• Sonuç bulunamadı

3. Ali Halim NEYZİ’nin Eserleri

2.7. IŞIK

2.7.7. Anlatım Teknikleri

132

konumundaki kahramanlar fon karakterlerdir.”343 Eserde yer alan fon karakterler dekor olmanın ötesine geçmezler, düşünceleri ve sesleri yoktur. Onlar sadece anlatıda yer alan birer heykeldirler, okur onların sesleri duymaz, iç dünyalarını öğrenemez.

133

soğuk. Ürperdi her yanım. Şimdi anlıyorum. Neden donar kalır küçük tavşan. Büyük yılanın önünde. Yem olacağını bile bile.”345

Bakırköy isimli bölüm, Işık’ın bilincinin okura araçsız bir şekilde yansıtıldığı bölümdür. Bu bölümde cümleler kısa, hissedilenler dolaysız ve tüm doğallığa yer almaktadır.

2.7.7.2. Geriye Dönüş Tekniği

Geriye dönüş tekniği, okuru geçmişe yönelik bilgilendirme amacıyla kullanılan tekniktir. Eser, Çamlıca isimli birinci bölümün özeti niteliğinde olan İrtihal başlıklı ilan ile başlamaktadır.

“İRTİHAL

Uluborlu eşrafından merhum Hacı Ahmet Efendi ile merhume Mediha Hanım’ın oğulları, şehrimizin tanınmış işadamların- dan, mütekait tabib kolağası, fabrikatör, iyi insan, muhterem Dr. Salih CANKURTARAN’ın

yakalanmış bulunduğu amansız hastalıktan kurtulamayıp ev- velsi gece Çamlıca’daki köşkünde hakkın rahmetine kavuşmuş bulunduğu öğrenilmiştir. Efradı ailesine, ezcümle haremi Meli- ha Hanımefendi’ye, oğulları Sadullah, Sabri, Sadun ve Sami Beyefendilere, kızları Saniye ve Sabriye Hanımefendiler ile da- mat ve gelinleri Doktor Mahmut ve Şadi Beyler ile Ferhunde Hanımefendi’ye ve meyanda torunları Saffet, Sadullah, Ce- vat Salih Beyler ile Semahat Hanım’a başsağlığı dileriz.

Merhumun cenaze namazı mübarek Cuma günü ikindi vakti

345 Ali Halim Neyzi, Işık, Cem Yayınevi, İstanbul, 2005, s.139.

134

Üsküdar Yeni Camii’nde kılınacak ve Karacaahmet’teki aile kabristanına defnolunacaktır. Dost ve ahvadına duyurulur.”346

İrtihalin devamında ise geri dönüş tekniği ile irtihalin yazılış nedeni ve hikâyesi okura verilmektedir. Cankurtaranların aile reisi Salih Cankurtaran’ın ölümü ve kızı Işık’ın doğum gecesi ele alınır, ailenin geçmişinden söz edilerek okur esere hazırlanmaktadır.

2.7.7.3. İç Çözümleme Tekniği

Anlatıda hâkim/tanrısal bakış açısının tercih edilmesi, anlatıcıya sonsuz bir güç vermektedir. Bu güç ile anlatıcı kahramanların tüm sırlarına vakıf durumdadır. Akıllarından geçen her şey, hissettikleri anlatıcının avucunun içindedir. Anlatıcı, kahramanların iç dünyalarını okurla istediği düzeyde paylaşma gücünü eserinde sık sık kullanmaktadır. “Şadi kararsız. İçinden kıvranıyor. Sadullah’a böylesine yaklaşmak. Hatta onun tabağından bir dilim alıp, yemek. Fabrikada herkese anlatır. Kendini önemsetir. Kendini zorla tuttu. Şimdi bir yersem. Sabaha kadar kıvranırım yatakta diye düşündü.”347

“Macit durumu değerlendirdi. Biz gidince Tahsin’le baş başa kalacaklar.

Çocuklar da ortalarda yok. Oh, ne âlâ. Sadullah’a anlatırım. Yok. Yok.

