• Sonuç bulunamadı

Peygamberimizden Rivayetle Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur:

BÖLÜM 1: ARAP YARIMADASI VE AFRİKA’NIN DOĞU SAHİLLERİ SAHİLLERİ

1.7.7. Dinî Unsurlar

1.7.7.1. Peygamberimizden Rivayetle Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Melek Cebrâil beni İsrâ gecesi Beyt-i Makdis’e götürdüğü vakit İbrahim’in kabrine uğradım. Bana; ‘İn, iki rekât namaz kıl. Çünkü burası pederin İbrahim’in kabridir!’ diye

47

buyurdu. Sonra Beytelehm denen mıntıkaya uğradım. Yine; ‘İn, iki rekât namaz kıl, burada kardeşin İsa doğmuştur!’ diye buyurdu. Sonra beni Sahra’va (kayaya) getirdi.” (s.63)

1.7.8.Renkler

Beyaz: Lût Peygamber’in türbesinin rengi beyazdır. (s.64) 1.7.9.Madenler

1.7.9.1.Altın

Kudüs’teki Kubbetü’s-Sahra’da (Kaya Kubbesi) süslerin çoğu altın yaldızlıdır. (s.66) 1.7.9.2.Demir

Kudüs’te bulunan Kubbetü’s-Sahra’nın etrafını çepeçevre saran iki kafes bulunuyor. Kayaya daha yakın olan demirden, uzak olansa ahşaptan mamuldür. (s.66)

1.8.Kudüs-Hama 1.8.1.Adlar

1.8.1.1.Kişi Adları Hüseyin b. Ali. (s.68)

Hz. Ebû Ubeyde b. Cerrâh. (s.69) Muâz b. Cebel. (s.69)

Sâlih Peygamber. (s.69) Kemâleddîn Eşmûnî. (s.70) Ebû Ya’kûb Yusuf. (s.70) Melik Nûreddîn. (s.71) İbrahim b. Edhem. (s.71) Melik Zâhir. (s.71) Taylân Hâcib. (s.71)

48 Bahâeddîn b. Gânim. (s.72) Hüsâmeddîn. (s.72) Kıvâmüddîn b. Mekîn. (s.72) Nakîb b. Şemseddîn. (s.72) Sendemûr. (s.73) Melik Kebek. (s.73) Hâlid b. Velîd. (s.73) Cemaleddîn Şerîşî. (s.73) 1.8.1.2.Yer Adları

Askalân: Hama yolu üzerinde bir şehir. (s.68) Ramle: Filistin’de bir şehir. (s.69)

Nâbulus: Hama yakınlarında büyük bir şehir. Burada Nâbulusiye cinsi kavunlar yetiştiği için bu adı almıştır.41 (s.69)

Aclûn: Hama yakınlarında, çarşıları çok olan bir şehir.42 (s.69) Kusayr: Hama yakınlarında bir şehir. (s.69)

Akkâ: Hama yakınlarında bir şehir. (s.69) Sûr: Hama yakınlarında bir şehir.43 (s.69) Sayda: Deniz kıyısında bir şehir.44 (s.70) Taberiye: Hama yakınlarında bir şehir. (s.70)

41

Nablus ya da Nâbulus: Antik adı Shechem’dir. Bu bölge, Romalılardan beri zeytinyağı ürünlerinin

merkezidir. Nâbulus, İslâmi dönemde Sâmirî Yahudilerinden artakalanların merkezi durumundaydı. Müslümanlar onları rahatça yaşama ve ibadetlerini yapma hakkında mahrum etmediler.

42

Aclûn: Ürdün’ün başşehri Amman’ın tam kuzeyinde, Şerîa ırmağının doğu yakasındadır. Tarihçi Ebu’l-Fidâ, Aclûn’dan bahsederken rabad adlı kalesinin Salâhaddîn’in kumandanlarından İzzeddîn Üsâme b. Munkız tarafından inşa edildiğini ve gayet muhkem olduğunu söyler.

43

Sûr: Antik tarihçilerde Tyre diye kaydedilen çok eski bir şehirdir. Yunan filozoflarından birçoğunun uğrak yeri olmuştur.

