• Sonuç bulunamadı

Macaristan’da Türk Elçiliğinin Açılışı

2.1. ATATÜRK DÖNEMİ SİYASİ ALANDA TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİ

2.1.1. Siyasi İlişkiler ve Yapılan Antlaşmalar

2.2.1.2. Macaristan’da Türk Elçiliğinin Açılışı

Şefkati Nuri ikinci kâtip, Tahsin üçüncü kâtip, Rakıb Raif Peşte elçi vekili ve Harun Mustafa kançılar olarak atanmıştır389.

Hüsrev Gerede’nin 5 Nisan 1924 tarihli Türkiye Cumhurbaşkanı Atatürk’ten, Macaristan Kraliyet Naibi Amiral Horthy’ye hitaben yazılan itimatnamesi şöyledir:

“Muhibbi Halis ve Muazzezim, Memleketeyn beyninde mevcut revabıtı samimiye ve muhadenetkârenenin takviyesi zımnında münasebatı daimeidiplomasiyesinin tesisi emel ve arzui halisanesile Türkiye Büyük Millet Meclisinde Urfa Mebusu Hüsrev Beyi nezdi Fehimanelerine Fevkalade Murahhas ve Orta Elçi sıfatı ile tayin eyledim.

Müşarünileyhin muttasıf olduğu dirayet, fetanet ve mezayai sairesi vezaifi cedidesini hüsnü ifaya muvaffak olacağında şüpe bırakmamaktadır. Gerek Türkiye Cumhuriyeti namına tarafından vuku bulacak tebligata ve gerek Zatı Fehimaneleri hakkında perverde eylediğim hissiyat ve meveddeti halisaneye dair ita eyleyeceği teminata izharı vüsuk ve itimad buyrulmasını ve memuriyeti âliyesinin hüsnü ifası emrinde mazharı müzaheret olmasını rica ederim. Ankara’da bin üç yüz kırk senesi Nisanın beşinci günü tastir kılındı.” Budapeşte Elçisi Hüsrev Bey, 9 Mayıs 1924 tarihinde Macaristan Kraliyet Naibi Amiral Horthy tarafından kabulünde şu konuşmayı yapmıştır390: “Altesleri, Mareşal Gazi Mustafa Paşa’nın beni Türkiye’nin Fevkalade Murahhas ve Orta Elçi sıfatıyla atadığını bildiren mektupları Alteslerinize sunmak şerefine nail oldum. Kan ve unutulmaz anılarla bağlı olmaktan gurur duyduğum asil Macar Ulusunun nezdinde yeni bağımsız Türkiye’nin ilk elçisi olmaktan gurur duymaktayım. İki ülke arasında memnuniyet verici şekilde kurulmuş olan, Macar ve Türk arasında hüküm süren içtenliğe ve samimi dostluğa yaraşacak ilişkileri geliştirmek üzere tüm gayretleri sarf edeceğimi Alteslerinize temin ederim. Asil olduğu kadar şerefli addettiğim görevi müşterek çıkarımız için layıkıyla yerine getirmemi kolaylaştırmak için gerek Alteslerinizin gerekse Kraliyet Hükümetinin benden yardımlarını esirgemeyeceğinden eminim.”

Macaristan Kraliyet Naibi Horthy’nin Hüsrev Bey’e cevabı ise şöyledir:

“Sayın Bakan, Ekselansları Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının size Fevkalade Murahhas ve Orta Elçi sıfatıyla nezdime atamış olduğunu bildiren itimatnameyi

389 Türkiye Cumhuriyeti Devlet Salnamesi (1926), s. 132.

390 DBA. Müt. 1/94’ten aktaran Şimşir, a.g.e., s. 274(Fransızca).

büyük bir mutlulukla kabul etmekteyim. İki ulusumuzu birleştiren kan bağının ve geleneksel dostluğun bilinci genç Türkiye Cumhuriyetinin ilk elçisini şahsınızda selamlamak sevincimizi ikiye katlamaktadır. Sn. Elçi, Macaristan hislerine, menfaatlerine ve unutulmaz anılarına dayanarak asil ulusunuzla olan ilişkilerine sevgisini hissettirmek istediğinden, Macaristan Kraliyet Hükümetinin desteğine ve benim güvenime daima güvenebilirsiniz. Aramıza hoş geldiniz.” Budapeşte Elçisi Hüsrev Bey, 14 Mayıs 1924 tarihinde Türk Dışişleri Bakanlığına gönderdiği raporunda; Budapeşte’ye varışını, ertesi gün Macar Dışişleri Bakanına ziyaretini, güven mektubunu sunmak için Kral Naibinden randevu istediğini ve Budapeşte’deki dördüncü gününde kabulünü şöyle anlatır391:

“Amiral büyük üniformasını lâbis olduğundan heyetimiz de buna mukabil siyah frak giydi. Macarlar an’anelerine son derece merbut, askeri tarihleriyle müftehir bir millet olduklarından merasime gayet ehemmiyet vermektedirler. Sarayın geçtiğimiz merdivenlerinde karşılıklı eski muhtelif Macar üniformalarını lâbis seçme efrat tarafından resmi tazim ifa edildi. Mülakat salonuna girdiğim zaman amiral kapıya doğru ilerleyerek son derece samimi bir surette istikbal etti. Namenin takdimini müteakip okuduğum nutka mukabil kendisi de bir nutuk okudu… Bundan sonra son derece dostane hemen yarım saat kadar görüştük. Türkiye’yi elîm ve ümitsiz bir vaziyetten halâs eden ve bugünkü mevkii şerefe isal eden Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine karşı derin hürmet ve muhabbetle merbut olduğunu zikir ve sıhhat ve afiyetlerini istifsar eyledi. Ben de müşarünileyhin kılıç elde asil Macar milleti için kahramanca çalışmış olan büyük kahraman Amiral Horthy’ye selamlar söylediğini iblağ eyledim. Pek mütehassıs ve müteşekkir oldu. Coğrafi vaziyetlerinin pek müşkül olduğunu, bizim gibi arkada bir dostları- Rusya- olmadığını, öz vatanlarının iki sülüsü düşmanlar elinde bulunduğunu, vaziyeti maliyelerinin pek elîm bir halde olduğunu, mahaza halâsı tam için ümitleri hiç sarsılmadığını bir tavrı meyûsane ile ifade eyledi. İstiklâli siyasisini temin eden kardeş Türk milletine Avrupa’da irfan, san’at, ziraat sahalarında hulüsiniyyet ve samimi kardeş hissile ancak Macarların rehber olabileceklerini, diğer bitaraf devletlerin bile menafii hasise takip edeceklerine şüphe olmadığını, bakir Türk vatanının hazâini tabiiyesinin

391 DBA. Müt. 1/94’ten aktaran Şimşir, a.g.e., s. 274-279.

işletilmesi, necip milletimizin Avrupa medeniyetlerinin refahına kavuşması için Macaristan Hükümetinin azami muavenet ve delâlete hazır olduğunu ve bu babta vaki olacak müracatlarımın nezdlerinde azami teshilâta mazhar olacağını beyan eylediğini ve tarafımdan icabı veçhile teşekkür edildiğini arz eylerim.”

Ancak Hüsrev Beyin Türk Dışişleri Bakanlığına gönderdiği raporun son satırları Ankara’da tepkiyle karşılanmış ve Dışişleri Bakanı İsmet Paşa raporun altına şu notları düşmüştür: “Zata mahsustur. Nutku sefiranelerini ehemmiyetle okuduk.

Macar mütehassıslarından istifade fikrinde olduğumuza ve bu babta alâkai daimelerini rica ettiğimize şüphe yoktur. Ancak bir milletin gerek ihtisas ve gerek fen maddelerinde tefevvukunu ve rehberliğini sefir ağzından münasebatı siyasiye de kabul ve tasdik etmek vaziyeti siyasiyeyi de tali dereceye düşürebileceğinden mülakat ve münasebetlerde bu cihete azami ehemmiyet buyrulmasını rica ederim efendim.”

Bu not aynen 14 Mayıs 1924 tarihinde Budapeşte Elçiliğine gönderilmiştir. İlk elçiliğinin ilk raporu yüzünden böyle bir uyarı almak, Hüsrev Beyi pek üzmüştü.

Kendi deyimiyle, “Peşte Elçiliğimiz ihtarı Devletlerinden pek müteellim” olmuştur.

Hüsrev Bey, 5 Haziran 1924 tarihli yazısında kendisini savunarak, “Macarların tefevvukuna ve rehberliklerinin kabul ve tasdikine dair bir kelime ağzından çıkmadığını” söylemiştir. İsmet Paşa, 15 Haziran 1924 tarihli yazısıyla Budapeşte Elçisi Hüsrev Beyin gönlünü alarak, konuyu kapatmış ve şöyle demiştir: “Verilen izahat ile vaziyet tenevvür etti. Bu vesile ile noktai nazarlarımızı teati etmiş olduk.

Zatı Âlilerine ve muvaffak olacaklarına itimadımızın kuvveti teslimgerdeleridir.

İhtiramat392.”

Hüsrev Gerede 7 Mayıs 1924-29 Ekim 1926 tarihleri arasında iki buçuk yıl Budapeşte’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Elçisi olarak görev yapmıştır. 14 Eylül 1926 tarihinde Cumhurbaşkanı Atatürk’ün, Macaristan Kraliyet Naibi Nicolas Horthy de Nagybanya’ya, Hüsrev Gerede’ye başka bir görev verdiğinden Budapeşte’deki görevine son verdiğini bildiren mektubu şöyledir: “Saygıdeğer ve Büyük Dost, Rıdvan Beyoğlu Hüsrev Bey’e başka bir görev vermeye karar verdiğimden Türkiye Cumhuriyeti Fevkalade Murahhas ve Orta Elçi sıfatıyla

392 Şimşir, a.g.e., s. 279.

