• Sonuç bulunamadı

Türk Kurtuluş Savaşı ve Türk-Macar İlişkileri

önemli bir dernektir202. I. Dünya Savaşında yenilen203 ve bu savaştan harap bir durumda çıkan Macaristan’da204 30 Ekimde patlak veren ihtilalin lideri Mihály Károlyi, Macar Cumhuriyetini ilan etmiş, 4 Kasımda ise Lenin’e yakın bir gazeteci olan Béla Kun’un oluşturduğu ve birçok üyesi Rusya’dan Macaristan’a gönderilen Macar savaş esirlerinden oluşan komünist gruplar, 21 Mart 1919 yılında Károly’den iktidarı devralarak Komünist Cumhuriyeti kurmuşlardır205. Macar Komünist Partisi, Macaristan’ın diğer tarihi partilerinin acizliği sonucunda iktidarı ihtilalsiz ele geçirmiştir206.

Komünist orduları Çeklere karşı başarılı seferler yapmışlarsa da Küçük Antant Devletlerinin uyarısı üzerine geri çekilmişler, Romanya’ya girişilen sefer başarılı olamamış; Kızıl Ordu dağılmış ve Romen orduları Budapeşte dâhil Doğu Macaristan’ı işgal etmiştir. Bu olaydan sonra komünistler ülkeyi terk ederek kaçmak zorunda kalmışlardır207. Bu karışıklıklar arasında Macaristan’da sağ 1919 yılında seferber olmuş ve Szeged şehri sağın merkezi haline gelmiştir208. 19 Ocak 1919’da Gyula Gömbös (1886-1936) MOVE’nin başkanı olarak seçilir. Bu sağcı akım geleceğin başbakanı olacak olan Gyula Gömbös ve onun “Irk koruyucu” arkadaşları tarafından yönetilmiştir209. Gömbös halkı ve orduyu organize ederek MOVE’nin faaliyetlerini genişletti. Gömbös’ün idaresi altında MOVE, sözü geçen bir örgüt haline gelmiş ve Szeged’de kurulan komünist aleyhtarı hükümet, topladığı ordunun

202 MOVE derneğinin bazı üyeleri şunlardır: Gyula Gömbös, MOVE’nin başkanı olup Macar ordusunda Yüzbaşı rütbesinde olup önemli görevlerde bulunmuştur. Dâhiliye müsteşarlığı görevini yapmaktadır. Hayes, Harbiye Müsteşarı ve şimdiki Erkan-ı Harbiye-i Umumiye reisidir. Gömböşün en yakın dostudur. Bayger(?),Hariciye Nezareti matbuat Müdüriyeti görevinde bulunmaktadır. Kont Teleki, Başbakanlık görevinde bulunmuştur. Daha önce de MOVE cemiyetinin Turan şubesi reisi idi.

Pekar, Maliye müsteşarlığı görevinde bulunmuştur. Paikert Alajos, Move’nin Turan şubesi başkanıdır.

Mesaros Gyula, MOVE cemiyetinin komite teşkilatında önemli bir rol oynamaktadır.

ATASE, İSH, K: 1164, G: 123, B: 123-1. İlgili belge için bkz. Ek-8.

203 Ahmet Özgiray, “Türkiye-Macaristan Siyasi İlişkileri (1923-1938)”, Tarih İncelemeleri Dergisi XII, Ege Üniversitesi Basımevi, Bornova-İzmir 1997, s. 80.

204 “Macaristan’ın On Senelik Dahili Siyaseti”, Çev: Nüzhet Polat, Mülkiye Mektebi Mecmuası, İstanbul Ekim 1931, s. 37.

205 Béla Keller, “Macar İhtilalinin 8. Yıldönümü”, Türk Kültürü, Sayı: 24, Ekim 1964, s. 62;

Molnár, Ibid, p. 254; “Bela Kun Hazırlıkta”, Albayrak, 5 Teşrinievvel(Ekim) 1336, s. 2.

206 Kadir Mısıroğlu, Macar İhtilali, Sebil Yayınevi, 3. Basım, İstanbul 1975, s. 79.

207 Keller, a.g.m., s. 62.

208 R.J. Crampton, Eastern Europe in the Twentieth Century- and After, Second Edition, Routledge, New York 1997, p. 84.

209 Peter F. Sugar, Peter Hanak, Tibor Frank (Editors), A History of Hungary, İndiana University Press, USA 1994, p. 316; Raphael Patai, The Jews of Hungary, Wayne State University Press, USA 1996, Pp. 500-501.

