• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: ARAP YARIMADASI VE AFRİKA’NIN DOĞU SAHİLLERİ SAHİLLERİ

1.16.8. Müzik Kültürü 1.Müzik Aletleri 1.Müzik Aletleri

1.16.10.1. Meslek Adları

Çalgıcılık, sanatkârlık gibi meslek adlarından bahsedilmektedir. (s.157) 1.16.11.Mimari Yapılar

1.16.11.1.Dinî Mimari

Beyti Haram85: Mekke’de yer alan Kutlu Ev. (s.135)

Kâbe: Mescidin ortasında küp şeklinde bir binadır. “Kutlu Mabed” de denilmektedir. Kâbe, kapkara ve gayet sert bir taştan yapılmış. Taşlar sağlam bir şekilde yekdiğerine eklenmiş olduğundan zamanla bozulma korkusu yok. Kâbe’nin kapısı, Hacer-i Esved ile Irak Köşesi arasındaki cephede yer alıyor. Kapıyla Hacer-i Esved arası on karış. İşte oraya Mültezem adı veriliyor. Duanın kabul edildiği yer olarak biliniyor. (s.138)

Ribâtu’l-Muvaffak: Mimari açıdan çok hoş bir ribâttır. (s.143) Muzafferiyye Medresesi: Mekke’de yer alır. (s.151)

Mescid-i Haram adı verilen Kutlu Mabed’in 19 kapısı vardır. Bu kapıların birçoğu da başka kapılara açılıyor. Bu kapılar şunlardır:

Kapılardan biri Bâbü’s-Safâ (Safâ Kapısı) ismini taşıyor. Burası beş kapıya açılıyor. Bâb-ı Ecyâdü’l-Asgar (Küçük Ecyâd Kapısı) adlı bir kapı var; iki kapıya açılıyor. Bâbü’l-Abbâs (Abbâs Kapısı) adı verilen kapı üç kapıya açılıyor.

Bâb-ü’n-Nebî (Peygamberler Kapısı) adı verilen kapı iki kapıya açılıyor.

Bâb-ı Benî Şeybe diye bilinen kapı, doğu duvarının kuzey köşesinde Kâbe Kapısı’nın karşısında, hafif solda bulunuyor ve üç kapıya açılıyor. Buraya Bâb-ı Benî Abdi’ş-Şems (Abdü’ş-Şemsoğulları Kapısı) da denir.

Üç kapı var ki hepsine de Bâbü’n-Nedve adı verilmiş. İkisi yan yana, üçüncüsü Dârü’n-Nedve (Karar Evi) diye bilinen yerin batısında bulunuyor. Dârü’n-Dârü’n-Nedve mescit hâline getirilerek Kutlu Mabed’e eklendi.

Yeni yapılmış bir küçük kapı daha var; oradan Dârü’l-Acele’ye ulaşılır.

85

108 Bâbü’s-Sidre Kapısı tek çıkışlıdır.

Bâbü’l-Umre denilen kapı da tek çıkışlı olup Kutlu Mabed’in kapılarının belki de en güzeli. İbrahim Kapısı da tek çıkışlıdır.

Bâbülhazvere adını taşıyan bir kapı var; iki kapıya açılıyor.

Bir diğer kapı da Bâb-ı Ecyâdü’l-Ekber (Büyük Ecyâd Kapısı) adını taşıyor. Burası da iki kapıya çıkıyor.

Bâbü’l-Ecyâd adını taşıyan başka bir kapı daha var. Orası da iki kapıya açılıyor.

Üçüncü olarak yine Bâbü’l-Ecyâd adı verilen bir çıkış var ki iki kapıya açılıyor ve bu nokta Safâ Kapısı’na bitişik. (s.142-143)

1.16.12.Bitkiler

1.16.12.1.Tarımsal Ürünler

Mekke’ye çevre yöreler tahıl, kuru üzüm ve badem getirir. (s.163) 1.16.12.2.Otlar

Tenbûl, fevfel ve nevre şifalı bitki türlerindendir. (s.156) 1.16.12.3.Ağaçlar

Erâk Vadisi’nde yeşil misvak ağaçları arka arkaya sıralanır. (s.167) 1.16.13.Geleneksel Unsurlar

