• Sonuç bulunamadı

Bilgi iletişim teknolojileri, getirdikleri yeniliklerle toplumsal yapıyı oluşturan kurumlar ve toplumu oluşturan bireylerin yaşamlarında önemli değişikliklere yol açmaktadır. Günümüz dünyasında, bilgi teknolojileri uluslar arasında cazibesi olan bir alan olma özelliğini taşımaktadır. Ülkelerin çoğu tarafından ekonomik bir başarı, sosyal ve politik bir hedef; bazı ülkeler için de üzerinde tartışma ve düşüncelerin odaklandığı bir konu olarak değerlendirilmektedir (Martin, 1988: 24).

İlk toplumlardan günümüze kadar geçen süre içerisinde gerçekleşen bilgi artışının, bazı dönemlerde ve özellikle önemli buluşlarla birlikte çoğaldığı görülmektedir. Yerleşik hayata geçilerek toprağın işlenmeye başlanması, düşüncelerin sembollerle ifade edilmesini başlatan ilkyazılar, düşüncelerin daha geniş kesimlere kolaylıkla aktarımını sağlayan matbaanın bulunması, üretim ve buna bağlı olarak toplumsal yapıdaki büyük değişimi gerçekleştiren sanayi devrimi ve makineleşme, bilimsel araştırma yöntemleri, telekomünikasyon alanında yaşanan devrim, bilgi işlem ve bilgisayar teknolojisindeki ilerlemeler, bilginin gelişmesi bakımından önemli dönüm noktaları olarak değerlendirilmektedir (Fındıkçı, 1996: 45).

Tarihsel süreç içerisindeki gelişmeler eşliğinde bilişim teknolojilerinin desteğini alan insanoğlu, karşılaştığı sorunlara yeni çözümler üretebilmekte ve adeta içinde yaşadığı toplumu da yeniden şekillendirmektedir. Bununla ilgili olarak Castells (2005: 1-2), bilgi teknolojilerini merkeze oturtan teknolojik yeniliklerin yönetimi daha çok esnekleştirmesi, adem-i merkeziyetçilik, şirketlerin kendi içerisinde ve başkalarıyla ağlar oluşturması, işçi hareketlerinin ekonomi üzerindeki baskısının azalarak sermayenin ön plana çıkması, çalışma ilişkilerinde çeşitlenme ve kadınların kendini çalışma hayatında daha büyük oranda görmeye başlaması gibi bir takım toplumsal sonuçlarının olduğuna işaret etmektedir. Bu durum, teknolojinin toplumda sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürel bağlamda tüm alanlarına etki ettiği gerçeğini doğrulamaktadır.

İnsan beyninin yerine geçmeye aday olan akıllı bilgisayar üretme çabalarından, mikrobiyolojide insan geninin yapısına kadar uzanan yeniliklere kadar giden pek çok bilimsel çalışma günümüzde hızla sürmektedir. Bununla birlikte yürütülen çalışmalar adeta bir bilgi patlaması doğurmuş ve bilgi toplumuna gidişi inanılmaz ölçüde hızlandırmıştır (Erkan, 1998: 72-73). Yaşanan bilgi patlamasıyla birlikte bilgi teknolojisinde yaşanan hızlı gelişimin, bilgi teknolojisinin önümüzdeki çağa adını vereceği yönündeki iddiaları gündeme getirdiğini ifade eden Çoban (1996: 15), bu görüşlerin dayanağını bilgi toplumu anlayışında bilginin temel zenginlik olmasına bağladıklarını işaret etmektedir. Bilgiye böyle bir nitelik kazandıran şey, onun diğer kaynakların aksine dağıtıldıkça değerinin artmasıdır. Yeni teknolojileri doğuran şey de zaten, gelişmenin, yeniliğin ve verimliliğin anahtarı konumunda olan bilginin üretimi, yönetimi, geliştirilmesi ve yayılmasına duyulan ihtiyaçtır.