başına Amiral Miklós Horthy’yi getirip, Ulusal Ordu (National Army) ile 19 Kasım 1919’da Budapeşte’yi işgal ederek komünist rejime son vermiştir210. Macaristan Kasım 1919’dan Aralık 1921’e kadar sağcı MOVE ve onun askeri gücü tarafından yönetilmiştir211. Bu nedenle diyebiliriz ki bu dönemde bütün Macaristan MOVE cemiyeti demekti. Öyle ki Naip Kral Amiral Horthy bile bu cemiyetin seçtiği bir kişiydi212. 1 Mart 1920 yılında Amiral Miklós Horthy Macaristan Kral Naibi olarak seçilir213. Böylelikle Macaristan’da “Kralsız krallık” dönemi, “Donanmasız Amiral”

Horthy’nin diktatörlüğünde başlamıştır214. Macaristan’ı işgal ve tahrip eden Bolşeviklerden ve gerek ondan sonra başkent Budapeşte’ye kadar gelen Romanya işgalinden ülkelerini kurtarmak amacıyla faaliyet gösteren ve Macaristan Hükümetini MOVE adına kuran Amiral Horthy olmuştur215.

Birinci Dünya Savaşında yenilmiş olan Macaristan’ın durumu barış şartlarına da yansımıştı. Trianon Antlaşması akılcı ve kalıcı yapıların oluşturulmasından uzak bir ortamda doğmuştu. Trianon Barış Antlaşmasıyla Macaristan topraklarının üçte ikisini ve nüfusunun beşte üçünü kaybetmiştir. Oysa Birinci Dünya Savaşı öncesinde barış antlaşmalarını ortaya koyan girişim olan Wilson prensiplerine göre;

“Milletlerin mukadderatını kendilerinin tayin etme hakkı” vaadine rağmen, bin yıllık Macar varlığı Avusturya, Çekoslovakya, Romanya ve Sırbistan arasında kimseye sormadan paylaştırılmıştı. Wilson prensiplerine göre Hırvatistan ve Macaristan’ın sekizde biri Sırplara verilerek 250 yıldan beri güney Macaristan’daki 1.029.000 Sırp hürriyetlerine kavuşturulmuştu. Ancak Sırplara verilen bu hürriyetle beraber 1.727.000 Hırvat’ı ve çeşitli ırktan 1.366.600 kişiyi Sırp tahakkümü altına sokmuştur. Pojony (Siebenbürgen) bölgesini yani Macaristan’ın üçte biri Romanya’ya verilmiş, böylece 2.800.000 Romanyalı’yı hürriyetlerine kavuşturmalarına karşın 2.465.000 çeşitli ırktan kişiyi de Romanya’nın tahakkümü

210 Keller, a.g.m., s. 62; R.J. Crampton, Eastern Europe in the Twentieth Century- and After, Second Edition, Routledge, New York 1997, p. 84; Raphael Patai, The Jews of Hungary, Wayne State University Press, USA 1996, Pp. 500-501.

211 Crampton, Ibid, p. 84.

212 ATASE, İSH, K: 1164, G: 123, B: 123-2a.

213 Raphael Patai, The Jews of Hungary, Wayne State University Press, USA 1996, Pp. 500-501;

Albayrak, 26 Şubat 1336, s. 2.

214 István Deák, “Hungary”, The European Right a Historical Profile, Ed. Hans Rogger, Evgen Weber, Cambridge University Press, London 1966, p. 373.

215 ATASE, İSH, K: 1164, G: 123, B: 123-1.

altına sokmuştur. Macaristan’ın beşte birinden fazlası ise yeni kurulmuş olan Çekoslovakya’ya verilmiştir. Buna göre 1.702.000 Slovak’ı hürriyetlerine kavuşturmalarına rağmen 1.874.000 çeşitli ırktan kişiyi de Çekoslovakya’nın hâkimiyeti altına almışlardır. Macaristan’ın “Bürgenland” ismi altında Avusturya’ya verilen kısmı ve Moson, Sopron ve Vas bölgelerinin batı kısmını oluşturan bu bölgenin Avusturya’ya verilmesiyle 232.000 Alman’ın hürriyete kavuşturulmasına rağmen 126.600 çeşitli ırktan kişiyi hâkimiyetleri altına sokmuştur216.

Trianon Antlaşması bu ekonomik sıkıntıların dışında siyasi sorunlar da çıkarmıştır. Bu sorunlardan en önemlisi Macaristan’dan Çekoslovakya’ya217, Romanya’ya218 ve Yugoslavya’ya219 verilen topraklarda kalan Macar vatandaşlarıdır.

