• Sonuç bulunamadı

RKİYEDEKİ GELİŞİM SEYRİ

Belgede Bireysel Dinî Yaşayış ve Hac (sayfa 188-195)

All photos taken at the event has been published in IKSAD CONGRESS SOCIETY Facebook Group // to get the pictures, please, visit the group and become a member…

RKİYEDEKİ GELİŞİM SEYRİ

A NEW AREA AS APPEARED ON DISABILITY SOCİOLOGY DEVELOPMENT PROGRESS IN TURKEY

Doç. Dr. Bülent KARA

Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi

Özet

Bu makalede yeni bir alan olarak ortaya çıkan engellilik sosyolojisinin Türkiye’deki gelişim seyri ele alınacaktır. Engellilik, biyolojik özelliklerinden dolayı toplum tarafından göz ardı edilen bireyleri ifade etmektedir. Engellilik her ne kadar tıbbı model tanımıyla bireysel, patolojik bir sorun olarak ele alınsa da bu tanım yetersiz olacaktır. Çünkü birey toplumsal bir varlıktır ve onun engeli toplumun ona yönelik dezavantajlarından kaynaklanmakta ve bu durum da onu toplumda daha çok engelli bir birey haline getirecektir. Çünkü engelliler toplum tarafından her zaman fiziksel ve zihinsel yetersizliği olan bireyler olarak tanımlanmış ve toplumun ekonomik, kültürel, toplumsal, dini, siyasi vb. gibi birçok faktörünün yetersiz oluşu bu engel durumunu daha da artırmıştır.

Engelli bireylerin hayatının her alanında ayrımcılığa tabi tutulmasının önüne geçmek için şüphesiz sosyolojik bilginin ışığında çeşitli politika ve düzenlemeler yapılmalıdır. Çünkü bu durum sadece engelli bireyleri değil aynı zamanda toplumun diğer dezavantajlı kesimleri içinde geçerlidir.

Engelli bireyin karşılaştığı istismar, ayrımcılık, dışlanmışlık, erişilebilirlik, istihdam, bakım, iyileştirme, eşitsizlik, sosyal izolasyon, sosyal yalnızlık, intihar ve damgalanma gibi kavramlar üzerinden detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Ayrıca ülkemizdeki sosyal devlet anlayışı ve fırsat eşitliği dâhilinde engelli bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunması kapsamında çeşitli yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Bu yasal düzenlemeler eşiğinde bu dezavantajlım kesimin hak ve özgürlükleri güvence altına alınmaktadır. Bunlar ne kadar batıdan tarihsel olarak daha geç başlamış olsa da birçok düzenleme başarılı olmuştur ama bu yine de engellilik alanında yapılan çalışmaların yeterli olduğu anlamına gelmez. Ülkemizde yetersiz olan bu durumu gün yüzüne çıkarmak için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Dolayısıyla bu çalışma ile birlikte düzenlemelerin engelli bireyler için ne kadar yarar sağlayıp sağlamadığı üzerinde durulacaktır.

Anahtar kelimeler: Engellilik, Engelli Birey, Dezavantajlılık

KONGRE ÖZET KİTABI www.iksadkongre.org www.iksadkongre.com Sayfa 153

The course of development in Turkey emerged as a new field of the sociology of disability will be discussed in this article. Disability refers to individuals who are ignored by society because of their biological characteristics. Although disability is considered as an individual, pathological problem with the definition of medical model, this definition will be insufficient. Because the individual is a social being and his disability comes from the disadvantages of society towards him and this situation will make him more disabled in the society. Because the disabled people have always been defined by the society as individuals with physical and mental disabilities and the society's economic, cultural, social, religious, political and so on. the inadequacy of many factors such as this situation increased the obstacle.

