• Sonuç bulunamadı

TÜRK KAYNAKLARI IŞIĞINDA TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİ (1923-1950)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TÜRK KAYNAKLARI IŞIĞINDA TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİ (1923-1950)"

Copied!
514
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH (TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİ)

ANABİLİM DALI

TÜRK KAYNAKLARI IŞIĞINDA TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİ

(1923-1950)

Doktora Tezi

Yücel NAMAL

Ankara-2013

(2)

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH (TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİ)

ANABİLİM DALI

TÜRK KAYNAKLARI IŞIĞINDA TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİ

(1923-1950)

Doktora Tezi

Yücel NAMAL

Tez Danışmanı

Prof. Dr. İzzet ÖZTOPRAK

Ankara-2013

(3)
(4)
(5)

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER………..…………...…...…..I ÖZET……….……….……….V ABSTRACT………..…….…………..VII ÖNSÖZ………...……..…..X KISALTMALAR………..……….………….………..….XIV

GİRİŞ………..…………...………..1

BİRİNCİ BÖLÜM CUMHURİYET DÖNEMİ ÖNCESİNDE TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİ (1911–1922) 1.1. XX. YÜZYIL BAŞLARINDA TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİ……….……..…12

1.1.1. Trablusgarp Savaşı ve Türk-Macar İlişkileri……….….……...….…..…12

1.1.2. Balkan Savaşı ve Türk-Macar İlişkileri………...…..…..16

1.1.3. Birinci Dünya Savaşı ve Türk-Macar İlişkileri………...…...26

1.1.3.1. Siyasi Alanda Türk-Macar İlişkileri………...….…....….26

1.1.3.2. Askeri Alanda Türk-Macar İlişkileri………..…...……..32

1.1.3.3. Ekonomik Alanda Türk-Macar İlişkileri………...………..36

1.1.3.4. Sağlık Alanında Türk-Macar İlişkileri………...………38

1.1.4. Türk Kurtuluş Savaşı ve Türk-Macar İlişkileri……….……….……...47

İKİNCİ BÖLÜM CUMHURİYET DÖNEMİNDE SİYASİ ALANDA TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİ (1923-1950) 2.1. ATATÜRK DÖNEMİ SİYASİ ALANDA TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİ…....58

2.1.1. Siyasi İlişkiler ve Yapılan Antlaşmalar.…………..……….…...……...…....58

2.1.1.1. Türkiye-Macaristan Dostluk Antlaşması……….………...…...64

2.1.1.2. Türkiye-Macaristan İkamet Antlaşması…………..…….…………...65

2.1.1.3. Türkiye-Macaristan Bîtaraflık, Uzlaşma ve Hakem Antlaşması……….67

(6)

2.1.1.4.Türkiye-Macaristan İadei Mücrimin ve Cezai Mevadda Adli Müzaheret

Mukavelenamesi………..………...……..70

2.1.1.5. Balkan Antantı ve Türk-Macar İlişkileri……….……..…….…..…71

2.1.1.6. Macar Gazetecilerin Türkiye Ziyareti.………...80

2.1.1.7. İstanbul Parlamentolar Konferansı ve Macaristan…………...……..…..85

2.1.1.8. Türkiye-Macaristan Konsolosluk Mukavelesi…………..……….…..…89

2.1.1.9. Türkiye-Macaristan Hukukî ve Ticari Mevaddı Adliyeye Müteallik Mütekabil Münasebetlere Dair Mukavelename………....92

2.2.1. Karşılıklı Elçiliklerin Açılması ve Elçiler……….……..…….…….93

2.2.1.1. Türkiye’de Macar Elçiliğinin Açılışı………..….……...……..93

2.2.1.2. Macaristan’da Türk Elçiliğinin Açılışı………..…………...….99

2.2.1.3. Hüseyin Vasıf Çınar’ın Budapeşte Elçiliğine Atanması…………..…..104

2.2.1.4. Behiç Erkin’in Budapeşte Elçiliğine Atanması………...…...106

2.2.1.5. Jungert-Arnóthy Mihály’nin Ankara Elçiliğine Atanması………110

2.2.1.6. Máriássy Zoltán’ın Ankara Elçiliğine Atanması………....…...114

2.3.1. Karşılıklı Diplomatik Ziyaretler………..…..….117

2.3.1.1. Türk Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü’nün Macaristan Ziyareti……...117

2.3.1.2. Macar Dışişleri Bakanı Walko’nun Ankara Ziyareti………....….120

2.3.1.3. Macar Başbakanı Kont Bethlen’in Ankara Ziyareti………..129

2.3.1.4. Başbakan İsmet İnönü’nün Macaristan Ziyareti……….….…..…142

2.3.1.5. Macar Başbakan Gömbös’ün Ankara Ziyareti………..……...….152

2.3.1.6. Macar Milletvekillerinin Ankara Ziyareti………..……….…...178

2.3.1.7. Türk Milletvekili Heyetinin Macaristan Gezisi………..……...…182

2.3.1.8. Tevfik Rüştü’nün Macaristan Ziyareti………...……….….…..187

2.2. İNÖNÜ DÖNEMİ SİYASİ ALANDA TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİ…...…..189

2.2.1. İkinci Dünya Savaşı Sırasında Türk-Macar İlişkileri……….…….…...189

2.2.2. İkinci Dünya Savaşı Sonrasında Türk-Macar İlişkileri………...208

(7)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

CUMHURİYET DÖNEMİNDE KÜLTÜREL ALANDA TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİ (1923-1950)

3.1. EĞİTİM ALANINDA TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİ……….………….219

3.1.1. Macaristan’da Eğitim Gören Türk Öğrenciler………....…....223

3.1.2. Macar Akademisyenlerin Türkiye Ziyareti………...…….….228

3.1.3. Türk-Macar Öğrenci ve Akademisyen Değişimi………...…..….….….237

3.1.4. Budapeşte Beynelmilel Talebe Kongresi………...……...…241

3.1.5. Türk Darülfünun Öğrencilerinin Budapeşte Gezisi…………..….…..…..….244

3.1.6. Macar Darülfünun Öğrencileri’nin İstanbul Gezisi………….……....……...247

3.1.7. Atatürk’ün Macar Darülfünun Öğrencilerine Hediyesi………...…257

3.1.8. Macaristan Szeged Coğrafya Enstitüsü’nün Türkiye Seyahati…………...…259

3.1.9. Türk Öğretmenlerin Macaristan Gezisi………..….……...….261

3.1.10.Türkiye’de Üniversite Reformu ve Macar Akademisyenler..…………...….264

3.2. SPOR ALANINDA TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİ……….….……270

3.2.1. Güreş Alanında Türk-Macar İlişkileri………..……...…...……270

3.2.2. Futbol Alanında Türk-Macar İlişkileri………..………..…....…...280

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM CUMHURİYET DÖNEMİNDE EKONOMİ ALANINDA TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİ (1923-1950) 4.1. TİCARET ALANINDA TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİ……….…..290

4.1.1. 1926 Yılı Türkiye-Macaristan Ticaret ve İkamet Antlaşması…………...….293

4.1.2. 1930 Yılı Türkiye-Macaristan Mü’nakid Ticaret Mukavelenamesi……...295

4.1.3. 1933 Yılı Türkiye-Macaristan Takas Antlaşması (Kliring Antlaşması)…...297

4.1.4. Macaristan’a Zonguldak Maden Havzasından Taşkömür İhracı………...299

4.1.5. 1934 Yılı Türkiye-Macaristan Ticaret Sözleşmesi ve Ödeme Antlaşması….301 4.1.6. 1935 Yılı Türkiye-Macaristan Ticaret Sözleşmesi ve Kliring Antlaşması...301

(8)

4.1.7. 1937 Yılı Türkiye-Macaristan Ticaret ve Ödemelere İlişkin Sözleşme...303

4.1.8. Macarlarla Mübadele Edilecek Demir ve Çelikler Hakkında 15 Aralık 1941 Tarihinde Teati Olunan Notalar………..………...……..…………..…...308

4.1.9. 1942 Yılı Türkiye ile Macaristan Arasında, Sümerbank ile TİTAŞ’ın Macaristan’da Kâin Manfred Weiss ve Mavag Firmalarıyla Akdetmiş Oldukları İki Mukavelenin 3 Mayıs 1941 Tarihli Türk-Macar Ticaret Anlaşması Hükümleri Haricinde Olarak Tatbikine Müsaade Edilmesi Hakkında Antlaşma…….…...309

4.1.10. 1943 Yılı Türkiye - Macaristan Ticaret ve Tediye Antlaşmaları…….…...310

4.1.11. 1949 Yılı Türkiye –Macaristan Ticaret ve Ödeme Antlaşmaları………...311

4.2. TARIM ALANINDA TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİ………..………….312

4.2.1. Türk Şeker Sanayinin Kuruluşu ve Macar Uzmanlar………..…...…....327

4.2.1. Türkiye’de Tarım Alanında Çalışan Macar Uzmanlar..…………..…...…....333

4.3. HAYVANCILIK ALANINDA TÜRK-MACAR İLİŞKİLERİ…………...….336

4.3.1.Türkiye’de Hayvancılık Alanında Çalışan Macar Uzmanlar…………..….…345

BEŞİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE’DE MACARLAR (1923-1950) 5.1. TÜRKİYE’DE MACAR NÜFUS ………..………..………....348

5.2. TÜRKİYE’DE MACAR UZMANLAR..………..…………..…………..355

5.3. TÜRK VATANDAŞLIĞINA GEÇEN MACARLAR…...…………..………403

SONUÇ……….………408

KAYNAKÇA………..….……422

EKLER………...………..…461

ÖZGEÇMİŞ……….………496

(9)

ÖZET

Türk-Macar ilişkileri tarihin ilk devirlerinden itibaren başlamış ve uzun süre iç içe yaşamaları, akrabalık bağlarını doğurmuştur. Osmanlı’nın Mohaç zaferinden sonra, Macaristan’daki Türk egemenliği döneminde de karşılıklı etkileşimler devam etmiştir. 19. yüzyıl sonundaki Türkoloji çalışmaları, Osmanlı Devleti ile olan iyi ilişkiler, Birinci Dünya Savaşı sırasında Türkler ve Macarların müttefik olmaları nedeniyle, Macar kamuoyunda “dost ve kardeş” Türk imajı güçlenmiştir. Macarlar, Türk Kurtuluş Savaşını, Türkiye Cumhuriyeti’nin yeniden inşasını hayranlıkla izlemiş ve desteklemişlerdir. Atatürk’ün bu nedenlerle Türk-Macar ilişkilerine verdiği önemden dolayı, 1923-1938 yılları arasında siyasi, ekonomik ve kültürel alanda bu dostluk daha da perçinlenmiştir. Bu dönemde yapılan dostluk, tarafsızlık ve konsolosluk antlaşmalarıyla siyasi ilişkiler gelişmiştir.

