• Sonuç bulunamadı

Kürtün Nâhiyesi:

1.1. FİZİKÎ YAPI

1.2.2. Sancağın Kaza ve Nâhiyeleri:

1.2.2.2.3. Kürtün Nâhiyesi:

Torul Kazası’na bağlı olan Kürtün Nâhiyesi, Harşit Nehri kıyısında sarp ve yüksek dağlarla çevrili bir mevkide kurulmuş olan küçük bir kasabadır. XX. yüzyılın başlarında Nâhiyede hükümet konağı, medrese, camiinin yanı sıra 2 kahvehane, 2 fırın, 3 han, 3 adet

dükkân bulunmaktaydı.140 Bu dönemde Kürtün Nâhiyesi’ne bağlı köylerden bazılarının

isimleri şöyledir:

Tablo IX: Kürtün Nâhiyesi’nin Köyleri

No Köy İsimleri No Köy İsimleri No Köy İsimleri

1 Semükli 9 Karadere-i Zir 17 Çerçur

2 Kaplan Köyü 10 Naşaba 18 Tornuk

3 Beytarlası 11 Harıd-ı Kebîr 19 Gelevere

4 Kargı Kayası 12 Harıd-ı Sagîr 20 Köstere

5 Sögütili 13 Harıd-ı Bâlâ 21 Durmuş

6 Kozan 14 Şavi 22 Dandi

7 Uluköy-i Bâlâ 15 Kanyaş 23 Taşlıca

8 Vandi 16 Fol 24 Şeyhler

Kaynak: Trabzon Vilâyet Salnameleri, Arşiv Belgeleri ve 1123 nolu Gümüşhane Nüfus Defteri

Tabloda da görülebileceği gibi bu dönemde Kürtün Nâhiyesi’ne bağlı tespit edebildiğimiz 24 köy bulunmaktadır. 2.451 hanenin yaşadığı nâhiyenin köylerinde 30

camii ve mescid, 2 medrese, 14 mektep, 11 kilise bulunmaktaydı.141 İbadethane sayılarına

137 TVS 1877, s. 207. 138 TVS 1880, s. 257-259; TVS 1903, s. 577. 139 TVS 1903, s. 577. 140 TVS 1903, s. 583. 141 TVS 1903, s. 583.

35

bakıldığında Kürtün Nâhiyesi’ndeki Müslüman nüfus oranının Torul Kazası’nda yaşayan Müslüman nüfus oranından daha yüksek olduğunu söylemek mümkündür.

1.2.3. Kelkit ve Şiran Kazalarının Bayburt Sancağı’na Bağlanma Meselesi: Torul Kazası XIX. yüzyılın başlarından itibaren sürekli Gümüşhane Sancağı’na bağlıyken ve Kelkit ve Şiran kazalarının özellikle XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren zaman zaman Erzurum Vilâyeti’ne bağlı Erzincan ve Bayburt sancaklarına bağlandığı görülmektedir. Ancak Kelkit ve Şiran kazalarının Erzincan ve Bayburt’a bağlanmaları Trabzon ve Erzurum vilâyetleri arasında uzun süre tartışmalara neden olmuştur. Zaman zaman halk da bu tartışmalara katılmıştır. Her iki vilâyetin valileri söz konusu kazaların kendi vilâyetlerine bağlı kalmasını, birtakım gerekçelerle ileri sürmüşler ve bu bağlamda

