• Sonuç bulunamadı

MAL VEYA ÜRÜN KAVRAMI

Belgede Garanti belgeleri (sayfa 91-97)

Garanti belgelerinin konusu için, mal deyimi yerine mümkün mertebe ürün kelimesinin kullanılması daha uygundur. Zira garanti belgeleri ekseriyetle üreticiler tarafından düzenlenmektedir. Aynı zamanda garanti belgeleri üreticinin, ürününün arkasında durduğunun simgesidir. Ürün terimi ise, üreticiyi hatıra getirerek mal terimine göre bu önemi daha iyi vurgulayabilmektedir. Esasında mal ve ürün

terimleri genellikle eş anlamlı220 kullanılmakla birlikte mal terimi ürün terimini de

kapsayacak şekilde daha geniş anlamlıdır. Örneğin taşınmazlar için özellikle de arsa veya arazi niteliğindeki taşınmazlar için genellikle mal terimi kullanılırken ürün

218

Hizmet edimlerinin ürün olarak nitelendirilemeyeceği hakkında bkz., Havutçu (Üreticinin), s. 122-123; Zevkliler / Aydoğdu, s. 336; Yavuz (İfa), s. 82.

219

Fazla yaygın olmamakla birlikte mamul terimi de kullanılmaktadır. 220

Mal ve ürün terimlerinin eş anlamlı oldukları hakkında bkz., Tiryaki, s. 31, dn. 104 ve s. 38.; Varol, s. 88. Tiryaki, hizmetlerin de ürün terimi içerisinde düşünülmesi gerektiğini şu örnekle ifade etmektedir: “Örneğin bir bilgisayar firması, müsterisine sadece bir bilgisayar donanımını (Hardware) sağlamayı degil, bu donanımın kurulmasını, bakımını, tamirini ve hatta özel programlarını sunmayı hedeflemektedir. Bu nedenle de, müşteriler için özel programlar geliştirilmektedir. Dolayısıyla, ekonomik açıdan bir girişimcinin ürettiği ve sunduğu herşey, ister bir mal, ister bir hizmet ya da bunların karışımı olsun, ürün olarak tarif edilebilir.”. Bkz., Tiryaki, s. 33.

terimi kullanılmamaktadır. Türk mevzuatındaki düzenlemeler ekseriyetle mal221

terimi kullanılmak suretiyle yapılmıştır. Avrupa Birliği kaynaklı düzenlemelerde222

ise her iki kavram da kullanılmıştır.

Ürün teriminin ilk akla gelen anlamı Türk Dil Kurumunun internetteki sözlük

sayfasında223 da ifade edildiği üzere; “doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey”

şeklindedir. Ürün teriminin ikinci anlamı ise türlü endüstri alanlarında hammaddelerin işlenmesiyle elde edilen şey şeklindedir. Borçlar Kanununun 465 inci maddesindeki ürün terimi bu anlamda kullanılmıştır. Doktrinde (özellikle son yıllarda), ürün sorumluluğu, tüketicinin tamir hakkı, garanti belgeleri gibi konuların

işlendiği monografilerde mal teriminden ziyade ürün terimi kullanılmaktadır224.

Mal terimi ise mevzuatımızda Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda açıklanmış fakat Ticaret Kanununda ve Borçlar Kanununda, mal kavramının ne anlama geldiği belirtilmemiştir. Kanunkoyucu, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda değişiklik yapmadan önce, mal kavramını 3 üncü maddede “Mal: Ticaret

konusu taşınır eşya” şeklinde tanımlamıştı225. Bu tanımlamadaki eksiklik söz konusu

kanunda yapılan değişiklikle giderilmiştir. Değişiklikten sonra mal kavramının tanımı “Alış-verişe konu olan taşınır eşya, konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddî mallar” şeklinde ifade edilmiştir. Bu konuda ayrıca Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 13 üncü maddesi de önemlidir. Maddede zorunlu garanti belgeleri için “sanayi malı” terimi kullanılmıştır. Sanayi malı ise bir sanayi

221

Ürün terimi kullanılarak yapılan mevzuat çalışmaları da vardır. Bu çalışmalara 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun (11.7.2001 Tarih ve 24459 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanmış olup 11.01.2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir) örnek olarak verilebilir. Kanun metni için bkz., http://www.sanayi.gov.tr/Files/Mevzuat/4703- sayili-cerceve-kanun-15062010111654.pdf (10.12.2012).