Meliha konusunda sinirlidir. Terslenebilir. Baroda dedikodusunu yapmak daha iyi. Şu Tahsin’i biraz sıkıştırmalı. Az uğraştırmadı beni şu Cankurtaran davalarında.”348

Teknik, daha çok kahramanların anlık durumlara ya da olaylara yönelik zihinsel etkinliklerine yönelik kullanılmaktadır. Okur kahramanın içsel durumunu tanrısal/hâkim anlatıcının aktarması ile öğrenebilmektedir.349

346 A.g.e. s.7.

347 A.g.e. s.28.

348 Ali Halim Neyzi, Işık, Cem Yayınevi, İstanbul, 2005, s.56.

349 Hakan Sazyek, Roman Terimleri Sözlüğü Roman Sanatından Yüz Terim, Hece Yayınları, Ankara, 2020, s.116

135 2.6.7.4. İç Monolog Tekniği

Hâkim/tanrısal anlatıcının iç çözümleme yönteminin bir tezahürü olan iç monolog tekniği kahramanın kendi kendine konuşması, aklından geçenleri okura sunmasıdır. “…yazarın roman figürlerinin akıllarından geçeni, içlerinden geçirdiklerini, onların kendi kendileriyle konuşmaları tarzında yansıtma tekniğine verilen addır.”350

“Sekreterine haber bırakmam doğru olmaz. Nedir bu acele? Daha sonra ederim. Gidip Işık’ı alayım. İçeri getireyim. O da olmaz. Denize gitmesine izin vermiştim. Oğlanlarla oyuyor. Benimle balkonda niye otursun?

Diretirsem ağlar. Ağlatmak da yersiz.”351

“Niye evime dolmuş bu kadar insan? Annem. Halime Hanım, kalfa. Adile de hep geliyor. Doktor oldu bile. Yoksa Faik onunla mı anlaştı? Akşamları başıma dikilen o beyazlara bürünmüş kadın da ne oluyor? Canımı yakıyor hep. Olamaz Adile beni zehirleyemez. Çocukluk arkadaşım. Kadi de öyle değil miydi? Ne yaptı bana! Yapayalnız bıraktı. Beni. En sevdiklerimi başka diyarlara götürdü. Hele bir güçleneyim. Hepsine gösteririm.”352

Eserde kahramanların düşünce dünyalarını yansıtmak için iç çözümleme yöntemi ile birlikte iç monolog tekniği kullanılmaktadır.

2.7.7.5.Montaj Tekniği

Yazarın anlatıda başka bir yazara/şaire ait ya da anonim bir metni eserinde kullanmasına montaj tekniği denmektedir. Romanının başkişisi Işık içinde bulunduğu durumu, acılarını, hislerini ve terk edilmişliğini anlatmak için Orhan Veli’nin şiirini kullanmaktadır.

“Bilmem ki nasıl anlatsam Nasıl, nasıl size derdimi?

Bir dert ki yürekler acısı,

350 Gürsel Aytaç, Çağdaş Türk Romanı Üzerine İncelemeler, Doğu-Batı Yayınları, Ankara, 2012, s.43.

351 Ali Halim Neyzi, Işık, Cem Yayınevi, İstanbul,2005, s.58.

352A.g.e. s.112.

136 Bir dert ki düşman başına Gönül yarası desem Değil!

Ekmek parası desem…

Değil!

Bir dert ki…

Anlatılır gibi değil.” 353

Bu şiir ile başkişi Işık, yaşadıklarının izlerini ruhunda daima taşıdığını ve her bir olayın birer iz bırakarak akıl hastanesine giden yolda kendisine refakat ettiğini okura hissettirmektedir.

2.7.7.6. Özet Tekniği

Eser, başkişi Işık Cankurtaran’ın doğumundan ölümüne kadar uzun bir zaman dilimini konu edinmesi özet tekniğinin sık sık kullanılmasına neden olmaktadır.

“Gereksiz ayrıntıyı silen, dolayısıyla esere derli toplu bir görünüm kazandıran bir yol olan “özetleme tekniği”, romancının sık sık başvurduğu yöntemlerden biridir.”354

“Hain Sadullah. Nasıl da süründürdü beni. Mahkemesi üç yıl sürdü. Babası yaşlıymış. Bu kız onun olamazmış. Utanmaz. Evlendiğimde çevremde nasıl dönendiydi. Belime bile sarıldıydı bir kez. Kendimi tutmasam muhakkak aşkını ilan edecekti. Alçak. Babasının karısına göz dikti. Anlamaz göründüm. Kendimi korudum. Salih ölünce de bana yapmadığını koymadı.