Bâb-ı Âlî’ye mükerrer yazılar yazmışlardır.142

Erzurum Vilâyeti’nin Erzincan Sancağı’na bağlı olan Şiran’ın Gümüşhane’ye bağlanması Şiran Kazası’nın Eski Müdürü Esad Ağa’nın rüşvet aldığı ve görevde bulunan Şiran Kazası Müdürü Âşık Mahmud Ağa ile birleşerek halka zulüm yaptıkları iddiaları üzerine yapılan yazışmalarda ilk kez gündeme geldi. Esad Ağa’nın Erzincan’da bulunan IV. Ordu’ya yapılan hububat satışlarından rüşvet aldığı ve Müdür Âşık Mahmud Ağa ile birlikte halka haksızlık ve zulüm yaptıkları iddiası üzerine Şiran halkı her iki müdürü de Bâb-ı Âlî’ye şikâyet etti. Halkın bu şikâyeti üzerine yapılan incelemelerden bir netice elde edilemeyince Bâb-ı Âlî yerinde incelemelerde bulunmak üzere buraya özel bir memur gönderilmesine karar verdi. Ancak Gümüşhane Kazası’nın 6-7 saat batısında bulunan Şiran’ın Erzurum’a uzaklığı sebebiyle incelemelerden istenilen sonuç elde edilemedi. Buraya gönderilen özel memurun devam eden davanın biran önce sonuca bağlanması ve

142

Bu kazalardan Şiran 1860-1864 yılları (Bu tarihler arasında Gümüşhane’ye bağlıdır) hariç olmak üzere 1868 yılına kadar Erzincan Sancağı’na bağlı iken, Kelkit ise 1865-1868 yılları (Bu tarihler arasında Erzincan’a bağlıdır) hariç olmak üzere 1868 senesine kadar Gümüşhane Sancağı’na bağlı kalmıştır. 1868 tarihinde her iki kaza da Gümüşhane Sancağı’na bağlandıktan sonra 1879 senesine kadar bu sancağa bağlılıklarını devam ettirmişlerdir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında her iki kazanın da yeni oluşturulan Bayburt Sancağı’na bağlanmasına karar verildiyse de bu bağlılık Mart 1888 tarihine kadar devam etti ve bu tarihten itibaren Kelkit ve Şiran kazaları tekrar Gümüşhane’ye bağlandı. 1865’e kadar Erzurum Vilâyeti’nin Erzincan Sancağı’na bağlı olan Şiran Kazası, 1866-1868 yılları arası Devlet Salnameleri’nde hem Trabzon Vilâyeti’nin Gümüşhane Sancağı’na, hem de Erzurum Vilâyeti’nin Erzincan Sancağı’na bağlı kazalar arasında gösterilmiştir. Bir kazanın iki vilâyete birden aynı anda bağlı olmasının mümkün olmayacağı bilindiği ve elimizde bu yıllarda Şiran’ın idârî yapısını ortaya koyacak veri bulunmadığı için bu tarihler arası kazanın idârî yapısını net olarak ortaya koymak şimdilik mümkün gözükmemektedir. Yunus Özger, XIX.

36

meselenin kolaylaştırılması mütalaasında bulunması üzerine Erzurum ve Trabzon Eyâletleri Şiran’ın Gümüşhane’ye bağlanmasını istediler.

Ancak Trabzon Meclisi toplanarak bu meselenin Gümüşhane Sancağı Meclisi’nde görüşülmesinin daha uygun olacağı ve dava için kolaylık sağlayacağını bildirdi. Ayrıca gönderilen resmî yazıda Şiran Kazası’nın öşür gelirlerinin nizam-ı dâiresinde Gümüşhane Sancağı gelirleriyle beraber artırılması isteniyordu. Trabzon ve Erzurum eyâletleri ile Bâb-ı Âlî arasBâb-ında yapBâb-ılan uzun yazBâb-ışmalar sonunda vergi gelirleriyle birlikte Şiran KazasBâb-ı’nBâb-ın 1860 senesinde Erzurum’dan idare olunmasına, mülkî idaresinin ise aynı yıl Trabzon’a bırakılmasına karar verildi. Ayrıca Esad Ağa’nın davacılarıyla devam eden mahkemesinin Gümüşhane Meclisi’nde araştırılması kararı alındı. Bu karar Erzurum ve Trabzon valileri

ile Gümüşhane Kaymakamı’na bildirildi.143

Ancak Kelkit ve Şiran kazalarının Gümüşhane’ye bağlılığı çok kısa sürdü ve 1864 senesinde kaza tekrar Erzincan Sancağı’na bağlandı. 1864-1868 seneleri arasında Erzincan Sancağı’na bağlı kalan Şiran ve Kelkit kazaları 1868 tarihinden itibaren tekrar Gümüşhane