Kâbe Kapısı, özel bir açılış merasimi ile her Cuma namazından sonra ve Peygamberimizin doğum gününde açılır. (s.138)

Kıtlık veya musibetler ortaya çıkınca Mekkeliler Şarâb Kubbesi’nde bulunan mushafı (Kur’an nüshası) çıkarıp Kâbe’nin kapısını aşarak eşiğe, daha sonra da İbrahim Makamı’na bırakırlar. Baş açık vaziyette onun çevresinde dua ve yakarışta bulunurlar. Mushaf ve Makam hürmetine Hak Teâlâ’dan yardım dilerler. Ne zaman Yüce Allah rahmetini ihsan ederse o vakit dağılırlar. (s.141)

109

Hicazlılar Rebî Ribâtı’na çok saygı gösterirler.86 Taif ahalisi oraya meyve getirir. Âdet gereğince, kimin üzüm bağı, incir, şeftali ve hurma bahçesi varda onda birini ayırır ve ürünü develere yükleyerek oraya getirir. Bu âdete uymayanın ürününe, gelecek yıl bir musibet çökermiş. (s.154)

Hind sultanı, Şeyh Saîd Hindî’nin payitahta getirilmesini emretti. Şeyh, payitahta yaklaşınca karşılama töreni yapıldı. Şeyh, bir file bindirildi ve filin ayakları altına ipek kumaş serildi. Daha sonra âdet gereğince kubbelere asılan, etrafa döşenen, filin ayağının altına serilen bütün kıymetli kumaşlar tekrar sultana iade edilmez, çalgıcılara şerbet sunan hizmetkârlara ve diğer yardımcılara verilirdi. Padişah sefer dönünce de yine aynı böyle şenlik tertip edilirdi. (s.157)

Mekke’deki hutbe ve Cuma âdetleri şöyledir:

Cuma günleri minberi, hacer-i Esved ile Irak Köşesi arasındaki Kâbe duvarına yaslarlar. Hatip, Melik Nâsır tarafından verilen siyah elbiseyi giyip başına da siyah taylasanlı siyah sarığı takıp iki müezzinin tuttuğu iki siyah sancak arasında kürsüye doğru ilerler. Minbere doğru yaklaşır, Hacer-i Esved’i öper orada dua eder. Hatip birinci basamağa çıkınca müezzin kılıcının ucuyla birinci basamağa vurur. Hatip ikinci, üçüncü ve dördünce basamaklara çıkarken müezzinde kılıcıyla basamaklara vurur. Son basamağa çıkıp kılıçla vurulduktan sonra hatip Kâbe’ye döner ayakta sessiz dua eder. Sonra cemaate döner ve selâm verir. Müezzinler hep beraber Zemzem Kubbesi’nin üzerinde ezan okumaya başlar, ezan bitince hutbe okunur sonra da Peygamberimiz’e salâtü selâm getirilir ve hatip namazı kıldırır. (s.160)

Yeni ay başlayınca yapılan âdetler şöyledir:

Mekke emiri alımlı beyaz bir elbise giyer, başına heybetli bir sarık sarar ve kılıç kuşanır. İbrahim Makamı’nda iki rekât namaz kılar, Hacer-i Esved’i öper, yedi defa Kutlu Ev’i tavaf eder. Başmüezzin Zemzem Kubbesi üzerinde emiri bekler. Emir, birinci tavafı tamamlayınca müezzin yüksek sesle dualar eder ve yeni ay münasebetiyle onu tebrik eder. Emir tavafını tamamladıktan sonra yine İbrahim Makamı’nda iki rekât namaz kılar. (s.161)

Mekke halkının Recep ayındaki âdetleri şöyledir:

Recep ayının hilâli gökte görüldüğü vakit emir bunu haber vermek için davul-zurna çaldırır. Emir, halkın önüne at sırtında gelir. Herkes elindeki, silâhla onun önünde

86

110

oynar. Süvariler at koştururlar, yayalar birbirine hücum ederek mızraklarını havaya atıp yere düşmeden kaparlar. Mekke emiri Kâbe’yi tavafa başlar, müezzin de her tavafta Zemzem Kubbesi’nin üzerinde dua eder. (s.162)