Atatürk’ün Macaristan elçiliği görevine kendisine yakın olan Hüsrev Gerede, Behiç Erkin ve Ruşen Eşref Ünaydın’ı ataması Türk-Macar diplomatik ilişkilerine verdiği önemi göstermesi açısından önem taşır. Horthy’nin de Türkiye’ye çoğunlukla Türkçe konuşabilen diplomatlarını göndermesi Türk-Macar diplomatik ilişkilerine gösterilen hassasiyetin karşılıklı olduğunu göstermektedir. Karşılıklı elçiliklerin kurulmasının ardından artan siyasi ilişkilerin sonucu olarak Macar Başbakanı Bethlen’in 1930 yılında Türkiye ziyaretini 1931 yılında T.C. Başbakanı İsmet Paşa’nın Macaristan’a ziyareti takip etmiştir. Türk-Macar dostluğunun tezahürüne vesile olan bu ziyaretler ve Atatürk’ün izlediği akıllı ve ince politika, Türkiye’nin Balkan Paktı’na katılmasının neden olduğu kopukluğu gidermiş, ilişkileri tekrar iyileştirmiştir. Türkiye’nin bu döneme kadar tarafsızlık antlaşmalarını genellikle komşu ülkelerle imzalamasına rağmen, bu konuda Macaristan’a bir istisna yapılarak, Balkan Paktı’nın hemen ardından Türk-Macar tarafsızlık antlaşması kabul edilmiştir.

Bu durumun nedenini Numan Menemencioğlu, “tamamen duygusal ve ırksal”

olduğu şeklinde ifade ederek, Türkiye ve Macaristan arasındaki ilişkilerin diğer ülkeler arasındaki ilişkilerden farklı bir yönü bulunduğunu ortaya koymuştur.

(10)

1923-1950 arası dönemde tarım, hayvancılık ve ticaret alanında da Türk- Macar ilişkilerinin yoğun olduğu görülmektedir. Bu dönemde ziraat eğitimi için Macaristan’a aralarında Fethi Vecdet Erkun’un da olduğu pek çok öğrenci gönderilmiştir. Ayrıca Türkiye’de modern şartlarda tarımın uygulanması için Macar ziraat makineleri ithal edilmiştir. Tarım ve hayvancılık alanındaki Türk-Macar ilişkilerinin bir diğer boyutu da Türkiye’de modern tarım ve hayvancılık tekniklerinin uygulanması amacıyla aralarında çiçekçilik uzmanı Kabicsar Laszlo, Profesör Louis Yerd, zootekni uzmanı Profesör Welmann, Dr. Çiki ve Nadaskai Istvan, mera ve çayır uzmanı Kolbai Karoly’nin olduğu uzman kişilerin istihdam edilmesidir. Ayrıca Türkiye’nin inşasında görev alan Macar uzmanlar: Ankara Hipodromu, Ankara Jokey Kulübü, Ankara stadyumu, Yeşilköy Havaalanı gibi pek çok kurum ve kuruluşu yapmıştır.

İkinci Dünya Savaşı’ndaki süreçte Macaristan’ın Nazi ve sonrasında Sovyet işgali altına girmesi, bu dönemdeki Türk-Macar ilişkilerini zayıflatmışsa da Türk- Macar dostluğuna gölge düşürmemiştir. 1943 yılında Macaristan’da “Macar-Türk Dostluk Cemiyeti”nin kurulması açısından bu dönem Türk-Macar ilişkileri önem taşımaktadır. Macaristan’ın Nazi işgali sırasında başbakan Miklos Kallay’ın Budapeşte Türk elçiliğine sığınması ve uzun süre burada misafir edilmesi bu dönemdeki Türk-Macar dostluğunu göstermesi açısından önemlidir. Savaş sonrasında Macaristan’da çıkan kıtlık dolayısıyla Türk Kızılayı Macarlara yardıma koşmuştur. 1923-1950 yıllarını içeren Türk-Macar ilişkilerinin önemli bir kısmını kültürel alandaki ilişkiler oluşturmaktadır. Bu dönemdeki siyasi ve diplomatik ilişkilerin pekişmesinde, dönemin kültürel ilişkileri de etkili olmuştur.1923-1950 yılları arasında Türkiye’de birçok Macar’ın yaşıyor olması, Macar uzmanların modern Türkiye’nin inşasında çalışıyor olması, bazılarının da kendi vatanlarından ayırmadıkları Türkiye’nin vatandaşlığına geçmesi, bir kısım Macar bilgininin, örneğin: Ignác Kúnos’un Türk folkloruna, Lajos Fekete’nin Türk arşivciliğine, Béla Bartók’un Türk halk müziğine, Gyula Nemeth’in Türk diline, Gyula Meszaros’un Türk etnograyasına, László Rásonyi’nin Türk tarihine ve Antal Réthly’nin Türk meteorolojisine katkıları açısından önem taşır.

(11)

ABSTRACT

Turkish-Hungarian relations have started from the early eras of history and since they had lived together for a long time, the kinship occurred. After the Mohács victory of Ottoman, the mutual interactions had also been sustained during the Turkish ruling in Hungary. The “friend and brother” image of Turks grew stronger in the Hungarian public opinion due to the Turcology studies at the end of 19th century, good relations with Ottoman Government, becoming an ally of Turks with Hungarians during the First World War. Hungarians watched and supported the Turkish Independence War, rebuilding of Turkish Republic with admiration. Since Atatürk gave importance to the Turkish-Hungarian relations due to such reasons, this friendship strengthened more in the political, economic and cultural fields between 1923-1938. The political relations developed through the friendship, impartiality and consulate agreements during that period.

Assigning of Hüsrev Gerede, Behiç Erkin and Ruşen Eşref Ünaydın who were close to him by Atatürk to the Hungarian embassy office is important to show that Atatürk gave importance to the Turkish-Hungarian diplomatic relations. Mostly sending the diplomats, who spoke Turkish, by Horthy to Turkey also shows that the sensitivity against the Turkish-Hungarian diplomatic relations was mutual. As a result of increasing political relations following establishing the mutual embassies, visiting of Hungarian Prime Minister Bethlen Turkey in 1930 was followed by visiting of Turkish Prime Minister İsmet Pasha Hungary in 1931. Those visits, which showed the Turkish-Hungarian friendship, and the smart and delicate policy, followed by Atatürk, removed the disconnection, since Turkey participated in the Balkan Pact, and improved the relations again. Even though Turkey, in general, signed the impartiality agreements with the neighbor countries, an exemption was made to Hungary and the Turkish-Hungarian impartiality agreement concluded immediate after the Balkan Pact. Numan Menemencioğlu explained the reason of this situation as “completely sentimental and racial” and showed that the relations

(12)

between Turkey and Hungary had a different angle than the relations with other countries.

It is observed that Turkish-Hungarian relations were profound in the agriculture, cattle-breeding and trade fields during the period between 1923-1950.

During that period, many students, whom Fethi Vecdet Erkun also participated in them, were sent to Hungary for agriculture education. In addition, the Hungarian agriculture machines were imported to Turkey in order to apply the agriculture under the modern conditions. Another dimension of Turkish-Hungarian relations in the agriculture and cattle-breeding fields was to employ the experts whom there were flower expert, Kabicsar Laszlo, Professor Louis Yerd, zoo-technique expert, Professor Welmann, Dr. Csiki and Madaskai Istvan, pasture and meadow expert, Kolbai Karoly, among them in order to apply the modern agriculture and cattle- breeding techniques in Turkey. Furthermore, the Hungarian experts, who worked in the construction of Turkey, built many institutions and organizations such as Ankara Racetrack, Ankara Jokey Club, Ankara stadium, Yeşilköy Airport.

