• Sonuç bulunamadı

Gelin yaĢadığı evinden, Ģehrinden veya ülkesinden çıktıktan ve varacağı ülkeye olan mesafeyi en iyi Ģekilde kat etmesi sağlandıktan sonra gittiği ülkede onun için karĢılama töreni düzenlenmesi de en önemli merasimlerdendir. Nitekim bu adetin de saraydan halk tabakasına kadar yapılan bütün düğün merasimlerinde görülmesi kaçınılmazdır. Fakat bu karĢılama merasiminden hemen sonra düğün baĢladığı için kaynaklar ayrıntılı olarak bundan bahsetmemiĢlerdir. Düğün geleneği kısmı ile bağlantılı olan karĢılama merasimleri burada kaynaklarda yer aldığı kadarıyla kısaca ele alınacaktır.

Sultan Mesud, Yusuf Kadir Han‟ın kızı ġah Hatun Gazne‟ye gelirken onu büyük bir merasimle karĢılanmıĢtır. Beyhakî'ye göre bu Türkistan‟dan gelen ilk mahfe idi. Sultan

Mesud, görülmemiĢ bir debdebe ile Türkleri hayran bırakmak istiyordu588

. Gazne Ģehri daha

önce hiç süslenmediği kadar süslendi, taklar kuruldu. Elçiler ve gelinin mahfesi ġeckâv‟a589

geldiğinde burada kalmalarına dair bir ferman çıkartıldı. Nedim Hâce Ebu‟l-Kasım, sultanın huzuruna gelerek gizli müzakerelerde bulundular ve çok emek verdiği için kendisine ihsanlarda bulunuldu. Bu buluĢmadan sonraki gün teĢrifatçılar, muhafızlar reisi ve mihmandar yedek atlar ile Han‟ın elçilerini alıp Ģehre getirdiler. Bütün Ģehir baĢtan baĢa süslendi ve halk elçileri görünce meydanda ve pazarlarda o kadar çok dirhem ve dinar saçtılar ki elçiler hayretler içinde kaldı. Elçiler burada dinlenerek yemek yediler sonra devlet ileri gelenlerinin hanımları ve hizmetçiler ġeckâv‟dan gelini karĢılamaya gittiler. Buradan muhteĢem bir alay ile gelini alarak Ģehre geldiler. KöĢk öyle süslenmiĢti ki Sultan Mesud‟un böyle özendiği bir

teĢrifat daha görülmemiĢti590. Bundan sonra ise düğün baĢlamıĢtır.

Gazneli Mahmud, Menûçehr‟in kızı Hurre ile 403/1012-1013 yılında evlendiğinde gelini NîĢâbur‟a getirmiĢler ve burada törenler düzenlemiĢlerdir. Bu sırada 16 yaĢında olduğunu söyleyen Beyhakî: “Hâce geldiği vakit gördüm, Nîşâbur‟a taklar kuruldu, her tarafı

süslediler, öyle büyük bir şenlik yaptılar ki ben bundan sonra Nîşâbur‟da böyle bir şenlik yapıldığını görmedim.” diyerek bugünün gösteriĢini açıklamaktadır. Daha sonra Hurre,

yanında Ebû Sâdık, Ebû Tahir olduğu halde Cürcân‟a götürülmüĢtür591.

588 Beyhakî, Târîh-i-Beyhakî, s. 393; Barthold, Türkistan, s. 314. 589 Gazne‟ye iki menzil uzaklıkta bir bölge.

590

Beyhakî, Târîh-i-Beyhakî, s. 394.

Gazneli Muhammed amcasının kızı ile evlendiğinde düğün bittikten sonra gelin tahtırevanlarla saraya getirilmiĢtir. Devlet ileri gelenlerinin hanımları eĢliğinde gelin Muhammed‟in zifaf için hazırlanan köĢküne götürülmüĢtür. Fakat bu hatun yolda hastalanmıĢ saraya geldiğinde altın ve mücevherler içerisinde ölmüĢtür. Daha sonra Sultan Mesud ile niĢanlanan kızın Muhammed ile evlenmesi kararlaĢtırıldı. Bu kız da babası Emîr Yusuf‟un Ser-i Âsyâ‟da bulunan sarayından alınıp aynı köĢke götürülürken muhteĢem Ģenlikler yapılmıĢtır592

.