44

49

Beyrut: Suriye bölgesinde fazla büyük olmayan bir şehir. (s.69)

Atrablus (Trablusşam): Suriye bölgesinin merkezi şehirlerindendir. (s.72) Hısnu’l-Ekrâd (Kürt Kalesi): Şirin, küçük bir belde.45 (s.73)

Humus: Suriye bölgesine ait güzel bir şehirdir.46 (s.73) 1.8.1.3.Coğrafi Yer Adları

Bi’r İbrahim: Ömer Mescidi’nin kıble tarafında “İbrahim Kuyusu” adında bir su kuyusu vardır. (s.68)

Vâdi’n-Neml (Karınca Vadisi): Askalân’ın dışındadır. Kur’an’da Neml Sûresi’nde adı geçen vadinin burası olduğu hususu, kulaktan kulağa aktarılmıştır.47 (s.68)

Gavr Vadisi: Aclûn yakınlarında, tepeler arasında bulunan bir vadi. (s.69) Aynü’l-Bakar: Akkâ şehrinin dışında bir su kaynağı. (s.69)

Bekaa Vadisi: Ebû Ya’kûb Yusuf’un kabrinin bulunduğu yer, Bekaa Vadisi’nin Kereknûh diye bilinen kasabasıdır.48 (s.70)

1.8.1.4.Hayvan Adları

At: Atrablus’ta atın ulaşım aracı olarak kullanıldığından bahsedilmektedir. (s.72) 1.8.1.5.Ad Verme

Nâbulus: Hama yakınlarında büyük bir şehirdir. Burada Nâbulisiye cinsi kavunlar yetiştiği için bu adı almıştır. (s.69)

45

Hısnu’l-Ekrâd (Kürt Kalesi): 1030 m. Civarında inşa edildi. Zenginler dönemindeki Haçlı saldırılarından ötürü adı sıkça geçer. Burası uzun bir süre Trablus Kontluğu tarafından karargâh olarak kullanılmıştır ve Melik Eşref tarafından 1219 m. – 1220 m. Yıllarında etrafı harap edilmiştir. Sultan Baybars’ın 1271’deki hücumuyla kesin olarak Haçlılardan geri alınmıştır. Bu kale, batı dillerinde “Krak des Chevaliers” diye bilinir.

46

Humus ya da Hıms: Eski adı Emesa’dır. Ortaçağ’da Suriye’den geçen ticaret kervanlarının kavşak noktalarındandır. Güzelliği ve bahçeleriyle tüm gezgin ve coğrafyacıların dikkatini çekmiştir. Bugün başkent Şam’dan (Dımaşk) 3 saat uzaklıktadır.

47

Vâdi’n-Neml (Karınca Vadisi): Kur’an-ı Kerim’de Neml Sûresi’ne atıf yapılıyor. 48

Bikâu’l-Azîz diye anılan mıntıka, meşhur Bekaa vadisidir. Bu vadi çok geniş bir alanı kapsar; meyveleri, hamamları ve diğer güzellikleri ile meşhurdur. Kerek bu yörenin ticarî ve idarî merkeziydi.

50 1.8.2.Halk Edebiyatı

1.8.2.1.Hikâyeler

Hükümdar Ebû Ya’kûb Yusuf’un Hikâyesi:

Ebû Ya’kûb Yusuf, Suriye’nin Dımaşk adıyla bilinen merkezine (Şam) gelir. Ağır bir hastalığa tutulmuştur. Sokaklarda düşüp kalkar. İyileştikten sonra bostan bekçiliği yaparak geçinmek amacıyla şehir dışına çıkar ve Melik Nûreddin’e ait bir bahçede bakıcılık yapmaya başlar. Sultan meyve zamanında bir gün bahçesine gelir. Bostanın asıl memuru, Melik Nûreddin’in tatması için Ebû Ya’kub’a bir nar getirmesini emreder. Ebû Ya’kûb bir nar koparıp getirir lâkin narın ekşi mi tatlı mı olduğu konusunda aralarında bir tartışma yaşanır ve memur bu olayı sultana anlatır. Sultan derhal bu işçiyi yanına çağırtır. Çünkü çok önceleri rüyasında Ebû Ya’kûb’la buluştuğunu ve bu buluşmadan kârlı çıktığını görmüştür. Bekçinin Ebû Ya’kûb olduğunu anlar ve “Sen Ebû Ya’kûb musun?” diye sorar. “Evet!” cevabını alınca ayağa fırlayıp onu kucaklar, evine götürür ve ziyafet verir. (s.71)

1.8.2.2.Menkıbeler

Hükümdar Ebû Ya’kûb Yusuf Menkıbesi:

Şam’ın köylerinden birinde evlenme âdetlerine göre, kızın çeyizinde bakır kapların bulunması önemlidir. Ebû Ya’kûb misafir olduğu bir evde ev sahibine:

“Evinde bakır var mı?” diye sorar. O da evet cevabını verince Ebû Ya’kûb:

“Komşularından mümkün olduğu kadar ödünç para topla!” der. Hane sahibi, bulabildiği bakırları arkadaşlarının huzuruna getirince o bunların üzerinde ateş yaktıktan sonra içinde “iksir” bulunan keseyi çıkarır.49 Hemen iksirinin bir bölümünü bakır üzerine serper. Anında altın oluverir bütün kaplar! Altınları bir odaya kilitleyen Ebû Ya’kûb, Dımaşk sultanı Nûreddîn’e yazdığı mektupta hâdiseyi anlatır. Şu dileklerde bulunur:

49

El-İksîr: Filozof taşı olarak da bilinir. Müslüman bilim tarihçilerinin aktardığına göre bazı simyacılar, bu taşla rahîs (basit ve değersiz) şeylerin değerli madenlere çevrileceğine inanırlardı. Türk kültüründeki “Yada” taşına benzer bir şeydi bu.

51

“Ev sahibine yeterli miktarda altın verilsin, geri kalanlar vakıflara harcansın. Yolda kalmış garipler için hastane yapılsın, tekkeler inşa edilsin, açlar doyurulsun. Bakırları ödünç aldığım kimseler de razı edilsin!” (s.71-72)

1.8.2.3.Rivayetler

Aksalân’da, El-Câmiu’l-Ebyad (Ak Câmii) denilen mabedin kıble tarafında üç yüz peygemberin gömülü olduğu anlatılır. (s.69)

Anlatılanlara göre Yüce Allah, Aynü’l-Bakır denilen su kaynağından Âdem Peygamber için sığır çıkarmıştır. (s.69)

Sendemûr önceleri Atrablus beldesinin yöneticisiymiş, her zaman ölüm cezası verdiğine dair birçok hikâyeler anlatılıyor.50 (s.73)

1.8.3.Hayatın Dönüm Noktalarıyla İlgili Gelenek ve Görenekler 1.8.3.1.Evlenme

Şam’ın köylerinden birinde evlenme âdeti şöyledir:

Evlenecek kızın çeyizini babası temin etmektedir. Oranın halkı çeyizde bakır kapların bulunmasını önemli görür, bununla iftihar edermiş. Kız alıp verme işi de buna göre yürütülürmüş. (s.71)

1.8.4.İnanışlar

Ömer Mescidi’nin duvarlardan başka bir şey kalmamış, her yanı harap bir haldedir. Orada güzellik ve incelikte eşsiz mermer sütunlar vardır. Bazıları ayakta, bazıları devrilmiş. Sütunlardan biri kıpkırmızı; insanı hayrete düşürüyor! Halkın inancına göre Hıristiyanlar tarafından kaçırılmış, gâvur memleketine götürülmüş fakat sonra yine Aksalân’daki ilk yerinde bulunmuş! (s.68)

Ömer Mescidi’nin kıble tarafında Bi’r İbrahim (İbrahim Kuyusu) denilen bir su kaynağı vardır. Halk bu suyun bereketine inanmıştır. (s.68)

50

Esendemür Gürcî: 710 h./ 1310 m. Yılında Trablus naibi oldu. Daha sonra Halep naipliğine getirildi. Gürcü asıllıydı. Daha önce Dımaşk’ta görev yapmıştır. Son derece cesur, gözükara, acımasız, kurnaz, ihtiraslı ve korkunç biriydi ama ilim adamlarını severdi. 711 h./ 1311 m.’de Kerek zindanında öldü.

52 1.8.5.Sanat ve Zanaat

1.8.5.1.El Sanatları

Sayda şehrinde hasır dokunur. (s.71) 1.8.6.Mimari Yapılar

1.8.6.1.Dinî Mimari

Ömer Mescidi: Askalân’da büyük bir mabeddir. (s.68) Peygamberler Mescidi: Sayda şehrinde bir mabet. (s.70) 1.8.6.2.Halk Mimarisi

Sayda şehrinin hamamlar bulunur. Gayet güzel ve düzenlidir. Erkek ve kadın hamamları birbirinden tamamen ayrıdır. (s.70)

1.8.7.Mutfak Kültürü

“Harrûb” diye anılan keçiboynuzu tatlısı Nâbulus’ta yapılır. Bu tatlının tarifi şöyle: Keçiboynuzu önce bir güzel pişirilir. Sonra ezilir ve çıkan tortudan tatlı yapılır. (s.69) 1.8.8.Bitkiler