• Sonuç bulunamadı

İttihatçı-İtilafçı Çekişmesi

2.2. Trabzon’da 1912 Seçimleri

2.2.1. İttihatçı-İtilafçı Çekişmesi

2.2.1. İttihatçı-İtilafçı Çekişmesi

Bu dönem seçimlerinde Trabzon’da İttihat ve Terakki’ye karşı muhalefetin, bir önceki seçimlere göre daha organize ve daha fazla olduğunu söylemek mümkündür. Trabzon mebusu Mahmud Mazhar Bey, Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın Meclis-i Mebusan’daki ilk yönetim kurulu üyesi olmuş299

ve onun şahsında İttihat ve Terakki’ye karşı bir muhalefet oluşmuştur. Ardından Eyüpzade Nuri, Şatırzade Hasan, Muradzade Ali, Zehirzade Zühtü, Yakubzade Tevfik, Hamamizade İhsan, Zehirzade Necati, Kadızade

295 Bu görüşmeler için bkz. MMZC, Devre:1, İçtama Sene:4, C. 2, 3 Kanunuevvel 1327/16 Aralık 1911, s. 201-216; Olgun, a.g.e., s. 339-389.

296 Paris’te Şerif Paşa tarafından yönetildiği ileri sürülen bir gizli teşkilâtın adıdır. Tanin gazetesi gizli derneğin Rıza Nur ve Mustafa Natık Beyler tarafından yönlendirildiğini iddia etmiştir. Rıza Nur’a göre ise ismi olup cismi olmayan bir örgüttür. Cemiyet-i Hafiye Tunaya’ya göre Serif Paşa’nın kişisel duygularını ve tutkularını dile getiren bir isimden başka bir şey değildir. Bkz. Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler İkinci

Meşrutiyet Dönemi, s. 254-257.

297 Hariciye Nazırı Rıfat Paşa’nın Paris Büyükelçiliğine atanmasıyla meydana gelen mebus boşluğunu doldurmak için İstanbul’da 11 Aralık 1911 yılında bir seçim yapılmıştır. Bu seçimlere Memduh Hürriyet Bey İttihatçıların adayı olarak girerken, Tunuslu Hayrettin Paşa’nın oğlu Tahir Hayrettin Bey, İtilafçıların adayı olarak girmiş ve 195’e 196 olmak üzere bir oy farkla mebus seçilmiştir. Bu sonuçlar, Hürriyet ve İtilaf Partisi’nin büyük bir zaferi olarak görülmüş ve İttihatçıların devrinin biterek yerine yeni bir kuruluşun geçeceği bir gelişme olarak algılanmıştır. Ancak bu sonuç, durumun farkında olan İttihatçıların derhal harekete geçmelerine sebep olmuş, 35. madde değişikliği meclisi dağıtmak için bir araç olarak kullanılmış ve 1912 yılında yapılacak seçimlere bu çekişme ortamında girilmiştir. Bkz. Ahmad, a.g.e., s. 128-129; Akşin, a.g.e., s. 287-288; Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler İkinci Meşrutiyet Dönemi, s. 302-303; Birinci, a.g.e., s. 103-104.

298

Kudret Emiroğlu, “Trabzon’da Sopalı Seçimler-1912” Tarih ve Toplum, 17 (97), (1992), s. 41; Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler-İttihat ve Terakki, Bir Çağın, Bir Kuşağın, Bir Partinin

Tarihi, C. 3, İstanbul: İletişim Yayınları, 2009, s. 209.

299 Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler İkinci Meşrutiyet Dönemi, s. 295; Birinci, a.g.e., s. 66; Birinci, “Hürriyet ve İtilâf Fırkası”, s. 275.

90

Mustafa ve Emirzade Hâmi imzalarıyla Hürriyet ve İtilaf Fırkasının kuruluşunu tebrik eden bir telgraf göndermişlerdir.300

Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın Trabzon’da teşkilatlanarak varlığını ortaya koyması, İttihat ve Terakki Cemiyetinin dikkatini Anadolu’nun bu önemli liman kentine çevirmesine sebep olmuştur. Daha önce üzerinde durduğumuz üzere Maliye Nazırı Cavid Bey ile İttihat ve Terakki’nin önemli isimlerinden biri olan Naci Bey’in Trabzon’a, hem de II. Meşrutiyet’in üçüncü yıl dönümünde gelmeleri tesadüf değildi. Elbette bütün bunlar, 1912 seçimlerine doğru Trabzon’da siyaset kazanının hızla kaynamasına vesile oldu.

