• Sonuç bulunamadı

İbn Hacer ve 'el-Vukûf alâ mâ fî Sahîhi Müslim mine'l-mevkûf' adlı eserindeki rivayetlerin değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İbn Hacer ve 'el-Vukûf alâ mâ fî Sahîhi Müslim mine'l-mevkûf' adlı eserindeki rivayetlerin değerlendirilmesi"

Copied!
208
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TEMEL ĠSLÂM BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠM DALI

HADĠS BĠLĠM DALI

ĠBN HACER VE “EL-VUKÛF ALÂ MÂ FÎ SAHÎHĠ MÜSLĠM

MĠNE‟L-MEVKÛF” ADLI ESERĠNDEKĠ RĠVAYETLERĠN

DEĞERLENDĠRĠLMESĠ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DANIġMAN

Doç. Dr. Adil YAVUZ

HAZIRLAYAN

ġeyda BERTAN UYSAL

074244021012

(2)

ĠÇĠNDEKĠLER

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI ... IV YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KABUL FORMU ... V ÖNSÖZ ... VI ÖZET ... VIII SUMMARY ... X KISALTMALAR ... XII ARAġTIRMA HAKKINDA GENEL BĠLGĠLER ... XIII

1. ARAġTIRMANIN KONUSU ... XIII 2. AMAÇ VE ÖNEMĠ ... XIII 3. YÖNTEMĠ VE KAYNAKLARI ... XIV

GĠRĠġ

1.DĠNĠNANLATILMASINDASAHABENĠNYERĠVEÖNEMĠ ... 1

2.SAHABEVEHADĠSRĠVAYETĠ ... 4

I. BÖLÜM ĠBN HACER EL-ASKALÂNÎ‟NĠN HAYATI, ĠLMÎ KĠġĠLĠĞĠ ve HADĠSÇĠLĠĞĠ 8 1.HAYATI ... 8 1. 1. Adı ve Nesebi ... 8 1. 2. Görevleri ... 8 1. 3. Vefatı ... 9 2.ĠLMĠKĠġĠLĠĞĠ ... 9 2. 1. Tahsil Hayatı ... 9 2. 1. 1. Talebelik Dönemi ... 9 2. 1. 2. Hocalık Dönemi ... 11 3.ESERLERĠ ... 11 4.HADĠSÇĠLĠĞĠ ... 15

4. 1. Hadis Öğrenimi ve Öğretimi ... 15

4. 1. 1. Hocaları ve Okuduğu Eserler ... 15

4. 1. 2. Talebeleri ... 16

5.EL-VUKÛFALÂMÂFÎSAHÎHĠMÜSLĠMMĠNE‟L-MEVKUF”ADLIESERĠN TANITIMI ... 19

II. BÖLÜM HADĠS LĠTERATÜRÜNDE MEVKUF HADĠS KAVRAMI ... 22

(3)

II

1. 1. Kudsi Hadis ... 22

1. 2. Merfu Hadis ... 23

1. 3. Mevkuf Hadis ... 25

1. 4. Maktu Hadis ... 25

2.MEVKUFHADĠSĠNTANIMI ... 27

2. 1. Lügat Anlamı ... 27

2. 2. Istılah Anlamı ... 27

3.MEVKUFHADĠSĠN“ESER” VE “HABER”KAVRAMIYLAĠLĠġKĠSĠ ... 29

4.HÜKMENMERFUKAVRAMI ... 31

4. 1. Hükmen Merfu Olan Sözler ... 32

4. 2. Hükmen Merfu Olan Fiiller ... 33

4. 3. Hükmen Merfu Olan Takrirler ... 34

4. 4. Hükmen Merfu Hadise Delâlet Eden Lafızlar ... 36

5.MEVKUFHADĠSĠNHÜKMÜ ... 34

6.MEVKUFHADĠSĠNDEĞERĠVEPROBLEMLERĠ ... 36

7.BĠRHADĠSĠNHEMMERFÛ‟HEMDEMEVKUFOLARAKRĠVAYETĠ ... 42

8.MEVKUFHADĠSĠNKAYNAKLARI ... 47

9.GÜNÜMÜZDEYAPILANÇALIġMALAR ... 50

III. BÖLÜM “EL-VUKÛF ALÂ MÂ FÎ SAHÎH-Ġ MÜSLĠM MĠNE‟L-MEVKUF” ADLI ESERDEKĠ RĠVAYETLERĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ ... 52

1. Ġmanla Ġlgili Hadisler ... 52

2. Abdest ile Ġlgili Hadisler ... 59

3. Gusül ile Ġlgili Hadisler ... 61

4. Namazla Ġlgili Hadisler ... 64

5. Mescitlerle Ġlgili Hadisler ... 68

6. Yolcuların Namazı ve Bu Namazın Kısaltılması ile Ġlgili Hadisler ... 74

7. Cuma Günü ve Namazı ile Ġlgili Hadisler ... 84

8. Bayram Namazı ile Ġlgili Hadis ... 88

9. GüneĢ Tutulması ile Ġlgili Hadis ... 89

10. Cenaze ile Ġlgili Hadisler ... 89

11. Zekâtla Ġlgili Hadisler ... 92

12. Oruçla Ġlgili Hadis ... 93

13. Hacla Ġlgili Hadisler ... 94

14. Nikâhla Ġlgili Hadisler ... 107

15. Süt Emme ile Ġlgili Hadis ... 108

16. Talakla Ġlgili Hadisler ... 109

17. AlıĢ-veriĢ (Buyû‟) ile Ġlgili Hadisler ... 110

18. Müsakatla Ġlgili Hadisler ... 111

(4)

III

20. Yeminle Ġlgili Hadisler ... 117

21. Hadler ile Ġlgili Hadisler ... 119

22. Yargı ve Yargı Ġlkeleri ile Ġlgili Hadisler ... 122

23. Lukata ile Ġlgili Hadis ... 123

24. Cihad ve Siyer Bölümü ile Ġlgili Hadisler ... 124

25. Ġdare ve Ġdarecilikle (Ġmârat) Ġlgili Hadisler ... 128

26. Av ve Eti Yenen Hayvanlar ile Ġlgili Hadisler ... 135

27. Kurban ile Ġlgili Hadis ... 138

28. Ġçecekler ile Ġlgili Hadisler ... 139

29. Giyim-KuĢam ve Süslenmeyle Ġlgili Hadisler ... 140

30. Edeple Ġlgili Hadis ... 145

31. Selamla Ġlgili Hadisler ... 145

32. Rüya ile Ġlgili Hadis ... 148

33. Sahabenin Üstünlüğü ile Ġlgili Hadisler ... 148

34. Âdâb, Birr (Ġyilik), Sıla (Akrabalık Bağı) ile Ġlgili Hadisler ... 160

35. Kaderle Ġlgili Hadisler ... 162

36. Zikirle Ġlgili Hadis ... 164

37. Fitenle Ġlgili Hadisler ... 164

38. Zühd ve Rekaik (Kalbi YumuĢatan ġeyler) ile Ġlgili Hadisler ... 172

EL-VUKUF‟DA GEÇEN RĠVAYETLERĠN SAYISAL TABLOSU ... 176

SONUÇ ... 183

BĠBLĠYOGRAFYA ... 185

(5)

IV

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada baĢkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(6)

V

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KABUL FORMU

ġeyda BERTAN UYSAL tarafından hazırlanan ĠBN HACER VE “EL-VUKÛF ALÂ MÂ FÎ SAHÎHĠ MÜSLĠM MĠNE‟L-MEVKÛF” ADLI ESERĠNDEKĠ RĠVAYETLERĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ baĢlıklı bu çalıĢma 20/01/2011 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği ile baĢarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Doç. Dr. Adil YAVUZ BaĢkan

Prof. Dr. Mustafa TAVUKÇUOĞLU Üye

(7)

VI

ÖNSÖZ

Hadis ilminde, söylenen sözün (hadisin) kime ait olduğunun tespit edilmesi bu ilim dalının en önemli meselelerindendir. Sahabe sözlerini ifade eden mevkuf haberlerin bir kısmının, Hz. Peygamber‟e ait haberler (merfu) olduğu iddiası tartıĢma konusu problemlerdendir. Belli ölçüde Hz. Peygamber‟in sünnetinin “ilk te‟villeri” olma özelliğine sahip mevkuf haberler hadis külliyatı içinde yer alan eserlerde az veya çok bulunmaktadır.

Ġbn Hacer‟in el-Vukûf alâ mâ fî Sahihi Müslim mine‟l-Mevkuf adlı eseri Müslim‟in Sahîh‟inde yer alan mevkuf haberler üzerine yapılmıĢ bir çalıĢmadır. Ġbn Hacer‟in, Ġbn Salah‟ın “Müslim‟in mukaddimesi dıĢında Sahîh‟inde mevkuf rivayet yoktur” sözü üzerine kaleme aldığını söylediği eser, bazen merfu hadisin içinde yer alan sahabe sözlerini, bazen de bizatihi sahabe sözü olarak geçen rivayetleri içermektedir. Ġbn Hacer el-Askalâni, el-Vukûf‟ta, Sahih-i Müslim‟de mukaddime dıĢında toplam 192 adet mevkuf rivayet bulunduğunu tespit etmiĢtir.

Mevkuf kavramını ve diğer haber çeĢitleriyle iliĢkisini incelemek, Ġbn Hacer‟in hayatını özellikle muhaddis kimliğiyle ortaya koyduğu ilmi Ģahsiyetini, el-Vukûf alâ mâ

fî Sahîhi Müslim mine‟l-Mevkuf adlı eserinde yer alan rivayetlerin metin ve sened

açısından sıhhatini, merfu mu mevkuf mu yoksa maktu mu olduğunu tetkik etmek, temel hadis kaynaklarında bu rivayetlerin mevkuf tariklerinin olup olmadığını tespit etmek, çalıĢmamızın esasını teĢkil etmektedir.

ÇalıĢmamız giriĢ ve üç ana bölümden meydana gelmektedir. GiriĢ kısmında, sahabe kavramından, sahabenin dinin anlatılmasında üstlendiği rolden, sahabe ve hadis rivayetinden kısaca bahsedilmektedir.

Birinci bölümde Ġbn Hacer el-Askalânî‟nin hayatı, ilmi kiĢiliği ve eserleri hakkında bilgi verilmekte, el-Vukûf alâ mâ fî Sahîhi Müslim mine‟l-Mevkuf adlı eseri metot ve muhteva bakımından tanıtılmaktadır.

Ġkinci bölümde mevkuf hadisin tanımı, eser ve haber kavramlarıyla iliĢkisi, hükmen merfu kavramı, bir hadisin hem merfu hem de mevkuf olarak rivayeti, mevkuf hadisin hükmü ve sahabi kavlinin değeri, mevkuf hadisin kaynakları incelenmeye çalıĢılmıĢtır.