Sancağı’na bağlanmıştır.144 Kelkit ve Şiran’ın tekrar Gümüşhane’ye bağlanmasında her iki

kazanın ve bunlara bağlı köylerin büyük çoğunluğunun Erzincan’dan ziyade

Gümüşhane’ye mesâfece yakın olması etkili olmuştur.145

Ancak bu durumu kabul etmeyen Erzurum Valiliği, Erzincan’ın IV. Ordu Merkezi olduğunu ve IV. Ordu’nun kereste, yakacak odun ve zahîre gibi ihtiyaçlarının karşılanması için daimi surette Kelkit ve Şiran bölgesine başvurulduğunu ileri sürerek Kelkit ve Şiran’ın tekrar Erzincan Sancağı’na bağlanmasını istemiştir. Diğer taraftan Trabzon Valiliği de Bayburt ve Tercan’la birlikte Kelkit-Şiran Hattı’nın uzun yıllardır Trabzon Limanı’na hububat yığan bir depo görevi gördüğünü belirterek bu talebe karşı çıkmıştır. İşte bu özellikleri dolayısıyla Kelkit-Şiran Bölgesi’ne duyulan ihtiyaç iki vilâyetçe sürekli dile getirilmiştir.146

143

BOA, İ. MVL, No: 434/19140.

144

Kelkit Kazası 1867 yılı salnamelerinde hem Gümüşhane Sancağı kazaları arasında hem de Erzincan Sancağı kazaları arasında gösterilmektedir. Özger, XIX. Yüzyılda Bayburt, s. 126.

145

Trabzon Ayniyyât Defteri, No: 930, s. 43.

146

37

Her iki vilâyette bu kazaların kendilerine bağlanmasını stratejik ve ekonomik olarak gerekçelendirirken, Bâb-ı Âlî ise bu duruma başka bir açıdan yaklaşmış ve herhangi bir idârî değişiklikteki temel espriyi halkın bağlı oldukları idare merkezindeki işlerinin zamanında görülmesi, alış-veriş ve sair işlerde herhangi bir zorlukla karşılaşmadan işlerinin görülmesi şeklinde gerekçelendirmiştir. Bu nedenle kaza, nâhiye ve köylerin

mesâfe ve idarece hangi tarafa yakın ise oraya bağlanması gerektiğini bildirmiştir.147 Bâb-ı

Âlî’nin bu gerekçesi üzerine Trabzon Vilâyeti, Kelkit ve Şiran’ın her bakımdan Gümüşhane ile ilişkili olduğu ve dolayısıyla buraya bağlı kalmaları gerektiğini belirtmiştir. Neticede Trabzon Vilâyeti’nin bu yazısını dikkate alan Bâb-ı Âlî, 1868 yılında Kelkit ve

Şiran’ın Gümüşhane Sancağı’na bağlanmasına karar vermiştir.148

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın bitimiyle birlikte Osmanlı Devleti’nin Doğu Anadolu’da fazla toprak kaybetmesi ve dolayısıyla Erzurum Vilâyeti’nin sınırlarının küçülmesi üzerine Kelkit ve Şiran kazalarının tekrar Erzurum Vilâyeti’ne bağlanması gündeme gelmiştir. Ancak bu kez yapılan idârî düzenlemeyle birlikte bu iki kazanın Erzurum Vilâyeti’ne bağlı olan ve yeni oluşturulan Bayburt Sancağı’na mı yoksa Erzincan Sancağı’na mı bağlanacağı konusunda bazı tartışmalar yaşanmaya başladı. Bu konuda özellikle Erzincanlılar yoğun kamuoyu oluşturmaya çalışıyordu. Erzincan ileri gelenlerinden Hacı Mehmed adlı bir şahıs, Kelkit ve Şiran kazalarını dolaşarak halkı Erzincan Sancağı’na bağlanmaları konusunda ikna etmeye çalışmaktaydı. Erzincanlı Mehmed Bey, Trabzonlu yaylacıların zaman zaman işgal ettiği Kelkit ve Şiran yaylalarını gündeme getirerek, problemin çözülmesinin kazaların Erzincan’a bağlanması ile mümkün olacağını ifade ediyordu. Ancak bu durum bölgede asayişsizliğe sebep olmuştu. Bunun üzerine Kelkit ve Şiran kazalarının Erzurum Vilâyeti’ne bağlanmasını istemeyen Trabzon vilâyet yetkilileri Bâb-ı Âlî’ye yazı yazarak Hacı Mehmed’in faaliyetlerine son verilmesini

