• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

33. Sahabenin Üstünlüğü ile Ġlgili Hadisler

Said b. Amr El-EĢ‟asî, Ebu‟r-Rabi‟ El-Atekî ve Ebû Küreyb Muhammed b. A‟la – Ġbn Mübarek – Ömer b. Said b. Ebi Hüseyn – Ġbn Ebi Müleyke – Ġbn Abbas anlatıyor:

“Ömer b. el-Hattab teneĢire konduğunda (cenazesi) kaldırılmadan önce halk ona hayır dua etmek, iyiliklerini dile getirmek ve namazını kılmak için etrafına toplandı. Ben de halkın içerisindeydim. Arkamdan omzumu tutan kiĢi dıĢında beni kimse etkilemedi. Döndüm baktım ne göreyim Ali. Ömer için merhamet diledi ve “Geriye, senin amelin kadar bir amelle Allah‟a kavuĢmamı çok isteyebileceğim hiçbir kimse

149

bırakmadın. Allah‟a yemin olsun ki, Allah‟ın seni iki arkadaĢınla beraber kılacağı kanaatindeyim” dedi.224

Hadisin devamında Hz. Ali, Rasûlullah‟ın “Ebû Bekir ve Ömer ile birlikte geldim. Ebu Bekir ve Ömer ile birlikte girdim. Ebu Bekir ve Ömer ile birlikte çıktım” dediğini çoğu defa duyduğunu, bu nedenle Allah‟ın Ömer‟i onlarla beraber kılacağını düĢünüp ümit ettiğini söylemektedir.

Merfû olarak rivayet edilen hadisin senedi muttasıl, ravileri sikadır. Hadis sahihtir.

Kuteybe b. Said ile Muhammed b. Abbâd (beraber) – Hatim b. Ġsmail – Bükeyr b. Mismar – Âmir b. Sad b. Ebi Vakkas Ģöyle diyor:

“Muaviye b. Ebi Süfyan, Sa‟d‟a emir verdi ve “Ebû Türab‟a dil uzatmaktan seni alı koyan nedir?” dedi.225

Hadisin devamında Sad b. Ebi Vakkas “Rasûlullah‟ın onun için söylediği üç Ģeyden dolayı Ali‟ye asla dil uzatamayacağını, Rasûlulah‟ın söylediği Ģeylerin kendisinde olmasının kızıl develere sahip olmaktan daha iyi olduğunu zikrederek; Hz. Peygamber‟in seferlerinin birisinde Medine‟de Ali‟yi yerine vekil bıraktığında Ali‟nin: “Ey Allah‟ın Rasûlü, çocuklar ve kadınların içerisinde geriye beni mi bırakıyorsun?” dediğini buna karĢılık Rasûlullah‟ın onun için söylediği “Harun‟un, Musa‟nın

yanındaki yeri gibi senin de benim yanımda yerin olmasından memnun olmaz mısın? Ancak bir fark var, o da benden sonra bir peygamberin olamayacağıdır” buyurduğunu

söylemektedir.

Sözüne devamla Sad b. Ebi Vakkas, Hz. Peygamber‟in Hayber savaĢının olduğu gün “Sancağı, Allah ve Rasûlünü seven, Allah ve Rasûlünün de onu sevdiği birisine

vereceğim.” dediğinde sancağı almak için herkesin uzandığını ancak Rasûlullah‟ın

“Bana Ali‟yi çağırın” buyurduğunu ve sancağı teslim aldığında Allah‟ın ona fetih nasip

224 Müslim, Fezâilu‟s-Sahabe, 14 (2389); Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 112; Buhârî, Fezâilu‟s-Sahabe, 5,

6; Ġbn Mâce, Ġftitah, 11.

150

ettiğini anlatmakta ve yine Al-i Ġmran 61. ayeti indiğinde Rasûlullah‟ın, Ali‟yi, Fatıma‟yı, Hasan ve Hüseyin‟i çağırarak “Allah‟ım iĢte bunlar benim ailem (ehlim)” buyurduğunu söylemektedir.