(8)

VII

Üçüncü bölümde el-Vukûf alâ mâ fî Sahîhi Müslim mine‟l-Mevkuf‟ta yer alan yüz doksan iki rivayet konu baĢlıklarına göre sıralanarak, tahriç ve tahlil edilmiĢ, Ġbn Hacer‟in mevkuf hadis olarak aldığı rivayetlerin merfu mu, mevkuf mu yoksa maktu mu olduğu belirlenmeye çalıĢılmıĢ, sayısal verilerle kaç rivayetin merfu, mevkuf ve maktu olduğu ve hangi raviden kaç hadis rivayet edildiği tespit edilmiĢtir.

Sahih-i Müslim‟in mukaddimesinde yer alan rivayetler ise ayrı bir akademik çalıĢmayı gerektirdiği için tez konumuza dâhil edilmemiĢtir.

El-Vukûf alâ mâ fî Sahîhi Müslim mine‟l-Mevkuf „taki rivayetler hakkındaki

değerlendirmelerin yer aldığı sonuç ile çalıĢmamız sona ermektedir.

Tez çalıĢmamızın baĢlangıcından itibaren yardımlarını eksik etmeyen ve değerli görüĢleriyle bizi yönlendiren kıymetli hocam Sayın Doç. Dr. Adil YAVUZ Bey‟e, teĢekkürlerimi arz etmeyi bir borç bilirim.

ġeyda BERTAN UYSAL Konya2011

(9)

VIII

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğre

n

cin

in Adı Soyadı ġeyda BERTAN UYSAL Numarası: 074244021012

Ana Bilim /

Bilim Dalı Temel Ġslam Bilimleri / Hadis

DanıĢmanı Doç. Dr. Adil YAVUZ

Tezin Adı Ġbn Hacer ve “El-Vukûf Alâ Mâ Fî Sahîhi Müslim Mine‟l-Mevkûf” Adlı Eserindeki Rivayetlerin Değerlendirilmesi

ÖZET

Hadis ilminde sözün kaynağının tespiti, isnad sistemini vücuda getirmiĢ, daha sonra ise rivayetler Hz. Peygamber, sahabe ve tabiuna nispetle sınıflamaya tabi tutulmuĢtur. Ġsnadı sahabede kalan ve sahabenin söz fiil ve takrirlerini ifade eden mevkuf hadis rivayet kitablarının bütününde yer almıĢtır.

Mevkuf kavramını ve diğer haber çeĢitleriyle iliĢkisini, mevkuf hadisin hükmünü, sahabi kavlinin değerini, hükmen merfu kavramını, bir hadisin hem merfu hem de mevkuf olarak rivayetini incelemek, Ġbn Hacer‟in hayatını özellikle muhaddis kimliğiyle ortaya koyduğu ilmi Ģahsiyetini, el-Vukûf alâ mâ fî Sahîhi Müslim mine‟l-Mevkuf adlı eserinde yer alan rivayetlerin metin ve sened açısından sıhhatini, merfu mu mevkuf mu yoksa maktu mu olduğunu tetkik etmek, temel hadis kaynaklarında bu rivayetlerin mevkuf tariklerinin olup olmadığını tespit etmek, çalıĢmamızın esasını teĢkil etmektedir.

el-Vukûf alâ mâ fî Sahîhi Müslim mine‟l-Mevkuf‟ta yer alan yüz doksan iki rivayet konu baĢlıklarına göre sıralanarak, tahriç ve tahlil edilmiĢ, Ġbn Hacer‟in

(10)

IX

mevkuf hadis olarak aldığı rivayetlerin merfu mu, mevkuf mu maktu mu olduğu belirlenmeye çalıĢılmıĢ, sayısal verilerle kaç rivayetin merfu, mevkuf ve maktu olduğu ve hangi raviden kaç hadis rivayet edildiği tespit edilmiĢtir.

(11)

X

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğre

n

cin

in Adı Soyadı ġeyda BERTAN UYSAL Numarası: 074244021012

Ana Bilim /

Bilim Dalı Temel Ġslam Bilimleri / Hadis

DanıĢmanı Doç. Dr. Adil YAVUZ

Tezin Ġngilizce Adı

Ibn Hajar and Evaluation of The Accounts in His Book Named “El-Vukûf Alâ Mâ Fî Sahîhi Müslim Mine‟l-Mevkûf”

SUMMARY

Determining the source of the hadith in the science of hadith formed the system of attribution and later on the accounts were classified in comparison with The Prophet (pbuh), sahabas and the tabiun (those who saw the sahabas and profited from them). Mawquf hadith (fixed, absolutely correct in attribution) that is attributed to sahabas and expresses the words, behaviours and the declarations of them took place in all the books of accounts.

Examining the notion of mawquf and its relations with other types of news, the provision of hadith mawquf, the value of the words of sahabas, the notion of „rejected by default‟, a hadith narration‟s being both rejected and mawquf, the life of Ibn Hajar especially his scientific personality that he formed as a hadith scholar, the authenticity of the accounts in terms of text and their chain in Ibn Hajar‟s book named “el-Vukûf alâ mâ fî Sahîhi Müslim mine‟l-Mevkuf”, whether they are rejected, mawquf or truncated narration and determining if these accounts have got mawquf ways or not in basic hadith sources constitutes the basis of our study.

(12)

XI

In this study, a hundred and ninety two accounts were sorted by subject titles, examined and removed provisions from them and the accounts adopted by Ibn Hajar as mawquf hadith were intented to determine whether they were mawquf, rejected or truncated narration and fixed with digital datas that how many of them were mawquf, rejected or truncated narration and how many hadithes were narrated and by whom.

(13)

XII

KISALTMALAR

a.g.e. : Adı geçen eser a.g.m. : Adı geçen makale

a.s. : Aleyhi‟s-Selam

A.Ü.Ġ.F. : Ankara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi

b. : Ġbn

Bkz. : Bakınız

c. : Cilt

çev. : Çeviren

DĠA : Türkiye Diyanet Vakfı Ġslam Ansiklopedisi

edit. : Editör

E.Ü.Ġ.F. : Erciyes Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi

E.Ü.S.B.E. : Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

h. : Hicrî

M.Ü.S.B.E. : Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü s.a.v. : Sallallahu Aleyhi ve Sellem

thk. : Tahkik

tlk. : Ta‟lik

tsh. : Tashih

(14)

XIII

ARAġTIRMA HAKKINDA GENEL BĠLGĠLER

1. AraĢtırmanın Konusu

Hadisler, Hz. Peygamber‟in yaĢadığı saadet asrından itibaren sahabe tarafından kayda geçirilmeye baĢlamıĢtır. Hicrî I. asır bu kayıt iĢleminin hızla devam ettiği dönem olmuĢ; II. asırdan itibaren tedvin faaliyeti ve arkasından hadis ilminin altın çağı olan tasnif dönemiyle birlikte ciddi bir külliyatın temelleri atılmıĢtır. Bu yüzden hadis ilminin geçirdiği devreleri bilmek, bu ilme dair yazılmıĢ eserleri tanımak, muhaddislerin hayatlarını ve eserlerini araĢtırmak büyük bir önem arzetmektedir.

Hayatı, hadis ilmindeki yeri ve eserleri bakımından incelenmesi gereken Ģahsiyetlerden biri de Ġbn Hacer el-Askalânî‟dir. Özellikle muhaddis yönüyle temayüz eden Ġbn Hacer‟in, hadis ilminin birçok sahasında çalıĢmalar yaptığı, eserler telif ettiği bilinmektedir. Onun eserlerinden biri de el-Vukûf alâ Mâ Fî Sahîhi Müslim

Mine‟l-Mevkuf‟tur. Ġbn Hacer‟in, “Sahîh-i Müslim‟de mukaddime dıĢında da mevkuf rivayetler

bulunduğunu” ortaya koymak için kaleme aldığı bu eser araĢtırmamızın konusunu teĢkil etmektedir.

ÇalıĢmamızda hadis ilminde önemli bir yeri olan Ġbn Hacer‟in hadisçiliği,

el-Vukûf‟daki rivayetler, konuyla alakalı olarak sahabe ve mevkuf kavramı hadis ilmi

açısından incelenmiĢtir.

2. Amaç ve Önemi

Ġbn Hacer‟i ve el-Vukûf‟u çalıĢırken birkaç amaç hedeflenmiĢtir. Ġlk olarak, Mısır‟da doğup büyümüĢ, birçok âlimden ders almıĢ ve birçok talebe yetiĢtirmiĢ olan büyük muhaddis Ġbn Hacer el-Askalânî‟yi tanıtmak; el-Vukûf‟da mevkuf hadislerin yer almasından dolayı “mevkuf” kavramını ve mevkuf hadisle ilgili problemleri ortaya koymaktır.

Ġkinci olarak, Ġbn Hacer‟in Müslim‟in Sahîh‟inde tespit ettiği mukaddime kısmı dıĢında kalan mevkuf ve maktu rivayetleri hadis ilmi kriterleriyle inceleyip eserdeki rivayetlerin merfu, mevkuf ve maktu olup olmadıklarını ve sıhhatini tespit etmektir. Zira Ġbn Hacer merfu bir rivayetin içindeki sahabe veya tabiin sözünü müstakil olarak ele almaktadır. Hâlbuki bir hadis, içinde Rasûlullah‟ın bir takriri veya birkaç kelimelik

(15)

XIV

bir sözü ya da bir fiili olduğu için merfu kabul edilmekte, rivayetler içinde geçen sahabe sözleri ve fiilleri ayırıma tâbi tutulmamaktadır. Birkaç sayfa uzunluğunda olan bir rivâyetin içinde Rasûlullâh‟a ait birkaç cümle de bulunsa hadis merfu olarak isimlendirilmektedir. Bu sebeple Ġbn Hacer‟in mevkuf olarak değerlendirdiği her hadisin gerçekten mevkuf hadis olup olmadığı ortaya çıkmıĢ olacaktır.

3. Yöntemi ve Kaynakları

Birinci bölümde Ġbn Hacer‟in hayatını, ilmi kiĢiliğini ve eserlerini inceleyerek onun muhaddis kimliği ortaya konulmuĢ, el-Vukûf‟un muhtevası ve metodu hakkında bilgiler verilmiĢtir.

Ġkinci bölümde hadislerin söyleyeni açısından çeĢitleri anlatılmıĢ, mevkuf kavramının tanımı yapılarak, hükmen merfu-mevkuf iliĢkisi, bir hadisin hem mevkuf hem merfu rivayetinde hangi durumun esas alınacağı, mevkuf hadisin hükmü, mevkuf hadisin kaynak değeri ve problemleri, mevkuf hadisin kaynakları, günümüzde mevkuf hadisle alakalı yapılmıĢ çalıĢmalar, ilk dönem ve sonraki dönem hadis usulü eserlerine ve bir kısım fıkıh usûlü eserlerine baĢvurularak incelenmiĢtir.