222

1985/210 sayılı ve 1999/44 sayılı Avrupa Birliği Direktifleri örnek olarak verilebilir. 223

http://tdkterim.gov.tr/bts/ (10.12.2012). 224

Ürün terimi İngilizcede “product”, Almancada “produkt” şeklinde ifade edilmektedir. Doktrinde ekseriyetle garanti belgelerinin mal terimi yerine ürün terimi ile birlikte kullanıldığı ve yabancı doktrinde “product guarantee certificate”, Türk doktrininde ise “ürün garanti belgesi” şeklinde ifade edildiği görülmektedir. Örnek sayfalar için bkz., Wiewiórowska – Domagalska, Aneta, s. 100, s. 193; Nölke/ Flesner/Ebers, s. 615; Malsch, s. 31, s. 37; Arbek, s. 145, s. 166; Havutçu (Üreticinin), s. 29; Atamer / İnceoğlu, s. 66.

225

işletmesinde üretilmiş olan üründür. Sanayi işletmesinin tarifi, 6948 sayılı Sanayi

Sicil Kanununun226 1 inci maddesinde “Bir maddenin vasıf, şekil, hassa veya

terkibini makina, cihaz, tezgah, alet veya diğer vasıta ve kuvvetlerin yardımı ile veya sadece el emeği ile kısmen veya tamamen değiştirmek veya bu maddeleri işlemek suretiyle devamlı ve seri halinde imal veya istihsal eden yerlerle madenlerin çıkarılıp işlendiği yerlerdir.” şeklinde yapılmıştır.

Ekonomi bilimi açısından ürün şöyle tanımlanmaktadır: “İnsan emeğiyle elde edilen fayda değeri veya insan emeğiyle elde edilen değiştirme değerini dile getiren mal deyimi karşılığında kullanılır.”. Ürün, insan emeğini gerektiren bir üretimin

sonucudur227. Bu tanımdaki “insan emeği” ifadesinin değeri günümüzde robot

teknolojisinin gelişmesi ile gitgide önemsizleşmektedir.

Avrupa Birliği Direktiflerinde, ürün hakkındaki tanımlar da konumuz açısından önemlidir. Özellikle 25.7.1985 tarihli Ayıplı Ürün Nedeniyle Sorumluluk

Hakkında Üye Ülkelerin Hukukî ve İdarî Düzenlemelerinin Birbirine

Yakınlaştırılması Hakkındaki Direktif228, doğrudan ürün sorumluluğunu ilgilendirse

de garanti belgeleri açısından da kıyas alınabilir. Direktifin 2 nci maddesinde ürün, “başka bir taşınıra veya taşınmaza bağlı olsa bile, tarımsal ürünlerin ve av ürünlerinin temel unsurları dışında kalan her türlü taşınır” olarak ifade edilmiştir. Bu Direktifin aynı maddesinde, temel tarımsal ürünler (toprak ürünleri, tarımsal hammaddeler, balıkçılık ürünleri) ve işlenmiş ürünler bu kapsama dâhil edilmemiştir. Ancak, 1999 yılında, 1999/34 sayılı Direktif ile, 1985/210 sayılı Direktifin 2 nci maddesinde değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikle, ürün, “başka bir taşınır veya taşınmazın bir parçasını da oluştursa, her türlü taşınırı ifade eder. Elektrik de ürün kavramına dâhildir” şeklinde tanımlanmıştır. Böylece, “doğal tarım ürünleri ve av ürünleri hariç olmak üzere” şeklindeki ibare ile doğal tarım ürünlerinin tanımı madde metninden

226

24.4.1957 tarihli ve 9593 sayılı RG’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunun metni için bkz., http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/95-

93.pdf&main=http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/9593.pdf (10.12.2012). 227

Milli Eğitim Bakanlığı, Pazarlama Ve Perakende Ürün Mali Sorumluluk Sigortası, Ankara 2011, s. 2, http://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/modul_pdf/343FBS022.pdf (10.12.2012) 228

çıkarılarak, ürün kavramı, doğal tarım ürünleri ve av ürünlerini de kapsayacak şekilde genişletilmiştir229.

1999/44 sayılı Tüketim Malları Satımının Belirli Yönleri Ve Bu Mallar İçin Verilen Garantiler Hakkındaki Direktifte, ürün (product) terimi yerine genellikle mal (goods) terimi tercih edilmiştir. Mal teriminin tercih edilmesindeki en büyük etken, Direktifin konusunun sadece garanti belgeleri olmamasıdır. Direktif genel olarak tüketici satışlarını ve bu kapsamdaki ayıba karşı tekeffül sorumluluğunu düzenlemektedir. Yoksa garanti terimi Avrupa Birliği ve bu birliğe üye devletlerin hukukları ile Amerikan Hukukunda genellikle ürün terimi ile baraber yani “product warranty” şeklinde ifade edilmektedir.

Sonuç olarak garanti belgelerinin konusunu ifade ederken mümkün mertebe ürün teriminin kullanılması daha uygundur. Bu sayede mevzuattaki düzenlemelerde de terim birliği sağlanmış olacaktır. Ülkemiz ve yabancı doktrindeki eğilim, ağırlıklı olarak ürün teriminin kullanılması üzerinedir.

