• Sonuç bulunamadı

3.4. Planlı Dönemde Vatandaşla İlişkileri İyileştirmede Halkla İlişkiler Odaklı

3.4.2. İdari Danışma Merkezi

Toplum üzerinde kamu yönetim birimlerinin olumlu bir izlenime sahip olabilmesinin en kestirme yolu, kuşkusuz, her kamu kuruluşunun üstlendiği hizmeti en etkili ve en verimli bir biçimde yürütmesidir (Yalçındağ, 1988: 70). Kamu kurumlarında hizmet alırken sorunuyla ilgili birimi bulmakta güçlük çeken vatandaşlar, çoğu kez nereye başvuracakları konusunda da yeterli bilgiye sahip değildir. Kimi zaman aynı bina içerisinde yetkili birim ve kişiyi bulmak bile büyük sorun olmaktadır (Onal, 2000: 87). Türkiye’de yapılan bir çalışmada; çok sayıdaki yurttaşın birçok durumda yanlış birimlere başvurduğu, kendilerinin ve ilgili kamu kurumunda çalışan görevlilerin zamanını boşa harcadığı, kamu kuruluşlarının hiçbirinde vatandaşların sorularını yanıtlayacak, onları ilgili servislere yönlendirecek, başvurularını kolaylaştıracak bir birimin olmadığı tespit edilmiştir (Mıhçıoğlu, 1982: 94). Bu sorun Fransa’da vatandaşlara hangi işin, hangi büroda, kimler tarafından yapılacağını açıklayan, yol gösteren danışma büroları aracılığıyla çözümlenmeye çalışılmıştır (Tortop, 1998: 20).

1966 yılında yukarıda sayılan problemleri ortadan kaldırmak amacıyla Fransa’daki örnekten de hareketle Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü bünyesinde 6/5875 sayılı 26.01.1966 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ve

“Kırtasiyecilikle Savaş ve İdari Merkezi Hakkında Kararname” başlığıyla 16 Şubat 1966 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan kuruluş kararnamesi ile Türk İdari Danışma Merkezi hizmet vermeye başlamıştır (Mıhçıoğlu, 1986a: 17). Fransa’daki örneği ile karşılaştırıldığında halkı aydınlatma ve yönetime bilgi aktarma gibi benzerlikleri yanında; Türk İdari Merkezi’nin benzerinin aksine karşılanması kaçınılmaz olan toplumsal gereksinimin yönetime kabul ettirilmesiyle değil, Fransız örneğinden dolaylı olarak esinlenilerek TODAİE öğretim üyeleri ile birkaç üst düzey yönetici tavsiyesiyle kurulduğu görülmektedir (Kazancı, 1972b: 15-16).

İlgili kararnamede “Kırtasiyecilikle Savaş” ve “Türk İdari Merkezi” hakkında şu iki ana hükme yer verilmiştir (Mıhçıoğlu, 1986a: 17, 180):

“1. Yönetimde gereksiz, uzun formaliteleri ortadan kaldırarak yurttaşın kamu yönetimiyle olan ilişkilerini kolaylaştırmak amacıyla girişilecek “kırtasiyecilikle savaş” izlencesini öncelikle, ivedilikle uygulama alanına koymak, bu konuda gerekli araştırmaları yaparak hükümete önerilerde bulunmak üzere TODAİE görevlendirilmiştir.

2. Bir yandan yurttaşların kamu kurumlarıyla kamusal işlemlere ilişkin sorularını telefonla yanıtlamak, öte yandan yönetsel işlemlerde formalitelerin azaltılmasına yarayacak bilgileri toplamak üzere TODAİE bünyesi içerisinde İdari Danışma Merkezi kurulması kararlaştırılmıştır.” denilmektedir.

Merkeze verilen iki görevden ilkinin vatandaşların sürekli olarak yakındıkları ve devlet-vatandaş ilişkilerini olumsuz yönde etkileyen işlemlerin yavaş yürümesi ve zaman kayıplarına yol açan gereksiz formaliteleri kaldırılmasına yönelik tedbirleri içerdiği dikkat çekmektedir. İkinci görev ise, daha çok vatandaşların sorularının yanıtlanmasına dönük yol göstericilik hizmeti veren bir danışma biriminin kurulması gerektiğine vurgu yapmaktadır.

