• Sonuç bulunamadı

Eskiçağ’larda Batı Anadolu’nun Lydia/Lidya denilen kesiminde yer alan şehrin ne zaman ve nasıl kurulduğu bilinmemektedir. Bugünkü şehrin 7 km. kadar doğusunda bulunan harabelerin (Tantalis), ilk iskân mahalli olduğu ve milâttan önce II. bine kadar giden bir geçmişi bulunduğu ileri sürülmektedir. Hititler’in etki alanına giren ve milâttan önce XII. yüzyıl başlarından itibaren Anadolu’ya gelen kavimlerce tahrip edilen bu şehrin yerine Frigler’in Spiylos adlı bir yerleşme kurdukları milâttan önce VII. yüzyılda bu civarda ortaya çıkan ve Magnesia denilen şehrin bunların yerini aldığı belirtilir.1

Manisa şehrinin Magnetler tarafından kurulduğu rivâyet edilmektedir. Magnetler Misi kıtasında (Balıkesir ve havalisi) bulunuyorlardı. Truva muharebesinde Truva hükümdarına muâvenet eden Magnetler, bilâhare Girit adasına geçmişler ve oradan tekrar küçük Asya’ya giderek bir kısmı Menderes nehri kenarında Mağnezi şehrini diğer, kısım da Sipil dağı civarında Spil Mağnezisi şehrini kurmuşlardır. Manisa şehrini Magnetler kurduğundan dolayı bu adı vermişlerdir. İlk çağlarda bu isimle anılan şehir, sonradan değişerek Manisa şekline girmiştir.2

Manisa’ya M.Ö. VII. asrın ortalarında Lidyalılar hâkim oldular. 546 tarihinde Lidya kralı Kresus’un, Pers hükümdarı Kyrus tarafından mağlup edilmesi üzerine şehir İran hakimiyetine girdi. İranlılar Büyük İskender’in Manisa’yı zaptına kadar burada kaldılar. İskender’in Perslerle yaptığı savaş sonucunda Lidyalılara kendi yasalarıyla yönetilmesine izin vermesi ve hürriyetlerini tanıması Lidyalıların Pers idaresinden çok daha iyi şartlara kavuştuklarını göstermektedir.3

İskender’in ölümü ile İskender İmparatorluğu üç generali arasında paylaşılarak parçalanmış ve Anadolu ile diğer Asya şehirleri Selösitlere tâbi olmuştur. Buna Manisa ve civarı da dâhildir.4Selösitlerin M.Ö. 190’da Gediz Vadisindeki bir savaşta Romalılar’a yenilmesiyle şehir Roma hâkimiyetine geçmiş ve bir süre, savaşın kazanılmasında

1

Feridun Emecen, Tarihin İçinde Manisa, Manisa Belediyesi Kültür Yayınları I, Manisa 2007, s.1. 2

Çağatay Uluçay-İbrahim Gökçen, Manisa Tarihi, Manisa Halkevi Yayınları, Sayı:5, İstanbul, 1939, s.10.

3

Oktay Akşit, Manisa Tarihi, İstanbul, 1983, s.58.

2

büyük rol oynayan Bergama krallarının idâresinde bırakılmıştır. Bergama’nın son kralı Attalos’un ölürken Bergama krallığında bulunan bütün şehirleri Romalılara vasiyet etmesiyle Manisa şehrinde de Roma hakimiyeti kesinleşmiştir.5

Bu devirde Manisa’nın her bakımdan ehemmiyet kazandığını görmekteyiz. Manisa Romalılar için, Anadolu istilasında adeta bir durak yeri olmuştu. Roma İmparatorluğu 395 tarihinde İmparator Teodos tarafından ikiye taksim edilmesiyle, Anadolu ile beraber Manisa’da Doğu Roma’nın hissesine düşmüştü.6

Bizanslılar tarafından etrafı surlarla çevrilip bir de kale ile takviye edilmiştir. 7

Ayrıca Magnesia Bizanslılar devrinde Psikoposluk merkezi haline getirilmiştir. İznik İmparatoru Dukas, Latinlerle yaptığı mücadeleler esnasında, Magnesia’da ikamet etmiş, böylece şehir, Bizans’ın son zamanlarına doğru Batı Anadolu’nun en büyük merkezlerinden birisi olmuştur. Batı Anadolu’daki diğer Bizans şehirleri gibi Magnesia’nın da kaderi Türk hâkimiyeti sırasında değişmiştir.8