In order to prevent the discrimination of individuals with disabilities in all areas of their lives, in the light of sociological knowledge, various policies and regulations should be made. This is not only the case for people with disabilities, but also for other disadvantaged groups of society. Abuse, discrimination, exclusion, accessibility, employment, care, improvement, inequality, social isolation, social loneliness, suicide and stigma will be discussed in detail. In addition, within the scope of social state understanding and equal opportunity in our country, various legal arrangements have been made within the scope of protection of rights and freedoms of disabled individuals. The rights and freedoms of these disadvantages are guaranteed on the threshold of these legal arrangements. How many of these arrangements have been successful since the west had historically started later, but this still does not mean that the work on the disability area is sufficient. Various studies are carried out in order to reveal this situation which is inadequate in our country. Therefore, this study will focus on whether the regulations provide benefits for people with disabilities.

KONGRE ÖZET KİTABI www.iksadkongre.org www.iksadkongre.com Sayfa 154 ENGELLİ BİREYLERİN SOSYAL DIŞLANMASI; NİĞDE ÖRNEĞİ

SOCIAL EXCLUSION OF INDIVIDUALS; Example of NIGDE

Bilim Uzmanı Neslihan SUCU

Aksaray Üniversitesi Besyo

Özet

Sosyolojik bir tezahür ile engellilik; bireyin temel hak ve özgürlüklerinden engellenme biçimidir. Kavramsal bir tanımı yapılacak olursa; engellilik bireyin ihtiyaçlarını karşılaşmasında engel meydana getiren işlev yetersizliğidir. Engellilik kavramı toplumsal yapı içerisinde farklı tanımlar ve isimler ile ele alınmaktadır. Engellilik kavramının geniş bir alanı kapsayıcı olması farklı tanımların ortaya çıkışına zemin hazırlamıştır. Engellilik; fiziksel, zihinsel ve fizyolojik olarak üç ana başlık altında toplanmaktadır. Aynı zamanda ileri düzeyde kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, yüksek şeker gibi rahatsızlıklar ve yaşlılık durumu engellilik kapsamına dâhil olmaktadır.

Engellilik çalışmaları 1970’li yılların sonlarına doğru İngiltere’de çalışmalara konu olmuştur. İlk etapta tıbbı model ekseninde çalışmalar yapılırken engelliliğin sosyal boyutu da ele alınarak sosyal modele dönüş yaşanmıştır. Dünyadaki gelişmelere paralel olarak Türkiye’de ilk ciddi çalışmalar 1990 yıllarında yapılmaya başlanmıştır. Engelli hakları ülkelerin gelişmişlik seviyesi ile paralel ilerlemiştir. Ülkeler temel kalkınma programlarını gerçekleştirdikten sonra insan haklarına yönelmiş ve engelli hakları doğmuştur

Engellilik konusu geniş bir alana sahip olduğu için çalışma engelli bireylerin sosyal alanda yaşadıkları dışlanma problemi ile sınırlandırılmıştır. Bu geniş çaplı konunun sınırlı bir alana indirgenmesi oldukça zordur. 1970’li yıllar da engelli bireylere verilen haklar sayesinde görünürlülükleri sağlanmıştır. Çünkü toplumumuzda yadsınamayacak kadar engelli birey vardır. Bu engelli bireyleri tekrardan topluma kazandırmak, onlarla toplum arasında tekrardan bağ kurmak istenmiştir. Toplumsal düzen ve devamlılık ancak toplumun karşılıklı etkileşimi ile meydana gelmektedir. Bu etkileşimi yakaladıktan sonra engelli bireyleri tekrardan topluma kazandırmış oluruz. Bu amaçla engelli bireylere haklar verilerek sosyal alanda aktif hale getirilmek amaçlanmıştır.

Çalışma da örneklem olarak Niğde ili tercih edilmiştir. Engelli bireylerin toplumsal ilişkilerini anlamak ve engellilik durumunu ne düzeyde deneyimlediklerini tespit etmek amaçlanmıştır.

KONGRE ÖZET KİTABI www.iksadkongre.org www.iksadkongre.com Sayfa 155 Abstract

Disability with a sociological manifestation; the basic rights and freedoms of the individual is blocked. If a conceptual definition is made; disability is an inability to meet the individual's needs. The concept of disability is dealt with in the social structure with different definitions and names. The concept of disability, which covers a large area, has paved the way for the emergence of different definitions. Disability; physical, mental and physiological; At the same time, advanced heart diseases, high blood pressure, high sugar and old age are included in the disability.

