• Sonuç bulunamadı

Savaşta Trabzon’un Ruslar Açısından Önemi ve İşgal

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.3. Birinci Dünya Savaşı ve Trabzon

3.3.2. Savaşta Trabzon’un Ruslar Açısından Önemi ve İşgal

Osmanlı Devleti kendine en büyük tehdidin Rusya’dan geleceğini düşünüyordu. Dolayısıyla savaşın daha çok Ruslar’a karşı yapılacağı açıktı. Zaten seferberliğin başlangıcından sonra Rus hududunda III. Ordu’ya ait 9. ve 11. Kolordular takviye edilmişti ve sayıları doksan bine yaklaşıyordu. Ruslar için artık Osmanlı Devleti’nin savaşa gireceği beklenmedik bir şey değildi. Zaten Rus elçisi Giers, bir müddetten beri Türklerin Alman tazyiki altında bulunduklarını ve savaşa doğru gittiklerini yazmıştı. Rusya, Osmanlı ile savaşa girmeyi henüz zamansız görmekle birlikte bu savaştan faydalanarak İstanbul ve

440 Kurat, a.g.e., s.239; Cemal Paşa, a.g.e., s. 157-165.

441 Yerasimos, a.g.e., s. 474-481; Fuat Dündar, İttihat ve Terakki’nin Müslümanları İskân Politikası

146

Boğazlar meselesini arzu ettikleri gibi halledebileceklerini düşünmekteydi.442

Nitekim 29 Ekim 1914 tarihinde Yavuz ve Midilli’nin de içinde bulunduğu Osmanlı filosu Odessa ve Sivastopol’daki askerî tesisleri bombalayınca savaşın içerisine Osmanlı Devleti de girmiş oldu. Fakat savaş gittikçe Osmanlı Devleti’nin aleyhine gelişmeye başladı. Özellikle Sarıkamış felâketinden sonra Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz, Rus işgaline açık hâle geldi. Ermenilerin yardımıyla 20 Mayıs 1915 tarihinde Van’ı işgal eden Ruslar,443

Aram Manukyan’ı geçici vali tayin ettiler. Bununla yetinmeyen Ruslar Erzurum’a doğru ilerleyince şehir halkı tahliye edildi. Rusların, Sarıkamış muharebelerinde Türk kuvvetlerini yenilgiye uğrattıktan sonraki en önemli hedefleri Erzurum idi. 11 Şubat 1916 tarihinde ileri harekâta geçmeleri ile başlayan savaş, 16 Şubat 1916 tarihinde Erzurum’un Ruslar tarafından ele geçirilmesi ve Ermeni taburlarını şehre sokmalarıyla son buldu. Henüz şehri terk etmemiş olan ve Ermeni saldırılarından korkan444

halk evlerini barklarını bırakarak aç ve perişan bir halde batı istikametine doğru kaçmaya başladı.445

Erzurum’un işgalinden sonra Ruslar, Trabzon’u ele geçirerek hem Erzurum cephesinde harekât yapan Türk ordusunun ikmal yolunu kesmek, hem de ileri harekâtlarında bir ikmal limanına kavuşmak istiyorlardı. Ayrıca Rus donanmasının Karadeniz’deki egemenliği de tamamlanmış olacaktı.446

Trabzon Vilâyeti ahalisinin ve ordunun ihtiyacı için Samsun ve Canik havalisinden gelen erzak ve zahirelerin nakliyesi motor ve kayıklarla sağlanıyordu.447

Fakat Rus deniz gücünün üstünlüğü sebebiyle ahali ve kuvvetlerimiz takviye edilememekteydi. Savaşın başlangıcından itibaren yalnız Trabzon

442 Kurat, a.g.e., s.246.

443 Bu konu hakkında geniş bilgi için bkz. Azmi Süslü, “Van-Zeve’deki Türk Katliamı”, Yakınçağ

Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Ankara: Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları,

1990, s. 25-35.