Yeni medya olarak adlandırdığı bilişim teknolojilerindeki gelişimi mümkün kılan ilke ve teknikleri Uğur (2002: 336) şöyle özetlemiştir: Yeni medya anlayışının hakim olmasıyla birlikte yüzyüze iletişim dışında kalan bütün iletişim süreçleri elektronikleşmiştir. Önceden birbirinden farklı olarak bilinen kitle iletişim araçları, telekomünikasyon ve bilgisayar sistemleri iç içe geçerek bir yöneşme içine girmişlerdir. Yöneşmeye örnek olarak internetteki enformasyon ve iletişim hizmetlerinin -sesin, verinin, metnin ve görüntünün- tek bir altyapı üzerinden iletilmesi aynı ortamlarda işleme tabi tutması verilebilir. Yöneşme ile birlikte bilişim

teknolojilerinde karşılılıklı etkileşim olanaklı hale gelmiştir. Kaynaktan alıcıya tek yönlü iletişim süreci bu gelişmeyle değişime uğrayarak yerini iki yönlü etkileşime dayalı iletişim sürecine bırakmıştır.

Teknoloji özellikle 1970’li yıllardan sonra birbirinden kopuk ve tekil buluşlar olarak değil, yukarıda kısaca özetlenen birbiriyle entegre bir yapılanmayla (Uğur, 1989: 187) insanoğlunun hayatında yeni ölçü ve kriterler getirmekte; insanın doğa üzerindeki denetimini artırarak onun dünyaya bakışını, duygu ve davranışlarını değişime uğratmaktadır (Dura, 1990: 138-139). Yeni bilgi teknolojilerinin, toplumu oluşturan vatandaşlar üzerinde genel manada hayat standartlarının yükseltilmesi yönünde etkide bulunacağının altını çizen Martin (1998: 45), kişisel ve kurumsal standartların yükseltilmesi, yaygın olarak toplumun konumu üzerindeki etkisi, çalışma hayatı ve ev yaşamına etkileri şeklinde kategorize edilebileceğini ifade etmektedir.

Teknolojik gelişmelerin, bir toplumu -kendisini oluşturan alt katmanları ve kurumları ile birlikte- nasıl şekillendirdiğine ilişkin Bell (1999: 188-189) görüşlerini kısaca şöyle özetlemektedir: (1) Teknoloji düşük maliyetle daha fazla mal üretme imkanını sağlamaktadır. Bu nedenle toplumların hayat standartlarının gelişmesinde başlıca rolü oynar. (2) Teknoloji, tüm çalışma sürecinin planlayıcı kadrosunu oluşturan ve o zamana kadar toplumca bilinmeyen yeni bir mühendis ve teknisyen sınıfı ortaya çıkarmıştır. (3) Teknoloji fonksiyonel ilişkileri ve nicel olanı ön plana çıkaran yeni bir rasyonellik tanımı ve yeni bir düşünce biçimi ortaya çıkarmıştır. Bu yeni anlayışta başarıyı getiren kriterler, en düşük maliyetle ve en az gayreti kullanmaya dayanır. (4) Ulaştırma ve haberleşmede teknoloji sayesinde gerçekleşen devrimler, yeni ekonomik bağımlılık, yeni sosyal etkileşimler ortaya çıkarmıştır. Bu durum, psikolojik ve sosyal bağlamda yeni sosyal ilişki ağlarının kurulmasına yol açmıştır. (5) Zaman ve mekanla ilgili estetik algılamalar kökünden değişmiştir. Örneğin bugünkü hız ve hareket kavramı geçmiştekinden çok farklıdır.

Toplum yapısının şekillenmesinde çok etkin bir yeri olan ve bilgi toplumunun itici gücü haline gelen bilişim teknolojisinin günümüzdeki en önemli unsuru kuşkusuz bilgisayarlardır. Bilgisayarların enformasyon alanlarına göre değerlendirilmesi, bu araçların çıkış noktasının ne olduğu ve toplumun geneline

yayılırken hangi adımlardan geçtiğinin belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. Bilgisayarların enformasyon alanlarına ve dönemlerine göre ayrımı (Masuda, 1990: 16) aşağıdaki tabloda aşama aşama sunulmaktadır (Tablo: 6):

