• Sonuç bulunamadı

KUR’AN’DA SORU VE CEVAPLAR

Kur’an’da soru ve cevap yönteminin çok önemli bir yeri vardır. Çünkü bu metotta ayetteki soruyu açıklayan, bizzat Allah’tır. Sözü açıklamaya en yetkin kişi ise, o sözün sahibidir. Bunun için bir ayetin başka bir ayetle izah edilmesi tefsirde, “en güzel yol”1020 olarak kabul edilmiştir. Kur’an’da bir yerde mücmel olarak geçen ayet başka yerde tafsilatlı; bir yerde mutlak olarak geçen bir ayet başka yerde mukayyed; bir yerde müphem olarak geçen ayet başka yerde beyan edilmiş olduğu

1015 Kurtubî, I, 570. 1016 Kurtubî, V, 109. 1017 Kurtubî, IV, 207-211. 1018 Kurtubî, V, 52-58. 1019 Kurtubî, VII, 117-122.

1020 İbn Teymiyye, Ebü’l-Abbâs Takıyyüddîn Ahmed b. Abdülhalîm el-Harrânî, et-Tefsîru’l-Kebîr,

(Thk. Abdurrahman Umeyre), Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1408/1988, II, 231; İbn Kesîr, Ebü’l-Fidâ İsmâîl b. Ömer ed-Dımaşkî, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, (Thk. Komisyon), Kahraman Yayınları, İstanbul, 1985, I, 12.

175 için Kur’an kendisini tefsir eden bir kitaptır1021. Soru-cevap yöntemi de, ayetin ayetle tefsirine yardımcı olan bir metottur. Çünkü bir ayette sorulan bir soruya, başka bir ayette cevap verilebilmektedir. Kur’an’da Allah muhataplarına yönelttiği soruların cevabını, aynı ayetin akabinde verebildiği gibi; aynı sûrenin farklı bir yerinde veya başka sûrede de verebilmektedir1022. Çünkü Kur’an ayetleri, farklı yer ve zamanlarda, çeşitli sebepler üzerine parça parça indirilmiş olmakla beraber, ayetler birbirine kenetlenmiş muhkem bir bina gibidir1023. Yani Allah sorduğu soruya bizzat kendisi cevap vererek, Kur’an’a bütüncül bir açıyla bakmamızı istemektedir. Kurtubî’ye göre de Kur’an’da bir yerde bahsi geçen bir konunun, cevabının bir başka yerde gelmesi, onun tümünün tek bir söz hükmünde olmasının ve birbiriyle bağlantılı ayetler bütünü olmasının göstergesidir. O, bu konuya “Onlar: “Ey kendisine Zikir (Kitap) indirilen kişi, kuşkusuz sen bir delisin” dediler”1024 ayetindeki konuya “Sen Rabbinin nimeti sayesinde deli değilsin”1025 ayetiyle cevap verilmesini örnek vermiştir1026.

Kur’an’da farklı sorular vardır. Bazı ayetler, sahabenin sorduğu soruları ve cavaplarını içermektedir. Kurtubî’nin naklettiğine göre İbn Abbas, “Ben Muhammed’in (s.a.v.) ashabından daha hayırlı bir topluluk görmedim. Onlar, tamamı Kur’an’da geçen on üç mesele dışında soru sormadılar. Onlar ancak kendilerine faydalı olan şeylere dair soru soruyorlardı” demiştir. Müfessir, on üç sorunun hepsini nakletmeyip bunlardan kimisinin şunlar olduğunu söylemiştir1027: “Sana ay hali hakkında soru soruyorlar...” 1028, “Sana haram ayda savaşmaya dair soru soruyorlar…”1029, “Sana yetimler hakkında soru soruyorlar…”1030. Kur’an’da çok sık kullanılan soru-cevap üslubu, muhatabı yönlendirmek, ikna etmek ve öğretmek amacıyla kullanmıştır1031. Kurtubî bunlara ilaveten doğruyu söyletmek1032,

1021 ez-Zehebî, Muhammed Hüseyn, et-Tefsîr ve’l-Müfessirûn, Dâru’l-Kütübi’l-Hadîs, Kahire,

1381/1961, I, 37.

