• Sonuç bulunamadı

LiA KAZAN'IN ccBiR YAŞAMı!l:

Belgede ISBN y (sayfa 175-179)

'MACERACI' JULES VERNE

E. LiA KAZAN'IN ccBiR YAŞAMı!l:

E.LiA KAZAN'IN ccBiR YAŞAMı!l:

BIR 'ANADOLULU' PORTRESI ...

Elia Kazan'ın uBir Yaşam"ı 800 küsur sayfasına karşın, bir solukta okunan kitaplardan ... Evet, Kazan haklı. O artık iyice gerilerde kalan sinemacılı�ından çok, bir yazar olarak görüyor kendisini. Bu yaşlı Yunanlı Amerikalıda, kendi sevdi�i deyimle uAnadoluluda" gerçek bir yazar kumaşı var. Gerçek bir

anlatıcı-nın, öykücünün büyüsüne ve gizlerine sahip bir yaşlı, Anadelulu Kazan ...

Aslında «Bir Yaşamnda ortaya çıkan portre, çok olumlu de�il. Kazan, ken­

disini yükseltecek, yüceltecek, onurlu yerlere getirecek bir portre çizme çaba­

sında gözükmüyor. Bunu yapmayacak kadar akıllı, pişmiş, deneyimli bir adam o!.. Ana yanından Kayserili (Şişmano�lu), baba yanından istanbullu (Kazano�­

lu) bu Rum çocu�u. öncelikle ailesinin, daha sonra kendi çocukluk ve gençli�i­

nin tarihini yazarken, içinde bir yerlerde hep taşımış oldu�u uTürk korkusunun

da dışarı vuruyor. Buna "Türk düşmanlı�ın demiyorum (böyle bir şey yok);

ama Kazan, Osmanlı'nın son döneminde ve savaşın getirdi�i felaketler içinde, dönem azınlıklarının belki kaçınılmaz biçimde duyumsadı�ı o belli-belirsiz kor kuyu, tedirginli�i anasından-babasından iyice «tevarüs etmiş ... Bu korku, kitap­

ta yer yer dile getiriliyor: .... istanbul'un 1 453'teki düşüşünden beri fethedilmiş bir halk oldukları için, güvenlik taktikleri Türk halkının arasına karışmak olmuş­

tu" gibisinden cümlelerle ... Evet, ne Elia Kazan, ne de anası, babası veya dede­

si bu topraklarda do�up sonradan dışarıya göç etmiş hiç kimse, dünyanın ne­

resinde yaşarsa yaşasın ve olaylara ne denli nesnel bakabilirse baksın, bu

"Türk korkusu•ndan kendini tam olarak kurtararnıyacak anlaşılanL. Bir impara­

torlu�un da�ılışını yaşamış olmanın ve bunu sonraki kuşaklara, bire bin kata­

rak, korkuyu, tedirginli�i. göçü alabildi�ine abartarak nakletmiş olmanın getirdi­

�i kaçınılmaz sonuç bu ... Elia Kazan'ın kitabından bu bir kez daha açıkça sezi­

liyor.

Ama zavallı Kazan, ayrıca haklı. Düşünün, «modern Türkiye .. ye geldi�i. ço­

cuklu�unun topraklarına geri döndü�ü günlerden birinde, Beyo�lu'ndaki azın­

lık dükkaniarını hallaç pamu�u gibi atmış olan 6-7 eylül olaylarının ertesine, di­

�erinde ise, daha önce tanıdı�ı kimi yüksek mevkideki insanların (Bayar, Men­

deres, bir dönemin Kayseri valisi Osman Kavuncu, vs.) gururlu yargıçların önünde el pençe divan durduruldu�u Yassıada duruşmalarına rastlıyorl.. Ya­

kın tarihimizin hiç de gö�üs kabartmıyacak olan utanç tabloları ... Eee, yaşlı Ru­

ma fazla kızmak mümkün mü?

Kazan, öte yandan çok başka şeyler de anlatıyor. Ortaya çıkan portre za­

afları erdemlerinden çok olan, her türden yanlışı, kusuru, günahı işlemiş, bü­

yük hatalar da yapmış bir kişidir: yani tam bir insan. 1 950'1erin Amerikan Karşı­

etkinlikler komisyonu önünde, arkadaşlarını, bir zamanlar Amerikan Komü­

nist partisinde birlikte yer aldı�ı «dostlarını• ihbar etmiş, korniteye onların adları­

nı vermiş olmasını, açıklıkla, içtenlikle anlatıyor Kazan ... Bu, olayı ve onun çir­

kinli�ini unutturmuyor, ba�ışlatmıyor do�allıkla ... Kazan bir «muhbirdir", hep öy­

le de kalacaktır. Asıl trajik olan şudur ki, o da bunu biliyor, farkında, artık bu damgayı ömür boyu hep üzerinde taşıyaca�ının bilincinde. Bunu kendince açıklıyor, inandırıcılı�ı da var açıklamasının!.. Ama sanıyorum gerçek bir

savun-ma de�il bu, gerçekten anlayış ve af beklemiyar o ... Kitabın en trajik yanı da belki bu ...