Tablo 6: Enformasyon Alanına Göre Bilgisayarlaşma Dönemleri

Alanlar / Dönemler Büyük Bilim Aşaması Yönetim Aşaması Toplum Aşaması Bireysel Aşama Sınırlı Alan (Bilgisayar) Askeri Atış ve Atomik Fizik Hesapları Yönetim Enformasyon Sistemleri Sayısal Kontrol Sistemleri Kütüphane Enformasyon Sistemleri Elektronik Hesap Makineleri Ev Bilgisayarları Bölgesel-Ulusal Alan (Bilgisayar+Ağlar) Askeri SAGE Programı Bilet Rezervasyon Sistemleri Online Bankacılık Sistemleri Ticari Sistemler Koordine Trafik Kontrol Sistemleri Bölgesel Kirliliği Önleme Sistemleri Bölgesel Tıbbi Bakım Sistemleri Basmalı Telefon Sistemleri Video-Veri Sistemleri Enformasyon Sistemleri Evrensel Alan (Bilgisayar+Ağlar +Uydular) Apollo Uzay Programı Çok Uluslu Yönetim Enformasyon Sistemleri Dünya Yiyecek Enformasyon Sistemleri Çok Uluslu Eğitim Programları Global Tıbbi Bakım Sistemleri Global Enformasyon Kullanımı

Kaynak: Masuda, 1990: 16’dan uyarlanmıştır.

Tabloda enformasyon alanları; sınırlı alan, bölgesel-ulusal alan ve evrensel alan olarak belirlenmektedir. Bu alanlara paralel olarak da bilgisayarlaşma dönemleri; büyük bilim aşaması, yönetim aşaması, toplum aşaması ve bireysel aşama olmak üzere dört adımda ele alınmaktadır. Büyük bilim aşaması olarak değerlendirilen ve sınırlı alanda askeri atışlar ve atomik fizik hesaplarında kullanılan bilgisayarların, bölgesel ulusal alanda Askeri SAGE Programı için, evrensel alana gelindiğinde Apollo Uzay Programı için kullanıldığı görülmektedir. Bu durum büyük bilim aşaması adı verilen aşamada daha çok bilgisayar teknolojisinin güvenlik ve askeri amaçlı kullanıldığına dikkat çekmektedir. Aynı dönemler bireysel aşama bağlamında değerlendirildiğinde sınırlı alanda elektronik hesap makineleri ve ev

bilgisayarları şeklinde bir kullanım alanı görülürken, bölgesel ve ulusal alanda basmalı telefon sistemleri, video-veri sistemleri ve enformasyon sistemlerine dönüşmüştür. Evrensel alanda ise bu durum kendini global enformasyon kullanımı şeklinde göstermektedir. Genel olarak değerlendirildiğinde büyük bilim aşamasında askeri amaçlarla kullanılmaya başlayan bilgisayar teknolojisinin, daha sonra yönetim alanında kullanılmaya başlandığı ve ardından toplumsal amaçlarla kullanıldığı görülmektedir. Son aşama olan bireysel aşamada ise, daha çok bireylerin kişisel ihtiyaçlarına ve bireylerin diğer insanlarla aralarındaki sınırları ortadan kaldıran bir iletişim amacıyla kullandığına dikkat çekilmektedir.

Bilgi iletişim teknolojilerinde yaşanan bilgisayar gibi yeniliklerin, bireysel kullanım açısından yaygınlaşması, toplumsal değişimi kolaylaştıracak ve insanlık için yeni bir dönemin başlamasına imkan sağlacaktır. Frankel (1991: 265), başta bilgi iletişim teknolojileri olmak üzere farklı alanlarda görülen teknolojik ilerleme ve gelişmelerin toplumsal yaşamı etkilediği ve etkileyebileceği gerçeğinden kaçılamayacağına değinmektedir. Öyleki bilginin hakim olduğu toplumsal yaşam; bilgi artışında ve aktarımında yaşanan hız, iletişimin yapısında gerçekleşen çabukluk, sürekli geliştirilen yeni teknolojiler, ekonomiden diğer sosyal konulara kadar her alanda bilginin temel güç ve kaynak olduğu, hızlı değişim ile gelişmenin yer aldığı ve yaşamın tüm yönlerini etkileyen bir süreci başlatacaktır (Fındıkçı, 1996: 47).