İttihat ve Terakki muhalifliğiyle bütün ülkede yankı uyandıran Şatırzade Hasan Hicabi Bey’in Tarık Gazetesi, Trabzon’da Hürriyet ve İtilafın güçlü sesi konumundaydı.301 Siyaset yarışının hızlandığı bu dönemde Hasan Hicabi Bey, istibdadın yalnız mevkiini değiştirmek derecesinde devam ettiği ve monarşi istibdadından oligarşi istibdadına dönüldüğü üzerinde durdu. Oysa İtilaf Fırkası’nın hâkimiyet-i millîyeyi gerçek sahibi olan millete vermek istediği ve fırkaya mensup kişilerin mebusan programının ruhuna uymak şartıyla oyverme ve düşüncelerinde serbest oldukları gibi hususları savunan Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın beyannamesini Tarık gazetesinin sütunlarına taşıdı.302

Bu beyannamenin, İttihat ve Terakki Cemiyeti ve onun uzantılarını baskıcı olmakla ve Meşrutiyetin gereklerini yerine getirmemekle suçlarken kendilerinin daha özgürlükçü, eşitlikçi ve demokrat olduklarını ortaya koyduğu açıktı. Ardından gazete, 15 Şubat 1912 tarihli sayısını tümüyle seçim konusuna ayırarak, ittihatçılara saldırmakta, onları yıpratmaya çalışmakta ve onları yasa dışına çıkmakla suçlamaktaydı. Yasa gereği sekiz gün içinde hazırlanması gereken seçmen defterlerinin hazırlanmaması ve sorumlu mahalle ve köy muhtarlarının cezalandırılmaması, hükûmetin bilerek uyguladığı siyasetin sonucuydu. Köylüler arasında üç buçuk yıldır Meşrutiyetin bir yararının görülmediği propagandası yapıldığını ileri süren gazeteye göre, Meşrutiyetin niçin yararının görülmediği halkın büyük çoğunluğunca bilinmektedir. Dolayısıyla bu sözlerle İttihatçılara bir gönderme yapılmış ve onların Meşrutiyet kurallarına uymadığı ayrıca Meşrutiyet aleyhine propaganda yaptıkları ima edilmiştir.303

300 Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler İkinci Meşrutiyet Dönemi, s. 328.

301 Rahmi Çiçek, “Osmanlı Taşra Kenti Trabzon’da Siyaset (1908-1914)”, s. 553.

302

Tarık, 17 Teşrîn-i Sânî 1327/30 Kasım 1911, No: 87, s. 1-2.

303 Emiroğlu, “Trabzon’da Sopalı Seçimler-1912”, s. 41-42. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Trabzon’da seçimleri kazanabilmesi için 7000 lira bir paranın gönderildiği iddiası da muhalefet tarafından dile getirilmiştir. Buna karşılık Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın parasının olmadığı, kazanmak için paraya ihtiyaçlarının da olmadığı, çünkü takip ettikleri meslek ve gayenin hak olduğu, bunun için kazanacaklarını ve

