• Sonuç bulunamadı

Bilgi toplumunun yapısı ve işleyiş sorunları ile genel özelliklerine değinildikten sonra özellikle sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş sürecinde toplumsal yapının dinamiklerinde ne gibi değişimler yaşandığının ele alınması gerekmektedir. İki toplum yapısı arasındaki farklılıklara yer verilmesi bilgi toplumu ve bu toplumu oluşturan unsurların daha açıkça görülmesine yardımcı olacaktır.

Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişte toplumu oluşturan unsurlarda ne gibi değişiklikler yaşandığı konusunda Yoneji Masuda (1990: 4-10)’nın sanayi toplumu ve bilgi toplumu arasında yaptığı karşılaştırmanın yukarıda yer verilen özelliklerin bütüncül bir bakışla değerlendirilmesi olanağını sunması açısından yararlı olacağı düşünülmektedir.

Masuda’nın 17 madde halinde yaptığı ayrım ve değerlendirmeye ele almış olduğu tablodaki başlıklandırmalara göre yer verilecektir (Tablo: 5):

Yenileyici Teknoloji

Yenileyici teknoloji bakımından değerlendirildiğinde, sanayi toplumunun özünün buhar makinesine; bilgi toplumunun ise bilgisayarlara dayandığı görülmektedir. Sanayi toplumunun temel fonksiyonu fiziksel emeğin ikamesine dayanırken; bilgi toplumunda bu fonksiyon zihinsel emeğe kaymaktadır. Sanayi toplumunda insanın fiziki gücü buhar makinesı ile desteklenirken, bilgi toplumunda bilgisayar teknolojisi insanoğlunun zihinsel gücüne destek olmaktadır. Sanayi toplumunda üretim gücü kişi başına sermaye artışına karşılık gelen maddi üretim gücüyken; bilgi toplumunda optimum hareket ve seçim kabiliyeti olarak da ifade edilebilen bilgi üretme gücü olarak değerlendirilmektedir. Bilgi toplumunda bilginin sistematize edilmesi, teknoloji ve bilgi kavramlarını ön plana çıkarmış; bilgiyi üretimin temel unsuru haline gelmiştir.

Yenileyici teknolojide gelişime paralel olarak insanın uzuvlarının uzantısı olarak değerlendirilebilen fabrikalardaki makinelerin sanayi toplumundaki egemenliğini bilgi toplumunda bilgisayar merkezlerinde yer alan bilgisayarlara devrettiği söylenebilir.

Sosyo-ekonomik Yapı

Sosyo-ekonomik yapı da yenileyici teknolojiler gibi toplumsal yapıya göre değişiklik arz etmektedir. Öyle ki, sanayi toplumunda pazara yönelik mal ve hizmet üretimi için sermaye birikimli, işbölümüne dayalı uzmanlaşma ve ev ile çalışma alanının birbirinden ayrıldığı makine ekipman destekli modern fabrikalarda üretilirken; bilgi toplumunda bilgi kullanılarak bilimsel bilgi üretimi ön plandadır. Bilgi teknolojisine dayalı olarak bilginin üretilmesi ve saklanabilmesi bilgi ağları ve

veri bankalarıyla mümkün olabilmektedir. Makine ve kimya sanayi gibi imalat sanayileri sanayi toplumunda egemen sanayi dalları olarak değerlendirilirken; bilgi toplumunda bilgi üretimine dayalı entelektüel endüstrilerin hakim olduğu görülmektedir.

Tablo 5: Sanayi Toplumu ve Bilgi Toplumunun Karşılaştırılması Temel Özellikler Sanayi Toplumu Bilgi Toplumu Yenileyici Teknoloji

 Öz

 Temel Fonksiyon

 Üretim Gücü

 Buhar makinesi

 Fiziksel emeğin ikamesi  Maddi üretim işgücü

 Bilgisayar

 Zihinsel emeğin ikamesi  Bilgi üretme gücü Sosyo-ekonomik Yapı  Ürünler  Üretim Merkezi  Piyasa  Öncü Endüstriler  Endüstriyel Yapı  Ekonomik Yapı  Sosyoekonomik İlke  Sosyoekonomik Özne  Sosyoekonomik Sistem  Toplum Biçimi  Ulusal Hedef  Hükümet Biçimi  Sosyal Değişimin İtici

Gücü

 Sosyal Problemler  En İleri Aşama

 Faydalı mallar ve hizmetler  Modern fabrika

 Yeni dünya, koloniler, tüketici satın alma gücü  İmalat sanayileri  Birincil, ikincil ve üçüncül endüstriler  Mal ekonomisi  Fiyat ilkesi  Girişim

 Sermayenin özel mülkiyeti, serbest rekabet, kar maksimizasyonu  Sınıflı toplum

 Gayrisafi ulusual refah  Parlamenter demokrasi  İşçi hareketleri, grevler  İşsizlik, savaş, faşizm  Yüksek kitlesel tüketim

