• Sonuç bulunamadı

3. Ali Halim NEYZİ’nin Eserleri

2.5. DADI

2.5.2. Olay Örgüsü

Dadı, altı bölümden meydana gelmiş bir anı-romandır. Eser, başkişi ve Lennie isimli dadının ilişkisi üzerine kurulmuştur. Ancak bu ilişkinin sesi sadece başkişidir.

Onun hissettikleri ve yaşadıkları anlatılır.

Eserin I. Açılış isimli bölümünde, Akdeniz’in Antalya ilinde tatil yapmakta olan başkişi yirmi yıl sonra çocuklarının dadısı Lennie’yi görmesi ve onunla yaşadıklarını anımsaması ile başlamaktadır. Bu bölüm eserin 7-9. Sayfalarını kapsayan eserin içeriği ile ilgili kısa bir bilgi veren bölümüdür.

II. Akdeniz isimli bölüm, eserin gelişme bölümünden biri olan Antalya tatilini anlatmaktadır. Başkişi daha önce de tatile geldiği mekâna bu kez “İki çocuk, karım, ben ve bir de dadı.”184 ile gelmiştir. Başlangıçta her şey İstanbul’daki yaşamlarında olduğu gibidir. Lennie dadı olarak seçilmesi, Danimarkalı olması, fiziksel görünümü hakkında bilgi verilir. “Uzun boylu, ya da öyle duruyor. Alışmadığımız bir tip. Bacakları çok uzun. Belinden sonrası o kadar değil, alımlı. Uzunca yüzlü ama çenesi yuvarlak.

Gözleri tatarımsı.”185 Lennie’nin çocuklarla anlaşması ve hayatlarındaki yeri, denizde oynadıkları oyunlar anlatılmaktadır.

Bölümde tatilleri paylaştıkları Şermin ve Tahsin’den söz edilir. Beraber gittikleri Fuat Dayı’nın lokantasında geçirdikleri gece anlatılır. Fuat Dayı ile ilgili bilgilere yer verilir. Mizacı hayatı ve karısı hakkında kahraman bildiklerini anlatmaktadır. Fuat Dayının mekânında geçirilen gece kadar Lennie ve başkişi ilişkilerine veya ilişkileri

183 A.g.e. s.27.

184 A.g.e. s.11.

185 A.g.e. s.13.

75

olacağına dair herhangi bir bilgi sezdirilmez. Gece alınan alkol ile başkişi ayılmak için giysilerini çıkararak denize girer.

“Suda benden başka biri var. Kim bu deli? Bu havada, dememe kalmadı.

Karşılaştık. O da korktu. Birden ayaklarını kuma vurdu sıçradı. Gümüş köpüklerin içinden göğe doğru bir kız vücudu fırladı. Her yanından parıldayan sular aktı. Sular onu sevdi. Okşadı. Venüs de Milo. Böyle çıkmıştı, Akdeniz sahiline. Ya da Ege kıyılarına. Ay ışığı altında, Lennie.

İliklerime kadar titriyorum. Korku mu bu? Korktum mu? Yoksa seyrine mi doyamadım. Hayal olmasın. Kollarımı uzatmışım. Hayal diye. Köpük olup dağılıverecek diye. Birden doldu kollarım. Genç bir vücut. Bana sarıldı. O da titriyor. Göğüsleri göğsüme saplandı. Sarmaş dolaş oluverdik.”186

Yaşananların gerçek mi düş mü olduğuna başkişi karar veremez. “Düş bu.

Düşün sonuna gelmiştim. Uykuda yürür gibi kalktım. Sıcak kumda kaldı. Genç kadın vücudu. Ayın ışıkları okşuyor onu şimdi.”187

Başkişi denizde yaşadıklarının sonrası ağır bir ateş ile rahatsızlık geçirir. Ateşin etkisiyle düşünde Lennie ile birlikte olur. Rüya ve ateşin etkisiyle Lennie’yi muz, tavşan ve denizkızına benzetir. Olaylar, bilinçaltının etkisiyle anlatılır.

Bölümün sonuna yaklaşılırken Tahsin, Şermin ve karısının eski tiyatroya yapmış olduğu gezi başkişi tarafından anlatılmaktadır. Antik Roma tiyatrosunu geçmişteki hali ile birlikte hayal ederek anlatılır.

Bölüm sonunda başkişi Lennie ile yaşadıklarının düş olmadığına karar verir. Bu duygu ve yaşanmışlığın kendini başka bir insan haline getirdiğini Şamanlık ritüeli ile bağdaştırarak anlatır. Başkişi Akdeniz’e geldiği gibi değildir. Başka bir adam haline gelmiştir.

“Akdeniz tatilimiz sona erdi. Ailece döndük. Ben öldüm. Sonra dirildim. İstanbul’a vardım. İzne giden bendim. Evli. İki çocuk babası. Dönen kimdi?”188

186 A.g.e. s.27.

187 A.g.e. s.28.

188 A.g.e. s.47.

76

III. Marmara isimli bölüm, Akdeniz tatili dönüşü başkişinin eski hayatına adapte olmaya çalışmasını ve Lennie’den uzak durma çabası anlatılmaktadır. “Kurtulmam gerek bu tutkudan. Kendimi işime kaptırmalıyım. Çalışırken unutuyorum kendimi. Ama arada basıveriyor. Omuzlarım sızlıyor. Kollarım geriliyor. Akdenizi ve sıcak suyunu arzuluyorum. Tuzlu ve ıslak, Lennie’yi.”189

Başkişi bu düşüncelerden kurtulmak için işinde uzun zaman geçirip eve de iş taşımaya gayret eder. Lennie ile göz göze gelmek aynı ortam bulunmaktan kaçınır.

