• Sonuç bulunamadı

Niv Köylerinin Bayburt Kazası’na Bağlanma Meselesi:

1.1. FİZİKÎ YAPI

1.2.4. Niv Köylerinin Bayburt Kazası’na Bağlanma Meselesi:

1870’li yılların başında Gümüşhane Sancağı’nın idârî yapısında çeşitli idârî düzenlemelere gidilmiş ve birbirlerine yakın nâhiyelerin tek müdürlük etrafında toplanması kararlaştırılmıştı. Bu düzenleme sırasında Niv Nâhiyesi’nin 12 saat uzaklıktaki Kovans

Nâhiyesi ile birleştirilmesi de gündeme geldi.160 Ancak ahali bu hususta hükümet işlerinde

ve asayişin sağlanmasında sıkıntılar çekeceklerini ileri sürerek köylerinin Kovans Nâhiyesi’yle birleştirilmesi yerine Niv Nâhiyesi’nin müstakil bir müdürlük yapılarak

kendilerine 3 saat mesâfedeki Gezge Nâhiyesi ile birleştirilmesini istiyordu.161 Halkın

öneresini değerlendiren Bâb-ı Âlî, 1873 senesinde halkın bu önerisini kabul edilerek Niv

ve Gezge nâhiyelerinin bir müdürlük altında birleştirilmesine karar verdi.162

Ancak Gümüşhane Sancağı’na bağlı olan ve Niv köyleri olarak bilinen Niv, Pinçirge, Hınzırverek, Varicna, Çepe, Ağunsos, Kan, Çakmas, Vanşın ve Gesdesi köyleri ile Hiğnı, Hınzırverek, Cerci, Balahor, Kısanta ve diğer Hınzırverek köyleri Vavuk Dağı’nın Bayburt tarafında yer almaktaydı. Bu köylerin Gümüşhane’ye en yakın olanı 8 saat mesâfede iken, Bayburt Kazası’na en uzak olanı ise 6,5 saat mesâfedeydi. Ayrıca bu köylerin etrafında Bayburt’a bağlı köyler bulunmaktaydı. Bu durum ise köy halkının bazı sıkıntılarla karşı karşıya kalmasına neden olmaktaydı. Bu köylerin bağlı oldukları Gümüşhane Kazası’na çok uzak olması öncelikle hükümet işlerinin aksamasına neden oluyordu. Özellikle kış aylarında köylüler Gümüşhane’ye gidiş gelişlerinde büyük zorluklar çekiyorlardı. İkinci olarak bu köylerin etrafındaki Bayburt’a bağlı köylerle ortaya çıkan arâzî anlaşmazlıklarında idârî ve hukukî olarak sıkıntılar yaşanıyordu. Ayrıca köylerin bu idârî taksimatta bulunması güvenliği ve asayişi olumsuz etkiliyordu. Hükümet tarafından aranan suçlular birbirlerinin köylerine kaçtıklarından her iki sancakta görev

yapan kolluk kuvvetleri bu suçluları yakalayamıyordu.163 Bu nedenlerden dolayı 1875

yılında bu köylerin Bayburt’a bağlanması gündeme geldi ve bunun için yazışmalar yapılmaya başlandı. Ancak bu köyler halkı imam, muhtar veya ihtiyar meclislerinin önderliğinde bir araya gelerek köylerinin Bayburt’a bağlanmaması için Bâb-ı Âlî’ye dilekçe verdiler. Bu dilekçelerinde çok eskiden beri Gümüşhane’ye bağlı olduklarını ve

160

Özger, XIX. Yüzyılda Bayburt, s. 207.

161

Trabzon Ayniyyât Defteri, No: 932, s. 35-40.

162

Özger, XIX. Yüzyılda Bayburt, s. 208.

163

41

bütün işlerini Gümüşhane’de gördüklerini ve alışverişlerini Gümüşhane’ye giderek

yaptıklarını bu nedenle Bayburt’a bağlanmak istemediklerini bildirdiler.164

Bâb-ı Âlî köylülerin bu dilekçeleri üzerine durumun derinlemesine incelenmesi için Şubat 1875 tarihinde Erzurum Vilâyeti’ne yazı yazarak yetkililerin bu köylere giderek incelemelerde bulunmasını istedi. Yapılan tahkikatlar sonucu bu köylerin Bayburt’a bağlanmasına karar verildi. Fakat diğer köylerin hepsinin kabul etmesine rağmen Balahor ve Kan köyleri halkı Bayburt’a bağlanmayı kabul etmiyordu. Bu durum üzerine yapılan tahkikatın derinleştirilmesiyle Balahor Köyü’nün Bayburt’a bağlanmak istememesinde

