• Sonuç bulunamadı

Muhkem ve Müteşâbihin Sözlük ve Terim Anlamları

A. MUHKEM-MÜTEŞÂBİH

1. Muhkem ve Müteşâbihin Sözlük ve Terim Anlamları

Muhkem,

ﻢﻜﺣ

(hakeme) kökünden türemiş olup sözlükte sağlam kılınmış, dış etkilere ve bozulmalara karşı korunmuş gibi anlamlara gelir717. Terim olarak ise, başka bir ihtimal taşımayan açık manalı ayetlere muhkem denir718. Müteşâbih kelimesi ise

ﻪﺒﺷ

(şibh) kökünden türemiştir ve birbirine benzeyen iki şeyden her birine bu isim verilir719. Kavram olarak ise mana yönünden birden fazla ihtimal taşıdığı için anlaşılmasında güçlük bulunan lafız ve ifadelere müteşâbih denir720.

Müfessir, muhkem kelimesinin sözlük anlamını, “Elif, Lâm, Râ. Bu, her işinde hikmet bulunan ve her şeyden haberdar olan Allah tarafından ayetleri sağlamlaştırılmış sonra da detaylı bir şekilde açıklanmış bir Kitap’tır”721 ayetinin tefsirinde açıklamış ve “İhkâm/

مﺎﻜﺣا

, sözün bozulmasının engellenmesidir. Yani,

bilgisi dahilindedir/ُلﺎَﺒِﺠْﻟا ُﻪْﻨِﻣ َلوُﺰَﺘِﻟ ْﻢُهُﺮْﻜَﻣ َنﺎَآ ْنِإَو ْﻢُهُﺮْﻜَﻣ ” ِﻪﱠﻠﻟا َﺪْﻨِﻋَو ْﻢُهَﺮْﻜَﻣ اوُﺮَﻜَﻣ ْﺪَﻗَو (İbrahim 14/46).

713 Kurtubî, V, 246.

714ُﺔَﻓِداﱠﺮﻟا ﺎَﻬُﻌَﺒْﺘَﺗ” (Naziat 79/7).

715 Bu kelime Kur’an-ı Kerim’de birçok yerde geçmektedir, örneğin: “Haksızlık yapanları sarsıntı

yakalar yakalamaz, yurtlarında çöküp kaldılar/َﻦﻴِﻤِﺛﺎَﺟ ْﻢِهِرﺎَﻳِد ﻲِﻓ اﻮُﺤَﺒْﺻَﺄَﻓ ُﺔَﺤْﻴﱠﺼﻟا اﻮُﻤَﻠَﻇ َﻦﻳِﺬﱠﻟا َﺬَﺧَأَو” (Hud 11/67).

716 Kurtubî, X, 162.

717 Halil b. Ahmed, III, 66-67; İbn Manzûr, XII, 140-144; Zebîdî, XXXI, 510.

718 Zerkeşî, II, 69; Suyûtî, İtkân I, 592; Zerkânî, s. 424; Tuncay Başoğlu, “Muhkem”, DİA, İstanbul,

2006, XXXI, 42; Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, s. 128; Dumlu, Kur’an Tefsirinde Yöntem, s. 98; Muhsin Demirci, Kur’an’ın Müteşabihleri Üzerine, Birleşik Yayıncılık, İstanbul, 1996, s. 39; Karagöz ve diğerleri, Dini Kavramlar Sözlüğü, s. 462.

719 İbn Manzûr, XIII, 503; Zebîdî, XXXVI, 411.

720 Zerkeşî, II, 70; Suyûtî, İtkân I, 593; Zerkânî, s. 424; Yusuf Şevki Yavuz, “Müteşâbih”, DİA,

İstanbul, 2006, XXXII, 204; Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, s. 128; Dumlu, Kur’an Tefsirinde

Yöntem, s. 98; Demirci, Kur’an’ın Müteşabihleri Üzerine, s. 38; Şimşek, Kur’an’ın Anlaşılmasında İki Mesele, s. 25; Karagöz ve diğerleri, Dini Kavramlar Sözlüğü, s. 462.

130 O’nun ayetleri hiçbir çelişki ve tutarsızlık olmayacak şekilde sapasağlam olarak dizilmiştir” demiştir722. Ayetteki “ayetleri sağlamlaştırılmış” bölüyle ilgili âlimlerin görüşlerini de aktarmıştır. Şöyle ki, Katâde, “Bütün ayetleri muhkem kılınmıştır. Bunlarda herhangi bir tutarsızlık ve bir batıl yoktur”; İbn Abbas, “Tevrat ve İncil’den farklı olarak başka bir kitap tarafından nesh edilmemiştir”; Hasan Basrî ve Ebü’l- Âliye’nin (ö. 90/709) “Emir ve nehy ile sağlamlaştırılmış” demiştir. Kurtubî bunlar içinde Katâde’nin sözünü en güzel görüş (

ﻦﺴﺣأ

) olarak değerlendirmiştir.