1022 Alican Dağdeviren, Kur’ân’da Sorular ve Cevaplar, Yeni Akademi Yayınları, İzmir, 2006, s.

112.

1023 Yıldırım, Kur’an-ı Kerîm ve Kur’an İlimlerine Giriş, s. 95. 1024ٌنﻮُﻨْﺠَﻤَﻟ َﻚﱠﻧِإ ُﺮْآﱢﺬﻟا ِﻪْﻴَﻠَﻋ َلﱢﺰُﻧ يِﺬﱠﻟا ﺎَﻬﱡﻳَأ ﺎَﻳ اﻮُﻟﺎَﻗَو” (Hıcr 15/6). 1025ٍنﻮُﻨْﺠَﻤِﺑ َﻚﱢﺑَر ِﺔَﻤْﻌِﻨِﺑ َﺖْﻧَأ ﺎَﻣ” (Kalem 68/2). 1026 Kurtubî, X, 78. 1027 Kurtubî, II, 39. 1028ﺾﻴِﺤَﻤْﻟا ِﻦَﻋ َﻚَﻧﻮُﻟَﺄْﺴَﻳَو” (Bakara 2/222). 1029…ِﻪﻴِﻓ ٍلﺎَﺘِﻗ ِماَﺮَﺤْﻟا ِﺮْﻬﱠﺸﻟا ِﻦَﻋ َﻚَﻧﻮُﻟَﺄْﺴَﻳ” (Bakara 2/217). 1030…ﻰَﻣﺎَﺘَﻴْﻟا ِﻦَﻋ َﻚَﻧﻮُﻟَﺄْﺴَﻳَو” (Bakara 2/220). 1031 Dağdeviren, s. 22.

176 azarlamak1033, inkar etmek1034 gibi maksatlarla da soru sorulduğunu belirtmiştir. Ayrıca Kur’an’da sorular genellikle

ْﻢُﻬْﻠَﺳ

1035,

ْﻢِﻬِﺘْﻔَﺘْﺳﺎَﻓ

1036,

َﻚَﻧﻮُﻟَﺄْﺴَﻳ

1037 gibi fiillerle ve

َﺲْﻴَﻟَأ

1038,

مَأ

1039,

ْﻦَﻤَﻓَأ

1040,

َﻒْﻴَآ

1041 gibi istifham edatlarıyla oluşturulmuştur.

Kur’an’da geçen sorular ve cevapları, aynı ayette muttasıl veya ayrı ayetlerde munfasıl olmak üzere iki şekilde bulunmaktadır:

1. Soru ve Cevabın Muttasıl Olduğu Yerler

Allah, farklı amaçlarla sorduğu soruların cevabını bazen hemen aynı ayetin içerisinde vermiştir.

Kurtubî, “Sana Allah için neyi harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Malınızdan harcayacaklarınızı anne ve babanıza, yakın akrabalarınıza, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara harcayın”. Hayır olarak ne yaparsanız muhakkak

1032 “…Allah şükredenleri en iyi bilen değil midir?/َﻦﻳِﺮِآﺎﱠﺸﻟﺎِﺑ َﻢَﻠْﻋَﺄِﺑ ُﻪﱠﻠﻟا َﺲْﻴَﻟَأ …” (En’am 6/53).

Kurtubî, III, 746.

1033 “Yeminlerini bozan, Peygamber’i yurdundan çıkarmak isteyen ve sizinle savaşı önce başlatmış

olan bir toplumla savaşmayacak mısınız?! Yoksa onlardan korkuyor musunuz?! Eğer inanıyorsanız, asıl korkmanız gereken Allah’tır/ َلﱠوَأ ْﻢُآوُءَﺪَﺑ ْﻢُهَو ِلﻮُﺳﱠﺮﻟا ِجاَﺮْﺧِﺈِﺑ اﻮﱡﻤَهَو ْﻢُﻬَﻧﺎَﻤْﻳَأ اﻮُﺜَﻜَﻧ ﺎًﻣْﻮَﻗ َنﻮُﻠِﺗﺎَﻘُﺗ ﺎَﻟَأ

ْﺨَﺗ ْنَأ ﱡﻖَﺣَأ ُﻪﱠﻠﻟﺎَﻓ ْﻢُﻬَﻧْﻮَﺸْﺨَﺗَأ ٍةﱠﺮَﻣ

َﻦﻴِﻨِﻣْﺆُﻣ ْﻢُﺘْﻨُآ ْنِإ ُﻩْﻮَﺸ ” (Tevbe 9/13). Kurtubî, IV, 434.

