• Sonuç bulunamadı

İşgalin Sona Ermesi ve Geri Dönüş

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.3. Birinci Dünya Savaşı ve Trabzon

3.3.5. İşgalin Sona Ermesi ve Geri Dönüş

Ruslar Birinci Dünya Harbi’nin hemen tamamında Osmanlı Devleti’ne karşı üstünlük kurmuşlardı. Bu üstünlüğün en bariz ortaya çıktığı bölgeler ise Doğu Anadolu ve

498 BOA, DH. ŞFR, Dosya no: 82, Gömlek no: 122, 17 Kânûn-ı Evvel 1333/17 Aralık 1917.

499 BCA, Toprak İskân, Dosya no: 9561 nr. 272 74/66 21 17.

501 Lermioğlu, a.g.e., s. 283.

501

158

Doğu Karadeniz olmuştu. Ancak Birinci Dünya Harbi sürerken 1917 yılı Şubat’ında Petrograd’da kendini gösteren ve hızla gelişerek Rusya’nın diğer şehirlerine de yayılan isyan ve ihtilâl hareketleri Rusya’yı içten sarsmıştı. Lenin’in önderliğinde Çarlık idaresine karşı mücadele eden Komünist Partisi, meydana gelen isyanların neticesi 25 Ekim 1917 tarihinde iktidarı ele geçirdi.502

Bu iktidar değişikliği bütün cephelerde Rus birliklerinin dağılmasına yol açmıştı. Trabzon’daki Rus kuvvetleri arasında da disiplinin zayıfladığı, kumandanların emirlerinin yerine getirilmediği görülmekteydi. Bütün bu gelişmeler ise Osmanlı Devleti ve yerini yurdunu bırakarak göç etmek zorunda kalan muhacirler nezdinde bir ümit uyandırdı. Nitekim bu ümit boşuna değildi ve 15 Aralık 1917 tarihinde Brest-Litovsk şehrinde, Almanya, Avusturya, Bulgaristan ve Türkiye ile Rusya arasında bir ateşkes yapıldı. Varılan anlaşma gereğince Türkiye ile Rusya arasındaki savaş haline fiilen nihayet vermek ve Kafkas cephesindeki ateşkes hükümlerini tayin ve tespit etmek üzere ayrı bir uzlaşma yapılması gerekiyordu. Bu amaçla Rus işgali altında bulunan Erzincan şehrinde iki taraf temsilcileri bir araya geldiler. Karşılıklı olarak bütün düşmanca hareketlerin durdurulması, taarruz hazırlığının yapılmaması ve her iki tarafın kuvvetleri arasında, tarafsız bir saha bırakılması gibi maddeler üzerinde anlaşarak 18 Aralık tarihinde Erzincan Mütarekesi’ni503

imzaladılar. Bu aynı zamanda Türk-Rus Savaşı’nın fiilen bitmesi demekti.504

18 Aralık 1917’de imzalanan Erzincan Mütarekesi sonrası Doğu Karadeniz’de devam eden Rus işgali sona ermiş ve Ruslar bölgeden çekilmişlerdi. Fakat Ruslardan boşalan bölgelerin hızla Ermeni milisler tarafından işgal edilerek halka zulmedilmeye başlanmasıyla505

III. Ordu Kumandanı Vehip Paşa tarafından bu baskılara son verilmesi

502

Kurat, a.g.e., s. 325-326.

503 Erzincan Mütarekesi hakkında daha geniş bilgi için bkz. N.Fahri Taş, Erzincan Mütarekesi ve

Brest-Litovsk, Ankara: Erzincan İli Merkez İlçe Köyler Birliği Yayınları, 1995; Ayrıca bkz. Kurat, a.g.e., s.

332-464; Nurcan Yavuz, “Erzincan Mütarekesi’nin Türk Tarihindeki Yeri ve Önemi”, DTCF Tarih

Araştırmaları Dergisi, 17 (28), (1996), s. 207-232. 504 Kurat, a.g.e., s. 332-334.

