• Sonuç bulunamadı

Orta Asya Türk-İslâm devletlerinde evlilikler ve evlilik gelenekleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Orta Asya Türk-İslâm devletlerinde evlilikler ve evlilik gelenekleri"

Copied!
197
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TARĠH ANABĠLĠM DALI

ORTAÇAĞ TARĠHĠ BĠLĠM DALI

ORTA ASYA TÜRK-ĠSLÂM DEVLETLERĠNDE EVLĠLĠKLER

VE EVLĠLĠK GELENEKLERĠ

Alime OKUMUġ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DanıĢman

Dr. Öğr. Üyesi Sefer SOLMAZ

(2)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Bilimsel Etik Sayfası

Ö

ğr

enc

inin

Adı Soyadı Alime OKUMUġ Numarası 164202021003 Ana Bilim / Bilim

Dalı Tarih / Ortaçağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tezin Adı Orta Asya Türk-Ġslâm Devletlerinde Evlilikler ve Evlilik Gelenekleri

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada baĢkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

Öğrencinin imzası (Ġmza)

(3)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu

Ö

ğr

enc

inin

Adı Soyadı Alime OKUMUġ Numarası 164202021003 Ana Bilim / Bilim

Dalı Tarih / Ortaçağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez DanıĢmanı Dr. Öğr. Üyesi Sefer SOLMAZ

Tezin Adı Marriages and Marriage Traditions in Turkish-Islamic States of Central Asia

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan Orta Asya Türk-Ġslâm Devletlerinde Evlilikler ve Evlilik Gelenekleri baĢlıklı bu çalıĢma …../…./2019 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği ile baĢarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Ünvanı, Adı Soyadı DanıĢman ve Üyeler Ġmza

Dr. Öğr. Üyesi

Sefer SOLMAZ DanıĢman

Prof.Dr. Mehmet Ali

HACIGÖKMEN Üye

(4)

ÖN SÖZ

Tarih boyunca çeĢitli sahalarda birçok devlet kurmuĢ olan Türkler, yazılı kurallar oluĢturuluncaya kadar yaĢadıkları sosyal, siyasi, ekonomik, coğrafi Ģartlar ve en belirleyici olan inançları gereği, töre niteliğindeki gelenek ve görenekleri doğrultusunda bir yaĢam sürmüĢlerdir. Türkler arasında Ġslamiyet‟in milli din olması ve giderek yayılması, Türklerin büyük devletler kurarak komĢu devletlerle etkileĢim içerisinde olmaları kültürlerinin zenginleĢmesini sağlarken bazı değiĢikliklere uğramasına da neden olmuĢtur.

KomĢuları ile çeĢitli anlaĢmalar yapan ve iyi iliĢkiler kurmak isteyen devletler, tarih boyunca birbirlerinden kız alıp vermek suretiyle dostlukları, komĢulukları ve anlaĢmaları güçlendirme yoluna gitmiĢlerdir. Bu durumun varlığına en eski çağlardan günümüze kadar rastlamak mümkündür. Orta Asya Türk-Ġslâm devletlerinde de bu çeĢit akrabalık bağlarına sık rastlanmakta olup aileye verilen büyük önem, bu kurum ile ilgili bir takım adet ve geleneklerin oluĢumuna zemin hazırlamıĢtır. Ġslamiyet‟in kabulü ve onun bütünleĢtirici özelliği ile çok fazla değiĢiklik göstermeyen uygulamalar bölgeden bölgeye bir takım küçük değiĢiklerle devam etmiĢtir.

Orta Asya Türk-Ġslam devletlerinden olan Karahanlılar, Gazneliler ve Büyük Selçuklu Devletleri birbirleri ile ve siyasi münasebet kurdukları diğer devletlerle iliĢkilerini dostluk üzere yürütmek için akrabalık tesis etme yoluna gitmiĢler ve bu amaçla pek çok sıhriyet bağı kurmuĢlardır. Her devletin bir yaĢayıĢ tarzı, kültürü ve medeniyeti olduğu gibi bu devletler de kendi geleneklerini oluĢturmuĢlardır. Birbirleriyle olan etkileĢimleri neticesinde de birbirlerine benzer ritüelleri barındıran gelenek ve görenekler doğrultusunda düğün merasimleri ile pek çok sıhriyet bağı kurmuĢlardır.

Karahanlılar, Gazneliler ve Büyük Selçukluların kurdukları akrabalık bağları bazı eserlerde yalnızca siyasi amaçlar doğrultusunda ele alınmıĢ geleneksel açıdan bir değerlendirmeye tabi tutulmamıĢtır. Fakat bir devletin kültürel yapısını yansıtması bakımından evlilik gelenekleri son derece önemli bir yere sahiptir. Dolayısıyla bu araĢtırmada Orta-Asya Türk-Ġslam Devletlerinden olan Karahalılar, Gazneliler ve Büyük Selçuklularda gerçekleĢtirilen evlilikler ile evlilik gelenekleri ele alınmıĢ ve aynı zamanda bu ritüellerin halk tabakasında ne Ģekilde uygulandığı tahmin ve tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır.

(5)

Bu çalıĢma iki bölümden oluĢmaktadır.

Birinci bölümde Orta Asya Türk-Ġslâm devletlerinde kurulan akrabalık bağları ve evlilikler ele alınmıĢtır.

Ġkinci bölümde ise bu evlilik akitleri münasebetiyle düzenlenen görkemli törenler ile evlilik gelenekleri ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır.

Bu çalıĢmanın hazırlanması sürecinde baĢından itibaren bütün safhalarında sabır ve yardımlarını esirgemeyen, bilgi, belge ve tecrübeleriyle bana destek olan danıĢmanım Dr. Öğr. Üyesi Sefer Solmaz‟a sonsuz teĢekkürlerimi sunarım. Bu çalıĢma esnasında karĢılaĢılan problemlerin çözümünde çeĢitli yönlerden yardımlarını aldığım değerli hocalarım Prof. Dr. Mustafa Demirci, Prof. Dr. Mehmet Ali Hacıgökmen, Doç. Dr. Bekir Biçer ve Dr. Öğr. Üyesi Zehra OdabaĢı‟ya teĢekkür ederim.

(6)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğr enc inin

Adı Soyadı Alime OKUMUġ Numarası 164202021003 Ana Bilim / Bilim

Dalı Tarih / Ortaçağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez DanıĢmanı Dr. Öğr. Üyesi Sefer SOLMAZ

Tezin Adı Orta Asya Türk-Ġslâm Devletlerinde Evlilikler ve Evlilik Gelenekleri

ÖZET

Türklerde aile, çok eski çağlardan beri önemsenen bir kurum olması dolayısıyla bu yapının oluĢturulması için baĢlangıç teĢkil eden evlilik akitleri, her dönemde titizlikle uygulama alanı bulmuĢtur. Orta Asya Türk-Ġslâm devletlerinden olan Karahanlılar, Gazneliler ve Büyük Selçuklularda aynı özenle kurulan pek çok sıhriyet bağı bulunmaktadır. Bu Türk devletlerinin her biri kendi aralarında birbirleriyle kurdukları akrabalık bağları dıĢında Abbâsî Halifeliği, HârizmĢahlar, Büveyhîler, Kıpçaklar gibi hanedan ve devletlerle, ayrıca vasalleri, devlet adamları, câriyeleri ve köleleri ile de sıhriyet kurmuĢlardır. Bu akrabalık iliĢkileri münasebetiyle yapılan evlilik merasimleri toplumdan topluma bazı değiĢiklikler ihtiva etmesine rağmen genellikle aynı ritüelleri barındırır. Bu merasimler, devlet adamları aracılığıyla kız istenmesi veya verilmesinin teklif edilmesiyle baĢlamaktadır. Bu isteğe olumlu cevap verilmesi durumda taraflar arasında mehir konusunda anlaĢma sağlanarak evliliğin esas olarak gerçekleĢtiği anlamına gelen nikâh akdi yapılmaktadır. Kız ailesi tarafından özenilerek hazırlanan çeyizin erkek evine taĢınması ve tarafların birlikteliklerini umuma duyurdukları, bazen devletlerarası güç gösterisi halini alan ziyafet ve Ģenliklerin yapıldığı düğün ile tamamlanmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Karahanlılar, Gazneliler, Büyük Selçuklu Devleti, Evlilikler,

(7)

T. C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğr enc inin

Adı Soyadı Alime OKUMUġ Numarası 164202021003 Ana Bilim / Bilim

Dalı Tarih / Ortaçağ Tarihi

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez DanıĢmanı Dr. Öğr. Üyesi Sefer SOLMAZ

Tezin Ġngilizce Adı Marriages and Marriage Traditions in Turkish-Islamic States of Central Asia

SUMMARY

Since the family was an important institution in Turks since the ancient times, the marriage contracts, which were the starting point for the establishment of this structure, were meticulously applied in every period. Central Asian Turk-Islamic states such as Karakhanids, Ghaznavids and Great Seljuks have many relationship established with the same care. Apart from the relationship that each of these Turkish states have established among themselves, they have also established similiar relationship whit the Abbasid Caliphate, HârizmĢahlar, Büveyhî, Kipchaks, dynasties and states, as well as vasals, statesmen, concubines and slaves. Although marriage ceremonies related to these kinship relations include some changes in various societies, they usually have the same rituals. These ceremonies begin with the proposition of requesting or giving a girl through statesmen. Ġn case this request is answered positively, agreement is made between the parties on the basis of the reconciliation, which means that the wedding takes place on the basis of marriage. The wedding ceramony is complemented by the dowry, which is prepared by the girl‟s family and announcement of parties about their association to public as well as even sometimes the bonquets and festivities that take place as an inter-state power show.

Keywords: Karakhanids, Ghaznavids, Great Seljuk State, Marriages, Traditions,

(8)

KISALTMALAR a.g.e. : adı geçen eser.

a.g.m. : adı geçen makale.

a.g.mad. : adı geçen madde.

a.g.t. : adı geçen tez.

b. : bin.

C. : Cilt.

çev.: çeviren.

DĠA: Diyanet Ġslâm Ansiklopedisi.

