• Sonuç bulunamadı

All photos taken at the event has been published in IKSAD CONGRESS SOCIETY Facebook Group // to get the pictures, please, visit the group and become a member…

ANLAYIŞLAR

Dr. phil. Öğr. Gör. Mehmet Akif DUMAN

Johannes Gutenberg University

Özet

Namık Kemâl’in Mukaddime-i Celal’i (1888) ile Samuel R. Levin’in Metaphoric

Worlds’ü (1988) yan yana getirildiğinde ne zaman, ne kültür, ne de mekân bakımından bir

ortaklık çağrıştırır. Fakat bu iki eserde söylenenler sanıldığından fazla ortak noktaya sahip olabilir.

Divan Şiiri’nin mazmun idraki konusunda en radikal eleştirilerden biri Namık Kemâl’in Celâleddin Mukaddimesi’ndedir: “Divanlarımızdan biri mütalâa olunurken insan, muhtevi olduğu hayâlâtı zihninde tecessüm ettirse, etrâfını maden elli, deniz gönüllü, ayağını Zühal’in tepesine basmış, hançerini Mirrih’in göğsüne saplamış memduhlar; feleği tersine çevirmiş de kadeh diye önüne koymuş, cehennemi alevlendirmiş de dağ diye göğsüne yapıştırmış, bağırdıkça arş-ı âlâ sarsılır, ağladıkça dünya kan tufanlarına gark olur âşıklar; boyu serviden uzun, beli kıldan ince, ağzı zerreden ufak, kılıç kaşlı, kargı kirpikli, geyik gözlü, yılan saçlı ma’şukalarla mâlâmâl göreceğinden kendini devler, gulyabanîler âleminde zanneder.” (Namık Kemâl 1888/1978: 343) (bkz. Duman 2018a LS 8.7, ss.534-542). Ayrıca Ziyâ Paşa’nın (1868/ 1993, 45-6) muhalif tavrının sebebi de esas olarak aynı “gerçekten kopuş”a tepkidir.

Samuel R. Levin, 1977 ve 1988 yıllarında metafor açısından oldukça mühim olan iki eser neşreder. The Semantics of Metaphor’da özelliklerin transferi esas alınır. Metaphoric Worlds’te ise “kavramsal metafor”u tasavvur etmeye çalışır. Bu konuda daha önceden üstünde mutabakat sağlanamayan bir fikri savunur. Levin (1977, 36-38) metaforik cümleleri “anormal” olarak kabul eder; yani cümle doğruluk koşullarını kapasite bakımından karşılayamaz. Böylesi anormal cümleler Levin nazarında ya “duyular”ın değiştirilmesi ile ortaya çıkan ifade vesilesi ile veya bizim dünyanın yapısı (veya doğası) hakkındaki görüşümüzün tebdili ile yorumlanabilir. Bu yorumlanma gerekliliği hem Namık Kemâl hem de için Levin özellik transferi noktasında takılı kalır. Transfer, bir ifadenin semantik özelliklerinin başka bir ifadeden taşınabilir olacağı “kabul”üne dayanır (Taverniers 2002,64-72; Mey 2009, 598). Sevgiliyi (müşebbeh) boyunun uzunluğu ve endamı (vech-i şebeh) bakımından serviye (müşebbehün bih) teşbih esnasında tuhaf bir kabul duygusu devreye girer. Okur bu teşbihin hakikatte mantıksız olduğunu bilir, ama bunu sorgulamadan kabul eder. Bu sorgusuz kabul zamanla öyle bir hale gelir ki şair saçmalasa dahi okur bir şekilde “mantık” aramayı sürdürür. Metaforun tasarım kuramı ile ilgili bir kanaate göre (1988 tarihli çalışmanın temel aldığı kanaate göre yani) birçok metafor teorisinin arkasında üstü örtülü bir kabul yatmaktadır. Metaforik anlamda kullanılan ifadenin söylediği ile bizim dünya konseptimize yapılan atıf arasındaki uyumsuzluk,

KONGRE ÖZET KİTABI www.iksadkongre.org www.iksadkongre.com Sayfa 73

ifadenin doğruluğu üstüne şüphe uyandırır (Levin 1988, 1). Nâmık Kemâl’in Divan Şiiri’nin güzellik anlayışına tepkisi (1978, 343) aslında bu “üstü örtülü kabul”e tepkidir.

