• Sonuç bulunamadı

Máriássy Zoltán’ın Ankara Elçiliğine Atanması

2.1. ATATÜRK DÖNEMİ SİYASİ ALANDA TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİ

2.1.1. Siyasi İlişkiler ve Yapılan Antlaşmalar

2.2.1.6. Máriássy Zoltán’ın Ankara Elçiliğine Atanması

sonuçlanmıştır…” Görüldüğü üzere Macar Elçisi Jungert’in Ankara’da görev yaptığı dönemde Rus-Macar dostluğu için önemli gelişmeler olmuştur. Bu dönemde Türkiye’de dış politikası gereği Rus-Macar yakınlaşmasını desteklemiştir423. Horthy, Macaristan’ın Türkiye’de Fevkalade Murahhası ve Orta Elçisi olarak görev yapan Michel Jungerth-Arnothy’ye 1935 Mayıs’ında başka bir görev vererek424 yerine Máriássy Zoltán’ı atamıştır. 1935 Mayıs’ında Macaristan Moskova’da bir elçilik kurmayı kararlaştırmıştır. Bu nedenle Macaristan’ın Ankara Orta Elçisi Jungerh Arnoth Moskova’ya atanmıştır. Ardından Macaristan Dışişleri Bakanlığı özel kalem direktörü Mariassy’de Ankara’ya atanmıştır425. Macar elçisi Jungert’in Moskova’ya atanması onun Ankara’daki görevini başarıyla yerine getirdiğinin göstergesidir.

Çünkü Jungert’in önemli çabaları sonucunda Rus-Macar diplomatik ilişkileri kurularak Moskova’da Macar elçiliğinin açılması sağlanmıştır.

Macaristan Hükümeti Máriássy Zoltán’ın Ankara elçiliğine atanması için 14 Nisan 1935 tarihinde Türk Dışişleri Bakanlığından izin istemiş ve Máriássy Zoltán’ın biyografisini göndermişti. Budapeşte Türk elçisi, Zoltán’ın Macar Dışişlerinin “en iyi ve istikbali en parlak diplomatlarından” olduğunu ve dört Dışişleri Bakanının Özel Kalem Müdürlüğünü yaptığını bildirmiştir428. 7 Mayıs 1935 tarihli Horthy’nin Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’e gönderdiği mektubunda elçi olarak Zoltán Mariassy’yi Michel Jungerth-Arnothy’nin yerine halef olarak atadığını bildirir429:

“Aziz ve Büyük Dostum, Macaristan Krallığı ve Türkiye Cumhuriyeti arasında var olan uyum ilişkilerine ara vermek istemediğimden ve bu isteğim doğrultusunda Sayın Michel Jungerth-Arnothy’ye bir halef tayin etmek istediğimden Macaristan Krallığının Fevkalade Murahhas ve Orta Elçisi sıfatıyla Ekselanslarınız huzurunda bu görevi icra etmesi için, II. Sınıf Macaristan Liyakat Madalyası sahibi Sayın Zoltan Mariassy de Markus de Batizfalya’yı atamış bulunuyorum. Sadakati, gayretkeşliği, yeteneği ve kendisini tanımlayan diğer vasıflar konusundaki bilgim Mariassy’nin görevini iyi niyetim doğrultusunda yerine getireceği ve Ekselanslarınızın güvenini kazanmak için hiçbir çabadan kaçınmayacağı hakkında tam güvence sağlamaktadır. Bu inancım doğrultusunda kendisini sıcak bir şekilde karşılamanızı ve adıma ile Türk Hükümeti adına ileteceği tüm bilgilere, özellikle de Alteslerinizin şahsı mutluluğu ve Macaristan Krallığının refahı için sunduğum iyi dileklerime içten inanmanızı, güvenmenizi rica ederim.”

Macaristan’ın Ankara Elçiliğine tayin edilen Máriássy 17 Mayıs 1935 tarihinde Macaristan’dan Türkiye’ye gelmeden önce Budapeşte Türk Elçiliğine uğramış ve Türkiye ile Macaristan ilişkileri ve bu ilişkilerin geliştirilmesi hakkında görüşmüştür. Máriássy; Kral Naibi, Başbakan ve Dışişleri Bakanından aldığı talimatın, Türk-Macar Dostluk ilişkilerinin merkezinde bulunduğunu haleldar olmadığını ve kendisinin kanaatinin de bu yolda olup, son zamanlarda Türkiye politikasının aldığı yeni istikametin halk üzerinde bıraktığı tesirleri gidermeğe

Müsteşarı olmuş, 1929’da Dışişleri Bakanlığı Özel Kalem Müdürü, 1932 yılında ise Birinci sınıf elçilik müsteşarı olmuştur. (BCA, 30.10, 233.568.11, 14.04.1935; BCA, 30.10, 233.568.12, 10.06.1935.)