Ayrıca bu devletler Macaristan’ın savaştan önceki harekâtının intikamını alırcasına, Macar ekalliyetlerine karşı vaatlerini yerine getirmemişlerdir. Bunun sonucunda Trianon sonrası Macaristan sınırları dışında kalan Macarlar yani “ekalliyetler”

sorunu ortaya çıkmıştır220. Bu bakımdan Trianon’un imzalandığı “4 Haziran 1920, tarihi Büyük Macaristan’ın çarmıha gerilip parçalandığı gündü.” Çünkü Trianon Antlaşması, “Tarihi Macaristan”ı sadece coğrafi, ekonomik ve etnik bakımdan bölmekle kalmamış; Macar ailelerin parçalanmasına neden olarak toplumsal bir şok yaratmıştı. Bu durum Macar kamuoyunda “güvensizlik” duygusunun hâkim olmasına neden olmuştur. Macarlar her yönden “çember içine alınmış” olduklarını hissediyorlardı221. Macaristan’ın Dışişleri Bakanı Walko, 1929 yılında bir konuşmasında “ekalliyetler hukukunun muhafazası için Cemiyeti Akvam tarafından

216 Yves De Daruvar, The Tragic Fate Of Hungary, Alpha Publications, Second Edition, U.S.A.

1970, pp. 81,85, 93; Tibor Mayor, “Macaristan ve Trianon Muahedesi”, Türk Kültürü, Yıl: VIII, Sayı: 93, Temmuz 1970, s. 621-622.

217 Macaristan ve Çekoslovakya arasındaki azınlıklar ve toprak meseleleri hakkında geniş bilgi için bkz. László Gulyás, Beneš Statesman or charlatan? The Plans and The Reality 1908-1948, Corvinus Publishing, Toronto-Buffalo 2008.

218 Macaristan ve Romanya arasındaki azınlıklar ve toprak meselesi hakkında geniş bilgi için bkz.

Nuray Bozbora, “Geçmişten Günümüze Romen-Macar İlişkileri ve Transilvanya’nın Otonomisi Meselesi”, Karadeniz Araştırmaları, Sayı: 15, Güz 2007, s. 1-44.

219 Macaristan ve Yugoslavya arasındaki Voyvodina bölgesi, azınlıklar ve toprak meseleleri hakkında geniş bilgi için bkz. Emre Saral, “Voyvodina Meselesi üzerine Güncel Bir İnceleme (I)”, Karadeniz Araştırmaları, Sayı: 3, Güz 2004, s. 128-138; Emre Saral, “Voyvodina Meselesi üzerine Güncel Bir İnceleme (II)”, Karadeniz Araştırmaları, Sayı: 4, Kış 2005, s. 100-112.

220 “Harpten On Sene Sonra Macaristan”, Ayın Tarihi, Cilt: 20, No: 63,64, 1929 Haziran-Temmuz, s. 4595.

221 Hilmi Ortaç, “Macar Basınında Kurtuluş Savaşı ve Atatürk”, Tarih ve Toplum, Cilt: 36, Sayı:

215, Kasım 2001, s. 8-9; L(ászlό) Rásonyi, “Atatürk Özgürlük Savaşının Macar Basınında Yankıları”, Belleten, Cilt: XLV/1, Sayı: 177, Ocak 1981, s. 79.

şimdiye kadar esaslı bir iş görülmediği”ni belirtmiştir222. Bu durum Macar halkının barış şartlarını protesto etmek üzere harekete geçirmiştir223. I. Dünya Savaşı sonrasında yapılan barış antlaşmalarının ardından Doğu Avrupa’da Çekoslovakya, Polonya, Yugoslavya ve Romanya en kazançlı çıkan devletlerdir. Bu nedenle bu devletler iki savaş arası dönemde “antirevizyonist”, yani statükocu bir politika izlemiştir. Bunlara karşın Macaristan, Bulgaristan ve İtalya “revizyonist” politika224 işlemiştir. Bu durum revizyonistlere karşı anti revizyonistlerin politik ve askeri düzenlemeler yapmalarına neden olacaktır225.

Macaristan’da yalnız Hırvatlar özel bir statüye sahipti. Hırvatların Agram’da öğretim, din ve adli işlerle ilgilenen bir diyet meclisi bulunmaktaydı. Fakat Macar hükümeti tarafından atanan “Ban” adı verilen genel valinin yönetimi altındaydılar.

Tarımın ağır bastığı ve sanayide tarımsal ürünlerin işlendiği Macaristan’da yaşayış düzeyi ilerlememişti. Büyük toprak sahipleri “derebeyler” köylüler üzerinde, oylarını istedikleri gibi kullandırdıkları bir nüfuza sahipti. Macaristan’daki partiler üç eğilim etrafında toplanmıştı: Muhafazakârlar, büyük toprak sahiplerine dayanmaktaydı, aydın burjuvazinin yönettiği ve Yahudi çıkarlarına hizmet eden

222 BCA, 30.10, 232.564.8, Dosya: 4218, 01.05.1929.

223 ATASE, İSH, K: 659, G: 30, B: 30-3.

224 1919’dan itibaren Avrupa diplomasisinde klasikleşmiş iki cephe karşı karşıya bulunmakta idi.