EÜĠFD: Erciyes Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi

haz. : hazırlayan

Hz.: Hazreti

ĠA: Ġslam Ansiklopedisi

ĠSAR: Ġslam Tarih, Sanat ve Kültürünü AraĢtırma

ĠSTEM: Ġslâm, San'at, Tarih, Edebiyat ve Mûsıkîsi

ĠÜ: Ġstanbul Üniversitesi

mad. : madde

MEB: Milli Eğitim Bakanlığı

s. : sayfa.

S. : Sayı.

TTK. : Türk Tarih Kurumu.

(9)

ĠÇĠNDEKĠLER

Bilimsel Etik Sayfası...ii

Tez Kabul Formu ...iii

Önsöz ...iv

Özet ...vi

Summary ...vii

Kısaltmalar ...viii

GĠRĠġ ...1

I. ESKĠ TÜRKLERDE AĠLE KURUMU………..……….1

II. ESKĠ TÜRKLERDE EVLENME GELENEKLERĠ………..….3

III. KONUNUN ÖNEMĠ VE SINIRLANDIRILMASI………..12

IV. ARAġTIRMADA TAKĠP EDĠLEN TEKNĠK VE METOTLAR……….12

V. KAYNALAR VE ARAġTIRMALAR………..…13

A. Kaynaklar………..13

B. AraĢtırmalar………..18

BĠRĠNCĠ BÖLÜM ORTA ASYA TÜRK-ĠSLÂM DEVLETLERĠNDE EVLĠLĠKLER I. KARAHANLILAR (H. 226-608/M. 840-1212)………20

A. Gazneli Hanedan Üyeleri ile Yapılan Evlilikler……….…20

1. Ġlig Nasr Han‟ın Kızı ile Gazneli Mahmud‟un Evliliği………20

2. Arslan Han Mansur‟un Kızı ile Gazneli Mesud‟un Evliliği……….21

3. Yusuf Kadir Han‟ın Kızı ġah Hatun ile Gazneli Mesud‟un Evliliği ve Buğra Tegin‟in Kızı ile Gazneli Mevdûd‟un NiĢanlanması ………...22

4. Arslan Ġlig Yusuf ile Gazneli Nasr b. Sebük Tegin‟in Kızı ve Arslan Ġlig Yusuf‟un Kız KardeĢi ile Gazneli Mesud‟un Oğlu Emîr Sâid‟in Evlilikleri………22

(10)

1. Ali Tegin ile Arslan Yabgu Kızının Evliliği……….………23

2. Buğra Han‟ın Kızı Terken Hatun ile Çağrı Bey‟in Evliliği………..24

3. Seferiye Hatun ile Alparslan‟ın Evliliği………...24

4. Kadir Han‟ın Kızı ġah Hatun ile Alparslan‟ın Evliliği……….25

5. ġemsülmülk Nasr ile Alparslan‟ın Kızı AiĢe Hatun‟un Evliliği…………...………25

6. Tamgaç Han‟ın Kızı Terken Hatun ile MelikĢah‟ın Evliliği………....26

7. ġemsülmülk Nasr‟ın Kız KardeĢi ile Alparslan‟ın Evliliği………...…...27

8. Süleyman b. Davud ile Alparslan‟ın Kızı Fülâne Hatun‟un Evliliği………...28

9. Arslan Han Muhammed‟in Kızı Terken Hatun ile Sencer‟in Evliliği……….28

10. Arslan Han Muhammed ile MelikĢah‟ın Kızının Evliliği………29

11. ġemsülmülk Nasr b. Muhammed ile Selçuklu Hatunu Irâkî‟nin Evliliği…..……...29

C. HârizmĢah Hanedan Üyeleri Ġle Yapılan Evlilikler………..30

1. Karahanlı Ayyâr (Ayaz) Bey ile HârizmĢah Ġl Arslan‟ın Kızının Evliliği………...30

2. Osman b. Ġbrahim ile HârizmĢah Muhammed‟in Kızı Han Sultan‟ın Evliliği……..30

D. Karahanlı Hanedan Üyelerinin Yaptıkları Diğer Evlilikler……….31

1. Osman b. Ġbrahim ile Karahıtay Gürhan‟ın Kızının Evliliği………31

II. GAZNELĠLER (H. 351-582/M. 963-1186) ………..31

A. Gaznelilerin Vasali Olan Hanedanlarla Yaptıkları Evlilikler………..32

1. Ferîgunîler ile Yapılan Evlilikler………....32

2. Me‟mûnîler ile Yapılan Evlilikler………...32

a. Gazneli Mahmud‟un Kız Kardeşi Hurre-i Huttalî‟nin Evlilikleri…….……..….32

3. Ziyârîler ile Yapılan Evlilikler………....33

a. Gazneli Mahmud ile Menûçehr‟in Kızı Hurre‟nin Evliliği………....33

b. Gazneli Mesud ile Şeref‟ül-Me‟alî Ebû Kâlicâr‟ın Kızının Evliliği………….….34

4. Kâkûyîler ile Yapılan Evlilik……….….34

5. Çağaniyân Valisi ile Yapılan Evlilik………...…35

B. Hanedan Ġçi Evlilikler………..…35

1. Gazneli Mesud ile Amcası Emîr Yusuf‟un Kızının NiĢanlanması ve Gazneli Muhammed ile Emîr Yusuf‟un Kızının Evliliği………35

2. Gazneli Mesud‟un Kızı ile Gazneli Muhammed‟in Oğlunun Evliliği…………....36

3. Tuğrul-î Gasıb‟ın Evlilikleri………..36

C. Büyük Selçuklu Hanedan Üyeleri ile Yapılan Evlilikler………...37

1. Gazneli Mevdûd ile Çağrı Bey‟in Kızının Evliliği………....37

(11)

3. Gazneli Ġbrahim‟in Kızı ile Alparslan‟ın Oğlu ArslanĢah‟ın Evliliği………38

4. Gazneli Mesud (III. Mesud) ile MelikĢah‟ın Kızı Gevher Hatun‟un Evliliği…….38

5. Sultan Ġbrahim‟in Oğlu Nasr ile MelikĢah‟ın Kızı Cevher Hatun‟un Evliliği……39

6. Gazneli Mesud ile Cevher Hatun‟un ile Evliliği………39

D. Gazneli Hanedan Üyelerinin Yaptıkları Diğer Evlilikler……….40

III. BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETĠ……….40

A. Hanedan Ġçi Evlilikler………..41

1. Mîkâil b. Selçuk‟un Dul Hatunu ile Yûsuf Yinal‟ın Evliliği………..41

2. Çağrı Bey‟in Dul Hatunu ile Tuğrul Bey‟in Evliliği……….…42

3. Çağrı Bey‟in Kızı Gevher Hatun ile Erbasan‟ın Evliliği………42

4. Alparslan ile Tuğrul Bey‟in Dul Hatunu Akke‟nin Evliliği………..42

5. Alparslan‟ın Dul Hatunu Gürcü Prensesi ile Nizâmülmülk‟ün Evliliği……….…43

6. MelikĢah ile Yâkutî‟nin Kızı Zübeyde Hatun‟un Evliliği……….….43

7. MelikĢah‟ın Kızı ile Sultan ġah‟ın Evliliği………..….….44

8. Muhammed Tapar ile Yâkutî‟nin Kızı Gevher Hatun‟un Evliliği……….44

9. Muhammed Tapar‟ın Dul Hatunu ile Emîr Karaca es-Sâkî‟nin Evliliği…………44

10. Muhammed Tapar‟ın Dul Hatunu Sercihan ile Emîr Mengü Bars‟ın Evliliği……45

11. Sencer‟in Kızı Mâh-Melek Hatun ile Mahmud‟un Evliliği………...45

12. Sencer‟in Kızı Gevher Nesibe Hatun ile Mahmud‟un Evliliği………..….45

13. Berkyaruk‟un Kızı Zübeyde Hatun ile Mesud‟un Evliliği……….46

14. MelikĢah‟ın Kızı Seyyide Hatun ile ArslanĢah‟ın Evliliği………46

B. Abbâsî Hanedanı ile Yapılan Evlilikler………..46

1. Çağrı Bey‟in Kızı Arslan Hatun ile Kaim-Biemrillâh‟ın Evliliği………..47

2. Tuğrul Bey ile Kaim-Biemrillâh‟ın Kızı Seyyide Hatun‟un Evliliği………….…47

3. Alparslan‟ın Kızı ile Halife‟nin Torunu Uddetüddîn‟in Evliliği………....48

4. MelikĢah‟ın Kızı Mâh-Melek Hatun ile Muktedî-Biemrillâh‟ın Evliliği………..48

5. MelikĢah‟ın Kızı Seyyide Hatun ile Müztazhir-Billâh‟ın Evliliği……….…49

6. Sencer‟in Kızı Emîre Hatun ile MüsterĢid-Billâh‟ın Evliliği………...49

7. Muhammed Tapar‟ın Kızı Fâtıma Hatun ile Müktefî-Liemrillâh‟ın Evliliği…….50

8. Mesud ile Müktefî Liemrillâh‟ın Kızı Seyyide Zübeyde‟nin Evliliği………50

C. HârîzmĢah Hanedanı ile Yapılan Evlilikler………...50

1. Tuğrul Bey ile HârizmĢah Ġsmail‟in Dul Hatunu Altuncan‟ın Evliliği………...…50

2. Süleyman b. Muhammed Tapar ile Atsız‟ın Kızının Evliliği…….………51

(12)

1. Tuğrul Bey ile Ebû Kâlicâr‟ın Kızının Evliliği………..…51

2. Çağrı Bey‟in Kızı ile Ebû Mansur‟un Evliliği………...52

3. Tuğrul Bey‟in Akrabası ile Ebû Ali b. Ebû Kâlicâr‟ın Evliliği…………..………52

E. Kıpçaklarla Yapılan Evlilikler………53

1. Alparslan ile Ümmü Kıpçak Hatun‟un Evliliği……….53

F. Ahvaz ve Basra Emîrlikleri ile Yapılan Evlilikler……….53

1. Çağrı Bey‟in Kızı Safiye Hatun ile Ebû Kalicâr Hazaresb b. Bengîr‟in Evliliği...53

