• Sonuç bulunamadı

1. Mücmel ve Mübeyyenin Anlam Alanı

Mücmel,

ﻞﻤﺟ

(cemele) kelimesinden türemiştir; sözlükte kısaca ifade etmek, özetlemek, dağınık şeyleri bir araya getirmek gibi anlamlara gelir872. Terim olarak ise, kendisinden ne kastedildiği anlaşılamayacak derecede kapalı olan, sadece Şâri’in

870 Müslim, Zühd, 16; Beyhakî, Şuabu’l-Îmân, I, 425, h.n.: 262. 871 Kurtubî, IX, 146.

154 izah etmesiyle anlaşılabilen lafız veya ayete mücmel denir873. Mübeyyen ise açıklamak, izah etmek manalarına gelen

ﻦّﻴﺑ

(beyyene) fiilinden türemiştir874. Ayetlerdeki mücmelliğin açıklanıp, anlaşılır hale getirilmesine ise mübeyyen denir875.

Kurtubî, tefsirinde mücmel ve mübeyyen terimlerinin anlamları hakkında herhangi birşey söylememiştir. Fakat mücmel olan ayetleri, başka ayetlerle ilişkilendirerek veya sünneti devreye sokarak tebyin etmiştir.

Kaynaklarda Kur’an’da mücmel ayetlerin bulunmasıyla ilgili, kelimenin birbirine karşıt iki anlam içermesi, zamirin tuttuğu yerin ihtilaflı olması, cümlenin atıf veya yeni cümle olma ihtimalinin bulunması, lafzın garîb olması gibi sebepler belirtilmiştir876.

Müellif, Kur’an İlimleri’nden birbirine yakın anlamı olan umum ile mücmelin farkını şöyle ifade etmiştir: “Alışveriş ayeti877, Kur’an’ın umum ifade eden ayetlerindendir. Buradaki

لا

(elif-lam) takısı, daha önce herhangi bir alışveriş bahsi geçmediği için ahd değil cins ifade eder. Bu ayette alışverişin umum ifade ettiği ortaya çıkınca faiz, ticareti yasaklanan diğer şeyler (içki, leş, hamile hayvanın karnındaki yavru gibi), sünnet ve ümmetin icması ile yasaklığı sabit olan şeylerle bu ayet tahsis edilmiştir. Fakihlerin çoğunluğunun görüşü budur. Bazı fakihler de şu görüşü savunmuşlardır: Bu ayet, alışverişten helal ve haram kılınan kısmı açıklayan Kur’an’ın mücmel ayetlerindendir. Bundan dolayı her ne kadar alışverişin mübahlığına, ayrıntılı değil özet bir şekilde de delalet etse, Hz. Peygamber’den (s.a.v.) açıklayıcı bir ifade gelmediği sürece alışverişin helal ya da haram kılınmasında bu ifadenin kullanılması mümkün değildir. İşte bu umum ile mücmelin farkıdır. Umum ifade, herhangi bir delille tahsis edilmediği sürece gerek genelde gerek ise özelde tüm satışların mübah olduğuna işaret eder. Mücmel ifade ise, beraberinde herhangi bir şekilde açıklanana kadar özelde alışverişlerin mübah

873 Gazzâlî, I, 189; Suyûtî, İtkân I, 641; Ferhat Koca, “Mücmel”, DİA, İstanbul, 2006, XXXI, 453;

Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, s. 182; Demirci, Tefsir Usûlü ve Tarihi, s. 229; Özel, s. 135; Sadreddin Gümüş, Kur’ân Tefsirinin Kaynakları, Kayıhan Yayınları, Ankara, 1990, s. 36.

874İbn Manzûr, XIII, 62; Zebîdî, XXXIV, 297.

875 Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, s. 183; Demirci, Tefsir Usûlü ve Tarihi, s. 229; Özel, s. 134.

876 Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, s. 182-183; Demirci, Tefsir Usûlü ve Tarihi, s. 231-233; Özel, s. 135-

136.

155 olduğuna işaret etmez. Ancak birinci görüş daha doğrudur (

لوﻷا ﺢﺻأ

)”878 şeklinde ifade eder.

2. Mücmeli Tebyin Etmenin Yolları

Kur’an’da mücmel bir ayetin olmadığı görüşü olsa da879, Kur’an ihtiyaca göre farklı yer ve zamanlarda inen ayetlerden oluştuğu için bir yerde mücmel olan bir husus başka bir yerde açıklanabilir880. Ayetlerde var olan mücmellik, aynı ayette veya farklı ayette açıklanabildiği gibi Hz. Peygamber’in (s.a.v.) söz, fiil ve takrirleriyle de anlaşılması mümkün hale gelebilir881.

