• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1. Ġmanla Ġlgili Hadisler

53

Ebu Hayseme Züheyr b. Harb – Vekî‟ – Kehmes – Abdullah b. Büreyde – Yahya b. Ya‟mer (H) Ubeydullah b. Muâz el-Anberî – Muaz – Kehmes – Ġbn Büreyde – Yahya b. Ya‟mer Ģöyle diyor: “Basra‟da kader hakkında ilk konuĢan, Ma‟bed el- Cühenî1

olmuĢtu. Bir ara ben ve Humeyd b. Abdurrahman el-Himyeri hac ya da umre yapmak üzere yola çıktık. Kendi aramızda “Rasûlullah (s.a.v.)‟ın ashabından bir kimseye rastlasak da Ģu insanların kader hakkında söylediklerini ona sorsak” dedik. Biraz sonra mescide girmekte olan Abdullah b. Ömer b. el-Hattab‟la karĢılaĢtık. Ben ve arkadaĢım, birimiz sağından birimiz solundan hemen etrafını çevirdik. Ben, arkadaĢımın konuĢmayı bana bırakacağını anlayarak: “Ey Ebu Abdurrahman, bizim taraflarda bir takım insanlar türedi. Bunlar Kur‟an‟ı okuyor ve ilmi araĢtırıyorlar” dedim.

Yahya, bu insanların hâllerini, kader diye bir Ģey tanımadıklarını, olayların (Allah‟ın takdiri olmaksızın) yeni yeni meydana geldiği iddiasında bulunduklarını anlattı. Bunun üzerine Abdullah b. Ömer Ģunları söyledi: “Sen, onlarla karĢılaĢtığın zaman kendilerine onlardan uzak olduğumu, onların da benden uzak olduklarını haber ver. Allah‟a andolsun ki, onlardan birinin Uhud Dağ‟ı kadar altını olsa ve onu infak etse; kadere inanmadıkça Allah onun infakını kabul etmez.”2

Hadisin devamında Abdullah b. Ömer babası Ömer b. Hattab‟dan iman, islam ve ihsanın yani dinin anlatıldığı Cibril hadisini rivayet etmektedir.

Merfû olan hadisin senedi muttasıl, ravileri sikadır. Tirmizî hadis için hasen sahih demektedir.

1

Ma‟bed b. el-Cühenî, h. 70 senesinde ġam‟da vefat etmiĢtir. Huzâa‟nın Cüheyne kabilesine mensuptur. Basra‟da kader aleyhinde konuĢan ilk kiĢidir. Ġshak b. Mansûr‟un bildirdiğine göre Yahyâ b. Maîn, Ma‟bed hakkında “sika” demiĢtir. Ebu Hâtim “sadûk”, Ebu Zur‟a ise “zayıf” kabul etmiĢtir. (Bkz. Mizzî, Yusuf b. ez-Zekî, Tehzîbu‟l-Kemâl fî Esmâi‟r-Ricâl, I-XXXV, Beyrut, 1985, XXVIII, 244-248; Zehebî, Ebû Abdullah ġemsuddîn Muhammed b. Ahmed, el-KâĢif fî Ma‟rifeti Men lehû Rivâyetun fi‟l-

Kütübü‟s-Sitte, thk: Muhammed Avâme, I-II, Cidde, 1992, II, 279.)

2 Müslim, Ġman, 1 (8); Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 27, 52, 53; II, 107; Ebû Dâvûd, Sünnet, 16; Tirmizî,

54

Kuteybe b. Said – Leys – Ġbn Aclân – Muhammed b. Yahya b. Habbân – Ġbn Muhayriz – Sunâbihi Ģöyle anlatıyor: “Ubâde b. Sâmit‟in yanına girdim. Kendisi sekerât hâlindeydi. Bunu görünce ağladım. Bunun üzerine Ubâde “Dur bakalım, niçin ağlıyorsun? Vallahi benden Ģahitlik istense senin için mutlaka Ģahitlik ederim. Bana Ģefaat hakkı verilse senin için mutlaka Ģefaatte bulunurum. Gücüm yetse sana mutlaka faydalı olurum” dedi.3

Hadisin devamında Ubade b. Samit “Rasûlullah‟tan iĢittiği her hadisi rivayet ettiğini tek bir hadis rivayet etmediğini onu da son anlarında rivayet edeceğini söylemiĢ ve Rasûlullah‟ın “Her kim Allah‟tan baĢka ilâh olmadığına ve Muhammed‟in Allah‟ın

Rasûlu olduğuna Ģehâdet getirirse Allah o kimseye cehennemi haram kılar.”

buyurduğunu anlatmıĢtır.

