• Sonuç bulunamadı

Nikahın veya niĢanın bozulması482

her ne kadar istenmeyen bir durum olsa da bazı hallerde gerekli görülen yasağı veya sakıncası bulunmayan bir uygulamadır. Gazne ve Karahanlılar arasındaki evliliklerde bozulan iki niĢan-nikah akdi tespit etmek mümkündür.

Oğuzların kalabalık nüfusu, Ali Tegin‟in Oğuzlarla olan ittifakı ve bu zor Ģartlar Sultan Mahmud ve Kadir Han Yusuf‟u bir araya gelmeye zorlamıĢtı. Gazneli Mahmud ve Yusuf

480

Kaçın, a.g.e., s. 198.

481

Acar, “NiĢan” mad., s. 152.

Kadir Han arasında yapılan bir anlaĢma neticesinde aralarındaki iliĢkilerin yumuĢaması için

akraba olunmaya karar verilmiĢti483. Semerkant‟ta 415/1025 yılında yapılan bu görüĢmede

karĢılıklı dünür olmak için Kadir Han‟ın oğlu Buğra Tegin484

ile Sultan Mahmud‟un kızı Hürre Zeyneb, Gazneli Mahmud‟un oğlu Muhammed ile de Kadir Han‟ın kızı ġah

Hatun‟un485

evlenmesine karar verilmiĢ, yani niĢan akdedilmiĢti486. Beyhakî‟nin naklettiğine

göre, Gazneli Mahmud, veliaht ilan edeceği oğluna destek sağlamayı amaçlarken Kadir Han, kızını ismen veliaht olan Muhammed‟e değil baĢarılı gördüğü Mesud‟a vermeyi planlıyordu. Bu nedenle de kızını hemen Gazne sarayına göndermedi. Fakat Mahmud da kızını hemen Han‟ın oğluna göndermedi. Nikahlar vekiller aracılığı ile akdedilmesine rağmen gelinler eĢlerine ulaĢamadığından fiili olarak evlilikler gerçekleĢmemiĢtir. Gazneli Mahmud‟un 421/1030 yılında ölümüyle de öylece kalmıĢ Mesud sultan olduğunda yeniden gündeme gelmiĢtir487

.

Ġlk nikahın bozulmasında taraflar ittifak halindeyken ikinci nikahın bozulması devletler arasında husumete hatta Karahanlıların Gaznelilere karĢı ciddi anlamda kin ve nefretine sebep olmuĢtur. Gaznelilerin hanedan içi evliliklerinden birinde Gazneli Mesud, amcası Emîr Yusuf‟un kızı ile niĢanlanmasına rağmen bu niĢan bozularak gelin adayı Gazneli Muhammed ile evlenmiĢti.

483 ReĢûdü‟d-Dîn-Fazlullah, Cami‟ü‟t-Tevârih, s. 73; Mehmet Altay Köymen, Büyük Selçuklu İmparatorluğu

Tarihi, C. I, s. 75; Hunkan, a.g.e., s. 156; Barthold, Türkistan, s. 304.

484 Bu görüĢmede Buğra Tegin‟e Mâverâünnehir topraklarının da verileceği hususunda anlaĢma sağlanmıĢtı.

Ancak Buğra Tegin yardım talep etmek amacıyla Belh‟e Sultan Mahmud‟un yanına geldiğinde “Sizin şimdilik

geri dönmeniz lazım. Çünkü biz şimdi Somnat üzerine yürümek istiyoruz, önce bu işi bitirelim siz de Türkistan hanlarını ele geçirin, o zaman bunun tedbirini alırız.” cevabını duymuĢtu. (Barthold, Türkistan, s. 305; Merçil, Gazneliler Devleti, s. 36; Merçil, Gazneli Mahmûd, s. 56; Ayan, a.g.e., s. 136; Hunkan, a.g.e., s. 159.)

485 Ahmed b. Mahmûd ve el-Hüseynî, Kadir Han‟ın kızı olan ġah Hatun‟un ismini Sare Hatun olarak

vermektedir. (Ahmed b. Mahmûd, Selçuk-nâme, C. 1, s. 31; el-Hüseynî, Ahbâr üd-Devlet is-Selçukiyye, s. 10.)

486

Beyhakî, Târîh-i-Beyhakî, s. 181.

487 Beyhakî, Târîh-i-Beyhakî, s. 393; Hunkan, a.g.e., s. 171-172; Ġbadi, a.g.m., s. 177-178; Güller Nuhoğlu,

Beyhaki Tarihi‟ne Göre Gaznelilerde Devlet Teşkilatı ve Kültür, YayınlanmamıĢ Doktora Tezi, Ġstanbul

