• Sonuç bulunamadı

3.4. Planlı Dönemde Vatandaşla İlişkileri İyileştirmede Halkla İlişkiler Odaklı

3.4.5. KAYA Projesi

Kamu yönetiminde yaşanan sorunların çözümüne yönelik yönetimde yeniden yapılanmaya dönük yapılan çalışma ve araştırmaların en son ve kapsamlısı Kamu Yönetimi Araştırma Projesi (KAYA)’dir. Başlangıcı 1988 yılına dayanan ve Devlet Planlama Teşkilatı’nın, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü’nden kamu yönetimi üzerine yeni araştırma yapma isteği üzerine gerçekleştirilen proje 1991 yılında tamamlanmıştır (Öztürk ve Coşkun, 2000: 148).

Kamu Yönetimi Araştırma Projesinin amacı, “kamu hizmeti gören merkezi yönetimin merkez ve taşra örgütü ile yerel yönetimleri etkili, süratli, ekonomik, verimli ve nitelikli hizmet görecek bir düzene kavuşturmak; kamu yönetiminin gelişen çağdaş koşullara uyumunu sağlamak; kamu kuruluşlarının amaçlarında, görev, yetki ve sorumluluklarında ve bunların bölünüşünde, örgüt yapılarında, personel sistemlerinde, kaynaklarında ve bu kaynakların kullanılış biçimlerinde, yöntemlerinde, mevzuatında, haberleşme ve halkla ilişkiler sistemlerinde var olan aksaklıları, bozuklukları ve eksiklikleri saptamak ve bu konularda yapılması gerekenleri incelemek ve önermek” olarak belirlenmiştir (TODAİE, 1991: 3).

Raporda özellikle halkla ilişkiler konusunda da önemli öneriler yer almaktadır. Bunlardan biri, daha çok başbakanlık içerisindeki halkla ilişkiler biriminin konumuyla ilgilidir. Buna göre; başbakanlığın yardımcı birimleri arasında yer alan Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığının kaldırılarak bu başkanlığın görevlerinin, yeniden düzenlenerek raporda kurulması öngörülen Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği ile Devlet Enformasyon Başkanlığı’na aktarılmasına ilişkindir (TODAİE, 1991: 14).

Bunun yanında yine raporda “Halkla İlişkiler ve Enformasyon” başlığı altında kamu yönetimindeki halkla ilişkiler uygulamalarına ilişkin bir durum tespiti yapılarak; çeşitli öneriler sunulmaktadır (TODAİE, 1991: 44-51).

Mevcut Duruma İlişkin Tespitler

— Türkiye’deki kamu kurumlarındaki halkla ilişkiler uygulamaları birlik ve eşgüdüm anlayışından uzaktır,

— Halkla ilişkiler ve enformasyon konusunun anlamı ve dayandığı temel düşünce kamu kurumlarınca küçümsenerek örgüt için halkın taşıdığı değer hep görmezden gelinmiştir,

— Halkla ilişkiler birimlerinde görev alan kişiler, genellikle bu konuda eğitim almamış, halkla ilişkiler uzmanlık alanı dışından gelen kimselerden oluşmaktadır,

— Kamu personelinin halkla ilişkiler konusunda yeterli bilgiye sahip olmayışı yöneten-yönetilen ilişkilerinde olumsuzluklara yol açmaktadır,

— Kamu kurumlarındaki halkla ilişkiler uygulamaları çoğunlukla tek yönlü ve duyurmayı amaç edinen faaliyetler olarak dikkat çekmekte; yönetilenin istek ve beklentilerine gereken önem ve hassasiyet gösterilmemektedir,

— Kamu kurumlarında halkın sorunlarının çözümlenip değerlendirilmesinde zaman alıcı ve ayrıntılar içeren yazılı kurallara uyulmaktadır,

— Halkla ilişkilerin niteliğini olumsuz yönde etkileyen unsurlardan birisi de; bu hizmeti sunan kuruluşun konumu, işlevi ve yükümlülüklerinin halk tarafından yeterince bilinmeyişidir,

— Halk kendi sorunlarının çözümüne ilişkin yetkili organları bulmakta güçlüklerle karşılaşmaktadır. Kamu kuruluşlarındaki karşılama veya danışma ünitelerindeki yetersizlik, halkın ilgili birimlere ulaşmasında gereksiz zaman kayıplarına yol açmaktadır,

— Kamu kurumlarında yönetim, kuruluşun kamuoyuna tanıtılmasında ve halka yönelik alacağı kararlarda halkın katılımını isteksizlikle karşılama eğilimindedir.