Merfû olarak rivayet edilen hadisin senedi muttasıl, ravileri sikadır. Tirmizî‟de aynı isnadla rivayet edilen hadis için Tirmizî, hasen-sahih-garib demektedir. Ġbn Mâce‟de geçen rivayette Muaviye hac seferlerinden birinden döndüğünde, Sa‟d Muaviye‟nin yanına gelir. Muâviye‟nin Hz. Ali aleyhinde konuĢmasına öfkelenir ve yukarıdaki hadisin benzerini rivayet eder.

Züheyr b. Harb ve ġuca‟ b. Mahled (birlikte) – Ġbn Uleyye – Ebû Hayyân – Yezid b. Hayyân anlatıyor:

“Husayn b. Sabra ve Ömer b. Müslim ile birlikte Zeyd b. Erkam‟a gittim. Yanına oturduğumuzda Husayn kendisine: “Ey Zeyd b. Erkam, gerçekten pek çok iyilikle karĢılaĢtın” dedi.

Hadisin devamında Husayn, Zeyd b. Erkam‟ın Rasûlullah‟la görüĢüp, arkasında namaz kılan, gazvelerine katılan biri olarak Rasûlullah‟dan duyduğu Ģeyleri kendisine anlatmasını ister. Zeyd b. Erkam yaĢının ilerlediğini, bazı Ģeyleri unuttuğunu, hatırlamadığı Ģeylerde zorlamamasını söyleyerek; Rasûlullah‟ın bir gün Mekke ve Medine arasındaki “Hûm” denilen pınarda hutbe vermek üzere ayağa kalkıp “Biliniz ki,

ben de bir insanım. Rabbimin görevlisinin (Azrail) davetine uymam yakındır. Ben size iki ağır emanet bırakıyorum. Birisi, Allah‟ın kitabı ki, içerisinde doğru yolun rehberi ve ıĢık (nur) vardır. Ona sımsıkı sarılınız. Diğeri de Ehl-i Beytimdir. Ehl-i Beytim hususunda size Allah‟ı hatırlatırım. Ehl-i Beytim hususunda size Allah‟ı hatırlatırım. Ehli Beytim hususunda size Allah‟ı hatırlatırım.” buyurduğunu anlatır. Husayn

151

cevabı veren Zeyd, sadaka almaları haram olan Ehl-i Beytin içinde “Ali‟nin hanesi, Akîl‟in hanesi, Cafer‟in hanesi ve Abbas‟ın hanesinin de olduğunu söyler.”226

Merfû olarak rivayet edilen hadisin ravileri sikadır, senedi muttasıldır ve sahihtir.

Müslim‟de merfû ve sahih olarak gelen benzer rivayet, Muhammed b. Bekkâr b. Reyyân – Hassan b. Ġbrahim – Said b. Mesruk – Yezid b. Hayyan tarikiyle gelmektedir.227 Ancak Zeyd b. Erkam bu hadiste, Ehl-i Beyt içerisinde Rasulullah‟ın eĢlerinin olmadığını söylemektedir. Birbirine zıt gibi görünen iki rivayet Ģöyle tevil edilmiĢtir: Rasûlullah‟ın eĢlerinin ehl-i beytten sayılması Rasûlullah‟la beraber yaĢamaları, nafaka almaları ve Rasûlullah‟ın onlara hürmet ile ikramda bulunmayı emir buyurmasından dolayıdır. Fakat onlar sadaka almak, kendilerine haram olan ehl-i beytte dâhil değildir. Nitekim birinci rivayette Hz. Zeyd: “Hanımları ehl-i beytindendir. Lâkin onun ehl-i beyti kendilerine zekât almak haram olanlardır” diyerek buna iĢaret etmiĢtir.228

Kuteybe b. Said – Abdülaziz b. Ebi Hâzım – Ebû Hâzim (Seleme b. Dinar) anlatıyor:

“Mervan ailesinden bir adam Medine‟ye vali atandı. Bu adam, Sehl b. Sad‟ı çağırıp Ali‟ye dil uzatmasını emretti. Sehl b. Sad ise bunu kabul etmedi. Vali ona “Eğer bunu kabul etmiyorsan o halde “Allah, Ebu Türab‟a lanet etsin” de.” dedi. Bunun üzerine Sehl b. Sad “Ali‟nin, Ebu Türab isminden daha çok sevdiği baĢka bir isim yoktur. Kendisi bu isimle çağrıldığında sevinirdi” dedi.229