Üçüncü bölümde, öncelikle Vukûf‟taki hadislerin tamamı, Sahîh-i Müslim taranarak tespit edilmiĢtir. Zira Ġbn Hacer bazen merfu hadis içinde verdiği mevkuf ve maktu hadisi, bazen de bizatihi mevkuf ve maktu hadisin metninin tamamını el-Vukûf‟a almamıĢtır. Ġbn Hacer‟in mevkuf ve maktu olarak tespit ettiği rivayetler değerlendirilirken baĢta Buhârî (v. 256/870), Müslim (v. 261/874) ve Tirmizî‟nin (v. 279/892) Câmî‟leri, Ebû Dâvud (v. 275/888), Nesâî (v. 303/915), Ġbn Mâce (v. 273/886) ve Dârimî‟nin (v. 255/868) Sünen‟leri ile Ahmed b. Hanbel‟in (v. 241/855) Müsned‟i ve Mâlik b. Enes‟in (v. 179/75) Muvatta‟sından oluĢan Kütüb-i Tis‟a‟daki yerleri Concordance yardımıyla tespit edilmiĢtir. Tespit iĢleminden sonra rivayetler metin ve sened yönünden tahlil edilmiĢtir.

Sened tahlilinde “cerh ve ta‟dîl” ile ilgili kaleme alınmıĢ eserlere baĢvurulmuĢtur. Bu eserler arasında Ahmed b. Hanbel‟in (v. 241/855), Kitabu‟l-Ġlel ve

Marifetu‟r-Ricâl‟i, Ukaylî (v. 322/933)‟nin Kitâbu‟d-Duafâ‟sı, Ġbn Ebî Hâtim (v.

327/939)‟in “el-Cerh ve‟t-Tadîl”i, Ġbn Adiy (v. 365/975)‟in “el-Kâmil fi‟d-Duafâ”sı, Mizzî (v. 741/1340)‟nin “Tehzîbu‟l-Kemâl”i, Zehebî (v. 748/1247)‟nin “el-KâĢif”i ve

(16)

XV

Siyeru A‟lâmi‟n-Nübelâ‟sı, Ġbn Hacer (v. 852/1449)‟in Lisânu‟l-Mizân‟ı ve “Takrîbu‟t-Tehzîb”i yer almaktadır. Matbu nüshalarla mukayese ederek “ġâmile” adlı bilgisayar

programından da yararlanılmıĢtır. Böylelikle Sahîh‟deki mevkuf hadislerin sened ve metin durumları, rivayetlerin merfu mu, mevkuf mu, maktu mu, olduğu ve Kütüb-i Tis‟a‟daki yerleri belirlenerek, sıhhati tespit edilmiĢtir. Ayrıca sahabe ve mevkuf hadisle alakalı olarak günümüzde yapılmıĢ olan çalıĢmalardan da istifade edilmiĢtir. Bunlar arasında Sabri Çap‟ın Hadis Ġlminde Merfu-Mevkuf ĠliĢkisi adlı doktora tezi, Ramazan Yıldırım‟ın, Sahih-i Buhâri‟nin Bab BaĢlıklarındaki Mevkuf Rivayetler ve

Değerlendirmesi adlı yüksek lisans tezi, Ali Toksarı‟nın, Hadis Ġlmi Açısından Sahabî Kavli ve Değeri, Yunus Apaydın‟ın Sahâbî Sözünün Hukûkî Değeri ve Muhammed

(17)

GĠRĠġ

1. DĠNĠN ANLATILMASINDA SAHABENĠN YERĠ VE ÖNEMĠ

Kur‟an‟da en hayırlı ümmet olarak tavsif edilen1

örnek nesil sahabenin hadis ilmindeki yerinden bahsetmeden evvel ıstılahta sahabe kelimesinin ne manaya geldiğini ifade etmemiz gerekir.

Tekil olarak “sahâbî, sahip”; çoğul olarak “sahabe, ashab”; Hz. Peygamber‟e mü‟min olarak mülaki olan ve mü‟min olarak ölen kimsedir.2

Sahabenin fazileti, diğer mü‟minlerden farklı olan özellikleri Kur‟an ve sünnetle beyân edilmiĢtir. Allah yolunda infâk edip savaĢan sahâbîlerin derecesinin, bu iĢleri yapan diğer mü‟minlerden daha büyük olduğu3, övülen,4

Allah‟ın rızasını kazanan kimseler olduğu5

Kur‟ân-ı Kerîm‟de zikredilirken, Allah Rasûlü‟nün, sahabenin ümmet içindeki farklı konumunu ifade eden pek çok sözü olmuĢtur. O, nesillerin en hayırlısının, kendi asrında bulunan nesil olduğunu söylemiĢtir.6

Hz. Peygamber, sahabenin fazileti ve sahabeye saygı gösterilmesi hususunda: “Ġnsanlar bir tarafta, ben ve ashabım bir taraftayız”7

, “Ashabıma saygılı olunuz. Çünkü

onlar sizin en hayırlılarınızdır. Sonra onlardan sonra gelenler, sonra da onlardan sonra gelenlerdir”8 ve “Ashabıma sövmeyin” buyurmuĢtur.9

Hz. Peygamber‟e bağlılığı her Ģeyin üstünde gören sahabe, olayları, davranıĢ ve tutumları, insanları, çevreyi, Hz. Peygamber‟in bakıĢı ile görmüĢ ona göre değerlendirmiĢ, sünnete bağlı yaĢamayı hayatlarını sünnete göre tanzim etmeyi, imanlarının bir gereği olarak kabul etmiĢtir. Nitekim Kur‟ân-ı Kerîm‟de “Hayır!

Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaĢmazlık hususunda seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın onu tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiĢ olmazlar”10

buyrulmuĢtur.

1 Âl-i Ġmran, 3/110.

2 Ġbn Hacer el-Askalânî, Ahmed b. Ali (v. 852/1449), el-Ġsâbe fî Temyîzi‟s-Sahâbe, I-IV, Mısır, 1328, I, 7. 3 Hadîd, 57/10.

4 Âl-i Ġmrân, 3/110; Tevbe, 9/88; HaĢr, 59/8. 5

Tevbe, 9/100; Fetih, 48/18.

6 Buhârî, Fedâilu Ashâbi‟n-Nebî, 1; Müslim, Fedâilu‟s-Sahâbe, 210-214; Ġbn Mâce, Ahkâm, 27. 7 Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 22.

8 Ma„mer b. RâĢid, el-Câmi„ (el-Mu

sannef), XI, 341.

9

Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 11; Buhârî, Fedâilu Ashâbi‟n-Nebî, 5; Müslim, Fedâilu‟s-Sahâbe, 221.

(18)

2

Sahabe nesli, dini ilk kaynağından öğrenip yaĢamakla kalmamıĢ, onu olduğu gibi anlatma, yayma, sonraki nesillere en doğru Ģekilde aktarma görev ve sorumluluğunu da üzerine almıĢtır. Kendilerini takip eden tabiîn neslinin ilim kaynaklarını sahabe oluĢturmuĢtur. Tabiîn nesli de bu mirası, samimi ve ciddi gayretleriyle, Ġslamî ilimlerin temelini oluĢtururken en güzel Ģekilde değerlendirmiĢtir.

Sahabe, birbirlerine daima Allah Rasûlü‟nden öğrendiklerini duyurmuĢ ve meseleler hakkında Hz. Peygamber‟den öğrenilmiĢ bir bilgi veya uygulamanın olup olmadığını soruĢturmuĢtur. Böylece sünnete ait veriler bir taraftan anında amel olarak pratik hayata intikâl ederken, diğer taraftan da bilgi halinde öğrenilmiĢ ve aktarılmıĢtır. Sahabe kesinlikle sırf bilgi edinmiĢ olmak ya da sadece baĢkalarına aktarmak maksadıyla değil, bizzat uygulamak, hayatlarını ona göre tanzim etmek gayesiyle sünneti öğrenmiĢ, öğrendiklerini amel ile destekleyerek, hayatlarını o “en güzel örneğe” benzetmeye çalıĢmıĢtır. Bunun için de Hz. Peygamber‟den öğrenilmiĢ olan bilgiyi aramıĢ ve sormuĢtur.”11

Dinin yayılması, inancın yerleĢmesi, ibadetlerin uygulanması için sünneti öğrenmenin zorunlu12olduğunun farkında olan sahabe, Hz. Peygamber‟in yaptığı hemen

hemen her Ģeyi öğrenmeye çalıĢmıĢtır. Mesela Ebû Hureyre, Rasûlullah‟ın namaz için tekbir aldıktan sonra kıraata geçmeden sükût ettiğini fark etmiĢ ve o esnada ne okuduğunu sormuĢtur.13

Yine Ebû Hureyre, Allah Rasûlü‟ne, kıyamet gününde Ģefaatinin en fazla kime olacağını sorunca Allah Rasûlü “Sende gördüğüm hadis hırsı

sebebiyle bu meseleyi senden evvel kimsenin bana sormayacağını tahmin ediyordum”

buyurmuĢtur.14 Sahabenin davranıĢında, sözünde, fiilinde Hz. Peygamber‟i örnek almaları, dine aykırı olabilecek her durumda tavizsiz bir tavır takınmalarını da sağlamıĢtır. Altın yüzük takan birisini görünce yüzüğü atana kadar parmağına vuran Hz. Peygamber‟in15

bu tavrı, aynı kararlılıkla Hz Ömer‟in ve oğlu Abdullah b. Ömer‟in tavrını belirlemiĢtir. Nitekim Hz. Ömer, altın yüzük takan birini gördüğünde onu atmasını emretmiĢ16, Ġbn Ömer ise altın yüzük takan bir adam gördüğünde parmağından

11 Çakan, Ġsmail Lütfi, Sünen-i Ebû Dâvûd Terceme ve ġerhi “Mukaddime”, I-XII, Ġstanbul, 1987-1991, I,

19-20.

12

Bkz.: Mâlik, Muvatta, Hac, 176; Tahâret, 1; Nesâî, Menâsik, 227; Cihâd, 26.

13

Ebû Dâvûd, Salât, 120.

14 Buhârî, Ġlim, 33; Rikâk, 51. 15 Ma„mer b. RâĢid, a.g.e., X, 396. 16 Ma„mer b. RâĢid, a.g.e., X, 395.

(19)

3 yüzüğü alıp atmıĢtır.17

Yine sahabe, dini öğrenmenin, Kur‟ân-ı Kerim ve sünnet bilgisiyle olduğuna yakînen inandığı için Hz. Peygamber‟in her hareketini izlemiĢtir. Muksirûndan olan Ebû Hüreyre, Hz. Peygamber‟i ne ölçüde takip ettiğini “Ben fakir

biriydim. Karın tokluğuna Rasûlullah‟ın peĢinden ayrılmazdım. Muhacirleri ticâret, Ensârı da toprakları meĢgul ediyordu. Ben ise kendimi Rasûlullah‟a adamıĢtım. Rasûlullah‟ın meclisinde çokca bulunurdum. Onlar yokken ben orada olurdum. Onlar unuttuklarında ben hatırlardım”18

sözleriyle anlatmıĢtır.

Zaman içinde sahabenin en belirgin özelliği haline gelen emredileni tereddütsüz kabul etme ve sünnet olan Ģeyle anında amel etme, müslüman olmayanların da dikkatini çekmiĢ ve hayrette bırakmıĢtır. Meselâ, müslüman olmadan önce görüĢmeler için sahabenin yanında bulunan Ebû Süfyân (v. 31/651) ezan sesini duyan müslümanların sabah namazını kılmak için seferber olmalarını hayretle karĢılamıĢ, Hz. Abbas‟a bu davranıĢlarının sebebini sorduğundaysa, Abbas “Rasûlullah, eğer onlara yiyip içmeyi

terk edip aç olarak ölmelerini emretse, onu da yaparlar”19

cevabını vermiĢtir.