Almanya başta olmak üzere, Avusturya, Macaristan, Bulgaristan revizyoncu cepheyi oluşturmakta ayrıca Birinci Dünya Savaşı sonunda antlaşmalara galip olarak imza atan İtalya’da revizyoncu cephenin karşısında değil yanında yer almıştır. 1935 yılına kadar bu revizyonist cephede bir değişme olmamıştır. Bu dönemden itibaren Almanya’nın Versay Antlaşmasının askeri sınırlamalarını ortadan kaldırması revizyonist cephenin ilk önemli adımı olmuştur. Revizyon işinde Viyana, Berlin gibi düşünmekte, Peşte ise Viyana gibi faaliyetler yapmak istemekte idi. Almanya’nın Versay Antlaşmasının 16 yıllık ömrünü sonlandırması St. Germen, Trianon ve Nöyyi Antlaşmalarını imzalayan devletleri de şahlandırmıştır. Fakat bu şahlanış uzun sürmemiş ve Revizyoncuların cephesinden ilk ayrılan İtalya olmuştur. İtalya Afrika, Doğu Akdeniz ve Balkanlarda yeni bir diplomasi izlemeye başlamıştır. Revizyonist devletlerarasında da farklı bir revizyonizm anlayışı bulunduğunu görmekteyiz. Almanya’nın revizyonizm anlayışı kendi kendine silahlanmaya ve zorunlu askerliğe dayanmakta idi. Macaristan’ın Revizyonizm anlayışı ise Macaristan sınırları dışında kalan Macar ekalliyetlerinin haklarının tanınması, Macaristan’a hukuk eşitliği verilmesi ve Barış yolu ile revizyona gidilmesi üzerine kurulmuştur. Avusturya’ya göre revizyon Avusturya’nın hukukça eşitliğinin kabul edilmesi, Avusturya’nın istiklalini temin edecek kuvvetlerin silahlanmasına izin verilmesidir. Bulgaristan ise Cemiyeti Akvama başvurarak mecburi askerlik usulüne başvurmayacağını Nöyyi Antlaşmasını bozmak istemediğini bildirmiştir. Görüldüğü üzere Avrupa’da bir blok gibi gözüken revizyonistler ilk harekette birbirlerinden ayrılabilecek bir durumdadırlar. (Sadri Ertem, “Anlaşamayan Revizyonistler”, 31 Mart 1935 tarihli Kurun gazetesinden aktaran; Ayın Tarihi, No: 16, Nisan 1935, s. 110-111.)

225 Bu süreçte Türkiye 1930 yılında Lozan’dan kalan sorunları çözüp, Batı Avrupa devletleri ile iyi ilişkiler kurmuştur. Türkiye 1930-1939 yılları arasında bölgesinde statükocu bir politika izleyerek, antirevizyonist grupta yeralmıştır. (Oral Sander, a.g.e., s. 404.)

Liberaller ve 1867 uzlaşmasını kabul etmeyip, Macaristan ve Avusturya’dan ayrılmak isteyen “milliyetçiler” idi226. İşte bu milliyetçi düşüncenin bir sonucu olarak kurulmuş olan MOVE savaş sonrasında topraklarının ve nüfusunun batılı devletler tarafından yağma edilmesi üzerine Turan şubesi aracılığıyla yönünü doğuya çevirmiştir. Bunun sonucunda MOVE cemiyetinin Anadolu’da Mustafa Kemal tarafından başlatılmış olan Türk Kurtuluş Savaşını da yakından takip ettiği görülmektedir. Gerek ırki olan bağ gerek I. Dünya Savaşı sonrası Macaristan’ın siyasi ve iktisadi çıkarlarından dolayı MOVE cemiyeti Anadolu’ya büyük önem vermiş ve pek ciddi bir muhabbet ve bağlılık göstermiştir227. Bu sebeple MOVE cemiyeti, Anadolu’ya yardım etmek ve aynı amaçta Anadolu’nun nüfuz ve tesirini arttırmak için hizmet eden bir teşkilat kurma girişimlerinde de bulunmuştur.228