Müellif, müteşâbih kelimesinin sözlük anlamını, “Allah, mana ve lafızları birbirlerine benzer ve ikili anlatımlı Kitap’ı sözlerin en güzeli olarak indirmiştir”723 ayetinin tefsirinde şöyle vermiştir: “Müteşâbih, güzellik ve hikmet açısından birbirine benzeyen, birbirini doğrulayan ve kendisinde herhangi bir çelişkinin ve tutarsızlığın olmadığı şeydir. Katâde’ye göre ise müteşâbih, ayet ve harf bakımından birbirine benzeyen şeylerdir. Başka bir açıklamaya göre de müteşâbih, bu kitabın (Kur’an-ı Kerim), her ne kadar daha genel ve daha mu’ciz olsa da ihtiva ettiği emir, nehy, terğîb ve terhîb konularından dolayı Allah’ın diğer peygamberlerine indirmiş olduğu diğer kitaplarına benzemesidir”724.

Al-i İmran Suresi 7. ayette725 “kitabın anası” olarak nitelenen ve müteşâbihler için temel olan muhkem terimi ve anlaşılması güç olan müteşâbih terimi için âlimler farklı yorumlar yapmışlardır726. Kutubî’nin tefsirinde muhkem ve müteşâbih terimleri hakkında aktardığı bu görüşleri şöyle maddelendirebiliriz727:

1. Câbir b. Abdullah (ö. 78/697), Âmir eş-Şa’bî (ö. 109/727), Süfyan-ı Sevrî (ö. 161/777) gibi âlimlerin görüşlerine göre te’vili bilinebilen, manası ve tefsiri anlaşılabilen; müteşâbih ise Allah’ın, ilmini yalnızca kendisine sakladığı, yarattıklarına vermediği, herhangi bir kimsenin bilme imkânının olmadığı konulardır. Kıyametin kopacağı vakit, Ye’cûc ile Me’cûc’un çıkması, Deccal’ın çıkması, Hz.

722 Kurtubî, V, 6.

723َﻲِﻧﺎَﺜَﻣ ﺎًﻬِﺑﺎَﺸَﺘُﻣ ﺎًﺑﺎَﺘِآ ِﺚﻳِﺪَﺤْﻟا َﻦَﺴْﺣَأ َلﱠﺰَﻧ ُﻪﱠﻠﻟا” (Zümer 39/23). 724 Kurtubî, VIII, 211.

725 “Bu Kitap’ı sana indiren O’dur. Bu Kitap’ta manası açık olan (muhkem) ayetler vardır. Bunlar

Kitap’ın aslıdır. Diğerleri de çeşitli anlamlara gelen (müteşabih) ayetlerdir/ َﻚْﻴَﻠَﻋ َلَﺰْﻧَأ يِﺬﱠﻟا َﻮُه

ٌتﺎَﻬِﺑﺎَﺸَﺘُﻣ ُﺮَﺧُأَو ِبﺎَﺘِﻜْﻟا ﱡمُأ ﱠﻦُه ٌتﺎَﻤَﻜْﺤُﻣ ٌتﺎَﻳﺁ ُﻪْﻨِﻣ َبﺎَﺘِﻜْﻟا” (Al-i İmran 3/7).

726 Zerkeşî, II, 69-70; Başoğlu, XXXI, 42; Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, s. 128; Demirci, Kur’an’ın

Müteşabihleri Üzerine, s. 39; Şimşek, Kur’an’ın Anlaşılmasında İki Mesele, s. 19-20.

131 İsa’nın inmesi, sûre başlarında bulunan Mukatta Harfleri müteşâbihin örnekleridir.

2. İbn Abbas’a göre muhkemler, Kur’an’ın nâsihi, haramı, farzları, kendisine iman edilen ve kendisiyle amel olunan ayetleridir. Müteşâbihler ise, Kur’an’ın mensuhu, mukaddemi, muahharı, emsâli, yeminleri, kendisine iman edilen ama amel edilemeyen ayetlerdir.

3. İbn Mesud, Katâde, Dahhâk b. Müzahim (ö. 105/723), er-Rabî’ b. Süleyman (ö. 256/869) ve diğerlerine göre ise muhkem, nesh eden; müteşâbih ise mensuh olan hususlardır.

4. Muhammed b. Cafer b. ez-Zübeyr (?), Mücahid ve İbn İshak’a (ö. 151/768) göre ise muhkemler, Rabbin delili, kulların korunması, düşmanlıkların ve batılın giderilmesi gibi hususları içinde barındıran konulardır. Bunların herhangi bir manaya hamledilmeleri veya asıl anlamlarından başka manaya çekilip tahrif edilmeleri sözkonusu değildir. Müteşâbihler ise başka bir anlama çekilmeleri, tahrif ve te’vil edilmeleri mümkün olan konulardır. Allah bunlarla kullarını imtihan etmek istemiş- tir.

5. Nehhâs’a göre muhkem, anlaşılması için başka ayetlere ihtiyaç duymayan; müteşâbih ise anlaşılması için başka ayetlere gerek duyan ayetlerdir728.

Kurtubî, bu maddeler içinde birinci görüşe en güzel (

ﻦﺴﺣأ

) değerlendirmesini yaparak bunu tercih ettiğini göstermiştir729. Fakat müfessirimiz tefsirinde, mensuh olmayan ayetlere, “muhkemdir”730 diyerek, nesh ile muhkem arasında ilişki kurmuş ve tanımlar arasındaki “Muhkemler nesh edenler; müteşâbihler ise mensuh olanlardır”731 sözünü de zaman zaman tercih ettiğini göstermiştir.

2. Kurtubî’nin Muhkem ve Müteşâbih Terimlerinin Geçtiği Ayetleri