• Sonuç bulunamadı

Gümüşhane Kazası’ndaki Maden İşletmeleri:

2. GÜMÜŞHANE SANCAĞI’NIN İKTİSADİ YAPISI

2.1.2.1. Gümüşhane Kazası’ndaki Maden İşletmeleri:

Gümüşhane Kazası’nda birçok maden işletmesi olmakla birlikte bu işletmelerin en önemlileri Helvalı civarındaki bakır madeni işlemesi, Hazine ve Kırkpavli civarındaki simli kurşun madeni işletmeleri ile Eski Mağara maden ocağı işletmesidir.

Helvalı (Halvalı) Maden Ocağı:

Gümüşhane civarında uzun yıllar faaliyet gösterdikten sonra terk edilen ve içi su dolan ocaklardan biri Helvalı Bakır Maden Ocağı’ydı. Bu ocak çok zengin maden rezervine sahip olmasına rağmen zamanla su ile dolması sebebiyle üretimi masrafını karşılayamaz hale gelmiş ve zararının sürekli artması üzerine 1850 tarihinde tatil edilmişti.498

Ancak bir süre sonra zarar ettiği gerekçesiyle mecburen tatil edilen ve çok verimli kaynaklara sahip olan Helvalı Maden Ocağı’nın tamamen kapatılmasının uygun olmayacağı düşünülerek tekrar üretime başlanması veya müzayede ile başkalarına işletmeye verilmesi kararlaştırıldı. 1853 senesinde yapılan ihaleyi Gümüşhaneli İbrahim ve kardeşi Abdülaziz Efendilerin ortaklarıyla beraber kurdukları şirket kazanarak Helvalı Maden Ocağı’nı işletme hakkını elde etti. Yapılan şartnameye göre İbrahim ve Abdülaziz efendilerin şirketi 7 yıllığı 65.000’er, kalan 3 yılı da 85.000’er kuruş olmak üzere 10 yıl

495 Kinneir, a.g.e, s. 348. 496 Southgate, a.g.e, s. 164. 497

Ritter, a.g.e, s. 825; Deyrolle, a.g.e, s. 34.

498

Hazine tarafından aynı zamanda Gümüşhane madenleri müdürlüğünü de yapan Helvalı maden ocağı müdürü Abdülkerim Bey’den 1846 yılından itibaren 4 yıllık üretimi istenildiğinde, çıkarılan madenlerden kar elde etmek bir yana her geçen gün zararını katladığı tespit edilmesi üzerine 1850 yılında maden ocağının faaliyeti mecburen tatil edilmişti. Köse, a.g.m, s. 300.

77

süresince bu ocağı işleteceklerdi. Ayrıca madende bulunan sandık, hayvan ve aletlerin

bedellerini de ödeyecekti.499 Böylece İbrahim ve Abdülaziz efendiler bu ocağı işletmeye

başladılar.

14 Şubat 1856 tarihinde henüz ihale süresi dolmadan İbrahim Efendi ve ortakları ile yeni bir sözleşme imzalanarak Helvalı Maden Ocağı’nın işletme imtiyazı 30 sene

uzatıldı.500 Daha sonra İbrahim Efendi, Helvalı Maden Ocağı’ndaki başarılarında dolayı

Gümüşhane Maâdinleri Müdürlüğü’ne atandı.501 Bu dönemden itibaren aktif bir şekilde

işletilmeye başlanan Helvalı Maden Ocağı işletmesindeki başarısından dolayı Maâdin-i Hümâyûn Meclisi tarafından ülkedeki maden ocaklarının durumları ile ilgili yayınlanan

1857 tarihli defterde ülke genelinde işletilen 72 maden ocağı arasında gösterildi.502

Hazine ve Kırkpavli Maden Ocakları:

Kaza dâhilinde zengin rezervlere sahip olan ancak uzun süre emaneten idare edildikten sonra içinin su dolması nedeniyle geçici bir süre terk edilmiş bulunan ocaklardan biri de Hazine ve Kırkpalvli maden ocaklarıydı. Bu ocaklar da XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yerli ve yabancı girişimcilerin dikkatini çekmeye başladı.