2. Tuğrul Bey ile Ebû Kalicâr Hazaresb b. Bengîr‟in Kızının Evliliği………...54

G. Gürcülerle ve Ermenilerle Yapılan Evlilikler.……….……….…54

1. Tuğrul Bey‟in Bir Ermeni Kızı ile Evliliği………..………..54

2. Sultan Alparslan ile Ağuvan (ġirvan) Kralı Gorige‟nin Kızı ile Evliliği………....54

3. Muhammed Tapar‟ın Oğulları Mesud ve Süleyman ġah ile Gürcü Prensesinin Evliliği………...55

H. Ukaylîlerle Yapılan Evlilikler……….55

1. Alparslan‟ın Kız KardeĢi Safiye Hatun ile ġerefüddevle Müslim‟in Evliliği……55

2. Alparslan‟ın Kız KardeĢi Safiye Hatun ile Ġbrahim‟in Evliliği………..56

3. MelikĢah‟ın Kız KardeĢi Züleyha Hatun ile Muhammed‟in Evliliği……….56

Ġ. Kâkûyîlerle Yapılan Evlilikler………....56

1. Çağrı Bey‟in Kızı Arslan Hatun ile Alâüddevle b. Ferâmurz‟un Evliliği………...56

2. MelikĢah‟ın Kızı Sitâre Hatun ile GerĢâsb‟ın Evliliği………...57

J. Bâvendîler, Nîmrûz ve Mezyedîlerle Yapılan Evlilikler………...57

1. MelikĢah‟ın Kızı ile Taberistan Hâkiminin Oğlu Necmüddevle‟nin Evliliği……57

2. Sencer‟in Kız KardeĢi Safiye Hatun ile Sîstan Meliki Tâceddin‟in Evliliği…….57

3. Mesud b. Muhammed Tapar ile Dübeys b. Sadaka‟nın Kızının Evliliği…………58

K. Devlet Adamlarıyla Yapılan Evlilikler………...58

1. Sencer‟in Kız KardeĢi ile Abdülazîz b. Ömer b. Mâze‟nin Evliliği………..58

2. Mesud b. Muhammed Tapar ile Amîdüddevle b. Cüheyr‟in Torununun Evliliği..58

3. MelikĢah‟ın Kız KardeĢi ile Mekke Emîri Ebî HâĢim‟in Evliliği……….59

L. Mensubiyeti Bilinmeyen Hatunlarla Yapılan Evlilikler………...59

1. Çağrı Bey‟in Evliliği……….59

2. Tuğrul Bey ile Akke Hatun‟un Evliliği………..59

3. Alparslan‟ın Evliliği………..59

4. Çağrı Bey‟in Oğlu Kavurd‟un Evliliği………..60

(13)

6. Alparslan‟ın Oğlu TutuĢ‟un Evlilikleri……….60

7. Berkyaruk‟un Evliliği………61

8. Muhammed Tapar ile Kutluğ Hatun‟un Evliliği………....61

9. Sencer ile Emîr Sitti Hatun‟un Evliliği………..…61

10. Sultan Mahmud‟un Evliliği………...61

11. Tuğrul b. Muhammed Tapar ile Mü‟mine Hatun‟un Evliliği……….…61

M. Câriyelerle Yapılan Evlilikler……….62

1. MelikĢah ile Seferiye Hatun‟un Evliliği………....62

2. Muhammed Tapar‟ın Evlilikleri………62

N. Selçuklu Hanedan Üyelerinin Yaptıkları Diğer Evlilikler………....63

1. ġiîlerle Kurulan Akrabalıklar………...63

ĠKĠNCĠ BÖLÜM ĠLK TÜRK-ĠSLÂM DEVLETLERĠNDE EVLĠLĠK GELENEKLERĠ I. EVLĠLĠK ÇEġĠTLERĠ………..64

A. Hanedan DıĢı Evlilikler……….64

B. Hanedan Ġçi Evlilikler………...65

C. EĢ Sayısına Göre Evlilikler………66

1. Tek EĢlilik/Çok EĢlilik……….67

D. Levirat Evlilikleri………..69

E. Zor Kullanarak Yapılan Evlilikler………...71

F. Sultanların Halktan Kimseleri Evlendirmeleri………...72

G. GerçekleĢmeyen Evlilikler………74

1. Gazneliler ile Selçuklular Arasında GerçekleĢmeyen Evlilikler………...77

2. Terken Hatun‟un Evlilik Teklifleri………...78

a. Terken Hatun‟un İsmail b. Yâkutî‟ye Evlenme Teklifi……….78

b. Terken Hatun‟un Tutuş‟a Evlenme Teklifi……….……...79

3. Selçuklular ile Bizans Ġmparatorluğu Arasında GerçekleĢmeyen Evlilikler….79 a. Romanos Diogenes‟in Kızını Alparslan‟ın Oğluna Verme Teklifi………….79

(14)

b. Sultan Melikşah‟ın Bizans İmparatoru Romanos Diogenes‟e Akrabalık

Teklifi………80

II. Eġ SEÇĠMĠ GELENEĞĠ………...81

A. Tarafların Birbirine Denk Olması………...82

B. Tarafların Birbirini Görmesi ………...86

C. Evlilik YaĢı……….88

III. KIZ ĠSTEME GELENEĞĠ………90

IV. ELÇĠLĠK HEYETLERĠ………95

A. Elçilerin TaĢıması Gereken Özellikler……….95

B. Akrabalık Kurmada Elçilerin Görevleri……….96

V. NĠġAN AKDĠ GELENEKLERĠ…………...…….………..103

A. Çiftlerin NiĢanlanması………104

B. NiĢan/Nikah Akdinin Bozulması………104

VI. MEHĠR GELENEKLERĠ……….………...106

A. Mehir Miktarı ve ÇeĢitleri………..107

B. Mehir Olabilecek Mal ve EĢyalar ………..…110

C. Mehir Borcu Ġle Ġlgili Bir Dava………..….110

VII. NĠKAH AKDĠ………...111

A. Vekalet Verme……….113

B. Nikahın Kıyılması………...….114

VIII. ÇEYĠZ GELENEKLERĠ………...119

A. Çeyiz Olabilecek EĢyalar………..…..122

B. Çeyiz Gösterme Geleneği………....123

C. Gelini Uğurlama Geleneği………...123

D. Gelini KarĢılama Geleneği………..…127

IX. DÜĞÜN GELENEKLERĠ………..…130

A. Davet ve Hazırlık………...………..131

B. Ziyafetler ve Eğlenceler………...133

C. Saçı Saçma………....139

X. HEDĠYELEġME GELENEĞĠ………...……….…141

A. Geline ve Ailesine Verilen Hediyeler………..141

B. Damada Verilen Hediyeler………..144

C. Devlet Adamlarına Verilen Hediyeler………146

(15)

XI. ZĠFAF………..…150

A. Yüz Görümlüğü……….…..151

XII. BOġANMA VE ÖLÜM………...152

A. BoĢanma………..….152

1. Ayrı YaĢama………....…155

2. BoĢanmanın Sebepleri ve Sonuçları……….…………...156

3. BoĢandıktan Sonra EĢin Durumu………...156

B. Ölüm………...157

1. Ölüm Halinde Dul Kalan EĢin Durumu……….……..…………...158

SONUÇ………...163

BĠBLĠYOGRAFYA………..…....167 EKLER………

(16)

GĠRĠġ I. ESKĠ TÜRKLERDE AĠLE KURUMU

Aile, tarih boyunca pek çok değerler atfedilmiĢ ve insanlık tarihi boyunca var olagelmiĢ bir kurumdur. Genel bir tanım yapacak olursak, aile, evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar arasındaki iliĢkilerin oluĢturduğu toplum içindeki en küçük birime denilmektedir. Toplumda birlik ve beraberliği, geleneklerin sürekliliğini, topluma yeni bireylerin katılımını sağlayan yegane birim ailedir.

Evlilik bahsine girmeden önce burada aile yapıları ile ilgili bilgi vermek yerinde olacaktır. Türk toplum yapısı esas itibariyle oğuĢ (aile), boy (kabile), bodun (boylar birliği, halk) gibi çeĢitli birimlerden meydana gelmektedir. Türkler yerleĢik ve köklü bir medeniyet inĢa etmiĢler ve bu medeniyetin aktarımını sağlayan en küçük birim aile olmuĢtur. Aile,

toplum olma anlayıĢının baĢlangıcını ve Türk devletinin temelini teĢkil etmektedir1

.

Bir devrin aile hukuku o devrin dünya, hayat ve kadın hakkındaki telakkilerine göre farklılık gösterir2. Aileyi oluĢturan fertler de bölgelere, devirlere, sosyal ve iktisadi yapıya göre değiĢiklikler göstermektedir. Türkler tarihte çok geniĢ bölgelere yayıldıkları için genel itibariyle aynı olmakla birlikte aile yapısında bazı değiĢiklikler gözlemlenmektedir. Ailedeki hakimiyetin baba veya annede oluĢuna göre aileler ikiye ayrılır. Baba hakimiyetine dayanan, onun çocuk ve yakınlarını içine alan aileye ataerkil (pederĢâhî-patriarcal), anne hakimiyetine dayanan, onun çocuk ve yakınlarından oluĢan aileye de anaerkil (mâderĢâhî-matriarcal) aile denir. Ataerkil aile daha yaygın olmakla birlikte insan topluluklarında her iki aile tipine de

rastlanmaktadır3. Eski Türk tarihinde boy, ġamanizm‟in diĢi nitelikli olması sebebiyle

ana-üstün yani anaerkil bir nitelik taĢısa da4

bu üstünlük Türklerde çok etkili olmamıĢ özellikle

Moğollarda görülmüĢtür5. Gökalp, Türklerde ne ana soyundan ne de baba soyundan bir aile

1 Salim Koca, “Eski Türklerde Sosyal ve Ekonomik Hayat”, Türkler, C. 3, Ankara 2002, s. 15. 2 Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, İçtimaiyat Dersleri, C. 1, Ġstanbul 1971, s. 210.

3

Mehmet Akif Aydın, “Aile” mad., DİA, C. 2, Ġstanbul 1989, s. 196.