Sahabeyi Hz. Peygamber‟in ümmeti içerisinde “en hayırlısı” kılan, Allah‟ın dinini her Ģeyden üstün görme Ģuuru olmuĢtur. M. Abdülhay Kettânî‟nin sahabenin hayatlarını din uğrunda sakınmadan feda edebilmelerine verdiği örnek bunu en güzel Ģekilde anlatmaktadır: “Ben yücelikte, bir tek annenin çocukları olup, bir tek evde doğup kabirleri birbirinden uzak yerlerde bulunanlar gibisini görmedim. Abbas‟ın oğullarından Abdullah Taif‟te, Ubeydullah Medine‟de, Fadl Suriye‟de, Ma‟bed ve Abdurrahman Ifrikiyye‟de, Kusem Semerkant‟ta, Kesîr de Yenbu‟da medfundur.20

Allah Rasûlü‟nün yaĢantısının tebliğle geçmiĢ olması, hareketleri, sözleri sahabenin dini tebliğdeki gayret ve Ģevkini de artırmıĢtır. Nitekim Allah Rasûlü‟nün

17 Ma„mer b. RâĢid, a.g.e., X, 396.

18 Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 240, 274; Buhârî, Ġlim, 42; Buyu‟, 1; Hars, 21; Ġ‟tisâm, 22; Müslim,

Fedâilu‟s-Sahâbe, 159-160.

19 Abdurrezzâk, Ebû Bekr b. Hemmam es-San‟anî, Musannef, thk. Habiburrahman el-A‟zâmî, I-XI,

Beyrut, 1403/1983, V, 376. Ebu Süfyân bu sözleri Ģu olay üzerine söylemiĢtir: Sabah ezanı okununca

müslümanlar hareketlenmiĢ, Ebû Süfyân, kendisine saldıracaklarını zannedince, “Ey Abbas ne oluyor?” demiĢtir. Abbas, “Muhâmmed‟in namaz için çağrısı sebebiyle hareketlendiler” diye cevap verince, Ebû Süfyân “Onların hepsi, Muhammed‟in çağrısı sebebiyle mi harekete geçti?” diyerek hayretini belirtmiĢtir. Abbas “Evet” diye mukabele edince, Ebû Süfyân “Ey Abbas, onlar Muhammed ne yapıyorsa aynısını yapıyorlar” diyerek tekrar hayretini belirtmiĢtir. Bunun üzerine Abbas, “Evet, eğer onlara yiyip içmeyi terkedip aç olarak ölmelerini emretse yaparlar” demiĢtir. (bkz. Uraler,

Aynur, Sahabe Uygulaması Olarak Sünnete Bağlılık, Ġzmir, 2004, 171.)

20 Kettânî, Muhammed Abdulhay, et-Terâtibu‟l-Ġdâriyye (Hz. Peygamber‟in Yönetimi), çev.: Ahmet Özel,

(20)

4

tebliğe teĢvik eden sözleri sahabenin kısa bir müddet içerisinde geniĢ bir coğrafyaya Ġslamı yaymasını sağlamıĢtır. Nitekim Allah‟ın Rasûlü bir gün Hz. Ali‟ye hitaben “Ey Ali! Allah‟ın senin elinle bir insanı hidayete erdirmesi, senin için yeryüzünde güneĢin üzerine doğduğu her Ģeyden daha hayırlıdır”21

demiĢtir.

Özetle, dinin asırlar boyunca bozulmadan bugüne kadar gelmesinde en mühim görevi üstlenen nesil sahabe nesli olmuĢtur.

2. SAHABE VE HADĠS RĠVAYETĠ

Sahabe, Allah Rasûlünün emrettiği her konuda Ģahsına karĢı nasıl özenle ve dikkatle davranarak, emredilen Ģeye uygun tavır sergilemiĢse, sünnetini ve hadislerini muhafaza etmek, sonraki nesillere doğru Ģekilde aktarmak için de öylece hassas ve dikkatli hareket ederek Allah Rasûlü‟nden hadis rivayeti hususunda titiz davranmıĢtır. Ġslam coğrafyasının fetihlerle geniĢlemeye baĢladığı yıllarda sahabe, Rasûlullah‟tan aldıkları ilmî mirası, hayat tecrübelerini, görgü ve bilgilerini en ince detayına kadar gittikleri bölgelerde ehliyetli talebelerine aktarmıĢtır.

Sahabe, Hz. Peygamber‟den aldıkları bütün bilgilerin, teĢri‟de Kur‟an‟dan sonra en sağlam kaynak olduğu bilinciyle hadis rivayetinde bulunmuĢtur. Zira onlar, Hz. Peygamber devrinde vahyin mücmelinin, müpheminin, müĢkilinin bizzat Hz. Peygamber‟in sözleri ve uygulamalarıyla vuzûha kavuĢtuğunu müĢâhede etmiĢtir.

Hz. Peygamber‟in “Bana ait olduğunu bildikleriniz dıĢında benden hadis rivayet

etmekten sakınınız”22

ve “Kim bile bile bana isnad ederek yalan söylerse, cehennemdeki

yerine hazırlansın”23

hadisini sahabenin Hz. Peygamber‟in ağzından bizzat iĢitmiĢ olmaları hadis rivayeti konusundaki hassasiyetinin, kesin kanaat sahibi olmadan hadis rivayet etmekten kaçınmasının asıl sebebi olmuĢtur. Nitekim Hz. Ali yemin ederek “Size Rasûlullah‟tan bir Ģey haber verdiğimde, Peygamber‟e isnaden yalan

uydurmaktansa gökten yere düĢmeyi tercih ederim”24

diyerek duyduğu mesuliyetin ne kadar derin olduğunu ifade etmiĢtir. Aynı Ģekilde Abdullah b. Mesud, her perĢembe akĢamı verdiği vaazda, hiçbir Ģey hakkında “kale Rasûlullah” dememiĢ, yalnız bir

21

Buhârî, Fedâilu Ashâbi‟n-Nebî, 9.

22

Tirmizî, Tefsir, 1.

23 Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 367; Buhârî, Ġlim, 38; Müslim, Mukaddime, 3; Ebu Davud, Ġlim, 4;

Dârimî, Mukaddime, 25; Tirmizî, Tefsir, 1.

(21)

5

akĢam “kale Rasûlullah” dedikten sonra hadisi rivayet etmeyip baĢını öne eğmiĢ, gömleğinin iliklerini çözmüĢ, gözleri yaĢlarla dolup taĢmıĢ ve boyun damarları ĢiĢmiĢtir. Ancak biraz düzeldikten sonra hadisi rivayet edip “Rasûlullah öyle veya aĢağı yukarı buna benzer veya yakın bir Ģey söyledi” diyebilmiĢtir.25

Sahabe, kesin olarak bilmediği hiçbir hadisi rivayet etmemiĢtir. Hz. Ali, babasını defnettikten sonra Rasûlullah‟ın kendisine dua ettiğini, fakat o duayı ezberleyemediğini belirterek duayı rivayet etmemiĢtir.26

Aynı Ģekilde yaĢlılık döneminde Zeyd b. Erkâm‟dan bir hadis rivayet etmesi istendiğinde “Rasûlullah‟tan ezberlediğim bazı

Ģeyleri unuttum, anlattıklarımı kabul edin, anlatamadıklarım için beni zorlamayın”27

diyerek ancak kesin olarak bildiği hadisi rivayet edebileceğini belirtmiĢtir.

Sahabe birbirlerinden hadis alıp verirken ve tabiûna aktarırken, kendi rivayetlerinde „Hz. Peygamber adına hata yapmamak‟, baĢkalarının rivayetlerini alırken de „hatalı olmadığına tam güvenebilmek için‟ ziyadesiyle bir gayret ve hassasiyet göstermiĢtir. Bir kimsenin Hz. Peygamber‟den hadis rivayet ettiğini iĢittiklerinde bazen tereddüt etmeden kabul etmiĢ, bazen de ihtiyatla karĢılayıp baĢka bir sahâbînin veya sahâbîlerin aynı sözü iĢitip iĢitmediğini araĢtırmıĢtır. Anlama hatasının, hafıza yanılmalarının veya bazı kelimelerin unutulup unutulmadığının böylece önüne geçilmiĢtir. Özellikle fıkhî hükümleri ifade eden hadislerde sahabe, bir kiĢinin rivayetiyle yetinmeyip hadiseyi bizzat müĢahede eden ikinci bir Ģahıstan rivayeti dikkate almıĢtır.28 Bununla ilgili yaĢanmıĢ bir örnek Hz. Ebû Bekir‟in hadis rivayetindeki ciddi tutumunu göstermesi açısından önemlidir:

Hz. Ebû Bekir‟in halifeliği döneminde bir nine Hz. Ebû Bekir‟in yanına gelerek kendisine torununun mirasından pay verilmesini talep eder. Hz. Ebû Bekir: “Senin hakkında ne Kur‟an-ı Kerim‟de bir hüküm bulabildim ne de Rasûlullah‟ın senin için bir söz söylediğini hatırlıyorum!” cevabını verir. Bu sırada hayatta olan ashâba; “Ninelere, mirastan bir hisse düĢüp düĢmediği hakkında Rasûlullah‟tan bir hadis var mıdır?” diye sorar. Muğîre b. ġu‟be: “Peygamberimizin onlara altıda bir (südüs) hisse verilmesini söylediğini” haber verir. Hz. Ebû Bekir, Muğîre‟ye: “Bunu seninle birlikte baĢka duyan var mı?” diye sorar. Muhammed b. Mesleme‟nin de aynı Ģekilde Ģahitlik etmesi üzerine

25

Ġbn Mâce, Mukaddime, 3.

26 Nesâî, Cenâiz, 84.

27 Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 366-367. 28 Yardım, Ali, Hadis I-II, Ġstanbul, 2000, 122.