1999/44 sayılı Direktifin 1 inci maddesi, tüketici garantisinin konusunun belirlenmesi açısından önemlidir. Söz konusu Direktif sadece garanti belgelerini değil, sözlü veya yazılı olarak verilen tüm garantileri kapsamaktadır. Direktifin 1 inci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde tüketici garanti belgelerine konu olabilecek mallar belirtilmiştir. Maddeye göre, bu mallar, maddî varlığı olan her türlü taşınırı ifade etmektedir. Şu halde, taşınmaz mallar ile maddî varlığı olmayan mallar Direktifin uygulama alanı dışında kalmaktadır. Ayrıca istisna olarak, cebri icra kanalıyla veya başka bir kanunî gereklilikle satılan mallar; sınırlı bir hacimde veya miktarda dolumu yapılmamış bir halde satıma sunulan su ve gazlar ile elektrik de Direktifin uygulama kapsamı dışında tutulmuştur. Direktifin 1 inci maddesinin üçüncü fıkrası, üye ülkelere, ikinci el malların özel düzenleme ile kapsam dışında bırakılması imkânını vermektedir. Direktifin 1 inci maddesinin dördüncü fıkrası ise, üretilecek ya da yetiştirilecek tüketim mallarının teslimini konu alan sözleşmeleri de

229

Direktifin kapsamı içerisine almaktadır. Söz konusu Direktifin gayrimenkulleri ve satım sözleşmesi dışındaki sözleşmeleri kapsam dışı bırakması gayrimenkuller için garanti belgesi düzenlenemeyeceği ve ürünün bağışlama, ariyet sözleşmesi gibi sözleşmeler aracılığıyla zilyetliğinin değiştiği durumlarda garanti belgesinin yeni zilyetler tarafından kullanılamayacağı anlamına gelmez. Direktif sadece belli nitelikteki ürünler için koruma standartlarını belirlemiştir. Garanti belgelerinin konusunu sınırlamamıştır.

Garanti belgeleri için ürün kavramının yanında nihai ürün ve parça ürün kavramlarının da özel bir önemi vardır. Geniş anlamda alıcının belli bir ihtiyacını

karşılamak için yeterli olan, üretimi tamamlanmış eşyaya nihaî ürün denir230. Parça

ürün üreticisinin ve nihaî üreticinin sorumluluklarının sınırlarını çizebilmek her zaman kolay değildir. Zira günümüz şartlarında bir ürüne kimin ne seviyede katkısı olduğunu tespit etmek oldukça güçtür. Örneğin bir arabada ve bilgisayarda birçok parça üreticisi vardır ve bunların sorumluluğunun tâyini her zaman kolay olmamaktadır.

Avrupa Topluluğu Komisyonu, ürün sorumluluğu açısından 1974'ten itibaren, sorumluluğu nihaî üreticilerin yanı sıra ürün parçalarının üreticilerine de yayma

eğilimi göstermeye başlamıştır231. Ülkemizde de yeni Tüketicinin Korunması

Hakkında Kanun Tasarısı Taslağında232 benzer bir eğilim bulunmaktadır.

Ürün sorumluluğundan farklı olarak233, garanti belgesi sorumluluğunda parça

ürün üreticisinin sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceği özellikle söz konusu parça ürünün zorunlu garanti belgesi listesinde bulunmaması durumunda net çizgilerle tespit edilememektedir. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun gereği hakkında

230

Ürün sorumluluğu kapsamında nihai ürün üreticisi ve parça ürün üreticisinin sorumluluğu için bkz., Aydos, s. 96; Tiryaki, s. 248; Franz, Birgit, Qualitätssicherungsvereinbarungen und Produkthaftung, Band 179, 1. Auflage, Baden-Baden 1995, s. 14.

231

Aydos, s. 97. 232

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Tasarısı ve bu tasarıya ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanlığının genel açıklamaları için bkz., http://www.gumrukticaret.gov.tr/icerik/31/20- 49/tuketicinin-korunmasi-hakkinda-kanun-tasarisi-taslagi-tum-kesiml.html (10.12.2012).

233

zorunlu olarak garanti belgesi düzenlenmesi gereken ürünlerin parça ürün olarak kullanılması durumunda, parça ürün üreticisinin de garanti belgesi kapsamında nihai ürün üreticisi ile beraber müteselsil olarak sorumlu tutulabilmesi gerekir. Zira parça ürün üreticisi de Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3 üncü maddesinin gereği olarak üretici sıfatı taşımaktadır. Fakat parça ürünün, zorunlu garanti belgesi düzenlenmesi gereken ürünlerden olmaması durumunda veya nihai ürün üreticisinin zorunlu garanti süresi olan iki yıllık süreyi aşacak şekilde verdiği garantilerde iki yıldan sonrası için parça ürün üreticisinin sorumluluğuna gidilebilir mi?

