• Sonuç bulunamadı

3. Ali Halim NEYZİ’nin Eserleri

2.3. MEYZİ İLE NEYZİ

2.3.2. Olay Örgüsü

Meyzi ile Neyzi isimli eser, yazarın anılarından beslenen bir anı-romandır. Eserin ilk bölümü “Muzaffer Halim Bey’in Yaşamı ve Ölümü” ismi ile Neyzi’nin babası Muzaffer Halim Neyzi’nin yaşamının anlatıldığı bölümdür.

Kızıltoprak’ta dönemine göre küçük sayılabilecek bir evde doğan Muzaffer Halim Bey, okuma yazma bilmeyen bir anne Saime Hanım ile Posta İdadisinde memur olarak görev yapan Çerkez asıllı baba Halim Bey’in tek çocuğudur.

Muzaffer Halim Bey mahalle okulunu başarı ile bitirdikten sonra babası tarafından Alman Lisesine yazdırır. Dönemine göre temiz ve elverişli şartlar altında gördüğü eğitim Muzaffer Halim Bey’in derslerine daha çok sarılmasına ve çalışmasına olanak sağlar.

“Gününün okullarına göre, burası Muzaffer’e cennet gibi gelmiş.

Öğretmenler derse ceket ve kıravatla geliyormuş. Öğrenciler kendi başlarına, özel sıralarda oturuyormuş. Öğretmenin özel bir masası, arkasındaki duvarda kocaman bir karatahta varmış. Büyük pencereli sınıflar daima aydınlık olur, biraz karanlık basınca hemen lambalar yakılırmış.”107

Bir gün uzaktan yaşlı bir akrabasının babası Halim Bey ile konuşmasıyla Muzaffer Halim Bey Alman Lisesinden alınarak Vefa İdadisine yazdırılır. Bu olay Muzaffer Halim Bey’i oldukça etkiler. Vefa İdadisindeki eğitim Alman Lisesinden oldukça farklıdır. “Vefa İdadisi’ndeki hocalar sarıklı ve cüppeliymişler. Genellikle uzun sakallılarmış ve tükürük saçarak “ders tekrarlatırlarmış”. Sınıflarda ne masa ne sıra varmış. Hoca efendi büyükçe bir mindere bağdaş kurarmış. Yanında, duvara asılı uzun sopa olurmuş.”108

Muzaffer Bey, Vefa İdadisini bitirdikten sonra günün geleneği olarak memur olmayı reddeder. Osmanlı yönetiminin içinde bulunduğu sıkıntı memur maaşlarında aksamaya neden olmaktadır. Muzaffer Halim Bey de arkadaşı ile Kadıköy çarşısında kumaş ve giyim eşyası satan dükkân açarlar. “Kısa sürede çok müşteri tutmuşlar. Altı

107 A.g.e. s.23.

108 A.g.e. s.24.

46

ay sonra, Muzaffer’in dükkândan elde ettiği kazanç payı ayda iki altını aşar olmuş. Bu gelir düzeyi, yirmi beş yıllık memur Halim Bey’in Posta İdadisi’nden aldığı aylığın üç katıymış.”109 Muzaffer Halim Bey her ne kadar çok kazanıyor olsa da dönem anlayışına göre esnafla kızını evlendirecek Müslüman aile yoktur. Annesi Saime Hanım oğlunu evlendirmek niyetiyle gittiği görücü ziyaretleri olumsuz sonuçlanır. Annesinin ısrarına dayanamayan Muzaffer Halim Bey, dükkândaki payından vazgeçerek Düyun-u Umumide memur olarak işe başlar. Nefise Nezihe Hanım ile bu sayede evlenebilir. Bu evlilikten dört çocukları olur. İlk çocukları Melek’i küçük yaşta kaybederler. Batılı anlayışa sahip olan Muzaffer Halin Bey, çocuklarını yabancı okullarda ve yurt dışında eğitim almalarını sağlar.

İçindeki atılım duygusu ile Muzaffer Halim Bey bir süre –yaklaşık on yıl kadar- Ankara’da çalışır. Her hafta sonu Kızıltoprak’taki köşke gelerek karısı ve çocuklarıyla vakit geçirir. Nefise Nezihe Hanım ile Muzaffer Halim Bey, köşkte kimsenin kalmamasından dolayı kışları apartman dairesinde yazları ise Kızıltoprak’taki köşkte kalırlar. Köşke giren hırsızın peşinden koşarken bahçeye yığılan Muzaffer Halim Bey vefat eder. “Kendi kendime “Hey gidi Muzaffer Halim Bey!” dedim. “Bak sonunda, Azrail çingene kadın-hırsız kılığına girdi ve seni peşinden koşturdu.””110

Nefise Nezihe Hanım’ın Yaşamı ve Ölümü isimli ikinci bölüm, Ali Halim Neyzi’nin annesiyle ilgili anılarını ve annesinin yaşamının anlatıldığı kısımdır. Feride Hanım ile Mehmet Ali Aynî Bey’in iki kızından en büyük olanıdır. Nefise Nezihe Hanım’ın aile geçmişi, Girit’ten devşirme Hekim İsmail Paşa’ya dayanmaktadır.