Bir diğer karĢılama töreni de Gazneli Sultanı Mesud‟un eĢi Ebu Kâlicâr‟ın kızını karĢılamak için düzenlediği merasimdir. Mesud, Cürcân‟dan gelen elçilerin, gösteriĢin daha iyi görülebilmesini sağlamak adına gündüz Ģehre girmelerini uygun bulmuĢtur. NîĢâbur‟un yüksek tabakasından kadınlar, reisler, kadılar, fakihler, devlet büyükleri ve âmiller karıları ile gelin alayını karĢılamak için Ģehirden yarım fersah dıĢarı çıkmıĢlardır. Hazırlanan mahfelerle Ebu Kâlicâr‟ın kızının mahfesinin yanına gelerek gelinin ve yanındakilerin maiyetindeki eĢyaları Ģehre getirmiĢlerdir. Gelinin mahfesi ve yanında bulunanlar, sultanın fermanı ile cennet köĢkleri gibi süslenen Hasenek‟in saraylarına götürülmüĢ daha sonra NîĢâbur‟un üst düzey hanımları evlerine gitmiĢlerdir. O gece o kadar mumlar ve meĢaleler yakılmıĢtır ki her taraf gündüz gibi aydınlanmıĢtır. Sultanın haremindeki hâdimleri kapıda kalarak piyadeler,

nöbetçiler ve maiyetinde birçok kimselerle de saraya hâcib tayin etmiĢlerdir593

.

Halife Muktedî-Biemrillâh, kızının düğünü dolayısıyla Bağdad‟a yaklaĢmakta olan Sultan MelikĢah‟ın ikameti için gerekli sayısız eĢya göndererek onu karĢılamıĢtır. Sultan Ģehrin giriĢinde halifelik veziri Ebû ġüca, iki nakîb ve halifelik ileri gelenleri, okuyucular, davul ve borular eĢliğinde karĢılanmıĢ ve halife sultan için gösteriĢli bir tören düzenlemiĢtir. Ebû ġücâ sultana halifenin, geliĢinden memnun olduğuna dair mektubunu iletmiĢtir. MelikĢah, halifeyi ululamak için diz çöktüğünde vezir ona mücevherli iki tesbih hediye etmiĢtir. Daha sonra MelikĢah sultan sarayına gitmiĢtir. Arkadan gelen vezir Nizâmülmülk de otağını kendi askerleri ile Ģehrin dıĢına Zâhir semtine kurmuĢ ve böylece Ģehir halkının askerlerden yana sıkıntı çekmemesi sağlanmıĢtır. Sultanın karĢılanması gibi gelin ve çeyizle gelen vezir Nizâmülmülk de hilâfet veziri Ebû ġücâ, hadimler ve haslar tarafından önlerinde 300 güzel at, 300 meĢale ile karĢılanmıĢtır. Bundan sonra halifenin huzuruna çıkan Nizâmülmülk birkaç defa yer öpmüĢ sonra da elini öperek gözlerine sürmüĢtür. Sonrasında MelikĢah hilâfet sarayına davet edilmiĢ ve daha çok siyasi bir karĢılama ile karĢılanarak hil„at, taç, bilezik, yakalık ve iki kılıç hediye edilmiĢtir. Sultan halifenin elini öpmek istediğinde halife buna

592 Beyhakî, Târîh-i-Beyhakî, s. 232-233. 593 Ayan, a.g.e., s. 198.

müsaade etmeyerek sultana yüzüğünü vermiĢtir594. Halifenin Nizâmülmülk‟e elini öptürürken sultanın bu davranıĢına izin vermemesi dikkat çekicidir.