91

Seçim yolsuzluklarına yönelik Hürriyet ve İtilafçılar tarafından yapılan iddialardan biri de Trabzon’un seçim şubelerine ayrılması meselesidir. Hürriyet ve İtilafçılara göre, seçim şubeleri, Heyet-i Teftişiye’nin de göz yummasıyla, İttihat ve Terakki’nin kazanmasına yönelik olarak oluşturulmuştur. Örnek olarak da Faroz Mahallesi’nin, Ayasofya ve Kavakmeydanı Mahalleleriyle; Tekfurçayır Mahallesi’nin İmaret ve Orta Hisar Mahalleleriyle birleştirilmesi verilmiştir. Bu suçlamalara yönelik “Trabzon Taksimatına Dair Aldığımız Mektubdur” başlıklı bir yazı Tanin gazetesi tarafından yayınlanmıştır. Yazıyı gönderen, uzun süre Trabzon’da tüccarlık yapmış ve bölgeyi iyi tanıdığını ifade eden Samsunlu Süleyman Faik bin Ahmed isminde bir tüccardır. Süleyman Faik Efendi mektubunda, Tarık ve İkbal gazetelerinin Heyet-i Teftişiye’ce belirlenen şubeler ve köylerin taksimatını beğenmeyerek bu durumu sütunlarına taşıdıklarını belirtmiştir. Hâlbuki bu şubelendirmenin isabetli olduğunu, özellikle iddia edilen mahalleleri dikkatle araştırmadan geçirdiğinde, Faroz’un batı ve güney sınırlarının Ayasofya ve Kavakmeydan Mahalleleriyle, Tekfurçayır’ın kuzey sınırlarının ise İmaret Mahallesi’yle sınır olduğunu, bu yüzden başka mahallerle irtibatının mümkün olamayacağını ifade etmiştir. Bunu yerinde bulmayanların amaçlarının ise “Trabzon’un mevkiini bilmeyenleri iğfal ve bilâ-tedkik Trabzon’daki intihablar hep yanlış şeylerin semeresidir” diyebilmek olduğunu vurgulamıştır.304

Bu duruma Trabzon’da Meşveret gazetesi de bir açıklamayla karşılık vermiş ve Heyet-i Teftişiye’nin kendi kanuni hakları çerçevesinde Trabzon şehri şubelerini tayin ve ilan ettiğini, Hürriyet ve İtilafçıların ise bu teşkilatı kendi hareketlerine uygun bulmadıklarından telgraf ve gazetelerle yaygaraya başladıklarını belirtmiştir. Ardından Metropolithane’nin dahi bunların tahrik ve teşviklerine alet olarak Patrikhane’ye art arda müracaat ettiklerini, ancak buna ihtiyatla yaklaşacaklarını, çünkü Metropolithane’nin seçim meselelerine karışma yetkisinin olmadığını söylemiştir. Gazete, sözlerini şu açıklamalarla bitirmiştir: “Bu pabuç gürültülerinin vazifeşinas ve kanunu rehber-i ittihaz eden Heyet-i Teftişiye nazarında bir tesiri olamaz. Zira bugün hâkim olan kanundur. Heyet-i Teftişiye şubelerin teşkilatını ittifak-ı ârâ ile yapmış ve hiçbir aza muhalefet göstermemiştir.”305

Hürriyet ve İtilaf Fırkasının sözcülüğünü yapan Tarık gazetesinin, İttihatçıları yıpratmak için başvurduğu yollardan biri de İttihat ve Terakki’den istifa olaylarına yer

şüphesi olanların biraz sabrederek sonuçları görmesi istenmiştir. Bkz. Tarık, 13 Mart 1328/26 Mart 1912, No: 106, s. 3.

304 Tanin, 13 Mart 1328/26 Mart 1912, No: 1281, s. 4; Rahmi Çiçek, “Osmanlı Taşra Kenti Trabzon’da Siyaset (1908-1914)”, s. 555.

305

92

vermek,306 İttihatçı olup da İttihat ve Terakki tarafından adaylıkları kabul edilmeyenlere övgüde bulunmaktır.307

Böyle bir durum eşraftan Arnavutzade Ahmed Efendi ile ilgili yaşanmıştır. ittihat ve Terakki Cemiyeti Ahmed Efendi’yi Cemiyetten çıkarmış ve bunu halka bir ilanla duyurmuştur. Buna karşılık Tarık gazetesi ise bu durumu hayretle karşıladığını ifade etmiştir. Ardından Trabzon Vilayeti Meclis-i İdare Eski Başkâtibi Zeynanizade Arif Efendi’nin İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne mensup, memurluğunda başarılı ve tecrübeli bir isim olmasına rağmen adı geçen Cemiyetin adayları arasına alınmamasını, tecrübeden ziyade İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin tekelciliğine yormuş ve Cemiyeti eleştirmiştir.308

