ġamanlık devrinde süregelen, saçı saçmak da günümüze kadar gelen bir baĢka adettir. Evlenme törenlerinde gelinin baĢına saçı saçılır. Bu iĢlem nikah töreninde, gelin indirme anında ve düğün esnasında uygulanabilmektedir. Avcılık devrinde avlanan hayvanın kanı, yağı ve eti, çobanlık devrinde süt, kımız ve yine hayvan yağı, çiftçilik devrinde darı, buğday, meyveler saçı olarak kullanılmıĢtır. Zamanla bu adet bütün sevinç gösterilerinde yürürlükte
olmuĢtur654
. Ayrıca saçılan bütün saçılar bu özel günlere katılanlar tarafından
kapıĢılmaktadır655
.
Gazneli Sultanı Mesud‟un Ebu Kâlicâr‟ın kızı ile düğününde, Selçuklu Sultanı MelikĢah ile Terken Hatun‟un düğününde çok miktarda saçı saçılmıĢtır. Bir baĢka örnek olan Karahanlı
651 Hunkan, a.g.e., s. 166; Hunkan, “Türk Hakanlığı‟nda Kadın”., s. 378. 652 Barthold, Türkistan, s. 299.
653 Hasan Ġbrahim Hasan, a.g.e., s. 433.
654 Aydın Taneri, Türk Devlet Geleneği, Ġstanbul 1997, s.193.
Kadir Han‟ın kızı ile Gazneli Mesud‟un evliliğinde de Han‟ın elçileri Ģehre getirilmiĢ, bütün Ģehir baĢtanbaĢa donanmıĢ ve her taraf süslenmiĢti. Gazneli Mesud‟un Kadir Han‟ın kızıyla evlenmesi dolayısıyla Ģehre gelen elçilerin üzerine pazarlarda ve çeĢitli yerlerde halk tarafından o kadar çok dinar ve dirhem saçılmıĢtı ki elçiler hayretler içerisinde kalmıĢtı. Gazneli Sultanı, Türklerin daha önce hiç görmedikleri Ģeyleri bu düğün vasıtasıyla
görmelerini istemiĢti ve bu nedenle hiçbir konuda abartıdan kaçınılmamıĢtı656
.
Yüksek miktarda saçının saçıldığı törenlerden birisi de Tuğrul Bey ile halifenin kızı Seyyide Hatun‟un nikahı olmuĢtur. Nikah merasiminin bitiminden hemen sonra Amîdülmülk, sultanın tahtının önünde her birinin ayarı 10 miskal değerinde olan altınlar saçtı ve bu arada da sultanın otağının kapısının önüne altın ve gümüĢler saçıldı. Bu saçılardan mecliste bulunan devlet adamları da nasiplerini almıĢlardır. Örneğin; bu sırada elçi Ġbnü‟l-Mahlebân‟ın önüne, saçılan saçılardan içinde 1000 altın ve bir o kadar da gümüĢ paranın bulunduğu hüsrevanî bir kadeh düĢmüĢtür. Fakat o bu kadehi kaldıramayınca onlar, bizzat bulunduğu yere kadar
getirmiĢlerdir657. Bu olay bir sultan düğününde saçılan saçıların gösteriĢ ve zenginliğine güzel
bir örnektir.
