• Sonuç bulunamadı

I. Dünya Savaşı Sırasındaki Ermeni ve Rum Faaliyetleri:

Belgede Gümüşhane Sancağı (1850-1918) (sayfa 181-200)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3. GÜMÜŞHANE SANCAĞI’NIN SOSYAL YAPISI

3.1. NÜFUS VE TOPLUM YAPISI 1. Nüfus

3.1.2.6. I. Dünya Savaşı Sırasındaki Ermeni ve Rum Faaliyetleri:

1895 olayları yatıştırıldıktan sonra Gümüşhane çevresinde I. Dünya Savaşı dönemine kadar Ermenilerin zaman zaman kendi aralarında meydana gelen arâzî anlaşmazlıkları dışında Ermenilerle ilgili herhangi bir olay yaşanmamıştır. Bu dönem içinde Aralarında yaşadıkları arâzî anlaşmazlıklarında ise yerel yöneticilerin kendileriyle ilgilenmediklerini ileri sürerek saderete şikâyette bulunmuşlardır. Örneğin, 1910 tarihinde Tandırlık Köyü’nde bulunan 200’ü aşan tapulu emlâk ve arâzîlerinin Hidalamu ve arkadaşları taraflarından zorla zabt edilmesi üzerine Tolan Oğlu Ohannes ve 23 kişi adına Bukdar Sihavon oğlu Bogos, mağduriyetlerinin giderilmesi için defalarca müracaat ettikleri halde kendilerine yardım etmedikleri gerekçesiyle vali ve mutasarrıfı sadarete

şikâyet etmişlerdi.908

I. Dünya Savaşı başladığında ise Ermeni çeteleri tekrar faaliyete geçerek Gümüşhane çevresinde olaylar çıkarmaya başladılar. Nitekim 24 Ekim 1914 tarihinde bir Ermeni Çetesi, Gümüşhane sınırında bir posta katarına saldırdı. Yapılan takip sonucu çete

905

Alkan, Avrupalı Seyyahların Tasvirlerinde Gümüşhane, s. 93.

906

BOA, A. MKT. MHM, No: 687/3.

907

Nazır, a.g.m, s. 144.

908

167

üyelerinden Sitrak yakalandı. Sitrak’ın sorgusunda çetenin diğer üyelerinin Bayburt ve Sürmene taraflarında oldukları anlaşılınca birlikler buralara kaydırılarak 4 gün içinde

çetenin diğer üyeleri de ele geçirildi.909

I. Dünya Savaşı dönemi boyunca bölgedeki Ermeni olayları devam etti. Ancak olayların en yoğun yaşandığı dönem 1915 senesinin Temmuz ve Ağustos ayları oldu. Temmuz 1915 tarihinde 25 kişilik bir Ermeni çetesi Torul Kazası’na bağlı Santa Köyü’nün Derin Irmak Mevki’nde bir jandarma müfrezesine pusu kurarak 2 askeri şehit ederek silahlarını gasp etti. Ayrıca halktan da bir kişiyi öldüren çete üyeleri şehit ettikleri ve

öldürdükleri bu kişilerin canice gözlerini oyup kulaklarını kestiler.910 Yine Temmuz ayında

6 kişilik bir Ermeni çetesi Maçka ile Gümüşhane arasında bulunan Mescid Yaylası’nın Arpasan Mevki’nde bir jandarma birliğine saldırdılar. Ermeni çete yapılan takibat sonucu

kıstırıldı. Meydana gelen çarpışma sonunda çete üyelerinin hepsi öldürüldü.911 Ağustos

1915 tarihinde ise Yomra Nâhiyesi’nin Sifter Köyü muhtarı Artin ve Şana Köyü’nden Varilcioğlu Aram önderliğindeki 14 kişilik bir Ermeni çetesi Gümüşhane sınırlarında Erzurum postasını soyarak 5.000 liraya yakın emanet akçesini gasp etti. Çıkan çatışmada süvarı jandarmalarından Dolabi Ahmed, Sürmeli Hüseyin adlı 2 asker ile Posta sürücü

