• Sonuç bulunamadı

MEKKÎ-MEDENÎ’NİN ANLAM ALANI

Mekkî-medenî, Kur’an’ın anlaşılmasına yardımcı olan önemli bir Kur’an İlmi’dir. Kurtubî de mukaddimede, Kur’an’la ilgilenen kişinin mekkî ve medenî ilmini bilmesi gerektiğini söylemiştir. Çünkü Allah’ın kullarına İslam’ın ilk döneminde hitap ettiği hususlarla son döneminde tavsiye ettiği hususları birbirinden ayırabilmesi ve ilk dönemde farz kıldığı konularla son döneminde bu farzlara eklediklerini bilebilmesi bu ilimler vesilesiyle olur518. Fakat, ayet veya sûrelerin mekkî ya da medenî olduğuna dair Hz. Peygamber’den (s.a.v.) herhangi bir bilgi gelmemiştir, bunlar sahabe ve tâbiînden gelen malumatlardır. Naklin yeterli

513َنﻮُﻠُآْﺄَﻳ ﺎَﻬْﻨِﻣَو ْﻢُﻬُﺑﻮُآَر ﺎَﻬْﻨِﻤَﻓ ْﻢُﻬَﻟ ﺎَهﺎَﻨْﻠﱠﻟَذَو” (Yasin 36/72). 514 Kurtubî, VIII, 51. 515َﻦﻴﱢﻟﺎﱠﻀﻟا َﻦِﻣ ﺎَﻧَأَو اًذِإ ﺎَﻬُﺘْﻠَﻌَﻓ َلﺎَﻗ” (Şûara 26/20). 516 Kurtubî, VII, 90. 517 Kurtubî, I, 59. 518 Kurtubî, I, 32.

95 gelmediği, ihtilafa düşüldüğü zamanlarda ise ictihad ve kıyas yoluyla da ayet veya sûrelerin, mekkî ya da medenî olduğu bilinebilir519.

Âlimler, mekkî-medenî kavramı hakkında muhatapları, mekanı ve zamanı ölçüt alan üç ayrı tanım yapmışlardır. Şöyle ki:

1. Muhataba Göre Mekkî-Medenî

Muhatap kitlesi göz önüne alındığında mekkî ve medenî ile ilgili şöyle bir tanım yapılmıştır: “Mekkelileri muhatap alan ayetler ve sûreler mekkî, Medinelileri muhatap alan ayetler ve sûreler de medenîdir”. Diğer bir ifadeyle “Ey insanlar!” diye hitap eden ayetler mekkî, “Ey iman edenler!” diye hitap eden ayetler ise medenîdir520. Bu tasnif çok kabul görmemiştir. Çünkü “Ey iman edenler!” ifadesinin bulunduğu mekkî ayetler olduğu gibi, “Ey insanlar!” ifadesinin bulunduğu medenî ayetler de mevcuttur. Ayrıca bu iki başlık, bu hitaplarla başlamayan ayetlerin tasnifini belirleyecek mahiyette değildir. Kurtubî de konuyla ilgili olarak Nisa Sûresi’nin mukaddimesinde şöyle demiştir: ““Ey insanlar” hitabının yer aldığı ayetler Mekke’de inmiştir, şeklinde kanaat belirtenlerin görüşü doğru bir görüş değildir. Çünkü Bakara Sûresi’nde Medine’de inmiş olmasına rağmen iki yerde, “Ey insanlar”521 hitapları yer almıştır”522. Bakara Sûresi 21. ayetin523 tefsiri esnasında da benzer ifadeleri kullanmış, burada “Ey insanlar” diye başlayan her ayetin Mekke’de indiğini söyleyen Alkame b. Kays’a (ö. 62/682)ve Mücahid’e itiraz etmiştir. Bakara ve Nisa Sûrelerinin medenî olmalarına rağmen içlerinde “Ey insanlar” diye başlayan ayetlerin bulunmasını da buna örnek olarak sunmuştur524. Müfessir yine Bakara

519 Zerkeşî, I, 192; Mennâü’l-Kattân, s. 60; Mustafa Ünver, Tefsir Usûlünde Mekkî-Medenî İlmi,

(Basılmamış Doktora Tezi), Samsun, 1998, s. 109.

520 Zerkeşî, I, 187; Suyûtî, İtkân I, 55-56; Zerkânî, s. 111-112; Subhî Salih, s. 167; Yusuf Şevki

Yavuz-Abdurrahman Çetin, “Âyet”, DİA, IV, 243; Abdülkâdir Muhammed Salih, et-Tefsîr ve’l-

Müfessirûn fi’l-Asri’l-Hadîs, Dâru’l-Ma’rife, Beyrut, 1424/2003, s. 63-64.