226

Müslim, Fezâilu‟s-Sahabe, 36 (2408); Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 366

227 Müslim, Fezâilu‟s-Sahabe, 37 (2408). 228 Kadı Iyâz, a.g.e., VII, 420.

152

Hadisin devamında vali, Ebu Türab isminin Hz. Ali‟ye nasıl verildiğini Sehl‟e sormakta, o da Rasulullah‟ın Hz. Ali‟ye bu ismi neden verdiğini anlatmaktadır.

Merfû olan hadis muttasıl senedle rivayet edilmiĢ olup, ravileri sikadır. Hadis sahihtir.

Ahmed (b. Muhammed) b. Hanbel – Yakub b. Ġbrahim – babası (Ġbrahim b. Sad) – Velid b. Kesir – Muhammed b. Amr b. Halhala ed-Düelî – Ġbn ġihab anlatıyor: Ali b. Hüseyin Yezid b. Muaviye‟nin yanından, Hüseyin b. Ali‟nin Ģehit edildiği yerden Medine‟ye geldikleri sırada Misver b. Mahreme ile karĢılaĢtı. Misver “Benden yapmamı istediğin bir Ģey var mı” diye sorunca Ali “hayır” diye cevap verdi. Misver “Bana Rasûlullah (s.a.v)‟in kılıcını verir misin? Çünkü ben bu topluluğun onu senden almak için galip olmalarından korkarım. Allah‟a yemin ederim ki, eğer onu bana verirsen ebediyen dokunulmaz, tâ ki canım çıkıncaya kadar” dedi.230

Hadisin devamında Misver Hz. Ali‟nin, Ebu Cehl‟in kızı Fatıma ile niĢanlandığı sırada, Rasûlullah‟ın, haberi minberde hutbe verirken duyduğunu bunun üzerine Rasûlullah‟ın “Ebu‟l-Âs b. er-Rebi‟yi kızımla evlendirdim, benimle konuĢtu ve bana

sadık kaldı. ġüphesiz, Muhammed kızı Fatıma da benden bir parçadır. Ben, onun fitneye düĢmesinden hoĢlanmam. Allah‟a yemin olsun ki, Allah Rasûlü‟nün kızı ile Allah düĢmanının kızı bir adamın nikâhı altında asla beraber kalamaz” buyurduğunu

söylemiĢtir.

Merfû olarak rivayet edilen hadisin senedi muttasıl, ravileri sikadır ve hadis sahihtir. Hadis, Ebû Dâvud‟da aynı isnadla rivayet edilmektedir.

153

Abdü‟1-A‟la b. Hammâd ve Muhammed b. Abdi‟l-A‟la el-Kaysî (beraber) – Mutemir b. Süleyman – babası (Süleyman b. Tarhan) – Ebu Osman – Selman el-Fârisî Ģöyle diyor:

Yapabilirsen sakın pazara ilk giren ve oradan son çıkan kiĢi olma. Çünkü pazar Ģeytanın savaĢ yeridir. Sancağını oraya diker.231

Hadisin devamında Selman kendisine ulaĢan Ģu haberi anlatır: Cebrail, sahabeden Dıhye‟nin suretinde Hz. Peygamber‟in yanına gelmiĢ. Bu sırada Peygamber‟in yanında hanımlarından Ümmü Seleme bulunuyorken Cebaril‟le konuĢmuĢ. Cebrail gittikten sonra ise Rasûlullah, Ümmü Seleme‟ye o kiĢinin kim olduğunu sorunca, Ümmü Seleme onun Dıhye olduğunu söylemiĢtir. Rasûlullah onun Cebrail olduğunu haber verince, Ümmü Seleme “Rasûlullah‟ın bizim bu haberimizi ve

Cebrail‟den aldığı vahyi bildiren hutbesini iĢitinceye kadar doğrusu ben Cebrail‟i ancak Dıhye sanmıĢtım” demiĢtir.