şehit oldu.912

1917 yılında Rusya’da Bolşevik İhtilali’nin çıkmasıyla birlikte Rusların işgal ettiği yerlerden geri çekilmesini fırsat bilen Varzahanlı Arşak önderliğindeki 60 kişilik bir Ermeni çetesi bölgedeki otorite boşluğundan da yararlanarak Türk askerleri gelmeden önce Torul Kasabası’nı ateşe verdiler. Bununla yetinmeyen çete üyeleri Değirmenbahçesi Köprüsü’nde Yeşildereli Civan Osman, Rüfeneli Mehmed Bozkır, Kürdaloğlu Recep

adlarında 3 kişi ile bir de çocuğu katlettiler.913

1918 senesi başında 30 kişilik bir Ermeni çetesi Ardasa’nın 3 kilometre güneybatısında bir Müslüman köyü olan Kuska’yı(?) basarak köyü ateşe verdikleri gibi

909

Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, İstanbul 1988, s. 202.

910 Aktaş, a.g.t, s. 54. 911 Aktaş, a.g.t, s. 54. 912 Aktaş, a.g.t, s. 54. 913

168

buradaki kadınlara da tecavüz ettiler.914 Yine Ocak 1918 tarihinde Tekke civarında 6

Müslümanı katlederek cenazelerini yol üzerine gömdüler.915 Şubat 1918 tarihinde

Tandırlık Köyü’nde 25 Müslümanı arabalar içinde kestiler. Yine Şubat ayı içinde Zigana Köyü Muhtarı Mutaf Hüsnü ve 6 kişiyi ambardan 37 tüfek çaldıkları iddiasıyla Daltaban’a götürerek burada işkence yaptılar. Ertesi gün ise muhtarın evini basarak kızını dağa kaldırdılar. Bununla da yetinmeyen Ermeni çeteciler Daltaban’a 2 saat mesâfede bulunan

Tekke Köyü’nde 2 Müslüman ile bir Rum’u katlettiler.916

Rus işgali ve Ermeni olayları Gümüşhane çevresinde büyük yıkımlara ve kıyımlara neden oldu. Bu dönemde Gümüşhane halkı maddi ve manevi çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya kaldı. Savaş sonunda ise Ermenilerden geri kalan bölgede sadece yıkım ve zulümdü. Nitekim 17 Nisan-20 Mayıs 1918 tarihleri arasında Ermeni zulümlerini yerinde tespit etmek için kurulmuş tarafsız bir heyetle bölgeye gelen Ahmet Refik, Ermenilerin Gümüşhane bölgesinde yaptıkları zulumleri ve Gümüşhane’yi ne hale getirdiklerini şöyle anlatmaktadır; “…Ardasa’ya geldiğimiz zaman, harabeden başka bir şey görülmüyordu. Rusların tahribatından, Ermenilerin mezaliminden kalbe dehşet geliyor. İnsan bir fener direği görse, darağacı zannediyor. Ardasa harap. Camiinin içi ve mezarlık tamamen perişan olmuş. Camii ile medrese ahıra çevrilmiş. Mezarlığın bir kısmına kahvehane yapılmış. Sokaklar mermi kovanları ile dolu. Tekye Köyü bütünüyle harap…”917 Ahmet Refik’in bu ifadeleri Ermenilerin uzun yıllardır komşu olarak yaşadıkları Müslümanlara karşı içlerinde ne derece kin beslediklerini ortaya koymaktadır. Kazım Karabekir Paşa da İstiklal Harbimiz adlı eserinde bölgeden geçerken “…Daltaban’da kadınlar ekmek diye bağrışmaktaydı…” ifadeleriyle bölge halkının içinde bulunduğu içler acısı durumu

aktarmaktadır.918 Bununla birlikte I. Dünya Savaşı döneminde yaşanan bütün bu acı

olaylara rağmen Ruslarla birlikte Gümüşhane’yi terk etmek zorunda kalan Ermeniler yanlarında götüremedikleri küçük yaştaki çocuklarını yine de güvendikleri komşuları olan

Müslüman ailelere bırakmışlardır.919

914

Selahattin Tozlu, “Gümüşhane ve Çevresindeki Ermeni Hareketleri”, Geçmişte ve Günümüzde

Gümüşhane (13-17 Haziran 1990), Ankara 1991, s. 108. 915

Tozlu, a.g.m, s. 104.

916

Tozlu, a.g.m, s. 103-104.

917

Ahmet Refik, a.g.e, s. 11-12.