Kurtubî, mücmel olan ayetleri, ya siyak-sibakı ile ilişkilendirerek veya başka ayetlerle bağlantı kurarak ya da sünneti devreye sokarak beyan etmiştir. Müfessir, mukaddimesinde mücmeli tebyin etmenin sünnetin fonksiyonlarından biri olduğunu belirtmiş ve şöyle demiştir: “Hz. Peygamber’in (s.a.v.) beyanı iki türlüdür: Birisi Kitap’ta mücmel olan hususları açıklamaktır. Beş vakit namazı, vakitlerini, secde- lerini, rükularını ve diğer hükümlerini; zekatın miktarını, vaktini, hangi mallardan verileceğini; haccın menasikini açıklaması gibi”882. Sözün devamında ise sünnetin hüküm koyma (teşri’) fonksiyonunu anlatmaktadır. Buna da kadının halası ve teyzesi ile birlikte nikâhlanmasının haram kılınması883, evcil eşeklerin884 ve parçalayıcı azı dişi olan yırtıcı hayvanların885 yenmesinin haram kılınması gibi hususları örnek vermiştir886.

Kur’an, ayetleri birbirini tefsir eden bir kitap olduğu için mücmel olan konuların yine Kur’an’ın başka bir yerinde beyan edildiği görülmektedir. Örneğin

878 Kurtubî, II, 306.

879 Suyûtî, İtkân I, 641; Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, s. 182.

880 Nasr Hâmid Ebû Zeyd, İlahi Hitabın Tabiatı, (Çev. Mehmet Emin Maşalı), Kitâbiyât Yayınları,

Ankara, 2001, s. 224.

881 Cessâs, II, 18; Fahreddîn er-Râzî, III, 175; Demirci, Tefsir Usûlü ve Tarihi, s. 233; Demirci,

Tefsir Tarihi, s. 66.

882 Kurtubî, I, 49-50.

883 Ahmed b. Hanbel, I, 77; Buhârî, Nikâh, 28; Müslim, Nikâh, 37. 884 Ahmed b. Hanbel, III, 323; Buhârî, Zebâih, 28; Müslim, Sayd, 5. 885 Ahmed b. Hanbel, I, 147; Buhârî, Zebâih, 29; Müslim, Sayd, 3. 886 Kurtubî, I, 50.

156 “Herhangi bir şeyi açıklasanız da gizleseniz de bilin ki, Allah her şeyi bilmektedir”887 ayetindeki açığa vurulan ve gizlenen hususların neler olduğu bilinmediği için burada bir mücmellik vardır. Kurtubî ise, söz konusu mücmelliği siyak-sibak ile ilişkilendirerek Ahzab 33/53. ayetinde geçen “…Bu davranışınız, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalplerinin temizliği için daha iyidir. Sizin Allah’ın Peygamber’ini üzmeniz ve O’dan sonra eşleri ile evlenmeniz asla uygun değildir. Kuşkusuz bunu yapmanız Allah katında büyük bir günahtır”888 kısmında bazı hususlara işaret edildiğini ve bunları işleyen ya da en azından içinden geçirenlere sonrasında gelen Ahzab 33/54. ayette bir ta’rîzin olduğunu ve bu kişilerin kınanarak tehdit edildiğini belirtmiştir. Bu ayet, öncesine atfedilmiş ve mücmellik yine bir ayetle beyan edilmiştir. Sanki ayette onlara şöyle denilmektedir: “Sizin bu hoş olmayan inanış ve düşünüşlerinizden açığa vurduklarınızı da gizlediklerinizi muhakkak Allah bilir ve bunlardan dolayı sizleri cezalandırır”889.