Hadis mevkuf olsa da Selman‟ın söylediği söz karine olmadan söylenemeyeceği için merfû hükmündedir. Hadisin senedi muttasıl, ravileri sikadır. Hadis sahihtir.

Ebû Küreyb Muhammed b. Alâ‟ – Yahya b. Âdem – Kutbe (Ġbn Abdülaziz) – A‟meĢ – Mâlik b. El-Haris – Ebu‟l-Ahves anlatıyor:

Abdullah b. Mesud‟un arkadaĢlarından bir topluluk ile birlikte Ebu Musa‟nın evinde bulunuyorduk. Oradakiler bir Mushaf‟ı inceliyorlardı.232

Hadisin devamında; Abdullah b. Mesud ayağa kalktığı sırada onun faziletini anlatmak üzere Ebu Mesud, “Rasûlullah‟tan sonra Allah‟ın kitabını Abdullah b. Mesud‟dan daha iyi bilen birisi olmadığını” söylemiĢ. Ebu Musa (el-EĢari) ise “Bizim

231 Müslim, Fezâilu‟s-Sahabe, 100 (2451); Buhârî, Menâkıb, 22, Fezâilu‟l-Kur‟ân, 1. 232 Müslim, Fezâilu‟s-Sahabe, 113 (2461), 112 (2461).

154

Rasûlullah‟la bulunmadığımız zamanda o bulunur. Bize perde çekildiği zamanda ona izin verilirdi” demiĢtir.

Mevkuf olarak rivayet edilen hadisin ravileri sikadır, senedi muttasıldır ve sahihtir.

Abdullah b. Mesud fazileti noktasında söylenen sözleri destekleyen baĢka hadislerde bulunmaktadır. Nitekim Müslim‟de geçen baĢka bir rivayetteEfendimize çok yakın bir sahabi olması, Peygamber‟in evine ev halkı gibi girip çıkması sebebiyle Abdullah b. Mesud Rasulullah‟ın “Seni yasaklamadığım sürece benim yanıma girmen

için senin iznin, kapı perdesinin kaldırılmıĢ olması ve benim fısıltılı konuĢmamı, karaltımın sesini iĢitmiĢ olmandır” 233

emrine mazhar olmuĢtur.

Muhammed b. Amr b. Abbâd b. Cebele b. Ebî Revvâd – Haramî b. Umâra – Kurre b. Hâlid – Muhammed b. Sîrîn – Kays b. Ubad anlatıyor:

Ġçlerinde Sad b. Malik ve Abdullah b. Ömer‟in de bulunduğu bir sohbet halkasında bulunuyordum. Derken Abdullah b. Selam geçti. Orada bulunanlar “Bu kimse cennetliklerdendir” dediler. Ben hemen kalkarak kendisine “Bunlar Ģöyle dediler” dedim. O da “Sübhanallah! Onlara bilmedikleri bir Ģeyi söylemek yakıĢmaz” dedi.234

Abdullah b. Selam, hadisin devamında rüyasında yeĢil bir bahçenin içine bir direk dikildiğini, tepesinde bir kulp, aĢağısında bir minsaf (hizmete yarayan küçük çocuk) olduğunu, bu direğe çıkması emredilince direğe çıkarak kulpunu tuttuğunu görmüĢ ve bu rüyayı Rasûlullah‟a anlattığında Allah Rasûlünün “Abdullah, urveti‟l- vuskaya tutunmuĢ olarak ölecek” buyurduğunu anlatmaktadır.

233 Müslim, Selam, 16 (2169).

234 Müslim, Fezâilu‟s-Sahabe, 149 (2484), 147 (2484); Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 452; Buhârî,

155

Merfû olan hadis muttasıl senedle rivayet edilmiĢ olup, Muhammed b. Amr ve Harami b. Umara dıĢındaki ravileri sikadır. Ġbn Hacer onun hakkında “saduk değerlendirmesinde bulunurken, Ebû Davud ve Müslim dıĢında Kütüb-i Sitte müellifleri Muhammed b. Amr‟dan hadis rivayet etmemiĢtir.235

Harami b. Umara için ise Yahya b. Main ve Ġbn Hacer “saduk” demiĢ, Ukaylî ise Duafa‟sında zikretmiĢtir. Tirmizî dıĢında Kütüb-i Sitte müellifleri ondan hadis rivayet etmiĢtir.236

Bu durumda hadis hasen olmaktadır. Ancak hadisin Kays b. Ubad ve HaraĢa b. Hur yoluyla iki sahih mütabîsi vardır. Bu sayede hadis, sahih li-ğayrihi seviyesine yükselir.