918

Kazım Karabekir, İstiklal Harbimiz, İstanbul 1988, s. 19.

919

169

Diğer taraftan I. Dünya Savaşı sırasında bölgedeki Rum din adamları bölgede casusluk faaliyetleri yürütmekten geri durmadılar. Bölgedeki bir din adamı tarafından Trabzon Metropoliti Hırisantos’a hitaben yazılan mektup din adamlarının bölgede casusluk faaliyeti yürüttüklerini açıkça ortaya koymaktadır. Rum din adamı, Hırisantos’a yazdığı mektupta; kendisinin Rus işgâl ordusunun bölgeye gelişinden sonra Türk birliklerinin sayısını, yerlerini öğrenmek ve Türklerin Gümüşhane ve Ardasa bölgelerindeki Rumlara yaptıkları baskı ve tecavüzleri araştırmak üzere Hırisantos tarafından casus sıfatıyla

gönderildiğini ifade etmektedir.920

Rumlar, I. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Doğu Karadeniz Bölgesi’nde kurmak için çaba harcadıkları Pontus Rum Devleti’nin sınırlarına Gümüşhane’yi de dâhil etmek için faaliyetlerini artırdılar. Bu amaçla Gümüşhane’de Aralık 1917 tarihinde Trabzon Rum

İttihad-ı Millî Cemiyeti’nin bir şubesini açtılar.921 Açılan bu şube Gümüşhane ve civar

beldelerinin Rumlar tarafından himaye, muhafaza ve müdafaasını gaye edinmişti. Cemiyet Trabzon’daki Rum İttihad-ı Millî Cemiyeti’nin program ve nizamnâmesine uyarak hareket edecekti. Gümüşhane Metropoliti Ekinomos Teodoros bu cemiyetin önemli üyelerinden biriydi. Nitekim şube açıldıktan sonra cemiyetin idâre heyeti a’zâsından Teodor Fitano Efendi, ayrıntılı talimat alması için Trabzon’daki İttihad-i Millî Başkanlığı’na gönderildi. Fitano’yu Trabzon’a gönderen ise Teodoros’tu. Teodoros, Trabzon Metropoliti Hırisantos’un evrakları arasında bulunan mektupta Gümüşhane ve Trabzon civarında Hellenizmin müdafaa ve muhafazası için gerekli ve faydalı görülen bütün talimatları ve emirleri yerine getirmeye hazır olduklarını ve verilecek emirleri Fitano ile kendilerine

iletmelerini istiyordu.922

Millî mücadele döneminde meydana gelen otorite boşluğundan faydalanan Rumlar bölgedeki eşkıyâlık faaliyetlerini daha da yoğunlaştırdılar. Örneğin, 1919 senesinin Mayıs ayında Torul Kazası’ndan tuz yüküyle geçmekte bulunan Sürmene’nin Koloş Köyü ahalisinden Kalatcıoğlu İbrahim, kardeşi Mehmed ile diğer Mehmed’in önlerine aniden

çıkan Rum çeteler Kalatcıoğlu İbrahim’in katlederek tuzları gasp ettiler.923 Bölgedeki Rum

çeteler yine aynı tarihlerde Maçka’nın Larhan Yaylası’ndaki Müslüman ve Rum ahalinin

920

Yılmaz Kurt, Pontus Meselesi, Ankara 1995, s. 65.

921 Yusuf Gedikli, Pontus Meselesi, İstanbul 2008, s. 216.

922 Gedikli, a.g.e, s. 217.

923

170

keçi ve koyunlarını gasp ettikten sonra Rumlara ait hayvanları iade etmişler, Müslümanların hayvanlarını ise Torul’un Krom Köyü’ne sürmüşlerdi. Bunun üzerine Rum

eşkıyâsının takibi için Torul’dan Nizamiye ve Jandarmadan oluşan bir müfreze çıkarıldı.924