Hazine ve Kırkpavli maden ocaklarına ilginin artması üzerine 1883 senesinde Yunanistan vatandaşı Danil Papa, Dimitri Papa ve Kostaki Papa Gümüşhane’ye gelerek simli kurşun madenleriyle meşhur olan buradaki maden ocaklarının işletmesine talip oldular. Yapılan görüşmeler sonucu Danil Papa, Dimitri Papa ve Kostaki Papa’ya 21 Ağustos 1883 tarihinde yıllık % 10 vergi vermek ve su basan bu madenlerdeki suyun boşaltılması için gerekli olan 8.000 liranın bu kişiler tarafından karşılanması şartıyla 99 sene süreyle bu madenleri işletme hakkı verildi.

Hazırlanan şartnameye göre madenin arâzîsi toplam 14.228 dönüm olup, sınırları kuzeyde Kızıl Köyü Tepesi’yle Zaha Kalesi’nden geçerek Arsalan Çayırı Tepesi, Batıda Arsalan Çayırı Tepesi Boz Kaya’dan geçerek Orta Bakarı Tepesi, Güneyde Orta Bakarı

499

BOA, A. MKT, NZD, No: 95/28.

500 BOA, A.MKT. NZD, No: 145/37.

501

Tozlu, a.g.e, s. 84; İbrahim Efendiden önce Gümüşhane madenleri müdürü Hurşid Ağa’dır. BOA, A. AMD, No: 45/44; İbrahim Ağa’dan sonra 1864 tarihinde ise 1.500 kuruş maaşla İsmail Efendi Gümüşhane Maden Müdürü olarak atanmıştır. BOA, İ. MVL, No: 526/23624.

502

78

Tepesi’yle Hudura Dağı Tepesi, Doğuda Hudura Dağı Tepesi’yle Elçi Kalesi’nden geçerek Kızıl Köyü Tepesi arasında uzanmaktaydı. Bu sınırlar dâhilinde çıkarılan farklı cins madenler bu bölgeye dâhil edilmemişti. Bu madenler için sınırları arâzînin her dönümü için 5’er paradan imtiyaz sahipleri tarafından vergi olarak senelik 778 kuruş 20 para vergi vereceklerdi. İmtiyaz sahipleri bu madenlerin imtiyaz sınırları dâhilinde bulunan arâzîde yalnız madenin işletilmesinden sorumlu olup daha önce kuyusu hazır ve sahipleri başka olan madenlere kesinlikle müdahale edemeyeceklerdi. Madenlerden çıkarılacak cevherlerden % 5’i sabit, % 5’i de değişken olmak üzere toplam % 10 vergi alınacaktı. Bununla birlikte belirtilen vergi duruma göre Osmanlı altını 100 kuruş olarak mültezim tarafından ödenecek ve yardım gönderilmesine karar verilmesi durumunda nakliye masrafı mültezime ait olmak üzere Trabzon İskelesi’nde mahallî hükümet tarafından tayin olunan memura teslim edilecekti. İmtiyaz tarihinden itibaren bu madenlerin bir sene içinde inşasına imtiyaz sahibi mecbur olacaktı. 1883 Martı zarfında layıkıyla imalata başlanmadığı takdirde imtiyaz feshedilecekti. Bu madenlerin vergilerinin tahsili Orman ve Maâdin Nezâreti’ne ait olup belirtilen vergi miktarı her sene Mart ayı başında Orman ve Maâdin İdaresi Veznesi’ne veya Mahallî Mal Sandığı’na teslim edilecekti. Vergilerin cevherin nakledildiği veya satıldığı anda gönderilmediği durumlarda sonraki dönemler için % 12 ceza ödenecekti. Madenlerde orta çaplı düzenlemeler gerektiği durumlarda imtiyaz sahibinin isteği ve mühendisin raporu üzerine mahallî hükümete haber verilerek şartname kuralları çerçevesinde düzenlemeler yapılabilecekti. Arâzî üzerinde bulunan kayıtlı mağaraların terk edilmesi icap ettiği takdirde Maâdin İdaresi’nin göstereceği usul üzerine masrafı imtiyaz sahipleri tarafından karşılanarak giriş ve çıkışları mühürlenerek doldurulacaktı. İmtiyaz sahipleri cevher ve suyun mağaralardan araba ile ihracı için mağaraların ağızlarına kuvveti ve emniyetli makineler koyacaktı. Bu madenin sınırları dâhilinde demiryolu geçirilecek ve umûmî bir yol veya başka şey inşa edilecek olursa imtiyaz sahipleri hiçbir surette muhalefet etmeyecek ve haklarını istemeyeceklerdi. Ancak bu yapılar madenin asıl simli kurşun yanakları giriş-çıkışları üzerinden geçecek olursa bu durumda düzenlenecek olan komisyonun kararı üzerine hareket edilecekti. Madenin vergi tahsilâtı Trabzon Valiliği’ne ait olduğundan madenden ihraç edecekleri cevherin miktarını içeren icmâl defterini her 3 ayda bir defa mahallî hükümete vermeye mecbur olacaktı. 3 aylık defterler ve senelik muhasebesini zamanında göndermediği ve teslim etmediği takdirde 100 altından 500 altına kadar nakit para cezasına çarptırılacaktı. Bu defterlerde gerçek durumu saklayarak hasılat miktarını eksik gösterdiği tespit edilirse verginin