Bu durum, pek çok yazarın (Bell, 1973; Erkan, 1998; Bozkurt, 2000; Dura, 1990; Çoban, 1996) ifade ettiği gibi iletişim ve bilgi teknolojilerinin yeni bir toplumsal yapının şekillenmesinde önemli bir yeri olduğuna ilişkin tespitleri güçlendirmektedir. Kaldı ki tarihsel sürece bakıldığında insanlığın teknoloji bağlamında ileriye doğru her adımının yeni bir toplumsal yapının, yeni bir takım alışkanlıkların ve yaşayış biçimlerinin şekillenmesinde etkili olduğu görülmektedir. Bu gerçeği Erkan (1998: 73), şöyle örneklemektedir: Nasıl ki, sanayi toplumuna geçişi sağlamada buharlı makineler “motor” işlevi görmüşse; bilgi toplumuna geçişte “başrolü” oynayan bilişim teknolojisinin temelini oluşturan bilgisayarlar olmuştur.

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin toplumun yapısı üzerindeki etkileri sadece kurumlar üzerinde olmamış bunun yanında toplumdaki bir takım değerlerin ve yaşam tarzlarının da şekillenmesine etki etmiştir. Masuda’ya (1990: 37) göre, yaşanan

bilgisayar iletişim devrimi öncelikli olarak toplum yapısında dört temel etki sağlayacaktır. Bunlar (Şekil: 2):

— Orijinal bilginin kitlesel üretimi,

— Dinamik bir kontrol ve geri besleme imkanı, — Kural koyucu karmaşık bir bilgi üretimi, — Kognitif bilgi ağlarının kurulması.

Bilgisayar devrimi ile birlikte yaşanacak bu dört temel altyapısal gelişim,

otomasyon, bilimsel bilgi ve sistem yenilikleri gibi uygulamaların önünü açacaktır.

Toplumsal anlamda da boş zamanda artış, geçim emeğinin ortadan kalkışı, yaşam süresi değerlerinin artışı, kişiliği geliştirme ihtiyaçlarının tatmini, bilgi kullanımının şekillenmesi, katılımcı bir demokrasi anlayışının topluma egemen olması ve toplum adına sözcülük eden gönüllü toplulukların ortaya çıkması gibi toplumsal bir takım dinamiklerin doğmasına ya da toplumsal bir takım alışkanlıkların yeniden tanımlanmasına yol açacaktır.

Şekil 2: Bilgisayar İletişim Devrimi ve Sosyal Etkileri

Kaynak: Masuda, 1990: 37’den uyarlanmıştır.

Bilgisayar İletişim

Devrimi Bilimsel Bilgi

Yaratılması

Sistem Yenilikleri

Otomasyon

Kognitif Bilgi Ağlarının Kurulması Normatif Kompleks Bilginin Yaratılması Orijinal Bilginin Kitlevi

Üretimi Katılımcı Faaliyetlerin Artışı Kompleks Sistemlerin Yaratılması Dinamik Kontrol ve Geri Besleme

Zihni Emeğin İkamesi

Sistemin Otomatik Kontrolü

Kompleks Problemlerin Çözümü

Hedefe Yönelik Başarı Kapasitelerinde Artma

İş Seçimi Olanaklarının Artması

Eğitim Olanaklarının Artması

Geçimlik Emeğin Ortadan Kalkışı Boş Zamanda Artış

Yaşam Süresi Değerlerinin Artması Kişiliği Geliştime İhtiyaçlarının Tatmini Bilgi Kullanımının Şekillenişi Katılımcı Demokrasinin Gerçekleşmesi Gönüllü Toplulukların Ortaya Çıkması Bilginin Kamusal Kullanımı Otomatik Üretim ve Hizmet