Görevlendirilen müfreze yaptığı aramada Mezaralan Mevki’nin 30-40 metre batısında Larhan Yaylası’ndan gelen ırmak içerisinde kolları bağlı olarak kimlikleri tespit edilemeyen cesetler buldu. Maktullerin bir kısım çene ve kol kemikleri ile kendi eşyalarından bir bölümü su içerisinden çıkarılarak toprağa gömüldü. Yapılan araştırma sonucu bu işi yapanların Krom’un Muhara Mahallesi’nden Yanko oğlu Nikola (çete reisi), İlistos Mahallesi’nden Cirooğullarından Tudor oğlu Yanko, Uluova Mahallesi’nden Şinos oğlu İstavri, Karankandoz Mahallesi’nden Papaz Kristos’un oğullarından Azrail oğlu İliya, Ruspo Mahallesi’nde bulunan papazın damadı Kostantin ve Trabzon’un Marna Köyü’nden

henüz isimleri tespit edilemeyen 2 Ermeni olduğu anlaşıldı.925 Müfreze yaptığı takibat

sonucu 8 kişiden oluşan bu Rum çetesini Krom Köyü’ne komşu olan Kangal Mevki’nde sıkıştırdı. Bir saat devam eden çatışma sonucu eşkıyâlardan Kromlu Kavas oğlu Tudor ölü, Nikola oğlu İstavri de yaralı ele geçirildi. Çetenin geri kalan 6 üyesi de ellerindeki silahları bırakarak kaçtılar. Santa’dan geçen bir Jandarma taburu da bu çete tarafından gasp edilen

silahları geri almayı başardı.926

Aynı tarihlerde Köroğlu Efdalidis’in reisliğini yaptığı 30 kişilik Rum çetesi Gümüşhane’nin Santa Köyü dolaylarında pek ölümlü olaylar çıkararak kısa süre içinde 15 Müslümanı öldürdü. Bu olay üzerine harekete geçen kuva-i millîye kuvvetleri Efdalis ve

çetesini etkisiz hale getirdi.927

3.1.2.7. Göç Olayları:

Nüfus hareketleri, toplumların dönüşümünde daima etkin rol oynayan önemli olaylardır. Gerçekten de, dünya tarihine bakıldığında, göçün ve yerleşik hayata geçmenin etkisi, aynı şekilde doğum ve ölüm oranlarının yüksek veya düşük olması ve bu demografik olayların toplumsal, kültürel, ekonomik ve siyasal etkileri açık ve yaygın

olarak görülebilir.928

924

BOA, DH. EUM, AYŞ, No: 17/66.

925

BOA, DH. EUM, AYŞ, No: 17/82.

926

BOA, DH. EUM, AYŞ, No: 17/66.

927

Umut Erbaş, Millî Mücadele Döneminde Pontus-Rum Faaliyetleri, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2006, s. 103.

928

171

XIX. yüzyıl Osmanlı Devleti ve toplumu için çok hareketli bir yüzyıl olmuştur. Bu yüzyılda yaşanan savaşlar, meydana gelen ekonomik ve sosyal olaylar nüfus hareketlerini beraberinde getirmiştir. Bu dönemde yaşanan göçler üzerinde kültürel, dini ve siyasal etkenlerin de büyük payı vardır. 1856 yılında Rusya ile yapılan Kırım Harbi, 1877-78 tarihinde yine Rusya ile yapılan 93 Harbi Kırım ve Kafkaslar’dan Anadolu’ya büyük miktarlarda göçler yaşanmasına neden olmuştur. Bunun yanında ekonomik kaygılar da bu göçlerin önemli sebepleri arasında yer almıştır. 1861 senesine kadar Gümüşhane Kazası’ndan 387 kişi, Kovans Nâhiyesi’nden 70 kişi, Yağmurdere Nâhiyesi’nden 499 kişi, Torul Kazası’ndan 1.909 kişi ve Kürtün Nâhiyesi’nden 109 kişi ve Kelkit Kazası’ndan 65 kişi olmak üzere toplam 3.039 gayr-i müslim Osmanlı Vatandaşı değişik nedenlerle farklı

bölgelere veya ülkelere göç etmiştir.929 1879 tarihine kadar ise bu sayıya 2.000 kişi daha

eklenmiştir.930

Gümüşhane Sancağı’ndan Çevre Bölgelere Yapılan Göçler:

Gümüşhane’den çevre kazalara yapılan göçlerin temel nedenlerini madenlerin kapanmasıyla ortaya çıkan ekonomik kaygılar ve bölgede yaşanan doğal afetler oluşturmuştur. Ayrıca 1877-1877 Osmanlı-Rus Harbi’nde ve I. Dünya Savaşı sırasında Rusya’nın doğu illerini işgal etmesi de burada yaşayan insanların daha güvenli yerlere göçmesini beraberinde getirmiştir.