Anahtar Kelimeler: Namık Kemâl, Mukaddime-i Celal, Samuel R. Levin, Metaphoric

KONGRE ÖZET KİTABI www.iksadkongre.org www.iksadkongre.com Sayfa 74 TÜRKÇE’DE RETORİK: TOPAL ARİSTOTELES, SAĞIR CİCERO VE KÖR

QUİNTİLİANUS

Dr. phil. Öğr. Gör. Mehmet Akif DUMAN

Johannes Gutenberg University

Özet

Retoriği kişiye indirgersek karşımıza üç isim çıkar: Aristoteles, Cicero ve Quintilian. Dolayısı ile sadece Türkçe’nin imkanları ile retorik hakkında bir şeyler söylemek, yazmak, anlatmak imkansızdır. Bunun sebebi retoriğin belâgat ile çatışması değildir. Bunun sebebi yukarıdaki üç isimdir. Bunun sebebi tek ayaklı bir masanın kullanılabilir olmasının imkansızlığıdır.

Retoriğin tarihi seyri şüphesiz sofistlerle başlar. Homeros, Korax, Teisias, Thespis, Antiphon, Gorgias, İsokrates ve Lampsakoslu Anaximenes retorik hakkında çok şey söylemiş yahut tatbik etmiş olsalar da teorik altyapının ilk mimarları filozoflardır. Platon, Pseudo Longinos, Aristoteles, Theophrast, Demetrios ve Hermagoras arasında dikkati şüphesiz Aristoteles çeker. Onun Retorik ve Poetika başta olmak üzere birçok kitabı konuşma sanatı hakkında temel kaideleri muhtevidir. Aristoteles (384-322) (kalitesi tartışılması gerekmekle birlikte) dilimizdeki çevirileri ile sağlam olan tek ayaktır.7

Roma dönemine geçildiğinde evvela Cato (234- 149) çıkar karşımıza. Akabinde Auctor ad Herennium mühim bir eser olsa da retorik ismi ile özdeşleşen Cicero Antik Yunan’ın mirasını tek başına devralmış gibidir. Cicero’nun hassaten retorik hakkında yazdığı başlıca kitapları: de İnventione, de Oratore, Brutus ve Orator’dur. Cicero’nun erken dönem çalışması olan de İnventione retoriğin neredeyse tüm teorisini muhtevidir. Eser yarım kalmıştır; müstakilen ilk iki kitap mevzunun (maddenin) keşfi üzerinedir ki bu icat temasından dolayı eserin adı “de İnventione”dir. MÖ 55. yüzyılda tamamlanan “de Oratore” 3 kitaptan oluşur. Antik zamanın bıraktığı en mühim retorik tasavvurudur. Onun bu gençlik eserinin retoriğin bütün yönlerini içermesi şaşırtıcıdır. Kısa retorik eserleri diyalog “Brutus” ve bilimsel eseri “Orator”da Cicero her biri mesele hakkında sınırlı konulara sahip iki monografi öne çıkarır. “Brutus”ta, Atina belâgati üzerine bir krokiyi dayanak edinerek (25-52) Roma belâgatinin serüvenini başlangıcından kendine kadar tasavvur eder. “Orator” ise ana mesele olarak hatiplik

7 Tespit edebildiğim kadarı ile yazarı Aristoteles olan çeviri eserler 40’dan fazla yayınevi tarafından basılmıştır.

Bunlardan Say Yayınları 9, Pinhan Yayınları 5, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 4, Bilgesu Yayıncılık 3, Dost Kitabevi 3, Sentez Yayınevi 3, YKY Yayınları 3, İmge Kitabevi 3 farklı kitabı çevirtmiştir. Diğer birçok yayınevi ise birer kitap çevirtmiştir. İdeal olan ise bir kişinin, bir yayınevinin bu işe odaklanması, bir “külliyat” bilincinde çevirinin bilim dünyasına hediye edilmesidir. Bu yüzden Aristoteles bizde vardır, görür, duyar, yürümektedir fakat topaldır.