MOVE’nin Turan şubesi ise bu dönemde Turan âleminde bir siyasi ve iktisadi birlik oluşturmak amacıyla faaliyet yapmaktadır229. Türk-Macar ilişkilerinin takviyesine ve muhabbetlerine bir başlangıç olmak üzere Macarlar daha Milli Mücadele döneminde orduya istihkâm subayı ve Anadolu’ya maden, elektrik ve şimendifercilik için en iyi mühendisleri ve bilhassa “İmalat-ı Harbiye Fabrikaları”

için meşhur “Skoda Silah Fabrikası”nın en iyi mühendislerini ve ustabaşlarını vermeye hazır olduklarını da bildirmiştir230. Görüldüğü üzere en iyi Macar bilginleri ve en iyi Macar Tayyarecileri ve Süvari Subaylarının Panturanizm emeline hizmet için koşup gelmeye ve hizmette bulunmaya hazırdırlar231. Bu dönemde bazı Türk subayları da Macaristan’da tedavi görmüştür232. Gelecekte birliği sağlamak amacı ile Avrupa’nın batısından Avrupa’nın her tarafına kadar Anadolu’nun emel ve idamına tâbi ve hizmet eden bir istihbarat ve propaganda merkezi kurmak ve bu konuda bir matbaa bile tahsis edilerek Macaristan’da ve diğer ülkelerde ellerine geçirdikleri matbuatı bu amaca hizmet ettirmek ve Avrupa merkeziyle Anadolu arasında emin bir haberleşme ve irtibat kanalı vücuda getirmekde planlanmıştır233.

226 Renouvin, a.g.e., s. 85.

227 ATASE, İSH, K: 1164, G: 123, B: 123-2a.

228 ATASE, İSH, K: 1164, G: 123, B: 123-2a; ATASE, İSH, K: 1164, G: 123, B: 123-2.

229 ATASE, İSH, K: 1164, G: 123, B: 123-2.

230 ATASE, İSH, K: 1164, G: 123, B: 123-2.

231 ATASE, İSH, K: 1164, G: 123, B: 123-2.

232 ATASE, İSH, K: 208, G: 82, B: 82-1.

233 ATASE, İSH, K: 1164, G: 123, B: 123-2.

Macarlar bu faydalı faaliyete 1920’den beri önem vermeye başlamışlar ve bu konuda Anadolu’ya çok büyük değer vermişlerdir.234 Öyle ki Anadolu aleyhine yapılan faaliyetlere karşı Macarlar ve özellikle MOVE cemiyeti ise Anadolu ile samimi ilişkiler kurmaya önem vermiştir. Bunun sonucu olarak Macaristan’da resmi ve gayri resmi toplantılarda Anadolu aleyhine yapılan faaliyetlere ilgi göstermemişlerdir235. Mustafa Kemal’in başkanlığındaki “Heyet-i Temsiliye”ye Macaristan’dan haberlerin gelmesi iki taraf arasındaki haberleşme ağının kurulduğunu göstermektedir236. Ayrıca Trakya Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinden olan bazı kişilerin Sofya üzerinden Budapeşte’ye giderek Ankara’nın memurları sıfatıyla ve Ankara ile temas edecekleri vaadiyle Macaristan ile görüşmeler yapmışlar ve Turan Cemiyetine müracaat ederek Anadolu Hilal-i Ahmer-i adına Macarlardan yardım toplamaya teşebbüs etmişlerdir237. “Macaristan İşleri Hakkında” başlıklı Başkumandan Mustafa Kemal Paşaya 5 Temmuz 1921 tarihinde gönderilen raporda Macaristan ile kurulacak ilişkinin ne şekilde kurulacağı ve ilişkilerin geliştirilmesi için neler yapılması gerektiği hakkında şunlar yazılmıştır: 1921 yılında Macar Hükümetinin Anadolu ile ciddi bir bağ kurmak istediği ve bu vesile ile Avrupa’nın ortasında Macaristan’da Anadolu için önemli bir merkez kurmanın gerekliliğinin238 izahı şöyle yapılmıştır:

1- Uygun bir şekilde subay ve fabrika mühendisleri, maden mühendisleri, istihkâm ve tayyare zabitleri ve savaş malzemesi almaktan başka,

2- Avrupa’nın göbeğinde Anadolu emeline hizmet edecek bir istihbarat ve propaganda merkezi oluşturmak,

3- Gerek Macaristan’da ve gerek çevre ülkelerde Anadolu aleyhine çalışan çeşitli grupları ve Avrupa’da ve bütün dünyadaki gerek yabancı ve gerekse içimizdeki namertleri susturmak,

4- Macaristan’ı pay eden Romanya, Yugoslavya ve Çekoslovakya’ya karşı Macarların oluşturmakta oldukları komite teşkilatından Anadolu içinde maddi ve fiili siyasi faydayı sağlamak,