Merfû olarak rivayet edilen hadisin ravileri sikadır, senedi muttasıl ve sahihtir.

Ebû Bekir b. Ebû ġeybe – Vekî‟ – Süfyân yoluyla ve yine Muhammed b. el- Müsennâ – Muhammed b. Ca‟fer – ġu‟be – (Süfyan ile ġu‟be ikisi birlikte) Kays b. Müslim – Târık b. ġihâb Ģöyle dedi “Bayram günü namazdan önce hutbe ile baĢlayan ilk kiĢi Mervân‟dı4. Bir adam ayağa kalkarak ona “namaz hutbeden öncedir” deyince,

Mervân: “Orada yapılanlar artık bırakıldı” cevabını verdi. Bunun üzerine Ebû Saîd el- Hudrî: “ġu zât hakikaten kendisine düĢeni yaptı” dedi.5

Ebu Said bu sözünün hemen ardından Rasulullah‟tan iĢittiği Ģu hadisi rivayet etmiĢtir: “Sizden her hangi biriniz bir

kötülük görürse onu hemen eliyle değiĢtirsin. Eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle değiĢtirsin. Ona da gücü yetmiyorsa kalbiyle değiĢtirsin ki, imanın en zayıf olanı da budur.”

3

Müslim, Ġman, 47 (29); Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 318; Tirmizi, Ġman, 17.

4 Mervân b. el-Hakem b. Ebi‟l-Âs, Emevî hükümdarlarının dördüncüsüdür.

5 Müslim, Ġman, 78 (49); Ahmed b. Hanbel, III, 20, 49, 54, 92; Tirmizî, Fiten, 11; Ġbn Mâce, Ġkâmeti‟s-

55

Merfû olarak rivayet edilen hadisin senedi muttasıl, ravileri sikadır. Hadis sahihtir.

Ahmed b. Hasen b. HıraĢ – Amr b. Âsım – Mu‟temir – Babası (Süleymân b. Tarhân) – Hâlid el-Esbec (Safvân b. Muhriz‟in kardeĢinin oğlu) – Safvân b. Muhriz Ģöyle diyor: “Cündeb b. Abdullâh el-Becelî, Ġbn Zübeyr fitnesi zamanında As‟as b. Selâme‟ye haber göndererek “ArkadaĢlarından bana bir kaç kiĢi topla da kendilerine hadis rivayet edeyim” dedi. O da hemen arkadaĢlarına bir haberci gönderdi. Onlar toplanınca Cündeb, üzerinde sarı renkte bir cübbe (baĢlığı gövde kısmına bitiĢik olan kaftan gibi elbise) varken (yanlarına) gelip “KonuĢmakta olduğunuz Ģeyi konuĢun!” dedi.6

Rivayet, Cündeb‟in anlatmak istediği Ģu hadisle devam etmektedir: Rasûlullah, Müslümanlardan bir grubu müĢrik bir topluluğun üzerine göndermiĢ, iki ordu karĢılaĢtığı sırada, müĢriklerden bir adam Müslümanlardan birisini Ģehit etmiĢtir. Üsâme b. Zeyd bu müĢrik adamı gafil bir anında yakalamıĢ “Lâ Ġlahe illallah” dediği halde kılıcıyla onu öldürmüĢtür. Olay Hz. Peygamber (s.a.v.)‟e intikal edince Üsame‟yi çağırarak o adamı niçin öldürdüğünü sormuĢ. Üsâme, Müslümanlarlardan bazılarını Ģehit ettiği için, onu kılıcıyla öldürdüğünü söylemiĢtir. Üsame, Rasûlullah‟tan bağıĢlanma dilemiĢse de Allah‟ın Rasûlü üç defa “öyleyse kıyamet günü Lâ ilahe illallah” karĢına geldiğinde ne yapacaksın?” buyurmuĢtur.

Bu hadis kâfir birinin yalnızca kelime-i tevhidi söylemiĢ olmasıyla, öldürülmesinin haram oluĢuna delil kabul edilmiĢtir.

Merfû olarak rivayet edilen hadisin senedi muttasıl, ravileri sikadır. Hadis sahihtir.