Sarayda hekimlik yapmış sadrazamlık görevinde bulunan İsmail Paşa, Nefise Nezihi’nin bildiği en yaşlı aile büyüğüdür.

Nefise Nezihe British High School for Girls isimli yabancı okulda yatılı olarak liseyi tamamlar. İngiliz Kız Lisesine yazdırılan ilk Türk ve Müslüman kız öğrencidir.

Küçük Nefise Nezihe, okuldaki dini ayinlere oyun gözüyle bakıp katılır ancak ailesi tarafından bu durum öğrenilmesiyle okul yönetimi ile iletişime geçilerek durumun engellenmesi istenir.

109 A.g.e. s.26.

110 A.g.e. s.54.

47

Nefise Nezihe Hanım’ın ailesinin okulu ikinci kez uyarması beden derslerinde yapılan yürüyüşler yüzündendir. Okulda beden dersleri kırlık arazide yapılmaktadır.

Nefise Nezihe Hanım, beden dersinde Beyoğlu’ndan çıkıp Nişantaşı’na yürürken amcası tarafından görülür. Nefise Nezihe Hanım’ın amcası, ağabeyine durumu bildirip gerekeni yapması konusunda uyarıda bulunur. Bu uyarı ile Mehmet Ali Aynî okula mektup gönderip Nefise Nezihe’nin beden derslerine katılmaması ve çarşafsız dışarı çıkmaması konusunda isteğini bildirir. Okumayı çok seven, çalışkan bir öğrenci olan Nefise Nezihe başarılı şekilde mezun olur. Sınavlarda başarılı olarak İngiliz üniversitelerine kayıt olma hakkı kazanır. Babasının izniyle üniversiteye gitmeye hazırlanan Nefise Nezihe I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla üniversite eğitimi için yurt dışına gönderilmez.

Evdeki günlerini piyano çalarak, kitap okuyarak geçiren hassas ve kırılgan bir yapılı Nefise Nezihe Hanım’ın evde sıkılmaması için Fransızca öğretmeni olarak işe başlar. Babasının refakatinde işe gidip gelen Nefize Nezihe Hanım, Muzaffer Bey ile tanışır. Muzaffer Bey ile görüştükleri anlaşılınca Nefise Nezihe Hanım’ın iş hayatı sonlanır. Muzaffer Bey’in annesi Saime Hanım’ın görücü gitmesiyle bu birliktelik evlilik ile sonuçlanır.

Muzaffer Bey ile Nefise Nezihe Hanım Kızıltoprak’taki köşke yerleşirler.

Evliliklerinden dört çocukları olur. Muzaffer Bey’in atılımcı ruhu ile birçok kez kendilerine ayrı ev açarlar. Her seferinde Muzaffer Bey’in işlerinin kötüye gitmesi sonucunda Kızıltoprak’a Mehmet Ali Aynî Bey’in köşküne dönerler.

Zamanla köşkteki kalabalık aile yerini yaşlı çift Muzaffer Bey ve Nefise Nezihe Hanım’a bırakır. Önce Nefise Hanım’ın büyükannesi Leyla Hanım ardından annesi Feride Hanım son olarak da babası Mehmet Ali Aynî Bey’in vefatı ile köşkte yaşayanların sayısı azalır. Köşkteki insan sayısının azalması sadece ölümlerle değil, büyüdükleri için kendi yaşamı kurmak isteyen çocukların evden ayrılmalarıyla gerçekleşir.

Hayatı boyunca bir evin gerçek sorumluluğunu almamış olan Nefise Nezihe Hanım, artık evin tek hanımıdır. “Bu durumda köşkü yönetmek tümüyle annemin üstüne kalmıştı. Eski “büyük-küçük hanım” artık köşkün hanımı olmak zorundaydı.”

48

Köşkün büyüklüğü ve ahşap olmasından dolayı bakımının zorluğu, evlatlık kurumunun ortadan kalkmış olması gibi nedenler köşkte yaşamı zor kılıyordu. Yaşlı çift oğullarının ısrarıyla en azından kışları kalmak için Nişantaşı’nda bir apartman dairesine yerleştirlir.

Eşi Muzaffer Halim Bey’in ölümü üzerine kırılgan bir mizaca sahip olan Nefise Nezihe Hanım gençliğinde aradığı yalnızlığa kavuşur. “Gençliğinde hep aradığı yalnızlığa, annem Nezihe Hanım yaşlılığında artık zorunlu olarak kavuşmuştu. Uzun süreler odasından çıkmıyor, gençliğinde okuduğu İngilizce kitapları tekrar tekrar okuyordu.”111 Yaşamdan artık zevk almayan Nefise Nezihe Hanım intihar girişiminde bulunur. Çocuklarının ilgisi ve torunlarının sevgisiyle yaşama tutunmuş gibi yapan Nefise Nezihe Hanım, girişimini ikinci kez tekrarlar ve başarılı olur. “İnsanın kaderi ya da alınyazısı değişmiyor. Hepimizin çabalarına, doktorların verdiği çeşitli ilaçlara karşın, Nezihe Hanım bu dünyadan kendi isteğiyle ayrılmanın yolunu buldu.”112