Despite the invasion of Hungary by Nazi during the Second World War and then, by Soviet led to weakening of Turkish-Hungarian relations during that period, it could not destroy the Turkish-Hungarian friendship. Turkish-Hungarian relations are important during that period regarding establishing the “Turkish-Hungarian Friendship Association” in Hungary, 1943. Sheltering of prime minister, Miklos Kallay in Turkish Embassy in Budapest during the Nazi invasion of Hungary and lodging him there for a long time are important to show the Turkish-Hungarian friendship during that period. Turkish Red Crescent provided the help to Hungarians due to the scarcity in Hungary after the War. The significant part of Turkish- Hungarian relations during 1923-1950 includes the relations in the cultural field. The cultural relations were also effective in the strengthening of political and diplomatic relations during that period. Living of many Hungarians, working of Hungarian experts in the construction of modern Turkey, conferring citizenship to some Hungarians whom they acknowledged Turkey as their homeland during 1923-1950

(13)

have significance regarding the contribution of some Hungarian scholars, for example, to the Turkish folklore by Ignác Kúnos, Turkish archiving by Lajos Fekete, Turkish folk music by Béla Bartók, Turkish language by Gyula Nemeth, Turkish ethnography by Gyula Meszaros, Turkish history by László Rásonyi and Turkish meteorology by Antal Réthly.

(14)

ÖNSÖZ

Tezimizde 1923-1950 yıllarını kapsayan dönemde, Macaristan’ın siyasi durumu ve Türkiye ile olan ilişkilerinin yapısını oluşturan, ekonomiden dış politikaya, tarımdan sanayiye; siyasi, kültürel ve ekonomik alanlara dair ilişkilerinin panoramasını çizmeye çalıştık. İşte, çalışmamızdaki amaç, Türk-Macar ilişkilerinin 1923-1950 yılları arasındaki sürecinin gelişimini ortaya koymaktır. Bu nedenle tezimizde Türk-Macar ilişkileri, başlangıcından ele alınıp, Milli Mücadele öncesindeki ve Milli Mücadele döneminde olan gelişim seyrine değinilerek, Cumhuriyet öncesi dönemdeki ilişkilerin durumu ve bunun Cumhuriyet sonrası ilişkilere olan etkisi değerlendirilmiştir. Tezimizde; Cumhuriyet döneminde Türk- Macar ilişkilerinin 1923-1950 yılları arasındaki siyasi, kültürel ve ekonomik alanda hangi düzeyde olduğu, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında Macar uzmanların katkıları, Atatürk inkılâplarının Macaristan’daki yankıları, karşılıklı diplomatik ziyaretler, antlaşmalar ve bunların Türk-Macar ilişkileri üzerine etkisi, II.

Dünya Savaşı öncesinde Macaristan’ın izlediği revizyonist politikanın Türk-Macar ilişkilerine tesiri ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Tezin asıl problemi: Trianon Antlaşması’yla kurulan Macaristan’ın toprak ve nüfus kaybetmesinden dolayı durumundan memnun olmayıp, “revizyonist” bir dış politika izlemesinin yanında, Lozan Antlaşması’yla kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut durumu korumak amacıyla “antirevizyonist” politika yürütmesine rağmen, geliştirilen ilişkilere değinilerek, özellikle Türkiye’ye olan bakış açısının da verilmeye çalışılmasıdır. Bu bağlamda takip edilen iki farklı politikaya karşın, Türk-Macar ilişkilerini daha iyi ortaya koyabilmek ve üzerinde hemen hemen hiç durulmamış bir dönem olan 1923-1950 sürecinde Macaristan’da siyasi anlamda nelerin yaşandığını da gösterebilmektir. Bugüne dek yapılan çalışmalarda bu dönemin ele alınmamış olması ya da genellikle Avrupa ülkeleriyle ilişkilerin alt başlığı olarak kısaca değinilmiş olması, Türk-Macar ilişkileri üzerine siyasi, kültürel ve ekonomik alanda yapılan bir değerlendirmeyi içeren bu tez ile bu alandaki önemli bir boşluğu doldurmaktır. Türk-Macar ilişkileri incelenirken böylece dönemin önemli gelişmeleri yakından takip edileceği gibi bu ilişkiler üzerinden

(15)

döneme dair de önemli tespitlere ulaşılacaktır. Böylece Türk-Macar ilişkilerinin bu tarihi süreçteki değişimleri ortaya konulabilir. Bu bakımdan yöntem olarak, sürekliliğinin takibi için 1923-1950 yıllarını kapsayan dönem çerçevesinde Türk- Macar ilişkilerini konu edinen bu çalışma, giriş ve beş bölümden oluşmaktadır.

Giriş kısmında, tarihin en erken dönemlerine kadar uzanan Türk-Macar ilişkilerinin siyasi, ekonomik ve kültürel durumu, XX. yüzyılın başlarına kadar olan süreçteki tarihsel gelişimi verilmiştir.

Birinci bölümde, XX. yüzyılın başlarında, yani Trablusgarp ve Balkan savaşları sırasında Macarların Türklere yaptıkları yardımların siyasi, askeri ve ekonomik durumunun tespiti ve Birinci Dünya Savaşı döneminde Türkler ve Macarların müttefik olmaları nedeniyle, Macar kamuoyundaki “dost ve kardeş”

Türk imajının; siyasi, askeri ve ekonomik ilişkilere yansıması üzerinde durulmuştur.

Birinci Dünya Savaşı sonrasında Macaristan’ın siyasi durumu, Türk Milli Mücadelesi sürecinde Macarların yaptıkları yardımlar ve bunun Türk-Macar ilişkileri üzerine etkisi ele alınarak, Trianon Antlaşması sonrasında toprak ve nüfus kaybeden Macaristan’da çıkan “ekalliyetler” ve “revizyon” sorununa değinilmiştir. Ayrıca müttefikleri Türklerin Trianon benzeri Sevr Antlaşması’nı kabul etmeyip, bağımsızlık savaşına girişmeleri Macarları etkilemiş, Türk Kurtuluş Savaşı’nı ve önderi Mustafa Kemal’i hayranlıkla izleyerek, destekledikleri ve bunun Macar basınında yankıları anlatılmıştır.

İkinci bölümde, 1923-1938 döneminde Türk-Macar siyasi ilişkileri karşılıklı elçiliklerin kurulması üzerine artan siyasi ilişkiler sonucunda imzalanan antlaşmalar ve bu atmosferde sıklıkla yapılan diplomatik ziyaretler, 1938-1950 döneminde ise; II.

Dünya Savaşı sırasında Türkiye’nin savaş dışında kalmaya çalışmasına karşın Macaristan’ın Trianon Antlaşması’yla kaybettiği toprak ve nüfusu geri almak amacıyla izlediği “revizyonist” politikanın onu da savaşın içine çekmesinin sonuçları, savaş sırasında Nazi ve Sovyet işgalleri altındaki Macaristan’ın durumu,

(16)

savaş sonrasında Sovyet işgalinin sürmesinin siyasi alanda Türk-Macar ilişkilerine etkisi anlatılmıştır.

Üçüncü bölümde, 1923-1950 döneminde kültürel alanda Türk-Macar ilişkileri bakımından hem eğitim hem de spor alanındaki ilişkiler ele alınmıştır. Eğitim alanında; Macaristan’a eğitim için gönderilen öğrenciler ve bu öğrencilerin döndüklerinde ülke kalkınmasına katkıları, buna karşılık Türkiye’de eğitim alanında çalışan uzmanların katkıları, karşılıklı akademik ziyaretler sonucunda öğrenci ve akademisyen değişim fikrinin gündeme gelmesi ve spor alanında ise, Macar uzmanların etkisi ve karşılıklı yapılan müsabakalar çerçevesinde kültürel boyutlar ele alınmıştır.

Dördüncü bölümde, 1923-1950 döneminde Türk-Macar ticari ilişkilerinin başlaması ve yapılan ticaret, takas(kliring) ve ödeme antlaşmaları ile tarım ve hayvancılık alanındaki ilişkiler çerçevesinde karşılıklı ekonomik ilişkilerin gelişim süreci üzerinde durulmuştur.

Beşinci bölümde, Türkiye’de yaşayan Macarlar ve Macar uzmanların Türkiye’nin yeniden yapılanmasındaki emekleri ve katkıları bağlamında 1923-1950 dönemindeki Türk-Macar ilişkilerinin siyasi, ekonomik ve kültürel yönleri anlatılmıştır.

Tezimizde; Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Arşivi(ATASE), Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi(BCA), Başbakanlık Osmanlı Arşivi(BOA), Cumhurbaşkanlığı Arşivi (CA), Türk Kızılay Arşivi(TKA), Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Arşivi(TİTE) ve Dolmabahçe Sarayı Arşivi’nde(DSA) ulaşabildiğimiz belgelere yer verdik. Çalışmamız sırasında Türk Dışişleri Bakanlığı Arşivi’ne yapmış olduğumuz başvuru, belge tasnifinin tamamlanmaması gerekçesiyle kabul edilmemiştir. Ulaşabildiğimiz arşiv belgeleri çalışmamız açısından son derece önemli ve özgün bilgileri ortaya koymakla beraber; kullanma izni alamadığımız arşivlerin

(17)

görülmemiş olması önemli bir eksikliktir. Bununla beraber TBMM görüşmeleri, kanunlar, kararlar, süreli yayınlar, söylev ve demeçler gibi ana kaynaklar taranmış, dönem olayları ile ilgili, incelemelerin, raporların v.s. yanı sıra dönemin siyasi aktörleri ile aydın çevrelerinin anı, hatıra gibi eserleri incelenmiştir. Ayrıca Millî Kütüphane, Türk Tarih Kurumu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Kütüphanesi’nde bulunan süreli yayınlar taranmıştır.