Abdi Ağa’nın, Kan Köyü’nde de Memioğlu Ömer Ağa’nın etkili olduğu anlaşıldı.165

Bunun üzerine bu kişilerin köy halkını etkilemeleri engellenerek adı geçen köylerin de

dâhil olduğu toplam 16 köy, 1876 senesi başında Bayburt Sancağı’na bağlandı.166

Niv köylerinin Bayburt’a bağlandığı dönemde Geçge, Filas, Kavlatan, Alçakdere, Salmankaz ve Boğalı köylerinin de Bayburt Sancağı’na bağlanmaları gündeme gelmişti. Ancak bu köyler halkının Bayburt’a bağlanmayı istememeleri üzerine köylerin Bayburt

Sancağı’na bağlanmasından vazgeçildi.167 Adı geçen köyler daha sonra 1889 senesinde

Bayburt Sancağı’nın lâğvedilmesiyle birlikte tekrar Gümüşhane Sancağı’na bağlandı.

164

BOA, Ş. D, No: 1505/13.

165

Ayrıntılı bilgi için bkz. Özger, XIX. Yüzyılda Bayburt, s. 211.

166

Özger, XIX. Yüzyılda Bayburt, s. 213.

167

42 1.3. YÖNETİM

Yerel yönetim siyasal ve hukukî bir kavram olup Ortaçağ Avrupası’nın son

dönemlerinde ortaya çıkan bir kavramdır.168 Yerel yönetim sadece şehirlerin, köylerin

bayındırlığını ve sağlıklı yaşamını sağlayan bir örgütlenme değildir. Aynı zamanda sağlam

demokrasinin yerleşmesini sağlayan toplumsal bir süreçtir.169 Osmanlı Devleti’nde

Tanzimat’la birlikte siyasî hayata giren bu kavramlar zamanla olgunlaşarak günümüz yerel yönetim anlayışının şekillenmesinde önemli paya sahip olmuştur. Çağdaş anlamda yerel yönetim ise Tanzimat’la birlikte söz konusu olmaya başlamıştır. Böylece kaza yöneticilikleri ağalık veya â’yânlık yerine müdürlüğe dönüştürülmüştür. Ancak bu müdürlüklere yine eski hanedan mensupları tayin edilmeye devam etmiştir. 1848 tarihinde yapılan düzenlemeyle de Gümüşhane Sancağı’na şu yöneticiler tayin edilmiştir:

Tablo X: 1848 Tarihinde Gümüşhane Sancağı’na Atanan Yöneticiler

Sancak veya Kaza Atanan Müdür veya

Kaymakam Ünvanları

Gümüşhane (Sancak Merkezi) Derviş Paşa Kaymakamlık

Kelkit Kazası Hasan Bey Müdürlük

Maçka Kazası Cafer Rafet Efendi Müdürlük Milas Kazası Ali Çavuşzâde Osman Ağa Müdürlük Tirebolu Kazası Fethizâde Emin Ağa Kaymakamlık

Torul Kazası (…..) Kaymakamlık

Kaynak: Saydam, Trabzon’un İdari Yapısı ve Yenileşme Zarureti, s. 313-314.

Tabloda da görüldüğü gibi bu dönemde Gümüşhane Sancağı’nın 6 kazası bulunmaktadır. Sancak merkezleriyle bazı büyük kazaların başına kaymakam, diğerlerine ise müdür ünvanıyla yönetici tayin edildiği görülmektedir. Özellikle müdürlerin görevlerine devam ettikleri, kaymakamların ise yeni tayin oldukları dikkat çekmektedir. Ayrıca bu düzenlemelere rağmen kaymakamların kanûn ve yönetmeliklerin kendilerine tanıdığı yetkileri zaman zaman kötüye kullandıkları olmuştur. Örneğin; 1852 yılında Gümüşhane Sancağı’nda kaymakam olarak görev yapan Tevfik Bey rüşvet aldığından dolayı Trabzon Eyâlet Meclisi’nde yargılanarak görevinden alınmış, onun yerine ise 6.000

kuruş maaşla Yalova Kazası eski müdürü Tahir Ağa bu göreve atanmıştır.170

168 Ortaylı, a.g.e, s. 1. 169 Ortaylı, a.g.e, s. 4. 170 Çadırcı, a.g.e, s. 239.

43

1864 ve 1871 Vilâyet Nizamnâmeleriyle taşra idaresinde köklü değişikliklere gidilmiştir. 1871 Nizamnâmesi’yle vilâyetlerin yukarıdan aşağıya doğru liva, kaza, nâhiye ve karye şeklinde organize edilmesiyle yerel yönetimler güçlenmeye ve yetkileri artmaya başlamıştır. Yerel yönetimler göçlendikçe, yetkileri arttıkça ve görevleri fazlalaştıkça da taşrada yeni makamlar ve görevler ortaya çıkmıştır. Yeni düzenlemelerle birlikte livayı

kaymakamların değil, mutasarrıf denilen mülkî amirin idare etmesi kararlaştırılmıştır.171