79

eksikliği 2 kat olarak belirlenecekti. Verginin ve cezanın ödenmesinde 3 ay süre tanınacaktı. Bu süre içinde borç tamamen ödenmezse maden imtiyazı feshedilecekti. İmtiyaz sahibi bu madenden çıkarılan cevheri nakil iznini aldıktan sonra istediği yere nakledebilecekti. Ancak ruhsat ve mürur tezkeresi olmaksızın başka bir mahalle nakil edildiği tespit edilir ya da nakledilirken yakalanırsa maden devletten kaçırılmış sayılacaktı. Bu durumda tezkeresiz ele geçirilen hasılatın tamamına devlet tarafından el konulacak ve

müsadere edilecekti. Bu durumun tekrarı halinde ise maden imtiyazı feshedilecekti.503

Bu maden şartnamesine bir de ek ilave edildi. Buna göre madenlerin çizilen 3 adet haritasından 1 tanesi Orman ve Maâdin İdaresi Fen Odası’nda saklanarak 1 tanesi mahalline, diğeri de Danil Papa, Dimitri Papa ve Kostaki Papa’ya gönderilecekti. Haritada gösterilen sınır mahallî yönetici ve mühendis tarafından belirlenecek ve durum vilâyetin ve madenin bulunduğu kazanın siciline kaydedildikten sonra düzenlenen müzekkere Orman ve Maâdin İdaresi’ne bildirilecekti. İmtiyaz sahibi, yapacağı imalatın usulünü ve buna ait resimlerin çizimini satır satır bir rapor halinde düzenleyerek hükümet mühendisine ve mühendis bulunmadığında ise doğrudan doğruya Orman ve Maâdin Meclisi’ne gönderecekti. İşlemekte olan mağaralara sonradan yol, kuyu ve baca yapılmasının gerektiği durumlarda önce imtiyaz sahibi izin talebini içeren raporu Orman ve Maâdin Meclisi’ne gönderip, maden mühendisinin keşfi üzerine Orman ve Maâdin Meclisi Reisi’nin kararına göre hareket edecek ve ruhsat verilmedikçe işlem yapamayacaktı. Belirlenen madenden başka bir mağaranın açılması için izin istendiği durumlarda ayrıca bir adet harita düzenlenerek Orman ve Maâdin Meclisi’ne gönderilecekti. İmtiyaz sahibi yaptığı çalışmalardan dolayı mal sahiplerinin uğrayacağı zarar ve ziyandan sorumlu olacaktı. Bunun için mahkeme tarafından tespit edilecek tazminatı ödemesi zorunlu olacaktı. Bu madenin çevresinde bulunan bina ve yollar altında çalışmak zorunda kalındığında ortaya çıkacak zararın karşılanması için Orman ve Maâdin Meclisi’nden ruhsat verilmedikçe herhangi bir işlem yapılamayacaktı. Maden çıkarma işlemlerinin su yerleri, barajlar, çeşmeler, şose yollar ve demir yollarına 150 metre uzaklığında olması zorunlu olacaktı.

