• Sonuç bulunamadı

B. Ölüm

1. Ölüm Halinde Dul Kalan EĢin Durumu

Eski Türklerde kocası ölen kadın, isterse evlenip evden ayrılabilirdi. Kadın yeni evine

giderken, çeyizini, yüz görümlüğünü ve çadırı da alabilirdi738. Bazı kabileler hariç dul

kadınlar görülmezdi. Çünkü evlenmeyen dul kadın zor durumda ve bakımsız kalabilirdi739

. Gazneliler ve Selçuklular arasındaki bir evlilik akdinde ölüm olayı vuku bulmuĢtur. Gazneli Sultanı Mevdûd, Çağrı Bey‟in kızı ile evlenmiĢti. Mevdûd‟un ölümüyle dul kalan Hatun, devlet idaresinde söz sahibi olmaya baĢlamıĢ ve oğlunu tahta çıkarmıĢtı. Fakat Ali b. Mesud bu çocuğu tahttan indirerek annesi ile iddet müddeti dolmadan evlendi. Çağrı Bey‟in kızı olan hatunun oğlunun tahttan indirilmesine ve iddet süresi bile dolmadan evliliği kabul etme sebebi muhtemelen oğlunun yaĢının küçük olması ve devlet adamlarının fikirleridir. Bir nevi siyasi anlaĢma niteliğinde olan bu evlilik kuralların çiğnenmesine sebep olmuĢtur. Bu Ģekilde baĢlayan bir evlilik elbette uzun süreli olmamıĢ kırk beĢ gün sonra Ali b. Mesud‟un ve

yakınlarının hapsedilmesiyle hukuken olmasa da fiilen sona ermiĢtir740

.

735 Matem ve yas ile ilgili ayrıntılı bilgi için bk.: Mehmet Ali Hacıgökmen, “Türklerde Yas Âdeti Temelleri ve

Sonuçları”, Tarihçiliğe Adanmış Bir Ömür: Prof. Dr. Nejat Göyünç‟e Armağan, Konya 2013, s.393-422; Buharalı EĢref, “Türklerde Matem Alametleri”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, S. 65, Ġstanbul 1990, s.149- 159; Köymen, “Alparslan Zamanı Selçuklu Saray TeĢkilâtı ve Hayatı”, s. 96-99.

736 Mevdûdî, Tefhîmu‟l Kur‟an Meali, 2/234, s. 46. Kadın hamile ise iddet doğumla sona erer. (Cin, Eski

Hukukumuzda Boşanma, s. 112.)

737 Acar, “Ġddet” mad., s. 467. 738

Sevinç, a.g.e., s. 78.

739

Dulların evlenmemesi, Türk kabileleri arasında yalnızca Kutluklarda görülmektedir. Ebu Dülef, Kutluklar arasında bir kadın kocası öldükten sonra evlenmeyip, daima ölen kocasına ait olduğunu belirtmiĢtir. Kadın ölene kadar yalnız yaĢar. Bunu ölmüĢ olmasına rağmen eĢe sadık kalma olarak değerlendirilebilir. Bir baĢka sebebi de kocası öldükten sonra baĢkalarıyla evlenen dulların öbür dünyada ilk kocalarına döneceklerine inanılmasıdır. Bundan dolayı sadece bir dulla evlenen eĢsiz kalmıĢ olacaktı. Bir dulla evlenenin mutlaka baĢka bir bakire ile de evlenmesi gerekirdi. (Ġbn Fazlân, Seyahatname, s. 120.)

740

Merçil, Gazneliler Devleti, s. 81; Kaçın, a.g.e., s.135-136; Merçil, “Gazneliler”, s. 283; Nuhoğlu, a.g.m., s. 97-98.

Karahanlı Kadir Han‟ın kızı ġah Hatun, eĢi Sultan Mesud‟un ölümüyle dul kalmıĢ

ülkesine dönerek burada yirmi dört yıl kaldıktan sonra Çağrı Bey‟in karısı olmuĢtur741

. Onun uzun yıllar boyunca ülkesinde yaĢaması evlilik konusunda kendi iradesini kullandığını gösterir. Siyasi bir hedef için tekrar evlenmeyi de olumlu karĢılamıĢ olması muhtemeldir.