(22)

6 ninenin lehine hüküm verilir.29

Bir eve girmek için üç defa izin istemeyle ilgili rivayette Hz. Ömer‟in, Ebu Musa el-EĢari‟ye Ģahit getirmesini istemesinde de aynı ciddiyet vardır.30

Sahabenin hadis rivayetinde gösterdiği titizliği etkileyen bir baĢka âmil de Hz. Peygamber‟in, iyice bilinmeden hadislerin rivayet edilmemesi isteğidir. Nitekim Ebû Mûsâ, Rasûlullah‟ın son sözünün “Allah‟ın Kitabı‟na sarılın. Bir kavmin yanına

gideceksiniz. Onlar benim sözümü nakletmeyi severler (doğrusu ile yanlıĢını ayırt edemeyebilirler). Kim benim söylemediğim bir Ģeyi söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın. Kim benden bir Ģey bellerse onu rivayet etsin.” olduğunu belirtmiĢ; bu

hadisi gerekçe göstererek minberde hadis rivayet eden Ukbe b. Âmir el-Cühenî‟yi (v. 58/678) “Bu, kiĢi ya hadis hafızı ya da helak olmuĢ birisi” sözleriyle değerlendirmiĢtir.31

Sünneti doğru aktarma mesuliyeti sebebiyle sahabeden bazıları, fazla hadis rivayet etmekten kaçınmıĢtır. Ashabın büyükleri sırf bu sebepten dolayı kendilerinden beklenenin altında hadis rivayet etmiĢtir. Halifelerin fazla hadis rivayetini kontrol altına almasının asıl sebebi de budur. Hz. Ömer, bir grup sahabeyi Kûfe‟ye gönderirken onları uğurlamak için âdet olmadığı halde Medine dıĢına kadar onlarla beraber yürümüĢ ve bu davranıĢını Ģöyle izah etmiĢtir: “Ben, bir meseleyi anlatmak için buraya kadar sizinle yürüdüm. Böylece söyleyeceklerimi daha iyi belleyeceğinizi umuyorum. Siz ateĢte kaynayan tencere gibi Kur‟ân için gönülleri kaynayan (yani Kur‟ân okumaya çok istekli ve pek düĢkün) bir kavme gidiyorsunuz. Onlar sizi gördükleri zaman sizlere boyun eğecekler, „bunlar Muhammed‟in ashabıdır‟ diyeceklerdir. Onların karĢısına hadislerle çıkmayın. Rasûlullah‟tan az hadis rivayet edin. (Yâni onların sizden hadis almak için duydukları iĢtiyaka bakarak fazla rivayette bulunmayın). Ben de (sevâbta) sizin ortağınızım.”32

Dârimî, Hz. Ömer‟in bu sözleriyle Rasûlulah zamanındaki olaylarla (Eyyâmu Rasûlillah) ilgili hadisleri kastettiğini, yoksa sünnetler ve farzlarla ilgili rivayetleri menetmediğini söylemiĢtir.33

29 Hâkim, Ebû Abdillah Muhammed b. Abdillah en-Nisâbûrî, el-Müstedrek ale's-Sahihayn, thk. Mustafa

Abdülkadir Ata, I-IV, Beyrut, 1411/1990, IV, 376.

30

Buhârî, Ġstî‟zân, 13.

31 Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 334.

32 Dârimî, Mukaddime, 28; Ġbn Mâce, Mukaddime, 3. 33 Dârimî, Mukaddime, 28.

(23)

7

Sahabeden bazısı, sünnet anlayıĢlarının tabiî bir neticesi olarak hadislerden ne bir söz eksiltmiĢ ne de ilâve etmiĢtir. Yani hadisi kendi sözleriyle karıĢtırmamaya ve aynen rivayete özen göstermiĢtir. Abdullah b. Mesud, Rasûlullah‟ın ribâ yiyene lanet ettiğini rivayet ederken Alkame “Kâtibine de, Ģahitlerine de lanet etmedi mi?” diye sorunca Abdullah “Biz ancak iĢittiğimizi iĢittiğimiz gibi naklederiz” cevabını vermiĢtir.34

Ġbn Ömer, telbiyede Hz. Peygamber‟in ettiği duaya kendisi de ilâvede bulunmuĢ ve bu durumu açıkça belirtmiĢtir.35

Ġbn Mesud‟un ve Ġbn Ömer‟in bu tutumu Rasulullah‟ın sözüyle kendi söyledikleri söz arasında bir fark olduğunu göstermesi açısından dikkate değerdir.

Sahabenin rivayet ettikleri hadislerde gösterdikleri hassasiyet ve takip ettikleri metot açısından bize fikir veren bu örnekler ilk neslin hadis naklindeki titizliklerinin sonraki nesillerin sağlam bir ilim geleneğini tesis etmede ne kadar mühim rol oynadıklarını göstermektedir. Çünkü bir zincirin halkası gibi birbiriyle sıkı bir temas halinde olan sahabe, tabiûn ve tebeuttabiîn nesilleri, hadis naklindeki prensip ve kriterleri yerine getirmeye çalıĢmıĢtır. Bu Ģekilde Hz. Peygamber‟den gelen rivayetler ilk dönemden itibaren tahriften korunmuĢtur.

Ġlim adamlarının bu çabaları asırlar boyunca devam etmiĢtir. Bu ilmi faaliyetlere yazdığı onlarca eserleriyle katkıda bulunan âlimlerden birisi de Ahmed b. Hacer el-Askalani (v. 852/1449)‟dir. ġimdi de tezimizin konusu olan el-Vukuf adlı eserin müellifi bu mümtaz ilim adamını tanıtmak istiyoruz.

34 Müslim, Müsâkat, 105.

(24)

8

I. BÖLÜM

ĠBN HACER EL-ASKALÂNÎ‟NĠN HAYATI, ĠLMÎ KĠġĠLĠĞĠ

ve HADĠSÇĠLĠĞĠ

1. HAYATI:

1. 1. Adı ve Nesebi:

Ġbn Hacer‟in tam adı, Ahmed b. Ali b. Muhammed b. Muhammed b. Ali b. ġihabuddîn Ebû‟l-Fazl el-Kinânî el-Askalanî, el-Mısrî, el-Kâhirî (773-852/1372-1449)‟dir.36

Adı veya lakabı “Hacer” olan yedinci dedesine nispetle “Ġbn Hacer” diye meĢhurdur. Ebû‟l-Fazl künyesiyle ve ailesinin memleketi olan Filistin‟deki “Askalan” Ģehrine nispetle “Askalanî”, soyunun dayandığı “Kinâne”ye nispetle “Kinânî” olarak anılmıĢtır.37

22 ġaban 773/28 ġubat 1372 tarihinde Mısır‟da doğan, Ġbn Hacer el-Askalânî38

ilim ve kültürün oldukça geliĢtiği Memluklular devrinde yaĢamıĢtır.39

Babası, dedeleri gibi ticaretle uğraĢması yanında kıraât-i seb‟ayı bilen, Ģiir yazan ve Nevevî‟nin

el-Ezkâr‟ına istidrâk kaleme alan bir âlimdir. Ġbn Hacer dört yaĢındayken babasını

kaybetmiĢ, bir müddet sonra da annesi Nicâr da vefat edince ablası ile yalnız kalmıĢtır.40

Babasından sonra, onun eğitimiyle Mısır‟ın büyük tâcirlerinden olan Zeynüddin el-Harrûbî (v. 787/1385) ilgilenmiĢtir.41

1. 2. Görevleri:

Ġbn Hacer, müderrislik, kadılık, müftülük ve hatiplik gibi değiĢik görevlerde bulunmuĢtur. DeğiĢik medreselerde fıkıh, hadis, tefsir dersleri vermiĢ olan Ġbn Hacer,

36 Kettânî, es-Seyyid eĢ-ġerîf Muhammed b. Ca‟fer, er-Risâletü‟l-Müstatrefe li Beyâni MeĢhûri

Kütübi‟s-Sünneti‟l-MüĢerrefe, DımaĢk, 1333/1964, 162.

37

Ġbn Hacer el-Askalanî, el-Mecmeü‟l-Müessis fi‟l-Mu‟cemi‟l-Müfehris, I-II, Beyrut, 1994, III, 196.

38

Sehâvî, Ebü‟l-Hayr ġemseddin Muhammed b. Abdurrahman, el-Cevâhir ve‟d-Dürer fî Tercemeti

ġeyhi‟l-Ġslâm Ġbn Hacer el-Askâlânî, Kahire, 1986, 49; Yavuz, Adil, Muhammed b. Abdurrahman Sehâvî ve el-Mekâsidu‟l-Hasene, (Yüksek Lisans Tezi), Konya, 1993, 51-52.

39

Muhammed Ebu Zehv, el-Hadîs ve‟l-Muhaddisûn (Hadîs ve Hadisçiler), çev.:Selman BaĢaran-M. Ali Sönmez, 2007, Ġstanbul, 457.

40 Kandemir, YaĢar, “Ġbn Hacer el-Askalânî” , DĠA, Ġstanbul, 1999, XIX, 514.

41 Abdülmün‟im, ġakir Mahmud, Ġbn Hacer el-Askalânî Musannefâtuhu ve Dirasetun fî Menhecihî ve

(25)

9

imla meclisleri de kurmuĢtur. H. 808 yılında baĢladığı meclislerine h. 852 yılında vefat edinceye kadar devam etmiĢ ve çok sayıda talebe yetiĢtirmiĢtir.42

Ġlimle uğraĢmayı her Ģeyden üstün gören Ġbn Hacer, önceleri kendisine teklif edilen kadılık vazifesini kabul etmemiĢtir. Sultan el-Müeyyed defalarca ġam diyarının kadılığını ona teklif etmiĢse de, o reddetmiĢtir. Fakat zamanla Ġbn Hacer‟in bu katı tutumunun değiĢtiği görülmektedir. H. 827 yılında Kahire‟de Memluklu Sultanı el-Meliku‟l-EĢref Seyfuddin Barsbay (v. 842/1438) tarafından kadı olarak görevlendirilmiĢtir.43

Ġbn Hacer, kadılık yaptığı sırada da tedris görevini devam ettirmiĢtir.44

Defalarca kadılık görevinden ayrılıp tekrar dönen Ġbn Hacer, vefatına yakın bir zamanda, Cemaziyelahir 852‟de bu görevden ayrılmıĢ ve kendini tamamıyla kitap yazma iĢine vermiĢtir.45

1. 3. Vefatı:

852 yılının Zilkade ayında ishal ve dizanteriye yakalanan Ġbn Hacer, Zilhicce ayının sonlarına doğru vefat etmiĢtir (Zilhicce 852/ġubat 1449).46

Onun bu tarihten dokuz veya on gün önce vefat ettiği de söylenmektedir. Cenazesini taĢıyanlar arasında bulunan el-Melikü‟z-Zahir Çakmak‟ın teklifi üzerine cenaze namazını Abbasi halifesi kıldırmıĢ ve Karâfetu‟s-Suğra Kabristanı‟na defnedilmiĢtir. Ġbn Teymiyye‟nin vefatından sonra hiçbir cenazede bu kadar büyük bir cemaatin toplanmadığı, Mekke, Kudüs, Halep, DımaĢk gibi birçok Ģehirde onun için gıyabi cenaze namazı kılındığı, pek çok Ģair tarafından birkaç cilt tutacak hacimde mersiyeler yazıldığı belirtilmektedir.47

2. ĠLMĠ KĠġĠLĠĞĠ 2. 1. Tahsil Hayatı 2. 1. 1. Talebelik Dönemi

Ġbn Hacer beĢ yaĢını bitirdikten sonra okula baĢlamıĢ ve hıfzını dokuz yaĢındayken Muhammed b. Muhammed es-Seftî‟de tamamlamıĢtır. Hocası Zekiyyüddin Ebûbekir b. Nuredddin el-Harrûbî‟nin vasiyyeti ve zamanın bir âdeti olarak on iki

42 Abdülmün‟im, a.g.e., I, 129-142; Ebu Zehv, a.g.e., 457. 43

Abdülmün‟im, a.g.e., I, 143-145.