Mesela Platon’un tüm diyaloglarını hazırlayan Otto Apelt 1922 Leipzig’teki Felix Meiner Verlag için 1919’da yazdığı önsözde vazifenin kendisine 1909’da verildiğini söyler. On yıllık bir çalışmanın ardından (ki tüm diyalogları kendi çevirmez) ortaya derli toplu bir külliyat çıkar. Öyle ki 2013 Kramer baskısı bu nüshanın aynıdır.

KONGRE ÖZET KİTABI www.iksadkongre.org www.iksadkongre.com Sayfa 75

ifadeleri ile ilgilidir. Çalışma üç theophrastusik (Theophrastus’a ait) üslup çeşidinin detaylı izahatını muhtevidir: basit, orta ve ulvi tarz. Bu dört kitap da Türkçe’ye çevrilmemiştir. Herkes bilir bu kitapları, herkes görmüştür, fakat okunmamıştır. Bu yüzden Cicero bizde sağırdır.

Cicero ile tekâmül eden Roma belâgati hem onun zirvesidir hem de onun ani sonu. Zira 3 asır boyunca Yunanistan’da vuku bulan şimdi de Roma’da tekrarlanır. Quintilianus’a kadar retorik adına belirleyici bir söz söylenmez. Roma’nın ilk devlet maaşlı retorik öğretmeni olan Quintilianus (35-96) 20 yıl vazifesini ifa ettikten sonra emekli olur. Dominitian krallığında prenslerin de yetişmesinden sorumlu iken aynı sırada temel eseri addedebileceğimiz 12 ciltlik “İnstitutio Oratoria”yı (türk. Hatibin Eğitimi, alm. Ausbildung des Redners) yazar. Başlangıç olarak ilköğretim çağını seçmiştir bu kitabında. Giderek tüm retorik, kademe kademe izah edilir. Örnek aldığı kişi Cicero’dur. Onun hatipliği, hitabet tarzı ve daha da önemlisi öğretilerini ete kemiğe büründürmesi etkiler Quintilianus’u. Onun amacı “doğal dil”i bulmaktır. Zamanının yapay retorik teşekkülüne bu yüzden karşı çıkar. Mesela 10.ciltte Yunan ve Roma edebiyatının kısa bir özetini verirken karakter özelliklerini irdeler, dönemleri ince bir eleştiriye tabi tutar. Ama önemli olan kısım onun hangi Roma ve Yunan retorikçisinin öğretilmeye elverişli olduğu konusundaki tespitleridir. Bunu ispatlarla sunar, yani soyut kalmaz değerlendirmeleri. Retoriğin üçüncü sac ayağı olan Quintilianus’un İnstitutio Oratoria’sı da Türkçe’ye çevrilmemiştir. Quintilian’ı ise herkes duymuştur, fakat kitabı mevcut değildir. Bu yüzden bizde kördür Quintilian.

Dolayısı ile “retorik” hakkında bir şey söylemek isteyen araştırmacı mukayese ve analize odaklanmak yerine çeviri ile vakit kaybedecektir. Dolayısı ile belâgat ve retorik arasında bir mukayese hayal olarak kalacaktır.

KONGRE ÖZET KİTABI www.iksadkongre.org www.iksadkongre.com Sayfa 76 YENİLENMİŞ FEN BİLİMLERİ ÖĞRETİM PROGRAMINDA DEĞERLER EĞİTİMİ UYGULAMALARINA YÖNELİK ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİNİN

Belgede Bireysel Dinî Yaşayış ve Hac (sayfa 108-112)