Kanaatimce bu sorunun cevabında öncelikle sözleşmenin nisbîliği234

kuralının yumuşatılıp yumuşatılamayacağı konusundaki tartışmanın burada kıyas alınabilip alınamayacağı üzerinde durulabilir. Sözleşmenin nisbîliği ilkesi gereği sadece garanti belgesini düzenleyen nihai ürün üreticisinin, ürünü kullanana karşı garanti belgesi kapsamında sözleşmeden kaynaklanan bir sorumluluğu olabilir. Parça ürün üretcisinin sorumluluğu ise sadece kanundan kaynaklanmaktadır ve belli ürünler için iki yıllık bir süre boyuncadır. Fakat sözleşmenin nisbîliği ilkesinin aşılması ihtiyacı doğabilir. Daha ziyade ürün sorumluluğu kapsamında kabul edilen bu ihtiyaç, kıyasen parça ürün üreticisinin garanti belgesi sorumluluğu açısından da bazen uygulama alanı bulabilir. Bu konuda kabul edilen “edim yükümünden

bağımsız borç ilişkisi” teorisine235 göre, üçüncü kişinin zararı, Medeni Kanunun 2

inci maddesi gereği tazmin edilmelidir. Bunun kabulü de son kullanıcının, parça ürün üreticisi ile nihaî ürün üreticisi arasındaki sözleşmeye dayanarak parça ürün üreticisine başvurabilmesine imkân tanır.

234

Borçlar Hukukuna hâkim olan nisbîlik ilkesi gereği, alacak hakkının muhatabı borçludur. Alacak hakkı, hukuk düzeninin öngördüğü bazı istisnalar dışında, borç ilişkisinin tarafları arasında yer almayan üçüncü kişilere karşı etkili olmaz. Bir borç ilişkisinden kural olarak yalnız bu borç ilişkisinin tarafları için hak ve borçlar doğar. Nisbîlik ilkesi için bkz., Ayan (Borçlar), s. 11-12; Tunçomağ (I), s. 31-35; Feyzioğlu (Umumi Hükümler), s. 19-20; Karahasan (C. I), s. 54; Şenyüz, s. 4-5; Kılıçoğlu, s. 10-13; Reisoğlu (Borçlar), s. 30-32; Eren, s. 20; Oğuzman / Öz, s. 24-25.

235

Söz konusu teori hakkında bkz., Tandoğan, Haluk, Üçüncü Şahsın Zararının Tazmini, Ankara 1963, s. 314, http://auhf.ankara.edu.tr/auhf-yayinlari-arsivi/haluk-tandogan/ucuncu-sahsin- zararinin-tazmini/icindekiler.pdf (05.05.2013); Akünal, Teoman Sorumluluk Hukukunda Sözleşmenin Nisbiliği Prensibinin Aşılması, Yargıtay Dergisi, C. 14, S. 1-2, Temmuz 1988, s. 232; Atamer, Yeşim, Üçüncü Kişinin Uğradığı Zararın Sözleşmesel Sorumluluk Kurallarına Göre Tazmini, Yargıtay Dergisi, C. 22, S. 1-2, Y. 1996, s. 115.

Parça ürün üreticisinin ürünü için garanti belgesi vasıtasıyla Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun üzerinde tanıdığı haklar açısından, bu teori gereğince nihai ürünün alıcısının bu garanti belgesine dayanabilmesi gerekir. Fakat nihaî ürün üreticisinin parça ürün üreticisinin sorumluluğunun sınırlarını aşan garantisinden dolayı parça ürün üreticisinin sorumluluğunun söz konusu olmaması gerekir. Zira aynı sorumluluk parça ürün tek başına kullanılsaydı doğmayacaktı. Örneğin beş yılık garantisi olan bir koltuğun üç yıllık garantisi olan bir otobüste parça ürün olarak kullanılması durumunda üçüncü yıldan sonra otobüs koltuğunda meydana gelen arıza veya ayıptan dolayı otobüsün alıcısının parça ürün üreticisine veya nihai ürün üreticisine başvurabilmesi gerekir. Fakat üç yıllık garantisi olan bir koltuğun beş yıllık garantisi olan bir otobüste kullanılması durumunda otobüsün alıcısının sadece nihai ürün üreticisine veya nihaî ürünün satıcısına başvurabilmesi gerekir. Koltuğun üreticisinin veya satıcısının da beş yıl boyunca sorumlu olacağının kabulü hakkaniyete aykırı olacaktır. Zira aynı koltuk parça ürün olarak kullanılmasaydı koltuk üreticisinin veya satıcısının sorumluluğu doğmayacaktı.

Belgede Garanti belgeleri (sayfa 91-97)