1034 “Yeryüzünde edindikleri tanrılar mı, ölüleri diriltecekler?/َنوُﺮِﺸْﻨُﻳ ْﻢُه ِضْرَﺄْﻟا َﻦِﻣ ًﺔَﻬِﻟﺁ اوُﺬَﺨﱠﺗا ِمَأ

(Enbiya 21/21). Kurtubî, VI, 252.

1035 “Onlara sor: “Onlardan hangisi buna kefildir?!”/ٌﻢﻴِﻋَز َﻚِﻟَﺬِﺑ ْﻢُﻬﱡﻳَأ ْﻢُﻬْﻠَﺳ” (Kalem 68/40).

1036 “Ey peygamber, onlara sor, kız çocukları Rabbinin de erkek çocukları onların mı?/ َﻚﱢﺑَﺮِﻟَأ ْﻢِﻬِﺘْﻔَﺘْﺳﺎَﻓ

َنﻮُﻨَﺒْﻟا ُﻢُﻬَﻟَو ُتﺎَﻨَﺒْﻟا” (Sâffât 37/149).

1037 “Sana Zülkarneyn’i soruyorlar. De ki: “Size ondan biraz bahsedeceğim”/ ِﻦْﻴَﻧْﺮَﻘْﻟا يِذ ْﻦَﻋ َﻚَﻧﻮُﻟَﺄْﺴَﻳَو

اًﺮْآِذ ُﻪْﻨِﻣ ْﻢُﻜْﻴَﻠَﻋ ﻮُﻠْﺗَﺄَﺳ ْﻞُﻗ” (Kehf 18/83).

1038 “…Allah’ın, her şeyi yapmaya ve her kötülüğü cezalandırmaya gücü yetmez mi?!/ ٍﺰﻳِﺰَﻌِﺑ ُﻪﱠﻠﻟا َﺲْﻴَﻟَأ

َﻘِﺘْﻧا يِذ

ٍمﺎ …” (Zümer 39/37).

1039 “Yoksa hükmedip istediğiniz şeylerin sizin olacağına dair bizden aldığınız kıyamet gününe kadar

sürecek kesin sözler mi var?!/َنﻮُﻤُﻜْﺤَﺗ ﺎَﻤَﻟ ْﻢُﻜَﻟ ﱠنِإ ِﺔَﻣﺎَﻴِﻘْﻟا ِمْﻮَﻳ ﻰَﻟِإ ٌﺔَﻐِﻟﺎَﺑ ﺎَﻨْﻴَﻠَﻋ ٌنﺎَﻤْﻳَأ ْﻢُﻜَﻟ ْمَأ ” (Kalem 68/39).

1040 “De ki: “Ortak koştuklarınızdan gerçeğe eriştirebilecek olan var mıdır?!”. De ki: “Gerçeğe

eriştiren yalnız Allah’tır. Gerçeğe eriştiren mi uyulmağa daha layıktır, yoksa, gerçeğe götürülmedikçe gidemeyen mi? Neyiniz var, nasıl böyle hüküm veriyorsunuz?!”/ ْﻢُﻜِﺋﺎَآَﺮُﺷ ْﻦِﻣ ْﻞَه ْﻞُﻗ ْﻢُﻜَﻟ ﺎَﻤَﻓ ىَﺪْﻬُﻳ ْنَأ ﺎﱠﻟِإ يﱢﺪِﻬَﻳ ﺎَﻟ ْﻦﱠﻣَأ َﻊَﺒﱠﺘُﻳ ْنَأ ﱡﻖَﺣَأ ﱢﻖَﺤْﻟا ﻰَﻟِإ يِﺪْﻬَﻳ ْﻦَﻤَﻓَأ ﱢﻖَﺤْﻠِﻟ يِﺪْﻬَﻳ ُﻪﱠﻠﻟا ِﻞُﻗ ﱢﻖَﺤْﻟا ﻰَﻟِإ يِﺪْﻬَﻳ ْﻦَﻣ َنﻮُﻤُﻜْﺤَﺗ َﻒْﻴَآ” (Yunus 10/35).