Müfessir, “İster az ister çok olsun, belirlenmiş bir hak olarak, erkeklerin, anne ve babalarının ve akrabalarının geriye bıraktıkları mirastan payları olduğu gibi kadınların da anne ve babalarının ve akrabalarının geriye bıraktıkları mirastan payları vardır”890 ayetindeki mücmel hususların ise aynı sûrenin farklı bir ayetiyle teybin edildiğini söylemiştir. Zikri geçen ayeti, “Allah, size, çocuklarınız hakkında, erkeklere, kızların iki katını vermenizi öğütlüyor. Eğer kız çocukları ikiden fazla ise, mirasın üçte ikisini alırlar. Şayet bir tek kız ise, mirasın yarısı onundur. Ölenin bir erkek çocuğu varsa, anne ve babadan her birine bırakılan mirastan altıda bir pay vardır. Hiç çocuğu yoksa anne ve babası onun mirasçısı olurlar. Bu durumda mirasın üçte biri annesinindir. Ölenin bir kız kardeşi varsa annesinin payı altıda birdir. Bütün bunlar, ölenin vasiyetini yerine getirdikten veya borcunu ödedikten sonra geçerlidir. Babalarınız ve çocuklarınızdan hangisinin sizin için daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bu, Allah’ın bir emridir. Allah her şeyi bilir ve her işinde

887ﺎًﻤﻴِﻠَﻋ ٍءْﻲَﺷ ﱢﻞُﻜِﺑ َنﺎَآ َﻪﱠﻠﻟا ﱠنِﺈَﻓ ُﻩﻮُﻔْﺨُﺗ ْوَأ ﺎًﺌْﻴَﺷ اوُﺪْﺒُﺗ ْنِإ” (Ahzab 33/54). 888 ْﻢُﻜِﻟَذ ﱠنِإ اًﺪَﺑَأ ِﻩِﺪْﻌَﺑ ْﻦِﻣ ُﻪَﺟاَوْزَأ اﻮُﺤِﻜْﻨَﺗ ْنَأ ﺎَﻟَو ِﻪﱠﻠﻟا َلﻮُﺳَر اوُذْﺆُﺗ ْنَأ ْﻢُﻜَﻟ َنﺎَآ ﺎَﻣَو ﱠﻦِﻬِﺑﻮُﻠُﻗَو ْﻢُﻜِﺑﻮُﻠُﻘِﻟ ُﺮَﻬْﻃَأ ْﻢُﻜِﻟَذ ِﻈَﻋ ِﻪﱠﻠﻟا َﺪْﻨِﻋ َنﺎَآ ﺎًﻤﻴ ” (Ahzab 33/53). 889 Kurtubî, VII, 522. 890 َﺮُﺜَآ ْوَأ ُﻪْﻨِﻣ ﱠﻞَﻗ ﺎﱠﻤِﻣ َنﻮُﺑَﺮْﻗَﺄْﻟاَو ِناَﺪِﻟاَﻮْﻟا َكَﺮَﺗ ﺎﱠﻤِﻣ ٌﺐﻴِﺼَﻧ ِءﺎَﺴﱢﻨﻠِﻟَو َنﻮُﺑَﺮْﻗَﺄْﻟاَو ِناَﺪِﻟاَﻮْﻟا َكَﺮَﺗ ﺎﱠﻤِﻣ ٌﺐﻴِﺼَﻧ ِلﺎَﺟﱢﺮﻠِﻟ ﺎًﺿوُﺮْﻔَﻣ ﺎًﺒﻴِﺼَﻧ” (Nisa 4/7).

157 hikmet vardır”891 ayeti beyan etmiştir892. Kurtubî, farklı yerlerdeki ayetleri birbiriyle izah ederek, Kur’an’a bütüncül gözle yaklaştığını göstermiştir.

Müfessirimiz, Kur’an’da mücmel olan hususların tefsirinde sünnetin fonksiyonunu “Sabah-akşam ve geceye yakın bir vakitte namaz kıl. Kuşkusuz iyilikler kötülükleri giderir. Bu anlatılanlar, ders alanlara bir öğüttür”893 ayetinin tefsiri esnasında şöyle anlatmaktadır: “İşte bunlar, Allah’ın Kur’an’da mücmel olarak zikrettiği ve beyanını Peygamberine (s.a.v.) havale ettiği hususlardır. Allah, “…İnsanlara, kendilerine gönderileni açıklayasın ve düşünüp ibret alsınlar diye sana bu Kur’an’ı indirdik”894 buyurmuş, Hz. Peygamber (s.a.v.) ise, namaz vakitlerini, rekâtlarının ve secdelerinin sayısını, farzlarıyla sünnetleriyle bütün namazların sıfatlarını, farzlarını, namazda müstehab olan sünnet ve faziletleri açıklamıştır. Buhârî’nin, Sahîh’inde Hz. Peygamber (s.a.v.), “Benim nasıl namaz kıldığımı gördüyseniz, siz de öyle namaz kılınız”895 demiştir. Herkes bu hususu birbirinden mâ’lum olduğu üzere nakletmiş ve Hz. Peygamber (s.a.v.) insanların ihtiyaç duyacakları herşeyi gereği gibi açıklamadan vefat etmemiştir. Böylelikle, din kemale ermiş ve yol gereği gibi açıklanmıştır”896.