Sultan MelikĢah‟ın ölümünden sonra dul kalan eĢi, amcası Yâkutî‟nin kızı Zübeyde Hatun‟un birtakım maceralara atıldığı bilgisi kaynaklarda yer almaktadır. Buna göre Zübeyde Hatun‟un Vezir GümüĢtegin Candar ile MelikĢah‟ın ölümünden iki yıl kadar sonra

487/1094‟te bir aĢk iliĢkisi olmuĢtur742. Oğlu Berkyaruk zevk ve sefaya düĢkün bir biçimde

Ģarap içmekle meĢgul olurken743

Zübeyde Hatun da siyasi meseleleri yoluna koymak ve daha çok söz hakkına sahip olabilmek için siyasi etkinliğinin vermiĢ olduğu güçle vezir GümüĢtegin Candar ile böyle bir iliĢki içerisine girmiĢ olmalıdır. GümüĢtegin de Sultan Berkyaruk‟u destekler gibi görünüp siyasette etkinliğini artırmak istemiĢtir. Fakat bu birliktelik nikah akdi veya evlilik bağı olmadan gayrimeĢru bir biçimde gerçekleĢmiĢtir. Ahmed b. Mahmud bu yasak iliĢkinin Zübeyde Hatun‟un 492/1099 yılında kırk iki yaĢında

oğlu Berkyaruk tarafından öldürülmesine sebep olduğunu söylerken744

diğer kaynaklarda

siyasi mücadeleler neticesinde öldürüldüğü745

yazmaktadır. Bu uygunsuz durumun Hatunun öldürülmesinde etkisi olsa da daha çok siyasi etkinliği nedeniyle hayatını kaybetmiĢtir.

Ġddet süresi dolmadan gerçekleĢen bir evlilik Selçuklu Sultanı Muhammed Tapar‟ın ölümüyle dul kalan eĢi Sercihan Hatun ile Selçuklu devletinin etkili emîrlerinden Mengü Bars b. Böri Bars‟ın evliliğidir. Mengü Bars, siyasi etkinliğini artırmak ve sultan ile akraba olmak üzere eline geçen bu fırsatı kaçırmamak için Muhammed Tapar‟ın 511/1118 yılında ölümünden çok kısa bir süre sonra iddet süresinin dolmasını dahi beklemeden bu evliliği yapmıĢtır.746

. Sercihan Hatun‟un Mengü Bars‟tan sonra da Aksungur el-Porsukî ile evlendiği yukarıda izah edilmiĢti.

741 Kaçın, a.g.e., s. 112.

742 Ahmed bin Mahmûd, Selçuk-Nâme, C. II, s. 38; el-Hüseynî, Ahbârü‟d-Devleti‟s-Selçukiyye, s. 53; Bondârî,

Zubdat al-Nuşra, s. 83.

743 el-Hüseynî, Ahbârü‟d-Devleti‟s-Selçukiyye, s. 52. 744

Ahmed bin Mahmûd, Selçuk-Nâme, C. II, s. 38.

745 Bu konuda ayrıntılı ilgi için bk.: Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, C. 10, s. 238; Ġbn Kesîr, el-Bidâye, C. 12, s. 306;

Bondârî, Zubdat al-Nuşra, s. 87; Erdoğan Merçil, Büyük Selçuklu Devleti, s. 91.

746 Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, C. 10, s. 430; 442; el-Hüseynî, Ahbârü‟d-Devleti‟s-Selçukiyye, s. 74; Bondârî, Zubdat

al-Nuşra, s. 158-159. Mengü Bars‟ın 513/1119 yılında ölümünden sonra Irak Selçuklu Sultanı Mahmud, üvey

annesi olan Sercihan Hatun‟u oğlu Mesud‟un yanına göndermeyip ona karĢı koz olarak kullanmak düĢüncesiyle üç yıl alıkoyduktan sonra 516/1122-1123 yılında Musul Emîri Aksungur el-Porsuki ile evlendirmiĢtir. (Ġbnü‟l- Esîr, el-Kâmil, C. 10, s. 473, Kaçın, a.g.e., s. 54.) Böylece Sercihan Hatun sırasıyla Muhammed Tapar, Mengü Bars ve Aksungur ile olmak üzere üç evlilik yapmıĢtır. Onun iddet süresi bile dolmadan Mengü Bars ile evlenmesi, alıkonularak Aksungur ile evlenmesi muhtemelen saray gözdesi olmasından kaynaklanmaktadır.