 Sıradan bilgi, teknoloji bilimsel bilgi

 Bilgi kullanımı

 Bilimsel bilgi sınırlarının, bilgi alanının genişlemesi  Entelektüel endüstriler  Matris endüstriyel yapı

 Ortak ekonomi  Amaç ilkesi  Gönüllü topluluklar  Altyapı, ortaklık prensibi,

sosyal faydanın önemi  Fonksiyonel toplum  Gayrisafi ulusal tatmin  Katılımcı demokrasi  Sivil hareketler ve sorunlar  Gelecek şokları, terör, kişisel

dokunulmazlığın ihlali  Yüksek kitlesel bilgi üretimi Değerler

 Değer Standartları  Etik Standartlar  Zamanın Ruhu

 Maddi değerler

 Temel insan hakları, insanlık  Rönesans

 Zaman değeri

 Kişisel disiplin, sosyal katılım  Globalizm

Sosyo-ekonomik ilke sanayi toplumunda arz ve talebe dayanan fiyat prensibine dayanırken; bilgi toplumunda ortak amaçların başarılması anlayışına dayalı amaç ilkesi ön plana çıkmaktadır. Sosyo-ekonomik özne, sanayi toplumunda girişim başlığı altında da değerlendirilebilecek olan özel sektör ve kamu sektörü iken; bilgi toplumunda yerel ve bilgi toplulukları olarak da nitelendirilebilen gönüllü topluluklardır. Sosyo-ekonomik sistem, sanayi toplumunda sermayenin özel mülkiyeti, serbest rekabet anlayışı, kar maksimizasyonu gibi kavramlar üzerine inşa edilirken; bilgi toplumunda bu kavramlar, altyapı, ortaklık prensibi, sosyal faydanın önemi şekline dönüşmektedir.

Toplum biçimi sanayi toplumunda bünyesinde farklı sınıfların güç ve hiyerarşisine dayalı bir yapı arz ederken; bilgi toplumunda ise bu durum fonksiyonel bir toplum yapısına doğru kaymaktadır. Bu bağlamda sanayi toplumunun politik sistemi parlementer demokrasi olarak görülürken; bilgi toplumunda bu yapı yerini genel uzlaşıların hakim olduğu katılımcı demokrasiye bırakmaktadır. Sosyal değişimin itici gücü sanayi toplumunda kendisini işçi hareketleri ve grevler olarak gösterirken; bilgi toplumunda sosyal değişimin itici gücü sivil hareketlerdir. Sanayi toplumunun yaşadığı sosyal sorunların başında işsizlik, faşizm ve savaş gelirken; bilgi toplumunda yaşanacak sosyal sorunlar gelecek şokları, terör ve mahrem alanın dokunulmazlığı olarak değerlendirilmektedir. En ileri aşama sanayi toplumunda makine gücünün sağladığı “yüksek kitle tüketim toplumu” olarak görülürken; bilgi toplumundaki en ileri aşamayı bilgisayar teknolojisinin yardımıyla “yüksek kitlesel bilgi üretim toplumu” oluşturmaktadır.

Değerler

Sanayi toplumu ve bilgi toplumunda yenileyici teknoloji ve sosyo-ekonomik yapı gibi değerler sistemi de birbirinden farklılık göstermektedir. Buna göre: Sanayi toplumunun değer standartları daha çok psikolojik ihtiyaçların tatminine dayalı maddi değerler olarak görülürken; bilgi toplumunda hedeflere yönelik başarı için ihtiyaçların tatmini olarak değerlendirilebilen zaman değeri öne çıkmaktadır. Sanayi toplumunun etik standartları temel insan hakları başlığı altında değerlendirilebilirken; bilgi toplumunun etik standartları kişisel disiplin ve sosyal katılımdır. Zaman kavramı ise sanayi toplumunda hümanist bir yaklaşımla düşünce

özgürlüğünü merkeze alan Rönesans iken; bilgi toplumunda insan ve doğanın ortak yaşayışını sembolize eden Globalizm’dir.

Endüstri toplumu ve endüstri ötesi toplum arasındaki karşılaştırma Erkan (2000: 198)’ın elde ettiği veriler çerçevesinde kısaca şöyle ifade edilebilir: (1) Mal üretiminde hizmet üretimine dayanan bir toplumsal anlayışa geçiş sağlandı, (2) Meslek türlerinde profesyonelleşmiş ve teknik yönden uzmanlaşmış meslek sınıfları ön plana çıktı, (3) Toplumsal ve politik programlamanın çıkış noktası olarak görülen teorik bilgi yeniliklerin kaynağı olarak tanımlandı, (4) Teknik ilerlemelerde planlama ve yönlendirme hakim oldu ve son olarak (5) Değer yargıları daha rasyonel yaklaşımlarla sorunların çözümünde kullanılabildi, yani bir anlamda yeni bir entelektüel teknoloji ortaya çıktı. Bu değerlendirmeler, yukarıda yer verilen ve Masuda tarafından ortaya konulan değişim şemasının bir küçük özeti şeklinde değerlendirilebilir.