Bu örneklerde de görüldüğü gibi müfessir, anlamı kapalı lafızları, yine Kur’an’ın içinden veya sahih sünnetten getirdiği deliller sayesinde açıklığa kavuşturmuştur. Böylece ayet, ebedi olarak mücmel kalmadan beyan edilmiştir.

891 ًةَﺪِﺣاَو ْﺖَﻧﺎَآ ْنِإَو َكَﺮَﺗ ﺎَﻣ ﺎَﺜُﻠُﺛ ﱠﻦُﻬَﻠَﻓ ِﻦْﻴَﺘَﻨْﺛا َقْﻮَﻓ ًءﺎَﺴِﻧ ﱠﻦُآ ْنِﺈَﻓ ِﻦْﻴَﻴَﺜْﻧُﺄْﻟا ﱢﻆَﺣ ُﻞْﺜِﻣ ِﺮَآﱠﺬﻠِﻟ ْﻢُآِدﺎَﻟْوَأ ﻲِﻓ ُﻪﱠﻠﻟا ُﻢُﻜﻴِﺻﻮُﻳ َﻟ َنﺎَآ ْنِإ َكَﺮَﺗ ﺎﱠﻤِﻣ ُسُﺪﱡﺴﻟا ﺎَﻤُﻬْﻨِﻣ ٍﺪِﺣاَو ﱢﻞُﻜِﻟ ِﻪْﻳَﻮَﺑَﺄِﻟَو ُﻒْﺼﱢﻨﻟا ﺎَﻬَﻠَﻓ ِﻪﱢﻣُﺄِﻠَﻓ ُﻩاَﻮَﺑَأ ُﻪَﺛِرَوَو ٌﺪَﻟَو ُﻪَﻟ ْﻦُﻜَﻳ ْﻢَﻟ ْنِﺈَﻓ ٌﺪَﻟَو ُﻪ ُبَﺮْﻗَأ ْﻢُﻬﱡﻳَأ َنوُرْﺪَﺗ ﺎَﻟ ْﻢُآُؤﺎَﻨْﺑَأَو ْﻢُآُؤﺎَﺑﺁ ٍﻦْﻳَد ْوَأ ﺎَﻬِﺑ ﻲِﺻﻮُﻳ ٍﺔﱠﻴِﺻَو ِﺪْﻌَﺑ ْﻦِﻣ ُسُﺪﱡﺴﻟا ِﻪﱢﻣُﺄِﻠَﻓ ٌةَﻮْﺧِإ ُﻪَﻟ َنﺎَآ ْنِﺈَﻓ ُﺚُﻠﱡﺜﻟا ﺎًﻌْﻔَﻧ ْﻢُﻜَﻟ ﺎًﻤﻴِﻜَﺣ ﺎًﻤﻴِﻠَﻋ َنﺎَآ َﻪﱠﻠﻟا ﱠنِإ ِﻪﱠﻠﻟا َﻦِﻣ ًﺔَﻀﻳِﺮَﻓ ” (Nisa 4/11). 892 Kurtubî, III, 54. 893َﻦﻳِﺮِآاﱠﺬﻠِﻟ ىَﺮْآِذ َﻚِﻟَذ ِتﺎَﺌﱢﻴﱠﺴﻟا َﻦْﺒِهْﺬُﻳ ِتﺎَﻨَﺴَﺤْﻟا ﱠنِإ ِﻞْﻴﱠﻠﻟا َﻦِﻣ ﺎًﻔَﻟُزَو ِرﺎَﻬﱠﻨﻟا ِﻲَﻓَﺮَﻃ َةﺎَﻠﱠﺼﻟا ِﻢِﻗَأَو” (Hud 11/114). 894َنوُﺮﱠﻜَﻔَﺘَﻳ ْﻢُﻬﱠﻠَﻌَﻟَو ْﻢِﻬْﻴَﻟِإ َلﱢﺰُﻧ ﺎَﻣ ِسﺎﱠﻨﻠِﻟ َﻦﱢﻴَﺒُﺘِﻟ َﺮْآﱢﺬﻟا َﻚْﻴَﻟِإ ﺎَﻨْﻟَﺰْﻧَأَو” (Nahl 16/44).

895 Ahmed b. Hanbel, V, 53; Buhârî, Ezan, 18. 896 Kurtubî, V, 103-104.

158