Tuğrul Bey‟in 455/1063 yılında Rey‟de vefat etmesinden sonra dul kalan eĢi Seyyide Hatun babası Kaim-Biemrillâh‟ın yanına gönderilmeyip Rey‟de alıkonulmuĢtur. Amîdülmülk, hatunu baskı altına alarak ondan mücevherlerini istemiĢ mücevherlerin kendisinde olmadığını söyleyen hatunun iktâlarına el koymuĢtur. Ġktidarı ele geçiren Alparslan vezirliğe Nizâmülmülk‟ü atadıktan sonra Seyyide Hatun‟un Bağdad‟a gitmesine izin vermiĢ, hatun istemediği halde yol masrafları için 5.000 dinar göndermiĢtir. Seyyide Hatun yanında Bağdad‟a Ģahne olarak gönderilen Hâcib Ay-Tegin es-Süleymânî ve hutbenin Alparslan adına okunmasını söylemek için Ebû Sel b. Muhammed b. Hibetullah olduğu halde Bağdad‟a doğru yola çıkarılmıĢtır. Ebû Sehl‟in yolda ölmesi üzerine yerine Amîd Ebü‟l-Feth Muzaffer b. Hüseyin, o da vefat edince Reîsülırakeyn gönderilmiĢtir. Seyyide Hatun Bağdad‟ta annesi, halifenin adamları ve hizmetkarlar tarafından karĢılanmıĢtır. Halife kızının geliĢine çok sevinmiĢ hutbeyi Alparslan adına okutmaya baĢlamıĢtır. Ayrıca Amîd, Seyyide Hatun‟un iktâlarının Alparslan‟ın eĢi Seferiye Hatun‟a bırakılması teklifini içeren bir tevki„ sunmuĢ halife buna tepki göstererek: “Bu öneri aşağılayıcı kusur ve suç sayılır. Çünkü iktâlar Tuğrul

Bey‟in bıraktığı mallar arasında yer almaktadır, bu sebeple bu bizim hakkımızdır.” demiĢtir.

Bunun üzerine mesele uzatılmayarak kabul görmüĢtür747

.

Sultan Alparslan, Tuğrul Bey‟in ölümünden sonra dul kalan eĢi Akke Hatun ile evlenmesine rağmen Seyyide Hatun ile evlenmek gibi bir giriĢimde bulunmamıĢ olması düĢündürücüdür. Alparslan kendi adına hutbe okutmak ve halife ile iliĢkilerini düzene

koymak açısından Seyyide Hatun‟u Bağdad‟a göndermeyi daha uygun bulmuĢtur748

. Ayrıca Alparslan Halife‟ye kızıyla evlenmek istediği ile ilgili bir teklif yapmıĢ olsa bile halifenin bunu kabul etmeyeceğini düĢünmüĢ olmalıdır. Halifenin kızını gönderip onu mutlu ederek kolayca desteğini alması ve iktidarını kuvvetlendirmesi daha mümkün görünmektedir. Neticede Tuğrul Bey ile evliliği altı ay kadar süren Seyyide Hatun ikinci bir evlilik daha yapmamıĢtır.

Çağrı Bey‟in kızı Safiye Hatun birinci bölümde tek tek zikredildiği gibi üç kez evlenerek Büyük Selçuklu hanedanının kadınları arasında en çok evlilik yapan hatun olmuĢtur. Burada akla Safiye Hatun‟un çok eĢle evlilik yaptığı gelebilir fakat Ġslamiyet‟te kadının çok eĢliliğine izin verilmediği için hatun ilk eĢini kaybettikten sonra ikinci, ikinci eĢi de öldükten sonra

747 Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, C. 10, s. 47-48; Ġbnü‟l-Cevzî, el-Muntazam, s. 87; Sıbt Ġbnü‟l-Cevzî, Mir‟âtü‟z-Zamân,

s. 120, 130, 132; Erdoğan Merçil, Büyük Selçuklu Devleti, s. 42.