444 Ermeniler, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren “millîyetçi” ideolojinin ve ayrılıkçı hareketlerin etkisinde kalmıştır. Tıpkı Balkanlarda olduğu gibi, başta Çarlık Rusyası olmak üzere, İngiltere, ABD ve Fransa da bu hareketleri, dış politikalarının bir aracı olarak kullanmış, sürekli tahrik etmiştir. Dört yüzyıl Balkanlarda, nasıl çok farklı etnik gruplar Türklerle barış içinde yaşadıysa 19. yüzyıla kadar aynı barışçı yaşam Anadolu’da da sürmüştür. Fakat millîyetçi Ermeni özlemleri, dıştan destek arayan ayrılıkçı Ermeni hareketleri, Birinci Dünya Savaşı içinde Türklerle Ermenileri hasım olarak karşılaştırmıştır. Bkz. Gülten Kazgan, “ Millî Türk Devletinin Kuruluşu ve Göçler”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, 30, (1974), s. 319. Ayrıca Ermenilerin faaliyetleri ve mezalimleri hakkında bkz., Osmanlı’dan Günümüze

Ermeni Sorunu, (Ed. Hasan Celal Güzel), Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2000; Azmi Süslü, Ruslar’a Göre Ermenilerin Türklere Yaptıkları Mezalim, Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi, 1987.

75 Nedim İpek, “Birinci Dünya Savaşı Esnasında Karadeniz ve Doğu Anadolu’da Cereyan Eden Göçler”, 19

Mayıs ve Millî Mücadelede Samsun Sempozyumu, (20 Mayıs 1994), Samsun, s. 57.

446 Enis Şahin, “İngiliz The Times Gazetesi’ne Göre Trabzon’un Ruslar Tarafından İşgali (1916)”,

Uluslararası Trabzon ve Çevresi Kültür ve Tarih Sempozyumu, (16-18 Mayıs 2006), 1. Baskı, C. 1,

Trabzon: Türk Ocakları Trabzon Şubesi Yayınları, 2011, s. 404-405.

447 Birinci Dünya Savaşı esnasında Karadeniz’de kayıklarla yapılan nakliyat, bu nakliyatın zorlukları ve devletin almaya çalıştığı tedbirler hakkında geniş bilgi için bkz. Önder Duman, “Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Karadeniz’de Osmanlı Kayık Taşımacılığı”, Uluslararası Karadeniz İncelemeleri Dergisi, 1 (2), (2007), s. 137-147.

147

vilâyeti sahilinde tahrip edilen kayık sayısı 400’ü aşmıştı. Bu ise ordunun ve halkın açlık tehlikesine maruz kalması demekti.448

Zaten savaş yılları boyunca Rus donanması, Rize, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun, Zonguldak ve dolaylarını sürekli top ateşine tutmuştu.449 Bunun neticesi işgal öncesi Trabzon’un Avrupa ile olan alışverişi tamamıyla sekteye uğradığı gibi zayıf durumda bulunan Osmanlı deniz ticaret filosu Ruslardan çekindiğinden Karadeniz’e çıkamaz olmuştur. Bütün bunlar yukarıda belirttiğimiz üzere bölgede açlık ve yoksulluğu arttırdığı gibi hasta olan insanları ilaç ve hatta doktor bulamaz hale getirmiştir.450

Trabzon’a yapılan bombardımanlardan Rum Metropolithanesi de etkilenmiştir. Hrisantos, İstanbul Rum Patrikliğine yazdığı bir telgrafta, Rusların Metropolithane’yi de vurduklarından ve ona önemli miktarda zarar verdiklerinden bahsetmiştir. Jimnazyumdaki öğrencilerin ise kendisinin onları uyarması ve jimnazyumun alt katına inmeleri ile kurtulduklarını, aksi takdirde buradaki üç yüz öğrencinin de hayatını kaybedeceğini belirtmiştir. Ayrıca Hrisantos verdiği bilgilerde, içerisinde önemli miktarda yaralı ve hasta bulunan Hilal-i Ahmer müesseselerinden birinin de bombardımandan nasibini aldığını ifade etmiştir. Son olarak ahalinin bu top mermilerinden ölmektense soğuktan, açlıktan, hastalıktan ölmeyi tercih ederek köylere ve dağlara firar ettiklerini, bu acıklı durum hususunda gerekenin yapılmasını istemiştir.451

Daha önce ifade ettiğimiz gibi Rusların Metropolit Hrisantos’un da anlattığı türden hücumları, işgale kadar insanlar arasında ayrım yapmaksızın devam etmiştir.