Disability studies have been the subject of studies in England in the late 1970s. In the first stage of the study, the social dimension of disability was taken into consideration and the social model was changed. Parallel to the developments in the world's first serious effort is being made in Turkey in 1990. The rights of persons with disabilities have progressed in parallel with the level of development of countries. After realizing basic development programs, the countries turned to human rights and their rights were born.

Since the issue of disability has a large area, the study is limited by the problem of exclusion of people with disabilities in the social sphere. This large-scale issue is difficult to reduce to a limited area. In the 1970s, the rights granted to people with disabilities were provided with their visibility. Because in our society there are people with disabilities that cannot be denied. It was aimed to reintroduce individuals with disabilities to society, and to relate them to society. Social order and continuity occur only through the interaction of society. After capturing this interaction, we bring individuals with disabilities to society again. For this purpose, it is aimed to enable individuals with disabilities to be active in the social field.

Niğde province was preferred as the study. It is aimed to understand the social relations of individuals with disabilities and to determine the level of disability they experience.

KONGRE ÖZET KİTABI www.iksadkongre.org www.iksadkongre.com Sayfa 156 ESTETİK KAVRAMININ MODERNİZM VE POSTMODERNİZM ÖZELİNDE

İNCELENMESİ

Arş. Gör. Gülçin GÜNDÜZ

Toros Üniversitesi

Özet

Estetik, kavram olarak sanat tarihine bakıldığında kültürden kültüre ve dönemlere göre değişiklik göstermektedir. Estetik, sanat ve felsefe arasında köprü oluşturmada önemli bir yoldur. Estetik terimi ilk olarak 18. yüzyılda sanat yapıtı ve güzellik kavramlarıyla ortaya çıkmasıyla, özel bir çeşit objeyi, yargıyı, tavrı, yaşantıyı ve değeri işaret etmektedir. Sanat yapıtı geçmişten günümüze estetik yargı kuramı ile beraber güzelliği ve gerçekleği sunmaktadır. Fakat modern sanatın başlangıcıyla estetik anlayışın değişime uğradığı gözlemlenmektedir. 19. yüzyıl sonlarında sanat yapıtı ve estetik arasındaki anlayışa karşı çıkan hareketler başlamasıyla; modernite, postmodern kültür ile yıkılarak yeni bir sanat akımı yaratır. Süreklilik yerine sınırsız bir şimdiki zaman algısının yarattıldığı yeni bir zaman algısı başlamıştır. Kendi dönemini ve tarihsel sürecini yaratan sanat anlayışı ile beraber estetik kavramı anlayışıda değişikliğe uğramaktadır. Günümüzde estetik anlayışı güzelin bilimi olarak görülmemektedir. Bu bağlamda her toplumun kendine özgü bir güzellik anlayışı vardır. Çalışma kapsamında gelenekçi estetik anlayışı egemenliğindeki güzellik anlayışını modernizm ve postmodernizm döneminde uğradığı değişiklikler sanat yapıtları özelinde incelenecektir.

KONGRE ÖZET KİTABI www.iksadkongre.org www.iksadkongre.com Sayfa 157 TÜRKİYE’NİN İDARİ SINIR KAYITLARINDA YAŞANAN SORUNLAR