Ayrıca Tarık gazetesi seçim esnasında İttihat ve Terakki Cemiyeti’nden istifasını verdiğini söylediği Debbağhane Mahallesinden Hacı Hasanzade Rıfat Efendi’nin, “bu katiyen hilaf-ı hakikattir” demesi üzerine adı geçen kişinin Vaizzade Ali Efendi ile birlikte kütüphanelerine geldiklerini, orada bulunan bir kişiye istifasını yazdırdığını, üstelik istifanamenin de kendilerinde olduğunu söylemiş ve Hacı Hasanzade Rıfat Efendi’yi uyarmaktan geri kalmamıştır.309

İstifa olaylarının Tarık gazetesinde yer almasına karşılık bu türden haberlere İttihatçılara yakınlığıyla bilinen Trabzon’da Meşveret gazetesinde de rastlamaktayız. Örneğin Dervişzade Rıfat isimli kişi önce Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nda yer alırken, daha sonra istifa ederek İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne geçmiştir. Bu süreç Dervişzade Rıfat’ın anlatımıyla gazetede şöyle aktarılmıştır:

Bir memlekette yaşayan milletin o memleketin saadetiyle mesut, inkırazıyla müteessir olacağı tabiidir. Meşrutiyet-i idarenin idare-i mülk hususunda tabiatıyla meydana çıkardığı fark-ı siyasiyeden birine intisab ile bir kitle hâlinde çalışmak lüzumunu hissetmekle beraber, bazı hemşehrilerimin vukubulan ısrarı üzerine mahiyeti pek de anlaşılacak bir şey olmayan Hürriyet ve İtilaf Fırkasına hataen kaydedilmiştim. Fırka hayatına dâhil olmakla hakikat hususunda tezayüd (sıkışan) eden hiss-i mahsusum mezkûr fırkadan devlet ve milletin bekasını, saadet ve selametini temin edebilecek bir mevcudiyet ve esas, teşkilatında bir intizam bulunmadığını anlamış olmakla mecburiyet-i vicdaniyem mezkûr fırkadan istifa ile hürriyeti istihsal (elde eden) ve muhafaza eden İttihat ve Terakki Cemiyeti muhteremesine dâhil olduğumu ilan eylerim.310

306 Tarık gazetesinde bu istifa haberlerine bir örnek şu şekildedir. Meşrutiyetin ilanını müteakip bir hiss-i vicdani ile dâhil olduğum İTK Cemiyeti’nden aynı his ve vicdan ile istifa eylediğimin muteber ceridenizle ilanı mercudur efendim. Boztepe-i Zir Mahallesi’nden İplikçizade Ahmed. Bkz. Tarık, 13 Mart 1328/26 Mart 1912, No: 106, s. 3. Gazete ayrıca Vilayete bağlı diğer kaza ve köylerdeki istifalara da yer vermiştir. Bkz. Tarık, 2 Şubat 1327/15 Şubat 1911, No: 98, s. 3-4. Giresun’da çıkmakta olan Giresun gazetesi yazarı Mehmet Hamdi de İttihat ve Terakki’den istifa ederek Hürriyet ve İtilaf Fırkası’na geçenler arasındadır. Onunla birlikte istifa eden 15 kişinin ve ayrıca Keşap Nahiyesinde istifa edenlerin listesi, ismi geçen gazetede yayınlanmıştır. Bkz. Giresun, 23 Kanun-i Sânî 1327/5 Şubat 1912, No: 127, s. 2.

307 Emiroğlu, “Trabzon’da Sopalı Seçimler-1912”, s. 43.

308

Emiroğlu, “Trabzon’da Sopalı Seçimler-1912”, s. 44.

309 Tarık, 13 Mart 1328/26 Mart 1912, No: 106, s. 3.

310 Bir çelişkili mesele de Demircizade İsmail Efendi üzerinde yaşanmıştır. Bu kişi eniştesi Hafız Mustafa Ruhi aracılığıyla Meşveret gazetesinde bir beyanat yayınlatarak Hürriyet ve İtilaf Fırkası tarafından müntahib-i sani namzedi gösterileceğine dair malumatı olmadığını yemin ile ifade ederek böyle bir şeyi kabul

93

Dervişzade Rıfat İtilafçılardan ayrılmakla kalmamış, onları düzensizlik ve milletin kurtuluşunu sağlayabilecek esaslardan yoksun olmakla da itham etmiştir.