Mekkeliler, Recep ayında umre yapmaya önem verirler. Bu gece gündüz devam eden bir umredir. Recep ayının neredeyse tümünü, özellikle ilk günüyle, 15. ve 17. Günlerini tamamen ibadetle geçirirler. Mekkeliler birkaç gün önceden buna hazırlanırlar. (s.162) Mekkelilerin Şaban ayının 15. gecesi yaptığı âdetler şöyledir:

Şaban ayının 15. gecesi Mekkeliler için büyük gecelerdendir. O gece umreye çıkarlar, tavaf yaparlar, yüz rekât namaz kılıp Allah’a ibadetle coşarlar. (s.164)

Mekkelilerin Ramazan ayı âdetleri:

Ramazan ayı girince Mekke emirinin konağı önünde davullar çalınır, kösler vurulur. Mescidin hasırları yenilenir, mumları ve kandilleri çoğaltılır, Ulu Mabed ışığa boğulur. Şâfiî, Hanefî, Hanbelî ve Zeydî imamları kendi cemaatlerinin başına geçerler. Yirmi rekât teravih namazı kıldıktan sonra imam cemaatle birlikte yedi defa tavaf eder.

Sahur zamanı, müezzin Kutlu Mabed’in doğu köşesinde vakit girer girmez uyarıda bulunur ve sahura kalkmaya teşvik eder. Her minarenin tepesine uzun bir kiriş konulur. Bunun ucuna eğik vaziyette bağlanan bir sopaya cam içinde iki kandil asılır.87 Güneşin doğuşu yaklaşıp sahurun sona erdiği defalarca haber verilince kandiller indirilir. Müezzinler karşılıklı ezan okumaya başlarlar.

Ramazanın son on gününün 21, 23, 25 gibi tek sayılı gecelerinde Kur’an hatmedilir. Mekkeliler nezdinde gecelerin en kıymetlisi 27. gecedir. İbrahim Makamı’nın arkasında Kur’an-ı Kerim hatmedilir. (s.164)

Mekkelilerin Şevval ayındaki âdetleri:

Hacc için bilinen aylardan ilki olan Şevval’in ilk gecesinde, Ramazan’ın 27. gecesinde olduğu gibi mum ve kandil yakarlar. Müezzinler o geceyi tekbir, tehlil ve tespihle ihyâ ederler. Halkın bir kısmı namaz, bir kısmı tavaf diğer bir kısmı da zikir ve dua ile geceyi geçirir. Sabah namazından sonra bayramlaşma merasimi başlar. Herkes en güzel elbiselerini giyerek şehrin en mübarek yeri olan Harem-i Şerif’te (Kutlu Mabet) bayram namazı kılarlar. Hatip, İbrahim makamı’nın arkasında namaza başlar. Sonra minbere

87

Bu satırlar, İslâm dünyasının her tarafında yaygın olan mahya uygulamasının tarihine dair en eski kaynaklardandır.

111

çıkar etkileyici bir hutbe verir. Hutbeyi bitirince cemaat birbiriyle selâmlaşır, kucaklaşır ve Allah’tan bağışlama ister. (s.166)

Bayram sabahı yapılan bayram namazı ve bayramlaşma geleneğinin ardından mezar ziyaretinde bulunma âdetinin de yapıldığını görüyoruz. (s.166)

Hacc sırasında yapılan âdetlerve ritüeller:

Zilhicce’nin ilk günü sabah, akşam ve beş vakit namazda kutlu vaktin giriişini tebrik için davullar çalınır, kösler vurulur. Arafat’a çıkıncaya kadar bu devam eder. Zilhicce’nin yedinci günü hatip öğle namazının ardından bir hutbe okuyarak “menâsikü’l-hacc” (hac ibadetinin yapılışı esnasında gerekli ritüelleri) ve “vakfe”yi öğretir. Ertesi gün halk erkenden Minâ’ya çıkar. Dokuzuncu gün sabah namazından sonra hareket ederek Minâ’dan Arafat’a giderler. Yolda Muhassar Vadisi’nden geçilirken Peygamber geleneğine uyularak koşulur. Arafat’ın bir ucunda Rahmet Dağı ve çevresine Mevkıf (vakfe yapılan yer) denilir. İmam burada ayağa kalkıp hutbe okur, öğleyle ikindiyi beraber kılar. Hacıların dağılıp Mekke’ye gitme vakti gelince Mâlikî imamı eliyle işaret ederek mevkıfından iner.