4

Gökalp, “Tarihin yetişemediği zamanlarda boy ana-üstündü, sonradan baba üstün nitelik kazandı.” demiĢtir. (Ziya Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, Ġstanbul 1995, s. 240.) Ögel ise, Türklerde ana ailesinin en ufak bir izine bile rastlanmadığını ısrarla savunmuĢtur. Yalnız bunu savunurken geliĢmiĢ, büyük devletler kurmuĢ Türk devletleri ile geliĢmemiĢ, dağlar ve vadiler arasında kalmıĢ Türklerin yaĢayıĢını ayırmak gerektiğini de belirtir. (Bahaeddin Ögel, Dünden Bugüne Türk Kültürünün Gelişme Çağları, Ġstanbul 1988, s. 237.)

5 Bu ana-üstün yapıyı Wuhuan Moğollarında damadın kızın ailesine hizmet etmesi ve ilk çocuk doğuncaya kadar

kızın obasında kalmasından anlayabiliriz. Ancak Türk tarihinde buna benzer bir geleneği göstermek zordur. (Ögel, a.g.e., s. 238.) Gökalp ise bu uygulamanın Türklerde var olduğunu ve damadın bu Ģekilde iç güveyi hayatı yaĢamasına “Abil Anak” adı verildiğini belirtmiĢtir. (Gökalp, a.g.e., s. 247).

(17)

tipini kabul eder. Soyun hem erkek hem de kadın tarafında bulunduğunu iki tür akrabaların da

hukuk açısından birbirlerine eĢit olduklarını ileri sürer6

.

Neticede genel kabul gören görüĢe göre baba ve baba tarafının akrabalarının Türk aile yapısında etkinliği fazladır. Türklerde ailenin reisi babadır. Ancak babanın, ailesi, eĢi ve

çocukları üzerinde törelerle sınırları çizilmiĢ bir yetkisi vardır7

. Babanın sorumluluğu ailenin

geçimini sağlamak, aileyi korumak, yetiĢmiĢ olan evlatlarını evlendirmektir8. Babanın

yanında annenin de her daim saygınlığı9

ve söz hakkı olmuĢtur. Ailenin bütün maddi varlığı da eĢlerin ortak malı sayılmıĢtır. Kadın evin dayanağıdır ve eĢler arasında bulunan iĢ bölümünde kadına çoğunlukla ev iĢleri düĢse de o, dıĢarda hatta gerekirse savaĢta da kocasının yanında olmuĢtur. Günümüzde var olan kadın ile erkek arsındaki fiziki kuvvet farkı eskiden görülmemekte ve kızlar da erkeğin yaptığı birçok iĢi (ata binmek, silah kullanmak,

avlanmak vb.) yapabilecek biçimde yetiĢtirilmektedirler10. Görüldüğü gibi eski Türk

toplumunda kadın, hiçbir kısıtlama olmaksızın özgür bir biçimde varlığını sürdürmüĢ ve erkeklerle eĢit statüde kabul edilmiĢtir. Soyda ise ataerkil aile yapısının varlığını kabul etmek gerekir.

GeniĢ aile, bir aile reisinin baĢkanlığında eĢ, çocuk, torun, gelin, damat, amca, dayı, hala ve teyzelerden oluĢmaktadır. Küçük veya çekirdek aile ise karı koca ile çocuklardan meydana gelir. Eski Türk ailesi, çekirdek aile tipindeydi. “Evlenmek” ve “evlendirmek” kelimeleri de bunu gösterir niteliktedir. Çünkü evlenmek yeni bir ev sahibi olmak, bir yuva kurmak anlamına geliyordu. Babası tarafından evlendirilecek olan erkek, müstakil bir Ģekilde

çekirdek ailesini kurmaktaydı11. Karı koca ve çocuklardan oluĢan bu çekirdek aileler daha

güçlü olabilmek için dedenin idaresi altında toplanırlardı12

.

Aile, eĢlerin sayısına göre de tek eĢliliğe (monogami) dayanan aile ve çok eĢliliğe (poligami) dayanan aile olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Türklerde tek eĢliliğe dayanan aile

sistemi yaygındır13. Fakat yalnızca Türklerde değil bütün insanlık tarihinde parası ve gücü

olan herkes birkaç kadınla evlenebilirdi. Türklerde de ilk evlenilen “baĢ kadın” veya “baĢ

6

Gökalp, a.g.e., s. 250.

7 Ali Erkul, “Eski Türklerde Evlenme Gelenekleri”, Türkler, C. 3, Ankara 2002, s. 65. 8 Koca, “Sosyal ve Ekonomik Hayat”, s.16.

9 En eski Uygur Ģiirleri, “Ayıpsız kadına, erkeğin boyunu eğmesi gerek” demiĢlerdir. (Ögel, a.g.e., s.252.) 10 Koca, “Sosyal ve Ekonomik Hayat”, s. 16.

11Erkul, a.g.m., s.65, Koca, “Sosyal ve Ekonomik Hayat”, s. 16. 12

Ögel, a.g.e., s.245.

(18)

hatun14” Türklüğü ve soylu olması ile öne çıkmıĢ diğer kadınlar15 bir adım geri planda

kalmıĢlardır. Neredeyse bütün Türklerde ve Türk tarihinde durum böyledir16

. Bir sonraki kısımda bu konuyu daha detaylı bir biçimde ele almak gerekecektir. Bu nedenle Ģimdilik bu kadarla iktifa ediyoruz.

II. ESKĠ TÜRKLERDE EVLENME GELENEKLERĠ

Tarih öncesinde evlilik iliĢkilerinin nasıl düzenlendiği hakkında net bilgiler mevcut değildir. Ġnsanoğlunun evliliği hakkında birçok sosyal bilimci görüĢ belirtmiĢ ve farklı evlilik biçimleri üzerinde durmuĢlardır. Bunlar; tek eĢli evlilik (monogami), çok eĢli evlilik (poligami), grup içi evlilik (endogami), grup dıĢı evlilik (exogami), çok kadınla evlilik

(polygni), çok erkekle evlilik (polyandri)17, yenge evliliği (levirat), baldız evliliği (sorarat) bu

farklı evlilik biçimlerindendir18

.

Her milletin olduğu gibi Türklerin de yazısız bir hukuk dönemi vardı. Kanun koyucular ortaya çıkana kadar hukuki iĢler adetler ve gelenekler doğrultusunda yürütülmüĢtü. Nitekim Yakutlarda, Kırgızlarda, Orta Asya Türk aĢiretlerinde durum hala bu Ģekildedir. Bu

geleneklere bakıldığında kadının mevkii ve değeri oldukça iyi görünmektedir19. Dönemin

birçok topluluğunda kadın parayla alınıp satıldığı halde, Türklerin kadına verdikleri değerden

dolayı onların konumu daima üstte olmuĢtur20. ġimdi kadın-erkek iliĢkilerinin ve dolayısıyla

bu konuda en çok bilgi veren evlenme geleneklerinin eski Türk kültüründe nasıl uygulandığına bakmak gerekir.

Evlilik, birbirlerini seven, bir ömür bir arada yaĢamayı göze alan iki insanın

birlikteliklerinin zihinlerde ve toplum gözünde resmîleĢmesidir21. Yalnızca erkek ve kadını

ilgilendiren bir durum gibi gözükse de özel anlamda iki aileyi, genel anlamda da toplumu

14

BaĢ Hatun soyludur ve hükümdarlık hakkı onun oğluna aittir. Birinci Göktürk Devleti Kağanı Mo-Han Kağan‟ın (553-572) BaĢ Hatun‟undan ehil bir oğlu olmayınca kardeĢi Tabo tahta oturmuĢ, cesareti ve teĢkilatçılığı ile ünlü diğer karısından olan oğlu Talobien ise annesinin boyuna kaçarak Göktürk Devleti‟nin baĢına 25 yıl boyunca türlü gaileler açmıĢtır. Çinli prenseslerin oğullarının da devlet içinde yerleri yoktur. Ayrıca Hakan, otağ önünde BaĢ Hatun ve kızları ile beraber at üzerinde elçi kabul etmektedir. (Ögel, a.g.e., s.448; Hatun ile ilgili ayrıntılı bilgi için bk.: Abdülkadir Özcan, “Hatun” mad., DİA, C. 16, Ġstanbul 1997, s. 499-500.)

15

Bu kadınlar, “Konçuy (Çinli prensesler), Kuma, Ortak” gibi isimler almıĢlardır. Adlandırılmalarındaki bu farklılığın kadınların evlilik hayatındaki rollerini de farklılaĢtırdığı muhakkaktır.

16 Ögel, a.g.e., s. 252.

17 Türklerde rastlanan bir evlilik türü değildir. 18 Erkul, a.g.m., s. 58.

19 Fındıkoğlu, a.g.e., s. 211. 20

Müge Vatansever, Eski Türk Hukukunda Boşanma ve Günümüz Hukukuyla Karşılaştırılması, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġzmir 2011, s. 40.

(19)

ilgilendiren bir olaydır. Dahası Türk kültüründe büyük bir önemi olan ailenin meydana gelme vesilesidir.

Evlenmek kelimesi için eski Türkler de “evlenmek22” terimini kullanmıĢlardır.

Evlilikte aĢk ve duygu da olduğu için eski Uygur Ģiirlerinde evlenmeye “kavuĢmak” da denir. Evliliğin sembolü ise “eb” yani “ev”dir. Evin sembolü ise “ocak”tır. Nitekim dıĢ etkilerden uzak kalan Yakut Türklerinde evlilik, “sönmez bir ateĢ yakma”, eve gelen gelin ise “evi aydınlatan ateĢ” olarak nitelendirilmiĢtir. Evlenme gerçekleĢtikten sonra karı ile koca

arasındaki bağ ve sevgi anne-baba sevgisinden üstün olmalıdır23. Bu bağ oluĢmazsa evlilikten

beklenilen sonuç alınmamıĢ olacak ve aile birliği çok geçmeden parçalanacaktır.