Muhammed Tapar‟ın kız kardeĢi Seyyide Hatun, kocası Müstazhir-Billâh tarafından Bağdad‟ta görülmemiĢ Ģenlikler ve eğlenceler ile karĢılanmıĢtır. ġehir bunun için süslenmiĢ, Ģehre giriĢ çıkıĢlar kontrol altına alınmıĢtır595. Sultan Sencer‟in kızı Emîre Hatun da Halife MüsterĢid-Billâh‟a götürüldüğünde halifenin Dicle nehrinin kenarında kendisi için inĢa ettirdiği sekiz köĢeli saraya yerleĢtirilmiĢ gelinin geliĢi münasebetiyle Bağdad‟ta ziyafetler

düzenlenmiĢtir596. Aynı Ģekilde Muhammed Tapar‟ın kızı Fâtıma Hatun ile Halife Müktefî-

Liemrillâh‟ın evliliğinde gösteriĢli bir törenle babasının sarayından çıkan gelin Bağdad‟ta buna mukabil bir merasimle karĢılanmıĢtır. Bağdad Ģehri ıĢıklandırılıp süslenerek kapıları

birkaç gün kapatılmıĢ ve eğlenceler düzenlenmiĢtir597

.

Gelinin uğurlanması ve karĢılanması geleneği, Türk devletlerinde hükümdarlık adetlerinden siyasi mahiyette yapılan uğurlama ve karĢılama merasimlerini akla getirmektedir. Bu merasimlerde karĢılama gösteriĢli olurken uğurlama merasimlerine dair çok

fazla bilgiye sahip bulunmamamız, uğurlamaların çok da dikkate değer olmadığını gösterir598

. Genel itibariyle gelinin uğurlanması geride bıraktığı ailesi için zor ve aileden bir kiĢi ayrıldığı için meĢakkatli olmaktadır. Bu nedenle kızın ailesi bu süreçte daha mütevazi davranır. Fakat karĢılama yapan erkek tarafı ailesi, bir üye kazanacağı ve zenginleĢeceği için daha mutlu olmakta ve gösteriĢli merasimler düzenlemektedirler. Bu nedenle hükümdarlık gelenekleri ile düğün adetleri karĢılama ve uğurlama merasimleri noktasında benzeĢmektedir.

IX. DÜĞÜN GELENEKLERĠ

Düğün, bir olayı kutlamak için yapılan büyük eğlence veya tören Ģeklinde tanımlanmaktadır. Evlenen çiftler için düğün yapılması insanlık tarihi kadar eski bir olaydır. Milletlere ve yörelere göre ayrıntılarda bazı farklılıklar olsa da bütün düğünlerin birleĢtiği

594

Ġbnü‟l-Cevzî, el-Muntazam, s. 141; Sıbt Ġbnü‟l-Cevzî, Mir‟âtü‟z-Zamân, s. 275; Ahmed bin Mahmûd, Selçuk-

Nâme, C. I, s. 153; Mîrhând, Ravzatu‟s-Safâ, s. 124.

595 Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, C. 10, s. 380; Ġbn Kesîr, el-Bidâye, C. 12, s. 330; Altınsoy, a.g.t., s. 108. 596 Ġbn Kesîr, el-Bidâye, s. 364; Kitapçı, Selçuklu Hatunları, s. 211.

597

Ġbnü‟l-Esîr, el-Kâmil, C. 11, s. 76; Kitapçı, Selçuklu Hatunları, s. 220; Altınsoy, a.g.t., s. 120.