Anadolu Selçuklu Devleti’nin zayıflaması ile bağımsızlıklarını ilân eden Türkmen boyları, Anadolu’nun Moğol istilâsına mâruz kalmasıyla birlikte Batı Anadolu bölgesine yönelmiş, Bizans İmparatorluğundan ele geçirdikleri topraklar üzerinde yayılmaya başlamışlardır. Öyle ki, 1270’den başlayarak, Anadolu’nun güneybatı ucu, Bizanslılarca bir daha ele geçirilemeyecek derecede yitirilmiş durumdadır.9

Saruhan Bey, 1313 tarihinde Manisa’yı fethederek Saruhanoğulları beyliğinin merkezi yapmıştır. Bu tarihten itibaren Manisa vilayetine Saruhan adı verilmiştir. Beyliğe en parlak devrini yaşatan Saruhan Bey aynı zamanda şehre Türk-İslam şehri hüviyeti kazandıran hükümdardır. Saruhanoğulları beyliğinin başlıca kazaları şunlardı: Adala, Akhisar, Demirci, Gördes, Gördük, Kayacık, Manisa, Marmara, Menemen, Güzelhisar, Nif (Kemalpaşa), Ilıca, Foça, Karacalar, Turgutlu. 10

Saruhan Bey’den sonra, Manisa’ya hakim olan oğlu İlyas Bey babasının Kantakuzens’e karşı İmparatoriçe Anna ile yaptığı anlaşma gereği 6000 kadar Saruhan kuvvetini, İmparatoriçe’nin yardımına göndermiştir. Bu ücretli askerler,

5

Osman Bayatlı, Bergama Tarihinde Krallık Devri, İstanbul, 1950, s.48. 6

Uluçay-Gökçen, Manisa…, ss.16-17. 7

Akşit, s.133. 8

Feridun Emecen, Manisa Kazası, TTK Basımevi, Ankara, 1989, s.16. 9

Claude Cahen, Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler, İstanbul, 1979, s.300. 10 Çağatay Uluçay, Saruhanoğulları Ve Eserlerine Dair VesikalarII, İstanbul, 1946, s.10.

3

Trakya’ya sevk edilmişlerse de, bir süre sonra Bizanslılara yüz çevirip Aydınoğlu Umur Bey’in adamları ile anlaşmış ve Trakya’yı yağmalayıp geri dönmüşlerdir. Bu seferin Saruhanoğulları’nın son Rumeli seferi olduğu anlaşılmaktadır.11

Osmanlılar bu sırada Karesi Beyliği’ni yıkarak Saruhanlıların kuzeyine yerleşti. Daha sonra Gelibolu’da ve Trakya’da fetihler yaparak Saruhanoğulları’nın sefer ve gaza yaptıkları yolları tıkadılar. 12

İlyas Bey’in yerine oğlu İshak Bey geçmiştir, onun devrinde imar faaliyetleri ile şehrin çehresi değişmiştir. İshak Bey, saltanatı müddetince Osmanlılarla iyi geçinmeye gayret göstermiştir. İshak Bey, I.Murad’ın oğlu Yakup Çelebi ile Yıldırım Bayezid’in sünnet düğünlerine ve Yıldırım Bayezid’in Germiyan beyinin kızı ile evlenme merasimine katıldığı gibi, I.Kosova savaşına yardım birlikleri dahi göndermiştir. 13

Beyliğin zayıf bir döneminde başa geçen İshak Bey, bu siyaseti sayesinde uzunca bir müddet beyliğin rahat bir biçimde hüküm sürmesini sağlamıştır. 14

