• Sonuç bulunamadı

3.4. Planlı Dönemde Vatandaşla İlişkileri İyileştirmede Halkla İlişkiler Odaklı

3.4.6. Bilgi Edinme Yasası

Etkin, verimli, sorumlu ve şeffaf bir yönetim anlayışına duyulan ihtiyaç, kamu yönetimi alanında çeşitli düzenlemelere gidilmesi gereğini ortaya çıkarmıştır (Eken, 2005: 113). Devlet-vatandaş ilişkilerinin geliştirilmesinde önemli sorunlardan biri olan gizlilik konusunun aşılması, yönetim anlayışındaki yozlaşmanın önüne geçilebilmesi ve devlet kurumlarıyla vatandaş iletişiminin artırılmasına yönelik yapılan düzenlemelerden biri de bilgi edinme hakkı çerçevesinde yürürlüğe giren bilgi edinme yasasıdır.

“Gerçek ve tüzel kişilerin devletin elinde bulunan resmi verileri kanunun izin verdiği sınırlar çerçevesinde talep etme ve alma hakkı olarak tanımlanabilen bilgi edinme hakkı” (Er, 2007: 5), esasında Birleşmiş Milletler ve Unesco gibi uluslararası kuruluşlar tarafından da kabul edilerek çoğu devletin anayasasına girmiş bir haktır. Vatandaşlara sağlanan bu hakkın yerine getirilmesi için devletin bilgi vermeyi kendisine bir görev olarak addetmesi ve bunun için gerekli önlemleri alması gerekmektedir (Tortop, 1986b: 186). Ülkemizde ise, vatandaşların kamu kurumlarından bilgi alma hakkını tanımlama ve bu hakkın kullanımını düzenlemek amacıyla 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu9 9 Ekim 2003’te kabul edilerek 24 Ekim 2003 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Kanunun amacı, “demokratik ve şeffaf yönetimin gereği olan, eşitlik, tarafsızlık ve açıklık ilkelerine uygun olarak kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir” (www.tbmm.gov.tr/kanunlar/ k4982.html; http://rega.basbakanlik.gov.tr) şeklinde tanımlanmıştır. Hiçbir yönetim mekanizması, herkesten gizli rahat bir çalışma ortamı yerine, halkın gözü önünde ve her hareketinin kontrol altında olduğu bir çalışma şeklini tercih etmemektedir (Eken, 2005: 114). Çünkü kamu yöneticileri karar ve uygulamalarının gerekçelerinin savunulmayacak kadar kötü ve tutarsız olduğu durumlarda kamuoyunun tepkisinden

……

9

4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun tam metni ve ilgili düzenlemeye ilişkin geniş bilgi; http://rega.basbakanlik.gov.tr ve http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k4982.html adresinden edinilebilir.

kendilerini korumak (Kazancı, 2004: 76) ve yapılan bir takım yolsuzlukların ortaya çıkmasını engellemek için “gizlilik” ve “resmi sır” kavramlarına sığınmaktadırlar (Şen, 1998: 64). Bu düzenlemeyle birlikte Bilgi edinme hakkı, bir anlamda kamu kurumlarının iktidarına getirilmiş bir sınırlama niteliği taşımaktadır.

İlgili yasanın 4. maddesinde “Herkes bilgi edinme hakkına sahiptir” (www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k4982.html; http://rega.basbakanlik.gov.tr) ifadesine yer verilerek kişi veya kurum sınırlaması yapılmaksızın bu hakkın herkese sağlandığının altı çizilerek; bilgi edinme hakkının nasıl kullanılacağına ilişkin bilgilere yer verilmektedir. Bu madde ile sade vatandaşın herhangi bir aracı ya da diğer mekanizmaları kullanmaksızın bir takım özel durumlar dışında -ilgili yasanın dördüncü bölümünde bilgi edinme hakkının sınırları başlığı altında yer alanlar hariç- istedikleri bilgi, belge, ses kayıtları, görüntü kayıtlarını talep edebilecekleri ifade edilmektedir. Kamu yönetim anlayışındaki gizlilikten kaynaklanan olumsuzlukları bertaraf etmek, gerçekleştirdikleri uygulamalardan yönetenleri sorumlu tutabilmek, halkın istek ve beklentilerine cevap vermek ve yönetime katılımı artırmak amacıyla, şeffaflığı geliştirme ve halka bilgi edinme hakkının tanınması açısından bu yasal düzenleme büyük önem taşımaktadır (Eken, 2005: 115).