Eserin üçüncü bölümü Muzaffer Halim Bey’in Yaşantısı ve Çevresi adı ile Muzaffer Bey’in iş ve evlilik hayatı anlatılmaktadır. Çalışkan ve atılım gücü sonsuz olan Muzaffer Halim Bey yaşamı boyunca birçok işle ilgilenir. Her işi de hüsranla sonuçlanır. “Çalışkan, çok girişken bir insan olduğu için bozulan durumundan kısa sürede çıkmasını da becerirdi.”113

Muzaffer Halim Bey’in ilk iş atılımı işgal yıllarında İstanbul’daki et sıkıntısını gidermek adına yapmıştır. Anadolu’dan canlı hayvanları İstanbul’a getirmek amacıyla yola çıkan Muzaffer Halim canlı hayvanları başarılı bir şekilde İstanbul’a getirir. Aylar süren uğraşın sonunda Rusya’dan gelen kesilmiş etler İstanbul’a ulaşıp, et fiyatları düşünce Muzaffer Halim Bey’in bu atılımı başarısızlıkla sonlanır.

Muzaffer Halim Bey’in ikinci işi yeni kurulmakta olan orduya yardım içindir.

Muzaffer Halim Bey yeni kurulmasına uğraşılan ordunun giyimini sağlamak amacıyla iş girişiminde bulunur. İngiliz ve Fransız orduları terhis olmuş, askerler eşyalarını ikinci el dükkânlara satmıştır. Muzaffer Halim Bey yurt dışına giderek ikinci el eşyaları ucuza alıp yurda getirecektir. “Dönemin ölçülerine göre kısa sayılabilecek bir sürede elli bin

111 A.g.e. s.108.

112 A.g.e. s.111.

113 A.g.e. s.114.

49

kaputun uygun bit bedel karşılığında Ankara’ya ulaşması yönetimden sorumlu kumandanları pek sevindirmiş.”114

Bu başarısıyla maddi durumunu düzelten Muzaffer Halim Bey, Galata’da yazıhane açar. Bir süre işleri iyi giden Muzaffer Halim Bey’in elinde para tutamaması, hesabını bilmemesi gibi karakter özellikleri iş hayatında istikrar sağlamasına engel olur.

Üçüncü işini de ordu için gerçekleştiren Muzaffer Halim Bey, bu işten kazandığı parayla fabrikatör olmaya niyetlenir. Ancak iyi niyeti ve insanlara duyduğu güven nedeniyle bu işi de iflasla sonuçlanır.

Muzaffer Halim Bey’in uzun süreli çalıştığı işi, G.A. Barker Ankara temsilciliği olur. Yaklaşık on yıl kadar bu işte çalışan Muzaffer Halim Bey her hafta sonu Kızıltoprak’ta bıraktığı eşi ve çocuklarını görmeye gelir.

İstanbul’a kesin dönüş yapan Muzaffer Halim Bey, ömrünün sonuna kadar çeşitli iş girişimlerinde bulunur. Mizacı nedeniyle kimseyi kıramayan, para hesabı yapmayan Muzaffer Halim Bey ömrünün sonuna kadar maddi sıkıntı çeker. Ömrünün son günlerini kütüphanede yazma işlerine adayan Muzaffer Halim Bey iki adet ekonomi kitabı yazar: Büyük İstirham ve Ulus Bankası.

Muzaffer Halim Bey ölümünden sonra hesaplarının karışıklığı ailesini içinden çıkılmaz duruma sürükler. Ailesi Muzaffer Halim Bey’in mirasını reddederek borç ve alacaklardan vazgeçerler. “Babamın biz oğullarına bıraktığı asıl ve önemli miras, iyi okullarda eğitim görmemiz içim gösterdiği çabalar, katlandığı fedakârlıklardı. Ondan ötesi boştu. Sağ olsaydı, çok sevdiği tekerlemeyi tekrarlar, bize “Aldırmayın cambaza bakın,” derdi.”115

Nefise Nezihe Hanım’ın Yaşantısı ve Çevresi isimli dördüncü ve son bölüm Nefise Nezihe Hanım’ın yaşamını konu edinmektedir. Ali Halim Neyzi bu bölümde annesinin yaşamından çok kendi çocukluk hatıralarını anlatmaktadır. Bölümün çoğunluğunu ailecek çıktıkları deniz gezintilerine ayıran Neyzi, çocukluk kaçamaklarını, gezintiye çıkmadan önceki hazırlıkları, kalabalık aile gezintilerinin zamanla nasıl azaldığını anlatmaktadır.

114 A.g.e. s.123.

115 A.g.e.161.

50

Hassas bir yapıya sahip olan Nefise Nezihe Hanım’ın hayattan kopuşu eserin ikinci bölümünde anlatıldığı üzere kendi isteğiyle gerçekleşir.