• Sonuç bulunamadı

RUSYA’NIN SAVAŞ PLANI 1.Tuna Cephesi Askeri Harekâtı

SAVAŞ ÖNCESİ GENEL DURUM VE PLANLAR

1.4. RUSYA’NIN SAVAŞ PLANI 1.Tuna Cephesi Askeri Harekâtı

Rusya’nın savaş planının temeli 1876 yılında yani henüz Osmanlı ile Çarlık arasında savaş sorunu daha çözüme kavuşmadan önce atılmıştı. Genelkurmay Askeri Bilim Komitesi’nin bir üyesi olan Albay N. D. Artamonov, Petersburg Askeri Bölgesi personeli için “Türklere karşı stratejik olarak en doğru hamle yöntemi üzerine” konulu dersler verdi.144 Bu derslerde “Rusların açık alan savaşlarında

Osmanlılara karşı üstünlük sağladığını fakat uzun süren savunma savaşlarında başarısız olduklarını belirterek, belli bir hedefi olan hızlı operasyonların gerekli olduğunu, asıl amacın Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli stratejik noktası olan

142 Kostin, Skobelev 1843-1882, s.46

143 Belyayev, Russko-Turetskaya Voyna 1877-1878 gg., s.78 144 Rostunov, Russko-Turetskaya Voyna 1877-1878, s.54

53

İstanbul’un ele geçirilmesi olduğunu” belirtti.145 Bu derslerin özellikle Milyutin ve

General Nikolay Nikolayeviç’in, Obruçev’in Osmanlı hakkındaki görüşlerinin etkisiyle hatta bizzat General Nikolay Nikolayeviç’in Obruçev’e bizzat talimatıyla verildiği görüşü olmakla birlikte, gelecekteki Osmanlı-Rus savaşının temellerini atmıştı. Yukarıda da zikrettiğimiz gibi Artamonov, Osmanlı ile yapılacak olan bir savaşta, Balkan cephesi üzerinden geçerek İstanbul’a hızlı bir saldırının en doğru askeri seçenek olduğunu düşünüyordu. Bunun için en uygun harekât güzergâhını şöyle belirlemişti:

1) Rusçuk’tan Osman-Pazarı’na oradan da Sliven ve ardından Edirne’ye geçiş, 2) Sistova’dan Tırnova’ya oradan da Kazanlık ardından Edirne’ye geçiş.

Bu güzergâhların dezavantajı Şumnu tarafından gelecek saldırılara açık olması ve Balkanlara geçişi zorlaştıran coğrafi koşullardı. Batı güzergâhı ise fazla dolambaçlıydı, doğu tarafında ise Osmanlı kaleleri vardı ve burada uzun süreli bir çatışma olasılığı yüksekti. Artamonov, bu yüzden bu rotaları reddediyordu. Balkan yarımadasında olabilecek bir savaşta, Osmanlı ordusunun sayı bakımından çok olmayacağını bu sebeple Rus ordusunun da sayıca az olabileceğini düşünüyordu fakat ordudaki asker sayısının ne kadar olması gerektiği hakkında net bir sayı da vermiyordu. Orduda ne kadar çok asker olursa beslemenin de o kadar zor olacağını, az olması halinde de amacına ulaşmadan yok olabileceğinin altını çiziyordu. Ordunun Tuna’dan geçebilmesi için de geçmişte edinilmiş tecrübelerden yararlanarak, önceden iyi bir hazırlığın yapılması gerektiğini biliyordu. 146 Bunun ön

hazırlığı, Romanya’da keresteleri hazırlayıp yeterli sayıda köprüler kurmak, Tuna’daki Türk gözetleme gemileriyle mücadele etmek için 24 kiloluk topları tedarik etmekten geçiyordu.147 Bu planlamalar General Obruçev ile koordine bir şekilde yapılmıştı. Bu ders notları Ekim 1876 yılında II. Aleksandr’a rapor halinde sunuldu. Rusya o esnada Sırbistan’la ateşkes ilan edilmesi için Osmanlı’ya ültimatom vermeye hazırlanıyordu. Bu ültimatomun reddedilmesi durumunda da orduyu olası bir savaşa hazırlamak için somut tedbirler almaya başladı. Çar, 3 Ekim 1876’da,