1041 “De ki: “Ortak koştuklarınızdan gerçeğe eriştirebilecek olan var mıdır?!”. De ki: “Gerçeğe

eriştiren yalnız Allah’tır. Gerçeğe eriştiren mi uyulmağa daha layıktır, yoksa, gerçeğe götürülmedikçe gidemeyen mi? Neyiniz var, nasıl böyle hüküm veriyorsunuz?!”/ ْﻢُﻜِﺋﺎَآَﺮُﺷ ْﻦِﻣ ْﻞَه ْﻞُﻗ

ْﻢُﻜَﻟ ﺎَﻤَﻓ ىَﺪْﻬُﻳ ْنَأ ﺎﱠﻟِإ يﱢﺪِﻬَﻳ ﺎَﻟ ْﻦﱠﻣَأ َﻊَﺒﱠﺘُﻳ ْنَأ ﱡﻖَﺣَأ ﱢﻖَﺤْﻟا ﻰَﻟِإ يِﺪْﻬَﻳ ْﻦَﻤَﻓَأ ﱢﻖَﺤْﻠِﻟ يِﺪْﻬَﻳ ُﻪﱠﻠﻟا ِﻞُﻗ ﱢﻖَﺤْﻟا ﻰَﻟِإ يِﺪْﻬَﻳ ْﻦَﻣ َنﻮُﻤُﻜْﺤَﺗ َﻒْﻴَآ” (Yunus 10/35).

177 Allah onu bilir”1042 ayetindeki soruyla infak edilmesi gereken kişilerin cevabının1043, “Sana Allah için neyi harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “İhtiyacınızdan fazlasını”. İşte Allah size ayetlerini böylece açıklıyor ki düşünesiniz”1044 ayetindeki soruyla ise infak edilecek miktarın cevabının bulunduğunu belirtmiştir1045. Dikkat ettiğimizde sorular ve cevapları aynı ayetlerin içerisinde yer almaktadır. Müfessir yine “Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi sadece Rabbimin katındadır. Onun vaktini ancak O açıklar”1046 ayetinin “Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar”1047 bölümünün soru olduğunu ifade ettiğini söylemiştir1048. Cevabı ise aynı ayetin içindeki “De ki: “Onun bilgisi sadece Rabbimin katındadır. Onun vaktini ancak O açıklar”1049 bölümüdür1050.

2. Soru ve Cevabın Munfasıl Olduğu Yerler

Kur’an’da sorulan soruların cevapları bazen aynı ayette değil farklı ayette bulunmaktadır. Cevap, sorunun akabindeki ayette olabildiği gibi aynı veya farklı bir sûrenin herhangi bir ayetinde yer alarak sorusundan ayrılmış bir konumdadır. Bu durum da, soruların cevabını bulmaya çalışan Kur’an okuyucularını, araştırmaya ve dikkatli olmaya sevketmektedir. Kurtubî de tefsirinde, soru ve cevapların birbirini takip eden ayetlerde veya farklı yerlerde geldiği durumları belirtmiştir. Şöyle ki:

Müfessirimiz, “Öyleyse insan neyden yaratıldığına bir baksın”1051 ayetinin tefsirinde şöyle demektedir: “

َﻖِﻠُﺧ ﱠﻢِﻣ

” bölümü, “Hangi şeyden yaratılmış?” anlamında bir sorudur, sorunun cevabı ise, “Atılgan bir sudan yaratıldı”1052 ayetidir”