Bunun için sık sık arkadaşlarını evine davet eder ya da arkadaşları ve eşiyle akşam gezmelerine çıkmaya özen gösterir.

Başkişi, Lennie’den uzak dikkatini dağıtmaya çalışmaya devam eder. Lennie’nin eşyalarının memleketinden gelmesi, başkişinin dadıya yardım etmesi uzak durma çabalarını boşa çıkarır.

“Lennie’nin sandığı gelmiş. Kızı uçakla getirdik. Fazla eşyanı sandık yap.

Trenle gönder, demiştik. Sandık ulaşmış. Sirkeci’ye. Gümrüğe. Kız kendi başına bu işi beceremez diyor, karım. Dili bile bilmiyor. Destek olmamız gerek. Hay Tanrım! Tam kurtuldum diye seviniyordum. Başıma sarmayın.

Özür bulmam olanaksız.”190

Başkişi yaşamaktan kaçındığı yakınlaşma, eşyaların kışlık apartman dairesine götürülmesi ile gerçekleşir.

“Duş iyi gelir. Kalbimin çarpıntısı diner biraz. Toplanmalı. Aldım bornozu sırtıma. Gidip giyineyim ve atayım kendimi sokağa. O da nesi. Banyodan çıkmışım. Dadının kapısı açık. İçerde Lennie. Ayakta. Çırılçıplak.

Soyunmuş. Bekliyor. Beni gördü. Kolları uzandı. Sırtımdan kaydı bornoz.

Salkımsaçak. Darmadağın. Ya da sarmaş dolaş. Yataktayız. Dolmuşum Lenni’yle. O da benimle dolu.”191

Yaşanılanlardan sonra başkişi evden, Lennie’den kaçmaya devam eder.

Aralarında hiçbir diyalog geçmez. Başkişi karısı ile birlikte arkadaş toplantıları devam

189 A.g.e. s. 51.

190 A.g.e. s.68.

191 A.g.e. s.70.

77

eder. Sabaha karşı Süleymaniye Camii’nin görkemi ve manevi değeri, ruhunda yarattığı akislerden söz edilir. “Mimar Sinan’ın Tanrı’ya uzanan usta eli, hepimizi ezmişti.

Görkemiyle. Dengesiyle. Huzuru ile.”192

Bölümün devamında başkişinin karısının Viyana’ya bildiri okumak üzere davet edilmesi üzere seyahate çıkması anlatılır. Başkişi Lennie ile birlikte gece denizden geldikten sonra tekrar birlikte olurlar. “Olmuştu işte. Evimde. Uyuyan çocuklarımın burnunun dibinde. Günahkâr. Ne de güzeldi. Gül kokulu. O gece. Marmara kıyısında.

Akdeniz’de başlayan sevdanın Marmara’da sürüşü.”193

Başkişi karısının İstanbul’a dönüşünden kısa bir süre sonra iş gezisi için ülke dışına seyahate çıkar. On günlük seyahatin ardından hava alanında karısı ile buluşur.

Karısından Lennie’nin Danimarka’ya döndüğünü öğrenir. “Lennie Danimarka’ya gitti.

O da nesi? Telgraf almış. Babası hastalanmış. Acele çağırmışlar. Uçağa atlayıp gitti.”194

Lennie ile yakınlaşmasının ardından ateşli rahatsızlık geçiren başkişi, Lennie’nin hayatından çıkıp gitmesine aynı tepkiyi verir. “Ertesi sabah ateşli kalktım. Bir hafta yüksek ateşle yattım. Bir hafta yüksek ateşle yattım. Sayıkladım. Karım baş ucumda.

Gözlerinde merak. Bu yaz, bu ikinci kez. Deniz çarptı seni, galiba. Önce Akdeniz. Şimdi Marmara.”195

Eser, muhtemel üç sonla biter. IV. Birinci Son, V. İkinci Son, VI. Sonunca Son.

Bu bölümlerin giriş kısmı hep aynı biçimde başlar farklı biçimlerde son bulur.

IV. Birinci Son başlıklı bölümde. Başkişi Lennie ile yirmi yıl sonra karşılaşır.

Lennie başkişiden hamile kaldığı için Danimarka’ya gitmiştir. Yirmi yıl sonra aşklarının başladığı Akdeniz’e oğlu Allyson ile gelmiştir. Üstünde geçen uzun yıllara rağmen başkişi ve Lennie el ele tutuşarak yürürler. “Adamla kadın. El ele. Konuşmadan. Köye doğru yürüdüler. Herhalde Makarios’un pilajına, ya da Kleopatra’nın. Yirmi yıl sonra.

Beraber.”196

192 A.g.e. s.82.

193 A.g.e. s.95.

194 A.g.e. s.98.

195 A.g.e. s.98.

196 A.g.e. s.103.

78

V. İkinci Son, başkişi Lennie ile birlikteliğini hatırlamakta ancak yirmi yıl sonra Lennie başkişiyi tanımadan yanından geçip gitmektedir. “Tanımadığım yaşlıca bir adam. Hasta galiba. Dilini de anlamam. Beni ilgilendirmez. Sabah yürüyüşünü bozmamalı. Yolunu hafifçe değiştirdi. Adamın biraz daha uzağından. Rap! Rap! Geçti.

Gitti. Turist.”197

VI. Sonuncu Son, başkişi Lennie’yi yirmi yıl sonra tekrar görür. Ancak bu sefer tatilde karşılaştıkları doktorun karısıdır Lennie. “Evet. Tanıdım. Doktorun karısı. Bizim motelde kalıyorlar. Bizden üç oda ötede. Güler yüzlü, terbiyeli insanlar. İsmi neydi acaba? Ya kocasının? Yaşlanmak kötü. Hatırlayamıyorum.”198