Müslim‟de benzer iki rivayet, Muhammed b. Müsenna El-Anezî – Muâz b. Muâz – Abdullah b. Avn – Muhammed b. Sîrîn – Kays b. Ubad237

tarikiyle ve Kuteybe b. Said ile Ġshak b. Ġbrahim (beraber) – Cerir – A‟meĢ – Süleyman b. Müshir – HaraĢa b. Hur238 tarikiyle gelmektedir.

Merfû olan her iki hadisin senedi muttasıl ravileri ise sikadır. Her iki hadis de sahihtir.

Amr en Nâkıd, Ġshak b. Ġbrahim ve Ġbn Ebî Ömer (beraber) – Süfyan b. Uyeyne – Zührî – Said – Ebu Hureyre anlatıyor:

Hassan b. Sabit, mescitte Ģiir okurken Ömer, Hassan‟ın yanına uğradı ve gözünün ucuyla dik dik baktı.239

Hadisin devamında Hassan b. Sabit “Bu mescitte senden daha hayırlı olan kimse hazır iken de Ģiir okurdum” demiĢ, Ebû Hureyre‟ye de teyit ettirerek Hz. Peygamber‟in

235 Mizzî, a.g.e., XXVI, 208; Ġbn Hacer, Takrîbu‟t-Tehzîb, I, 499.

236 Ukaylî, Ebu Ca‟fer Muhammed b. Amr b. Musa, Kitâbu‟d-Duafâ, I-IV, Riyad, 2000, I, 270; Mizzî,

a.g.e., V, 556-557; Ġbn Hacer, Takrîbu‟t-Tehzîb, I, 156.

237

Müslim, Fezâilu‟s-Sahabe, 147 (2484).

238 Müslim, Fezâilu‟s-Sahabe, 150 (2484).

239 Müslim, Fezâilu‟s-Sahabe, 151 (2485); Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 269, V, 222; Buhâri, Mesâcid,

156

kendisi için “Haydi sen de benim tarafımdan müĢriklere Ģiirlerinle cevap ver” dediğini ve Allah‟ım! Hassân‟ı, Ruhu‟1-Kuds ile destekle” buyurduğunu söylemiĢtir.

Merfû olan hadisin senedi muttasıl, ravileri sikadır. Hadis sahihtir.

BiĢr b. Hâlid – Muhammed b. Cafer – ġu‟be – Süleyman – Ebu‟d-Duhâ – Mesrûk anlatıyor:

“AiĢe‟nin yanına girmiĢtim. Yanında Hassan b. Sabit vardı. Ona (AiĢe‟ye) Ģiir ve kendisine ait beyitlerden kasideler okuyordu. O Ģöyle diyordu: “Ġffetlidir, akıllıdır, hiçbir kuĢkuya yer bırakmaz. Dedi kodu ve iftirayla sabahlamaz.” Bu Ģiir üzerine AiĢe, Hassan‟a “Ama sen böyle değilsin?” dedi.240

Hadisin devamında Mesruk, ÂiĢe‟ye “Niye bu adamın, senin yanına girmesine izin veriyorsun? diyerek Nur Sûresi 11. ayeti okumuĢ AiĢe ise cevaben “Gözlerin kör

olmasından (âmâ olmasını kastederek) daha çetin bir azab olur mu? Ancak bilesin ki, yine de o müĢriklere karĢı Ģiirleriyle Rasûlullah‟ı savunmuĢ birisidir” demiĢtir.

Mevkuf olarak rivayet edilen hadisin ravileri sikadır, senedi muttasıl ve sahihtir.