505 Şehir Ermeni komitacıları tarafından yakılıp tahrip edilmiş, Müslüman evleri yağma yapılarak boşaltılmış, şehirde sadece Rum kilisesi, Rum mektebi, Rum mezarlığı ve benzeri yerler sağlam kalabilmiştir. Müslümanlara ait camilerin içleri gübre doldurulduğu gibi minber ve mihrapları dahi yıkılmıştır. Bkz. Altınay, a.g.e., s. 22-24. Bu baskı ve zulümler karşısında 1905 yılında Bakü’de Azerbaycan Türkleri tarafından kurulmuş olan “Bakü Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi”nin Trabzon’da açmış olduğu şubesi 1915 yılından savaş sonuna kadar, özellikle Türkiye’nin Doğu ve Karadeniz bölgelerinin Rus işgaline uğrayan yerlerinde, Türk-Müslüman ahaliye gerek maddi ve gerekse manevi yardımlarda bulunmuştur. Betül Aslan, “Rus İşgali Altındaki Trabzon Türk Halkına Uzanan Bir Kardeş Eli: Bakü Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi”,

Trabzon ve Çevresi Uluslar arası Tarih-Dil-Edebiyat Sempozyumu, (3-5 Mayıs 2001), Trabzon: TVİKM

Yayınları, 2002, s. 550; Cemiyetin yaptığı yardımlar için ayrıca bkz. Sadi Selçuk, a.g.e., s. 89-95. Cemiyet hakkında daha geniş bilgi için ise bkz. Betül Aslan, Birinci Dünya Savaşı Esnasında Azerbaycan

159 için Rusya’ya müracaat edildi.506

Ancak olumlu bir sonuç alınamayınca Vehip Paşa, II. Kafkas Kolordusu Komutanı Yakup Şevki Paşa’ya bağlı Miralay Kâzım Bey507 komutasındaki 37. Tümen’in (Fırka) Giresun’dan ileri harekâta başlamasını isteyen emrini 14 Şubat tarihinde iletti.508

Bunun sonucu sırasıyla 14 Şubat’ta Görele ve Eynesil, 15 Şubat’ta Vakfıkebir ve 18 Şubat’ta Akçaabat’ı geri alan 37. Tümen, Beşirli’de karargâh kurarak şehrin bir an önce Ruslardan tahliye edilmesini istedi. Ruslar, kendilerine tanınan 15 gün içinde Trabzon’u boşaltabilmek için faaliyetlerini hızlandırdılar.509

Rusların nakil işlerini tamamlamasıyla Türk ordusu, 24 Şubat 1918’de halkın sevinç ve coşkusu içerisinde, olaysız bir şekilde şehre girdi ve Trabzon yaklaşık iki yıl süren düşman işgalinden kurtarıldı.510

Bölgenin kurtarılmasından sonra batıya göç eden muhacirler yurtlarına dönmeye başlamışlardır. Bu muhacirlerin bir kısmı kendi gayretleriyle vatanlarına dönerken büyük bir kısmı devletin almış olduğu tedbirler ve yapılan uygulamalar neticesinde geri dönmeye çalışmıştır. Bu doğrultuda İstanbul’da hükûmetin meydana getirdiği “Muhacirin Müdüriyet-i Umumisi (Muhacirler Genel Müdürlüğü) ve bu kurumun illerde birer şubesi olarak açılan müdürlükler vasıtasıyla göç edenlerin iaşelerinin sağlanmasına gayret edilmiştir.511

Ancak bu dönüş yolculuğu da ilk zorunlu göçler gibi çileli olmuş, muhacirler başta sağlık olmak üzere vasıta yetersizliği ve açlık gibi birçok güçlükle tekrar karşı karşıya kalmışlardır. Her şeye rağmen onları ayakta tutan ise memleketlerine dönebilmenin heyecanı ve mutluluğu olmuştur. Dönüşlerinde devlet elden geldiğince yardımlarını sürdürmeye çalışmış, yola çıkmış ihtiyaç sahiplerine iaşe sağlanması hususunda yetkilileri

Türklerinin Anadolu Türklerine “Kardeş Kömeği” ve Bakü Müslüman Cemiyeti Hayriyesi, Ankara,

2000.