Şayet bu mesâfe daha kısa oluyorsa izin alınacak ve son derece dikkat edilecekti.504

503

Şartnamenin tam metni ekler bölümündedir. BOA, İ. MMS, No: 76/3380.

504

80

Danil Papa, Dimitri Papa ve Kostaki Papa’nın kurdukları şirket belirtilen bu şartlarla 99 yıl süreyle Hazine ve Kırkpavli madenlerini işletme hakkını elde ettikten sonra maden işletmesini kendi adına yürütmek üzere maden mühendisi Pol Krauze’yi müdür olarak atadı. Ancak Mösyö Krauze, uzun süre mağaraların sularını akıtmak ve hafriyat çıkarmak için uğraştığından ve bu iş için çok miktarda paralar harcadığından dolayı bir

türlü üretime başlayamadı. 505

Müdürlüğünü Krauze’nin yaptığı maden işletilmesinin tahmin edildiği gibi kolay ve verimli olmadığını gören şirket, vermekle yükümlü olduğu yıllık % 10 verginin, % 7,5’e indirilmesini talep etti. İmtiyaz fermanı almasından sonra 5 yıllık bir zaman geçmesine rağmen bir türlü normal üretime başlanamaması üzerine şirketin isteğine cevap vermek

amacıyla mağaralarda keşif için bir mühendis görevlendirildi. Papa Kumpanyası da,

madenlerin umdukları gibi çıkmaması üzerine aldıkları imtiyaz haklarını 13 Nisan 1890

tarihinde madenlerin müdürü olan Krauze’ye sattı.506 Maâdin İdaresi başlangıçta bu satışı

onaylamadı. Ancak daha sonra bu satışın onaylandığını görülmektedir.507

Maâdin İdaresi’nin bu satışı onaylamasının ardından Hazine ve Kırkpavli madenlerinin yeni patronu Krauze sadarete dilekçe verdi. Bu dilekçede Hazine ve Kırpavli madenlerinin söylendiği gibi zengin rezervlere sahip olmadığını söylüyordu. Bu nedenle şartname sınırları dâhilinde yeni aramalar yapılacağını bildirerek verginin indirilmesini istiyordu. Bu istek üzerine Maâdin İdaresi, maden mühendislerinden Mösyö Kolan’ı mahallinde incelemelerde bulunmak üzerine bölgeye gönderdi. Kolan’ın Krauze tarafından 19.000 Osmanlı altınından fazla para harcayarak yaptığı araştırmalardan sonuç elde edemediği ve bunun için yeniden araştırmalara ihtiyaç görüldüğü yönünde rapor sunması üzerine Krauze’yi teşvik etmek amacıyla resm-i maktunun affıyla yalnız % 5 vergi

alınmasına karar verildi.508

Ancak daha sonra Krauze madenlerdeki verimin düşük olmasını öne sürerek 7 Mayıs 1893’te Sadarete bir dilekçe daha sundu. Bu dilekçede hissedarların hepsinin işletmeyi terk ettiğini, bu yüzden 5 sene müddetle kendisinden hiç vergi alınmamasını

505 TVS 1892, s. 577-579. 506 Köse, a.g.m, s. 304. 507 BOA, İ. MMS, No: 117/5018. 508 BOA, İ. MMS, No: 117/5018.

81

talep ediyordu. İsteği kabul edilmemesi halinde ise 13 Mayıs 1894 tarihinden itibaren kendisinin maden imtiyazını bırakacağını söylüyordu. Krauze’nin bu talebi üzerine Maâdin Heyet-i Fenniyesi, 13 Ağustos 1894 tarihinde inşaat ve tesisatlar ile ilgili haritalar ile mağaralardan çıkarılan ve gemilere yükletilmek üzere Trabzon İskelesi’ne gönderilen cevherlerin kayıt defterlerini istedi. Yapılan değerlendirmelerden sonra Krauze’nin maden imtiyazına aykırı hareket ettiği gerekçesiyle Maâdin Nizamnâmesi’nin 60. Maddesi’ne uygun olarak 5 Ocak 1895’de Hazine ve Kırkpavli madenlerinin imtiyaz hakkı feshedildi. Ancak bununla ilgili evraklar Karahisar-ı Şarkî madenleri ile ilgili belgelere karıştığı için imtiyazın resmî fesih işlemi Gümüşhane Belediyesi’nin müracaatı üzerine 1909 yılında

gerçekleşti.509

Eski Mağara Maden Ocağı:

Gümüşhane Kasabası civarında bulunan önemli maden ocaklarından biri de Eski Mağara Maden Ocağı’ydı. Bu ocak da bölgedeki diğer ocaklar gibi bir süre işletildikten sonra terk edilmiş ve içi suyla dolmuştu. Osmanlı Devleti tebaasından Mikâil, 1861 senesinde Eski Mağara Mevki’nde çıkarılan madenden biriken atıklarının içerisinde cevher izleri gördüğünü belirterek bu atıkları işleme hakkının kendisine verilmesi durumunda elde edeceği cevher üzerinden 10 dirhemde 1 dirhem aynen veya bedelen verilmek şartıyla Gümüşhane Kaymakamlığı’ndan kendisine ruhsat verilmesini istedi. Bu istek üzerine Gümüşhane Kaymakamı durumu i Vâlâ’ya bildirdi. Ancak Mikâil’in talebi Meclis-i Vâlâ’da bu şekMeclis-ilde Meclis-imal olacak döküntü cevherlerden 10’da 1 vergMeclis-i alınmasının

Nizamnâmeye uygun olmadığına karar verildi. 510 Bununla birlikte Meclis-i Vâlâ, maden

işleme ruhsatının zımmi vasıtasıyla alınmasının maden usul ve nizamına uygun olduğunu ifade etmekteydi. Bu şekilde kabul ederse kendisine madenlerin işletme ruhsatının verileceğini bildiriyordu. Mikâil’in bu durumu kabul etmesi üzerine kendisine Gümüşhane

Kaymakamlığı tarafından ruhsat verildi.511 Böylece Mikâil’in Eski Mağara Maden

Ocağı’ndan çıkarılan atık ve döküntü cürûfun bazı şartlarla birbirinden ayrılması ve

saflaştırılması için ruhsat almasıyla birlikte bu ocak yeniden aktif hale geldi.512

509

Köse, a.g.m, s. 304.

510

BOA, A. MKT, UM, No: 530/61.

511

BOA, A. MKT. UM, No: 527/32.

512

82

Ancak daha sonra Mâliyye Nezâreti bu duruma karşı çıktı. Mâliyye Nezâreti, 1862 tarihinde yazdığı yazıda böyle terk edilmiş madenlerde ve özellikle mağara mahallerinde atıkların araştırılmasına izin verilmesinin işletmecisini maden ihraç etmeye yönelteceği gerekçesiyle ruhsat verilmesinin sakıncalı olduğunu bildirdi. Mâliyye Nezâreti ayrıca bu şekildeki terk edilmiş madenlerin ileride durumları araştırıldıktan sonra ıslahının gerekli görülmesiyle iyi bir şekilde idare edilmeleri düşünüldüğünden ve bu atıkların daha sonra icabına bakılacağından şimdilik ruhsat verilmesinden kaçınılmasını istiyordu. Bu tür atık ve maden içinde çalışma yapmayı talep edenlerin önce düzenlemeye uyarak maden haritasını ve dilekçesini Maâdin-i Hümâyûn Meclisi’ne sunması gerektiğini, daha sonra gerekli incelemeler yapıldıktan sonra imalinde fayda görüleceği ve herhangi bir sakıncası olmadığı anlaşıldıktan sonra Emr-i Âlî kararıyla ruhsat verilmesi gerektiğini ifade etmekteydi. Mâliyye Nezâreti, bu tür taleplerde bu sıranın mutlaka izlenmesi gerektiğini belirterek, Mikâil’e ruhsat verilmesi sırasında ise yukarıda belirtilen sıranın ihlal edildiğini ve Gümüşhane Sancağı Kaymakamı’nın bu sırayı takip etmeden Mikâil’e kendiliğinden ruhsat verdiğini belirtmekteydi. Daha sonra Mâliyye Nezâreti’nin belirttiği bu durumlar

değerlendirilerek Mikâil’e verilen ruhsat feshedildi.513