Kaymakamlar ise sancakların alt birimi olan kazaların başında görev yapmaya başlamışlardır. Ayrıca bu nizamnâmeyle birlikte nâhiye adıverilen köy ve kaza arasındaki yeni bir birim ortaya çıkmış ve bu birimlerin başına Nâhiye Müdürü adıverilen yeni yöneticiler atanmıştır. Şehirlerin büyümesiyle birlikte de belediye başkanları kasabalarda görev yapmaya başlamışlardır.

Bununla birlikte yeni oluşturulan bu yapılanma bir taraftan taşra teşkilatının şekillenmesini ve güçlenmesini sağlarken diğer taraftan da bazı sorunları beraberinde getirmiştir. Öncelikle Osmanlı bürokrasisinde ağır bir kırtasiyecilik yükü ortaya çıkmıştır. Yöneticiler sancak, kaza ve nâhiyelerle ilgili yapılacak en ufak bir düzenlemede Bâb-ı Âlî’den izin almak zorunda kalmışlardır. Diğer bir sorun ise bu idârî teşkilatta görev alacak nitelikte okuma yazma bilen kişi bulmada yaşanan sıkıntıdır. Bu durumu nâhiye yöneticileri seviyesinde görmek mümkündür. Nitekim Bâb-ı Âlî tarafından 1878 senesinde Kürtün Nâhiyesi’ne müdür olarak atanan Şerif Efendi'nin okuma yazma bilip bilmediği

konusunda Trabzon Valiliği’ne araştırma yapılması için yazı yazıldığı görülmektedir.172

Taşrada özellikle kaza ve nâhiye meclislerinde görev alacak okuma yazma bilen memur bulunamadığı için bir kişi birden fazla görevi üstlenmek zorunda kalmıştır. Örneğin, 1894 senesinde Şiran Kazası’nda Tâhir Ağa Bidâyet Mahkemesi’nde, Nâfıa Komisyonu’nunda ve Maârif Komisyonu’nda a’zâ iken, Tudor Ağa Nâfıa Komisyonu,

Zirâât Bankası ve Belediye Meclisi’nde görev almıştır.173 Gümüşhane Sancağı’nda görev

yapan idareciler şunlardır:

171 Kırmızı, a.g.e, s. 31. 172 BOA, DH. MKT, No: 1324/85. 173 TVS 1894, s. 659-661.

44 1.3.1. Mutasarrıf:

Mutasarrıflar, valilerin vilâyetlerde yerine getirmekle sorumlu oldukları vazifeleri sancak idaresine üstlenen görevlilerdir. Bu anlamda mesuliyetleri valinin mesuliyetleriyle aynıydı. Bununla birlikte mutasarrıflar validen alacakları emir ve talimatları yerine getirmekle görevliydi. Bu nedenle kanûnların tatbiki, memurların hareketlerinin kontrolü

vazifeleri arasında yer alıyordu.174 İncelediğimiz dönemde Gümüşhane Sancağı’nda görev

yapan mutasarrıflar şunlardır:

Tevfik Bey (1851-1852),175 Tahir Ağa (1852-1854),176 Abdülkerim Bey

(1854-1855),177 Mahmud Bey (1855-1856),178 Şakir Bey (1856-1856),179 Hüsnü Bey

(1856-1860),180 Ali Kasım Ağa (1860-1862),181 Baha Bey [1862-(?)],182 Vamık Efendi

[(?)-1866],183 Mehmed Bey (1867-1869),184 Şükrü Bey (1869-1871),185 Âlim Ağa

(1871-1872),186 Fikri Efendi (1872-1874),187 Yusuf Ziya Paşa (1874-1874),188 Mahmud Sena

Paşa (1874-1875),189 Hüseyin Rüştü Efendi (1875-1877),190 Ali Rıza Efendi

(1877-1880),191 Hasip Efendi (1880-1884),192 Mehmed Şakir Efendi (1884-1886),193 Mustafa

Paşa (1886-1887),194 Faik Bey (1887-1889),195 Yahya Tevfik Paşa (1889-1889),196 Ahmed