Trabzon aynı zamanda Karadeniz kıyısında tek modern liman özelliği taşımaktaydı. Burası ele geçirilirse Trabzon-Bayburt yoluyla Rus ordusunun tüm sağ kanadı Rusya’dan ikmal ve iaşe edilebilecekti. Kafkas sınırlarını geçen bir ordu için Doğu Anadolu’da yol, araç ve taşıma güçlüğü vardı. Cephe genişledikçe, birlikler birbirlerinden kopma durumda kalmaktaydı. Sınıra kadar demiryolları, şoseler ve dekovillerle düzenlenmiş bir ulaşım şebekesi, burada çetin arazi şartlarıyla karşılaşmaktaydı. Doğu Anadolu’ya kadar hızlı bir şekilde gelen Rus malzemesi, tahtalardan ve canlı vasıtalardan oluşan ilkel bir menzilin

448

Ayhan Yüksel, “Savaş Yıllarında Giresun (1914-1922): Sosyal ve Ekonomik Durum”, Millî Mücadelede

Giresun Sempozyumu, (6-7 Mart 1999), Giresun: Giresun Belediyesi Kültür Yayınları, 1999, s.234. 449 Zonguldak özellikle kömür nakliyatının merkezi olduğu için önemliydi ve kontrol altında bulundurulması Rusların öncelikli amaçlarındandı. Böylece İstanbul ile Anadolu’nun ve elbette Trabzon’un deniz bağlantısını ve kömür nakliyatını kesmiş olacaktı. Nitekim Ruslar, bu siyasetlerinde oldukça başarılı olmuşlar, Zonguldak limanında ya da seferde bulunan Osmanlı gemilerine önemli zayiat verdirmişlerdir. Durum bu şekilde bir noktaya gelince de nakliyat gönüllü sivil motor ve kayıklarla yapılmaya çalışılmıştır. Bkz. Enis Şahin, a.g.m., s. 401-403.

450 Tarakçıoğlu, a.g.e., s.5.

451

148

içine düşüyordu. İşte bu durumda Trabzon Ruslar için fevkalade önem kazanmıştı. Ruslar ayrıca Trabzon’u işgalleri altına almak için siyasî hazırlıklarını da tamamlamışlar, Mart 1916 tarihinde Osmanlı Devleti’ni paylaşmak için yapılan gizli anlaşmalar çerçevesinde imzaladıkları Petrograd Protokolü’yle Erzurum, Van ve Bitlis’e ilaveten Trabzon’a kadar Doğu Karadeniz kıyılarını kendi payları olarak müttefiklerine kabul ettirmişlerdi.452

Birinci Dünya Savaşı öncesinde Trabzon’u Türkiye açısından önemli kılan asıl sebep ise askerî ve stratejik açıdan çok önemli bir konuma sahip olmasıydı. Anadolu’nun içlerini İstanbul’a bağlayan demiryolları olmadığından Trabzon III. Ordu için askerlik açısından büyük önem taşımaktaydı. İstanbul ile Erzurum arasındaki en kısa yolun üzerinde bulunuyordu.453

Yine Kafkas Cephesi için çok önemli bir ikmal limanı idi. Kafkas Cephesine gidecek olan tüfek, cephane, giyecek ve sağlık işlerine ait her türlü ihtiyaç maddeleri İstanbul’dan deniz yolu ile Trabzon’a gelir ve oradan çok zor şartlar altında katır ve deve sırtlarında, yük arabalarıyla Erzurum’a gönderilirdi. Eğer deniz yolu tamamıyla kesilecek olursa başka yol olmadığından Kafkas cephesini ayakta tutmak mümkün olmayacaktı.454