İdari Danışma Merkezi, telefonla bilgi verip yurttaşa idareye başvurmada kolaylık göstermek, fakat aynı zamanda yurttaşın dilek ve önerilerini saptayıp, bunları ilgililere iletmek ve gereklerinin yerine getirilmesi için çaba harcamak durumundadır. Bu niteliklerinden ötürü, İdari Danışma Merkezi’nin halktan yönetime, yönetimden halka rahatlıkla bilgi aktarabilecek bir yerde bulunmaları

gerekir (Kazancı, 1972b: 23). Bunun nedeni merkezin sadece halkı yönetsel işler hakkında telefon aracılığıyla bilgilendirmek değil, aynı zamanda idarenin halkla ilişkilerinin kolaylaştırılmasına, formalitelerin basitleştirilmesi ve kırtasiyeciliğin azaltılmasını sağlayacak bilgileri toplayarak ilgili kuruluşlara iletmekle de görevli olmasıdır (Peltekoğlu, 2004: 104).

Vatandaş istek ve beklentilerinin tespiti ile kamu kurumlarındaki süreçlerin nasıl işlediği konusunda vatandaşı bilgilendirmeye yönelik kurulan İdari Danışma Merkezi’nin başvuruları telefon aracılığıyla alması vatandaşın hangi birime, kime, nasıl başvuracağı konularındaki soru işaretlerini gidermesi ve zaman kayıplarını önlemesi açısından önem taşımaktadır.

Halkla ilişkilerin ilk aşaması olan bilgi vermeyi olanakları ölçüsünde (telefon aracılığı ile) yerine getirmiş olmasına karşın İdari Danışma Merkezleri; yönetimi halkın istek ve şikayetlerinden haberdar etme ve bu konuda tavsiyelerde bulunma yükümlülüklerinde bir varlık gösterememiştir (Kazancı, 1973: 85). Ayrıca, yönetimin halka dönük bir kuruluşu olarak günde ortalama 100 telefon konuşması ile sınırlı kalması ve merkezin Devlet Bakanlıkları veya ilgili bakanlıklarla doğrudan doğruya ilişki kurmasının mümkün olmayışı, Türk İdari Danışma Merkezi’nin oynadığı rolün pek de yeterli olmadığını göstermektedir. Bununla birlikte merkezin bir başka eksikliği ise, yönetime bilgisel girdi olarak hiçbir şey kazandırmadığı ve bu yönde merkez bünyesinde hiçbir değerlendirmenin yapılmadığıdır (Kazancı, 1972b: 23).

Merkezin vatandaşlarca bilinilirliği ile ilgili Ankara’da çeşitli semtlerde oturan 250 kişi arasında basit tesadüfi örneklemle gerçekleştirilen araştırmada, katılımcıların sadece 69’unun (% 27.6) İdari Danışma Merkezi’nden haberdar oldukları; 181 kişinin ise böyle bir merkezden haberdar olmadıkları belirlenmiştir (Ertekin, 1983: 69). Bu durum, İdari Danışma Merkezi’nden halkın haberdar olmadığını göstermektedir. Polis Radyosu aracılığıyla merkezin ilk yılında 100-150 dolaylarında olan soru sayısının ikinci yılın Ekim ayında 2-3 bin dolaylarına ulaştığına işaret eden Mıhçıoğlu (1982: 98-99); yine de hedeflenen soru sayısına erişilemediğini ifade etmektedir. Bununla birlikte İdari Danışma Merkezi’nin doğrudan kamu kurumlarına bağlı olmayışı da görülecek kamu hizmetlerinin süresini

artıracağından etkin ve verimli kamu hizmetlerinin sunumu konusunda yetersiz kaldığını göstermektedir.

Türk İdari Merkezi’nden istenilen verimin alınmayışı, Türk kamu yönetimindeki kurumlar arasındaki koordinasyon eksikliğinden ve toplum yapısından kaynaklanmaktadır. Birimler arası yeterli diyalog kanallarının açılamaması klasik yönetsel davranış kalıplarına önem verilmesine yol açmıştır. Bunun yanında nüfusunun büyük bir bölümü telefon kullanmak bir yana okuma yazma bilmeyen bir toplumdan oluşan ülkemizde, o dönemde telefonla işleyen bir halkla ilişkiler kuruluşunun halk tarafından benimsenerek kullanılmasını beklemek de henüz erken gözükmektedir (Mıhçıoğlu, 1986a: 203).

Yönetsel ve toplumsal yapının neden olduğu işleyiş sorunlarına ek olarak ülkenin başkentindeki pek çok vatandaşın bile ilgili merkezden haberdar olmayışı, günlük telefon sayısının sadece 100 ile sınırlı olması ve ilgili merkezin doğrudan kamu kurumlarına bağlı olmayışı bu merkezden istenildiği ölçüde yararlanılamadığının bir kanıtıdır. Bu durum, kamu kurumlarında yaşanan halkla ilişkiler sorunlarını çözmek için kurulan İdari Danışma Merkezi’nin gerektiği ölçüde kendi halkla ilişkilerini yapamaması da çözüm noktasındaki yetersizliğini ortaya koymaktadır.