Doktora tezi çalışmamın her safhasında akademik desteği ve bilimsel katkıları dolayısıyla, danışmanım olarak kendisiyle çalışma onurunu yaşadığım sayın hocam Prof. Dr. İzzet ÖZTOPRAK’a teşekkür ederim. Tez izleme komitemde bulunan hocalarım; Prof. Dr. Kurtuluş KAYALI ve Prof. Dr. Temuçin Faik ERTAN’a teşekkürlerimi sunarım. Araştırma ve çalışmalarım esnasında görüş alışverişinde bulunduğum hocam Prof. Dr. Melek ÇOLAK’a, Senem GEYİK’e ve katkılarından dolayı Eski Budapeşte Büyükelçisi Ender ARAT’a teşekkürü borç bilirim. Yine çalışmamın her safhasındaki maddi ve manevi desteklerini gördüğüm değerli büyüğüm ve dört ay önce bu dünyadan ayrılan Mehmet Kaynak KOROL’u da minnet ve şükranla anarım.

Yücel NAMAL

(18)

KISALTMALAR

a.g.e: Adı Geçen Eser a.g.m: Adı Geçen Makale

ATAM: Atatürk Araştırma Merkezi

ATASE: Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı BCA: Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi

BOA: Başbakanlık Osmanlı Arşivi Bkz: Bakınız

CA: Cumhurbaşkanlığı Arşivi Çev: Çeviren

DBA: Dışişleri Bakanlığı Arşivi

DSA: Dolmabahçe Sarayı, Halife Abdülmecit Arşivi DTCF: Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi

MTA: Maden Tetkik Arama

MOVE: Macar Milli Savunma Derneği No: Numara

s: Sayfa

TBMM: Türkiye Büyük Millet Meclisi T.C: Türkiye Cumhuriyeti

TDTC: Türk Dili Tetkik Cemiyeti TDK: Türk Dil Kurultayı

TKA: Türk Kızılay Arşivi

TİTE: Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Arşivi TTK: Türk Tarih Kurumu

OHAC: Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti

(19)

GİRİŞ

Türk-Macar ilişkileri tarihin en erken dönemlerine kadar uzanmaktadır. Ural- Altay kökenli olan Türkler ve Macarlar İsa’nın doğumundan IX. yüzyılın sonuna kadar birlikte yaşayıp, kaynaşmış ve birçok alanda birbirlerinden etkilenmişlerdir1. Macarlar dil itibariyle Fin-Ugor dil ailesine bağlı olup; kültür, ahlak, adet ve diğer hususlar itibariyle tamamıyla Türktür2. Hazar Devleti’nin IX. yüzyıl ortasında yıkılmasıyla bağımsız olan, Macar kavminin başına, en büyük kabile olan ve bütün

“ulusa” adını veren “Macar” kabilesi geçmiştir3. Macarlar batıya doğru harekete geçmeden önce Hazarların bir parçası olan Türk kökenli Kabar kabilesinin katılmasıyla çoğalmışlardır4. 889’a kadar Lebedia’da yaşayan Macarlar doğudan Oğuzların yerlerinden çıkardığı Peçenekler’in saldırısına uğrayarak daha da batıya Karadeniz’in kuzeyine Tuna ve Dinyester nehirleri arasındaki Etelköz’e göç etmişlerdir5. Macarlar, 896’da Peçenek ve Bulgarlar’ın saldırıları sonucunda

1 Ferenc Eckhart, Macaristan Tarihi, Çeviren (Çev.): İbrahim Kafesoğlu, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1949, s. X, 3; Cemil Öztürk, “Macarlarla Kardeş miyiz?”, Tarih ve Toplum, C.18, Sayı.105, (Eylül 1992), s. 53; András Róna-Tas, Hungarians and Europe in the Early Middle Ages, Central European University Press, (Budapest 1999), s.386; Hüseyin Namık Orkun, Türkçülüğün Tarihi, Kömen Yayınları:1, 2.Baskı, (Ankara 1977), s.8; György Hazai, Tarih Boyunca Macar-Türk Bağları, (Budapest 1963) s.1-2; Şerif Baştav, “Macar Türk Akrabalığı”, Türk-Macar Münasebetleri, Türk-Macar Dostluk Derneği Yayınları, Ankara s.19-20; László Rásonyi, Tarihte Türklük, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1971, s. 118. Erken dönem Türk-Macar ilişkileri hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Yücel Namal, Türk-Macar İlişkileri, İskenderiye Yayınevi, 1. Basım, İstanbul 2009. Türk ve Macar kökenleri hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Cemil Öztürk, “Attila ve Hunlar Macar mı, Türk mü?”, Tarih ve Toplum, Cilt: 22, Sayı: 129, Eylül 1994, s. 26-31; L. Rasonyi, “Türk-Macar İlişkilerinin Kaynakları”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Sayı: 41, Temmuz 1988, s. 54-73; Kont Zici, “Macar Kavminin Menşeine Dair”, II. Türk Tarih Kongresi, 20-25 Eylül 1937, s. 569-592; Geza Fehér, “Türko-Bulgar, Macar ve Bunlara Akraba Olan Milletlerin Kültürü-Türk kültürünün Avrupaya tesiri”, II. Türk Tarih Kongresi, 20-25 Eylül 1937, s. 290-319; L. Rásonyi, Macar Arkeolojisinde Hunlar, Avarlar, Macarlar, Ankara Halkevi Neşriyatı No: 23, İstanbul 1938; Csaba László Hidán, “Macarlar da Bir Türk Halkıdır”, Prof. Dr. Yavuz Ercan’a Armağan, Turhan Kitabevi, Ankara 2008, s. 535-539.

2 Lázsló Rásonyi, Tuna Köprüleri, Çeviren: Hicran Akın, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, (Ankara 1984), s.15; Namık, a.g.e., s,197.

3 Gyula Németh, A Honfoglaló Magyarság Kialakulása, Budapest 1930, s. 151-277; Hicran Akın,

“Németh’e Göre En Eski Türk-Macar Münasebetleri”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, C. XXX, Sayı. 1-2, (1982), s.5; Eckhart, a.g.e., s. 6; Namal, a.g.e., s. 17.

4 Miklós Molnár, A Concise History of Hungary, (Translated: Anna Magyar), Cambridge University Press, Cambridge 2001, p. 12; Eckhart, a.g.e., s. 6; Namal, a.g.e., s. 18.

5 Eckhart, a.g.e., s. 8; Namal, a.g.e., s. 18-19; Baştav, a.g.m., s. 25.

(20)

Etelköz’den ayrılarak Karpat Havzası’ndaki Verecke geçidinden geçerek,6 Hazar Devleti’nin Kabar kolundan gelen Arpád’ın liderliğinde bugünkü Macaristan’a yerleşmişlerdir. Macarlar bundan dolayı kendilerini İskitler’in ve Hunlar’ın aslından geldiklerini kabul etmektedir7. Nitekim Avrupalılar da, Macarları hiçbir zaman kendilerinden saymayıp “Attila kavmi” olarak kabul etmişlerdir8. 900 yıllarında Avar Devleti’nin yıkılmasından sonra tamamen boşalan Pannonia Macarlar tarafından istila edilmiştir9.

Macarlar Arpád’ın kabilesinden gelen Géza ve oğlu István döneminde Hıristiyanlığın yayıcısı rolünü üstlenerek, Macarları Batı’ya bağlayacak olan köprüyü kurmuşlardır10. István dönemi Macaristan için bir dönüm noktası olmuştur.

Çünkü bu döneme kadar Batı dünyasının korkusu olan Macarlar, artık Asya’dan gelecek her türlü saldırıya karşı en emin kale, “Hıristiyanlığın kalkanı”

olmuşlardır11. Bu görevi üstlenen Macarlar XV. yüzyılda doğulu Müslüman kardeşleri olan Osmanlılara karşı Hıristiyan batının savunucusu olmuştur12. Bu dönemde Türklerin Avrupa’da ilerleyişi sırasında karşılarına önemli bir güç olarak çıkan ve Hıristiyan Avrupa’nın bayraktarlığını yapan Macarlar, Mohaç Muharebesi’nde mağlup edilmiş ve savaş sırasında Macar Kralı II. Lajoş da ölmüştür13. Türkler tarafından fethinden sonra Macaristan’da iki farklı görüş hâkim

6 Róna-Tas, Ibid., p. 324; Tibor Halasi-Kun, “Türk-Macar Akrabalığı Üzerine”, Çev. Erdal Çoban, ERDEM Atatürk Kültür Merkezi Dergisi, C. 6, Sayı. 18, (Eylül 1990), s.885; Eckhart, a.g.e., s. 9.

7 Ayrıca bu dönemde Macarlar, Arap ve Bizans kaynaklarında “Türk” olarak adlandırılmıştır. Róna- Tas, Ibid., p. 386; Nemeth, A Honfoglaló Magyarság Kialakulása, s. 195; Namal, a.g.e., s. 21.

8 Şahabettin Tekindağ, “Türk-Macar Münasebetlerine Toplu Bir Bakış”, Türk-Macar Kültür Münasebetleri Işığı Altında II. Rákóczı Ferenc ve Macar Mültecileri Sempozyumu (31 Mayıs–3 Haziran), İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, İstanbul 1976, s. 152; Namal, a.g.e., s. 21.

9 Orkun, a.ge., s. 128-131; Namal, a.g.e., s. 21. Pannonia hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Victor Chapot, The Roman World, Translated: E. A. Parker, Antony Rowe Limited, Routledge 1996, pp.

372-384; David Cherry, The Roman World, Blackwell Publishers, Oxford 2001, p. 132; András Mócsy, Pannonia And Upper Moesia: A History Of The Middle Danube Provinces Of The Roman Empire, Routledge&Kegan Paul, London 1974.