234 ATASE, İSH, K: 1164, G: 123, B: 123-2.

235 ATASE, İSH, K: 1164, G: 123, B: 123-3a.

236 ATASE, ATA-ZB, K: 32, G: 11, B: 11-3.

237 ATASE, İSH, K: 1164, G: 123, B: 123-3a.

238 ATASE, İSH, K: 1164, G: 123, B: 123-5.

Bu bağlamda Macarlar Romanya’ya karşı Romanya topraklarında kalan Macarları ve Yugoslavya’ya karşıda Katolik olanları, Hırvatistan, Bosna-Hersek ve Kuzey Arnavutluk’taki İslamlar ve Katolikler kullanmaktaydı239. Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Macaristan ile Anadolu arasındaki ilişkilerin MOVE cemiyeti ve onun hamisi olan Amiral Horthy ile İtilaf Devletlerinin ve Yunan Hükümetinin haberi olmadan gizli bir şekilde kurulması gerektiği de belirtilmiştir240. “Szeged Idea” Kasım 1919’dan Mart 1944’e kadar Macaristan’ı yönetmiştir.241

1921 yılında Macaristan Darülfünun ve Mekteb-i Âliye gençleri Mustafa Kemal’e ve Türk Kurtuluş Savaşına verdikleri desteklerini belirten şu mektubu göndermişlerdi242:“Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine Devletlû Efendim Hazretleri!

Turan ırkından ufacık fakat hakiki bir unsuru olan Macarlığın biz münevver gençleri Türkiye Büyük millet Meclisi Reisi Kuvay-ı Milliye başkumandanı ve turanın nişîn ruhlu mücessim haşmeti olan devletlû efendimiz hazretlerine en derin kalbi muhabbetlerimize tercüman olan vefakâr duygu ve teveccüh ediyoruz. Bize hayat için ümitler ruhumuza kuvvetler bahşeden İnönü ve umumiyetle İzmir mütarekelerinde hak ve istiklal uğrunda kazandığınız muzafferiyetlerinizi tebriğe cesaret ediyoruz.

Hak ve hakikat menba’ından aldığınız o şanlı mübarek bayrakla o gâmkar arzunuz çelik kılıncınızla şarkda İnönü ovalarında o arslan varken topraklarında kazandığınız muzafferiyetlerin etrafa saçtığı kahramanlık şu’lelerine karşı durulamaz bir kuvvetle bütün turan kardeşlerini orada muzafferiyet sahasında zikrettiğinden Turanın mukaddes bayrağı altına cezb eden turanın yol gösterici yıldızını nurlandırdı, nura kattırdı. Böyle zamanlarda eski turan ‘âdâtı vechi üzere gönderilmesi mu’tâd olan altunlu bir mücevherli armağanları ey Türk kardeşler sizlere gönderemiyorsakta hürmet muhabbet ve samimiyetlerle devletlû genç kalplerimizi ümitlerle dolu genç ruhlarımızı takdim ediyoruz. Onları lütfen kabul ediniz. Her vakit aynı itibarla kalması ve hiçbir suretle solmaması için demir mahfazalarda muhkem sandıklarda muhafaza ediniz. Turanın büyük Allah

239 ATASE, İSH, K: 1164, G: 123, B: 123-5.

240 ATASE, İSH, K: 1164, G: 123, B: 123-6.

241 Ulusal Ordu (National Army) Amiral Miklós Horthy idaresinde toplanır. Horthy eski orduyu Szeged Idea’ya göre düzenler ve bu fikir Macaristan’ı Kasım 1919’dan Mart 1944’e kadar idare etmiştir. MOVE Kasım 1919’dan Aralık 1921’e kadar yeni sağ ve onun askeri gücü Macaristan’ı yönetmiştir. (Crampton, Ibid, p. 84.)

242 CA (T.C. Cumhurbaşkanlığı Arşivi), K: 1/535(139-1), F: 139, Bno: 139-1.

pazılarınıza kuvvet kılıçlarınıza şiddet versin sarsılmaz ümitlerle daha haberlerinizi getirecek şark yollarına bakıyor ve muvaffakiyetiniz için dua ediyoruz.”

Gazi Mustafa Kemal, Macar Darülfünun ve Mekteb-i Âliye gençlerine teşekkürünü 19 Nisan 1923 tarihli şu mektubu ile iletmiştir243:“Türkiye Büyük Millet Meclisi riyaseti kalem mahsus müdüriyeti; Macaristan Darülfünun ve Mektebi âlisi ve talabet derneğine müctemi’ Macar gençlerine Fedakâr Türk ordusunun ihrâz eylediği muzafferiyet münasebetiyle hakkımızda izhar olunan hissiyat hayr havahaneden pek mütehassıs oldum. Kardeş millet gençlerinin kalbinden kopup gelen bu ateşli ve samimi duygular bizce en nazar-ı karib her yerlerden çok kıymetlidir. Cümlenize teşekkürler eder, milletlerimiz için ‘abide-i sadetler temenni eylerim.”