44 Abdülmün‟im, a.g.e., I, 150. 45 Abdülmün‟im, a.g.e., I, 118. 46 Abdülmün‟im, a.g.e., I,118-120.

(26)

10

yaĢındayken terâvîh namazı kıldırmıĢtır. Ġlk hadis tahsiline Mekke‟de baĢlayarak hocası Abdullah b. Muhammed en-NeĢâverî‟den Sahîh-i Buhârî‟nin çoğunu, Mekke Kadısı Cemâleddin Ġbn Zahîre‟den Cemmâîlî‟nin (v. 600/1204) Umdetü‟l-Ahkâm‟ını okumuĢtur.48

ġafiî furû‟ fıkhına dair kitaplar olan Ebu Ġshak eĢ-ġîrâzî‟nin(v. 476/1083)

et-Tenbîh‟i ile Abdülgaffâr el-Kazvînî‟nin (v. 665/1267) el-Hâvî‟s-Sağîr‟ini, nahve dair

eserler olan Harîrî‟nin (v. 516/1122) Mülhatü‟l-Ġ‟râb‟ı ile Ġbn Mâlik et-Tâî‟nin (v. 672/1273) Elfiyye‟sini, fıkıh usulüne dair Ġbnü‟l-Hacib‟in (v. 646/1248) el-Muhtasar‟ı ile Kâdı Beyzavî‟nin (v. 685/1286) Minhacü‟l-Vüsûl adlı eserlerini ezberlemiĢtir.49

Hem hâmîsi hem de hocası olan Harrûbî‟nin vefâtından sonra tahsiline üç yıl ara vermiĢ, ardından da diğer hâmisi Ġbnü‟l-Kattân es-Semunnûdî‟nin derslerine devam ederek fıkıh, usûl-i fıkıh, Arap dili, hesap gibi ilimlere dair kitaplar okumuĢtur. Daha sonra tarihle ve râvîlerle ilgilenen Ġbn Hacer 792/1390 yılından itibaren edebî ilimlerle meĢgul olmuĢtur. Ġbn Hacer 796/1394‟dan itibaren ise kendini tamamen hadis ilmine vermiĢ ve bu tarihten itibaren on yıl Zeyneddîn el-Irâkî‟nin ders halkasına katılmıĢtır. Hocası Irâkî‟nin vefatından sonra, onun damadı ve talebesi Nûreddin el-Heysemî‟den tahsiline devam etmiĢtir.50

Mekteb yıllarında tarih ve edebiyatla uğraĢmıĢ olan Ġbn Hacer‟in daha o dönemde râvilerle ilgili önemli bir birikiminin oluĢmaya baĢladığı belirtilmektedir.51

Ondokuz (19) yaĢına vardığında edebî sanatlarla uğraĢmıĢ ve bu alanda önemli bir noktaya gelmiĢtir.52

Gençlik yıllarında Sahîh-i Buhârî‟yi okumaya baĢlamıĢ olan Ġbn Hacer, onu farklı hocalardan dinleme imkânı da bulmuĢtur. 793/1390 yılından itibaren hadisle ilgilenmeye baĢlayan Ġbn Hacer‟in bu ilimde yoğunlaĢması ve ihtisaslaĢmaya baĢlaması ise 796/1393‟ten itibarendir. O, hadis ilmini ağırlıklı olarak, yaklaĢık 10 yıl talebelik yaptığı hocası Zeynuddin el-Irakî‟den (v. 806/1403) almıĢtır. Irakî, 797/1394‟de hadis ilimlerinde ders vermesi için Ġbn Hacer‟e icazet veren ilk kiĢidir. Mısır dıĢında da öğrenimini sürdüren Ġbn Hacer, h.800 yılında Yemen‟e gitmiĢ birçok alimden ilim öğrenmiĢ, Allame Mecdüddîn Fîruzabâdî‟den (817/1414) meĢhur eseri

48

Hüseynî, Muhammed b. Ali b. Hasan ed-DımaĢkî, Zeylü Tezkireti‟l-Huffâz, Beyrut, ts., 326.

49 Sehâvî, a.g.e., 64. 50 Sehâvî, a.g.e., 62-67 51 Abdülmün‟im, a.g.e., I, 58. 52 Abdülmün‟im, a.g.e., I, 60.

(27)

11 Muhît‟i okumuĢtur.53

Dönemin diğer hadis âlimlerinden de dersler alan Ġbn Hacer, çok sayıda hadis cüz‟ünü ve hadis kitabını hocalarından okumuĢ ve ilim tahsili için gittiği yerlerde bulduğu hadis kitaplarını da toplamıĢtır ki, Fethu‟l-Bârî‟de hadislerin farklı tariklerini karĢılaĢtırmadaki baĢarısında bunun etkisinin olduğu söylenebilir.54

2. 1. 2. Hocalık Dönemi

Ġbn Hacer, 806/1403 yılında resmen hocalık vazifesine baĢlamıĢ, aynı yıl ġeyhuniyye, 809/1406‟da Mahmudiyye medreselerinde hadis hocalığına getirilmiĢtir. 812-819/1409-1416 yılları arasında el-Cemaliyye el-Müstecidde medresesinde, 833/1430‟da Ġbn Tolun Camii‟nde 836/1433‟te EĢrefiyye Dârülhadisi‟nde ve vefatından bir yıl önce yapılan Zeyniyye medresesinde hadis okutmuĢtur.55

Hadis hocalığı yanında 813/1410 yılından itibaren Baybars Hankahı‟nda meĢihat görevini üstlenmiĢ, imlâ meclisleri geleneğini canlandırarak Irâkî‟nin ardından özellikle Baybarsiyye ile ġeyhûniyye ve Kâmiliyye Dârülhadisi ile Nil kenarındaki evinde vefatına kadar bu meclisleri sürdürmüĢtür. 1150 kadar mecliste yaklaĢık on cilt hacmindeki hadisleri âdeti olduğu üzere ezbere yazdıran Ġbn Hacer, el-Emâli‟l-Hadîsiyye‟yi bu gayretle meydana getirmiĢtir.56

Ömrünün neredeyse son kırk senesini fıkıh dersi vererek geçiren ve yirmi yıl kadar ġafiî kâdıkudâtlığı yapmıĢ olan Ġbn Hacer fıkıhta da derin bir vukufiyyet sağlamıĢtır. Ġbn Hacer tefsir alanında da eserler vermiĢ, el-Medresetü‟l-Hüseyniyye ve el-Kubbetü‟l-Mansûriye‟de uzun süre tefsir okutmuĢtur.57

3. ESERLERĠ

Ġbn Hacer‟in kendi eserlerinin isimlerini bir kitapta topladığı ve bu kitabın baĢında, eserlerinin çoğunu baĢkalarının yazdığı bir kitaba bile eĢdeğer görmediğini dile getirdiği belirtilmiĢtir.58

Sehavî, Ġbn Hacer‟in hadis baĢta olmak üzere muhtelif ilimlere dair 150‟den fazla eser kaleme aldığını söyler.59

Doktora çalıĢmasıyla Ġbn Hacer‟in ilmi

53 Yavuz, Adil, Muhammed b. Ali ġevkânî Hayatı, Ġlmi ġahsiyeti ve Hadisciliği, Ankara, 2003, 50. 54

Bilen, Mehmet, “Hadis ġarihi Olarak Ġbn Hacer el-Askalânî”, ġarkiyat Ġlmi AraĢtırmalar Dergisi, Sayı: II, Kasım 2009, 52.

55 Kandemir, a.g.m., DĠA, XIX, 515. 56

Kandemir, a.g.m., DĠA, XIX, 515.

57 Ġbn Fehd, Necmeddin Ömer b. Muhammed b. Muhammed el-KureĢî, Mu‟cemu‟Ģ-ġüyûh, Riyad, ts.,

70-78.

58 Abdülmün‟im, a.g.e., I, 161-162.

(28)

12

kiĢiliği ve eserleri hakkında en kapsamlı araĢtırmayı yapan ġakir Mahmud Abdülmünim ise ona ait 282 eserin varlığını tespit etmiĢtir.60 Ġbn Hacer‟in, hadis alanında Ģerh, ilelü‟l-hadîs, tariklerin cem‟i, zevâid, tahrîc, âlî isnâd ve kırk hadis çalıĢmaları yanında hadis usûlü, ricâlü‟l-hadîs, mu‟cem, biyografi ve tertip çalıĢmaları vardır. Kur‟an ilimleri, fıkıh ve fıkıh usulü, akâid, tarih, dil ve edebiyat, fetva ile ilgili sorular ve cevaplar gibi muhtelif alanlarda da eserleri vardır. Çok sayıda âlimden ders alan Ġbn Hacer, ders olarak okuduğu kitapları ve kendisine ders vermiĢ olan hocalarını zikrettiği iki kitap yazmıĢtır. Bunlardan el-Mu‟cemu‟l-Mufehres‟te okuduğu kitapları ve bu kitapları kendisine okutan hocalarının isimlerini, el-Mecmau‟l-Muesses li‟l-

Mu‟cemi‟l-Mufehres‟te ise hocalarının terceme-i hallerini ve onlardan aldığı ders ve icazetlerini

zikretmektedir. el-Mecmau‟l-Muesses‟te yedi yüze yakın âlimi ve onlardan aldığı ders ve icazetlerini zikretmesi onun ciddi bir tahsil hayatının olduğunu göstermektedir.61

Ġbn Hacer‟in hadisle ilgili eserlerini hadisçiliği kısmında ele alacağımız için burada muhtelif ilim dallarına dair te‟lif ettiği eserlerine yer vereceğiz.

Kur‟an ilimleriyle alakalı eserlerinden bazılarından bahsetmek gerekirse;

el-Ġ‟câb bi Tibyâni‟l-Esbâb‟ı (eserin bir nüshası Karaviyyîn kütüphanesindedir)62

, el-Ġtkân

fî (Cem‟i Ehâdîsi) Fezâili‟l-Kur‟ân‟ı (tamamlanamamıĢ bir risaledir)63

, hacimli bir eseri olan el-Ġhkâm li Beyâni mâ fi‟l-Kur‟ân mine‟l-Ġbhâm‟ı64, el-Âyâtü‟n-neyyirât fî

Ma‟rifeti‟l-Havârik ve‟l-Mu‟cizât‟ı ile Tecrîdü‟t-Tefsîr min Sahîhi‟l-Buhârî‟si, ayrıca

müteĢabih ayetleri incelediği Kur‟an‟da yer alan yirmi yedi yabancı kelimeye dair Taceddin es-Sübkî‟nin manzum risalesine Mâ Vakaa fi‟l-Kur‟ân min Gayri

Lugati‟l-‟Arab adıyla yazdığı zeyl zikredilebilir.65

Fıkıh alanında yazdığı eserlerin en meĢhuru Bulûğu‟l-Merâm min

Edilleti‟l-Ahkâm‟dır. Eser ibadet, hukuk ve muamelata dair 1356 sahih hadisten oluĢmuĢtur. Emîr

es-San‟ânî, Sıddîk Hasan Han, Ahmed Hasan ed-Dihlevî gibi âlimler tarafından ĢerhedilmiĢtir. Tebyînü‟l-Aceb fî mâ Verade fî Fazli (Savmi) Receb, Menâsikü‟l-Hac,

ġerhu‟r-Ravza (Nevevî‟nin Ravzatü‟t-Tâlibîn adlı eserinin tamamlanamamıĢ Ģerhidir.)