Ruslar, 1916 yılı başlangıcında Erzurum, Van, Muş ve Bitlis’i ele geçirdikten sonra Karadeniz’de yeni bir harekât başlattılar. Rusların hedefi Rize’yi ele geçirmekti. Rize alınırsa Rus gemileri rahatça ikmal yapabilecekleri bir limana sahip olacaklardı. Rus deniz gücünün Karadeniz’deki üstünlüğü de onlara sayısız yararlar sağlıyordu. Ayrıca, Rize sahillerinde derelerin denize dik inmesi sebebiyle birliklerimiz bir taraftan karadan ilerleyen üstün Rus gücüyle mücadele ederken, diğer taraftan düşman donanmasına açık hedef teşkil etmekteydi. Ruslar, deniz üstünlükleri sayesinde kuvvetlerimizin gerisine asker çıkarma imkânına da sahip bulunuyorlardı455. Pazar kasabası yakınlarında karaya

452

Sabahattin Özel, Millî Mücadelede Trabzon, Ankara: TTK Yayınları, 1991, s. 3-4.

453 Özel, a.g.e., s. 1.

454 Tarakçıoğlu, a.g..e, s. 11. Kafkas Cephesine verilen önemden dolayı, Ağustos 1914 yılında kurulan Teşkilât-ı Mahsusa, Trabzon’da Mülazım Rıza Bey’in başkanlığında bir mıntıka heyeti oluşturmuştur. Bu heyet, merkezi Erzurum’da bulunan Kafkas İhtilâl Cemiyeti’ne bağlı olarak Ruslara karşı Kafkaslarda bir dizi askeri harekâtta bulunmayı amaç edinmişti. Heyetin düşman kuvvetlerini meşgul etmesi, düşmanın erzak ve cephane kollarını vurması, geri ile olan bağlantılarını kesmesi, düşmanın ana birlikten ayrılmış kuvvetlerini gördükleri yerde imha etmesi başlıca göreviydi. Belirtilen amaçlar etrafında kurulan Trabzon Teşkilât-ı Mahsusa Heyeti’nin Kafkaslardaki faaliyetleri için bkz. Sadık Sarısaman, “Trabzon Mıntıkası Teşkilât-ı Mahsusa Heyet-i İdaresinin Faaliyetleri ve Gürcü Lejyonu”, XIII. Türk Tarih Kongresi, (4-8 Ekim 1999), C. III, I. Kısım, Ankara: TTK Yayınları, 2002, s. 495-533; Arif Cemil, Birinci Dünya

Savaşında Teşkilât-ı Mahsusa, 2. Baskı, (Haz. Metin Martı), İstanbul: Arma Yayınları, s. 13-260. 455

149

asker çıkaran Ruslar, 8 Mart 1916 tarihinde Rize’yi işgal ettiler.456

Artık asıl büyük hedef Trabzon’du.

Rize’yi ele geçirdikten sonra sahilde Of sınırına kadar gelmiş olan Ruslar, hiç beklemedikleri bir mukavemetle karşılaştılar.457

Ancak bu mukavemete rağmen 26 Martta Of’u, 14 Nisan’da Sürmene’yi ele geçirdiler. Rus ordusu Of’u işgal ederken donanması da Karadeniz’de yakaladığı yelkenlileri batırarak Trabzon’un deniz yoluyla olan bağlantısını kesiyordu. 13 Nisan 1916 günü, 18 gemiden oluşan Rus donanması Trabzon limanına geldi. Resmî binalar top ateşine tutuldu.458

Ruslar, işgal ettikleri mevkilerde bulunan ve ordu karargâhlarına yakın Türk köylerini boşaltarak köylüleri zorla gerilere sevk ediyorlardı. Her şeylerini terk ederek düşmanın çeşitli zulümlerinden perişan olan halk, namus ve canını bir derece emniyete alabilmek düşüncesiyle Trabzon’a gelerek boş buldukları evlere sığınmışlardı.459