Yukarıda az da olsa değinilen eski Türklerde çok eĢlilik konusunda farklı görüĢler bulunmaktadır. Türklerde tek eĢliliğin (monogami) yaygın olduğunu söylemiĢtik. Bir görüĢe göre çok eĢlilik bulunduğunu gösteren hiçbir etnografik araĢtırma bulunmamaktadır. Bazı durumlarda görülen çok eĢlilik ise Araplarda ve Acemlerde görülen çok eĢlilikten tamamen

farklı olup Türklere has bir gelenektir24. Diğer bir görüĢe göre ise çok eĢlilik (poligami)

oldukça yaygındır. Fakat bazı kaynaklarda bu durumun yalnızca zenginlik ve güç sahibi olan

hükümdar ve hakanlar arasında görüldüğü söylenir25. Bazı kaynaklarda ise hiç görülmediği

iddia edilir ki bu görüĢ hatalıdır. Çünkü özellikle savaĢlar dolayısıyla kadınlara nazaran erkek

nüfusu daha azdır ve yakınlarının dullarla evlenmesi Ģartı vardır26. Bu da Türklere özgü

gereklilik halinde yapılan çok eĢle evlenme olarak karĢımıza çıkmaktadır.

22

Eski Türklerde evlenme hadisesi çeĢitli Ģekillerde ifade edilmiĢtir. Divan-ı Lügati‟t-Türk‟te evlenmek “erlendi, aragut erlendi: kadın evlendi” Ģeklinde geçmektedir. (KaĢgarlı Mahmud, Divan-ı Lügati‟t-Türk, C. I, çev. Besim Atalay, Ankara 1998, s.267.) Ayrıca “beglendi, uragut beglendi: kadın evlendi ve “kawuĢdı, erkek tıĢıka kavuĢdı: erkek kadına yaklaĢtı, nikah etti.” Gibi kullanımları da mevcuttur. (KaĢgarlı Mahmud, Divan-ı

Lügati‟t-Türk, C. II, çev. Besim Atalay, Ankara 1998, s. 102, 239.)

23

Anadolu‟da “ocağın sönmesi”, “aile ocağı” gibi terimler bu eski Türk geleneklerinin izleridir. (Ögel, a.g.e., s.253-254.)

24

Fındıkoğlu, a.g.e., s.211.

25 Gökalp‟e göre töre bu tür bir evliliği kabul etmediği için eski Türkler, ikinci kadına “kuma” demiĢlerdir.

Kuma ile hatun arasında çok fark vardır. Kuma bir eĢ olarak değil hatunun kız kardeĢi gibi aileye katılır ve kendi çocukları bile kumaya anne diyemez, teyze derlerdi. Çocuklar, yalnız hatuna anne diyebilirlerdi. Kuma eĢten sayılmadığı için eski Türkçede ikinci kadın anlamına gelen bir kelime yoktur. Türk destan kahramanlarının tümünün tek karısı vardır. Konçuy da Çince prenses demektir. Her Türk hakanı bir konçuya sahip olmaya çalıĢtığından Çince olan konçuy kelimesi zamanla karı manasına gelmeye baĢlamıĢtır. Nitekim Bayan-Çur Kağan gibi Uygur Hakanları, Çin imparatorunun öz kızı olan prenseslerle evlenmiĢlerdir. (Ögel, a.g.e., s.682.) Konçuy, hukuk bakımında hatundan aĢağı, kumadan yüksektir. Fakat her ikisinin de çocukları hakan olamazlar. Çinli kadınların bu seviyede yer almalarının sebebi Türklerin Çinlilerle iyi iliĢkiler sağlamaya çalıĢmaları olmalıdır. Eski Türklerin câriye anlamında kullandıkları “küng” sözcüğünün de Çince oluĢu bu müessesenin yeni olduğunu ve ikinci kadınla evlenmenin sonraki çağlarda ortaya çıktığını gösterir. (Gökalp, a.g.e., s.282; Necdet Sevinç, Eski Türklerde Kadın ve Aile, Ġstanbul 1987, s. 79.).

(20)

Buradan anladığımıza göre eski Türklerde yaygın olarak değil, yalnızca gerekli durumlarda (yakınlarının dullarını korumak, nüfus artıĢı sağlamak gibi) çok eĢlilik görülmüĢtür. Onun dıĢında Türk töresine göre kadın erkeğin tamamlayıcısıdır ve bir erkeğin yalnızca bir tamamlayıcısı olabileceğinden tek kadınla evlenmek esastır. Fakat Hakanlarda ve yönetici kesimde otorite, zenginlik ve güç onların istedikleri kadını almalarını kolaylaĢtırmıĢ,

hatta bazen siyasi hedefler bu tür evlilikleri gerekli kılmıĢtır27

. Yani burada yönetici kesim ile halkı ayırmak gerekir. Yönetici kesimi dıĢarda tutarsak halk arasında çok eĢlilik rağbet görmemiĢtir ki, levirat evliliğinin de ilk eĢin ölümü halinde yapıldığını göz önünde bulundurursak bu duruma çok eĢlilik demenin mümkün olmadığı söylenebilir.

Türklerde (Hunlar, Göktürkler) dikkat çeken evlilik geleneklerinden biri de levirat28

denilen türdür. Levirat geleneği uygulamada baba, amca ve bir ağabey öldükten sonra, öz anne ve kız kardeĢler dıĢında onların kalan dulları ve kız yetimleriyle evlenilmesidir. Türklerde levirat geleneğinin kardeĢten kalan dulla evlenme konusunda varlığına dair Ģüphe

olmamakla beraber babadan kalan dullarla evlenmenin olup olmadığı meselesi Ģüphelidir29

. Ölen kardeĢin dulu olan yengeyle evlenme geleneği günümüzde bile devam eden Ģuurlu bir Türk geleneğidir. Bu evlilik çeĢidinin temel amacı, ölen kiĢinin geride bıraktıklarını korumak, birliğin, düzenin ve soyun devamını sağlamaktır. Ölen kiĢinin mal varlığı bu Ģekilde aile

27 Tukyu menkıbesinde hükümdar Tukyu‟nun on zevcesi vardır. Müslüman olmayan Hazar Türkleri hakanları da

saraylarından daima yirmi beĢ kadın bulundurmuĢlardır. Bunların kimisi rıza ile kimisi de zorla alınmıĢ hükümdar kızlarıdır. Ayrıca odalık olarak alınmıĢ altmıĢ tane câriye vardır. Harem usulü, henüz Ġslâm dinini benimsemeyen Türklerde de görülmektedir. (Erkul, a.g.m., s.60.) Harem usulü de elbette yönetici kesim arasında var olmuĢtur.

28 TDK Büyük Türkçe Sözlük‟te levirat kelimesinin anlamı “kayın ile evlenme”dir.

29 Birçok yazar ölen babanın geride bıraktığı dul eĢiyle oğlunun evlendiğini, bunun bir gelenek olduğunu ileri

sürer. Bunun ortaya atılmasında etkili olan belge ise M.Ö. 174 tarihinde Çin asıllı Türk vezirinin Çin elçisiyle geçen, farklı Ģekillerde tercüme edilen konuĢmasıdır ki, burada dul eĢle çocukların evliliğinden doğal bir uygulama olarak bahsedilmektedir. (Sevinç, a.g.e., s. 75-76, Erkul, a.g.m., s.60-61, Ögel, a.g.e., s.93, 242.) Tarihte bu evlilik çeĢidinin örnekleri vardır. Mesela, Göktürklerde 600 yılında tahta çıkan Çimin Kağan‟a Çin‟den eĢ olarak gönderilen Yi Cheng Konçuy, Çimin öldükten sonra oğlu ġıbi Kağan‟la, ġıbi öldükten sonra da onun kardeĢi Çu Luo Kağan‟la evlenmiĢtir. (Gökçen Kapusuzoğlu, “Çin Kaynaklarına Göre Türk Kültür Çevresinde Evlenme ve Cenaze Gelenekleri”, Tarih Araştırmaları Dergisi, C. 34, S. 58, Ankara 2015, s.516) Bu konu ile ilgili bilgilerin tümünün Çince kaynaklarda yer aldığını göz önünde bulundurmamız gerekir. Fakat bu çeĢit evliliklerin hiç uygulanmadığını da söyleyemeyiz. Günümüzde bile var olan yenge evliliği kadar sık görülmediği, gelenek halini almadığı ve varsa da nadiren belirli boylar arasında görüldüğü aĢikardır. Bu gelenek Ġslâmiyet öncesi Arap toplumunda oldukça yaygındır ki onlar bu tür evliliğe “zevâc‟ül-makt” demiĢlerdir. (Ġbn Fazlân, Seyahatname, s.120) Erkul ise, bu çeĢit evliliğin sebebinin ailenin, bedelini (kalın) ödediği gelinin mal kabul edilmesiyle alakalı olduğunu belirtmiĢtir. (Erkul, a.g.m., s.60.) Ögel, bu açıklamanın dejenere edilmiĢ olduğunu, dul kalan kadın böyle bir evlilik istemezse gerçekleĢmeyeceğini söylemektedir. (Ögel, a.g.e., s.256.) Kadının son derece kıymetli ve saygıdeğer olduğu Türk toplumunda mal kabul edildiği görüĢüne katılmak mümkün görünmemektedir. Babadan kalan dul kadınla evlenmek için tarafların rızasının esas olduğunu söylemek gerekir.

(21)

içerisinde kalmaktadır. Ölen kiĢi de arkasında bıraktığı eĢi ve çocukları için endiĢe

duymamaktadır. Yani, bu Türk ailesinin sigortası niteliğinde bir uygulamadır30

.

Eski Türklerde evlenme kurumunda dıĢardan evlenme (exogami)31

bir kuraldır. Ġl‟in içinden32

sop‟un dıĢından evlenilir33, yani oğlanlar dıĢarıdan eĢ seçerken, kızlar da dıĢarıya

verilmektedir. Exogami dairesinin en küçüğü yedinci göbek babanın torunlarından oluĢur34

. DıĢarıdan evliliğin sebepleri; akraba sayısını artırmak, karĢılıklı olarak birbirlerinin destek ve himayesini kazanmak, yeni akraba boylar edinerek ve boylar arasında yağmayı önleyerek iç huzuru sağlamak, doğal afetlere ve düĢman saldırılarına karĢı akrabalık kurulan boylarla iĢ

birliği içerisinde bulunmaktır35. Bunlara ek olarak ilerleyen zamanlarda siyasi çıkarlar

doğrultusunda yapılan evliliklerin sayısı ciddi oranda artmıĢtır. Siyasi mahiyetteki bu

evlenmeler36, Türk tarihinde Büyük Hun Devleti ile baĢlamıĢtır. Büyük Hun Devleti‟nde

hakanların kız aldıkları belirli bir boy olmuĢtur37. Göktürk ve Uygur hakanları da daima Çin

sarayına kız verip, oradan kız almıĢlar38

.