Öte yandan bilgi edinme hakkı kuşkusuz mutlak değildir. Milli güvenlik ve uluslararası güvenlik, kamu düzeni ve kamu sağlığı, başkalarına zarar vermeyi engelleme gibi bir takım durumlarda bilgi edinme hakkına çeşitli sınırlamalar getirilebilir (Beydoğan, 1999: 223). Yasa incelendiğinde ise, “Bilgi Edinme Hakkının Sınırları” başlığı altında ifade edilen (15. ila 29. maddeler) kısıtlamaların çok geniş konu ve alanları kapsaması, açıklığın ve saydamlığın savunulduğu bir devlet anlayışından ziyade bir anlamda gizliliğin yine bu kanuni düzenleme ile yeniden güvence altına alınma durumunu ortaya çıkarmıştır. Ayrıca kanunda belirtilen sınırlamalara kavramsal olarak açıklık getirilmeyişi de idarenin bu maddeleri dayanak olarak göstererek bilgi vermekten kaçınmasının yolunu açabilmektedir (Er, 2007: 22). Kamu kurumlarındaki gizliliği azaltarak saydam bir yönetim anlayışına geçişi kolaylaştıracak bir düzenleme olarak sunulan “Bilgi Edinme Hakkı Kanunu”nun vatandaşlara bilgi almada getirdiği sınırlamalarla adeta devletin gizlilik zırhını korumaya devam ettiği de dikkat çekmektedir (Kazancı,

2004: 83). Bu durum, ilgili düzenlemenin yeniden gözden geçirilmesi ve bir takım ek düzenlemelerle desteklenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Yasa metninin düzenlenmesinden veya uygulama biçimlerinden kaynaklanan bir takım problemlere karşın, vatandaşların bilgi edinme hakkını kullanmaya yönelik istekli oldukları TBMM tarafından yayımlanan rapordan çıkarılabilmektedir. Örneğin, 2004 yılında 395.557 olan başvuru sayısının yıllar içinde artış göstererek 2008 yılında 1.099.133’e ulaşmıştır. Başvuru sayısında yaşanan bu artışın en büyük etkenlerinden biri, kanunun bilinilirlik düzeyinin de yıldan yıla artış göstermesidir.

Tablo 13: Yıllara Göre Vatandaşların Bilgi Edinme Hakkı Kullanımı 2004 2005 2006 2007 2008 Yapılan Başvuru Sayısı 395.557 626.787 864.616 939.920 1.099.133 Olumlu Cevap Verilen Başvuru Sayısı 347.959 542.364 746.999 751.089 947.428

Kısmen Olumlu, Kısmen Olumsuz

Cevap Verilen Başvuru Sayısı 13.648 21.712 38.092 108.530 51.730 Reddedilen Başvuru Sayısı 20.474 54.234 69.199 70.378 81.466

Kaynak: TBMM (2009). 2008 Yılı Bilgi Edinme Genel Raporu, www.tbmm.gov.tr/ bilgiedinme/degerlendirme_kurulu_raporlari.htm, erişim tarihi: 19.10.2009.

Öte yandan yıllar bazında değerlendirildiğinde başvuru sayısında yaşanan artışa karşın vatandaşların bu yasal düzenleme konusunda yeterince bilgi sahibi olmadığı görülmektedir. Nitekim Arklan’ın (2009: 397), 2008 Ocak ayında Konya Merkezde gerçekleştirdiği araştırmada halkın büyük bir çoğunluğunun (% 62,4) kendilerine tanınan haktan habersiz olduğu belirlenmiştir. Dolayısyla Bilgi Edinme Kanunu’ndan vatandaşların yararlanabilirliğinin arttırılması için hem halka hem de kamu görevlilerine yönelik eğitim programları düzenlenerek bilgilendirici çalışmalar yapılmasında yarar vardır (Eken, 2005: 130). Bu düzenlemenin bilinirliliği sağlandığı ölçüde, vatandaşlar kendilerine tanınan bu haktan beklenilen amaçlar ölçüsünde yararlanabilecek ve Türk kamu yönetiminde gizlilik geleneğinden şeffaf yönetime doğru atılan önemli bir adım niteliği taşıyabilecektir.

Aynı zamanda vatandaşlar arasında yıllar içerisinde hızla benimsenmeye ve kullanılmaya başlanan bilgi edinme hakkını tanıyan yasayla, bir yandan vatandaşların kamu yönetimindeki kuruluşları denetlemesi sağlanırken diğer yandan halkla ilişkiler birimlerinin etkin olarak kullanımıyla halkla ilişkiler birimleri ve halkla ilişkiler görevlileri layık oldukları değeri bulabileceklerdir (Canöz, 2008: 150- 151). Devletle vatandaş arasında iletişimin sağlanması noktasında köprü vazifesi gören halkla ilişkiler birimlerinin ilgili yasa çerçevesinde yapılan başvuruları alması ve cevaplaması belirtildiği gibi halkla ilişkiler birimlerini öncekine nazaran daha aktif bir konuma taşıyacak; kamu kuruluşlarındaki yöneticiler tarafından ilgili birime daha fazla önemin verilmesi gereğini ortaya çıkaracaktır.