Alteslerinizin nezdinde yaptığı görevine son verdim. Görevini memnuniyetimi kazanarak yerine getirilmiş olan Hüsrev Bey’in gerek Alteslerinizin, gerekse Macaristan Kraliyetinin lütufkârlığını hak ettiğini düşünmek isterim. Macaristan’da kaldığı sürede kendisine bahşedilen iyilikler için duyduğu minnettarlığı Alteslerinize ifade etmesine müsaade edeceğinizi umarım. Kendim de bu vesileyle Alteslerinize duyduğum büyük saygıyı ve hiçbir zaman değişmeyecek olan dostluk hislerimi ifade eder, Alteslerinizin şahsi mutluluğu ve Macaristan’ın refahı için en içten dileklerimi ifade etmek isterim.” Budapeşte Elçisi Hüsrev Bey, Budapeşte’den ayrılmadan önce 26 Ekim 1926 tarihinde Salı günü saat 12’de Macaristan Kral Naibi tarafından kabul edilmiş ve Hüsrev Bey Kral Naibine veda namesini vererek hitaben şunları söylemiştir: “Altesleriniz, Ülkemi Bulgaristan’da temsil etmeye atandığım için, Altesleriniz nezdinde Türkiye’nin Fevkalade Murahhas ve Orta Elçi sıfatıyla yapmış olduğum görev sona ermiştir. Kan bağı ve unutulmaz anılarla birbirine bağlı olan iki ulusun arasındaki dostluk bağlarını güçlendirmekten müteşekkil olan görevimde gerek Alteslerinizin, gerekse hükümetinizin lütufkâr desteği için hissettiğim minnettarlığı ifade etmeme izin vermenizi rica ederim. Alteslerinizden ayrılırken en derin saygılarımı, minnettarlığımı kabul etmesini rica eder, şahsının mutluluğu ve Macaristan’ın refahı için en iyi dileklerimi sunarım393.”

Hüsrev Beyin konuşmasının ardından Macaristan Kraliyet Naibi Amiral Horthy şunları söylemiştir:“Sayın Bakan, T.C. Cumhurbaşkanı Ekselanslarının Fevkalade Murahhas ve Orta Elçi sıfatıyla huzurumda yapmış olduğunuz göreve son verdiğini bildiren mektupları elinizden üzüntüyle almış bulunuyorum. Türkiye’nin Macaristan’daki ilk temsilcisi sıfatıyla uzun süredir iki ülkenin derin bir sempatiyle bağlı olduğu ilişkilerin daha da derinleşmesini sağlamış olmanızdan dolayı Ekselanslarınızdan ayrılmak daha da zor gelmektedir. İki ülke arasında var olan manevi ve ekonomik ilişkiler Ekselanslarınızın gayretleriyle gelişmiş olduğundan anınızın daima Macar’ların kalbinde yaşayacağını temin ederim. Sunduğunuz iyi dileklerinize teşekkür ederken asil ulusunuzun ve şahsi mutluluğunuzun artması için en içten dileklerimle birlikte minnettarlığımın işareti olarak size Macaristan’ın 1.

sınıf nişanını takmaktayım.” Hüsrev Bey, Türk Dışişleri Bakanlığına 27 Ekim 1926

393 DBA. Müt. 1/94’ten aktaran Şimşir, a.g.e., s. 281-282.(Fransızca)

tarihinde gönderdiği raporunda “Türkiye Cumhuriyetinde nişan takma ve verme âdeti olmamasına rağmen Amiral Horthy Hazretleri necip Türk milletine ve onun müncisi Gazi Paşa Hazretlerine karşı beslediği hürmet ve muhabbete bir nişane olmak ve Macaristan’da iki buçuk senelik hizmetim esnasında iki dost milletin münasebatının tevsi ve takviyesinde meşhud olan gayret ve faaliyetime kadirşinaslık göstermiş bulunmak üzere bana Macar “Croix de Mérite” nişanının birinci sınıfına ihda eyledi. Tabiî bunu bir hatıra olmak üzere kabul ve münasip surette teşekkür” ettiğini yazmıştır. Hüsrev Gerede, Budapeşte’den sonra Sofya’ya atanmıştır. Böylece Türkiye Cumhuriyetinin Bulgaristan’a atadığı ilk Elçi olmuştur. Buradaki görevi esnasında soydaşlarımıza büyük hizmette bulunmuştur394. Türk-Macar dostluğuna önem veren Atatürk karşılıklı olarak kurulacak ilişkilerin hassasiyetinden dolayı kendisine yakın olan Samsun’a birlikte çıktığı Hüsrev Gerede’yi Macaristan’a elçi olarak atadığını görmekteyiz.