Fakat burasının da işgalinin yaklaşmakta olduğunu gören halk için yeni bir muhaceret uzak değildi. Stratejik bir liman olan Trabzon’u ele geçirmek üzere harekete geçen General Yüdaniç komutasındaki Rus kuvvetleri, 15 Nisan 1916 tarihinde şehre 18 km kadar yaklaştı. Ruslar, Türk birliklerini arkadan vurmak için Akçaabat’a asker çıkarmak üzereyken Trabzonlular şehri boşalttılar. Şehir 15-16 Nisan gecesi Türk halkının büyük çoğunluğunca terk edilmişti. Yerli Rumlar 18 Nisan’da Rus komutanlarına bir haber göndererek Türklerin şehri boşalttığını haber verdi ve dolayısıyla Trabzon’un topa tutulmamasını rica etti. Ruslar böylece 18 Nisan akşamı herhangi bir direnişle karşılaşmadan Trabzon’a girdi.460

Rus işgal kuvvetleri kumandanı General Liyahof işgalin tamamlanmasından sonra şehrin idaresine General Schwarz’ı atadı. Schwarz yayınladığı bildiride bölgenin nihai olarak Rus İmparatorluğu’na ilhak edildiğini, Trabzon’da Rus kanunlarının uygulanacağını, kanunlara karşı gelenlerin şiddetle cezalandırılacağını belirtti.461

Şehirdeki Rum ve Ermeniler ise Rus askerlerini büyük bir coşku içerisinde karşılamışlardı. Hatta Rumlar, Rus karargâhına bir heyet göndererek

456 Enis Şahin, a.g.m., s. 405.

457

Of havalisinde meydana gelen direniş ve mücadeleler için bkz. Hasan Umur, Of ve Of Muharebeleri, İstanbul, 1949.

458 Mesut Çapa, “Trabzon’da Rus İşgali ve Sonuçları”, Türk Kültürü, 433, (1999), s. 268.

459

Sadi Selçuk, Esaretin Acı Hatıraları ve 37. Kafkas Tümeninin Trabzon’u Düşmandan İstirdadı, Konya: Ülkü Basımevi, 1955, s.54.

460 Goloğlu, a.g.e., s. 259; Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, C. 8, Ankara: Genelkurmay Başkanlığı Yayını, 1976, s. 332. İşgalin safhalarının The Times gazetesindeki anlatımı için bkz Enis Şahin, a.g.m., s. 405-413.

461

Selçuk Ural, “Kurtuluştan Mütarekeye Kadar Trabzon Vilâyetinin Sosyo-Kültürel ve Ekonomik Durumunu Düzeltmeye Yönelik Hükûmetin Aldığı Tedbirler”, Trabzon ve Çevresi Uluslararası

Tarih-Dil-Edebiyat Sempozyumu, (3-5 Mayıs 2001), Trabzon: Trabzon Valiliği İl Kültür Müdürlüğü (TVİKM)

Yayınları, 2002, s. 568; Halit Dündar Akarca, “İşgal Döneminde Trabzon’da Rus Politikaları”, Uluslararası

150

onları şehre davet etmişler ve Trabzon Rum Metropoliti Hrisantos462

hemen harekete geçerek Rus komutanının da müsaadesiyle şehirde çoğunluğu Rum olan yeni bir “Belediye Meclisi” kurmuştu.463

Rusya, Trabzon’u ele geçirdikten sonra askerî açıdan bölgeye hâkim olabilmek için çalışmalarda bulunduğu gibi şehir merkezine ilişkin yoğun bir araştırma, inceleme ve tespit çalışması başlatmıştır. Amaçları uzun vadede neler yapabileceklerini planlamaktı.464 Ayrıca Trabzon’u Anadolu işgalinin köprübaşı olarak gören Ruslar, şehri buna uygun olarak yeniden imar ederek büyük bir ikmal merkezi hâline dönüştürmeye de başlamışlardır. Bu plâna uygun olarak şehrin içinden geçirdikleri ve Rus Caddesi adını verdikleri yol için 900 evi yıkmışlardır.465

Diğer yol çalışmalarının yanı sıra askerî düzenlemeler sebebiyle yıktıkları ev sayısı 3.000’i aşmıştır. Yıkımda dikkati çeken husus, yıkılan evlerin tamamına yakınının Türk mahallelerinde olmasıdır. Bu da yıkımların tesadüfî değil, bilâkis büyük bir titizlikle hazırlanan imha projesinin bir parçası olduğunu göstermektedir.466