ve her iki kazanın Gümüşhane’ye bağlılığının devam etmesini istedi.149 Bu talep üzerine

Bâb-ı Âlî tarafından Trabzon ve Erzurum vilâyetlerine emirler yazılarak, Erzincanlı

Mehmed Bey’in Kelkit ve Şiran köylerindeki faaliyetleri engellendi.150 Böylece Kelkit ve

Şiran kazalarının Erzincan Sancağı’na bağlanması çalışmaları başarısızlıkla sonuçlandı.

147

Tozlu, a.g.e, s. 43.

148

Özger, XIX. Yüzyılda Bayburt, s. 126.

149

Özger, XIX. Yüzyılda Bayburt, s. 126.

150

38

Ancak iki kaza bu kez Erzurum Vilâyeti’nin isteği üzerine sancak olabilmesi için Bayburt’a bağlandı. Kelkit ve Şiran kazalarının Erzincan’dan sonra yeni oluşturulan

Bayburt Sancağı’na bağlanması üzerine Kelkit ve Şiran halkı bu duruma itiraz ettiler.151

Mesâfenin uzaklığından dolayı Bayburt Sancağı’na bağlanmaktan pek memnun olmayan Kelkit ve Şiran ahalisi vilâyetlere ve Bâb-ı Âlî’ye sundukları çok sayıda dilekçe ile memnuniyetsizliklerini dile getirdiler. Kelkit ve Şiranlılar dilekçelerinde Gümüşhane’ye daha yakın olduklarını ve her türlü alışveriş için Gümüşhane’ye gittiklerini ancak resmî işler için mecburen Bayburt’a gitmek zorunda kaldıklarını ve bu yüzden sıkıntılara düştüklerini ifade etmekteydiler. Ancak bu dilekçelere 14 Ağustos 1878 tarihinde Bâb-ı Âlî’den verilen cevapta ahalinin bu hareketinin sebebinin Gümüşhane Sancağı

hanedanından bazılarının menfaatleri doğrultusunda halkı tahrik ettiklerinden

kaynaklandığı ifade edilerek her iki kazanın Bayburt Sancağı’na bağlılığının devam

etmesine karar verildi.152

1888 senesinde ise Gümüşhane Mutasarrıflığı Şiran ve Kelkit kazalarının Gümüşhane Sancağı’na bağlanması için tekrar girişimlerde bulundu. Arâzîsinin dağlık olması sebebiyle Gümüşhane halkının ihtiyacı olan hububatın Kelkit ve Şiran’dan sağlanmasının bu iki kazanın Gümüşhane için önemini daha da artırdığını belirten Gümüşhane Mutasarrıfı bu kazaların yeniden Gümüşhane’ye bağlanması için Trabzon Vilâyeti nezdinde girişimlerde bulundu. Gümüşhane Mutasarrıfı, Bâb-ı Ser-askerî tarafından bu kazaların askerî işlerinin tekrar Gümüşhane Sancağı’nda görülmesi yolundaki kararını dayanak göstererek her iki kazanın Gümüşhane Sancağı’na

bağlanmasını istedi.153

Bu talep üzerine Trabzon Valiliği durumu Bâb-ı Âlî’ye bildirerek Kelkit ve Şiran’ın

yeniden Gümüşhane’ye bağlanmasını talep etti.154 Trabzon Valiliği, Bâb-ı Âlî’ye yazdığı

yazıda Kelkit ve Şiran kazalarının Bayburt Sancağı’na bağlanmasının mevki icabı ya da siyasî gereklilik üzerine olmadığını, her iki kazanın Bayburt’un sancak olabilmesi için Erzurum Vilâyeti’nin isteği üzerine Bayburt’a bağlandığını belirtmekteydi. Valilik ayrıca bu yazısında Gümüşhane halkının Kelkit ve Şiran dâhilinde yaylakları bulunduğunu ve bu

151

Trabzon Ayniyyât Defteri, No: 933, s. 89.