Eski Türklerin evliliklerinde uygulandığı bilinen bir diğer önemli husus da “kalın”39

verme geleneğidir. Kalını, oğlanın ailesinin40, gelinin ailesine verdiği bir tür hediye olarak değerlendirmek mümkündür. Aileler arası bir dayanıĢma örneği olan kalının kullanım amacı

30

Sevinç, a.g.e., s.76; Ögel, a.g.e., s. 93

31 Exogami ile ilgili ayrıntılı bilgi için bk.: Abdülkadir Ġnan, “Türk Düğünlerinde Exogamie Ġzleri”, Makaleler ve

İncelemeler, C. I, Ankara 1998, s.341-349.

32 Evlilik, asalette birbirine denk olan iki bireyin birleĢmesi anlamına geldiği için iki tarafı da aynı “il”den

olanların yaptığı bir evlilik Türk töresine uygun görülmektedir. (Erkul, a.g.m., s.59.)

33

Gökalp, a.g.e., s. 245. Bu durum günümüzde çoğunlukla devam eden bir gelenektir.

34

Abdülkadir Ġnan, “Kazak ve Kırgızlarda “Yeğenlik Hakkı” ve “Konuk AĢı” Meseleleri”, Makaleler ve

İncelemeler, C. I, Ankara 1998, s. 286.

35 Koca, “Sosyal ve Ekonomik Hayat”, s. 16.

36 Asya ve Avrupa Hunları‟nda, Göktürklerde, Uygurlarda ve Hazarlarda yapılan siyasi evlilikler ile ilgili

ayrıntılı bilgi için bk.: Duygu Akçay, İslam Öncesi Türkler‟de Siyasi Evlilikler, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstanbul 2010.

37

Ögel, a.g.e., s. 216.

38

Ġbrahim Kafesoğlu, Türk Millî Kültürü, Ġstanbul 2011, s. 268.

39 Kalın, “kalın, kalıng, kalım” Ģeklinde kullanılan bütün Türk lehçelerinde rastlanan bir müessesedir. (Sevinç,

a.g.e., s. 69.) TDK Büyük Türkçe Sözlük‟te kalın, gelin olacak kıza erkek tarafından verilen para veya armağan, ağırlık anlamında kullanılmıĢtır. Divan-ı Lügati‟t-Türk‟te de ise “kalınğ” Ģeklinde yazılmıĢ ve “cehiz” anlamında kullanılmıĢtır. Kelime anlamı olarak “cehiz” kullanılsa da çeyizin kızın babası tarafından verildiğini bildiğimiz için ve ayrıca kelimenin açıklamasındaki atasözünde “kalınğ berse kız alır, kerek bolsa kız alır” (Çehiz veren kız alır, gerekirse pahalı alır.) denildiğinden kalının erkek ailesi tarafından verildiği anlaĢılır. (KaĢgarlı Mahmud,

Divan-ı Lügati‟t-Türk, C. III, çev. Besim Atalay, Ankara 1998, s. 371.) Buradaki “cehiz” kelimesi “eĢya, mal”

gibi anlamlarda kullanılmıĢtır. Kız tarafından bir kiĢi koptuğu için kalına “kemik hakkı” diyenler de vardır. Bundan baĢka “süt hakkı, ana bezi, bacı yolu” gibi kelimeler de kalın için kullanılmıĢtır. (Ögel, a.g.e., s. 259-260.)

//40 Kalın, oğlan ailesinin (baba, anne ve kardeĢler)3 ortak malıdır. Buna göre de geline kalın ödendiğinden büyük kardeĢ ölünce dul ve yetimleri, küçük kardeĢe miras olarak düĢmektedir. Buradan kalının, Hunlarda, Göktürklerde görülen levirat geleneği ile bağlantısı ortaya çıkmaktadır. (Ögel, a.g.e., s. 257.)

(22)

gelin41 ile güveyin42 yuvasının kurulmasını ve devamlılığını sağlamaktır43. Baba malından

erkek evlada düĢen pay kalın, kız evlada düĢen pay da “çeyiz44”dir. Eski Türk geleneklerinde

kalınsız evlenme neredeyse yoktur45. Kalının miktarı46

ve nelerin kalın olabileceği47 erkek ailesinin gelir ve geçim durumuyla alakalıdır. Kalın kızın bir bedeli, fiyatı olarak değerlendirilmemeli, kızın terbiyesinin ve yetiĢtirilmesinin karĢılığı olarak düĢünülmelidir.

41 Divan-ı Lügati‟t-Türk‟te “kelin” Ģeklinde geçmektedir. (KaĢgarlı Mahmud, Divan-ı Lügati‟t-Türk, C. I, s.

404.) Gelin, “gelmek” fiilinden türemiĢ bir isimdir ve eve yeni gelen anlamında kullanılmıĢtır.

42 Güvey ile ilgili ayrıntılı bilgi için bk.: Abdülkadir Ġnan, “Güvey”, Makaleler ve İncelemeler, C. I, Ankara

1998, s. 335-340. Güvey kelimesine ilk defa Uyuk Turan kitabesinde rastlanmıĢtır. Güvey “güvenmek” fiillinden türemiĢ bir isimdir. Kelimenin Göktürk ve Uygur metinlerindeki Ģekli “küdegü”dür. Bu kelime “gütmek, kütmek” fiilinden türemiĢ “güden, çoban” anlamında bir söz olabilir. Buna göre güvey (damat), güvenilen insan ve aileyi idare eden anlamlarına gelmektedir. (Koca, Sosyal ve Ekonomik Hayat”, s. 17; KürĢat Koçak, Eski

Türklerde Devlet Gelenekleri ve Törenleri, YayınlanmamıĢ Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Ankara 2011, s. 146.)

43 Kalın dört kısma ayrılmıĢtır; 1. Kara mal: Kızın babasına verilen kalın; genellikle baba bunu kızının çeyizini

hazırlamak için kullanır. 2. Yelü: Erkeğin niĢanlısını ilk ziyaretinde verdiği hediye. 3. Tüy mal: Miktarı 20-60 at arasında değiĢen ve düğün masraflarını karĢılamak üzere verilen mal. 4. Süt hakkı: Kızın anasına niĢanlı erkek tarafından verilen hediye. (Ahmet Akgündüz, “BaĢlık” mad., DİA, C. 5, Ġstanbul 1992, s. 132.)

44 Divan-ı Lügati‟t-Türk‟te çeyiz “sep” Ģeklinde geçmektedir. (KaĢgarlı Mahmud, Divan-ı Lügati‟t-Türk, C. I, s.

319.). “Septür, Septürdi” kelimeleri de “ol anınğ kızın septürdü: o, kızını çeyizleyerek güveyinin evine götürmesini emretti.” denilmektedir. (KaĢgarlı Mahmud, Divan-ı Lügati‟t-Türk, C. II, s. 182). Orta Asya Türklerinde koĢantı, Yakutlarda ise “engne” dedikleri çeyiz hazırlama masrafını kızın ailesi üstlenir. (Akgündüz, a.g.m., s. 132.) Çeyiz miktarı, genellikle kalından daha az olur. Çünkü kızın gitmesi ile kız evi bir iĢ gücü kaybeder, oğlan evi ise bir iĢ gücü kazanırdı. Yine de kız babaları kızın çeyizini yüksek tutmayı bir onur meselesi sayarlardı. Eski Türklerde çeyiz, o günün Ģartlarında gerekli olan yardımcı insanlar, kızlar ve hayvan sürülerinden oluĢmaktadır. (Ögel, a.g.e., s. 264.) Yani çeyiz denilince akla günümüzde olduğu gibi yalnızca bir süs veya ev eĢyası gelmemelidir. Nitekim Divan-ı Lügati‟t-Türk‟te “geline hizmet etmesi için hazırlanan câriye” anlamına gelen “egetlik” terimi yer almaktadır. (KaĢgarlı Mahmud, Divan-ı Lügati‟t-Türk, C. I, s. 150-151.)

45

Bazı durumlarda kalın verilmeden kız alındığı olmuĢtur. Ġlk kez “kalınsız kız verme” sözü Göktürk yazıtlarında geçmiĢtir. Koca‟nın Eski Türk Yazıtları‟ndan aktardığına göre bir Uygur Bey‟i oğlunu ve kızını baĢlık alıp vermeden evlendirmiĢtir. (Koca, Sosyal ve Ekonomik Hayat”, s. 16.) Elbette bu çok istisnai bir durumdur. Fakir bir kimse bile gücü yettiğince kalın tedariki içinde olmuĢ, bazı yerlerde de evlenecek oğlan çalıĢarak kazandığı parayı babasına kalın ödemesi için vermiĢtir. (Bahaeddin Ögel, “Türklerde Kalın ve BaĢlık”,

II. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, C. IV (Gelenek, Görenek ve Ġnançlar), Kültür ve Turizm

Bakanlığı Milli Folklor AraĢtırma Dairesi yay., Ankara 1982, s. 393.) Ayrıca öldürülen bir kiĢinin ailesine karĢılık olarak kalınsız kız verilmiĢtir. Ant içen erkekler de kız kardeĢlerini birbirlerine kalınsız olarak vermiĢlerdir. (Kapusuzoğlu, a.g.m., s. 516; Erkul, a.g.m., s. 64.)