Rıfat Efendi (1889-1892),197 Mehmed Şevki Efendi (1892-1895),198 Reşit Bey

174 Sungur, a.g.m, s. 755-756. 175 BOA, A. MKT. NZD, No: 52/24. 176 BOA, İ. MVL, No: 233/8104.

177 Abdülkerim Bey, Gümüşhane Maâdin-i Hümâyûn eski müdürüdür. BOA, TŞF, No: 17/6; BOA, A. MKT. UM, No: 241/91.

178 BOA, TŞF, No: 17/6.

179 Abdülkerim Bey’in vefat etmesi üzerine Gümüşhane Maâdin-i Hümâyûn Müdürü Şakir Bey vekâleten bu göreve atanmıştır. BOA, A. MKT. UM, No: 241/91; BOA, A. MKT. UM, No: 250/2.

180 BOA, A. MKT. UM, No: 250/2.

181 BOA, A. DVN, No: 1256/24.

182 BOA, A. MKT. UM, No: 553/90.

183 BOA, İ. MVL, No: 558/25070. 184 BOA, A. MKT. MHM, No: 382/68. 185 BOA, İ. ŞD, No: 23/595. 186 TVS 1872, s. 131.

187 BOA, A. MKT. MHM, No: 475/37; BOA, İ. DH, No: 658/45769.

188

BOA, A. MKT. MHM, No: 475/37; BOA, İ. MMS, No: 48/2057.

189 BOA, İ. DH, No: 688/47980; BOA, İ. ŞD, No: 30/1416.

190 BOA, İ. ŞD, No: 30/1416.

191

TVS 1880, s. 185; BOA, İ. MMS, No: 57/2607.

192 TVS 1881, s. 179.

193 BOA, DH. MKT, No: 1361/98; BOA, İ. DH, No:1003/79226.

194 BOA, DH. MKT, No: 1361/98; BOA, DH. MKT, No: 1417/24.

195

BOA, DH. MKT, No: 1428/7; BOA, DH. MKT, No: 1417/24, BOA, İ. DH, No:1028/81029; BOA, DH. MKT, No: 1627/12.

196 BOA, DH. MKT, No: 1628/54.

197

45

1896),199 Cemal Bey (1896-1899),200 İbrahim Muhlis Bey (1899-1902),201 Hüsnü Bey

(1902-1903),202 Hüsrev Bey (1903-1905),203 Mustafa Zihni Paşa (1905-1907),204 Tevfik

Paşa (1907-1907),205 Mahmud Celaleddin Bey (1907-1908),206 Anastas Efendi

(1908-1908),207 Ahmed Cemal Bey (1908-1909),208 İbrahim Havsa Efendi (1909-1910),209

Midhat Bey [(?)-1913],210 Rüşdü Bey (1913-1914),211 Hilmi Bey (1914-1915),212

Abdülkadir Bey (1915-1916),213 Yahya Sezai Bey (1918-1918),214 Zöhrab Efendi

[1918-(?)]’dir.215

İncelediğimiz dönem içinde Gümüşhane Sancağı’na mutasarrıf olarak atanan kişi sayısı tespit edebildiğimiz kadarıyla 40’tır. Gümüşhane Sancağı’nda mutasarrıf olarak görev yapanların büyük çoğunluğu Müslüman olmakla birlikte Anastas ve Zöhrab Efendi gibi Ermeni kökenli şahısların da mutasarrıflık yaptıkları görülmektedir. Gümüşhane mutasarrıfları arasında entelektüel ve kültürel birikimi üst düzey kişiler de bulunmaktadır. Örneğin 1890’larda Gümüşhane’ye gelen Kölnische Zeittung Muhabiri dönemin mutasarrıfının (Muhtemelen Ahmed Rıfat Efendi’den bahsetmektedir) Faust, Bellamy, Freiland, Xenopnou, Zole, Byron ve Heine gibi batının kalburüstü düşünürleri hakkında

sohbet edilecek kadar aydın kişiliğe sahip olduğunu ifade etmektedir.216

Gümüşhane Sancağı’na atanan mutasarrıfların ortalama görev süreleri 1,5 yıldır. Zaten ülke geneline bakıldığında da mutasarrıfların görev sürelerinin genel olarak uzun olmadığı görülmektedir. Bu durumun sebepleri devletin içinde bulunduğu siyasî çalkantı

198

BOA, BEO, No: 36/2677.

199 BOA, İ. DH, No: 1334/1313Z-16.

200 Cemal Bey, Beşinci Belediye Daîresi Müdürü iken bu göreve atanmıştır. BOA, DH. MKT, No: 2076/50; BOA, İ. DH, No: 1335/1314M-39.