Trabzon’da Meşveret gazetesinde şahıs istifalarına yönelik haberler yer aldığı gibi teşkilat olarak istifa eden örnekler de görmek mümkündür. Şarlı Nahiyesi Eşrafından Hürriyet ve İtilaf Fırkası Kulüp Reisi Hocazade Mehmed Hamdi, Heyet-i Merkezîye’den Bebekoğlu Bekir Sıtkı, Hocazade Mustafa, azadan Hocazade Ali Rıza, Kethüdazade Mehmed Şükrü, Dişoğlu Nuri ve Bebekoğlu Yusuf, vatanın selameti İttihat’ta olduğu halde, her nasılsa gaflete düşerek Vakfıkebir’in Şarlı Nahiyesi’nde Hürriyet ve İtilaf adı altında bir kulüp açtıklarını, ancak vatana olan sevgilerinden Hilâfet-i İslamiye ile birlikte çalışma arzusunda bulunduklarından İtilaf kulübünü kapattıklarını311

ilanla duyurmuşlardır. Bu şekilde istifalara seçim sonrasında da sık sık rastlanacaktır.

Hürriyet ve İtilaf Fırkasını eleştirmeye yönelik en ilginç örneklerden birisini yine Trabzon’da Meşveret gazetesinde görmekteyiz. Gazete, Karagöz ve Hacivat üzerinden bir konuşma yaparak İttihat ve Terakki ile onun programını övmüş, ardından İtilafçıların hareketlerini henüz bir programa uydurmadıklarını, bu yüzden hareketlerine uygun bir programı kendilerinin kaleme almalarının münasip olacağını vurgulamış ve eleştiri yollu maddeler hâlinde Hürriyet ve İtilaf’ın programını sıralamıştır:

Hakiki Hürriyet ve İtilâf

Karagöz— Gel bakalım Hacivat Efendi bugün yine iyice yorulacağız. Hacivat— Aman Karagöz, yine ne var?

—Evvelki günkü “Hedef” gazetesini görmedin mi? —Gördüm ne vardı?

— Ne olacak muharrer mizah günü Kirpi cenapları hakiki İttihat ve Terakki Fırkası’nın programını tanzim etmiş.

— Onu okudum. Cidden pek nefis ve zarifti.

— Bunu ben de pek doğru buldum. Her hangi bir fırka veya cemiyet mutlaka programına tatbik-i hareket etmelidir. Ama sen diyeceksin ki, bazen hatta bazen değil bilumum programa tatbik-i hareket olunamıyor. Yani hareketimizi programımıza benzetemiyoruz. Fakat bu sefer yapılacak cihet başkadır.

— O cihet nedir?

— Ne olacak? Programı hareketimize tatbik etmek. İşte Kirpi-i zarif bu suretle düşünerek hakiki İttihat ve Terakki Fırkası’nı teşkil etmiş. Malum ya, saha-i siyasette her fırkanın bir de muhalifi olmak lazımdır. İşte ben de bu ciheti düşünerek ve Hürriyet ve İtilâf Fırkası’nın da hareketini programına uydurmadığını görerek kendi hareketlerine mutabık bir program kaleme almak münasip gördüm.

— Aman pek şık olur Karagöz

— O halde otur kalemi eline al. Ben söyleyeyim, sen yaz. — Pekiyi Karagöz, işte hazırım

Karagöz söylemeye başlar:

etmeyeceğini belirtmiştir. Hürriyet ve İtilafçılara göre ise Demircizade İsmail Efendi kendilerinin müntahib-i sani adaylarıdır. Bu olay ve Dervişzade Rıfat meselesi için bkz. Trabzon’da Meşveret, 7 Mart 1328/21 Mart 1912, No: 362, s. 2.

94

Hakiki Hürriyet ve İtilâf Fırkası’nın programı:

Birinci Madde: Fırkanın ismi hakiki İtilâf ve Hürriyet Fırkası’dır.