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstanbul 1995, s. 163-164. Mesud‟un karısı ġah Hatun Gazne‟ye getirilirken Buğra Tegin gönderdiği elçilerle karısı olan Hürre Zeyneb‟in kendisine gönderilmesini istemiĢ Mesud bunu kabul etmiĢse de Buğra Tegin‟in kardeĢi Arslan Han‟ın Buğra Han hakkında yaydığı dedikodular - ki bu dedikodular Buğra Han‟ın Gazneli Mahmud‟un kızı aracılığıyla toprak sahibi olmak istemesi ile ilgilidir- Mesud buna çok kızmıĢ hem kardeĢini göndermemiĢ hem de iki devlet arasındaki iliĢkiler gerilmiĢtir. Hatta Buğra Han, Selçuklularla ittifak kurmuĢtur. Gaznelilerle olan iliĢkiler ancak 429//1038 yılında Gazneli Mesud‟un giriĢimleriyle tatlıya bağlanmıĢtır. Fakat Buğra Han‟ın kırgınlığı uzun yıllar devam etmiĢtir. (Ayan, a.g.e., s. 139; Barthold, Türkistan, s. 319-320; Hunkan, a.g.e., s. 190-191; Hunkan, “Türk Hakanlığı‟nda Kadın”, s. 380.) Nitekim bunca teĢebbüs ve isteklere rağmen bu evlilik, nikah akdi yapılan fakat tamamlanamayan bir evlilik olarak kalmıĢtır.

NiĢanın veya nikahın bozulması durumu Karahanlılar ve Gazneliler arasında kurulan akrabalık bağlarında sık görülmesi dikkati çekmektedir. Bunda da devletlerin siyasi çıkarları doğrultusunda aldıkları kararların etkili olduğu muhakkaktır.

Burada eĢlerden birisinin ölümü halinde bozulan nikahlardan bahsetmek doğru olmayacaktır. Zira ölüm vuku bulmamıĢ olsa evliliğin gerçekleĢeceği malumdur. Buna örnek olarak Buğra Han‟ın kızı ile Gazneli Mevdûd‟un ve Hatice Arslan Hatun ile halifenin oğlu Zahîretüddin‟in nikahını göstermek mümkündür. Bu evlilikler fiili olarak tamamlanmamıĢ, tarafların ölümleri nedeniyle yani doğal bir olayla sona ermiĢtir. Bunun dıĢında gerçekleĢmeyen evlilikler bahsinde de sözle niĢanların akdedildiğinden fakat türlü sebeplerden dolayı evliliklerin gerçekleĢemediğinden bahsedilmiĢti.

VI. MEHĠR GELENEKLERĠ

Sözlükte mehir (mehr) “ücret” manasına gelir. Ġslâm hukukunda ise evlilik esnasında erkek tarafından kadına verilmesi gereken nikah bedelidir. Evlenme sırasında veya öncesinde evlenecek erkeğin kız tarafına belirli bir para veya mal verme uygulamasının çok eski bir geçmiĢi vardır. Uygulamanın ilk Ģekilleri bir satıĢ akdi niteliğinde olsa da zaman içinde aileler

arası bir hediyeleĢme ve kadın için bir güvenceye dönüĢmüĢtür488

.

Cahiliye döneminde mehir, evlenecek kızın ailesine ödenir ve kadın bu mehirden para alamazdı. Eski Türklerde de Ġslâmiyet‟ten önce var olan kalın uygulaması Ġslâmiyet‟ten sonra,

aralarında fark olmakla beraber, yerini mehre bırakmıĢtır489

.

Kur‟an‟da çeĢitli ayetlerde ve hadislerde, evlenilecek olan kadınlara mehir verilmesi

konusu üzerinde durulmuĢtur490. Mehrin en önemli özelliği kadına verilmesi ve tasarrufunun

ona ait olmasıdır491. Kur‟an‟da mehrin kadının mülkü olması gerektiği kabul edilirken pratikte

bazen bu kural uygulanmamıĢtır492.

Erkeğin ödemesi gereken mehrin bizzat kadına ait olmasının yanında, mehirsiz evlenmenin kabul edilip edilemeyeceği hukukçular arasında tartıĢma konusu olsa da mehirsiz

evlenme neredeyse yoktur493.

488

Mehmet Akif Aydın, “Mehir” mad., DİA, C.28, Ġstanbul 2003, s. 389.

489

Aydın, aynı yer.

490 “Kadınların mehrini gönülden (farz bilerek) verin. Elbette kadın kendi isteğiyle mehrin bir kısmını size

bağıĢlarsa, onu afiyetle yiyebilirsiniz.” (Mevdûdî, Tefhîmu‟l Kur‟an Meali, 4/4, s. 65.)

491 Kaçın, a.g.e., s. 198.

492 Cin, İslam Hukukunda Evlenme, s. 19. 493

Cin, İslam Hukukunda Evlenme, s. 44. Hanefi, ġafi ve Hanbeli mezheplerine göre mehir tespit edilmeden veya hiç mehir verilmeden yapılan evlilikler geçerlidir. Malikilerce evlenme sırasında mehir tayin edilmemiĢse ya da hiç mehir verilmeyeceği Ģartı varsa bu evlenme geçersizdir. Hanefi, ġafi, Hanbeli mezheplerinin bu

Ġbn Fadlan, eserinin yolculuk esnasında gördüklerini anlattığı kısmında önemli bir Ortaçağ Ģehri olan Buhara‟da mehir uygulaması ile ilgili Ģu Ģekilde bilgi vermektedir: “Buhara‟da çok

çeşitli paralar gördüm. Bunlar arasında ğıtrifiyye denen bakır, sarı bakırdan imal edilmiş dirhemler vardı. Tartılmadan 100 tanesi 1 gümüş dirheme satılıyordu. Onlar kadınlarına mihr verirken “Falan oğlu falan, falan kızı falanla şu kadar ğıtrifiyye dirhemine evlendi.” derler.”494