Ah Salih Beyciğim. Rahmet olsun.”355

“Ağabeyi Sami gelmiş. Cankurtaran Holding’de kavga çıkarmış. Galiba kendi adına olan hisselerin bir bölümünü Işık’ın adına kaydettirmiş.”356

353 Ali Halim Neyzi, Işık, Cem Yayınevi, İstanbul, 2005, s.148.

354 Nesrin Karaca, “Emir Bey’in Kızları Romanında Bakış Açısı ve Anlatıcı Düzlemi”, Romanda Bakış Açısı ve Anlatıcı Düzlemi, Akçağ Yayınları, Ankara, 2020, s.521.

355 Ali Halim Neyzi, Işık, Cem Yayınevi, İstanbul, 2005, s.42.

356 A.g.e. s.151.

137

“İntihar olayından bir ay sonraydı. Işık evde kavga çıkardı. Tüm tabakları kırdı. Eli şakağına gitti. Hafif bir çizik. Beyaz. “Üç ayda kaybolur dediler.

Diktiler. Olaydan sonra, Dr. Hadi, çocuk için de tehlikeli olabilir dedi.

Daha kuvvetli tedavi gerekir dedi. Onun görüşüne uyduk. Bakırköy’e kaldırdık.””357

Eserde zamanda atlamalarından ardından özet tekniği ile okura geçmişe dönük bilgi verilerek anlatıda eksik parça kalmaması amaçlanmaktadır. Özet tekniği ile verilen bilgiler başkişi Işık’ın hayatına etki eden olaylarla ilgilidir.

2.7.7.7. Sahne Tekniği

Anlatının heyecanının en yüksek olduğu anlar, sahneleme/gösterme yöntemi ile okurun anlatıya dâhil edildiği anlardır. Okur kahramanla bütünleşir, olayların kendi evreninde yaşandığını hisseder. “Olay ayrıntılarıyla sanki gözümüzün önünde imiş gibi aktarılır, bu sayede okuyucu adeta olup bitenleri bir defa daha yaşamaya mecbur kalır.”358

“Eşikte şaşkın dururlarken içerden bir vazo uçtu. Salondaki duvara çarpıp parçalandı. Işık’ın sesi. Avaz avaz. “İstemiyorum. Defol gözüm görmesin.”

Apartman ufak zaten. Salondan bir koridor. Koridora açılan bir mutfak ve banyo. Dipte bir yatak odası. Hasan Adile’nin elini tuttu. Kapıyı çekip kaçmak niyetinde. Birden koridorda Şükrü belirdi. Elini yüzüne doğru kaldırmış. “Yapma Işık. Sonra üzüleceksin. Yapma.” Birden eğildi. Başının üstünden bir tabak geçti. Yerde parçalandı. Şükrü odanın ortasına gelmişti.

Açık kapıdan Hasan ile Adile’yi gördü. Eliyle durun, gelmeyin gibi bir işaret yaptı. Birden koridorda Işık belirdi. Saçı başı darmadağın. Gözleri yerinden uğramış. Elinde iki tabak daha. Fırlattı fırlatacak. Şükrü’nün şaşkınlığından başkalarının olduğunu fark etti. Kapıda Hasan ile Adile’yi gördü. “İstemiyorum. Sizi de istemiyorum. Hepiniz bir oldunuz,” diye bağırdı. Öfkeyle elindeki tabakları yere çaldı.”359

357 A.g.e. s.122.

358 Franz K. Stanzel, Roman Biçimleri, Çev. Fatih Tepebaşılı, Çizgi Kitabevi, Konya, 1997,s.17.

359 Ali Halim Neyzi, Işık, Cem Yayınevi, İstanbul, 2005,s.133-134.

138

Eserde sahneleme tekniği gerilimin en üst seviyeye ulaştığı anlarda kullanılmaktadır. Gerilimin zirveye çıktığını anlar sahne yöntemi ile okura verilmektedir. Işık’ın intihar ettiği “kurtulabilecek mi?” sorusunun cevabı ve gerginliği, Faik ve Şükrü ile olan kavgaları, eser içerisinde önemli sayılabilecek olaylar bu yöntem ile okura verilmektedir.