileri çok sade, çok ağırbaşlı, her türlü siyasal farfaradan uzak bir yol tutmakla hem aralarında sımsıkı birleşmek olanağı buldular, hem de denebilir ki daha etkili oldular.”347

Sinemacıların düzenledikleri “Ankara Yürüyüşü”, Türkiye sineması ve Yeşilçam sinemasının emek mücadelesi tarihindeki en önemli adımlardan biri, belki de birincisidir. Önemli tarafları çok olmakla birlikte, bunlardan en çok dikkat çeken yönlerden biri, devrin en gözde oyuncuları ile figüran ve set işçisi konumundaki sinema emekçilerinin birlikte hareket etmeleri ve ortak taleplerde buluşabilmeleridir, denilebilir ve bu buluşmanın gerçekleşmesini sağlayan aktörlerinden biri Vedat Türkali’dir. Üstelik Türkali bununla yetinmemiş, pek çok etkinlikte sinema emekçilerinin birlikte hareket etmelerinin gerekliliğini vurguladığı gibi, sinema emekçilerinin bu amaçla bir araya getirilmesi, sinemanın emek yönünü öne çıkarılması maksadıyla bir de sinema gazetesinin çıkarılmasına öncülük etmiştir.

8. Akdeniz’de Barış, Güvenlik ve İşbirliği Konferansı: Yunanistan’ın başkenti Atina’da 9-12 Şubat 1978 tarihinde gerçekleştirilen “Akdeniz’de Barış, Güvenlik ve İşbirliği Konferansı”na Türkiye Barış Derneği’nden 56 delege katılır. Bunlardan biri de Vedat Türkali’dir ve buradaki izlenimlerini 23-24-25 Şubat 1978 tarihli Milliyet gazetesinde neşretmiştir. Konferans’ta konuşma yapan yazar, muktedirlerin insanları birbirine düşman etme politikalarının yoğunluğuna rağmen sıradan insanların, bu politikalarından en çok zarara uğrayan insanların birbirlerine düşmanlık

190

beslemediklerini, bilhassa Türkiye’den göç etmek zorunda kalan Türkiyeli Rumlardan bahisle işlemektedir.348

Vedat Türkali bu etkinliğe katılımı nedeniyle sonraki yıllarda yargılanır, yıllar sürecek davadan beraat eder.

9. Bulgaristan’da Türk Filmleri Haftası: Bulgaristan’da düzenlenen ve Dışişleri ile