Macaristan’da gazeteler, savaşa ilişkin haberlere yer verdikten sonra Türk halkının kurtuluş mücadelesini de yakından izlemiştir244. Macaristan’da bu dönemde faaliyet gösteren gazetelerin önemli bir çoğunluğu, Sevr Antlaşmasının yaklaşımı yönünde, Yunan yanlısı haberleri olduğu gibi aktaran, geniş okuyucu kitlesine sahip, İngiliz, Fransız ve Amerikan gazetelerinin etkisindeydi. Türklere düşmanlık güden dünya basınına karşılık, 1920 Aralık’ının sonunda finansmanını Kont Gyula Andrassy’nin sağladığı, István Milotay ile Sándor Peth tarafından sağ eğilimli ulusal birliği tesis etmek amacıyla Magyarság (1920-1946) isimli günlük gazete kurulmuştur. Bu gazete, milli mücadele döneminde muhabirlerini Türkiye’ye göndererek, Macar kamuoyuna doğru haberler ulaştırmaya çalışmıştı245. Macar kamuoyunun Kurtuluş Savaşı’na bakışını, Rásonyi’nin şu sözleriyle aktardığını görüyoruz246: “Trianon barışı hazırlıkları en kötü siyasi tartışmalara yol açtığından Macar kamuoyu kötümser, içe dönük idi… Kemal Paşa’nın cesur ve pazarlık

243 CA, K: 1/535(139-1), F: 139, Bno: 139.

244 Edit Tasnádi, “Macar Medyasında Atatürk İmajı”, Beşinci Uluslararası Atatürk Kongresi Bildiriler, Cilt: I, 8-12 Aralık 2003-Ankara, s. 361. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Fethi Vecdet Erkun, Macar Basınında Mustafa Kemal Atatürk, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2003.

245 Hilmi Ortaç, “Macar Basınında Kurtuluş Savaşı ve Atatürk”, Tarih ve Toplum, Cilt: 36, Sayı:

215, Kasım 2001, s. 8-14,9.

246 Melek Çolak, “Türk-Macar İlişkileri ve Macaristan’da Türk İmajı (XIX. Yüzyıl Sonları-XX. Yüzyıl Başları)”, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Uluslararası İmgebilim Sempozyumu, 26-28 Nisan 2004, Muğla, s. 1-19.

tanımayan isteklerini ve başlangıç hareketlerini, zaferlerini, nefesimizi tutarcasına heyecanla okuyorduk. Bütün bu haberler yere serilen ve ülkesi üçte bire inen Macar ulusunun geleceği için de bir ümit kıvılcımı teşkil ediyordu.” Bu gazete kuruluşundan iki hafta sonra 14 Ocak 1921’de, I. İnönü Zaferi hakkında yaptığı haberde: “Sevinçle bildirilir. Türkler üç yerde Yunan cephesini yardılar247” ifadesi kullanılmıştır.

Budapeşte’de yayımlanan bir gazetede Jolt imzasıyla “Akşam Mektubu”

başlıklı makalede Macarların Sevr Antlaşmasını yırtan ve Mustafa Kemal Paşa kumandasında toprak ve bağımsızlıkları koruyan Türkleri unutmaması gerektiği, zira onlarla aynı topraklardan gelip “Kan kardeşine bak! Irkdaşından ibret al!” tabiriyle ırkdaş oldukları vurgulanmakta, Macarların Batı dünyasının bütün tekniğini öğrenip Doğu’nun ise cesaretini elden bırakmamaları gerektiği belirtilmektedir. Aynı yazıda Macar milletine seslenilerek “Bize ne oldu? Neden Türk sefareti önüne gidip Çok Yaşa! Çok Yaşa! Mustafa Kemal Paşa” diye bağırmıyoruz şeklinde Türk Kurtuluş Savaşını ve kararlılığını gösteren ifadeler kullanılmıştır. Yazının sonlarında Macar milletine şu öğütleri vermiştir: “Bin sene kadar memleketini kılıç ile muhafaza eden bir millet o kılıçtan hiçbir vakit sarf-ı nazar edemez. Eski izlerinden yürü! Milletim!