46 Göktürk yazıtlarında “kız” sözünün baĢka bir karĢılığı da “pahalı” demektir. (Ögel, a.g.e., s. 261.) Eski Tang

Kayıtları‟nda ve Wei Hanedanı Kayıtları‟nda zengin ailelerin kızlara bol miktarda kalın verdikleri; fakirlerinse paraları olmadığı için genellikle kızları kaçırdıkları yazılmıĢtır. Miktar ne olursa olsun aileye giren geline, anne baba hakkı karĢılığında bir bedel ödenmesi zorunludur. (Kapusuzoğlu, a.g.m., s.516.). Fakat Türkler kızların oğlan evinde bastırılıp, köle haline gelmemeleri için kalın miktarının az tutulmasına dikkat etmiĢlerdir. (Ögel, a.g.e., s. 260.). Kalın ödemek bir emek iĢidir. Nitekim KaĢgarlı Mahmud, “kalınğ” sözcüğünün açıklamasında Ģu Ģekilde bir beyte yer vermiĢtir: “Berdim sana kalınğ/ Emdi munı alınğ/ Emgek meninğ bilinğ/ Ugrar tünğür

bargalı”. Güveyi burada kayın babasına, “Sana çehiz verdim, bunu al. Benim bu emeğimi ve çalıĢıĢımı gör”

diyerek kayın babasına “dünür gitmek üzeredir.” (KaĢgarlı Mahmud, Divan-ı Lügati‟t-Türk, C. III, s. 371.)

47

Kalın olabilecek mallar genellikle at, koyun gibi canlı hayvan türündendir. Bazen yüzlerce at, binlerce koyun kalın olarak verilmiĢtir. (Koca, Sosyal ve Ekonomik Hayat”, s. 16.) Hunlarda da on binlerce at ve sığır kalın olarak veriliyordu. Kalın, yedi yedi, dokuz dokuz gibi kutlu sayılarla ödenirdi. (Ögel, a.g.m., s. 263, 394.)

(23)

Erkek tarafı kalını vermekle kadına ve doğacak çocuklarına bakabilecek olduğunu kanıtlamakta ve itibar kazanmaktadır. Kalının miktarı ne kadar yüksek olursa erkeğin ve

ailesinin saygınlığı o kadar artmaktadır48. Kalın taksitle de ödenebilirdi fakat ödenmeden

düğün yapılmazdı. Ailenin ortak malı olması nedeniyle boĢanmayı engellemekteydi49

. Bunlar göz önünde bulundurulduğunda kalın, aile ile ilgili pek çok unsuru kapsayan ve yararları olan bir bütün olarak değerlendirilmelidir.

Eski Türklerde aracı-görücü (arkuçı50

,saw-sawçı51, yorıgçı52) usulüyle evlenme biçimi

yaygın olarak uygulanmıĢtır53. Evlenecek kız kendi hayat arkadaĢını seçmekte serbesttir. Bu

da bireylerin hür iradelerinin olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Türkler, Ġslâm dinini benimsemeden önce de demokratik esaslara uygun bir biçimde kendi seçimlerini

yapabilmiĢlerdir54. Ailelerin, kız ve erkeğin görüĢleri55

alınarak hatta bazen tarafların

birbirlerini görmeleri56

ile evlilik anlaĢmasına varılır. AnlaĢmadan sonra artık aileler dünür57

48

Koca, Sosyal ve Ekonomik Hayat”, s.16-17.

49 Ailenin her ferdi kalında kendi payının olduğu gerekçesiyle boĢanmaya karĢı çıkmaktaydı. (Ögel, a.g.m., s.

395.) Hatta Radloff, “Kalım ile satın alınmış olan kadın yalnız erkeğin malı olmayıp, bir dereceye kadar aileye

de aittir.” demektedir. (Wilhelm Radloff, Sibirya‟dan, C. 2, çev. Ahmet Temir, Ġstanbul 1994, s. 270.). Fakat

daha evvel de söylediğimiz gibi genel anlamda kadının bir mal olarak değerlendirilmesi eski Türk geleneklerine uyan bir tutum değildir.

50

Arkuçı: Ġki kiĢi arasında araç (vasıta) olan. Evlenme zamanında dünürler arasında gelir gider olan kiĢi. (KaĢgarlı Mahmud, Divan-ı Lügati‟t-Türk, C. I, s. 141.)

51 Saw: Haberler, salıklar. Sawçı: Elçi. Güveyiler, kayınlar, dünürler arasında gelip giden elçilik yapan kiĢi. Elçi

birtakım haberler söyler ve yazılan Ģeyi eriĢtirir. (KaĢgarlı Mahmud, Divan-ı Lügati‟t-Türk, C. III, s. 154, 441.)

52 Yorıgçı: Oğuzlarda hısımlar ve dünürler arasında gelip giden adama denir. (KaĢgarlı Mahmud, Divan-ı

Lügati‟t-Türk, C. II, s.51.)

53

Hunlarda evlenmek için öncelikle aracılarla zemin hazırlanıyor daha sonrada, on binlerce at ve sığır kalın olarak gönderiliyordu. Bilge Kağan kızını TürgeĢ Kağanına verdiği zaman büyük bir düğün (toy, törün) yapılmıĢtır. Çin imparatoru da kalın verilmeden kız vermiyordu. (Ögel, a.g.m., s. 394.) Fakat burada Çin imparatorunun kızına verilen mal veya paranın kalından ziyade siyasi sebeplerle gerçekleĢen bir evliliğin hediyesi olarak görmek daha mantıklıdır. Kumalar da ikinci eĢ oldukları için onlara verilen mala da kalın diyemeyiz ki mal verme zorunluluğu da bulunmamaktadır.

Oğuzlarda evlenme geleneği ise Ģu Ģekildedir: Bir erkek, baĢka birisinin kızını, kız kardeĢini veya velayeti altında bulunan bir kadını belli bir miktar Hârizm kumaĢı karĢılığında ister. KumaĢ, deve, hayvan veya baĢka mallardan oluĢabilecek olan baĢlığı (kalın) aileye verdikten sonra kızı alır ve evine (çadırına) götürür. Aile ile anlaĢtığı miktardaki kalını ödemeden kimse bir kızla evlenemez. Bu meblağı ödediği zaman çekinmeden kızı anne, baba ve kardeĢlerinin yanından alıp götürür, aile de buna mâni olmaz. (Ġbn Fazlân, Seyahatname, s. 36.) Çünkü erkek ödediği miktarla kızı hak etmiĢtir.

54

Erkul, a.g.m., s.65.

55

Türklerde babanın sınırsız bir velayet hakkı olmadığı için kızın, evlenmeye razı olduğunu gösteren bir rızalık sembolü vermesi gerekirdi. Bu sembol genellikle “mendil” idi. Fakat böyle bir sembolün ne zaman ortaya çıktığını tahmin etmek zordur. Ögel, bunun çok eski bir Türk geleneği olduğunu söylemektedir. Hatta Anadolu‟da hala kız evinden giden hediyelerde çevre, mendil Ģeklinde bu geleneğin devamını görmek mümkündür. (Ögel, a.g.e., s. 266).

56

Çin kaynaklarında geçen bilgilere göre Göktürklerde genelde cenaze törenlerinde eĢ seçme geleneği görülmektedir. Bu bilgilere göre defin töreni yapılacağı zaman genç erkekler ve kızlar süslenirler ve cenaze yerine gelerek orada karĢılaĢırlar. Mezar etrafında toplanan gençlerden bir erkek herhangi bir kızı beğenirse, kızı

(24)

olmuĢ olurlardı. Kalın miktarı tespit edildikten sonra -ki anlaĢmaya varılması için kalın ve çeyiz miktarının belirlenmesi gerekir- taraflar at üzerindeyken evliliğin ilk aĢaması olan söz

kesimi gerçekleĢmektedir58. Daha sonra niĢan akdi yapılırdı. Aslında niĢan, kalın anlaĢması ve

söz kesimi hediyelerinin verilmesiyle gerçekleĢmiĢ olurdu59. “Nikah kıyma” bütün Türklerde

aynı Ģekilde söylenir ve kalın anlaĢmasından sonra kız evinde kıyılırdı60. Nikah kıyılmasına

rağmen gelinin yüzü tabu idi, “körümdük veya görümlük61” denen hediye verilene kadar yüz

açılmazdı62. Ayrıca Ġslâmiyet‟ten önce Türklerde de bekâret anlayıĢı vardı63

.

Eski Türklerde evlenme törenlerinin en sevilen bölümü kutlama, Ģölen ve yemek

ikramın yapıldığı kısımdı. Bunların tamamına toy64

veya düğün65 adını vermek mümkündür.

istemek üzere bir yakınını kızın evine gönderir. Anne-baba da genellikle bu isteği geri çevirmez ve onların rızalarıyla evlilik safhaları gerçekleĢirdi. (Lin Gan, “Göktürklerde Gelenekler ve Dini Ġnançlar”, Türk Dünyası

İncelemeleri Dergisi, çev. Eyüp SarıtaĢ, S. 4, Ġzmir 2000, s. 361-362.) Ögel, cenaze merasimlerinde geleneğe bir

anlam veremeyerek bu uygulamayı bir hayat biterken yenilerinin baĢlatılması ile açıklamıĢtır. (Ögel, a.g.e., s. 768.) Gan‟a göre ise Türkler sık sık yer değiĢiklikleri için kızlar ve erkeklerin günlük hayatta karĢılaĢma ve konuĢma imkanları neredeyse yoktu. Bu nedenle ortak bir cenaze merasimi eĢ seçmek için en uygun yerdi. (Gan, a.g.m., s. 362.)

57 Divan-ı Lügati‟t-Türk‟te “tünğür: karının hısımları” ve “tünğürledi, ol beni tünğürledi: o adam beni dünür

saydı, dünürlüğe nispet etti.” Ģeklinde kullanımları görülmektedir. (KaĢgarlı Mahmud, Divan-ı Lügati‟t-Türk, C. III, s. 362, 407.) “Kadhın” kelimesi de “kayın, dünür, hısım” anlamlarında kullanılmaktadır. (KaĢgarlı Mahmud,

Divan-ı Lügati‟t-Türk, C. I, s. 403.)

58 Kalın anlaĢmasında sonra kız ve oğlan aileleri ile onlara bağlı olan akrabalar, topluluklar hep birlikte ata

binerler. At üzerinde karĢılaĢırlar ve söz kesimini de at üzerinde yaparlar. Bu bir çeĢit devlet törenini andıran bir merasimdir. Türklerde barıĢ anlaĢmaları, savaĢ kurultayları ve savaĢta elçi kabulleri at üzerinde gerçekleĢirdi. (Ögel, a.g.m., s. 396.) SavaĢ ve barıĢ gibi önemli anlarda gerçekleĢen törenler, genellikle at üzerinde olduğuna göre evlenme için atılan ilk adımın da at üzerinde yapılmasından ehemmiyet verilen bir uygulama olduğunu anlamak mümkündür.