1042 اﻮُﻠَﻌْﻔَﺗ ﺎَﻣَو ِﻞﻴِﺒﱠﺴﻟا ِﻦْﺑاَو ِﻦﻴِآﺎَﺴَﻤْﻟاَو ﻰَﻣﺎَﺘَﻴْﻟاَو َﻦﻴِﺑَﺮْﻗَﺄْﻟاَو ِﻦْﻳَﺪِﻟاَﻮْﻠِﻠَﻓ ٍﺮْﻴَﺧ ْﻦِﻣ ْﻢُﺘْﻘَﻔْﻧَأ ﺎَﻣ ْﻞُﻗ َنﻮُﻘِﻔْﻨُﻳ اَذﺎَﻣ َﻚَﻧﻮُﻟَﺄْﺴَﻳ ٌﻢﻴِﻠَﻋ ِﻪِﺑ َﻪﱠﻠﻟا ﱠنِﺈَﻓ ٍﺮْﻴَﺧ ْﻦِﻣ” (Bakara 2/215). 1043 Kurtubî, II, 36. 1044نوُﺮﱠﻜَﻔَﺘَﺗ ْﻢُﻜﱠﻠَﻌَﻟ ِتﺎَﻳﺂْﻟا ُﻢُﻜَﻟ ُﻪﱠﻠﻟا ُﻦﱢﻴَﺒُﻳ َﻚِﻟَﺬَآ َﻮْﻔَﻌْﻟا ِﻞُﻗ َنﻮُﻘِﻔْﻨُﻳ اَذﺎَﻣ َﻚَﻧﻮُﻟَﺄْﺴَﻳَو” (Bakara 2/219). 1045 Kurtubî, II, 57. 1046َﻮُه ﺎَﻟِإ ﺎَﻬِﺘْﻗَﻮِﻟ ﺎَﻬﻴﱢﻠَﺠُﻳ ﺎَﻟ ﻲﱢﺑَر َﺪْﻨِﻋ ﺎَﻬُﻤْﻠِﻋ ﺎَﻤﱠﻧِإ ْﻞُﻗ ﺎَهﺎَﺳْﺮُﻣ َنﺎﱠﻳَأ ِﺔَﻋﺎﱠﺴﻟا ِﻦَﻋ َﻚَﻧﻮُﻟَﺄْﺴَﻳ” (A’raf 7/187). 1047ﺎَهﺎَﺳْﺮُﻣ َنﺎﱠﻳَأ ِﺔَﻋﺎﱠﺴﻟا ِﻦَﻋ َﻚَﻧﻮُﻟَﺄْﺴَﻳ” (A’raf 7/187). 1048 Kurtubî, IV, 288. 1049َﻮُه ﺎَﻟِإ ﺎَﻬِﺘْﻗَﻮِﻟ ﺎَﻬﻴﱢﻠَﺠُﻳ ﺎَﻟ ﻲﱢﺑَر َﺪْﻨِﻋ ﺎَﻬُﻤْﻠِﻋ ﺎَﻤﱠﻧِإ ْﻞُﻗ” (A’raf 7/187). 1050 Kurtubî, IV, 288. 1051َﻖِﻠُﺧ ﱠﻢِﻣ ُنﺎَﺴْﻧِﺈْﻟا ِﺮُﻈْﻨَﻴْﻠَﻓ” (Tarık 86/5). 1052ٍﻖِﻓاَد ٍءﺎَﻣ ْﻦِﻣ َﻖِﻠُﺧ” (Tarık 86/6).

178 diyerek ayetin içinde yer alan soruyu bir sonraki ayetle cevaplamıştır1053.

Kurtubî, “Dediler ki: “Bu ne biçim peygamber?! Yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor!? Ona bir melek indirilse de, melek onunla birlikte uyarsa ya!”1054 ayetindeki sorunun cevabının, “Biz senden önce de yemek yemeyen ve çarşılarda dolaşmayan hiçbir peygamber göndermedik. Sizi birbirinizle denedik. Bakalım sabrediyor musunuz? Rabbin her şeyi görmektedir”1055 ayetinde bir sebeb-i nüzûl olarak verildiğini söylemiştir1056.