145https://topwar.ru/116783-tolko-na-beregah-bosfora-mozhno-deystvitelno-slomit-vladychestvo-

turok-plan-molnienosnoy-voyny-n-n-obrucheva.html (erişim tarihi: 21.05.2019)

146 Belyayev, Russko-Turetskaya Voyna 1877-1878 gg, s.83 147 Rastunov, Russko-Turetskaya voyna, 1877-1878, s.56

54

Harkov, Odesa’da ve Kafkas askeri bölgelerinin bir kısmında, iki ordu ve Kafkas kolordusun görevlendirmeye karar verdi; Mühimmat ve diğer ihtiyaçların ve atların satın alımına hemen başlanması planlandı. 7 Ekim 1876’da, aktif Rus ordusuna 1-2 kolordu daha takviyesi yapmak için Kiev askeri bölgesinde harekete geçti. II. Aleksandr bir süre sonra gelecekteki imparator III. Aleksandr, Milyutin ve Obruçev’i Livadiya’ya çağırdı. 15 Ekim 1876’da de Obruçev, savaş planı hakkında görüşlerini rapor halinde iletti. Bu görüşler sanki Artamonov’un derslerinde öne sürdüklerinin gelişmiş ve somutlaşmış haliydi.148

Savaşın amacı “Bulgaristan’ın kurtuluşu” olarak belirlenmişti. Bu amaca bir tek Kuzey Bulgaristan’ın işgali ile ulaşılabileceği umuluyordu. Fakat bunlar Osmanlı’nın Rusya’nın taleplerini kabul etmemesi durumunda İstanbul saldırı olasılığı da planlar arasındaydı. Obruçev, bu görüşlerini belirtirken Osmanlının Avrupa cephesine 80.000’den fazla asker getiremeyeceğini öngörüyordu.149

Obruçev’in raporunda belirttiği bütün konular tartışılmış ve kabul edilmişti. Savaş planının kabul edilmesiyle birlikte yeni kurulmakta olan Tuna Ordusunun başına Nikolay Nikolayoviç getirilmişti. Rusya her ne kadar savaşla ilgili gerekli planlamaları yapmış olsa da 1876’da Osmanlıya karşı bir savaş ilanına cesaret edemedi. Bunun sebebi İstanbul Konferansı (Tersane Konferansı 23 Aralık 1876) ve 31 Mart 1877 yılındaki Londra Protokolünü imzalamış olmalarıdır. Rusya bu “sözde” barışçıl çabalarından sonuç alamayınca Osmanlıya savaş ilan etmek zorunda kalmıştır.150

Rusya savaş ilan etmeden önce durumlar değişmişti. Buna karşılık olarak Rusya yeni bir siyasi hamle yapmış, 15 Ocak 1877’te Budapeşte’de Avusturya- Macaristan ile gizli bir antlaşma imzalamıştı. Bu anlaşmayla İngiltere’yi tarafsız olma konusunda yalnız bıraktığını düşünüyordu. Askeri anlamda ise durumu pek iç açıcı değildi. Osmanlı kadar savaşa hazır değildi. Bu da savaş planlarını yeniden gözden geçirmelerini gerektiriyordu. Yeni plan, Obruçev’in daha önceki düşüncelerine göre şekillenecekti. Obruçev, daha önce de belirtildiği gibi, Balkan

148 Belyayev, Russko-Turetskaya Voyna 1877-1878 gg, s.85 149 Belyayev, Russko-Turetskaya Voyna 1877-1878 gg., s.85 150 Rostunov, Russko-Turetskaya Voyna 1877-1878, s.57