521 “Ey insanlar, sizi de sizden öncekileri de yaratan Rabbinize ibadet edin/ ُﻢُﻜﱠﺑَر اوُﺪُﺒْﻋا ُسﺎﱠﻨﻟا ﺎَﻬﱡﻳَأ ﺎَﻳ

ُﻜَﻘَﻠَﺧ يِﺬﱠﻟا

َنﻮُﻘﱠﺘَﺗ ْﻢُﻜﱠﻠَﻌَﻟ ْﻢُﻜِﻠْﺒَﻗ ْﻦِﻣ َﻦﻳِﺬﱠﻟاَو ْﻢ ” (Bakara 2/21) ve “Ey insanlar, yeryüzünde bulunan helal ve

temiz şeylerden yiyiniz. Şeytanın peşine takılmayın. Çünkü o, sizin apaçık düşmanınızdır/ ﺎَﻬﱡﻳَأ ﺎَﻳ

َﺣ ِضْرَﺄْﻟا ﻲِﻓ ﺎﱠﻤِﻣ اﻮُﻠُآ ُسﺎﱠﻨﻟا

ٌﻦﻴِﺒُﻣ ﱞوُﺪَﻋ ْﻢُﻜَﻟ ُﻪﱠﻧِإ ِنﺎَﻄْﻴﱠﺸﻟا ِتاَﻮُﻄُﺧ اﻮُﻌِﺒﱠﺘَﺗ ﺎَﻟَو ﺎًﺒﱢﻴَﻃ ﺎًﻟﺎَﻠ ” (Bakara 2/168).

522 Kurtubî, III, 5.

523 “Ey insanlar, sizi de sizden öncekileri de yaratan Rabbinize ibadet edin/ ُﻢُﻜﱠﺑَر اوُﺪُﺒْﻋا ُسﺎﱠﻨﻟا ﺎَﻬﱡﻳَأ ﺎَﻳ

َﻘَﻠَﺧ يِﺬﱠﻟا

َنﻮُﻘﱠﺘَﺗ ْﻢُﻜﱠﻠَﻌَﻟ ْﻢُﻜِﻠْﺒَﻗ ْﻦِﻣ َﻦﻳِﺬﱠﻟاَو ْﻢُﻜ ” (Bakara 2/21).

96 Sûresi 21. ayetinin tefsirini yaparken, Alkame ve Mücahid’in, “Ey iman edenler”525 diye başlayan her ayetin Medine’de indiğine dair görüşlerinin ise doğru olduğunu belirtmektedir. Urve b. Zübeyr’in (ö. 93/712), “Herhangi bir had (belli bir suçun cezası) veya bir farz belirten ayetler Medine’de inmiştir. Geçmiş ümmetlerden ve azaptan söz eden ayetler ise Mekke’de inmiştir” sözüne müfessir, “Bu da açıktır” yorumunu yapmıştır526. Biz buradan müfessirin “Ey iman edenler” diye başlayan

ayetlerin Medine’de indiği görüşünü desteklediğini çıkarabiliriz.

2. Mekâna Göre Mekkî-Medenî

Mekkî ve medenî tanımlamasında mekân esas aldığında, “Mekke’de inen ayet veya sûreler mekkî, Medine’de inenler de medenîdir” şeklinde tanım yapılmıştır527. Tanım, Mekke ve Medine dışındaki bazı yerlerde ve seferlerde gelen vahiylerin hepsini kapsamadığı için çok kabul görmemiştir. Suyûtî, tam olarak Mekke veya Medine’de inmeyip bu şehirlerin çevresinde inen ayetlerin indikleri yere yani Mekke veya Medine’ye ait olacaklarını ifade ederek tanımı genişletmiştir. Örneğin, Mina, Arafat ve Hudeybiye’de nazil olanlar mekkî; Bedir, Uhud veya Medine’ye ait diğer mekânlarda inenler de medenî olmaktadır528. Ancak tarifteki yerlerin kapsamının genişletilmesi, tanımdaki eksikliği yine giderememiştir. Çünkü Mekke ve Medine’de inmeyip Tebük, Beyt-i Makdis ve çeşitli yolculuklarda inen ayetler sınıflandırmamın dışında kalmaktadır529. Müfessir, Kasas Sûresi 85. ayetin530 tefsirinde İbn Abbas’tan naklen, “Bu ayet Cuhfe’de inmiştir. Ne mekkî, ne de