Manisa, İshak Çelebi’nin vefatından sonra oğulları Hızırşah ve Orhan bey arasındaki beylik mücadelelerine sahne oldu. Bu mücadelede başa geçen Hızırşah, Yıldırım Bayezid’in Batı Anadolu harekatı sırasında sulh yoluyla memleketini Osmanlılara bıraktı, buna karşılık kendisine de Saruhan ilinin doğu tarafları verildi (1389-1390). Kardeşi Orhan Bey ise Karamanoğlu Alaeddin Bey ile ittifaka girdiğinden, yine Yıldırım Bayezid’in Batı Anadolu harekatı sırasında yakalandı, ardından da Bursa veya İznik’e sürüldü.15Timur’un Yıldırım Bayezid’i yendiği Ankara Savaşı’ndan sonra Manisa yeniden Saruhanoğulları idaresi altına girdi. Yıldırım Bayezid’in oğulları arasındaki taht mücadelesinde İsa Çelebi’yi destekleyen Hızırşah, Çelebi Mehmed’in kuvvetlerini üzerine göndermesiyle Manisa’da yakalanarak öldürülmüştür. Böylece Saruhan hükümeti tamamen yıkılmış ve Manisa Osmanlı Devleti’nin bir sancağı haline gelmiştir(1410).16

Manisa ve çevresi kat’i olarak Osmanlı hakimiyetine geçmesi II. Murat devrinde gerçekleşmiştir. Osmanlı hakimiyetinin tesisi ile Manisa, XVI. asrın sonlarına kadar Osmanlı şehzadelerinin saltanat tecrübesi kazandıkları Batı Anadolu bölgesinin en önemli siyasi

11 Emecen, Manisa…, s.18. 12 Uluçay, Saruhanoğulları…,s.241. 13 Emecen, Manisa…, ss.19-20. 14 Uluçay, Saruhanoğulları…,s.22. 15 Emecen, Manisa… , s.20. 16 Uluçay-Gökçen, Manisa…, s.40.

4

merkezlerinden birisi olmuştur.17 Osmanlı hakimiyetine girmesinin ardından şehrin karşı karşıya kaldığı en önemli hadise Şeyh Bedrettin’in müritlerinden olan Torlak Kemal’in Manisa’daki isyanıdır. Bu isyanın bastırılmasından sonra da zaman zaman beylik ailelerinden olan kimselerinde isyanları görülmektedir. Bu isyanlar bölgede hareketliliğin henüz durulmadığının bir delilidir ve bunların sadece dini ve ekonomik bir karakter taşımadığını, siyasi bir tepki olarak da mütalaa edilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.18

II. Murad, İzmir Beyi Cüneyd’in liderliğinde meydana gelen bu isyanları, Cüneyd Bey’i ailesiyle beraber yok ederek kökünden halletmiştir.19Bölgede özellikle Cüneyd Bey’in 1425-26’ya kadar süren faaliyetleri sırasında, ona destek veren bey aileleri içinde Saruhanoğulları’nın da bulunduğu tespit edilmektedir. Osmanlı hakimiyetinin yerleşme döneminde; Saruhanoğulları direnişi sürdürmüşler, Cüneyt Bey’in 1425’te idamının ardından Osmanlının bölgedeki hakimiyeti yerleşmiştir. II.Murad’ın buraya 1437’de oğlunu idareci olarak yollaması, bölge üzerinde hassasiyetle durulduğuna, Osmanlı varlığının bütün ihtişamıyla ve hanedanının meşru hakimiyetini bütün ana yapısıyla göstermenin amaçlandığına işaret etmektedir. Karaman beyliğinin sona ermesinden sonra Saruhanoğulları muhalefeti tarihin sessiz sayfaları arasında kaybolmuştur.20

Özellikle II. Murad’ın Manisa’da inzivaya çekilmesi burasının devletin ikinci payitahtı haline gelmesinde etkili olmuştur. II. Murad, “Saray-ı Âmire” olarak anılan bir saray yaptırmış, bu bina Manisa’ya gelen şehzadelerin başlıca ikametgahı olmuştur.21Osmanlı hakimiyetine geçen yerlerde devlet otoritesinin tam olarak yerleşmesi amacıyla sancak haline getirilen eski beyliklerin merkezine genellikle hanedan mensubu şehzadeler getiriliyordu. Manisa’da farklı zamanlarda görev yapan şehzadeler şunlardır: Yıldırım Bayezid’in oğlu Süleyman Çelebi, II. Murat’ın oğlu Mehmet (Fatih), Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Mustafa; II. Bayezid’in oğulları Abdullah, Alemşah, Korkut ve Mahmud, Yavuz Sultan Selim’in oğlu Süleyman (Kanuni), Kanuni’nin oğulları Mustafa, Mehmet ve Selim, II. Selim’in oğlu Murad, III. Murad’ın oğlu Mehmed, Mehmed Manisa’ya bizzat gönderilen son şehzadedir.