Bu tespitlerden hareketle, Türkiye’de halkla ilişkiler anlayışının, yönetilenlerin yönetimle olan ilişkilerini yalınlaştırma yoluyla, halkın tepkilerinin önlenmesi gibi genel bir amaç taşıdığına işaret edilmektedir. Bunun özellikle yıllık programlarda

değinilen önlemlerle tespit edilebildiği ifade edilmektedir. Sadece kırtasiyeciliğin azaltılmasıyla halkla ilişkiler uygulamalarında gelişmenin beklenmesinin kamu kurumlarının halkla ilişkiler amaçlarının çok kısıtlı düzeyde karşılanması anlamına geleceği belirtilmektedir (TODAİE, 1991: 45).

Alınması Gereken Tedbirlere İlişkin Öneriler

— Türk kamu yönetiminde halkla ilişkiler uygulamalarının anlam kazanarak, gelişim gösterebilmesinin temel koşulu, yönetimin kendisini halkın hizmetinde bir araç olarak görebilmesidir.

— Merkezi düzeyde halkla ilişkiler ve enformasyon hizmetlerinin yürütülmesinden sorumlu olan Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, bu hizmetlerde etkililiği artırmak amacıyla, Devlet Enformasyon Başkanlığına dönüştürülmelidir.

— Örgütsel görevlerin yürütülmesinde, kamusal kuruluşlarla ilgili toplumsal kesimler arasında düzenli ve karşılıklı bilgi akış sisteminin kurulabilmesi için görevsel tanımlamaların yapılarak bunların geliştirilmesi gerekmektedir.

— Halkla ilişkiler birimlerinin beklenen görevlerin gereği gibi gerçekleştirilebilmesi açısından, bu alanda yaşanan nitelikli insan gücü sorununun en kısa sürede çözümü sağlanmalıdır.

TODAİE tarafından ortaya konulan rapor, hazırlandığı döneme kadar kamu yönetiminde karşılaşılan sorunları çözme yolunda gerçekleştirilen çalışmaları ve bunların uygulama biçimlerini de dikkate alarak Türk kamu yönetimi sisteminin geliştirilmesi yönünde çaba göstermiştir. Aynı zamanda KAYA, Türk kamu yönetiminin yapı ve işleyişine bütüncül bir açıdan yaklaşarak sistem içi tutarlılığın sağlanmasına da büyük özen göstermiştir (Ergun, 1991: 22).

KAYA yazanağının bu özellikleri yanında çalışmanın konusu açısından önemi, 1984 yılındaki Kanun Hükmündeki Kararnamenin ardından kamu kurumlarındaki halkla ilişkiler birimleri açısından yeni bir örgütlenme biçimini işaret etmesidir. Daha da önemlisi raporun Türk kamu kuruluşlarında devlet-vatandaş ilişkilerinde yaşanan sorunların neler olduğu konusunun gerçekçi bir şekilde tespit edildiği ve günümüzde de geçerliliğini koruyabilen öneriler sunuyor olmasıdır. Dikkat çeken nokta, raporda değinilen sorun ve önerilerin hala geçerliliğini koruması yirmi yıla yakın süre içerisinde sorunların hala güncelliğini koruyor olmasıdır. Günümüzde bile uygulama

eksikliklerine yönelik geliştirilen önerilerin istenildiği ölçülerde hayata geçirilemediğini ve olumlu sonuçlar alınamadığını göstermesi açısından da rapor halkla ilişkiler alanı açısından büyük önem taşımaktadır.