55

yarımadasında Türk varlığını tamamen yok etmenin bir amaç olamayacağını, İngiltere ve Avusturya’nın bir Osmanlı-Rus savaşına ihtiyatla yaklaşacağını hesaba katmamıştı. Obruçev, Budapeşte Antlaşmasının fazla abartmış ve Avusturya- Macaristan’ın tarafsız olacağını ya da tarafsız kalacağını düşünmüştü. Çarlık hükümeti o zamanlar zaten Avusturya-Macaristan’ın pozisyonunu anlamıştı ve buna yönelik farklı bir strateji belirlemişti. Obruçev İngiltere’nin de belirli şartlarla kendi planlarının uygulanmasında zorluk çıkarmayacağına inanıyordu. Ekim 1876 yılında yaptıkları planda olduğunu gibi İstanbul’u işgal etmek Osmanlı için sadece geçici bir baskı niteliğinde olacaktı. Obruçev’in planına göre hızlı bir şekilde harekete geçilmeliydi, bunun için öncelikle iki ordu hazırlamak gerekiyordu. Bu iki ordundan biri Tuna boyundaki Bulgaristan’ın bağımsızlığı için mücadele edecek diğer ordu ise hiçbir şeyle oyalanmadan doğruca İstanbul’a hareket edecekti.151

Obruçev, Osmanlı ordusundaki asker sayısının, Babadağ’dan Vidin Sofya’ya kadar cephe boyunca ve Tuna’dan İstanbul’a kadar yaklaşık 158.000 asker olacağını tahmin ediyordu. Düzenli ordu ile asker sayısının arttırılmasının mümkün olamayacağını ama piyade ve süvari milisler ile desteklenebileceğini öngörüyordu. Bunun yanı sıra, 8-14 haftadan daha erken bir sürede harekete hazır olabilecek Mısır birlikleri ve belki de 50.000-60.000 İngiliz.152 Obruçev Osmanlı ordusundaki asker sayısı ile ilgili bu öngörülerinden sonra İstanbul’a hareket edecek ordu sayısının 130.000 (3 kolordu), Bulgaristan için ve İstanbul’a hareket eden ordunun lojistik desteği için ikinci ordunun sayısının 160.000 asker olarak belirlemişti. Cephe gerisinde iletişim için 10 rezerv tabur ve destek bölüklerini bulundurmayı gerekli görüyordu.153 Tüm planlamalara bakıldığında Artamonov’un derslerinde öne sürdüğü

tezlerin Obruçev’in fikirlerinin temelinde yürütüldüğü ve bunların sadece kâğıt üzerinde tez olmanın ötesine geçerek bir sistemleştiğini söylemek mümkündür. Elbette savaşın öngörülemez koşulları sonucunda bu planların sık sık değişmek zorunda kaldığını da hatırlatmakta yarar vardır. Tüm bunların ışığında Rus savaş planı ile ilgili şunlar söylenebilir; Savaş, son derece saldırgan bir tarzda planlandı. Stratejik hedef, belki de yegâne hedef İstanbul’a ulaşmaktı. Harekât kararlılıkla

151 Geysman, Russko-Turetskaya Voyna 1877-1878 gg. v Evropeyskoy Turtsii, Vıpusk I, s.106-

107

152 Belyayev, Russko-Turetskaya Voyna 1877-1878 gg, s.90 153 Belyayev, Russko-Turetskaya Voyna 1877-1878 gg., s.90

56

yürütülecekti. Ne kadar hızlı ve seri hareket edilirse o derecede başarılı olabilirdi. Özellikle Obruçev’in planının ikinci seçeneğinde açık bir şekilde ifade edilen şey; Osmanlıyı tek bir darbe ile yok etmekti. Edinilen bütün bu bilgiler ve hesaplamalar neticesinde savaşın akıbeti ile ilgili öngörüler son derece olasıydı. Fakat bu olasılığın gerçeğe dönüşebilmesi için hesapların en ince ayrıntılarına kadar yapılması gerekiyordu. Özellikle orduda yer alacak olan asker sayısının doğru hesaplanması çok önemliydi. İstanbul’daki Rus elçisi İgnateev, St. Petersburg’a Osmanlının asker sayısını 150.000 olarak belirtmişti.154 Obruçev de Osmanlı ordusundaki asker