598 Siyasi bakımdan bir örnek verecek olursak; Tuğrul Bey, Besasiri‟ye karĢı ikinci seferini yapmak üzere

450/1058 yılında Bağdad‟ı terk ettiği zaman kendisini sadece halifelik veziri uğurlamıĢ ve Halife‟nin hil„atlerini takdim etmiĢti. Sultan Halife engel olmasına rağmen, KutalmıĢ‟ın Besasiri‟ye mağlup olması üzerine, ilk defa Musul‟a doğru sefere çıktığı zaman, kendisine hiç uğurlama merasimi yapılmamıĢtı. Ayrıntılı bilgi için bk.: Köymen, Tuğrul Bey ve Zamanı, s. 87-89.

nokta eğlenceye yönelik olmasıdır. Evlenme gibi kiĢi ve toplum hayatını etkileyen önemli bir olayı kutlama isteği, tarafların nikah akdindeki olumlu beyanlarını herkese duyurarak onu gayrimeĢru iliĢkilerden ayırma gerekliliği, bu sevinci paylaĢarak katılımcıların güzel bir biçimde ağırlanması ve bu mutluluğun eğlencelerle paylaĢılma arzusu düğün denilen

merasimin ortaya çıkmasını sağlamıĢtır599

.

Düğün yapıldığı topluma ve zamana göre büyük değiĢiklikler gösterse de kız ve erkek evinde yapılması gerekenler, gelinin evliliğe hazırlanması, merasimle ve alaylarla kocasının evine getirilmesi, koca evinde davetlilere yemek verilmesi ve eğlenceler düzenlenmesi bütün

düğünlerin ortak özellikleri arasındadır600

.

Türkler arasında kaynağını Orta Asya teĢkil eden Türk kültürünün, yani Türkü Türk yapan milli değerleri titizlikle korunduğunu gösteren örnekler çoktur. Eski Türklerin Ġslâm

dinini kabul etmeden önce toy veya törün601

adıyla düzenledikleri eğlencelerin en büyüklerinden birisi düğün merasimleridir. Ġslâmiyet‟i kabul etmeden önceki adet ve gelenekler Ġslâm dinini kabul ettikten sonra da korunarak ve Ġslâm dininin esasları ile bütünleĢtirilerek neredeyse aynı Ģekilde uygulanmaya devam ettirilmiĢtir. Bunlar arasında tahta çıkıĢ törenleri, bayramlar, elçi kabulleri, zafer kutlamalar da yer almaktadır.

Düğün Türk-Ġslam hukukunda evliliğin bir rüknü olarak görülmüĢ ve akrabalık bağı

kuranlar arasında sevinç ve mutluluk vesilesi olmuĢtur602. Ġlk Türk-Ġslâm hanedan ve

devletlerinde de genelde her toplumda olduğu gibi nikahtan sonra baĢlamıĢ603

, ziyafetler,

yeme-içme ve Ģenliklerle devam etmiĢtir604.

Normalde bir erkek için yapılan düğün merasimi ve masrafları daha büyük olurken sosyal konumlarına uygun olarak kız ailelerinin de büyük harcamalar ve törenler yaptıkları ele alınan birçok devlette görülmektedir.

599 Rahmi Yaran, “Düğün” mad. DİA, C. 10, Ġstanbul 1994, s. 15. 600 Yaran, a.g.mad., s. 16. 601 Berber, a.g.m., s. 3. 602 Kaçın, a.g.e., s. 203.

603 Özdemir Nutku, “Düğün” mad., DİA, C. 10, Ġstanbul 1994, s. 16-17.

604 Daha önce de söz ettiğimiz gibi Ġslam hukukunda nikah akdi için uyulması gereken Ģekli bir Ģart veya

merasim yoktur. Ancak Hz. Peygamber‟in “Nikahı açıkça yapınız.” hadisi, bazı ravilerce “ve nikah sırasında def çalınız.” ifadeleriyle tamamlanmaktadır. Bir diğer hadiste ise “Nikahta helal ile haram arasındaki ayırıcı ifade def ve sestir (müzik).” ifadeleri nikahın umuma duyurulması gerekliliğinin düğün ile yapılabileceğini gösterir. Ġslam dini düğüne hoĢgörü ile yaklaĢmıĢ, hatta belli sınırlar içerisinde teĢvik etmiĢtir. Hz. Peygamber bütün evliliklerinde davetlilere ikramda bulunmuĢtur. (Yaran, a.g.mad., s. 15.)