Gümüşhane Sancağı’ndan çevre bölgelere yapılan göçlerin en önemli sebebini

bölgedeki madenlerin ekonomik değerini kaybederek kapanmaya başlaması

oluşturmaktadır. Madenlerin aktif şekilde işletildiği dönemlerde bir cazibe merkezi olan Gümüşhane Sancağı, XIX. yüzyıldan itibaren madenlerin ekonomik değerini yitirmeye başlamasıyla artık dışarıya göç vermeye başlamıştır. Madenlerin işletildiği dönemlerde Gümüşhane’nin nüfusu fazla, halkı zengin ve medeniyet seviyeleri yüksekti. Ancak madenler kapatıldıktan sonra işsiz kalan madencilerin başka yerlere göç etmeye başlamışlardır. Özellikle 1829’da Rusya bölgeden çekilirken büyük bir göç yaşanmıştır. Osmanlı Hükümeti bu göçleri engellemek için elinden gelen her şeyi yapmış ancak buna

rağmen göçler yine devam etmiştir.931 Göç eden madenciler başta Trabzon, Samsun,

Giresun, Ordu, Tirebolu olmak üzere Şebinkarahisar, Erzurum, Bayburt, Harput,

929

NFS. d, No: 1123.

930

BOA, HR. TO, No: 255/46.

931

172

Diyarbakır, Keban, Ergana, Espiye, Akdağmadeni, Gümüşhacıköy, Keskin, Bugamadeni, Bereketli, Bilecik ve Balıkesir’deki maden ocaklarında çalışmak üzere bu bölgelere

gitmişlerdir.932

Örneğin 1826 senesinde Karadenizli bir Rum işletmeci, Niğde’nin Hamit Kazası civarında bulunan maden ocaklarını işletme hakkını elde edince bu madenlerde çalışmak amacıyla Gümüşhane’den 185 Rum aile Hamit Kazası’na göçerek Yukarı Ovacık,

Kavuklu, Karacaviran ve Eminik köylerine yerleşmişlerdir.933 1840’larda Gümüşhane’nin

Kale Köyü civarında yaşayan Rum ailelerden bazıları Samsun Sancağı’na göç

etmişlerdir.934 1863 senesinde madenlerde çalışmak üzere bazı aileler Ankara Vilâyeti’nin

Akdağmadeni Kazası’na yerleşmişlerdir.935 Madenlerin kapanmasından sonra bölgeden

göç eden Rumların bir bölümü de Trabzon’a yerleşmişlerdir. Trabzon’a yerleşen Rumları daha sonra 1865 senesinde “Argyropolisliler Topluluğu” adında bir dernek kurmuşlardır. Bu dernek Gümüşhane’deki hemşerilerinin eğitim ve ekonomik sorunlarının giderilmesi için faaliyet 1905 yılına kadar göstermiştir. Altın ve Gümüşten yapılan dini eşyaların yanı sıra arâzî yatırımları ve üyelerinden para toplayarak gelir sağlayan dernek 1871 senesinde 5 hocanın atanmasını, 1873’de bir kız mektebinin inşasını, 1876 senesinde yolsul öğrencilere kitap yardımı, kütüphane oluşturma, Atina’ya öğrenci gönderme gibi

faaliyetlerde bulunmuştur.936

Gümüşhane topraklarının tarıma müsait olmaması da bölge insanının çevre bölgelere göç etme sebeplerinden birini oluşturmuştur. Zirââtle geçimlerini sağlamaya çalışan ancak bunda çok zorlanan bölgedeki bazı aileler zirââte daha uygun çevre bölgelere göç etmişlerdir. Örneğin, 1861 senesinde Gümüşhane Sancağı’na bağlı Kovans Nâhiyesi’nin Rumluk adlı bölgesindeki köyler halkından yaklaşık 270 Rum hane tarım yapmak amacıyla köylerini ve evlerini terk ederek 6-7 saat uzakta bulunan Kelkit Kazası köylerinden Kelahpur, Viranşehir, Hozbirik, Kişasar(?), Terbüsek ve Bayburt Kasabası’nın

Hartıcı, Karyaşmak, Pöske köylerine göç ettiler.937 1837 senesinde ise Torul Kazası’nın

Turna Köyü’nde 106 hanede yaşayan 432 kişi köylerinin taşlık olması ve zirââte müsait

932 Öztürk, a.g.e, s. 698. 933 Nakracas, a.g.e, s. 163. 934 Nakracas, a.g.e, s. 205. 935 BOA, MV, No: 179/20. 936 Öztürk, a.g.e, s. 698. 937 BOA, A. MKT. NZD, No: 361/89.