10 Eckhart, a.g.e., s. 18.

11 René Grousset, Bozkır İmparatorluğu Attila-Cengizhan-Timur, Çeviren: Mehmet Reşat Uzmen, Ötüken Yayınevi, İstanbul 1999, s. 179; Namal, a.g.e., s. 22.

12 Reşit Saffet Atabinen, Doğu Avrupa’nın Uygarlığına ve Yerleşmesine Türklerin Katkıları, Çev.

Nihal Önol, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yayınları, İstanbul 1987, s. 29; Namal, a.g.e., s. 23.

13 Kanuni Macaristan’ı fethettikten sonra bir hafta Budin Kalesi’de Mátyás Corvin’in av mahallinde kalmış ve Mátyás’ın “Korvina” (Corvina) denilen elyazması değerli kitaplarını alıp İstanbul’a getirmiştir.1877 yılında ise II. Abdülhamit bu kitapları Macaristan’a geri vermiştir. (İsmail Soysal,

“Mohaç Sonrası Türk-Macar Siyasal İlişkileri Üzerinde Macar Tarihçisi Géza Perjés’in Bir Değerlendirmesi”, Belleten, C. XL, Sayı. 157, (Ocak 1976), s. 128; Tekindağ, a.g.m., s. 156; İmre

(21)

olmuştur. Bu görüşler Transilvanya’nın Türk dostu politikası ve Batı-Macaristan’ın Türk düşmanlığı üzerine kurulu politikasıdır14. Osmanlıların 1526 Mohaç Zaferi ile Macaristan’a yerleşmeleriyle Macarlar uzun süre Türk egemenliğinde kalmıştır. Bu dönemde Macaristan’da Türklerin desteğiyle din reformu yapılmış ve Protestanlık bundan faydalanarak yayılmıştır15. Ayrıca Türklerin Macar özgürlük savaşlarına ve liderlerine karşı gösterdiği sevgi: İmre Thököly16, II. Ferenc Rákóczi17 ve Lajos

Josika-Herczeg, Hungary After A Thousand Years, Edited: Andrew L. Simon, Simon Publications, New York 2000, pp. 38-41; Namal, a.g.e., s. 24.)

14 Stanford Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, Cilt: I, Çev. Mehmet Harmancı, E Yayınları, İstanbul 1994, s. 294; Sándor Takáts, Macaristan Türk Aleminden Çizgiler, Çev.

Sadrettin Karatay, Milli Eğitim Basımevi, 1. Baskı, İstanbul 1970, s. 435; Namal, a.g.e., s. 25. Kont İmre Thököly hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Edit Tasnádi, “18.-19. Yüzyılda Osmanlı’da Macar Mültecileri”, Tarih ve Toplum, C. 36, Sayı. 215, (Kasım 2001), s. 71; Şerif Baştav, “Macar İhtilalinin Yıldönümü”, Türk-Macar Münasebetleri, Türk-Macar Dostluk Derneği Yayınları, Ankara 2005, s. 39-40.

15 Julius Andrássy, The Development Of Hungarian Constitusional Liberty, (Translated from Hungarian: C. Arthur, Ilona Gınever), Kegan Paul, Trench, Trübner & Co. Ltd., London 1908, pp.

292-293; Erdal Çoban, “Macaristan’da Protestanlığın Gelişmesi ve Osmanlı Hâkimiyeti”, Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı. 7, (1996) s. 100. Osmanlı yönetimi altındaki Macaristan da dini çatışmalar Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında değil, Katolikler ile Reformistler arasında idi. Ayrıca Osmanlı idaresince bir zorlama olmamasına rağmen İslam dinini seçip Müslüman olan Macarlar da olmuştur. Gábor Ágoston, “Macaristan’da Mevlevilik ve İslam Kültürü”, Osmanlı Araştırmaları, C. XIV, (1994), s. 9.

16 Karlofça Antlaşmasının ardından Macar Prens Thököly, karısı İlona Zrinyi ve 1400 Macar ailesiyle beraber Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmıştır. Padişah II. Mustafa, Thököly’ye İzmit civarında Thököly’e bir çiftlik vermiştir. Burada sakin bir hayat geçiren Thököly, 1705’te kırk dokuz yaşında iken vefat etmiştir. Rukiye Bulut, “Tököli Emre’nin El Yazısıyla İki Belge”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Sayı. 2, (Kasım 1967), s. 31-32.

17 Macar Prens II. Ferenc Rákóczi, 27 Mart 1676 tarihinde Macaristan’ın Borsi kasabasında doğmuş daha dört buçuk aylık iken babasını kaybetmiş annesi İlona Zrinyi tarafından büyütülmüştür.

Avusturyalılar Mohaç kalesini muhasara ettikleri zaman General Caraffe ve Capara’nın şiddetli hücumlarına karşı kaleyi kahramanca müdafaa eden bu kadındır. O zaman on iki yaşında olan genç Rakoçi de annesi ile beraber surlar üzerinde savaşarak cesaretiyle Macar askerlerine örnek olur. Zrinyi nihayet 17 Kanunsani(Ocak) 1688’de kaleyi teslime mecbur kalmış, teslim şartları gereğince genç Rakoçi’nin tahsil ve terbiyesine Kolonist Serpiskopusu memur edilmiştir. Rakoçi, Prag Darülfünun’da askerlik, tabii ilimler ve mimarlık öğrendikten sonra 1694’te rüştünü ispat ederek Saros Sancağını idaresine almıştır. Kont Hessen-Rheinfels’in kızı Amelie Sarolto ile evlenmiştir. Bu dönemde Macar meşrutiyetinin maruz kaldığı tazyik Rakoçi’yi harekete geçirmiştir. 1 Kasım1700’de Fransa Kralına yazdığı bir mektup, götürecek adamın ihaneti yüzünden Viyana sarayınca öğrenildiğinden Rakoçi yakalanarak Becsujhely kalesine hapsedilmiştir. İdamı beklerken muhafızıyla birlikte zindandan kaçarak Lehistan’a iltica etmiştir. 1703 yılında imparatorluk kuvvetlerinin önemli bir kısmının Rhin üzerine sevk edilmiş olmasından istifade ederek ve Fransa’dan aldığı maddi yardıma güvenerek Macaristan’ın kuzeyinde küçük bir süvari birliği toplayarak mücadeleye girişmiştir. Ardından Macar asilzadeleri de bu harekete iştirak etmiştir. Rakoçi Tuna’ya kadar ilerleyerek Macaristan’ın büyük bir kısmını ele geçirmiştir. 1704 yılı ilkbaharında Macaristan’ın batı kısımlarını da ele geçirmiştir. 6 Temmuz 1704 tarihinde Transilvanya prensliğine seçilen Rakoçi, 1707 yılında Millet Meclisini toplayarak Avusturya saltanat hanedanının iskatını ilan etti. Ancak askeri durumunun bozulması üzerine Avusturya’nın ileri sürdüğü ağır şartları kabul etmeyerek 21 Şubat 1711’de büyük bir ümitsizlik içinde vatanını terk etmiştir. Fransa ve İngiltere’de dolaşarak yardım istemiştir. Fakat bir şey elde edemeyince 1715’te bütün emvali müsadere edilmiştir. İspanya kralı Filip’in tavsiyesi üzerine 1717 yılında İstanbul’a geldi ve bir hükümdar gibi kabul edilmiştir. Bir süre İstanbul’da kaldıktan sonra 1730 yılında Tekirdağ’a gidip orada yaşamıştır. Rakoçi’nin İstanbul Yeniköy’de

(22)

Kossuth18 ve yanındakilere yaptığı yardım, Türk-Macar ilişkilerinin güzel bir örneğidir. Bütün bu yardım ve misafirperverlik Macar halkının kalbinde kalıcı izler bırakmıştır. 1848 Macar ihtilali sırasında Osmanlı Devletine sığınan Macar mültecilerine, her türlü yardım yapılmıştır. Öyle ki Sultan Abdülmecit bu dönemde iyice artan Türk-Macar dostluğunun bir ifadesi olarak tarihe geçen şu sözleri söylemiştir19: “Her bir Macar için elli bin Osmanlı kanı döker, yine de iade etmem”.

ikameti sırasında Avusturya elçisi sürekli Rakoçi’nin aleyhinde sözler söylüyordu: “bu bir münafık kâfirdir. Devleti Aliye ile bizim beynimizde vukubulan harp bunun eseri tahrikidir, diye Rakoçiyi sadrazama çekiştiriyorlardı. Hatta Rakoçi’nin ve oğlunun Avusturyalılara teslim edilmesi de isteniliyordu. Bu teşebbüslere rağmen Türkler misafirlerini vermemiştir. Yalnız Avusturya elçisinin müracaatları üzerine Rakoçi’nin Tekirdağ’da oturması uygun görülmüştür. Rakoçi ve yanındakilere yer hazırlanması için padişahın Tekirdağ naibine gönderdiği hüküm şöyledir: “Rodosçuk naibi ve Rodosçukta yeniçeri zabitine hüküm ki: “Kıral Rakoçi Frenc’in Tekirdağ’da ikameti fermanım olmakla mumaileyh için şehrin kenarında Yusuf oğlu bahçesi, Rum mahallesinde bezirgân Tanaş hanesi Papas oğlu hanesi, kazancı Mihal oğlu hanesini tahliye ettirin. Kifayet etmezse dahi iktizası mertebe konak tahliye ve cümlesi nüzul ettirilip yerleştirilmek üzere ilah…” bu hüküm gereğince Rakoçi ve yanındakilere konaklar hazırlanmıştır. Rakoçi burada artık mücadeleden vazgeçmiş sakin bir hayat sürmeye başlamıştır. Buradaki tek zevki avlanmak idi. 1735 yılı iptidalarında hastalanmış ve 8 Nisan’da Tekirdağ’da ölmüştür. Cenazesi İstanbul Galata’da bulunan Cizvit kilisesine annesinin mezarı yanına defnedilmiştir. Kalbi ise Grobois’e götürülmüştür. 1906 yılında Macar hükümeti, Rakoçi, Tökeli ve diğer arkadaşlarının kemiklerini vatan topraklarına getirilmesine müsaade etmiştir.