427 Ayın Tarihi, No: 21, Eylül 1935, s. 58.

428 BCA, 30.10, 233.568.11, 14.04.1935.

429 DBA, Macaristan, 2/30-D.1.a.2’den aktaran Şimşir, a.g.e., s. 300(Fransızca).

çalışacağını, esasen Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü’nün 1928 yılında Budapeşte’yi ziyaretinin bu etkileri az çok hafiflettiğini söyledikten sonra, Başvekilin kendisine bir sene içinde Türkçe öğrenmeyi emrettiğini, Ankara’daki bütün mesaisini iki memleket arasındaki dostluk ve kardeşlik bağlarının kuvvetlenmesine harcayacağını ve gençliğinde ilk defa Türkiye’de memur bulunduğu zamandan beri Türkiye’yi çok sevmiş olduğunu uzun uzadıya anlatmış ve İtalya-Macaristan dostluğu karşısında, Türkiye-Macaristan ilişkilerinin de iyileştiğini gördüğünden bahsetmiştir430.

Macar Elçisi Máriássy, Atatürk’e itimat mektubunu sunduğu görüşmesinde zaman zaman Türkçe ve Fransızca konuşulan görüşmede Elçinin Atatürk’ün

“Fransızcayı iyi anladığı ve bu dille kendini yeterince kolay ve düzgün ifade ettiği”

ve Macar Başbakanı Gömbös’ün Ankara ziyaretinden sıcak sözlerle bahsedip, O’nun hakkında bilgi aldığı bu görüşmede, karşılıklı dostluk mesajlarından sonra Atatürk,

“favori teması olan Türk-Macar ortak kökenine, sonra Türklerin prehistoryasına ya da O’nun tarafından oluşturulan ve bütün halkların medeniyeti Türklerden aldığı”

yönündeki teorisine geçmiştir. Elçinin şu sözlerinden bu görüşe yabancı olmadığı anlaşılmaktadır431: “… pek çoğu onlardan türüyor ve en çok kültür bağlantılı ve bilimsel tanımdan tesbit edilebilir ki Türk kökenliler vb. vb… Bu temaya iyice hazırlıklı olduğumdan ve ilgimi çok defa sorular ve açıklamalar yoluyla da kanıt sunma imkanım olduğundan, Gazi, gerçekten açıklamaları sırasında ateşleniyordu.

Kalın ciltleri ve haritaları getirtti, kah Türkçe kah Fransızca açıkladı. Ve Menemencioğlu’nun da işi birikti; Büyükelçiye bütün sayfaları yeni Türk dilinde yazılmış kitaptan Başkanın emriyle çevirmek zorunda olduğundan. Birer cümleyi yanlış anlayarak defalarca da ayağa kalktım, fakat Atatürk daima, ilginç sohbeti sürdürmemiz için oturtuyordu. Diktatörün hayran bırakan bir görünüşü vardı; bütün katılıktan ve kurumdan muaf neredeyse saf (sade) onurla ve coşku ile felsefe ve filoloji deyimlerinin Türkçe’den alıntı olduğunu göstermeye çalıştı. Konuşmamız sonuna kadar bu temada geçti. Politikadan bir söz bile edilmedi. İki kere kahve servisi yaparak, yaklaşık 1,45 dk. geçti. Veda sırasında böyle uzun zahmet verdiği için özür diledi. Sonra O’nun yönetiminde yazılan 7 ciltlik Türk Tarihini hediye etti.

Övgüye boğan ihsanı ve iyiliğine yürekten teşekkür ederek, eşlik edenlerle artık

430 BCA, 30.10, 233.568.12, Ek. 2, 08.06.1935.

431 Çolak, “Atatürk, Macarlar ve Türk Tarih Tezi”, s. 380.

ayışığında, Himnuzun dinlenişinden sonra Türk devlet başkanının köşkünden uzaklaştım.”

Máriássy, Atatürk’le yaptığı bu uzun görüşmeyi, Atatürk’ün neredeyse tutkuyla uğraştığı çalışmalarından yana ilgisini dile getirmeyi uygun bir tarzla ifade etmesine bağlamaktadır. Máriássy güven mektubunu sunduktan sonra başta Başbakan İsmet İnönü olmak üzere devlet adamlarının içten kabulünü ve ırki akrabalığın vurgulanmasını hem nezaket kuralı, hem içten gelen bir duygu olduğunu belirterek, bunun arkasında yatan nedeni şöyle açıklamaktadır432: “Oysa Gazi’nin Türk ırki teorisinden söz eden özgün teorisini halkına oktrojalta ve ırki olarak birbirine ait oluş duygusunda kök salan, Macar halkından tarafa sempatisi herkesçe malum olduğundan beri, tembihleri hizmetçi olarak takip eden Türk devlet adamları ve politikacılar artık bu alanda oportünizmden de O’nu takip ediyor. Dışişleri Bakanı’nın Macar dostluğunu vurgulayışının da buradan kaynaklandığına inanıyorum” Máriássy, 1941 yılına kadar Ankara’daki görevini sürdürmüştür.