748 Kitapçı, bu evliliğin gerçekleĢmeme sebebini Seyyide Hatun‟un kaprislerine ve Alparslan‟ın çok değer

verdiği eĢi Seferiye Hatun‟a bağlamaktadır. Faruk Sümer ise, Oğuzlar adlı eserinde Tuğrul Bey‟in evlendikten kısa bir süre sonra ölmesi nedeniyle evliliğin uğursuz olduğuna inanıldığını belirtmiĢtir. (Kitapçı, Selçuklu

üçüncüsü ile evlenmiĢtir. Safiye Hatun‟un ilk kocası olan Hezâresb b. Bengîr‟in ile evliliği 448/1056-1057 yılında gerçekleĢmiĢ, 462/1069-1070 yılında Hezâresb‟in ölümü ile yaklaĢık on dört yıl süren evlilik sona ermiĢti. Safiye Hatun Hezâresb‟in ölümünden kısa bir süre sonra iddet süresinin dolmasını bekleyerek 462/1070 yılında ikinci evliliğini Müslim b. KureyĢ ile yapmıĢtı. YaklaĢık on beĢ yıl süren bu evlilik de Müslim‟in 478/1085 yılında ölümüyle sona ermiĢtir. Yine bir süre bekleyip iddet süresini geçiren Safiye Hatun üçüncü evliliğini 479/1086-1087 yılında kayınbiraderi Ġbrahim b. KureyĢ ile yapmıĢtır. Bu evlilik Ġbrahim‟in Sultan MelikĢah tarafından tutuklanması nedeniyle fiili olarak üç yıl, resmi olarak ise Ġbrahim‟in 486/1093 yılında ölümüne kadar yaklaĢık yedi yıl sürmüĢtür.

Safiye Hatun, ilk yaptığı evlilikte Çağrı Bey‟in kızı ve Sultan Tuğrul Bey‟in yeğeni, ikinci evliliğinde Sultan Alparslan‟ın kız kardeĢi, üçüncüsünde ise Sultan MelikĢah‟ın halası konumundadır. Onun yaptığı bu siyasi evliliklerde evlilik hayatı hakkında bilgi sahibi olunamadığı için mutlu olup olmadığı bilinmemektedir fakat evliliklerin uzun sürmesi nedeniyle iyi ilerlediği tahmin edilebilir. Ayrıca siyasi nüfuzu olan Safiye Hatun, bu evlilikler sayesinde eĢleri üzerindeki etkisi ile devletine hizmet etmiĢtir.

Çağrı Bey‟in kızı Hatice Arslan Hatun ilk evliliğini 448/1056 yılında Halife Kaim- Biemrillâh ile yaptığına değinilmiĢti. 467/1074 yılında halifenin ölümü ile evlilik sona ermiĢti. 18 yıl süren bu evlilik hayatları boyunca ne halife ne de Arslan Hatun mutlu olmuĢ, hatun kocasından boĢanmadığı halde onun yanında yaĢamaktan ziyade kendi ülkesinde yaĢamıĢtır. Bu evlilik bittikten sonra Arslan Hatun iki yıl dul kalmıĢ ve 469/1076 yılında

Kâkûyî emîri Ali b. Ferâmurz ile evlenmiĢtir749. 19 yıl boyunca süren ve çok mutlu ilerleyen

bu evlilik, Ali b. Ferâmurz‟un 488/1095 yılında ölümüyle sona ermiĢti. Halife ile evliliğinde Tuğrul Bey‟in yeğeni olan Arslan Hatun, Ali b. Ferâmurz ile evliliğinde MelikĢah‟ın halası konumundadır. Neticede Arslan Hatun iki yıl dul kaldıktan sonra tekrar evlilik yapmıĢtır.

Muhammed Tapar‟ın oğlu Tuğrul mensubiyeti bilinmeyen Mü‟mine Hatun750

ile evlenmiĢ, Tuğrul‟un ölümüyle dul kalan hatun Emîr ġemseddin (ġerefeddin) Ġl-Deniz ile evlenmiĢtir. Hatun bu evliliği kendisinin ve oğlu ArslanĢah‟ın geleceğini garanti altına almak

için yapmıĢtır. Nitekim amacına ulaĢmıĢ, ArslanĢah üvey babası olan Ġl-Deniz‟in desteği ile751

749 Bu evlilik ile ilgili ilginç bir değerlendirmede bulunan Bondâri, “Arslan Hatun, KureyĢî yerine deylemî, imam

yerine ümmî bir hoca elde etmiĢ oldu.” demektedir. (Bondârî, Zubdat al-Nuşra, s. 51.)

750

Mîrhând, Mü‟mine Hatun ile ilgili: “zaman ebesi, iffet, emânet, diyanet, dindarlık, raiyyet perverlik,

namusunu koruma ve metanet peşinde onun gibisini yetiştirmemişti.” demektedir. Bu hatunun ölümüne Irak

melikleri çok üzülmüĢ ve dayanakları yıkılmıĢtı. (Mîrhând, Ravzatu‟s-Safâ, s. 244.)