Halkın çoğu cemreler (taşlanan yerler) için çakıl taşı toplama işini Müzdelife’de yapar. Minâ’ya vardıklarında Akabe cemresi için taşlama işine başlarlar. Akabe cemresi, Kurban Bayramı’nın sabahında güneş doğarken taşlanır. Taşlama bitince, hacılar kurbanını kesip tıraş olurlar ve ihramı çıkarıp hac yasaklarından çıkmış olurlar. (s.167-168)

Arafat yolunda Muhassar Vadisi’nden geçilirken koşmak Peygamber geleneğidir. (s.167)

Akşam ve yatsı namazlarını beraber kılmak Peygamber geleneğidir. (s.168)

Kurban günü, Mısır kervanı tarafından Kâbe’nin örtüsü getirilerek Ulu Ev’in üzerine konulur. Kurban gününden sonra üçüncü gün Benî Şeybe (Şeybeoğulları) örtüyü Kâbe üzerinden sarkıtırlar. (s.168)

Eşkıyalarla İlgili Geleneksel Unsur:

Hind eşkıyası, âdetleri gereği savaş dışında kimseyi öldürmezler, malını yağmalamazlar, yolcuları da gemiyle beraber bırakırlar, istediği yere gitmesine izin verirler. Kölelere de dokunmazlar çünkü zaten köleler onların ırkındandır. (s.156)

112 1.16.14.Kutsal Mekânlar

Beyti Haram88: Mekke’de yer alan Kutlu Ev. (s.135)

Kâbe: Mescidin ortasında küp şeklinde bir binadır. “Kutlu Mabed” de denilmektedir. Kâbe, kapkara ve gayet sert bir taştan yapılmış. Taşlar sağlam bir şekilde yekdiğerine eklenmiş olduğundan zamanla bozulma korkusu yok. Kâbe’nin kapısı, Hacer-i Esved ile Irak Köşesi arasındaki cephede yer alıyor. Kapıyla Hacer-i Esved arası on karış. İşte oraya Mültezem adı veriliyor. Duanın kabul edildiği yer olarak biliniyor. (s.138)

Kutlu Oluk’un alt tarafında Hıcr denilen yerde İsmail Peygamber’in kabri vardır. Onun yanında da annesi Hâcer validemizin mezarı vardır. (s.139)

Makam-ı İbrahim (Yüce Makam): Bu kutlu makamın yeri, Irak Köşesi ile Kâbe Kapısı’nın karşısındadır. Kâbe yıkandığı zaman suları bu makamın olduğu yere akarmış. Mukaddes bir yer olduğundan halk namaz kılmak için oraya üşüşürmüş. (s.140)

Hıcr (Hıcr Köşesi ve Tavaf Edilen Yer): Hıcr duvarının çevresi, dairenin içinde yirmidokuz adım, yani doksandört karıştır. Hıcr’ın içinde gayet mahirane yapılmış, renkli mermerler ile döşeli bir geçit var. (s.140)

Zemzem Kuyusu: Hâcer-i Esved’in karşısında kutsal kabul edilen bir su kuyusu. (s.141) Şarâb Kubbesi: Hz. Abbâs’a ait olduğu kabul edilir. (s.141)

Yahudi Kubbesi: Şarâb Kubbesi’nden biraz sapınca bu kubbe gelir. (s.141) Ribâtu’l-Muvaffak: Mimari açıdan çok hoş bir ribâttır. (s.143)

Safâ ile Merve: İki kutsal tepedir.89 Safâ ile Merve arasında bir su kanalı vardır. (s.144) Mekke Kabristanı: Muallâ Kapısı’nın dışındadır, Hacûn diye de biliniyor. Bu mezarlıkta sahabe, tâbiîn, ulemâ, ermiş ve evliyadan birçok kimse gömülü ama birçoğunun kabirleri harap olduğu için Mekkeliler kimin nerede olduğunu bilmiyor. Yeri bilinenler

88

Beyti Haram: Beytü’l-Haram. 89

Safâ ile Merve: Safâ ile Merve’nin tarihleri Hz. İbrahim’e kadar gider. Evvelce bahsedildiği gibi Hz. Hâcer’in oğlu İsmail’e su arayışı esnasında bu iki tepe arasında koştuğu rivayet edilir.

