• Sonuç bulunamadı

3.5.1. Uçağın ĠĢletenin Rızası DıĢında Kullanılması

TSHK'nun 135. maddesi hükmüne göre uçağın iĢletenin rızası dıĢında kullanılması halinde, iĢleten bu tür bir kullanımı engellemekte herhangi bir kusuru bulunmadığını ispat edemediği takdirde, uçağı kullanan ile birlikte müteselsil olarak sorumlu tutulur.

Bu konuyu biraz açabilmek amacı ile, Roma SözleĢmesi‘ne değinmekte fayda vardır.

SözleĢme, uçağın hak sahibinin rızası dıĢında kullanılması konusunda iki ayrı varsayım öngörerek düzenleme yapmıĢtır.

389 SÖZER, Türk Sivil Havacılık Kanununun Hükümlerine Göre TaĢıyan ve ĠĢletenin Sorumluluğu, s. 76. 390 Yeni Türk Ticaret Kanunu Tasarısı‘nın 882 ve 899 uncu maddelerinde düzenlenmiĢtir. 391 TEKĠNAY, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Yedinci Baskı, s. 26.

- M. 4‘de uçağın fiili iĢleten tarafından, uçağın seferlerini kontrol etmek hakkına sahip olan kiĢinin rızası olmaksızın kullanılması;

- M.12/2‘de ise, uçağın onu kullanma hakkı olan kiĢinin elinden hukuka aykırı bir Ģekilde alınarak kullanılması hali düzenlenmiĢtir.

Birinci varsayımda, uçak hak sahibi ile fiilen kullanan kiĢi arasındaki bir hukuki iliĢkiye dayanılarak kullanılmaktadır. Esasında hukuka aykırı bir tasarruf söz konusu değildir. Sadece kullanımda, mevcut iliĢkiden doğan yükümlülüklere uyulmamıĢtır. Örneğin sözleĢme hükümlerinin dıĢına çıkılmıĢtır. ĠĢleten böyle bir duruma engel olmak için gereken tedbirleri aldığını ispat edemediği takdirde, uçağı fiilen kullanan kiĢi ile birlikte müteselsilen sorumlu olacaktır. Sorumluluk her ikisi içinde sınırlı sorumluluktur.

Ġkinci varsayımda ise, uçak tasarruf sahibinin (iĢletenin) elinden zorla, hukuka aykırı bir Ģekilde alınmıĢ, örneğin çalınmıĢ veya gasp edilmiĢtir.

Diğer bir ifade ile zilyetliğine hukuka aykırı bir tecavüz vaki olmuĢtur. Bu durumda, tasarruf sahibinin herhangi bir sorumluluğu söz konusu değildir. Uçağı gasp eden bir zarara yol açtığı takdirde, sınırsız surette sorumlu olur.

TSHK‘nun 135. maddesi Roma SözleĢmesi‘nin 4. maddesindeki varsayımı karĢılamaktadır. Kanımızca, burada Roma SözleĢmesi m. 2/2-a ve TSHK. m. 133/II hükümlerinde yer alan karine dolayısıyla sorumluluk taĢıyan kiĢi için bir sorumluluk hali öngörülmüĢtür.

Gerek Roma SözleĢmesi ve gerekse TSHK sisteminde, uçağı fiilen kullanan kiĢi iĢletendir ve bu sıfatı gereği sorumluluk taĢımaktadır. Fakat uçağın seferlerinin kontrolü bir baĢka kiĢinin elinde bulunmakta ise, bu kere söz konusu kiĢi karine olarak iĢleten kabul edilir ve bu suretle sorumlu tutulur.

ĠĢte, TSHK m. 135, Roma SözleĢmesi m. 4; bu anlamda sorumlu tutulan kiĢinin (seferlerin kontrolünü elinde bulunduran kiĢi) bir hukuki iliĢkiye dayanarak (örneğin, kira veya Carter sözleĢmesi) uçağı fiilen kullanan kiĢinin, bu kullanımda akit hükümlerinin dıĢına çıkarak bir zarara yol açtığı olaylarda bir kurtuluĢ bey yinesinden yararlanmasını sağlamaktadır.