Ruslar, bu yolla bir yandan şehirdeki Türk kimliğini yok ederken diğer yandan yıkımlar sonucunda evsiz kalan Türkleri şehri terk etmeye zorlayarak uzun vadede bölgeyi Ruslaştırmayı hedeflemekteydiler. Şehirdeki mahalle ve sokak isimlerinin Rusça isimlerle değiştirilmesi Ruslaştırma hareketinin bir diğer göstergesiydi.467

Ruslarca yapılanlardan sadece evler değil, cami, türbe, okul ve mezarlar da paylarına düşeni almıştı. Şehir komitacılar tarafından yakılıp yıkılmıştı. Müslümanlara ait camilerin içine gübre doldurulmuş olup duvarlarına Türk kadınlarını aşağılayan resimler ve yazılar yazılmıştı. Minber ve mihrapları tamamen yıkılmış, duvarları kurşunlarla delinmiş, Gülbahar Hatun

462 Trabzon Metropoliti Hrisantos Gümülcinelidir. Heybeliada’daki meşhur ruhban ve ihtilalci okulundan mezun olmuş, dört yıl kadar İsviçre ve Almanya’da öğrenim görmüştür. Pontus meselesinde patrikhaneden sonra dâhilindeki teşkilâtın başkanıdır... bkz. Özel, a.g.e., s. 7.

464

Tarakçıoğlu, a.g.e., s. 10.

464 Bu tespit ve incelemeler amacıyla Ruslar, başkanlığını İstanbul’da Rus Eski Eserler Müzesi Müdürlüğü yapmış Arkeolog Prof. Fedor İvanoviç Uspenski’nin çektiği bir heyeti Trabzon’da görevlendirmiştir. Bu heyet Trabzon’da arkeolojik kazılarda bulunmuş, mevcut tarihi eserlerden topladıkları kitap, belge vb. eserler için Orta Hisar Camisi’ni depo olarak kullanmışlardır. Bu yapılan faaliyetler hakkında geniş bilgi için bkz. Veysel Usta, “Rus Bilimler Akademisi Heyeti Tarafından İşgal Yıllarında Trabzon’da Yapılan Çalışmalar ve Rusya’ya Götürülen Eserler”, Türk Dünyası Araştırmaları, 153, (2004), s. 11-24.

465

Yakov Kefeli, Anılar (1916-1919), (Çev. Erdoğan Altınkaynak), Ankara: TTK Yayınları, 2013, s. 128-129.

466 Kefeli’ye göre bu yıkılan evler harabe olan evlerdi ve o dönemde Trabzon’da 2000 tane bu şekilde kayıtlı ev vardı. Devamında Kefeli şunları ifade etmekteydi: “Bu evler tarafımdan kurulan özel mühendis komisyonu ve yerli halk temsilcileri tarafından tespit edilmişti. Fakat bu evlerin tümü sokaktan geçenler veya komşular için tehlikeli değildi. Bazı evlerde hâlâ yaşanılmaktaydı. Çoğu ev temelden yıkılmıştı. Onun için idare kararıyla bu evlerin tümünün yerinden kaldırılmasına karar verilmişti. Bu evlerden kalan kereste veya ağaçlar yakıt olarak kullanılacaktı.” Kefeli, a.g.e., s. 127.

467 Rahmi Çiçek, Millî Mücadele ve Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Trabzon’da Yerel Yönetim, Trabzon: TVİKM Yayınları, 1998, s. 26.

151 Türbesi de bu yağmadan nasibini almıştı.468

Zira Ruslar, Trabzon’u ele geçirdiklerinde Metropolit Hrisantos ile iş birliği yaparak şehrin yönetimini devralmışlardı. Hrisantos, Rusların desteğiyle belediye meclisini dağıtmış ve belirttiğimiz üzere Rus ve Rumların hâkim olduğu bir meclis kurmuştu. Bu nedenle Rus işgali tamamen Rumların lehine bir ortam yaratmıştı. Rusların yaptıkları taşkınlıklar, daha az sayıda bulunan Ermenilerin yaptıklarını unutturmuş, nitekim Türklerin birçoğu kurtuluşu şehri terk etmekte bulmuştu.469