60 Kandemir, a.g.m., DĠA, XIX, 517.

61 Bilen, a.g.m., ġarkiyat Ġlmi AraĢtırmalar Dergisi, II, 52. 62

Kandemir, a.g.m., DĠA, XIX, 526.

63 Ġsmâîl PaĢa el-Bağdâdî, Hediyyetu‟l-Arifîn Esmâu‟l-Müellifîn ve Asâru‟l-Musannifîn, I-II,

Ġstanbul-Beyrut, 1951, I, 128-130.

64 Abdülmün‟im, a.g.e., I, 284. 65 Kandemir, a.g.m., DĠA, XIX, 526.

(29)

13

en-Nüket „alâ ġerhi‟l-Mühezzeb, en-Nüket „alâ ġerhi‟l-Umde (Cemmâili‟nin

Umdetu‟l-Ahkâm‟ına Ġbn Mülakkin‟ın yazdığı Ģerh hakkındaki görüĢlerini ihtiva eden eser tamamlanamamıĢtır). el-Minha fî mâ „Allaka‟Ģ-ġafi‟î el-Kavle bihi „ale‟s-Sıhha; ġafi‟î‟nin bazı fikhî meseleleri açıklarken o meseleye dair hadisin sahih olduğunu belirttiği yerlerde Ġbn Hacer‟in aynı konudaki diğer hadisleri de zikrederek bunların sıhhat derecesini gösterdiği bir çalıĢmadır. Ġbn Hacer‟in bunların dıĢında fıkıh ve akaide dair bazı hadislerin sıhhat derecesi hakkında kendisine yöneltilen soruları topladığı bazı cüzleri bulunmaktadır.66

Ġbn Hacer, akaid alanında el-Gunye fi‟r-Rü‟ye (Ġsra gecesinde Hz. Peygamber‟in Allah‟ı gördüğünü ileri sürenlerle buna karĢı olanların görüĢlerini topladığı bir cüzdür),

el-Hisâlü (Ma‟rifetü‟l-Hisâli)‟l-Mükeffire li‟z-Zünûbi‟l-Mukaddeme ve‟l-Mu‟ahhare

(845‟te yazılan eser ilk olarak Mecmû‟atü‟r-Resâili‟l-Müniriyye içinde (Kahire, 1343, I, 257-266) daha sonra ise Muhammed Riyâz Mâlih (DımaĢk, 1963), Câsim el-Füheyd ed-Devserî (Kuveyt, 1984; Beyrut 1990) tarafından yayımlanmıĢtır.),

Ma‟rifetü‟l-Hisâli‟l-Mûsile ile‟z-Zılâl (eser Ġbn Hacer‟in el-Emâlî‟sinin 99.-105. meclislerinde yer

almaktadır), Zikrü‟l-Bâkiyâti‟s-Sâlihât adlı eserleri telif etmiĢtir.67

Tarih alanında verdiği eserlerden, ed-Dürerü‟l-Kâmine (biyografi çalıĢması olan eser, Freitz Krenkow (I-IV, Haydarabad, 1348-1350), M.Seyyid Cadelhak (Kahire 1966/67) ve M. Abdülmuîd Han (Hindistan, 1972) tarafından yayımlanmıĢtır),

Zeylü‟d-Düreri‟l-Kâmine (Adnan DerviĢ (Kahire, 1992) neĢretmiĢtir), Ġnbâü‟l-Gumr bi Ebnâi‟l-Umr (Ġbn Hacer‟in yaĢadığı dönemin Mısır tarihi mahiyetindeki eser, Seyyid Abdullah

b. Ahmed el-Alevî (I-IX, Haydarabâd, 1967-1976; Beyrut, 1986), Hasan HabeĢî (I-III, Kahire, 1969-1972), Muhammed Ahmed Dehman (DımaĢk, 1978-1979) tarafından yayımlanmıĢtır), Ref‟ul-Ġsr „an Kudâti Mısr, Ġbn Kesîr‟in el-Bidâyesinin ihtisarı olan

Mâ Verade mine‟r-Rivâye fi‟l-Bidaye ve‟n-Nihâye (eserin bir nüshası

Dârü‟l-Kütübü‟l-Mısriyye‟de bulunmaktadır), Müntekâ min Megâzi‟l-Vâkıdî, Ta‟lik min Târihi Ġbn

Asâkir, Tecrîdü‟l-Vâfî bi‟l-Vefeyât, el-Ġ‟lâm bi men Vülliye Mısr fi‟l-Ġslâm (Mısır‟ın

fethinden sonra burada valilik yapanların ele alındığı eserin üç ciltlik bir yazması Oxford kütüphanesinde bulunmaktadır), Müntekâ min Târihi Ġbn Haldun, Irâkî‟nin Hz.

66 Kandemir, a.g.m., DĠA, XIX, 526-527. 67 Kandemir, a.g.m., DĠA, XIX, 527.

(30)

14

Peygamber‟in hayatını ve Ģemâilini bin beyitte ele aldığı ed-Dürerü‟s-Seniyye‟sine yazıldığı tahmin edilen ġerhu Nazmi‟s-Sîre li‟l-‟Irâkî zikredilebilir.68

Dil ve edebiyat sahasında da çalıĢmaları bulunan Ġbn Hacer‟in bu alanda telif ettiği eserlerin önemlileri arasında, Dîvânü ġi‟rihi‟l-Kebîr (Manzûmü‟d-Dürer),

es-Seb‟atü‟s-Seyyâre en-Neyyirât, Müsâmirü‟s-Sâhir ve Müsâhirü‟s-Sâmir, Celebü Haleb, ed-Dürerü‟l-Mudiyye min Fevâidi‟l-Ġskenderiyye, Urcûze fî Vefeyâti‟l-A‟yan li‟z-Zehebî

sayılabilir.69

Sorular ve cevaplara dair yazdığı Fetâva‟l-Hâfız Ġbn Hacer el-Askalâni Fî

Ahvâli‟l-Kubûr ve Ahvâli‟n-NüĢûr, Ahvâlü‟l-Meyyit min Hîni‟l-Ġhtizâr Ġle‟l-HaĢr, el- Ecvibetü‟l-Vâride ani‟l-Es‟ileti‟l-Vâfide min Haleb (Sahîh-i Buhâri‟deki bazı hadislerde

müphem ifadelerle zikredilen Ģahısların kim olduğu, bir kısım muallak rivayetlerin hangi hadis kitaplarında mevsûl rivayet edildiği bazı olayların hangi yılda meydana geldiği gibi hususlarda hocasının oğlu Ebu Zer el-Halebî‟nin kendisine sorduğu kırk kadar soruya verdiği cevabı ihtiva eder). Cevâbü Su‟âl fî men „ÂĢe Ba‟de‟l-Mevt, Su‟âl

Ġle‟l-Ulema „ani‟l-Mü‟errih Ellezî Yezkürü Terâcüme‟n-Nâs „alâ Mâ Ya‟lemü minhâ min Hayr ve ġer ve Ġcâbetü‟l-Ulemâ „Aleyhâ Ve Evvelühüm Ġbn Hacer el-Askalânî

(Haydarabad Âsafiye kütüphanesi‟nde bir nüshası vardır.), el-Cevâbü‟l-Celîl „an Hükmi

(Ziyâreti) Beledi‟l-Halîl (Temîm ed-Dârî ile birlikte Hz. Peygamber‟in huzuruna gelen

Ebû Hind ed-Dârî‟nin biyografisine dair bir cüzdür).

Ġbn Hacer‟in bazı hadislerin sağlamlık derecesini öğrenmek amacıyla sorulan sorulara verdiği cevapları ihtiva eden el-Es‟ile ve‟l-Ecvibe adlı risâleleri de vardır. Bunların dıĢında h. 817 yılı ile 820 yılları arasında Ezher Camii‟nde okuduğu hutbeleri ihtiva eden Dîvânü‟l-Hutabi‟l-Ezheriyye‟si, Ebu‟l Mehâsin el-Hüseynî‟nin Zehebi‟nin el-‟Ġber‟i üzerine yazdığı zeylin devamı olan Zeyl „alâ Zeyli‟l-Hüseynî, Müntehabü

Târîhi Kazvîn, Divânü‟l-Hutabi‟l Kılâ‟iyye, Cüz‟ fî Darbi‟r-Remel, Risâle fî Ta‟addüdi‟l-Cum‟a bi Belde Vâhide adlı eserleri sayılabilir.70

68 Kandemir, a.g.m., DĠA, XIX, 528. 69 Kandemir, a.g.m., DĠA, XIX, 528. 70 Kandemir, a.g.m., DĠA, XIX, 528-529.

(31)

15

4. HADĠSÇĠLĠĞĠ

4. 1. Hadis Öğrenimi ve Öğretimi 4. 1. 1. Hocaları ve Okuduğu Eserler

Ġbn Hacer, çok sayıda âlimden ders almıĢtır. Sehâvî, onun ders almıĢ olduğu 644 kiĢinin ismini zikretmektedir. Önemli hocalarından bazıları Ģunlardır:

Kıraat Hocaları:

1- Ġbrahim b. Ahmed b. Abdulvahid et-Tenûhî (v. 800/1397).

2- Muhammed b. Muhammed b. Muhammed ed-DimaĢkî el-Cezerî (v. 833/1429).

Hadis Hocaları:

3- Abdullah b. Muhammed b. Abdullah b. Süleyman en-NeĢâverî (v. 790/1388). 4- Cemaluddin Muhammed b. Abdullah b. Zahîre el-Mahzûmî (v. 817/1414). 5- Ebu‟l-Fadl Zeynuddin Abdurrahim b. Huseyn b. Abdurrahman el-Irâkî (v. 806/1403).

6- Ebu‟l-Hasan Ali b. Ebi Bekr b. Süleyman el-Heysemî. (v. 807/1404). Fıkıh Hocaları:

7- Ġbrahim b. Musa b. Eyyub, Burhaneddin el-Ebnâsî (v. 802/1399). 8- Ömer b. Ali b. Ahmed b. el-Mulakkin (v. 804/1401).

9- Ömer b. Raslan b. Nasîr b. Salih el-Bulkînî (v. 805/1402). 10- Muhammed b. Ali b. Abdullah el-Kattan (v. 813/1410). 11- Ali b. Ahmed b. Ebi Bekr el-Udmî (v. 813/1410). Arab Dili Hocaları:

12- Muhammed b. Muhammed b. Ali b. Abdurrezzak el-Gumârî (v. 802/1399). 13- Muhammed b. Ġbrahim b. Muhammed ed-DimaĢkî el-BiĢtekî(v. 830/1426). 14- Mecduddin Ebu‟t-Tahir Muhammed b. Ya‟kub b. Muhammed b. Ġbrahim b. Ömer es-ġirâzî el-Fîrûzabâdî (v. 817/1414).