İkinci Madde: Fırkanın gayesi hükûmeti İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin elinden almak ve

taraftarlarını yüksek mevkilere yerleştirmektir. Fırkaya üç kısım aza dahil olabilir. 1- İttihat ve Terakki Fırkası’nda borusunu öttüremeyenler. 2- Bilcümle kadro hariçleriyle ma’zulin ve mütekaidin. 3- Hükûmete her ne suretle olursa olsun kindar olan bilumum insan…

Üçüncü Madde: (Gazetelere dair) yazı yazan zevat icabında Divan-ı Harbe teslim

olunabilirler. Bunun şimdiye kadar pek çok misalleri mevcuttur.

Dördüncü Madde: Neşriyatta her türlü mesleksizlik caizdir. Ez cümle gazetelerimizin baş

makalesinde Divan-ı Harp aleyhinde ve Divan-ı Harbin lüzumsuzluğundan bahis olunduğu halde üçüncü sayfasında “Divan-ı Harp’in nazar-ı adilanesine” serlevhalı bir açık iltica yahut muhatab isminde bir gazetenin men-i istidası bulunabilecektir.

Beşinci Madde: Elde gazete imtiyazı kalmayınca hükûmetin her türlü kavanini ayaklar

altına alınarak men edilmiş gazetelerimizin bila ruhsat neşri caizdir.

Altıncı Madde: (Mebusana dair) Mebusan’da her türlü gürültü ve patırtı makbuldür.

Gürültü ve patırtı az gelirse engellemeler (obstriksüyon) yapılır.

Yedinci Madde: Bir istizah yaptığımız zaman işin asıl tesirli yerinde meydan-

muharebeden gelen bir zatın söylediği sözler üzerine aldanarak asıl davayı unutmaklığımız caizdir.

Sekizinci Madde: Fırka reisimiz kendi efkârını fırkanın kararı diye Meclis-i Mebusan’da

beyan edebilir.

Dokuzuncu Madde: Fırka azasının yekdiğeriyle ihtilafı, hatta gazetelerde mücadele

etmeleri tecviz olunur.

Onuncu Madde: (Maarife dair) Fırkamıza mensup muallimler ders esnasında “Bizim

namzedimiz kazandı” diye ilan-ı sürur edeceklerdir.

On birinci madde: Talebeyi siyasetle zehirlemek, onları işe katarak gürültü etmelerini

intac edecek teşvikat icrası başlıca emellerimizdendir.

On ikinci Madde: (Mitinglere dair) Daima ruhsatsız mitingler verilir.

On Üçüncü Madde: Ruhsatsız mitingler verdirerek fırkamızın en mühim azasını 25 gün

hapse mahkûm ettirmek caizdir.

On Dördüncü Madde: (Çeşitli maddelere dair) fırkamıza mensup bil-cümle ölülerin Rum

kilisesi marifetiyle kaldırılması ve cenaze kilise önünden geçirilirken çanlar çaldırılması lazımdır.

On Beşinci Madde: Fırkamız efradı tarafından ya mebusan kapısında yahut bilad-ı

ecnebiyede muarızlarımıza tokat atılmaya cevaz verilmiştir. Hamiş, tokattan evvel düello teklifi işe bir renk-i meşruiyet verdiği cihetle ol-vecihle hareket olunması dahi lâzımedendir.

On Altıncı Madde: Hapis olan müdür-i mesullerimiz müddet-i hapsinin ekseriyetini

geçirmiş iken kalan birkaç gün için daha sabır ve tahammül gösteremeyerek hükûmete iltica, aflarını talep ve istirham eyleyebilirler.

On Yedinci Madde: Her türlü vaadlere aldanmak, aldanarak Hizb-i Cedidi bozmak,

istizahtan vazgeçmek vesair hatalar irtikâb etmek caizdir.

On Sekizinci Madde: Menfaat için İttihat ve Terakki’ye intisap ettikleri, fakat

meziyetsizlikleri yüzünden orada bir iş göremeyerek ayrıldıkları sabit zevatı dahi fırkamıza kabul lazımdır.

On Dokuzuncu Madde: Fırka efradından bazılarının temin-i menfaat uğrunda fırkamızdan

çıkıp diğer fırkalara iltihak muceb-i i’tab değildir.

Yirminci Madde: (İntihabata dair) Ne kadar gürültü etsek yine iş bu intihabatta

kazanamayacağımızı bildiğimiz halde, gürültü ve patırtıdan halî kalmamız ve ne kadar gayr-i meşru olursa olsun her vasıtaya müracaatımız lazımdır.