56

Muhammed b. el-Müsennâ el-Anezî – Ebû Ma‟n Er-RakâĢî ve Ġshâk b. Mansûr (üçü birlikte) – Dahhâk (Ebû Âsım) – Hayve b. ġurayh – Yezid b. Ebî Habîb – Ġbn ġimâse el-Mehri Ģöyle anlatıyor:

“Amr b. El-Âs ölüm döĢeğinde iken yanına vardık. Uzun zaman ağladı ve yüzünü duvara çevirdi. Sonra “Durumumun ne olacağını bilmediğim bir takım iĢleri yüklendik. Ben öldüğümde benimle ne ağıtçı bir kadın gelsin ne de ateĢ. Beni gömdüğünüzde üzerime toprağı dökünüz sonra kabrimin etrafında, bir devenin kesilip etlerinin parçalanacağı süre kadar durun ki böylece sizinle kabre alıĢayım, Rabb‟imin elçilerini nasıl karĢılayacağıma bakayım” dedi.7

Hadisin devamında Amr b. El-As: “Âhiret için hazırladığımız Ģeylerin en değerlisi, Allah‟tan baĢka ilah olmadığına ve Muhammed‟in, Allah‟ın Rasûlü olduğuna Ģehadet etmektir. Hayatım üç devre üzere olmuĢtur. Bir zamanlar, Rasûlullah (s.a.v.)‟e benden daha fazla kin besleyen birisini görmemiĢimdir, bir fırsatını bulup da onu öldürmüĢ olmamdan benim için daha iyi bir Ģey yoktu. Eğer bu hal üzere ölmüĢ olsaydım cehennemlik olurdum. Allah, kalbime Ġslâm‟ı yerleĢtirdiğinde Hz. Peygamber (s.a.v.)‟e varıp: “Elini uzat sana biat edeyim”dedim. Elini uzattı bu sırada ben elini tuttum: “Ey Amr, ne oldu sana?” buyurdu: “ġart koĢmak istedim” dedim: “Neyi Ģart koĢarsın?” buyurdu: “BağıĢlanmamı” dedim: “Bilmez misin, Ġslâm önceki günahları yok eder, hicret önceki günahları yok eder, hac önceki günahları yok eder.” buyurdu. Artık kalbimde, Rasûlullah (s.a.v.)‟den daha çok sevimli, gözümde ondan daha saygın bir kimse yoktu. Kendisine saygıdan dolayı ona doya doya bakamıyordum. Eğer birisi onun özelliklerini anlatmamı benden istese yapamazdım, çünkü kendisine doya doya

57

bakamıyordum. ġayet, bu hal üzerinde iken ölmüĢ olsaydım cennetlik olacağımı ümit ederdim” demiĢtir.

Merfû olarak rivayet edilen hadisin, ravileri sikadır, senedi muttasıl ve sahihtir.

Yahya b. Yahya – HüĢeym – Salih b. Salih el-Hemdânî – ġa‟bî: Salih anlatıyor: Horasan‟lı bir adam gördüm, ġa‟bî‟ye “Yâ Ebâ Amir, bizim bölgemizde bulunan bazı Horasanlılar cariyesini azad edip de sonra onunla evlenen kiĢi hakkında “Bu adam kurbanlık devesine binen gibidir” diyorlar (ne dersin?)” dedi.

Hadisin devamında ġa‟bi, Ebû Bürde b. Ebî Mûsâ‟nın babası Ebu Musa el- EĢari‟den naklen Rasûlullâh‟ın “Üç kimsenin sevabı iki kere verilir: Ehli kitaptan bir kimse ki, kendi peygamberine iman eder arkasından Peygamber‟e (Muhammed‟e) eriĢip ona iman eder, ona uyar ve onu tasdik eder. Bu kimse için iki kat sevap vardır. Bir köle ki, hem Yüce Allah‟ın hakkını yerine getirir hem efendisinin hakkını yerine getirir. Bu kimse için de iki kat sevap vardır. Bir kimse ki, kadın bir kölesi olur da ona güzel bir Ģekilde bakıp doyurur sonra eğitir ve eğitimini de güzel bir Ģekilde yapar arkasından onu hürriyetine kavuĢturup onunla evlenir. Bu kimse için de iki kat sevap vardır” buyurduğunu söylemiĢ ve ġa‟bi o Horasanlıya: “Bu hadisi herhangi bir bedel ödemeksizin al. Vaktiyle bir adam bundan daha basit bir mesele için Medine‟ye kadar giderdi” demiĢtir.8

“Bu adam kurbanlık devesine binen gibidir” denilmesi evlenmeyi, yaptığı iyilikten dönmek gibi düĢünmekten kaynaklanmaktadır.9

Oysa Peygamber Efendimizin iki kat sevab müjdesiyle bunun iyilik üstüne iyilik olduğu ifade edilmiĢtir.

Merfû olarak rivayet edilen hadisin senedi muttasıl, ravileri sikadır. Hadis sahihtir.