İnsanoğlunun hayatında ve yaşadığı toplum yapısında bilgi ve iletişim teknolojilerinin ne kadar etkili ve değişimci bir rol üstlendiği görülmektedir. Bu değişimde teknoloji ve toplum açısından cevap aranması gereken sorulardan biri teknolojinin mi toplum yapısını toplumunun mu teknolojiyi belirlediğidir. Teknolojik yeniliklerin tümünün aslında toplumsal, ekonomik ve politik boyuttaki istek ve beklentilere göre toplumu şekillendiğini ifade eden Webster (2002: 11), bu görüşünü otomobil sektöründen örneklerle destekler. Farklı beklentilere (statü, çevreyle dost olup olmadığı, yaşam tarzının yansıtılması) cevap veren otomobillerin bu anlayışla üretilip pazarlandığı fikrine vurgu yapmaktadır. Teknolojik bir yeniliğin topluma kazandırılması sürecinde, teknolojik yeniliklerin başlatılması ve yasaklanması ile toplumsal ve kültürel güçlerin örgütlenmesinde bireyin özgür iradesi dışında devlet önemli bir yer teşkil etmektedir. Diğer yandan teknolojinin ise, devlet dahil bir toplumun kendi ve tüm kurumları üzerinde bir etki uyandırması söz konusudur (Castells, 2005: 15). Bu da teknolojinin mi toplumu; toplumun mu teknolojiyi belirlediği tartışmalarının uzun süre devam edeceğini göstermektedir. Devletin teknolojik yeniliklerin başlatılmasında etkin olduğu fikrine yönelik olarak Habermas (1997: 36), günümüz iktidarının kendisini sadece teknoloji aracılığıyla değil, tersine kendisini teknoloji olarak ölümsüz kıldığına ve genişlediğine dikkatleri çekmektedir. Bu durumun da bütün kültürel alanda geniş bir politik erk ve büyük ölçüde bir meşrulaştırma sağladığına işaret etmektedir.

Bu temel varsayımlar aslında teknolojik belirleyiciliğin toplumun tüm alanlarında etkin olabileceği sonucuna ulaştırmakla birlikte teknolojik gelişmelere yön veren ve bunların denetimini elinde tutan seçkin bir sınıfın oluşabileceği fikrini açıkça ortaya koymaktadır. Bununla ilgili olarak Giddens (1999: 340), bunun teknoktartlarca ileri toplumlarda hükmetme gücüne sahip yeni bir sınıf oluşturdukları söyleminin daha sağlıklı bir yaklaşım olacağını ifade etmektedir. Çünkü neredeyse devlet yönetimindeki ağırlık, üretimin yönlendirilmesi sürecindeki etkinlik, iş gücü yapısındaki değişikliklerin hepsi teknolojiyi yönlendiren bilim adamı ve teknoktartların güdümünde yer almaktadır.

Bilgi toplumu sağladığı enformasyon işleme, iletme ve depolama işlemlerindeki kolaylığın bireysel anlamda bilgiden yararlanmanın önünü açmasına

karşın Uğur (1989: 193), yaşanan gelişmelerin esasında bilgi toplumu içerisinde yer alan bir takım güç odaklarının ve seçkinci yapının yeniden pekiştirilmesine hizmet ettiğine işaret etmektedir. Giddens (1999: 331) ise, teknokratların zamanla toplumun tümünü etkileyen kararların alınmasında sorumluluk sahibi olan sanayicilerin ve iş adamlarının yerini alacağına dikkatleri çekmektedir. Yaşanacak bu gelişmeler toplumun karşı karşıya kaldığı ve çözüm beklediği bir takım sorunların kitle iletişim araçlarından sunumuna sınırlar getirecektir. Seçkinci insanların, kitle iletişim araçlarını ve genel anlamda iletişim teknolojilerini kontrollerine geçirmeleriyle birlikte sosyal birtakım gerçeklikler ve çatışmalar göz ardı edilecektir (Schiller, 1993: 32-33).

Genel olarak değerlendirildiğinde bilgi iletişim teknolojileri toplumların yapısında pek çok olumlu değişim ve dönüşümleri yaşatmalarına karşın bir takım sorunları da beraberinde getirecektir. Toplum hayatına getirdiği müthiş kolaylıklar ve kazandırdığı inanılmaz emek ve zaman tasarrufuna karşın; katılım, eşitlik, daha fazla bilgi, özgürlük, boş zaman gibi bir takım kavramlar ön plana çıkarılsa da temelde tüm bunların gerçekleşme düzeyi ve bunlardan kimlerin ne oranda yararlanacağı konusu çoğu kez başkalarının kontrolü altında olacaktır.