201

BOA, DH. MKT, No: 2558/110; BOA, İ. DH, No: 1370/1317B-46.

202 BOA, İ. DH, No: 1395/1319Z-47; BOA, İ. DH, No: 1403/1320B-15.

203 BOA. YPRK. BŞK, No: 75/38.

204

BOA, İ. DH, No: 1438/1323Ş-32.

205 BOA, DH. MKT, No: 652/37.

206

BOA, DH. MKT, No: 652/37; BOA, DH. MKT, No: 2890/7; BOA, İ. DH, No: 1462/1325Z-44.

207 BOA, DH. MKT, No: 2613/45.

208 BOA, DH. EUM. VRK, No: 20/5; BOA, DH. MUİ, No: 9-2/36; BOA, DH. MKT, No: 2903/77.

209 BOA, DH. MTV, No: 1/24. 210 BOA, İ. DH, No: 1500/1311L-06. 211 BOA, İ. DH, No: 1500/1311L-06. 212 BOA, İ. DH, No: 1509/1332L-12. 213

BOA, İ. DH, No: 1512/1333R-23; BOA, DH. KMS, No: 36/34; BOA. DH. ŞFR, No: 68/58.

214 BOA. DH. ŞFR, No: 90/139.

215

Ahmet Şerif, a.g.e, s. 321.

216

46

ve istikrarsızlığın artması, merkeze gelen şikâyetler ve idarecilerin görevlerindeki suiistimalleridir. Bu nedenle mutasarrıfların görev yaptıkları bölgelerde şikâyetlere ve suistimallere meydan vermemeleri için sık sık yerleri değiştirilmiştir. Bâb-ı Âlî’nin mutasarrıfların yerlerini sık değiştirmesine rağmen yine de mutasarrıflarla ilgili şikâyetlerin önünün alınamadığı görülmektedir. Örneğin, 1918 senesinde Gümüşhane halkı ve özellikle Ermeniler, Ermeni kökenli mutasarrıf Zöhrab Efendi’yi haksızlık ve suistimal yaptıklarından dolayı Bâb-ı Âlî’ye şikâyet etmişlerdir. Bu şikâyet üzerine Bâb-ı Âlî mutasarrıf hakkında inceleme başlatmış ve yapılan tahkikat sonunda mutasarrıfın pek

saygıdeğer bir kimse olduğu kararına varılmıştır.217

Mutasarrıfların bölgenin önde gelen aileleriyle ters düşmeleri de zaman zaman şikâyetlere neden olmuştur. Nitekim 1892 senesinde Gümüşhane Mutasarrıfı’nın bölgenin önde gelen ailelerinden Kadirbeyzâdelerle sürtüşmesi üzerine bu aile memurlara ve halka kötü muamele yaptığı gerekçesiyle mutasarrıfı Bâb-ı Âlî’ye şikâyet etmiştir. Bu durum üzerine Bâb-ı Âlî olay hakkında inceleme başlatmıştır. Mutasarrıfın bu aileyle olan sürtüşmesine mani olacağı düşüncesiyle mutasarrıfın da isteği üzerine 2 ay süreyle İstanbul’a çağırılmıştır. Ayrıca Bâb-ı Âlî hem mutasarrıfın yokluğu süresince vekâlet etmek ve hem de bu konu hakkında tarafsız tahkikat yapmak üzere Trabzon Vilâyeti İdare

Meclisi a’zâsından bir zatın Gümüşhane’ye gönderilmesine karar vermiştir.218

1.3.2. Kaymakam:

1864 ve 1871 tarihlerinde yayınlanan vilâyet nizamnâmeleriyle birlikte kazaların başına kaymakamlar tayin edilmeye başlandı. Dâhiliye Nezâreti’nin taşra teşkilatı mensupları içinden atanan profesyonel memurlar olan kaymakamlar doğrudan Dâhiliye

Nezâreti’ne bağlıydılar.219 Atanma ve diğer özlük işleri de bu nezâret tarafından yapılırdı.

Bununla birlikte kaymakamların valilere karşı sorumlulukları vardı. Valilere kaymakamları azletme yetkisi verilmişti. Bu nedenle bağımsız olarak önemli kararlar alıp yürütme yetkileri sınırlıydı.220

217

Ahmet Şerif, a.g.e, s. 321.

218 BOA, BEO, No: 1/20; BOA, BEO, No: 13/99.

219

Kırmızı, a.g.e, s. 31.