Dr. Öğr. Üyesi Okan YILDIZ

Karadeniz Teknik Üniversitesi

Özet

Türk idari teşkilat yapısının temellerini oluşturan merkezi ve yerel yönetimlere ait idari birimler il, ilçe, il özel idaresi, büyükşehir belediyeleri, il ve ilçe belediyeleri, belde belediyeleri, köy ve mahallelerden oluşmaktadır. Bu idari birimler çeşitli nitelikteki idari sınırlar ile birbirinden ayrılmaktadır. Bu sınırlar kurum ve kuruluşların sorumluluk alanlarını belirlemesi açısından önemli misyona sahiptirler. İdari sınırlar doğru bir şekilde tespit edilmezse, uyuşmazlıkların çözümünde adli kurumlar arasında, hizmetlerin yürütülmesinde ise idari kurumlar arasında karmaşa ortaya çıkabilir. İdari sınırları merkezi yönetimi temsil eden idari sınırlar (ülke, il ve ilçe sınırları) ve yerel yönetimlere ait idari sınırlar (büyükşehir belediyesi, şehir belediyesi, ilçe belediyesi, belde belediyesi ve köy sınırları) olarak sınıflanabilir. Köyler, tüzel kişiliği bulunan en küçük yerleşim birimidir. Yönetici organları seçimle oluşturulduğu için teknik olarak yerel yönetimlerdir. Ancak merkezi idarece önemi ve süregelen yakın ilişkiler sebebiyle merkezi bir idare olarak kabul edilebilir. İdari sınırların oluşmasında çeşitli yasalar anahtar rol üstlenmektedir. Bu yasalardan bazıları; Köy Kanunu, Belediye Kanunu, İl İdaresi Kanunu, Büyükşehir Belediyesi Kanunu’dur. Konuya yönelik en önemli mevzuatlardan biri ise 1988 tarihli Sınır Anlaşmazlığı, Mülki Ayrılma ve Birleşme ile Köy Kurulması ve Kaldırılması Hakkında Yönetmelik’tir. Bu mevzuat çerçevesinde idari sınır nasıl belirlenmesi gerektiği, hangi koşullarda, nasıl değiştirileceği, mülki ayrılma ve birleştirme işlemlerine yönelik ayrıntılar bulunmaktadır. İdari sınır kayıtları denilince akla kuşkusuz 1924 tarihli Köy Kanununa göre düzenlenen Köy İdari Sınır Kayıtları gelmektedir. Bu kayıtlar düzenlendiği dönemin teknik koşulları yüzünden bazı teknik ve hukuki yetersizliklerle karşı karşıyadır. Bu teknik yetersizlikler; yeteri kadar ayrıntı içermemesi, aynı bölgelerin birkaç idari birim içerisinde kalması, eski kayıtlar olması sebebiyle bazı sınır noktalarının günümüzde bilinememesi, sınırların kabaca çizilmesi, orman, mera yaylak gibi alanların dışarıda bırakılarak idari boşlukların oluşturulması vb. durumlardır. Bu sebeple günümüz koşullarında bu kayıtlar yetersiz kalmakta, hatta kimi zaman varlığı sorun olmaktadır. İdari sınırlar Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemi (TUCBS) içinde en temel veri katmanlarından biridir. Bu verinin TUCBS içinde kullanılabilmesi için zemin doğruluğunun artırılması ve hızla yazılı formattan sayısal formata dönüştürülmesi gerekmektedir. Nitekim İller İdaresi Genel Müdürlüğü başlatmış olduğu Mülki İdari Sınırların Sayısallaştırılması (MİDAS) Projesiyle bu soruna el atmıştır. Konu kuşkusuz Kamu Yönetimi, Harita Mühendisliği, İdari Coğrafya ve Hukuk gibi temel alanlara hitap eden multi-disipliner bir konudur. Bu bildiri de idari sınırlar sınıflandırılarak bu sınırlara ait kayıt ve belgelerin teknik niteliği ele alınmıştır.

KONGRE ÖZET KİTABI www.iksadkongre.org www.iksadkongre.com Sayfa 158 Anahtar Kelimeler: İdari Sınır, Coğrafi Bilgi Sistemleri, İdari Sınır Kayıtları, İdari Coğrafya

KONGRE ÖZET KİTABI www.iksadkongre.org www.iksadkongre.com Sayfa 159 YEREL GAZETELERDEKİ SAĞLIK HABERLERİNİN İÇERİĞİNE İLİŞKİN BİR

Belgede Bireysel Dinî Yaşayış ve Hac (sayfa 188-195)