525 “Ey inananlar, kadınlara zorla mirasçı olmanız size helal değildir. Açıktan bir fuhuş işlemedikçe,

verdiklerinizin bir kısmını geri almak için onları sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin. Hoşlanmasanız da, olabilir ki sizin hoşlanmadığınız bir şeyde Allah birçok hayır takdir etmiştir/ ﺎَﻟ اﻮُﻨَﻣﺁ َﻦﻳِﺬﱠﻟا ﺎَﻬﱡﻳَأ ﺎَﻳ

ُﺘْﻴَﺗﺁ ﺎَﻣ ِﺾْﻌَﺒِﺑ اﻮُﺒَهْﺬَﺘِﻟ ﱠﻦُهﻮُﻠُﻀْﻌَﺗ ﺎَﻟَو ﺎًهْﺮَآ َءﺎَﺴﱢﻨﻟا اﻮُﺛِﺮَﺗ ْنَأ ْﻢُﻜَﻟ ﱡﻞِﺤَﻳ ٍﺔَﻨﱢﻴَﺒُﻣ ٍﺔَﺸِﺣﺎَﻔِﺑ َﻦﻴِﺗْﺄَﻳ ْنَأ ﺎﱠﻟِإ ﱠﻦُهﻮُﻤ

اًﺮﻴِﺜَآ اًﺮْﻴَﺧ ِﻪﻴِﻓ ُﻪﱠﻠﻟا َﻞَﻌْﺠَﻳَو ﺎًﺌْﻴَﺷ اﻮُهَﺮْﻜَﺗ ْنَأ ﻰَﺴَﻌَﻓ ﱠﻦُهﻮُﻤُﺘْهِﺮَآ ْنِﺈَﻓ ِفوُﺮْﻌَﻤْﻟﺎِﺑ ﱠﻦُهوُﺮِﺷﺎَﻋَو” (Nisa 4/19) ayet gibi.

526 Kurtubî, I, 217.

527 Zerkeşî, I, 187; Suyûtî, İtkân I, 55-56; Zerkânî, s. 111-112; Subhî Salih, s. 167; Muhammed Salih,

s. 63-64.

528 Suyûtî, İtkân I, 55-56. 529 Ünver, s. 82.

530 “Kuşkusuz Kur’an’a uymaya zorunlu kılan Allah, seni vadettiği yere ulaştıracaktır. De ki:

“Rabbim kimin doğru yolda geldiğini ve kimin de apaçık bir yanlışlık içerisinde olduğunu daha iyi bilir”/ٍﻦﻴِﺒُﻣ ٍلﺎَﻠَﺿ ﻲِﻓ َﻮُه ْﻦَﻣَو ىَﺪُﻬْﻟﺎِﺑ َءﺎَﺟ ْﻦَﻣ ُﻢَﻠْﻋَأ ﻲﱢﺑَر ْﻞُﻗ ٍدﺎَﻌَﻣ ﻰَﻟِإ َكﱡداَﺮَﻟ َنﺁْﺮُﻘْﻟا َﻚْﻴَﻠَﻋ َضَﺮَﻓ يِﺬﱠﻟا ﱠنِإ ” (Kasas 28/85).

97 medenî’dir” derken sanki yer esas alınarak yapılan tanımın eksikliğine işaret etmiştir531.

3. Zamana Göre Mekkî-Medenî

Zaman ölçüt alındığında mekkî-medenî kavramı hakkında, “hicretten önce inen ayet veya sûrelere mekkî, sonra inenlere medenî denir” şeklinde bir tanım yapılmıştır532. Bu tanımlardan en meşhuru ve en çok kabul göreni, zamanı esas alan bu tarif olmuştur533. Çünkü Hz. Peygamber’in (s.a.v.) Medine’ye ulaşmasını yani hicreti esas alan bu taksim, nâzil olan bütün vahiylerin hiçbirini dışarıda bırakmamakta, hepsini kapsamaktadır.

Kurtubî, mukaddimede Kur’an İlimleri’nin birçok dalına dair geniş bilgiler vermesine rağmen mekkî-medenî terimine değinmemekte fakat Mâide Sûresi’nin mukaddimesinde şöyle bir tanım yapmaktadır: “Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hicretinden sonra, ister Medine’de ister herhangi bir seferde indirilsin, Kur’an’dan indirilen her şey, medenîdir. Hicretten önce indirilenlere de mekkî denir”534. Burada onun, tanımlardan zamanı esas alan tarifi tercih ettiğini görüyoruz.