Sultan Alparslan‟ın kızı ile Halifenin torunu Uddetüddîn‟in nikah merasiminde pek çok
saçı saçılmıĢtır658. Sultan, iki yanındaki tabaklarda bulunan dizi halindeki incileri
etrafındakilere saçtı ve ayrıca kaftanında bulunan içinde mücevher dolu üç torbayı da Amîdüddevle‟ye doğru attı ve: “Daha önce saçtığım incileri el uzatıp almadığından dolayı
bunlar senin hakkındır.” dedi. Bunun üzerine Amîdüddevle, ayağa kalktı ve bu keseleri alıp
kabul etti: “Ben, bunları alıp kabul ettim, fakat bunları da bu saçıya katmak benim için daha
neşeli ve iyi olur.” dedi ve keseleri oradakilerin üzerine saçtı. Bundan bir süre sonra
Amîdülmülk tekrar sultanın huzuruna çağırılmıĢtır ve bunu Ģöyle anlatmaktadır: “Bir süre sonra odasında yalnız bulunan sultan, beni katına çağırınca Nizâmülmülk de benimle birlikte odaya girdi. Bir de baktık ki sultanın önünde, adet olduğu üzere, büyük kağıtların üstünde, içinde mücevher ve altın paraların dinar bulunduğu tabaklar duruyordu. Sultan: “Bunları
beraberinde alıp götür dedi.”, ben de ona asla karĢı gelemezdim. Sultanın katından çıkınca
aldığım Ģeyleri kapının önünde duranlara dağıttım, hatta yanımda bulunan değeri 1000 altın
olan giysileri ve ayrıca 700 altını onlara saçı olarak saçtım.”659
.
656 Nuhoğlu, a.g.m., s. 110.
657 Sıbt Ġbnü‟l-Cevzî, Mir‟âtü‟z-Zamân, s. 108; ReĢîdü‟d-Dîn-Fazlullah, Cami‟ü‟t-Tevârih, s. 106. 658 Bondârî, Zubdat al-Nuşra, s. 43.
659
Sıbt Ġbnü‟l-Cevzî, Mir‟âtü‟z-Zamân, s. 179; Köymen, “Alparslan Zamanı Selçuklu Saray TeĢkilâtı ve Hayatı”, s. 95; Altınsoy, a.g.t., s. 64-65.
Sultan Muhammed Tapar‟ın kız kardeĢi Seyyide Hatun ile Halife Müstazhir-Billâh‟ın nikah merasiminde eski Türk adetleri gereğince saçı saçılmıĢtır. Nikah kıyıldıktan sonra
davetlilerin üzerine saçılan bu saçı altın ve mücevherattan oluĢmaktadır660
.
Nikah esnasında saçı geleneğine sıkça rastlanmakla beraber gelinin çeyizi giderken bu çeyizin üzerine de saçı saçıldığı olmuĢtur. Çeyizin üzerine saçılan saçı Halife Muktedî ile Mâh-Melek Hatun‟un evliliklerinde görülmektedir. Süslü hizmetkarlar ve halkın saçtığı bu
saçı gümüĢ ve altın paralardan oluĢmuĢtur661
.
Cömertliğin Türk devlet geleneğinde iki tezahürü vardır. Bunlardan biri “saçı saçma”,
diğeri “toy verme” dir662. Bu iki oluĢum da düğün gelenekleri içerisinde görüldüğünden
evlilik törenlerinin cömertliğin bir sembolü olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bu gelenek de günümüze kadar gelen düğün adetleri içerisinde yer almaktadır.
X. HEDĠYELEġME GELENEĞĠ
Hükümdarlar arasında, çeĢitli vesilelerle, hediyeler alınıp verilmesi, eskiden beri devam edegelen bir gelenektir663. Hil„at, ikta, çeyiz, tabiiyet ve metbûiyet iliĢkilerini belirlemede verilen değerli eĢyalar ve armağanlar, bir nevi hükümdarların yerine getirmek zorunda
oldukları mecburiyetlerdir664. Düğünler vasıtasıyla devletler arasında hediyeleĢme, diğer pek
çok devlette olduğu gibi Orta Asya Türk-Ġslâm hanedan ve devletlerinde de son derece yaygın bir uygulama olmuĢtur. Bu uygulama halk arasında da iliĢkileri pekiĢtirmek, birlik ve beraberliği sağlamak açısından önem arz eder. Devletler ve hanedanlar arasında olan evliliklerde de amaca hizmet etme, göz doldurma adına hediyeleĢmeye önem verilmiĢ ve çok eskiden beri var olan bir adet olarak sürdürülmüĢtür.