Bunun için Macaristan’dan gelen özel heyet 27 Ekim 1906 tarihinde Rakoçi ve arkadaşlarının kemikleri o dönemde Macaristan’ın sınırı içinde olan Orsova’ya getirilmiş ve Macarlar kahramanlarının tabutlarını büyük bir merasimle karşılamıştır. 28 Ekim’de tabutlar Budapeşte’nin büyük kilisesi önünde halkın hürmetine arz edilmiştir. Aynı gece Rakoçi’nin kemikleri Kassa’da defnedilmiştir. Rakoçi’nin ölümünün ardından adının anılması için 1862 tarihinde Şarap Fabrikası yanında bir çeşmede yapılmıştır. 1931 yılında Macar mimarları Rakoçi’nin Tekirdağ’da kaldığı evi eski mimari şeklini koruyarak yeniden yapılmıştır. Ev sırf tarihi bir hatırayı yaşatmak amacıyla muhafaza edilmektedir. Bu gün bu ev müze olarak kullanılmaktadır. Rákóczi’nin Türkiye’deki yaşamı hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Hakimiyeti Milliye, 21 Birinciteşrin(Ekim) 1933, s.2; Son Posta, 20 Birinciteşrin(Ekim) 1933, s. 4; Milliyet, 14 Ekim 1933, s. 5; Pál Fodor, “Rákóczi Özgürlük Savaşı ve Macar Tarihindeki Yeri”, II. Ferenc Rákóczi’nin Hayatı ve Türkiye’deki Sürgün Günleri, Macar-Türk Dostluk Derneği, Budapeşte 2005, s. 75; Şerif Baştav, “II. Ferenc Rákóczi’nin 300. Doğum Yıldönümü”, Türk-Macar Münasebetleri, Türk-Macar Dostluk Derneği Yayınları, Ankara, s. 93-94; Gézá Dávid, “II.Ferenc Rákóczi’nin Yönettiği Özgürlük Savaşının Macarlar İçin Örnek Değeri”, II. Ferenc Rákóczi’nin Hayatı ve Türkiye’deki Sürgün Günleri, Macar-Türk Dostluk Derneği, Budapeşte 2005, s. 15-19; Ahmet Refik, Memâlik-i Osmaniye’de Kral Rákóczi ve Tevâbii, Hilal Matba’ası, İstanbul 1333, s. 4-7; Kelemen Mikes, Türkiye Mektupları, Cilt: I, Çev.

Sadrettin Karatay, Maarif Matbaası, Ankara 1944, s. IX; Hazai, a.g.e., s. 19; Mehmet Serez, Tarihte Türk-Macar İlişkileri II. Rakoczi Ferenc ve Mikes Kelemen’in Türkiye Mektupları, Tekirdağ Valiliği Yayını, 2001.

18 Macarlar, Kossuth liderliğinde Türkiye’ye sığınmış ve Osmanlının değişik bölgelerinde yerleşmeleri sağlanmıştır. Kossuth ise Kütahya’ya yerleştirilmiştir. 1 Eylül 1851’de Kütahya’dan ayrılmıştır. Nejat Göyünç, “1849 Macar Mültecileri ve Bunların Kütahya ve Halep’te Yerleştirilmeleri İle İlgili Talimatlar”, Türk-Macar Kültür Münasebetleri Işığı Altında II.

Rákóczi Ferenc ve Macar Mültecileri Sempozyumu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi (31Mayıs–3 Haziran 1976), s. 173; Hale Şıvgın, “XIX. Yüzyılın İkinci Yarısında Osmanlı Devleti”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, Sayı. 129, (Eylül 1997), s. 19; Robert Hermann, Lajos Kossuth Ve 1848-49 Yıllarında Macar Özgürlük Savaşı, Akademiai Kiadó Magyar-Török Barátı Társaság, Budapest, s. 89. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Bayram Nazır, Macar ve Polonyalı Mülteciler Osmanlı’ya Sığınanlar, Yeditepe Yayınevi, 1. Baskı, İstanbul 2006.

19 Namal, a.g.e., s. 151-152.

(23)

Osmanlı Devletinin Macarlara karşı izlediği bu dostane siyaset neticesinde 1853-1856 Kırım Savaşı sırasında da pek çok Macar subayı Osmanlı ordusuna görev almıştır20. Ayrıca Sultan Abdülaziz’in, 1867 yılında Avrupa seyahati dönüşünde uğradığı Budapeşte’de “Çok Yaşa” diye tezahüratta bulunan binlerce Macar tarafından o güne kadar görülmemiş olağanüstü bir sevgi açığa çıkmıştır21. 1867’den itibaren Avusturya-Macaristan düalizmi içinde geniş bir muhtariyet ile milli varlıklarını istedikleri gibi düzenleyen Macarlar, siyasi ve sosyal haklar elde etmişlerdir. Ayrıca bu dönemde Macar tarih araştırmaları da bir hayli ilerlemiş, Macarlığın Türklükle yakın ilgi ve ilişkileri hakkında pek çok şey öğrenilmiştir. 1871 yılında Macar Kont’u Gyula Andrassy’nin Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun Dışişleri Bakanlığına geçmesiyle Macarların monarşi içerisindeki konumları daha etkin bir hale gelmiştir22.

Andrassy’nin Avusturya-Macaristan İkili Monarşisinin Dışişleri Bakanlığına getirilmesiyle “Türk dostu” (Turcophil) siyaset İkili Monarşinin resmi politikası halini almıştır. Çünkü Andrassy Osmanlı Devletinin (statüko’nun) devamına ve toprak bütünlüğüne taraftar idi. Andrassy’nin politikasının en önemli kısmını monarşiye karşı Balkanlarda güçlenen Panslavist tehdit oluşturmakta idi. Bu sebeple Rus karşıtı politika izlemiştir23. Macarlar 1876’da Sırp isyanında Osmanlının zaferi üzerine, Slavlara karşı, Türkler hakkındaki hislerini ortaya koymuştur24.

1876 Osmanlı-Sırp Savaşının başından itibaren Macar askerleri, Sırplara karşı savaşmak ve Macar doktorları ise Türk ordusunun yaralarını sarmak için gönüllü

20 Kırım Savaşına katılan Macarların en önemli ismi Kossuth’un generallerinden György Kmetty (İsmail Paşa), Rus ordularına karşı Kars’ın savunmasında görev almıştır. (Tekindağ, a.g.m., s. 158;

Tasnádi, a.g.m., s. 75; Namal, a.g.e., s. 64-65; George Kmety, A Narrative Of The Defence Of Kars On The 29th September, 1855, James Ridgway, Piccadilly, Third Edition, London 1856.

21 Bu sevgi gösterisinin temelinde 1849 yılında Osmanlıya sığınan Macar mültecilerinin gördükleri dostane kabule karşı olan, minnet duyguları bulunmaktadır. Nihat Karaer, Paris, Londra, Viyana;

Abdülaziz’in Avrupa Seyahati, Phoenix Yayınları, Ankara 2003, s. 138; Namal, a.g.e., s. 65.

22 Charles Kellar Burns, The Balkan Policy Of Gyula Andrassy, Rice University, Doctoral Dissertation, Houston-Texas, Mayıs 1980, p. 52; Namal, a.g.e., s. 65-66; Fahir Armaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789-1914), Alkım Yayınevi, İstanbul 2006, s. 318.

23 Kont Gyula Andrassy ve Osmanlı politikası hakkında geniş bilgi için bkz. Hangay Zoltán, 19 Történelmi Arckép, A 19. Század Magyar Történelméből, Trezor Kiadó, Budapest 1991, s. 149- 158; Burns, Ibid., Pp. 49-50; Melek Çolak, “Macar Kaynaklarına Göre Gyula Andrássy ve Osmanlı- Macar İlişkileri”, Tarih İncelemeleri Dergisi, Cilt: XXVI, Sayı: 1, Temmuz 2011, s. 51-65.

24 Tayyib Gökbilgin, XIX. Asır Sonlarında Türk-Macar Münasebetleri ve Yakınlığı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1962, s. 172-173; Namal, a.g.e., s. 70.

(24)

olmuşlardır. Ayrıca Macar Başbakanı Kalmán Tisza, savaş sırasında yayınladığı genelge ile Macaristan’ın yandaşı ve dostu olan Osmanlı Devletine karşı desteğini göstermiştir25. 12 Kasım 1876 tarihli Macar gazetesi “Vasárnapi Uyság” da Osmanlı-Sırp Savaşıyla ilgili olarak Türk ordusunu ve komutanlarını öven yazılar yayınlamıştır. Bu yayınlar bu dönemdeki Macar basınının tutumuna güzel bir örnek olarak gösterilebilir. Ayrıca Macar kamuoyunun da tutumu hakkında ipuçları vermektedir26. Uzun süre Türk egemenliği altında kalan Macarların Türklerle geçmişten gelen etnik ve kültürel yakınlığı, Osmanlı-Sırp Savaşı (1876) ve 1877- 1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Macarlar, Türkler lehinde yaptıkları gösteriler ve Türk ordusuna yaptıkları yardımlar Türk-Macar dostluğunu pekiştirmiştir. Bu dönemde Macarlar Türk kardeşleri aleyhindeki gelişen olaylar karşısında yardımlarını ve dostluklarını göstermekten çekinmemişlerdir. 1875 yılında Bosna- Hersek’in Avusturya tarafından işgali sırasında da bu harekete karşı Macar kamuoyu ve devlet adamları en şiddetli bir biçimde tepkilerini göstermiştir27.