15- Ġzzuddin b. Cemâ‟a (v. 819/1416). Ġbn Hacer, bu zattan farklı ilimler de dersler almıĢtır.71

(32)

16

4. 1. 2. Talebeleri

Ömrünü hadis öğrenme ve öğretme ile geçiren Ġbn Hacer birçok medresede dersler vermiĢ, talebe yetiĢtirmiĢtir. En meĢhur bazı talebelerini zikredecek olursak:

1- ġeyhu‟l-Ġslam Zekeriya b. Muhammed el-Ensârî (924/1518).

2- ġemseddin b. Muhammed b. Abdurrahman es-Sehâvî (831–902/1427–1497). Ġbn Hacer‟in e gözde öğrencisi olarak kabul edilen Sehâvî, hocasının hayatını anlatmak üzere el-Cevâhir ve‟d-dürer fî tercemeti ġeyhülislam Ġbn Hacer adlı eserini yazmıĢtır.72

3- el-Ġzz b. Fehd.

4- Abdü‟l-Hakk es-Sinbâtî.73

5- Zeyneddin Ebü‟l-Adl Kasım b.Kutluboğa el-Hanefi (879/1474).74 6- Celâlüddîn Abdurrahman b. Ebî Bekr es-Suyûtî (911/1505)‟dir. 75

Hadis alanında yetiĢtirdiği talebeler yanında, birçok eser te‟lif eden Ġbn Hacer‟in bu alandaki çalıĢmaları Ģunlardır: En değerli çalıĢması kabul edilen Fethu‟l-Bârî bi

ġerhi Sahîhi‟l-Buhâri olmak üzere; Hedyü‟s-Sârî (Fethu‟l-Bari‟nin mukaddimesi olup,

Sahih-i Buhari hakkında gerekli bilgileri ihtiva eder), en-Nüket „alâ ġerhi Sahîh-i

Müslim, Tezkiretü‟l-Hadisiyye76

, Sünâ‟iyyâtü‟l-Muvatta‟ (Ġmam Malik‟in iki râvi ile Hz. Peygamber‟e veya sahabeye ulaĢtığı 122 merfu ve mevkuf rivayeti içerir)77

,

Sülâsiyyâtü‟l-Buhârî, Humâsiyyâtü‟d-Dârekutnî78

, el-Cem‟ beyne‟s-Sahîhayn, et-Ta‟lik „alâ Müstedreki‟l-Hâkim, el-Mecâlis, Tefsîrü‟l-Garibi‟l-Hadis adıyla neĢredilen

(Kahire, 1950-54) Takrîbü‟l-Garîb el-Vâkı‟ fi‟s-Sahîh, Muhtasaratü‟t-Terğîb

ve‟t-Terhîb li‟l-Münzirî (eser ilk olarak M. Ali Subeyh tarafından 1933 yılında

yayımlanmıĢtır), Bezlü‟l-Mâ‟ûn fî Fazli‟t-Tâ‟ûn, Tağliku‟t-Ta‟lik (Ġbn Hacer bu çalıĢmasını önce et-TeĢvîk ilâ Vasli‟l-Mühim mine‟l-Ta‟lîk, daha sonra et-Tevfîk li

Vasli‟l-Mühim mine‟l-Ta‟lîk adıyla ihtisar etmiĢtir. Bu ihtisar Said Abdurrahman Musa

el-Kazekî tarafından beĢ cilt halinde (Beyrut, DımaĢk, Amman, 1985) yayımlanmıĢtır),

72

Bkz. Gazzî, Necmüddin Muhammed b. Muhammed, el-Kevâkibü‟s-Sâira fî A‟yani‟l-Miet el-ÂĢira, Süleymaniye, H. Hüsnü PaĢa, no: 876 v. 22 b; Yavuz, Muhammed b. Abdurrahman Sehâvî, 21.

73 Ġbn Hacer el-Askalanî Ahmed b. Ali, Kitâbü‟l-Îsâr bi Ma‟rifeti Ruvâti‟l-Âsâr, thk. Mesud Abdülhamid

Sadeni, Kahire, ts., 7.

74

Kettâni, a.g.e., 131.

75 Ġbn Hacer el-Askalanî, Ahmed b. Ali, Lisânu‟l-Mizân, I-VII, Beyrut, 1986, VII, 1-6. 76 Kandemir, a.g.m., DĠA, XIX, 518.

77 Ġbn Hacer el-Askalânî, el-Mecmaü‟l-Müesses, I, 434. 78 Ġbn Hacer el-Askalânî, el-Mecmaü‟l-Müesses, III, 256.

(33)

17

el-Kavlü‟l-Müsedded fi‟z-Zebbi „an Müsned-i Ahmed (Sââtî‟nin el-Fethu‟r-Rabbânî‟si

ile birlikte (Kahire, 1981) yayımlanmıĢtır), el-Vukûf „alâ mâ fî Sahîh-i Müslim

mine‟l-Mevkuf, Ġntikâdü‟l-Ġ‟tirâz fi‟r-Red „ale‟l-‟Aynî fî ġerhi‟l-Buhârî (Aynî‟nin,

Fethu‟l-Bârî‟ye yönelttiği eleĢtirilere verdiği cevapları muhtevi eseri Hamdi Abdulmecit es-Silefî ve Subhî es-Samerrâî (Riyad, 1993) neĢretmiĢtir), el-Ġstinsâr

„ale‟t-Tâ‟ini‟l-Mi‟sâr, çeĢitli kaynaklardan senedsiz olarak seçilen hadislerin rivayet kusurlarının

gösterildiği ancak tamamlanamamıĢ bir eser olan el-Mü‟temen fî Cem‟i‟s-Sünen

(el-Câmi‟u‟l-Kebîr min Süneni‟l-BeĢîri‟n-Nezîr), et-Ta‟lîk „ale‟l-Mevzû‟ât li Ġbni‟l-Cevzî, Ta‟rîfü‟l-Menhec bi Tertîbi‟l-Müdrec, el-Muharrec mine‟l-Müdebbec, et-Ta‟rîc „ale‟t-Tedbîc, el-Mukterib fî Beyâni‟l-Muztarib, el-Ġntifâ‟ bi Tertîbi‟l-‟Ġlel li‟d-Dârekutnî „ale‟l-Envâ‟, Turuku Hadîsi “Mâü Zemzem li Mâ ġüribe leh”, Turuku Hadîsi “Lâ Tesübbü‟l-Bürgus”, Nüzhetü‟n-Nâzır ve‟s-Sâmi‟ fî Turuki Hadîs es-Sâimü‟l-Mecâmi‟, Lezzetü‟l-‟AyĢ bi Cem‟i Turuki “el-Eimmetü min KureyĢ”, Hadîsu‟l-Gusl Yevme‟l-Cum‟a, Hadîsu‟l-Mesh ale‟l-Huffeyn, Tuhfetü‟l-Müsterîz bi Mes‟eleti‟t-Temhîz (Mehîz), Ġthâfü‟l-Mehere bi Etrâfi‟l-‟AĢere, Ġtrâfü‟l-Müsnedi‟l-Mu‟telî bi-Etrâfi‟l-Müsnedi‟l-Hanbelî, en-Nüketü‟z-Zırâf „Ale‟l-Etrâf (Mizzî‟nin Tuhfetü‟l-EĢrâf‟ında gördüğü bazı

yanlıĢlıkları düzeltmek amacıyla yazılmıĢtır), el-Metâlibu‟l-‟Âliye bi

Zevâ‟idi‟l-Mesânîd‟s-Semâniye (Habibürrahman el-A‟zamî tarafından (Kuveyt, 1970-73); Yusuf

Abdurrahman el-Mar‟aĢlî tarafından (Beyrut, 1987) yayımlanmıĢtır), Muhtasaru

Zevâ‟idi Müsnedi‟l-Bezzâr „ale‟l-Kütübi‟s-Sitte ve Müsnedi Ahmed (eser üzerine yapılan

bir doktora çalıĢması mevcuttur. Abdullah Murad Ali, Medine, 1405), Netâ‟icü‟l-Efkâr

fî Tahrîci Ehâdisi‟l-Ezkâr (yarım kalan eseri Sehâvî tamamlamıĢtır)79

,

Muvâfakatü‟l-Hubri‟l-Haber fî Tahrîci Ehâdîsi‟l-Muhtasar, el- Ġstidrâk „alâ ġeyhihi‟l-‟Irâkî fî tahrîci‟l-Ġhyâ, Tesdîdü‟l-Kavs fî Muhtasaru (Etrâfı, Tertîbi) Müsnedi‟l-Firdevs, Telhîsü‟l-Habîr fî Tahrîci Ehâdîsi‟r-Râfi‟iyyi‟l-Kebîr, et-Temyîz fî Tahrîci Ehâdîsi‟l-Vecîz, et-Telhîsü‟l-Habîr fî Tahrîci Ehâdîsi‟Ģ-ġerhi‟l-Vecîzi‟l-kebîr (Muhammed

er-Râfiî tarafından Veciz‟e yazılan ġerh‟ul-Kebîr‟deki hadislerin tahricîdir), ed-Dirâye fî

Tahrîci (Telhîsi, Müntehab) Ehâdîsi‟l-Hidâye (Nasbu‟r-Râye‟nin muhtasarıdır), el-Kâfi‟Ģ-ġâf fî Tahrîci Ehâdîsi‟l-KeĢĢâf, Hidâyetü‟r-Ruvât ilâ Tahrîci Ehâdîsi‟l-Mesâbîh ve‟l-MiĢkât, el-Ehâdîsü‟l-Mevzû‟a el-Vâride fî Mesâbîhi‟sünne li‟l-Beğâvî (el-Ecvibe

Referanslar

Benzer Belgeler

Dört liraya biri etli olmak üzere üç kap yemek yiyenler de orta halliler.. İşte bunlar

Sûzî de bu meyanda güneş ve ay gibi gök cisimlerinin belli bir merkez yörüngesinde sürekli dönmekte olduğunu belirterek kendisinin de pirlerinin eteğine

Book Store application Business Layer communicates with presentation layer and data access layer with request and reply messages that are mentioned in 3.1.4. section of

söz konusu olması. Liderler takımlar konusunda nasıl eğitilmelilerse, aynı şekilde çalışanlar da bu konuda eğitilmelidir. d) Takımlarda yer alan üyelerin ortak

Bu bağlamda Ebû Dâvûd’un eserinde yer alan bilgiler ışığında karşımıza çıkan Bedir Savaşı, Benû Kaynukâ, Uhud Savaşı, Benû Nadîr, Zatü’r-Rikâ‘

İznik'te Yeşil Cami (sol sayfada) ve 1388 tarihinde Birinci Murat tarafından annesi Nilüfer Hatun adına yaptırıl­ mış olan bu imaret bugün Arkeoloji Müzesi

“Asılacak Kadın” adlı yapıtın erkek karakteri Yalçın, küçükken aidiyet duygusunun gelişememesi, hangi toplumsal kesime dahil olduğunu belirleyememesi

accomplished many of their goals like placing an artificial satellite on the earths orbit, sending animals to space, sending a spacecraft to the moon and performing a manned