• Sonuç bulunamadı

Esnaf Odaklı Etkileşim Ritüellerinde Hürmet-Tavır Birlikteliği ve Ritüel Hürmetsizlik

4. BULGULAR VE YORUM

4.2. ESNAF İLİŞKİLERİNDE ETKİLEŞİM RİTÜELLERİNİN MAHİYETİ

4.2.7. YÜZ YÜZE ETKİLEŞİM RİTÜELLERİNDE SOSYAL DAVRANIŞ KURALLARI

4.2.7.3. Esnaf Odaklı Etkileşim Ritüellerinde Hürmet-Tavır Birlikteliği ve Ritüel Hürmetsizlik

Hürmet ve tavrı ayrı ayrı inceledikten sonra değinmemiz gereken bir diğer konu: bu

iki kavramın birbiriyle örtüşüklüğüdür. Bireyin gösterdiği belirli bir hürmet biçimi veya gereken hürmeti göstermeme durumu; onun iyi veya kötü tavır sahibi olma gibi özelliklerini dışa vurmaktadır. Hürmet ve tavır arasındaki bağlantı, gruplar arasındaki etkileşim ritüellerinde farklılık göstermektedir. Örneğin; Alevi inancına göre yaşı kaç olursa olsun dedelerin elini öpmek hem dedeye olan hürmeti simgelerken, aynı zamanda toplulukça, inancına ve yoluna bağlığı ifade eden örnek bir tavır anlamına gelmektedir. Yani kişinin iyi bir tavır sergileme isteği, diğer bir kişiye hürmet göstermenin bir yolu olurken; aynı zamanda hak edilen bir hürmeti ifade etme isteği de diğerine karşı davranışıyla göstermek zorunda olduğu özelliklerden birisidir (Goffman,2016:94).

Bu tür bir örtüşmenin yanında önemli olan husus; iki kavramın özdeş olmasından ziyade birbirlerini tamamlayıcı bir ilişkisi içerisinde olduklarıdır. Hürmet imgeleri, bireyin sosyal hiyerarşi gibi daha genel bir çerçevede kazanmış olduğu yeri gösterirken; tavır imgeleri, bir sosyal konumun, o etkileşim esnasında gösterme şansını verdiği vasıflar toplamına tekabül etmektedir.

Hürmet ve tavrın arasındaki bir başka tamamlama ilişkisi de hürmetkar davranışı doğrulamak için kendini iyi bir tavır sergilemek zorunda hisseden bireyin, bunu sergileyecek bir konumda olmasıdır. Bireyin bu konuda yapması gereken şey; diğerleri tarafından onaylanmayan benlik imgelerini başkalarından gizlemesi olacaktır. Bunun yanında; hürmete karşı hürmet veya iyi tavra karşı iyi bir tavrın gösterilmediği durumlar da mevcuttur. Her

toplumun kendine has değer yargıları olduğundan dolayı; davranışlara anlam yüklemeleri de farklı farklı olmaktadır.

“… Eskiden kadınlara olan zaafımın ne kadar fazla olduğunu bilse evliliğimiz on yıl değil

bir gün bile sürmezdi. Geçmişte çok hata yaptım; acısını fazlasıyla geçtim. İnanır mısın onu hak etmiyorum ama kaybetmemek adına ayağımı öp dese öperim. Benim gibi birini adam etti ya aç kalırım; doyururum, açıkta kalırım; giydiririm. Kafamı bile kırsa ağzımı açmam; susarım.” (Alan Notu: Mobilyacı, Eylül-2018).

Etkileşim ritüelleri esnasında hürmete olan uyumun sağlanmadığı durumlar da söz konusudur. Hürmeti gerçekleştirmeyen birey, yapması gereken bir davranışın kendisine hak olmadığını, yapması gereken davranışı gerçekleştirirse benliğini alçak bir konuma yerleştirdiğini düşünebilmektedir. Bir hürmet türünün kendi şahsiyetini zedeleyeceğini düşünerek, benliğinin yeterince dikkate alınmadığını içeren manalarda bulunabilir. Bunun yanında aynı hiyerarşik çizgide olduğu insanlar arasında yaptığı hürmet davranışının önemsiz olduğunu düşünebilir.

“… Amman, kendisine yer vermişim ne vermemişim ne! O da amele ben de.” (Alan Notu: Bakkal Yardımcısı1, Eylül-2018).