sayısının 158.000 civarında olduğunu düşünüyordu. Artamonov, Deniz Bakanlı ve diğer yabancı kaynaklara göre ise bu sayı 227.000 ile 268.000 civarındaydı. Obruçev’in hesaplamalarına göre o zaman Rus ordusunun Osmanlı ordusuna karşı başarı sağlayabilmesi için önceki hesaplarındaki gibi 300.000 değil 450.000 ile 570.000 arasında olması gerekiyordu. Obruçev’in hesaplarını bozan diğer bir gelişme ise Rus birliklerinin sayısının azaltılarak 235.000 kişi ile sınırlandırılması oldu.155

Sonuç olarak, Rus ordusu her halükarda sayıca az olacaktı çünkü Osmanlı ordusunda Balkanların farklı bölgelerinden, Mısır’dan Anadolu’dan takviye kuvvetler gelecekti. Neticesinde Osmanlıya karşı bir zafer mümkün olmayacaktı. Bu sebeple planların başarıya ulaşabilmesi hızlı ve kararlı bir şekilde hareket etmekten geçiyordu. Rus savaş planın temel eksik yanı asker sayısıydı. Obruçev’e göre en belirleyici unsur buydu çünkü diğer destekler bu eksikliği düzeltemezdi gidişatı sadece yavaşlatabilir ya da daha da hızlandırabilirdi. Hedef olarak İstanbul’un seçilmiş olması doğruydu.156 Bunun dışındaki güzergâhların tümü uzun sürecek bir

savunma savaşına dönebilirdi ve sayısal üstünlük Karadeniz tarafındaki kanadı tehlikeye sokabilirdi. Batı yönünden hareket etmek Avusturya ile olan antlaşmadan sonra mümkün değildi. Seçilen güzergâh, Rusların en kısa ve hızlı şekilde İstanbul’a ulaşmasını sağlayacaktı. Fakat bu güzergâhın kanatlardan Osmanlı saldırılarına maruz kalma tehlikesi mevcuttu. Bu sebeple bu güzergâhın güvenliğinin sağlanması gerekiyordu. İşin ilginç tarafı İstanbul’a ulaşmak için öngörülen süreler de tutarsızdı. Obruçev, Rus askerlerinin 4-5 hafta gibi bir süre zarfında İstanbul’a ulaşacaklarını

154 Geysman, Russko-Turetskaya Voyna 1877-1878 gg. v Evropeyskoy Turtsii, vıpusk I, s.115,

Belyayev, Russko-Turetskaya Voyna 1877-1878 gg, s.91

57

hesaplamıştı. Nikolay Nikolayeviç ve karargâh ise bu süreyi 13-14 hafta olarak hesaplamıştı ki aralarında uçurum vardı. Bu da bu planlamaların güvenirliğini sarsıyordu. Rus ordusuna üs sağlamak için Rusçuk’un işgali isabetli bir karardı fakat deminde bahsettiğimiz gibi bu planların her aşamasında ortaya çıkan sorun ordularda bulunan asker sayısıydı. Balkanlardaki geçitleri ele geçirmek ve tutmak da o derece önemliydi ama asker sayısı yeterli gelmiyordu. Obruçev’in işgal ve destek ordusu kurma fikri oldukça başarılıydı. Sınırların net bir şekilde belirlenmiş iki farklı hedef;tek bir amaç. Fakat bu planın başarılı olabilmesi, en yüksek otoritenin onayıyla birleştirilmiş birliklerden kurulu iki ayrı orduya gereksinim duyuyordu.157