Batı’da sanayileşmeyle birlikte aktif nüfusun tarım sektöründen sanayi sektörüne kaydığı ve sanayileşmenin ilk dönemlerinde sanayi sektörünün hizmet sektörüne göre istihdamdaki payının daha hızlı arttığı ifade edilmektedir (Dura ve Atik, 2002: 61). Bu durum “mavi yakalı işçiler” olarak adlandırılan kesimin istihdamda önemli bir paya sahip olmalarına neden olmuştur. Sanayileşme sonrasında makineleşmenin artması sanayi işçisine duyulan ihtiyacı azaltmıştır. Bu durum, aktif nüfusun gittikçe daha fazla oranda hizmet sınıfına kaymasına neden oldu. Böylece gelişmiş toplumlarda “beyaz yakalılar” olarak adlandırılan yeni bir çalışanlar grubu ortaya çıktı. Rekabet ortamında ayakta kalmanın sürekli kendini yenilemekten geçtiğini anlayan kuruluşların bağlılık ve teknolojiyi kullanabilme yeteneği ile mesleki bilgiye dayalı olarak kendini geliştirme (Bozkurt, 2000: 137), bu yeni çalışanlar grubunda aranan vazgeçilmez özellikler haline gelmiştir.

Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş sürecindeki unsurları Masuda (1990: 8), Rönesans Ruhu, Sanayi Devrimi, Bilgi devrimi ve Globalleşme gibi temel olguları da alt başlıklarıyla ele alarak ayrıntılı bir şekilde aşağıdaki şekilde sunmaktadır (Şekil: 1). Yazar, Sanayi Toplumu ve Bilgi Toplumu bağlamında toplumu oluşturan alt dinamiklerin de nasıl bir değişim yaşadığına ilişkin önemli tespitlere yer vermektedir.

Hümanizm ve maddi değerleri yükselten Rönesans Ruhu, buhar makinesi ve makinelerle ortaya çıkan Sanayi Devrimi, bilgisayarların ve iletişim ağlarının oluşturduğu Bilgi Devrimi ve zamanın algı değerini değiştiren Globalleşme; Sanayi Toplumu ve Bilgi Toplumu’nun altyapısını oluşturan dört ayrı gelişme olarak değerlendirilmiştir. Bununla birlikte Rönesans Ruhu ve Sanayi Devrimi, “yüksek

kitlevi tüketim toplumu” oluştururken bir yandan da parlementer demokrasi ve işçi

hareketlerini gündeme getirmiştir. Bilgi Devrimi ve Globalleşme ise, yüksek kitlevi

bilgi toplumunu oluşturuken, üretim süreçlerinde bilgi kullanımı egemen olmuş ve

katılımcı demokrasi anlayışını geliştirmiştir.

Şekil 1: Sanayi Toplumundan Bilgi Toplumuna Geçiş Süreci

Kaynak: Masuda,1990: 8’den uyarlanmıştır.

Sanayi toplumu ve bilgi toplumuna geçiş sürecine ilişkin sunulan şekilde sanayi toplumunun üretim anlayışının yaşattığı kirliliğe karşın bilgi toplumunda kirlilikten arınma süreci başlamıştır. Doğal çevrenin tahribatına yol açan üretim anlayışı karşısında doğa ile uyumlu bir üretim anlayışı hakim olmaya başlamıştır.

Global Enformasyon Ağı Teknolojik Değerlendirme Özel Girişimcilerin Kar Beklentisi Sinerjik Ekonomi Sosyal Katkı -Kirlilik -Çevrenin Tahribatı -Doğal Kaynakların Tükenmesi -Kirlilikten Arınma

-Doğa ile Uyum

-Kaynak Tasarrufu Tüketim İhtiyaçları Başarı İhtiyaçları BİLGİ DEVRİMİ Bilgisayar ve İletişim Ağı SANAYİ DEVRİMİ Buhar Makinesi ve makineler RÖNESANS RUHU Hümanizma Maddi Değerler Parlementer Demokrasi İşçi Hareketleri Modern Fabrikalar Doğal Kaynaklar Faydalı Mallar Kitlevi Üretim Kitlevi Tüketim YÜKSEK KİTLEVİ TÜKETİM TOPLUMU -Şehirleşme -Motorizasyon -Yeniden Yaratım YÜKSEK REFAH TOPLUMU -Tüketicilik -Sosyal Refah -Eğlence, Boş Zaman