Hürmet kurallarının ihlali birbirinden farklı olan gruplar arasındaki ilişkilerde de görülmektedir. Özellikle alt ve üst kültür içerisinde bulunan insanların davranışlara yüklediği anlamlar ve hürmet- tavra dair oluşturdukları benlik imgeleri; ayrıca vakar ve mahremiyet biçimleri birbirinden farklıdır.

“… Kendileri akşama kadar dinimize küfür ediyor; ezan okununca müziği kapatmadım diye işten attı beni.” (Alan Notu: Berber Çırağı, Kasım-2016).

“… Hayvan mı ki dayakla terbiye ediyor. Çocuk her yemeği dışarı çıkardığında ağzına

tokatı basıyor. Aklınca böyle yaparsa; çocuk bir daha ağzından yemeği çıkarmazmış. Bu yüzden zavallı çocuk o kadar pasif ve çekingen.” (Alan Notu: Bayan Kuaförü1, Aralık-2016).

Toplum içerisindeki edilen kimi alaylar, laf atmalar ve şakalaşmalar da ritüel hürmetsizliğin bir boyutunu oluşturmaktadır. İçine eğlence yüklenerek yapılan bu davranışlar iki tarafça kabul edilen bir eğlenme durumunu arz edebilmekle birlikte; ritüel hürmetsizlik karşısındaki birey kendi yüzünü korumak adına hiçbir şey olmamış gibi davranabilmekte veya bu durumu kendi benliğine yapılan bir aşağılama olarak algıladığı için saldırganca davranışlara yönelebilmektedir.

“… Yeni ayrılmıştık o yılanla. Aldatıldığım yetmiyormuş gibi; bir de üç kuruş için maruz

kaldığım durumlar…Gelip gidip müşterinin yanında: “Bir daha kesim yaptığımızda senin de boynuzlarını keselim.” diyordu. Gözünün ortasına yumruğu basasım geliyordu. Ne yaparsın hem ekmek parası hem de kendimize yakıştıramadığımız erkeklik gururu.” (Alan Notu: Kasap

Yardımcısı1, Haziran- 2018).

“…Biraz olsun cesaretleri varsa geçsinler dükkanımın önünden bakalım. Dilsiz çocuğu

almışlar arasına; bir o mıncıklıyor bir diğeri. İkisini de kapattım içeri Zülküf25’ü aldım elime; o garibimin neresini sıktılarsa ben de oralarına geçirdim. Eşek sudan gelmeye kalmadı, can havliyle kaçtı çakallar.” (Alan Notu: Bakkal2, Nisan-2018).

Bu hürmetsiz davranışların ötesinde birey, toplumdaki diğer insanların ona hürmetsizce davrandığına karşı bir farkındalık yaratmak için veya bir eksikliğini kullanarak yaptığı olumsuz davranışı kabul görmeye zorlamak için çeşitli hürmetsiz tavırlar sergilemektedir.

“… Açlıktan geberse de bir lokma bırakmayacağım. Biz daha paydos etmeden, her öğle,

çatlayana kadar yemeği yiyip bize zırnık bırakmamayı biliyordu. Geçen yemek bırakmadım; geldi baktı yemek kalmamış, suratını asıp gitti. Bugün de gelip bir şey söylerse: “Ben çok kiloluyum, yediğim yemek beni doyurmuyor.” der geçerim.” (Alan Notu: Bakkal Çalışanı2,

Ekim-2018).

Yukarıda verdiğimiz örnekler de göz önünde bulundurarak varacağımız son nokta; toplumsal hayat içerinde oluşturduğumuz tavır ve hürmet biçimlerinin sembolik manalarla kuşatılan ve manası içinde bulunulan durumlara göre iyi veya kötü olarak değerlendirilen yorumlarımızdan ibaret olduğudur. Sıradan görünen günlük yaşam içerisinde bireyin yaşadığı bu etkileşimler, sosyal yaşam içerisinde gün yüzüne çıkmaktadır. Ayrıca modernite ve post modernite kılıflarıyla donatılmış toplumsal yaşam, etkileşim ritüelleri aracılığıyla iyi ve kötü olarak değerlendirdiğimiz tüm olguları bir bütün olarak gözler önüne sermektedir. Yani sosyal olanın bağrında; iyi de kötü de aynı potadadır. Önemli olan şey; etkileşimlerdeki olumsuz durumlara uygun vakarla müdahale edip, mevcut toplumsal düzenin zedelenmesine engel olmaktır.

25

Zülküf: Bakkal2’nin nefsi müdafaa adında dükkanında bulundurduğu ve adını Zülküf taktığı sopanın adıdır.