Yoksa istiklali temin edemezsin!” (10 Eylül 1922)248. Bu dönemde Macar basınına Mustafa Kemal ile ilgili olarak yansıyan değerlendirmelerden biri olan “Kötü teçhizatlı ordusu ile batılı devletler küçük Asya’ya en modern silah ve cephane ile görevlendirilen Yunan orduları karşısına dikildi. Türk ordusu muazzam ve herkesi hayran bırakan bir fedakârlıkla ve kahramanca dövüştü yurdunu düşman işgalinden kurtardı. O’nun azmi ve gayreti mucize yaratarak Türkiye kısa zamanda Avrupalı bir devlete dönüştü. Macar milletinin Türklerin en büyük devlet adamına bakışı daima hayranlık ve saygı olmuştur249” bu düşünce Macarların Türklere olan duygularının bir tezahürü niteliğindedir.

Mustafa Kemal’in önderliğindeki Türk Kurtuluş Savaşının elde ettiği

“Dumlupınar Zaferi” gibi başarılar Budapeşte’de sevinçle karşılanmıştır. Macar

247 L. Rasonyi, “Atatürk Özgürlük Savaşının Macar Basınında Yankıları”, Belleten, Cilt: XLV/1, Sayı: 177, Ocak 1981, s. 79-86.

248 Dolmabahçe Sarayı, Halife Abdülmecit Kütüphanesi, K: 217 (15)-13. Belge için bkz. Ek-9.

249 Fethi Vecdet Erkun, “Macar Basınının Atatürk ve Atatürk İnkılâplarıyla İlgili Yorumu”, Beşinci Uluslararası Atatürk Kongresi Bildiriler, Cilt: I, 8-12 Aralık 2003, s. 388.

tarihçi Lajos Fekete Türk Kurtuluş Savaşı ve Mustafa Kemal hakkındaki düşüncesi Macarların bakış açısını yansıtması açısından önemlidir. Fekete, “Atatürk’ün Anadolu Türklüğünün gelişimi ve ilerlemesini sağlamayan Asyalı Müslüman kültüründen ayrılarak Avrupa medeniyetinde yer almasını, bu medeniyetlerin maddi, manevi tüm argümanlarını kabul ve kendine mal etmesini” istediğini, “onun Türklüğün babası olduğunu” savunmaktadır. “Onun her fikrinin milletinin şu an ve gelecekteki mutluluğuna hizmet ettiğini hayatın bütün alanlarında uygulandığını, faydanın millet için ve millete ait olmasına önem verdiğini” belirtmiştir. Fekete, Atatürk’ün “Türk milletinin menfaatlerini gözeten bir uluslararası politika yürüttüğünü, buna bağlı olarak ittifak yaptığı devletlere bakıldığında Macarların dostluk hislerini zedelemişse de, her devlete karşı bu tutumla yaklaştığını” ifade etmiştir. Ona göre: “Batıda ihtilal ve inkılâpların tedricen elde ettiklerini Atatürk’ün memleketi birdenbire kazandı ve Türk hayatında o kadar derin izler bıraktık ki diğerlerinde bu ancak yüz senede husule gelebilmiştir”. Fekete’ye göre Türk Kurtuluş Savaşının ardından, “Nefsinde hırsı, taraftarlarında kendisine karşı olan sevgiyi yenerek, vakitsiz siyasi ve hukuki meselelerin milli birliği ihlal etmesine müsaade etmemesi, padişahın mahkûmiyetine ait kararı, ancak askeri ve siyasi zaferlere ulaştıktan sonra vermesi250”, Atatürk’ün en büyük başarısı olduğunu belirtmektedir.

Mustafa Kemal’in başlattığı Türk Kurtuluş Savaşı’nın Macarlar tarafından yakından takip edilmekle beraber askeri alanda destek vermeye hazır oldukları da anlaşılmaktadır. Bunun nedenlerinden biri Macarların bu dönemde Turan dünyasında siyasi ve ekonomik birlik kurma düşüncesidir. Mustafa Kemal’in Sevr dayatmalarını kabul etmeyerek ardından Lozan Antlaşmasını imzalaması Macarlarda Trianon Antlaşmasının zincirlerini kırabilecekleri düşüncesini yaygınlaştırmış ve umut ışığı olmuştur. Ayrıca Macar basınında da Lozan’da Sevr Antlaşmasının mezara gömüldüğü; Sevr’in ölümünün Lozan’da Türkiye’nin yeniden doğuşu, Dünya Savaşından sonra, 183 günde Avrupa’nın ilk ciddi barışa kavuşması ve en büyük, örnek olaya ulaşması yönünde değerlendirmeler yapıldığı görülmektedir.

250 Fekete Lajos, Yeni Türkiye, Çeviren: Tayyip Gökbilgin, Maarif Matbaası, İstanbul 1940, ss 1-6.