152

Trabzon Ayniyyât Defteri, No: 933, s. 38.

153

BOA, DH. MKT, No: 1522/64.

154

39

kazalar Bayburt’a bağlı olduğu için yaylaklardan halkın istifadesinde sıkıntılar ortaya çıktığını vurgulamaktaydı. Kelkit ve Şiran’ın Gümüşhane’ye bağlanması hususunda ısrarlı olan Trabzon Valiliği, bu kazaların Bayburt’tan ayrılmaları halinde Bayburt Sancağı’nın lâğvedilmesinin gündeme gelmemesi için de “…Erzurum’un Bayburd’a yakın mahallerinden münasip olanlardan bazıları Bayburt’a bağlansın ve böylece Bayburt Sancağı devam etsin…” şeklinde bir önerisinde bulundu.155 Erzurum Valiliği ise kazaların Gümüşhane’ye bağlanması halinde Bayburt Sancağı’nın ormansız kalacağını ve buradan ihtiyaçlarını temin eden bölge halkının sıkıntıya düşeceğini dile getiriyordu. Trabzon Vilâyeti’nden gelen mazbata ile Erzurum Vilâyeti’nin gönderdiği tahrirat üzerine konu,

Şûrâ-yı Devlet Dâhiliye Daîresi’nde enine boyuna tartışıldı.156

Şûrâ-yı Devlet Dâhiliye Daîresi’ndeki tartışmalarda bu kazaların mesâfece Gümüşhane’ye daha yakın oldukları haritada açıkça görüldü. Ayrıca Bayburt Sancağı’na bağlı Kelkit ve Şiran kazalarının Gümüşhane’den ayrılarak Bayburt’a bağlandığı tarihten

itibaren ahalisinin sıkıntı ve zorluklar içinde oldukları belirlendi.157Aynı zamanda adı

geçen kazalar halkının Gümüşhane ile ilişkilerinin devam ettiği yapılan incelemelerden anlaşılmıştı. Bu nedenle Meclis-i Mahsus-ı Vükelâ, halkın menfaati ve kolaylığı için Kelkit ve Şiran kazalarının geçmişi nedeniyle Gümüşhane Sancağı’na bağlanarak Bayburt Sancağı’nın lâğvedilmesine karar verdi. Alınan karar üzerine Bayburt Sancağı’nın mahsûsât-ı kadîmesi olan 124.468 kuruş 1888 yılı sonundan itibaren lâğvedilerek 1889 senesi başından itibaren de Bayburt Kazası Kaymakamlığı’nın maaş ve masrafları olan

49.270 kuruş yeniden tahsis edilip düzenlendi.158 Bu mülkî değişiklikle birlikte yalnız İspir

Kazası’ndan ibaret kalan Bayburt’un sancak halinde bulundurulmasının herhangi bir faydası olmayacağı, lâğvedilmesiyle devlet hazinesinin de tasarruf edeceği gerekçesiyle Bayburt Sancağı lâğvedildi. Böylece Bayburt Sancağı birinci sınıf kaza durumuna düşürüldü. İspir Kazası ise Erzincan Sancağı’na bağlandı. Böylece yapılan bu mülkî

değişik sonucu devlet hazinesi senelik 194.000 küsur kuruş tasarruf sağlamış oldu.159

155

Özger, XIX. Yüzyılda Bayburt, s. 152.

156

Özger, XIX. Yüzyılda Bayburt, s. 151.

157

Özger, XIX. Yüzyılda Bayburt, s. 152.

158

BOA, DH. MKT, No: 1522/64.

159

40