17 Feridun Emecen, Manisa…, s.22. 18

Emecen, İlk Osmanlılar, İstanbul, 2012, s.192. 19

Emecen, Manisa…, ss.23-25. 20

Emecen, İlk…, ss.192-193. 21 Emecen, Manisa…, s.27.

5

Bu şehzadelerden padişah olanlar; Fatih Sultan Mehmed, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim, III. Murad, III. Mehmed ve burada doğmuş olan Mustafa’dır.

III. Mehmed zamanından itibaren şehzadelerin sancağa çıkmaları kanunu tamamen kaldırılmış, fakat veliaht olan şehzadelere Anadolu’da ismen sancak verilip bunun bir vekil ile idare edilmesi gibi bir usûl getirilmiştir. Bu usül gereğince Sultan İbrahim’in oğlu Mehmed (IV. Mehmed) 5 yaşında iken Manisa Sancağına tayin edilip buranın idaresi için bir mütesellim gönderilmiştir. Mehmed’in hükümdar olması üzerine bu usûl de kaldırılmıştır. 22

XVII. asırda Anadolu’nun genelinde olduğu gibi Manisa’da da bir takım isyanlar baş göstermiştir. Bu isyanlardan birisi de Cennetoğlu isyanıdır. İsyan ettiği sırada bir tımarlı sipahi olan Cennetoğlu, Cennet isminde Birgili bir kadının oğlu olduğundan bu isimle anılmaktadır. Asker ve hükümet memurlarından kötü muamele gören halkında desteğini alan Cennetoğlu, Aydın, Karesi, Saruhan ve Tire’de isyan çıkarmıştır. Bursa ve Tire taraflarını soyduktan sonra Turgutlu’yu zapt etmiş ve Manisa’ya yürümüştür. Manisa’da yenildikten sonra Denizli’ye kaçtıysa da yakalanmış ve öldürülmüştür. Bütün isyan hareketlerinde olduğu gibi halk mal ve mülkünü bırakarak kaçmak zorunda kalmıştır.23

1627 yılından sonra Saruhan Sancağı ber-vech-i arpalık tevcih edilmeye başlanmıştır. Osmanlılarda “arpalık” adıyla bazı devlet memurlarına tahsis edilen ilave gelirin ne zaman ihdas edildiği belli değilse de XVI. yüzyıl kaynaklarında buna rastlanmaktadır. XVII. yüzyıldan itibaren seyfiye mensuplarına da çeşitli şekillerde arpalık tevcihleri yapılmıştır. 24

Manisa sancağı mukâta’alarını iltizâm edenler doğrudan doğruya sancağa gelmeyip, mâli ve idâri işleri yönetecek mütesellimler göndermeye başladılar. Bu durum nüfuzlu kimselerin daha da fazla güçlenmelerine neden olmuştur. Manisa ve çevresinde uzun süre tekili olan Karaosmanoğulları ailesi de bu dönemde ortaya çıkmıştır.25

Manisa Karaosmanoğlu ailesinin nüfuzu altına girdikten sonra bölgede pek eşkıyalık faaliyetlerine rastlanmamıştır.

Manisa, 1811 senesine kadar Saruhan Sancağı adı altında, Anadolu Beylerbeyliğine bağlı olarak kalmış, 1811’de Saruhan sancağı Anadolu eyaletinden

22İ.HakkıUzunçarşılı, Osmanlı Devleti’nin Saray Teşkilatı, Ankara, 1984, s.120. 23

Uluçay, XVII. Asırda Eşkıyalık ve Halk Hareketleri, İstanbul, 1944, s.31-36. 24

Cahit Baltacı, “Arpalık”, DİA, İstanbul, 1988, Cilt:3, ss.392-393. 25

6

alınarak Aydın eyaletine bağlandı. 1845’te ise Saruhan, Aydın’dan alınarak, merkezi Manisa olmak üzere ayrı bir vilayet oldu, fakat 1847’de Saruhan tekrar Aydın’a bağlanmıştır. Bundan sonraki süreçte ise 1922 tarihinde müstakil sancak, 1923’te ise vilayet olmuş, 1927’de Manisa vilayeti adını almıştır.26