220

47

Kaymakam kaza meclisine başkanlık yaparak kazayı yönetirdi. Meclislerde görüşülüp kabul edilen zirâât, nâfıa, yol ve vergi işleri gibi konulardaki dilek ve teklifleri

uygulamakla görevliydi. Bu konularda sorumlu olduğu üst makam ise mutasarrıftı.221

Gümüşhane Sancağı’na bağlı kazalarda görev yapan kaymakamlar tespit edebildiğimiz kadarıyla şunlardır:

Torul Kazası’nda: Osman Bey (1852-1853),222 Mehmed Ağa (1853-1853),223

Osman Bey [1853-(?)],224 Ali Ağa [(?)-1860], Hayrettin Bey (1860-1860),225 Mustafa Ağa

(1860-1862),226 Mehmed Ağa [1862-(?)],227 Osman Efendi (1869-1869),228 Numan Efendi

(1869-1870),229 Halim Ağa (1870-1871),230 Mustafa Ağa (1871-1874),231 Hüseyin Bey

(1874-1876),232 Şemsi Efendi (1876-1879),233 Osman Efendi (1879-1881),234 Nafiz Efendi

(1881-1883),235 Hafız Ali Efendi (1883-1883),236 Mustafa Efendi (1883-1888),237 Mehmed

Reşit Paşa (1888-1888),238 İbrahim Ethem Efendi (1888-1889),239 Mehmed Reşat Efendi

(1889-1891),240 Mehmed Ziver Efendi (1891-1893),241 Ahmed Rıza Bey (1893-1894),242

Mehmed Şefik Bey (1894-1897),243 Mustafa Sabri Bey (1897-1898),244 Veli Sabri Efendi

(1898-1905),245 İbrahim Halil Efendi (1905-1908),246 Mahmud Celaleddin Efendi

[(1908-?)],247 İsmail Hakkı Efendi [1918-(?)].248

221 Yolalıcı, a.g.e, s. 20. 222 BOA, A. MKT. NZD, No: 65/85. 223 BOA, A. MKT. NZD, No: 65/85. 224 BOA, A. MKT. NZD, No: 75/39.

225 BOA, A. MKT. UM, No: 383/16.

226 BOA, A. MKT. MVL, No: 144/94; BOA, İ. MVL, No: 432/19006.

227 BOA, A. MKT. MVL, No: 145/44; BOA, A. MKT. MVL, No: 144/94.

228 TVS 1869, s. 125. 229 TVS 1870, s. 123. 230 TVS 1871, s. 135. 231 TVS 1872, s. 137. 232 TVS 1875, s. 209. 233 TVS 1877, s. 143. 234 TVS 1880, s. 191. 235 BOA, İ. DH, No: 875/69873. 236 BOA, İ. DH, No: 875/69873. 237 BOA, İ. DH, No: 899/71516.

238 Vekâleten atanmıştır. BOA, DH. MKT, No: 1544/89.

239 BOA, DH. MKT, No: 1538/57.

240

BOA, DH. MKT, No: 1594/50.

241 BOA, İ. DH, No: 1215/95160; BOA, İ. DH, No: 1308/1311Ra-48.

242 BOA, İ. DH, No: 1308/1311Ra-48; BOA, İ. DH, No: 1322/1312Za-35.

243 BOA, İ. DH, No: 1322/1312Za-35.

244

BOA, İ. DH, No: 1347/1315M-38.

245 BOA, İ. DH, No: 1359/1316B-36; BOA, İ. DH, No: 1447/1324B-01.

246 BOA, DH. MKT, No: 1012/39.

247

48

Kelkit Kazası’nda: Ahmed Bey (1849-1850),249 İbrahim Bey [1850-(?)],250 Necip

Bey [(?)-1853],251 Behçet Bey [(1853-(?)],252 Ahmed Bey [(?)-1855)],253 Abdi Ağa

(1855-1856), 254 Hacı Ali Efendi (1856-1857), 255 Ahmed Bey (1857-1860),256 İzzet Ağa

(1860-1861),257 Şakir Bey (1861-1862),258 Mustafa Ağa [1862-(?)],259 Tayyar Bey

(1869-1869),260 Pertev Efendi (1869-1872),261 İbrahim Efendi (1872-1874),262 İzzet Bey

(1874-1875),263 Mustafa Asam Efendi (1875-1876),264 Muhammed Nazif Efendi (1876-1880),265

Ahmed Hakkı Efendi (1880-1888),266 İbrahim Lütfi Efendi (1888-1891),267 Mehmed

Rüşdü Bey (1891-1893),268 Mehmed Bey [1891-(?)],269 Mehmed Ziver Efendi

(1894-1895),270 İshak Hakkı Efendi (1895-1895),271 Ali İhsan Bey (1895-1896),272 Mustafa Sabri