Cinsellik Kazan'ın anılarında büyük yer tutuyor. Kadınlar ve kadınlar!..

Hep onları istiyor, arzuluyor, olmadık yerlerde ve biçimlerde de sahip oluyor Kazan ... ilk gençli�indeki çirkin, zayıf. istenmiyen yabancı kökenli bir delikanlı, bir •outsider" olmanın bedelini ödetmek istiyor sanki herkese ... Başta da kadın­

lara ... Bu arada, kendi alanında (tiyatro, yazın) başarılı olmuş, kendisinden da­

ha çok de�erlendirilmiş kişilere de hiç nazik davranmıyor. Sözgelimi Orson Welles veya Lillian Hellman'dan söz ederken, bakışında sezilen başlıca duygu, haset ve kıskançlık oluyor. Ama, dedik ya, ortaya çıkan bir insan portresi: ideal olmaktan son derece uzak bir portre!..

Ama asıl Kazan'ı Amerikan sinema ve tiyatro dünyasının gizlerini, perde arkasını, ramp ışıklarının geri planını anlatırken okumalısınız: Arthur Miller, Ten­

nessee Williams, Marilyn Monroe (Miller'den önce Kazan'ın sevgilisi olmuş Ma­

rilyn), Marlon Brando, yine hiç sevmedi�i anlaşılan James Dean veya Vivien Leigh, Fredric March ve karısı vb. kişilikler üzerine anlattıkları son derece ilginç­

tir. Actor's Studio'yu birlikte kurdukları ve uzun zaman birlikte çalıştıkları Lee Strasberg'le de paylaşacak kozu vardır Kazan'ın ... Onu da hep över ya, yine de tam bir •Anadolulu kurnazlı�ı, ile yerden yere de vurur. MGM'de çekti�i tek film olan •Yeşil Deniz-The Sea of Grass, filmi ve bu filmde Spencer Tracy ve Katharine Hepburn ile çalışması üzerine anlattıkları, sinemaseverler için son kerte ilginç ve Hollywood'a o dönemde egemen olan •stüdyo sistemi" üzerine de çok ö�reticidir. Bu bölümle bu sistemi kıyasıya eleştiren Kazan, öte yandan

•Bir Genç Kız Yetişiyor,dan (ilk filmi) ·Viva Zapata»ya birçok film yaptı�ı FOX şirketinin patronu, sinema tarihinin en ilginç kişiliklerinden biri olan Darly F. Za­

nuck'tan söz ederken, oldukça hakkaniyetli davranıyor, gerek Zanuck'un, ge­

rekse stüdyo sisteminin iyi yanlarını da belirtmekten geri kalmıyor: ·Arzu Tram­

vayı .. , ·Rıhtımlar Üzerinde .. , ·Cennet Yolu, gibi unutulmaz filmierin ortaya çıkış öyküleri de gerçek birer serüvendir. Bu arada Türkiye'de çekti�i ve başarısızlı­

�ına karşın aen sevdi�im filmim, dedi�i «Amerika, Amerika .. nın da, aslında

"Türk karşıdı, bir film oldu�unu itiraf ediyor: •Gazetenin birinde, benim gelişi­

me karşı bir yazı yayınlanmıştı. Türkleri rezil etmeye geldi�imi ileri sürüyordu.

Yazı, benim korkulu kuı:untularımı depreştirmişti. Çünkü gerçe�e çok yakındı".

Evet, Elia Kazan!.. Amerikan tiyatrosunu ve sahne/perdedeki oyun yön­

temlerini altüst eden, 1 940-SO'Ierde her iki alana da yeni ve geniş bir soluk ge­

tiren, istenmiyen ve sevilmeyen bir .. yabancı .. dan uzun yıllar boyunca Ameri­

kan aydınlarının gözbebe�ine dönüşen, kurnaz, ihtiyatlı ve çıkarcı •Anadolulu, kimli�ini hiç yitirmeyen, Hollywood'da kalıp iş bulabilmek için •ihbarcılık, ceke­

dini giyiveren, yetenekli ve korkak, yürekli ve sıçan gibi ürkek, yaratıcı ve kısır,

çelişkiler yuma!:'Jı bir insan, gerçek ve «Otantik" bir kişilik ... «Bir Yaşam", Ka­

zan'ın romanlarından da daha büyük bir ilgiyle okunan, sürükleyici, giderek bü­

yüleyici bir kitap. Özellikle sinemaseverlerin mutlaka okuması gerek ...

1 990

Belgede ISBN y (sayfa 175-179)