751

ArslanĢah bu duruma söylenmeye baĢladığında annesi Mü‟mine Hatun, ona: “Bu adama karşı bir şey

Irak ve Azerbaycan hakimiyetini sağlayıp sultan ilan edilmiĢtir752. ArslanĢah‟ın babası Tuğrul

529/1134 tarihinde öldüğüne göre753

evlilik de bu tarihten bir süre sonra gerçekleĢmiĢ olmalıdır.

Bunun dıĢında kadının kocasının ölümüyle vuku bulan levirat geleneğinde kadın ölen kocasının kardeĢi ile evlenerek eĢinin ailesi içinde yaĢamını sürdürmekteydi. Ölüm halinde dul kalan eĢin durumunu kapsayan bu evlilik de yukarıda örneklerle açıklanmıĢtır.

yolunda varını yoğunu sarf, kölelerini ve adamlarını telef etti. Nihayet seni Sultan yapmaya muvaffak oldu. Selçuk Sultanlarından ne kadar kimseler var ki yaşça senden büyük oldukları halde hepsi hapislerde fena bir maişet içinde yaşıyorlar. Sen saltanat tahtında olduğun için onlar harekete muktedir olamıyorlar. Halbuki Atabeg İl-Deniz kendisi ve iki oğlu sana hizmet ediyorlar, senin düşmanların ile çarpışıyorlar. Sen rahat ile vakit geçiriyorsun. Atabeg İl-Deniz ne zaman birisine ihsanda bulunursa yahut birisini ihsandan menederse o senin devletini salâhı ve mülkünün sabatı içindir. Onun yaptığı işlere karışma, ondan sana bir zarar gelmesinden korkma; o senin memlükûndur.” derdi. (el-Hüseynî, Ahbârü‟d-Devleti‟s-Selçukiyye, s. 117; Mîrhând, Ravzatu‟s- Safâ, s. 210.) Buradan Mü‟mine Hatun‟un kocası Ġl-Deniz‟i sevdiği anlaĢılmaktadır.

752 Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, C. 11, s. 169, 211, 221; el-Hüseynî, Ahbârü‟d-Devleti‟s-Selçukiyye, s. 98; ReĢîdü‟d-

Dîn-Fazlullah, Cami‟ü‟t-Tevârih, s. 247; Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslâm Medeniyeti, s. 252-253.

SONUÇ

Çok eski çağlardan günümüze kadar gelen devletlerarası siyasi iliĢkilerin devamı ve dostça ilerlemesi için kurulan akrabalık bağları, Orta Asya Türk-Ġslâm devletlerinde de büyük bir titizlikle uygulama alanı bulmuĢtur. Türkler, siyasi bağların yanı sıra aileye ve akrabalık iliĢkilerine verilen değer dolayısıyla bu münasebetleri kurmaya özen göstermiĢlerdir. Aile kurmanın sosyal bir görev olarak addedilmesi ve evlilik akdinin önemsenmesi bu olaya pek çok tören, dinî ritüel ve geleneğin eĢlik etmesi sonucunu doğurmuĢtur.

Devletler arasında gerçekleĢen özellikle hanedan üyelerinin evlilikleri daha çok siyasi amaç ve gayelerle yapılmıĢtır. Bu devletler içerisinde en çok akrabalık bağı Karahanlılar ile Büyük Selçuklular arasında kurulmuĢtur. Buradan bu iki devlet arasındaki siyasi etkileĢimin de ne derece fazla olduğu anlaĢılmaktadır. Karahanlılar ve Gazneliler arasında kurulan akrabalık bağları ise hem az sayıda hem de zor Ģartlar altında kurulmuĢ, bazılarında evlilik akitleri hususunda anlaĢma sağlanmasına rağmen evlilik gerçekleĢmemiĢtir. Fakat Karahanlıların soyca üstünlükleri her iki devletin de onlarla akrabalık kurmasını sağlamıĢtır. Ayrıca Karahanlılarda bir aĢk evliliğinin vuku bulması onu diğer devletlerden ayırıcı bir özelliktir. Gazneliler de Selçuklular ile sıhriyet kurmaya büyük önem verirken tabiiyetlerini sıkı tutmak maksadıyla vasalleri ile akrabalık tesis etmiĢlerdir. Fakat vasal devletlerle olan bu akrabalıklar, metbû-tâbi arasındaki münasebetlerde ne metbû için bir güvence ne de tâbi için bir üstünlük sağlamıĢtır.