8 Müslim, Ġman, 241 (154).

9 Kadı Iyâz, Ebû‟l-Fazl Iyaz b. Musa, Ġkmâlu‟l Mu‟lim bi Fevâid-i Müslim, thk. Yahya Ġsmail, I-IX,

58

Saîd b. Mansûr – HüĢeym – Husayn b. Abdurrahman Ģöyle anlatıyor:

“Saîd b. Cübeyr‟in yanında bulunuyordum: “Hanginiz dün gece kayan yıldızı gördü?” dedi: “Ben gördüm, o zaman namazda değildim, beni akrep sokmuĢtu” dedim: “Ne yaptın?” dedi: “Okuma tedavisi yaptırdım” dedim: “Böyle yapmaya seni sevk eden nedir?” dedi: “ġa‟bi‟nin bize anlattığı hadistir” dedim: “ġa‟bi size ne anlattı” dedi: “Büreyde b. Husayb el-Eslemî‟den “Okuma tedavisi, ancak göz değmesi ve zehirli hayvan sokmasında olur” hadisini bize anlattı” dedim.10

Hadisin devamında Said b. Cübeyr, Ġbn Abbas‟dan Rasûlullah‟ın “Bana ümmetler gösterildi, bir peygamberi, yanında beĢ on kiĢiyle gördüm. Bir peygamberi de yanında bir iki adam ile gördüm. Bir peygamberi de yanında hiçbir kimse yok olarak gördüm. Derken bana büyük bir karaltı gösterildi. Onların benim ümmetim olduğunu zannettim. Bana: “Bu, Musa ve onun kavmidir. Ancak sen ufka bak” denildi. Ben de ufka baktım ne göreyim, büyük bir karaltı. Bana: “Diğer ufka bak” denildi. Ne göreyim yine büyük bir karaltı. Bana: “ĠĢte bu, senin ümmetindir. Onların yanlarındaki yetmiĢ bin kiĢi hesaba çekilmeden, azap görmeden cennete girer” denildi.” Sonra Rasûlullah kalktı ve evine girdi. Oradaki halk, hesaba çekilmeden, azap görmeden cennete girecek olan bu, yetmiĢ bin kiĢinin kimler olduğunu konuĢmaya baĢladı. Bir kısmı: “Onlar, Rasûlullah ile birlikte olanlar olsa gerek” dedi. Diğer bir kısmı da: “Onlar, Ġslâm döneminde dünyaya gelen ve Allah‟a hiç ortak koĢmamıĢ olanlar olsa gerek” dedi ve buna benzer Ģeyler söyledi. Arkasından Rasûlullah, onların yanına çıkt ve: “Hakkında konuĢmaya daldığınız Ģey nedir?” buyurdu. Kendisine konuĢulan Ģey anlatıldı. O da: “Cennete hesaba çekilmeden girecek olanlar, rukye yapmayanlar ve yaptırmayanlar, uğursuzluk diye bir Ģey kabul etmeyenler, Rabb‟lerine güvenip dayananlardır.” buyurdu. UkkâĢe b. Mihsan da ayağa kalktı ve: “Beni de onlardan kılması için Allah‟a dua etsen?” dedi. O da: “Sen onlardansın” buyurdu. Bir diğeri kalkıp: “Beni de onlardan

59

kılması için Allah‟a dua etsen?” dedi. O da: “UkkâĢe senden önce davrandı” buyurduğunu söylemiĢtir.

“Nazar ile zehirli hayvan sokmasından baĢka hiç bir Ģeyde rukye yoktur.” cümlesi hakkında Hattabî: “Bu hadisin mânası nazar olana ve zehirli hayvan sokana okumaktan daha Ģifâ ve daha evlâ hiç bir deva yoktur. Çünkü bunların zararı daha Ģiddetlidir. Yoksa hastalara okunmaz demek değildir” demiĢtir. Çünkü Peygamber hem okumuĢ hemde okumayı emretmiĢtir. Rasulullâh‟ın kerih gördüğü hasta okuma, cahiliye devrinde Arapların yaptığı muskacılıktır. Onlar bunun hastalıkları gidereceğine inanır ve cinlerin yardımı ile yapıldığını söylerlerdi.11

Ġbn Hacer‟in Büreyde‟ye isnaden mevkuf hadis olarak değerlendirdiği “

“ cümlesini Ahmed b. Hanbel, Ebû Dâvûd ve Tirmizî, Ġmran b. Husayn yoluyla Hz. Peygamber‟e dayandırarak merfû‟ bir Ģekilde nakletmiĢtir.12

Aynı cümleyi Ġbn Mâce, Büreyde yoluyla fakat Hz. Peygamber‟e dayandırarak merfû‟ bir Ģekilde nakletmiĢtir.13

Hadisin bütününe bakıldığında, Rasulullah‟ın sözleri yer aldığı için rivayet merfûdur. Senedi muttasıl olan hadisin ravileri sikadır. Hadis sahihtir.