173

olmaması nedeniyle Şiran Kazası’na göç etmişlerdi.938 Daha sonra aynı köyden 100 hane

halkı daha Erzurum Vilâyeti’ne bağlı Keyfa Kazası’yla Erzurum Ovası köylerine göç etmek istemişlerdi. Ancak köylülerin bu istekleri reddedilmiştir. Bu köy halkının göç etme taleplerinin reddedilmesinin sebebi olarak maden işlerinin aksaması, vergi gelirlerinin azalması ve bu durumun diğer köy halklarına örnek oluşturacağı düşüncesidir. Gerçekten de bu insanların evlerini terk edip gitmelerine izin verildiği takdirde maden işleri sekteye uğrayacak, vilâyetin vergi gelirleri azalacak ve bu durum madenlerde çalışan diğer köy halkına da örnek olacaktı. Bu nedenlerle köy halkının göç talepleri kabul edilmediği gibi

daha önce Şiran Kazası’na göçenlerin asıl vatanlarına geri dönmeleri istenmiştir.939

Doğal afetler de çevre vilâyetlere yapılan göçleri tetikleyen etkenler arasında yer almıştır. Üst üste yaşanan kıtlık ve seller nedeniyle bölgedeki çok sayıda insan çevre vilâyetlerle birlikte Anadolu’nun değişik yerlerine göç etmişlerdir. Örneğin, sadece 1893 senesi Ekim ayında Gümüşhane, Kelkit ve Şiran kazalarında yaşanan kıtlık nedeniyle

yaklaşık 20.000 kişi Trabzon Vilâyeti’nin sahil kazalarına göç etmiştir.940

Sancak dâhilinden çevre bölgelere göçlerin sebeplerinden biri de 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ve I. Dünya Savaşı’dır. Her iki savaşta da Rus ordularının Osmanlı ordusunu yenerek Gümüşhane’nin de içinde bulunduğu doğu bölgelerini işgal etmesi, çok sayıda insanın daha güvenli olduğunu düşündükleri Sivas Vilâyeti topraklarına göç

etmelerine neden olmuştur.941

Gümüşhane Sancağı’ndan Yurt Dışına Yapılan Göçler:

XIX. yüzyıl boyunca çok sayıda Osmanlı vatandaşı yurt dışına göç etmiştir. Bu dönemde Anadolu’dan başta Rusya ve Kafkaslar olmak üzere Amerika, Avrupa ve Karadeniz’in kuzeyine çok sayıda göç olayı yaşanmıştır. Yurt dışına yapılan bu göçler başlangıçta bölgenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı nedeniyle iş bulmak ve para kazanmak amacıyla daha çok bireysel olarak yapılan mevsimlik göçlerdir. Hıristiyanların

938

BOA, A. MKT. UM, No: 6/94.

939

Köylerini terk ederek Şiran Kazası’na göçenler ödemeleri gereken 2 senelik 4.260 kuruş vergiyi ödememişlerdi. BOA, A. MKT. UM, No: 6/94.

940

Report on the Trade of Consular District of Trebizond, No: 1346, London 1894, s. 5.

941

174

dışarıya göçü üzerine bildirimde bulunan Avrupalı konsoloslar da bu tespiti doğrulayarak

bölgedeki göçlerin nedenlerinin daha çok ekonomik olduğunu ifade etmektedirler.942