Evlilik çeĢitlerinden hanedan içi evlilikler, hanedan dıĢı evliliklere kıyasla daha az sayıdadır. Hanedan içi evlilikler, siyasi bir olaya etki etmediği için kaynaklarda yer almamaktadır. Gaznelilerde ve Selçuklularda hanedan içi evlilikler görülürken Karahanlılarda bu tarz bir evliliğe rastlanmamaktadır. Bu durum Karahanlıların diğer devletlere nazaran Türk geleneklerine bağlılıklarının daha güçlü ve devamlı olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Selçuklularda da hanedan içi evliliklerin sayısı Gaznelilere nazaran daha fazladır. Nitekim ele alınan devletlerde daha çok hanedan dıĢı akrabalık bağının kurulmasına özen gösterilerek hatunların siyasi mahiyette devlet iliĢkilerine katkı sağlamaları uygun görülmüĢtür. Türklerde görülen levirat usulü ile evlenmeye de Karahanlılarda rastlanmamakla beraber Gazneliler ve Selçuklularda uygulanmaktadır.

Çoğunlukla siyasi amaçlarla yapıldığı düĢünülen hanedan dıĢı evliliklere sadece siyasi açıdan da bakmamak gerekir. Çünkü evlilik mevzubahis olduğunda gelenekler iĢin içine girmekte, farklı bölgelerde uygulanan adetler üzerinde anlaĢabilen iki devlet, iliĢkilerini barıĢ

ve huzur içinde sürdürebilmektedirler. Ayrıca sıhriyet, kiĢiler arasında olduğu gibi devletlerarasında da samimiyeti artırır. Fakat evliliklerden siyasi anlamda bir kazanç sağlayabilmek her zaman kolay olmamıĢ bu durum hükümdarların kabiliyet ve maharetlerine bağlı bir hal almıĢtır.

Gazneliler ve Karahanlılar yabancı devlet mensupları ile akrabalık kurmaya sıcak bakmamıĢlar ve kurmamıĢlardır. Fakat Selçuklular iliĢki içinde oldukları neredeyse bütün siyasi teĢekküllerle sıhriyet kurmaya özen göstermiĢlerdir. Gürcüler ve Ermenilerle akrabalık kurmalarına rağmen Ermeniler bu bağlara çok sıcak bakmamıĢlar, Bizans Ġmparatorları ise Selçukluların akrabalık tekliflerine olumlu cevap bile vermemiĢlerdir. Onlar barbar olarak nitelendirdikleri Türklere kızlarını vermek istememiĢler ancak savaĢ veya saldırı durumlarından korktukları zaman akrabalık kurmaya mecbur kalmıĢlardır.

Ele alınan devletlerin yeni kurulduğu güçlü döneminde devlet adamları ile akrabalık kurulduğu görülmemektedir. Devletin güç kaybettiği son dönemlerde ise hâkimiyet sağlanan bölgelerde sultanlar iktidarlarını ellerinde tutmak adına devlet adamları ile akrabalık kurma giriĢiminde bulunmuĢlardır. Hakanların ve sultanların câriyelerle yaptıkları evlilikler ise nadiren kaynaklara yansımıĢtır. Genellikle mensubiyeti bilinen hatunlarla yapılan evlilikler siyasi amaç taĢımaktayken câriye vb. hatunların mensubiyetinin bilinmemesi ve bunun kaynaklara da yansımaması evliliğin siyasi hedef ve beklentilerden uzak bir Ģekilde gerçekleĢtiğini göstermektedir.

Büyük Selçuklu Devletini diğer iki devletten ayıran nokta Peygamber sülalesi olan Abbâsî Halifeliği ile kurulan akrabalıklardır. Bu sıhriyet bağı için ilk adımı atan Tuğrul Bey, zor Ģartlar altında bu bağı gerçekleĢtirse de onun halifenin kızı ile olan evliliğinden sonra Selçuklu-Abbâsî akrabalığının sayısı giderek artmıĢtır. Fakat Selçuklu hanedanının sadece Tuğrul Bey ve Mesud b. Muhammed Tapar halifeden kız almıĢlardır. Karahanlılar ve Gazneliler de Abbâsî Halifeliği ile münasebet kurmalarına rağmen akrabalık iliĢkisine giden bir süreç hiç yaĢanmamıĢtır. Bunda etkili olan sebepler; Abbâsîlerin Peygamber soyunu paylaĢmak istememeleri, kendilerini bütün devletler karĢısında üstün görmeleri ve bu devletlerle evliliğe gidecek kadar samimi iliĢkilerin kurulmamasıdır.