1875’ten itibaren başlayan Balkan karışıklıkları ve Avrupalı devletlerin de karışmasıyla ortaya çıkan gelişmelerin bir sonucu olarak 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı çıkmıştır. Balkan karışıklıklarının altında yatan faktör Panslavizm hareketiydi. Ayrıca bu hareket Rusya tarafından kışkırtılıp, Rusya’nın yayılmacı politikasının bir parçası haline getirilmiştir. Panslavizm hareketinden en çok etkilenen devletler Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorluğu olmuştur28. Bu dönemde Macarların düşüncesi bilinmekte idi. Macarlar Rusya aleyhine bir tutumla Macaristan’ın her tarafını Osmanlı bayraklarıyla donatmıştı. Ayrıca Macaristan sokaklarında, okullarında, fabrikalarında ve Macaristan Millet Meclisinde “Yaşasın Sultan Abdülhamit Han” duaları edilmekte idi29. Bu nedenle Avusturya-Macaristan Dışişleri Bakanı Andrassy, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşının başlamasıyla

25Başbakanlık Osmanlı Arşivi(BCA), HR. SYS (Hariciye Nezareti Siyasi Kısım Evrakı), Dos. 212, no. 32, Lef. 1; Namal, a.g.e., s. 71.

26 BOA, HR. TO (Hariciye Nezareti Tercüme Odası), Dos. 331, no.7; Namal, a.g.e., s. 71.

Gazetedeki yazının tamamı için bkz. E. B., “A Török Hadsereg Fővezérei”, Vasárnapi Ujság, Szám- 46, Évfolyam-XXIII, 12 November 1876, s. 721-722.

27 Fahir Armaoğlu, 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789-1914), Alkım Yayınevi, İstanbul 2006, s. 494.

28 Armaoğlu, a.g.e., s. 489.

29 Vakit, 15 Şaban 1337; Vakit, 10 Şaban 1337; Namal, a.g.e., s. 79. Macar gazetesi “Budapesti Hırlap”ın Sultan Abdülhamit ve Türkler lehindeki haberin yayınlandığı nüshası için bkz. BOA, HR.

TO, Dos. 331, no.7.

(25)

tarafsızlığını korumak amacıyla Rus karşıtı Macarların tepkisini bastırmak gibi önemli bir sorunla karşı karşıya kalmıştır30. Savaş öncesinde Rusyanın amacı Osmanlının alacağı en küçük yardımı dahi engellemekti. Bundan dolayı Rusların Macarlardan endişelenmelerinin nedeni bu dönemde Macar kamuoyunun hissedilir derecede Türk taraftarı olmasıydı31. Macaristan kamuoyundaki Türk tarafgirliğini göstermesi açısından 7 Nisan 1877 tarihli “Pesti Napló” adlı Macar gazetesinin

“Doğu meselesini artık ancak toplar halledebilir. Dilediğimiz gibi Türk topları üstün gelirse Türk tezi başarı sağlayacaktır” yazısı örnek verilebilir. Ayrıca savaş sırasında Macar gençliği de Budapeşte sokaklarında Türkler lehinde gösteriler yapmıştır32. Görüldüğü üzere Macarlar, Türkiye’yi bir dost olarak görmüş ve Türklerin zorluk çektiği zamanlarda maddi ve manevi desteklerini esirgememişlerdir33.

1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı sırasında Macarlar, tepkilerini göstermek için Türkler lehinde gösteriler, mitingler ve yardım toplamak amacıyla konser, tiyatro ve yardım geceleri düzenlemiştir. Türkler adına Macarların düzenledikleri bu dostane gösteriler zamanla bütün Macaristan’a yayılmıştır. Bu gösteriler kimi zaman şiddetini arttırarak binlerce Macarın, yüksek sesle; “Yaşasın Türkiye! Kahrolsun Rusya!” diye bağırıp, akraba Türk milletine sevgilerini ifade etmelerine, Türk ordusunun başarısı ve Sultan Abdülhamit Han için en içten dileklerini ifade etmelerini sağlamıştır34. Bu dönemde Macaristan Maliye Bakanının Osmanlı Devleti’nin Budapeşte Elçisiyle yaptığı görüşmede söylediği; “Maliye Bakanı olduğum sürece Osmanlılar ile Ruslar savaş yapmak zorunda kalırsa bir kuruş dahi vermem bu durumda Avusturya Maliye Bakanı ne yapar ve askeri hangi para ile sevk edeceğini görmek isterim” sözleri Türk-Macar dostluğunun sadece halk tarafından değil siyasetçilerinin de bu görüşü benimsediğini ve aynı duyguları paylaştığının

30 Burns, Ibid., p. 310; Namal, a.g.e., s. 79.

31 Yılmaz Gülen, “Csok Jasa!”, Tarih ve Toplum, Cilt: 36, Sayı. 215, (Kasım 2001), s. 5; Namal, a.g.e., s. 79-80.

32 László Rásonyi, “Atatürk Özgürlük Savaşının Macar Basınında Yankıları”, Belleten, C. XLV/1, Sayı. 177, (Ocak 1981), s. 80; Namal, a.g.e., s. 79-80.

33 BOA, HR. TO, Dos. 331, no. 26; Namal, a.g.e., s. 81.

34 BOA, HR. SYS, Dos. 176, no. 10, Lef. 2,5.

(26)

güzel bir örneğini vermiştir35. Ayrıca bazen Macar milletvekillerinin de “Türk’ten daha Türk olarak” mecliste Türkiye’nin haklarını savundukları görülmüştür.

Macarların desteği sadece maddi yardımla sınırlı kalmamış, Macaristan’ın dört bir yanından birçok Macar subayı ve gönüllüleri Türk ordusuna katılmak istemiştir. Öyle ki Sırbistan’da yaşayan bazı Macarlar kendilerine yapılan engellemelere rağmen Türkiye’ye yerleşmeyi ve Osmanlı ordusuna gönüllü olarak katılmayı istemişlerdir.

Ayrıca Macar Oroszháza kasabası tarafından Plevne’deki başarılarından dolayı Türk komutanı Gazi Osman Paşa’ya defne dalı şeklinde altın ve gümüşten yapılmış olan tacı Osmanlı’ya dostane duygularını göstermek amacıyla gönderilmiştir36.

Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Türk-Macar dostluk ve sevgi gösterilerinin artmasına neden olan diğer bir olay ise Korvinaların, Macaristan’a geri verilmesidir.

Osmanlı Devleti Korvinaları geri vermekle Macar milletine duyduğu sevgi ve dostluğu ifade etmek istemiştir. Böylece Osmanlı Hükümeti, savaş sırasında Rus karşıtlığını arttırarak, Macar kamuoyunu kendi tarafına çekmek istemiştir37. Macar Kralı Mátyás’ın ünlü Budin Kütüphanesi’nden Kanuni’nin Macaristan’ı fethi sırasında alıp İstanbul Topkapı Sarayı’na getirdiği bu kitapların otuz beş tanesi, II.

Abdülhamit Han zamanında süslü bir sandık içinde Macaristan’a gönderilmiştir38. Macar Meclisi Korvinaların geri verilmesinden dolayı Osmanlı Devleti’ne duyduğu sevinç ve minnettarlığı belirtmek amacıyla Padişaha teşekkür edilmesini oybirliği ile kabul etmiştir39. Korvinaları Macaristan’a götüren heyette bulunan Mehmet Tevfik Bey, Macaristan gezisi sırasında tuttuğu notlardan derlediği “Yadigâr-ı Macaristan

35 BOA. Y. PRK. HR (Yıldız Perakende Evrakı Hariciye Nezareti Maruzatı), Dos. 1, no. 24;

Namal, a.g.e., s. 84.

36 BOA, HR. SYS, Dos. 161, no. 73, Lef. 2; BOA, a.g.b, Lef. 5; BOA, HR. TO, Dos. 331, no. 49, Lef. 3; BOA, HR. SYS, Dos. 213, no. 5; BOA, HR. TO, a.g.b, Lef. 3; BOA, İ. HR (İrade Hariciye), Dos. 275, no. 16734; Namal, a.g.e., s. 88-89.

37 Korvinalar ismini, Macar Kralı I. Hunyadi Mátyás’ın Latince ismi olan“Mathias Corvinus”tan almaktaydı. Mátyás’ın kütüphanesi de“Bibliotheca Corviniana” adıyla anıldığı için, buradaki el yazması ya da ilkel başlıklı kitaplara da korvina (corvina) deniyordu. Mátyás’ın kitaplığı XV.