Bey (1896-1897),273 Rıfat Bey (1897-1897),274 Osman Nuri Bey (1897-1898),275 Hasan

Tahsin Efendi (1898-1900),276 Abdullah Nuri Efendi (1900-1903),277 Mahmud Celaleddin

Efendi (1903-1908),278 İbrahim Halil Efendi (1908-1909),279 Recep Efendi

[1909-(?)],280Asım Bey [1918-(?)].281

248 BOA, İ. DUİT, No: 46/86.

249 BOA, A. MKT. MVL, No: 70/80; BOA, İ. DH, No: 196/11127.

250 BOA, A. MKT. NZD, No: 24/58.

251

BOA, A. AMD, No: 45/45.

252 BOA, A. AMD, No: 45/45.

253 BOA, A. MKT. MVL, No: 70/80. 254 BOA, A. MKT. MVL, No: 70/80. 255 BOA, A. MKT. MVL, No: 91/35. 256 BOA, A. MKT. MVL, No: 123/63. 257 BOA, A. MKT. MVL, No: 123/63. 258 BOA, A. MKT. MVL, No: 145/34.

259 Şakir Bey Tercüme Odası halifelerindendir. BOA, A. MKT. MVL, No: 138/73; BOA, A. MKT. MVL, No: 145/34. 260 TVS 1869, s. 127. 261 TVS 1870, s. 125. 262 TVS 1873, s. 129. 263 TVS 1875, s. 211. 264 TVS 1876, s. 207. 265 TVS 1877, s. 145. 266 BOA, İ. DH, No: 1098/86077.

267 BOA, İ. DH, No: 1098/86077; BOA, İ. DH, No: 1222/95638.

268 BOA, İ. DH, No: 1222/95638; BOA, İ. DH, No: 1232/96466.

269

BOA, DH. MKT, No: 1860/7.

270 BOA, İ. DH, No: 1318/1312C-43.

271

BOA, İ. DH, No: 1323/1312Z-51; BOA, İ. DH, No: 1323/1312Z-51.

272 BOA, İ. DH, No: 1329/1313C-33.

273 BOA, İ. DH, No: 1347/1315M-38.

274

BOA, İ. DH, No: 1350/1315Ca-27.

275 BOA, İ. DH, No: 1350/1315Ca-27; BOA, İ. DH, No: 1358/1316C-19.

276 BOA, İ. DH, No: 1358/1316Ca-35; BOA, İ. DH, No: 1374/1318M-15.

277 BOA, İ. DH, No: 1375/1318S-18.

278

TVS 1903, s. 879.

279 BOA, DH. MKT, No: 1263/37.

280 BOA, DH. MUİ, No: 15-2/27.

281

49

Şiran Kazası’nda: Mehmed Bey [(?)-1851],282 Mehmed Efendi [1851-(?)],283

Mahmud Ağa (1855-?),284 Said Ağa [(?)-(?)],285 Selim Ağa [1858-(?)],286 Mahmud Ağa

(1859-1859),287 Esad Ağa (1859-1861),288 Osman Efendi [1861-(?)],289 Hüseyin Hüsnü

Efendi [1861-(?)],290 Mustafa Bey (1868-1870),291 Hafız Hıfzı Efendi292 (1870-1871),

Şakir Efendi (1871-1872),293 Ömer Lütfü Efendi (1872-1874),294 İsmail Hakkı Efendi

(1874-1875),295 Hacı Ahmed Ağa (1875-1876),296 Vasfi Efendi (1876-1877),297 Emin

Efendi (1879-1880),298 Mustafa Hulusi Efendi [(?)-1887],299 İbrahim Lütfi Efendi

(1887-1888),300 Ahmed Hakkı Efendi (1888-1889),301 Mehmed Rüşdü Bey (1889-1889),302

İbrahim Lütfi Efendi (1891-1892),303 Mehmed Ali Efendi [1892-(?)],304 Ali Rıza Efendi

(1893-1903),305 Ali Fehmi Efendi (1904-1906),306 Mehmed Halid Efendi (1906-1909),307

Abdülfettah Efendi (1909-1909),308 Mehmed Muin Efendi [1909-(?)],309 Mustafa Fazıl Bey

[(?)-1918],310 Şakir Efendi [1918-(?)].311

İncelediğimiz dönemde tespit edebildiğimiz kadarıyla Torul Kazası’nda 28, Kelkit Kazası’nda 33 ve Şiran Kazası’nda 30 kaymakam görev yapmıştır. Gümüşhane Sancağı

282 BOA, A. MKT. NZD, No: 31/37. 283 BOA, A. MKT. NZD, No: 31/37. 284 BOA, A. MKT. MVL, No: 72/78. 285 BOA, HR. MKT, No: 274/61. 286 BOA, HR. MKT, No: 274/61. 287 BOA, A. MKT. MVL, No. 106/24. 288

BOA, A. MKT. UM, No: 349/59.