Burada ispat külfetinin içeriği ne olacaktır? Burada, uçağın seferlerinin kontrolünü elinde bulunduran kiĢi, uçağı fiilen kullanan kiĢinin, seferleri kontrol hakkını ortadan kaldıran davranıĢlarda bulunduğunu ve dolayısıyla da m. 133/II (Roma SözleĢmesi m.2/2-a) deki karinenin geçerli olmadığını ispat etmelidir. Bu

arada, kuĢkusuz, uçağı fiilen kullanan kiĢinin akit hükümlerine riayetini sağlamak amacı ile yasal yollara baĢvurduğunu (örneğin, ihtarname çektiğini, sözleĢmeyi fesih ile uçağın iadesi için giriĢimde bulunduğunu) ispat edecektir.392

3.5.2. Birden Fazla Uçağın Birlikte Zarar Vermesi

Aynı zarara iki veya daha fazla sivil hava aracının sebebiyet vermesi halinde ortaya çıkan sorumluluğu TSHK. nun 136 ıncı maddesi düzenlemiĢtir.393

TSHK'nun 136. maddesi, ana hatları itibarı ile Roma SözleĢmesi‘nin 7. maddesi hükmünden alınmıĢtır.394

Anılan maddeye göre; “Ġki veya daha fazla sivil hava aracının birlikte

sebebiyet verdikleri zararlarda, her hava aracının iĢleteni, müteselsilen sorumlu olur”. Aynı Ģekilde Roma AnlaĢmasının 7 nci maddesine göre de zarar, birden fazla

hava aracı arasındaki bir çarpıĢma veya hareketleriyle diğerini zorlamaları sonucunda meydana geldiği takdirde, her bir hava aracı zararı baĢlı baĢına vermiĢ gibi kabul edilerek, bunların her birinin iĢleteni anlaĢma Ģartları ve sınırları içinde sorumlu olur.

Burada söz konusu edilen, birden çok iĢletenin birbirlerine verdikleri zarardan değil, üçüncü kiĢilere verdikleri zarardan sorumluluklarıdır.395

TSHK m. 136 sadece sorumluluk hali ve teselsül kuralı açısından değer taĢımaktadır. Zararın niteliği ve sorumluluğun tayini bakımından 134. maddeye baĢvurmak gerekeceği gibi, hak sahipliğinin tespiti yönünden de m. 134 hükümleri uygulanacaktır.396

Zarara uğrayanların üçüncü kiĢiler olması gerekir, aksi takdirde konu TSHK'nun kapsamı dıĢında kalır.

Zarar uçak tarafından verilmiĢ bir zarar olmalıdır. Yoksa yine TSHK hükümleri uygulanamaz.

392 SÖZER, Türk Sivil Havacılık Kanununun Hükümlerine Göre TaĢıyan ve ĠĢletenin Sorumluluğu, s. 77–78. 393 ĠġGÜZAR, a. g. e., s. 68.

394 SÖZER, Türk Sivil Havacılık Kanununun Hükümlerine Göre TaĢıyan ve ĠĢletenin Sorumluluğu , s. 78. 395 ĠġGÜZAR, a. g. e., s. 68.

396 Yukarıda Uçakların verdiği zararlar baĢlığı altında izah ettiğimiz üzere m. 134 yollaması ile de Borçlar Hukukunun genel ilkeleri ile BK. nun 41 vd. da yer alan hükümlere göre zararın niteliği ve sorumluluğun tayini yoluna gidilmesi gerekecektir.

Sorumlu kiĢinin belirlenmesi bakımından da TSHK m. 133 hükümleri dairesinde iĢletenlik sıfatının saptanması gerekecektir.

Zarar gören kiĢi, iĢletenlerden bir tanesi ile sözleĢme (özellikle hizmet sözleĢmesi) iliĢkisi içinde ise, bu iĢletene karĢı üçüncü kiĢi sıfatında olmayacaktır. Bununla beraber dava haksız fiil hükümlerine dayandırıldığı takdirde, uyuĢmazlık yine TSHK m. 136'nin kapsamına girer.

Zarar görenin her iki iĢleten ile de sözleĢme iliĢkisi içinde bulunması varsayımında ise, talep akit hükümlerine dayandırıldığı takdirde TSHK kapsamı dıĢında kalır. Fakat her iki iĢletene karĢı da haksız fiile dayanılarak dava açılırsa, uyuĢmazlık TSHK kapsamın girer.

Bir iĢletene karĢı haksız fiile, diğerine karĢı sözleĢme hükümlerine göre dava açılması varsayımında ise birincisi TSHK hükümlerine bağlı olur, ikincisi olmaz.

Son olasılıkta, esasen TSHK hükümlerinin uygulanabileceği, özellikle m. 136'da yer alan teselsülün geçerli olacağı da kuĢkuludur.

Yukarıda değindiğimiz çeĢitli olasılıklarda, teselsül konusu, maddi olayın koĢullarına göre, BK'nun 50. veya 51. maddeleri397

dairesinde değerlendirilecektir.398