Harmele b. Yahya et-Tücîbî – Ġbn Vehb – Yunus – Ġbn ġihab – Urve b. Zübeyr anlatıyor:

ÂiĢe (bana) “Ebû Hureyre‟ye ĢaĢmaz mısın? Gelip, odamın yanına oturup Hz. Peygamber‟den hadis anlatıyor. Bunu da bana duyuruyor. Ben nafile namaz kılıyordum.

157

Nafile namazımı bitirmeden kalktı gitti. Eğer ona yetiĢseydim, ona karĢı çıkardım.” demiĢtir.241

Hadisin devamında Hz. AiĢe “Rasûlullah sizin yaptığınız gibi sözü peĢ peĢe

sıralayarak konuĢmazdı” demiĢtir.

Ġbn Hacer, Ġbn ġihab‟ın Said b. Müseyyeb yoluyla, rivayet ettiği hadisi yukarıdaki hadisle birleĢtirerek mevkuf olarak gördüğü ibareleri bir araya getirmiĢtir.

Ebû Hureyre bizzat kendisi neden Rasûlullah‟tan çokça hadis rivayet ettiğini

“Sizler Ebu Hureyre‟nin, Rasûlullah‟tan çokça hadis anlattığını söylüyorsunuz. BuluĢma yerimiz Allah‟ın huzurudur. Bir de “neden Muhacir ile Ensar onun hadisleri gibi (çok) hadis rivayet etmiyorlar” diyorlar. Ben, fakir bir kimseydim, karın tokluğuna Rasûlullah‟a hizmet ederdim. Muhacirler ise çarĢıda ticaretle uğraĢır, Ensar da kendi iĢlerinin baĢında çalıĢırlardı. Bir gün Rasûlullah “Kim elbisesini açarsa artık duyduğu hiçbir Ģeyi asla unutmaz” buyurdu. Ben de sözünü bitirmeden hemen elbisemi açtım sonra kendime toparladım. Artık ondan duyduğum hiçbir Ģeyi unutmadım” sözleriyle

anlatmıĢtır.242

Merfû olarak rivayet edilen her iki hadisin senedi muttasıl, Harmele b. Yahya dıĢındaki ravileri sikadır. Harmele, sadûk bir ravi olduğu için hadisler hasen olur. Ancak iki hadis de birbirini destekleyerek sahih li-ğayrihi seviyesine yükselirler.

Ġshak b. Ġbrahim el-Hanzali, Muhammed b. Müsennâ ve Muhammed b. BeĢĢâr (birlikte) – Muâz b. HiĢâm – babası (HiĢam ed-Destuvâ) – Katâde – Zürâre b. Evfa – Üseyr b. Câbir anlatıyor:

241 Müslim, Fezâilu‟s-Sahabe, 160 (2493); Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 118,157; Buhâri, Menâkıb, 20;

Ebu Dâvud, Ġlm, 7.

158

Yemen halkından orduya destek kıtası geldiğinde, Ömer b. Hattab onlara “Ġçinizde Üveys b. Âmir var mı?” diye soruyordu. Sonunda Üveys‟e geldi ve “Sen Üveys b. Âmir misin?” dedi.243

Hadisin devamında Hz. Ömer, Üveys‟e onu tanımak için çeĢitli sorular sorar. Sonra da Rasûlullah‟ın “Yemen halkından orduya gelen destek kıtası ile birlikte size

Murad kabilesinin Karan kolundan Üveys b. Âmir gelecek. Kendisinin cildinde beyaz leke bulunan cilt hastalığı vardı sonra bir dirhem kadar yer dıĢında bu hastalıktan iyi oldu. Onun bir de annesi vardır. Kendisi annesine karĢı çok iyi davranır. Bu kimse Allah‟a yemin etse yemin ettiği Ģeyde doğru çıkar. Eğer kendine bağıĢlanma (istiğfar) duası yaptırabilirsen bunu yaptır” buyurduğunu söyleyerek kendisi için istiğfar duası