289 BOA, A. MKT. MVL, No: 129/57.

290 Hüseyin Hüsnü Efendi vekâleten atanmıştır. BOA, A. MKT. UM, No: 126/6.

291 Bu tarihte Şiran, 1869 tarihli Trabzon Vilâyet Salnamesi’nde Kelkit Kazası’nın nâhiyesi olarak kayıtlıdır. Mustafa Bey, bu tarihte Şiran Nâhiye Müdürü olarak görev yapmaktadır. TVS 1869, s. 127.

292 TVS 1871, s. 139. 293 TVS 1872, s. 141. 294 TVS 1873, s. 131. 295 TVS 1875, s. 213. 296 TVS 1876, s. 209. 297 TVS 1877, s. 147. 298 TVS 1880, s. 195. 299 BOA, DH. MKT, No: 1445/31. 300 BOA, İ. DH, No: 1098/86077. 301 BOA, İ. DH, No: 1098/86077. 302 BOA, İ. DH, No:1222/95638. 303 TVS 1892, s. 589. 304 BOA, DH. MKT, No: 1953/44. 305 BOA, DH. MKT, No: 305/43. 306 BOA, DH. MKT, No: 846/5. 307 BOA, DH. MKT, No: 1132/12. 308 BOA, DH. MKT, No: 2722/56. 309 BOA, DH. MKT, No: 2792/64.

310 BOA, İ. DUİT, No: 46/95.

311

50

kazalarında görev yapan kaymakamlara baktığımızda ortalama görev sürelerinin 2 yıl olduğu görülmektedir. Bu durumun en önemli sebebi Bâb-ı Âlînin uyguladığı politikadır. Bâb-ı Âlî taşrada görev yapan yöneticilerin suistimal ve haksızlık yapmalarını önlemek amacıyla kaymakamların yerlerini sık sık değiştirmiştir.

Nitekim ülkenin her tarafında olduğu gibi Gümüşhane Sancağı’nda da yaşanan sıkıntılar Bâb-ı Âlî’nin bu konuda ne kadar haklı olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Gümüşhane Sancağı’nda görev yapan kaymakamlar farklı bir coğrafyadan geldikleri, bölgeyi ve bölge halkını çok iyi tanımadıkları için zaman zaman maiyetindeki memurlarıyla bazen de halkla karşı karşıya gelmişlerdir. Bu durumla ilgili Bâb-ı Âlîye yapılan çok sayıda şikâyet bulunmaktadır. Bununla birlikte bazı yöneticilerin görev yerlerini beğenmemeleri de bu sık görev değişikliğinde önemli bir etken olmuştur. Nitekim görev yerini beğenmeyen bazı kaymakamlar ya hastalıklarını ve özel durumlarını bahane ederek görev yerlerine gitmemiş ya da atandıktan kısa süre sonra becayiş yapma yolunu tercih etmişlerdir. Gümüşhane Sancağı kazaları arasında en sık yaşanan görev değişikliği şekli becayiş yoluyla yapılan değişikliktir. Becayiş yapan kaymakamlar öncelikle Gümüşhane kazaları arasında bazı durumlarda da çevre vilâyetlerdeki kazalarda görev yapan meslektaşlarıyla becayiş yapmışlardır.

Bu durum, yönetimde istikrarsızlığı beraberinde getirmiştir. Bölgeye atanan kaymakamlar enerjilerini ve mesailerini bölge insanıyla kaynaşmak ve kazanın sorunlarını halletmek için harcamak yerine kısa süre içinde bölgeden gitmenin hesaplarını yaptıkları için bölge insanıyla sık sık sorunlar yaşamışlardır. Bâb-ı Âlî bu olumsuzluğu önlemek için bazen görevlerinde başarılı olan bazı kaymakamların rütbelerini yükselterek ödüllendirmiş, bazen de mutasarrıflığa yükseltmiştir. Örneğin, Şiran Kaymakamı Ali Rıza Efendi’nin yaptığı başarılı hizmetlerinden dolayı sahip olduğu rabia rütbesi saliseye yükseltilmiştir. 1903-1904 yılları arasında Kelkit Kazası’nda kaymakamlık yapan Mahmud Celaleddin Bey de başarılı yönetiminden dolayı 1907 senesinde Gümüşhane mutasarrıfı olarak atanmıştır.