Hacivat— Bitti mi Karagöz?

Karagöz— Şimdilik bitti. Lakin hatırıma gelmeyen bazı noktalar daha var. Biraz dinlenelim de bir daha okuyalım. Badehu tashih ederek hükûmete verir ve yarından itibaren yeni ve muhalif fırkamızı teşkil ederiz olmaz mı?

— Pek güzel Karagöz, eminim ki taraftarımız çok olur.312

312

95

İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne taraf olanların eleştirileri bununla son bulmamıştır. Seçimler esnasında Hürriyet ve İtilaf Fırkasının müntahib-i sânî adayı göstermek için kurnazlıklar yaptığı üzerinde durulmuştur. Bu kurnazlık, kendi cemiyetlerine mensup olsun olmasın rast geldikleri her kişiye müracaat ederek:

İttihatçılar milleti, vatanı çöküşe sürüklüyor. Yabancıların cemiyeti düşman görmesi buna delildir. Bundan dolayı bunlar ekseriyeti kazanmak için her türlü vasıtaya müracaat ediyorlar. Kendi adamlarını müntahib-i sânî yapmak istiyorlar. Biz ise memleketin selamet ve saadetini sağlamayı vazife edindiğimizden bizim fırkamıza mensup olmayan, fakat memleketin en himmetli ve namuslu kişilerinden müntahab-i sânîleri seçmenizi tavsiye ederiz

şeklinde ifade edilen sözler üzerinden yapıldığı belirtilmiştir. Ayrıca verdikleri pusulalarda İttihat ve Terakki Cemiyetine mensup olanların isimlerinin olduğu, hâlbuki kendi adaylarından yahut kendi siyasetlerine meyilli kişilerden aday göstermeleri gerektiği, oysa İttihatçı adayları kendi adaylarıymış gibi göstererek seçimlerden ne kadar ümitsiz olduklarını ortaya koydukları vurgulanmıştır. Hürriyet ve İtilaf Cemiyeti ve mensuplarının bu durumdan neyi hedefledikleri ise şu cümlelerle aktarılmıştır:

İtilâfçıların çevirmek istedikleri rol pek basit olduğundan bu entrikanın altındaki maksadı anlamayacak pek azdır. Lakin muhaliflerin bu oyunu tekrar etmeleri haritayı, pusulayı şaşırdıklarını, maksadı unuttuklarını gösteriyor. Bunların maksadı ittihat ve Terakki Cemiyeti efradı arasında şu suretle bir mühim fesat saçmak ve şahıslar üzerine cemiyette tarafgirlik husule getirerek İttihadın müntahib-i sânîlerine verilecek reyleri parçalatmak ve verdikleri pusulularda isimleri muharrer zevattan kendilerine mensup olanları kazandırmaktır.313

Bu sözlere göre, Hürriyet ve İtilafçılar, kazanmak adına her türlü gayrimeşru yola başvurmayı münasip görecek kadar entrikacı insanlar olarak kamuoyuna sunulmuştur.

Buna karşılık, Hürriyet ve İtilaf Cemiyeti’ne taraftar olanların da İttihatçılara karşı ileri sürdükleri açıklamalar ya da birtakım suçlamalar söz konusudur. Bu noktada muhaliflerin tavrı, kendilerinin kanunlara uyulması noktasında gösterdiği hassasiyeti, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne karşı duyulan güvensizliği kamuoyuyla paylaşmaya yöneliktir. Bu hedefler doğrultusunda İttihatçıların Kanun-i Esasi’nin 35. maddesini değiştirme çabalarının, muhalefetin günden güne güçlenmesinden kaynaklandığı, dört yıldır iktidarda bulunan İttihatçıların devlet ve millete Malisör, Havran, Girit, Yemen isyanlarıyla, Trablusgarp Savaşı’nı getirmekten başka bir iyilikte bulunmadığı, bakanlıkları, ticareti ve madenleri paylaşmaktan başka bir şey yapmadıkları, hükûmette bir intizam, ticarette bir rekabet ve gelişme, liman ve yollarda iyileşme sağlayamadıkları