Yüzyılda Vatikan Kütüphanesinden sonra en büyük ve en ünlü el yazmalarına sahipti. 1490’da Mátyás öldüğü zaman kitaplığında 2000–2500 kadar korvina bulunduğu tahmin edilmektedir. Ancak bugün bunlardan 216 cildin kataloğu yapılabilmektedir. Bu sayı göz önüne alınınca Osmanlının iade ettiği 35 cildin ne kadar büyük önem taşıdığı daha iyi anlaşılmaktadır. Ancak bu 35 cildin sadece 14 tanesinin korvina olduğu bilinmektedir. (Gülen, a.g.m., s. 5; Namal, a.g.e., s. 94; Béla Erődi, Çok Yaşa! Türk Heyetinin Ziyareti’nden Hatıra Kitabı (Csok Jasa! A Török Küldöttség Látogatásának Emlékkönyve), Magyar-Török Barátı Társaság, Akadémiai Kıadó, Budapest 2001, s. 10-11.

38 Erődi, a.g.e., s. 17. Tarihte Türk-Macar İlişkileri, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Genelkurmay Basımevi, Ankara 2002, s. 62.

39 BOA, HR. TO, Dos. 126, no. 58; Erődi, a.g.e., s. 12-13.

(27)

Asr-ı Abdülhamit Han” adlı eserinde Macarların tavrını şöyle anlatmıştır: “Sultan Abdülhamit’in gayretlerinin neticesinde ortaya çıkan bu Osmanlı-Macar birliği öyle bir zamanda ortaya çıkmıştır ki Slavları rahatsız etmiş ve Osmanlıları ise aşırı derecede memnun etmiştir. Çünkü Macarlar Tuna üzerinden el uzattıkları gün Panslavistlerin Osmanlı aleyhine yaptıkları propagandayı Avrupa’da en önce reddeden o mert oğlu mert Macarlar olmuştur. Macarların, Ruslara gösterdikleri nefretle Osmanlılara gösterdikleri dostluk ve sevginin derecesinin tarifi yoktur”40.

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı esnasında ikili monarşinin Avusturya tarafı Türklere destek vermiyordu. Buna karşın Macaristan’daki dostluk gösterileri ve sevgi, sadece Macar milletinin duygularıydı. Avusturya-Macaristan Hükümeti savaş sırasında tarafsızlığın korunması amacıyla bazı güçlükler çıkarmaktan da geri kalmamıştır41. Savaşın ardından 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşmasıyla, Bosna-Hersek imtiyazlı bir statüye kavuşmuştu. Ancak 20 Ekim 1879’da Osmanlı ile Avusturya arasında yapılan antlaşma ile de Bosna-Hersek, Osmanlı toprağı sayılmaya devam etmekle beraber, yönetiminin Avusturya’ya bırakılması kararlaştırılmıştır42. Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun Dışişleri Bakanı olan Andrassy, kesinlikle Bosna-Hersek’in işgaline karşı olmasına rağmen 1908 yılında Bosna-Hersek’in ilhakının sebebini “Türk vilayetini kullanarak dinamiti patlatacak olan Rusya ile Sırbistan arasındaki bağlantıyı kesmek için”43 olduğu şeklinde açıklamıştır. Avusturya’nın Bosna’yı işgali Macar kamuoyu tarafından iyi karşılanmamıştır. Bu durum Avusturya-Macaristan Monarşisi içinde büyük bir siyasi buhrana yani Macar Başbakanı Tisza’nın istifa etmesine neden olmuştur44. Bütün bu şartlar, 1867 uzlaşmasından sonra kültürel ve bilimsel yaşamında beklenmedik bir

40 Mehmet Tevfik, Yadigâr-ı Macaristan Asr-ı Abdülhamit Han, Mihran Matba’ası, İstanbul 1294, s. 13; Namal, a.g.e., s. 99-100.

41 Bu güçlüklerden birisi Osmanlı’nın Korvinaları doğrudan Budapeşte’ye göndermesine izin verilmeyerek Viyana üzerinden gönderilmesi ve Avusturya-Macaristan Dışişlerinin Korvinaların ardından Macaristan’a gitmek isteyen Türk heyetini engellemesidir. Diğeri ise 1877-1878 Türk-Rus Savaşı sırasında Osmanlı ordusunun Macaristan’dan satın aldığı hayvanların gönderilmesinin Avusturya tarafından engellenmesidir. (Gökbilgin, a.g.e., s. 179-180; Namal, a.g.e., s. 101.)

42 Rifat Uçarol, Siyasi Tarih, Harp Akademileri Basımevi, İstanbul 1982, s. 358-359.

43 BOA, HR. SYS, Dos. 160, no. 14, Lef. 12; Rásonyi, Tarihte Türklük, s. 248; Burns, Ibid., p. 58;

Namal, a.g.e., s. 72-73, 77.

44 Avusturya’nın beklediği uygun zaman ise 1908 yılında gelmiştir. (Armaoğlu, a.g.e., s. 539; Noel Malcolm, Bosna, Çev. Aşkım Karadağlı, Om Yayınevi, İstanbul 1999, s. 225; Rasonyi, Tarihte Türklük, s. 250; Michael Palairet, Balkan Ekonomileri 1800–1914, Sabancı Üniversitesi Yayınevi, İstanbul 2000, s. 233; Namal, a.g.e., s. 104.

(28)

gelişme kaydeden Macaristan da, Türk yanlısı güçlü bir atmosferin doğmasını sağlamıştır45.

Bu dönemde Macarlar daha da örgütlenerek “Nümayiş Cemiyeti” kurmuş ve Bosna-Hersek’in Avusturya tarafından ilhakına şiddetle karşı çıkmışlardır. Macarlar, Osmanlı Devletinin Avusturya-Macaristan İmparatorluğuna karşı uyguladığı boykottan da etkilenmişlerdi. Bu nedenle, ilhak sonrası Budapeşte Ticaret Odası, Baron Aarenthal’e bir nota vererek; “ Bosna-Hersek’in Avusturya tarafından ilhakı üzerine Türklerin Macarlara karşı düşmanca hislerde bulunmaya başladıklarından ve Avusturya mallarına karşı açılan iktisadi savaşın Macar mallarına da etki ederek, iki devletin ticaretinin de sekteye uğradığından…” dolayı şikâyette bulunmuştur.

Bundan dolayı Budapeşte Ticaret Odası ticaretin durmasının nedeni olan boykotun da Bosna-Hersek’in ilhakından dolayı olduğunu belirterek ilhaka karşı çıkmışlardı.

Hatta bu süreçte Macarlar İstanbul’daki Avusturya-Macaristan elçisi Pallavici’nin görevden alınarak yerine Macar haklarını daha iyi koruyabilecek birinin getirilmesini de talep etmişlerdi46.

Osmanlı Devleti, XIX. yüzyılın sonunda Balkanlar’da yapmış olduğu savaşlarda da Macarların maddi ve manevi yardımlarını görmüştür. Ayrıca 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı’na gönüllü olarak katılmak isteyen Macarlar da Osmanlı Devletine başvurmuşlardır. Görüldüğü üzere XIX. yüzyılın sonlarında Türk-Macar ilişkileri, 1848 ihtilali sonrasında Macar mültecilerin Türkiye’de iyi karşılanmaları ve Türk devletinin zor durumdaki Macar kardeşlerine gösterdiği bu yardımdan dolayı bundan sonraki dönemlerde Macarların, Türk dostu bir politika izlemelerine sebep olmuştur. Bunun sonucunda Macarlar gerek Hersek isyanının başında gerekse 1877- 1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu’na yönelik dostane yaklaşımlarını gözler önüne sermiştir. Macarların geleneksel olarak Osmanlı Devleti’ne karşı olumlu bir yaklaşım göstermesinin bir diğer nedeni iç siyasi sebeplerle ilgiliydi. Slavlar ve Germenler arasında sıkışmış olan Macarlara karşı

45 Gábor Ágoston, “Siyaset ve Histografi: Macaristan’da Türk ve Balkan Çalışmalarının Gelişimi ve İstanbul’daki Macar Araştırma Enstitüsü”, Çev. Bülent Keneş, Türkler Ansiklopedisi, C. 15, s. 92.

46İttihat, 25 Kanunevvel(Aralık) 1908; Köylü, 15 Kanunevvel(Aralık) 1324; İkdam, 23 Teşrinevvel(Ekim) 1908; Namal, a.g.e., s. 106.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bir başkası­ nın ayağını koyduğu yere bu hijiyen asrın d a başkasının yü­ zünü koymaması için yapılan secdelikler bile son yobazlık furyasında kaldırılm

Sen bunu çevir.” Hayatta ilk çevirim buydu edebiyattan fakat güzel yapmışım herhâlde çünkü o antoloji için sonra birkaç öykü daha çevirdim ve sonradan öğrendiğime

Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş konularında Türk- Macar ilişkileri şeklinde değil de, Macaristan ve Macarların durumu hakkında kısa bazı bilgilerin verildiğini

Ancak imparatorluğun kuruluş yıllarını ele alan bazı romanlarda Osmanlı beylerinin yanında yer alan ve beyliğin yönetiminde söz sahibi olan kişilerle ilgili olumlu bir

Ancak, öğrenim düzeyi değişkeni bakımından, katılımcıların motivasyon puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmış (F=3,56; P<0,05);

Angelman sendromu postnatal mikrosefali, nöbetler, hipotoni, uyku bozukluğu, uygunsuz gülme atakları, elleri ağıza götürme, konuşmanın olmaması ve zihinsel

yolu stabilitesi üzerine olan etkisinin, solunum uyarısına olan etkisinden daha fazla olduğu ileri sürülmüştür ve TUA tedavisi için önerilmiştir.. Uyku apneli beşi

Ülkemizde yapılan bir çalışmada, tüberkülozlu bireylerin orta düzeyde damgalama yaşadığı ve ilkokul mezunu ve ekonomik durumu orta olanların ise aile/arkadaş