Ekonomik sıkıntılar nedeniyle ülke genelinde yaşanan bu göçler bölgedeki madenlerin ekonomik değerini yitirmesi ve kapanmasıyla Gümüşhane Sancağı’nda da yaşanmıştır. Bölgedeki geçim sıkıntısı çeken halk geçimlerini temin edebilmek amacıyla mevsimlik veya sürekli olarak yurt dışına göç etmek zorunda kalmışlardır. Dönemin Osmanlı Hükümeti ise mevsimlik olarak çalışmak amacıyla yurt dışına çıkmak isteyenlere izin vermiştir. Örneğin, 1874 tarihinde Gümüşhane’nin Akçakale Köyü ahalisinden Hacı Dimitri Yani’nin ailesi ile beraber Rusya’ya göç etmek istemesi üzerine Hariciye Nezâreti tarafından yapılan tahkikatlar sonucu Dimitri’nin ailesi ile beraber Rusya’ya hicret

etmesine izin verilmişti.943 Ancak Hacı Dimitri Yani ve ailesi Rusya’da bir süre çalıştıktan

sonra tekrar Gümüşhane’ye döndü. Daha sonra Dimitri Yani’nin 19 Aralık 1889 tarihinde Gümüşhane Mutasarrıflığı’na tekrar başvurarak Rusya’ya göç etmek istediğini

görüyoruz.944 8 Mayıs 1892 tarihinde ise Yağmurdere Nâhiyesi’nin Leri Köyü ahalisinden

Çakıroğlu Yor veledi Kiryako ve arkadaşları Gümüşhane Mutasarrıflığı’na başvurarak ailelerini de yanlarına alarak Rusya’ya göç etmek istediklerini bildirdiler. Kiryako ve arkadaşları yazdıkları yazıda köylerinde meydana gelen sellerden dolayı mağdur olduklarını, bu nedenle birkaç seneden beri Rusya’ya gittiklerini ve orada ticâret yaparak geçimlerini sağladıklarını ifade ediyorlardı. Hanelerinde bulunamadıkları zamanlarda ise gayrımenkullerini ve hayvanlarını sattıklarından dolayı buralarda geçimlerini sağlayacak paraları olmadığını söyleyerek aileleriyle birlikte 32 kişinin de Rusya’ya gitmelerine izin

verilmesini istiyorlardı.945

Bölge halkının daha çok Rusya taraflarını tercih etmelerinin sebebi burada taşcılık ve rençberlik sanatlarını yapmaya devam edebilmeleri ve yakın olduğu için geri dönebilme imkânlarının olmasıydı. Buraya çalışmak için giden işçiler bir süre çalıştıktan sonra belirli

bir miktar para biriktirince geri dönmekteydiler.946 Dönmeyen işçiler ise kazandıkları

paranın bir kısmını memleketlerindeki ailelerine gönderiyorlardı. Örneğin, 1900 tarihinde Rusya’da ticâretle uğraşan Rumlardan bazıları Hariciye Nezâreti’ne yazı yazarak

942

Justin McCarthy, Ölüm ve Sürgün, Çeviren: Bilge Umar, İstanbul 1998, s. 134.

943

BOA, HR. TO, No: 92/109.

944

BOA, DH. MKT, No: 1683/72.

945

BOA, BEO, No: 3/171.

946

175

Trabzon’daki ailelerine gönderdikleri paranın banker Kosta ve Polo kardeşlere verilmesi

istiyorlardı.947

Sancak genelinde yaşanan kıtlık olayları da yurt dışına yapılan göçlerde önemli unsurlardan birini oluşturmuştur. Nitekim 1893 ve 1894 senelerinde üst üste yaşanan kıtlık nedeniyle Gümüşhane’den çok sayıda aile köylerini terk ederek geçimlerini sağlamak için

yurt dışına göç etti.948

Ancak bölgeden Rusya’ya yapılan göçlerin sebebini sadece ekonomik zorluklar ve kıtlık olaylarıyla açıklamak doğru olmaz. Rusya’nın boşalan yerlere Hıristiyan nüfus yerleştirme ve Kafkaslarda Osmanlı Devleti’ne karşı bir tampon bölge oluşturma politikası da bu göçlerde etkili oldu. Rusya’nın Doğu Anadolu’da Osmanlı Devleti ile yaptığı savaşlar sırasında Müslüman köylülerin Kafkasya’daki topraklarını terk etmeleri üzerine Rusya, Müslüman göçmenlerin boşalttığı yerleri bayındır bir halde tutabilmek ve bölgenin gelişmesini temin edebilmek için gayr-i müslim çiftçilerin bu bölgelere göç etmesini teşvik

Belgede Gümüşhane Sancağı (1850-1918) (sayfa 181-200)