Siyaseten yapılan evliliklerde akrabalık teklifinde bulunulurken veya teklif kabul edilirken tarafların bu evlilikten siyasi beklentilerini birbirilerine yansıtmamaya çalıĢmıĢlardır. Bu Ģekilde gerçek niyetler gizlenerek samimiyet gösterisi halini alan akrabalık iliĢkileri

kurulmuĢtur. Siyasi anlaĢmaların hemen arkasından yapılan bu teklifler de yüzyıllar boyunca uygulandığı için bir gelenek halini almıĢ ve yadırganmamıĢtır.

Evlilik bağları, kısa vadeli huzur ve barıĢ ortamı oluĢtururken uzun vadede devletler, birbirlerinin toprakları üzerindeki çıkarlarından hiç vazgeçmemiĢlerdir. Akrabalık iliĢkilerinin dikkat edilmesi gereken yanı ise her zaman çok iyi sonuçlar doğurmamasına rağmen sıhriyet kurma giriĢimlerinden hiç vazgeçilmemiĢ olmasıdır.

Ġranî gelenek ile Türk gelenekleri açısından bakıldığında kadına verilen değer ve kadının bazı durumlarda söz hakkına sahip olması hususu Selçuklulara gelin olarak gelen Terken Hatun‟da görülmektedir. Neticede bir Karahanlı prensesinin evlilik teklifine cesaret etmesi Ġranî geleneği barındıran Selçuklu devlet adamlarının yadırgamasına sebep olmuĢtur.

Siyasi evliliklerde eĢlerin birbirlerini seçme ve görme Ģansları yoktur. Bu durum ancak ikinci veya üçüncü evliliklerde geçekleĢebilmektedir. Çiftler ilk evliliklerinde çoğunlukla velilerinin verdikleri karara itaat etmek zorunda kalmıĢlardır. Genellikle ilk evlilik yaĢının erkeklerde 15-20, kızlarda ise 13-18 aralığında, küçük yaĢlarda olmaları bu Ģekilde evlendirilmelerinde etkili olmuĢtur. Ayrıca eski Türk kültüründe var olduğu iddia edilen iç güveyilik uygulaması Orta Asya Türk devletlerinde bulunmamaktadır.

Eğlenceye merakın fazla olduğu Türk kültüründe düğün merasimleri büyük bir debdebe ve ĢaĢaa ile kutlanmıĢtır. Her baba kızına çeyiz hazırlamayı, bu çeyizin çokluğunu itibar vesilesi olarak görmüĢ ve bunun için en iyisini yapmaya çabalamıĢtır. Çeyiz hazırlandıktan sonra baba evinde davetlilere gösterilmiĢtir. Çeyiz ve mehir olarak verilen hediyelerden dönemin servet telakki edilen eĢya ve ürünleri de ortaya çıkmaktadır. Dönemin eğlence unsurları da düğünler vasıtasıyla öğrenilmektedir.

Evlilik gelenekleri, yaĢadıkları coğrafyanın yakınlığı dolayısıyla eski Türk geleneklerinin izlerini daha çok taĢıyan Karahanlılar; daha çok Ġran teĢkilat yapısına ve ananelerine sahip olan Gazneliler; Türk-Ġran-Ġslâm kültürünü yansıtan Büyük Selçuklu Devletinin kültür kaynaĢması sonucu ortaya çıkmıĢtır. Bu adet ve gelenekler, bölgeden bölgeye bazı farklılıklar göstermesine rağmen Ġslâm dininin bütünleĢtirici özelliği neticesinde genel itibariyle büyük farklılıklar söz konusu olmaksızın uygulama alanı bulmuĢtur.

Müelliflerin “Tarih, kahramanların tarihidir” anlayıĢıyla eserlerini kaleme almaları sonucu kaynaklarda halk tabakası ile ilgili bilgiler, her konuda çok sınırlı kalmıĢtır. Ancak halk,