YÜKSEK KİTLEVİ BİLGİ TOPLUMU -Bilgisayarlaşma -Gönüllü Topluluklar -Kişiliği Gerçekleştirme Bilgi Kullanımı Veri Enformasyon Bağlı Üretim Kullanımda Paylaşım Katılımcı Demokrasi Sivil Hareketler Sanayi Atıkları Tüketim Atıkları

Sanayi Toplumu Bilgi Toplumu

Bireyselleşme Maddi Üretim Sinergizm Bilgi Üretim

Gücü

GLOBALLEŞME

Sembiyoz Zaman Değeri

Sanayi toplumunda üretim için gerekli olan hammadde ihtiyacından ötürü doğal kaynakların tüketilmesi söz konusu iken; bilgi toplumunda kaynak tasarrufunun öne çıktığı görülmektedir. Bilgi toplumu aynı zamanda sanayi toplumunun üretim sonrası ortaya çıkan sanayi atıkları ve tüketim atıkları gibi bir takım olumsuz sonuçların da ortadan kaldırılmasına olanak sağlayarak doğal çevreye sağlayacağı yararlar yanında; toplum yapısında tüketimin hakim olduğu, sosyal refah, eğlence ve boş zaman kavramlarının ortaya çıktığı bir toplum tipini de temsil edecektir.

Sanayi toplumundan bilgi toplumana geçiş sürecine ilişkin gerçekleştirilecek aşamalar konusunda Bell (1999: 127-128) de bir takım tespitlerde bulunur. Sanayi toplumu anlayışından bilgi toplumuna geçiş süreci dört adımda gerçekleşir:

— İlk olarak, gerçek anlamda bir endüstriyel gelişme, malların hareket kabiliyetini kolaylaştıran hizmetlerin, mavi yakalı işçilerin istihdam edildiği imalat dışı bazı kamu hizmetlerinin (enerji, su, eğitim, haberleşme) gelişmesini gerekli kılar.

— İkincisi, nüfüs artışına ve kitlesel mal tüketimine bağlı olarak, “beyaz yakalı” çalışanların geleneksel sektörleri konumundaki ticaret, finans, gayrımenkul ve sigorta işlerinde gelişme olur. Bu sektörlerde canlılık yaşanır. — Üçüncü olarak, milli gelir arttıkça hane halkı besin harcamalarının göreli değeri azalır, marjinal gelir artışları öncelikle giyim, ev eşyası, otomobil gibi dayanıklı tüketim malları, sonrasında lüks mallar, eğlence, dinlenme ve benzeri ürünler için kullanılır. Böylece üçüncü sektör bağlamında değerlendirilebilecek lokantalar, oteller, oto servisleri, seyahat, eğlence gibi alanlarda gelişmeler görülür. Bu andan itibaren de yeni bir bilinçlenme ortaya çıkar. Toplumun vaat ettiği refah içinde yaşama talepleri, bu yaşamın gerçekleşmesi bakımından sağlık ve eğitim alanında yoğunlaşır. Hastalıkların ortadan kaldırılması, yaşam süresini uzatma çabaları, sağlık hizmetlerini modern toplumun yaşamsal ve vazgeçilmez unsuru haline getirir. Teknik ilerlemelere bağlı olarak mesleki becerilerin çoğalması, eğitimi, yükseköğretimi, sanayi sonrası topluma geçiş için gerekli kılar. Böylece yeni bir “entelektüel sınıf”, bir öğretim adamları sınıfı oluşmaya başlar.

— Son olarak halkın eğitim-öğretim, sağlık ve çevre ihtiyaçlarının daha iyi karşılanmasında piyasanın yetersiz kalması, bu işlerin devlet tarafından yürütülmesini zorunlu kılar. Böylece, sanayi sonrası toplumda devletin ekonomideki rolü artar. Bu nedenle, sanayi sonrası toplum, toplumsal birimi bireyden çok topluluğun oluşturduğu bir toplumdur.

Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişte çeşitli alanlarda yaşanan değişime karşın, enformasyon toplumunun geçmişten tümüyle farklı köklü bir dönüşümün yaşandığı bir toplum olarak değil; önceki tarihsel gelişmelerin bir devamı olarak değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmektedir (Hamelink, 1991a: 13-14). Buradan hareketle, endüstri toplumuna özgü bir takım kurumların ve yapılanmaların hala yürürlükte olduğu ve bir süre daha varlıklarını sürdürecekleri sonucuna ulaşılabilir. Kısacası, yaşanan teknolojik gelişmeler ve yenilikler toplumu oluşturan bu kurumların yapısında tamamen bir değişim ve dönüşümden ziyade küçük bir takım revizyonların gerçekleştirilmesinde yardımcı bir işlev görmektedir (Hira, 2002: 80).