506 Selma Yel, “1914-1919 Seneleri Arasında Trabzon’un Genel Durumu ve Rum/Ermeni İddiaları”,

Trabzon ve Çevresi Uluslar arası Tarih-Dil-Edebiyat Sempozyumu, (Trabzon, 3-5 Mayıs 2001),

Trabzon: TVİKM Yayınları, 2002, s. 562-563.

507

Trabzon’u düşman işgalinden kurtaran 37. Tümenin bu komutanı daha sonra Millî Mücadele’nin ve Cumhuriyet’in önemli devlet adamları arasında yer alan Kazım Özalp Bey’dir. Miralay Kâzım (Özalp) Bey, Aralık 1917 tarihinde merkezi Tirebolu’da bulunan 37. Kafkas Fırkası Kumandanlığına tayin edilmiş ve bu vesileyle verilen emirler doğrultusunda 24 Şubat 1918 tarihinde Trabzon’a girmiştir. Bkz. Kâzım Özalp,

Millî Mücadele 1919-1922, I, 4. Baskı, Ankara: TTK yayınları, 1998, s. XIV; Selçuk, a.g.e., s. 96; Alap,

a.g.e., s. 51.

508 Selma Yel, Yakup Şevki Paşa ve Askeri Faaliyetleri, Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2002, s. 38-40.

509

Mesut Çapa, “Trabzon’da Rus İşgali ve Sonuçları”, s. 272-273; Sadi Selçuk, a.g.e., s. 95-96.

510 Sadi Selçuk, a.g.e., s. 103.

511 Volkan Aksoy, “Birinci Dünya Savaşı Sonunda Hükûmetin Trabzon Muhacirlerine Yaptığı Yardımlar”,

Karadeniz Tarihi Sempozyumu, (25-26 Mayıs 2005), C. 2, (Haz. Kenan İnan, Hikmet Öksüz, Mehmet

160 uyarmış, nakil vasıtaları teminine gayret etmiş,512

tarım hayatının yeniden canlanabilmesi için memleketlerine dönen muhacirlere tohumluk zahire, mısır, tarım alet ve gereçleri dağıtmaya çalışmıştır.513

Ayrıca III. Ordu birlikleri tarafından toplatılan hayvanların, sahiplerine ve ihtiyaçlı olan ailelere dağıtılması için Harbiye ve Dâhiliye Nezaretleri’ni görevlendirmiştir.514

Yapılan bu çalışmalara rağmen muhacirlerin, başta Trabzon olmak üzere, giderken bıraktıklarının işgalin yıkıcılığından nasibini almış olması Trabzon’un toparlanmasını geciktirmiştir. Bu duruma ilave olarak Tasvir-i Efkâr gazetesinin 4 Kânûn-ı Sânî 1335 (4 Ocak 1919) tarihli sayısında, Trabzon Vilayeti’ne ait göçle ilgili dökümde Trabzon’un 1.100.624 nüfusa sahip olduğu, bu nüfustan 304.142 kişinin muhacir olarak yerini yurdunu terk ettiği ve bu göçen nüfustan 224.143 kişinin hayatını kaybettiği bilgisi verilmiştir.515

Buna rağmen ümitsizliğe düşmeden çalışan Trabzon halkı, imar yönünden şehri yaşanılır bir yer haline getirmeye çalışırken idarî yapısını ve sosyal hayatını da yeniden oluşturmanın mücadelesini vermiştir.

Uzun yıllar devam eden bu savaşlar silsilesinde Osmanlı Devleti maddi-manevi büyük kayıplara uğramıştır. Süreç sonucunda devlet parçalandığı gibi unsurlar da birbirinden kopmuştur. Bu kaybedişin özelinde Trabzon insanı, memleketi ve devleti adına büyük bir mücadelenin içerisine girmiş, Trablusgarp Savaşı’ndan başlayarak Millî Mücadelenin sonuna kadar bütün varlığıyla kendisini feda etmesini bilmiştir.

3.4. Birinci Dünya Savaşı’nda Asayiş