yapmasını ister. Üveys, Hz. Ömer‟in isteğini kabul eder. Hz. Ömer, Üveys‟in arzusu üzerine onu Kûfe‟ye gönderir, orada yaĢamaya baĢlar. Hz. Ömer, Hac vazifesini yerine getirdiği sırada Kûfe‟li birine rast gelir ve Rasulullah‟ın Üveys‟le ilgili söylediği hadisi zikreder. Kûfe‟li halk onun kim olduğunu anlayınca, oradan ayrılır. Üseyr b. Cabir Ģöyle demiĢtir: Ben, Üveys‟e öyle bir cübbe giydirmiĢtim ki onu gören herkes “Üveys bu cübbeyi nereden bulmuĢ? diyordu.”

Merfû olarak rivayet edilen hadisin senedi muttasıl, ravileri sikadır. Hadis sahihtir.

159

Ukbe b. Mükrem el-Ammî – Yakup b. Ġshak el-Hadramî – Esved b. ġeyban – Ebû Nevfel anlatıyor:

Abdullah b. Zübeyr‟i Medine‟nin dağ yolunda gördüm. KureyĢliler ile halk, onun yanından geçmeye baĢladılar. Nihayet Abdullah Ġbn Ömer de onun yanına uğradı. BaĢında durarak “Selam senin üzerine olsun, ey Ebu Hubeyb (Abdullah b. Zübeyr‟in künyesi)! Selam senin üzerine olsun, ey Ebu Hubeyb! Selam senin üzerine olsun, ey Ebu Hubeyb! Allah‟a yemin ederim ki, ben seni bundan men edip durdum. Allah‟a yemin ederim ki, ben seni bundan men edip durdum. Allah‟a yemin ederim ki, ben seni bundan men edip durdum. Allah‟a yemin ederim ki, benim bildiğime göre sen hakikaten çok oruç tutan, çok namaz kılan, akrabaya çok yardım eden bir adamdın. Allah‟a yemin ederim ki, en kötüsü sen olan bir ümmet, en hayırlı bir ümmettir” dedi. Sonra Abdullah b. Ömer oradan ayrıldı. Abdullah‟ın orada durup bu Ģekilde konuĢması Haccac‟ın kulağına ulaĢmıĢtı. Hemen Abdullah b. Zübeyr‟in cesedinin yanına görevliler gönderdi. Ceset, asılı olduğu hurma ağacının gövdesinden indirilerek Yahudilerin kabristanına konuldu. Sonra annesi Esma bint Ebu Bekr‟e haber gönderdi. Fakat o gelmekten kaçındı. Haccac tekrar birini ona göndererek: “Ya gelirsin ya da seni saçlarından sürükleyecek birini mutlaka gönderirim” dedi. Esma gelmekten yine kaçındı. Sonra da “Allah‟a yemin ederim ki, bana saçlarımla beni sürükleyecek bir kimse göndermedikçe ben senin yanına varmam!” dedi. Bunun üzerine Haccac “Bana tabaklanmıĢ sığır derisinden yapılma ayakkabılarımı gösterin” dedi. Ayakkabılarını aldı. Sonra kibirli bir Ģekilde koĢarak yola düĢtü ve Esma‟nın yanına girdi. Ona, Abdullah b. Zübeyr‟i kastederek “Allah‟ın düĢmanına ne yaptığımı gördün mü?” dedi. Esma “Gördüm ki ona, dünyasını berbat ettin. Fakat o da senin ahiretini berbat etti.244

Hadisin devamında Esma, Haccac‟ın Abdullah b. Zübeyr‟e “Ey iki kuĢaklının oğlu” demesinden dolayı “iki kuĢaklı” tabirini açıklamıĢ ve Rasûlullah‟ın kendilerine”Sakif kabilesinde bir yalancı ve bir can alıcı vardır” dediğini, yalancıyı gördüklerini (Muhtar es-Sakafî‟yi kastederek) can alıcının ise ancak Haccac olacağını söylemiĢtir.

160

Merfû olan hadis muttasıl senedle rivayet edilmiĢ olup, ravileri sikadır. Hadis sahihtir. Ancak rivayet, Kütüb-i Tis‟a‟nın diğer kitaplarında yer almamaktadır.