113

arasında müminlerin annesi Hadîce binti Huveylid, Abbâsî halifesi Ebû Ca’fer Mansûr Abdullah’ın mezarlarını sayabiliriz. (s.145)

Muhassab: Mekke Kabristanı’nın arkasında bulunan ziyaretgâhtır. Buraya Abtah da denilir. Orada Resûlallah’ın konakladığı Benî Kinâne (Kinâneoğulları) tümseği bulunur. (s.145)

Kedâ Tepesi: Mekke’nin yukarı kısmındadır. Peygamberimiz Veda Hacc’ında Mekke’ye oradan girmiştir. (s.146)

Beydâ Tepesi: Mekke’nin alt tarafında iki dağ arasındadır. Peygamberimizin Veda Hacc’ında oradan çıktığı söylenir. (s.146)

Ten’îm: Mekke ahalisinin umreye başladığı yer burasıdır. (s.146)

Ten’îm’de yol üzerinde Hz. Âişe adına yapılmış üç mescit vardır. (s.146) Zâhir: Ten’îm yolu üzerinde bir ziyaretgâhtır. (s.146)

Ebû Kubeys Dağı: Mekke’nin güneydoğusunda şehre en yakın dağdır. Üzerinde bir mescit, dervişlerin ve yolcuların kaldığı bir ribât ve aşevi kalıntısı vardır. (s.146)

Hirâ Dağı: Mekke’nin kuzeyinde kutsal kabul edilen bir dağdır. Peygamberimiz vahiy gelmeden önce burada ibadet etmiştir. Peygamberlik orada gelmiş, vahiy orada başlamıştır. Burası Efendimizin ayakları altında titremiştir. (s.147)

Sevr Dağı: Kur’an’da bildirildiği gibi Peygamberimiz Hz. Ebûbekir Sıddık’la beraber Mekke’den hicret amacıyla çıktığında sığındığı mağara buradadır. (s.147)

Arafat: Geniş ve düz bir yer. Etrafı dağlarla çevrili. Çevresine Mevkıf (vakfe yapılan yer) denilir. (s.167)

Rahmet Dağı’nın tam tepesinde Ümmü Seleme annemize nispet edilen bir kubbe vardır. Ahali bunun ortasında yer alan namazgâhda namaz kılmak için hücum eder. (s.167) 1.16.15.Dinî Unsurlar

1.16.15.1.Mezhep

114

Mekkeliler çoğunlukla Şafiî mezhebindendirler. Bunun yanında Mâlikî ve Hanefî mezhepleri de vardır. (s.160)

1.16.15.2.İbadet

Abdullah b. Zübeyr, umre yaptığı gün bir sürü hayvan kurban etmiş ve bu kurbanı yoksullara yedirmiştir. (s.163)

1.16.15.3.Dinî Karakterler

Rebî Ribâtı’ndaki dervişin bir hikâyesi anlatılır. (s.155) 1.16.15.4.Kutsal Unsurlar

Zemzem Suyu: Bu su, hangi niyetle içilirse o işe yaradığına inanılan ve kutsal kabul edilen bir sudur. (s.135)

Hacer-i Esved: Kâbe’nin doğu köşesine bitişik kutsal bir taştır. Kâbe’nin doğu köşesine bitişik olan bu taşın boyu bir karış. Taş gayet sağlam bir şekilde yerleştirildiği için ne kadarının köşe içerisinde olduğu bilinmemekte. Bu taş birbirine bitişik dört parça hâlinde duvara sokulmuş. (s.139)

Kutlu Oluk (Altınoluk): Hacer-i Esved cephesinin üst tarafında, altından yapılmış bir çeşmedir.90 (s.139)