59 Uygurlarda niĢanlı kimselere “çoğan” adı verilmiĢtir. (Koçak, a.g.t., s. 145.) NiĢan, daha çok geliĢmiĢ Batı

Türklerinde yaygın biçimde görülmüĢtür. (Ögel, a.g.e., s. 266) Eski Türklerde bugünkü manasıyla bir niĢan olduğunu söylemek doğru olmaz kanaatindeyiz. Hatta Divan-ı Lügati‟t-Türk‟te de niĢan ve niĢana dair bir kelime geçmemesi nedeniyle iki kiĢinin evlenme sözünün ve kalın anlaĢmasının niĢan yerine geçtiğini de söyleyebiliriz.

60

Nikah yanında “su içme, sakal kesimi” gibi Ġslâmiyet‟ten önce uygulanan gelenekler de bulunmaktadır. (Ögel, a.g.e., s. 268.) Sakal kesimi, günümüzde “damat tıraĢı” olarak hala varlığını sürdüren köklü bir gelenek halini almıĢtır.

61 Günümüzde “yüz görümlüğü” olarak geline damat tarafından verilen hediyenin, çok eski tarihlerden beri var

olageldiği anlaĢılmaktadır. Eskiden bu bir merasim Ģeklinde yapılmıĢtır.

62

Bazı Türklerde, ilk çocuk doğmadıkça nikah yürürlüğe girmiyordu. Görüldüğü gibi Türklerde gerçekçilik, dinin önünde gidiyordu. (Ögel, a.g.e., s. 269.)

63 Divan-ı Lügati‟t-Türk‟te “kapak” kelimesi “kızın bekâreti” anlamında kullanılmıĢtır. Yalnızca kız sözü bile

bunu açıklayabiliyordu. Sadece kalın veren kızı alabilirdi, yoksa para ile alınan Ģey ya câriye ya da kadın olabilirdi. (KaĢgarlı Mahmud, Divan-ı Lügati‟t-Türk, C. I, s. 382., Ögel, a.g.e., s. 250-251.)

64 Türk hükümdarlarının bey çocuklarının doğumu, veliaht tayini, tahta çıkıĢ, bey çocuklarının ilk avlarından

dönüĢü, seferlerin zaferle sonuçlanması, kahramanlık yapanlara ad verme, esaretten kurtulma, evlenme ve bayram gibi vesilelerle halka verdikleri ziyafetlere toy denilmektedir. (Salim Koca, “Toy” mad. DİA, C. 41, Ġstanbul 2012, s. 271.) Düğün, bu toyların en büyük ve gösteriĢli olanlarındandır.

(25)

Düğün esnasında gelin ve güveyin yanında sağdıç bulunurdu66. Düğün için halka açık toy

yapılır67, yarıĢmalar, eğlenceler ve çeĢitli oyunlar düzenlenirdi68. Dede Korkut‟ta niĢan toyuna

“küçük düğün”, evlenme toyuna da “ulu, büyük, ağır düğün” denilmiĢtir69. Düğünde

“küden70” denilen yemek verilirdi. Yemek genellikle et olurdu. Bu yüzden yemek verebilmek

için kurban kesilirdi. Burada açları doyurma adetinin etkisi büyüktür71. Düğüne okunanlar72

(davet edilenler) yedirilip içirilip, hediyeler verilip yeni elbiseler giydirildikten sonra borçları

da ödenerek en iyi Ģekilde ağırlanmıĢlardır73

.

Gelin uğurlama ve gelin karĢılama74

gelenekleri de eski Türklerde uygulanmıĢtır.

Gelin gelirken baĢına saçı saçılırdı75. Otağa girerken eĢiğe basmaz ve ateĢe saygı gösterirdi.

65 Türk tarihinin en eski dönemi de dahil olmak üzere büyük bir kısmında kaynaklarda düğün sözcüğü

kullanılmamıĢtır. Bu kelimenin karĢılığı olarak “toy” sözü geçmektedir. Yine düğün ve orada gerçekleĢtirilen merasim anlamında Orhun Yazıtlarında “törün” kelimesi kullanılmıĢtır. (Oktay Berber, “Türk Kültüründe Eğlence Ve Birlik Unsuru Olarak Düğünler”, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 10/2, Isparta 2009, s. 3.) Düğün kelimesinin TDK Büyük Türkçe Sözlük‟te bir anlamı da düğümdür. Yani düğün “düğümlemek, bağlamak” fiilinden türemiĢ bir isim olmalıdır. Anlamına uygun olarak iki aile birbirine bağlanmaktadır.

66 Sağdıç ile ilgili ayrıntılı bilgi için bk.: Abdülkadir Ġnan, “”AdaĢ” ve “Sağdıç” Kelimelerinin En Eski

Anlamları”, Makaleler ve İncelemeler, C. I, Ankara 1998, s.295-304.) KaĢgarlı Mahmud, “sağdıç” kelimesini dost olarak kullanmıĢtır. (KaĢgarlı Mahmud, Divan-ı Lügati‟t-Türk, C. I, s. 455.) Sağdıçlık günümüzde de var olan bir müessese ve yaĢamaya devam eden bir gelenektir. Günümüzde olduğu gibi çok eski dönemlerde de gelin ile damada yol gösteren ve arkadaĢlık eden kimselere sağdıç denilmektedir.

67 Toylarda kopuzunu çalan ozandan baĢka zurnacılar ve dümbekçiler de yer almıĢlardır. (Gökalp, a.g.e., s. 227.) 68 YarıĢmalar, oyunlar, hazırlıklar, süslemeler ile ilgili ayrıntılı bilgi için bk.: Salim Koca, “Eski Türklerde

Bayram ve Festivaller”, Türkler, C. 3, Ankara 2002, s. 51-57.

69

Ögel, a.g.e., s. 269.

70 Küden, düğün yemeği, düğün demektir. (KaĢgarlı Mahmud, Divan-ı Lügati‟t-Türk, C. I, s. 404). “Kençliyü”

de hanların düğünlerinde veya bayramlarda 30 arĢın yüksekliğinde yağma edilmek için yapılmıĢ bir sofradır. (Ögel, a.g.e., s. 353-354.)

71 Hunlarda at ve sığır etinden düğün yemeği hazırlanır, düğünde çiğ et yedirilir ve kısrak kımızı içirilirdi.

Uygurlarda gelin ve güvey de kımız içerlerdi. (Koçak, a.g.t., s. 147, 151.)

72

Eski Türkçe‟de “okıdı” kelimesi “çağırdı, davet etti” anlamında kullanılır. (KaĢgarlı Mahmud, Divan-ı

Lügati‟t-Türk, C. III, s. 254.)

73 Gökalp, a.g.e., s.227. Bu uygulamayı halkıyla yakından ilgilenme gerekliliği bulunan hakanlar yapmıĢlardır.

Halktan birisi tarafından yapılan bir düğünde bu denli merasimleri görmek elbette mümkün değildir. Fakat sarayın adeti halka yansıdığından halk da bu merasimleri en iyi Ģekilde gücü yettiğince yapmaya çalıĢmıĢtır. Divan-ı Lügati‟t-Türk‟te geçen “bıçıĢ” kelimesi, büyüklerin konukluğuna, düğününe, davetine gidenlere verilen ipekli kumaĢ olarak geçmektedir. “Kedhüt” de giysi, giyecek anlamlarına gelmekte olup düğünlerde gelin ve güveyin akrabalarına armağan olarak giydirdikleri elbisedir. (KaĢgarlı Mahmud, Divan-ı Lügati‟t-Türk, C. I, s. 366, 367.) Buradan toyların özellikle en büyüklerinden olan düğün toyunun, davetlileri son derece memnun edecek Ģekilde düzenlendiği anlaĢılmaktadır.

74 Gelin alınırken kızın babası, Ģal veya kuĢağını güveye sarar ve böylece babalık velayetini güveye bırakmıĢ

olurdu. Güveyi de bunları düğünde üzerinde taĢırdı. Gelin baba evinden bu Ģekilde alınır, giderken yabancı kimselere görünmemesi için Divan-ı Lügati‟t-Türk‟te geçen “didek” adı verilen bir örtü örtülürdü. “Münderü” adı verilen ipek ve tüllerle süslenmiĢ gelin otağının önüne indirilirdi. (Ögel, a.g.e., s.270, KaĢgarlı Mahmud,

Referanslar

Benzer Belgeler

“Gazeteciler, armağanları, iyilikleri, bedava gezileri ve özel muameleleri reddetmeli, gazeteci dürüstlüğünü zedeleyebilecek ikinci iş, siyasal bağlantı, kamu görevi ve

Ekoloji Kolektifi tarafından Antalya Kurşunlu’daki Taş Ocaklarına karşı mücadele eden Kurşunlu köylülerine destek için Valilik ve İl Özel İdaresi’nin protesto

She completed primary education at Alayköy ( Alayköy Primary School ) , secondary education at Nicosia (Atleks Sanverler Secondary School ) and is a graduate of Lefkoşa

Lisans öğretimini Yakın Doğu Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Matematik Bölümünde tamamladıktan sonra Yüksek Lisanslarını Yakın Doğu

Lisans öğretimini Yakın Doğu Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Matematik Bölümünde tamamladıktan sonra Yüksek Lisanslarını Yakın Doğu

Güne katılarak ruhen rahatladığını, daha sakin bir ruha sahip olduğunu, bu toplanmaların terapi görevi gördüğünü ve bu şekilde ruhen olumlu yönde bir değişiklik

1- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den sabit olan rivayetlerde tesbihatın sağ elin parmak boğumlarıyla yapılması gelmiştir. Rasûlullah sallallahu aleyhi

Godiva klasik sepetler gerçek bir çikolata tutkunu için hediye etmek istediğiniz tüm Godiva ürünleri sunmanın en lüks ve farklı yolu. Efsanevi Lady Godiva’nın logosunu