• Sonuç bulunamadı

KARAMSAR ROMANTiZM BAŞYAPlTI

Belgede ISBN y (sayfa 105-112)

KARAMSAR ROMANTiZM BAŞYAPlTI

.. - Savaştan önceki eski Viyana'yı tanımadım ... Strauss valsleri, çekici ve rahatlatıcı güzelli1:'}iyle ... Ona kıyasla istanbul bana daha ilginç geliyordu. Viya­

na'yı ancak o çılgın karaborsa günlerinde tanıdım: Her şeyi satmak mümkün­

dü ... Yeter ki insanlar onu gerçekten istesinler ve alacakları paraları olsun ...

Baştaki bu sözler, .. üçüncü Adam» ın dek on. · ıu 1 mekanını açıklar: .. valsle­

rin Viyanası" de1:'}ildir bu ... Savaş sonrasının (film 348'de çekilmiştir) yıkık, peri­

şan, çökmüş Viyanası'dır ... Graham Greene'in ·�naryosu, bize eski arkadaşı Harry Lime'ı bulmak için Viyana'ya gelen Holl·. Martins'in öyküsünü anlatır.

Beş parasızdır, eski asker Martins. Savaşın bezgıııli1:'}ini üzerinden atamamıştır.

Ama onu karşılayan, bekledi1:'}i gibi Harry Lime olr•az. Tersine bir süre sonra Li­

me'ın ölüm haberini alacak, felaketin kalıntılarıyla bo1:'}uşan bu kentte yapayal­

nız kalacaktır.

Ama Harry Lime acaba gerçekten ölmüş müdür? Geçirdi1:'}i kazadan son­

ra cesedi 2 kişi tarafından taşınmıştır, kimi tanıklara göre ... Kimileri ise bir uü­

çüncü adam, dan söz ederler. Ama bu uüçüncü adam .. hiç ortaya çıkmaz, til­

min adının anlamı tam olarak belirlenmez. Yalnızca bir şey kısa zamanda anla­

şılır: Harry Lime ölmemiştir, ama polisten kaçmaktadır. Çünkü uyeraltında, ya­

şamaktadır o (sözcü1:'}ün gerçek anlamıyla: Çünkü mekanı, Viyana'nın ünlü ka­

nalizasyonlarıdır) ve büyük gereksinmesi duyulan penisilini karaborsada sata­

rak, uhem de gelir vergisinden ba1:'}ışık» büyük paralar kazanmaktadır.

Beş parasız Martins için bu belki de hayatının fırsatıdır. Ama her filmde ve her öyküde uvicdan sahibi .. , sorumluluk taşıyan ve insancıl yanı hırsına üst çı­

kan bir kahraman olmaz mı? Ya o gizemli, hüzünlü, güzel Ann Schmidt? Ya yoksullu1:'}un, felaketin, ölümün korkunç görünümleri?

.. üçüncü Adam»ı tüm dünyada sinemanın en eskimeyen klasikleri, klasik filmleri gösteren sinemaların afişlerinden inmeyen, sanki hep ugenç» kalmış bir film yapan nedir? Belki, bir kez daha, tıpkı uKazablanka .. için söylenmiş oldu-1:'}u gibi bu filmde de ubir dizi mutlu rastlantının birden gerçekleşmiş olması.»

Graham Greene'in öyküsü, anıları henüz çok taze savaşın tüm yıkım ve felake­

tinin taptaze izlerini taşımaktadır. Yönetmen Carol Reed, yıkık Viyana'yı sanki bir set dekoru gibi rahatça kullanmak olana1:'}ını bulmuş, efsanevi Robert Kras­

ker'in siyah-beyaz görüntüleri, kentin ola1:'}anüstü etkili görüntülerini ustaca sap­

tamıştır. Carol Reed'in ingiliz sinemasının geleneksel anlatım sa1:'}1amlı1:'}ını, Al­

man dışavurumculu1:'}unun etkisini de katarak, ışık-gölge oyunları, perspektif deformasyonları, çarpık açılarla bezeyerek kullanması, ola1:'}anüstüdür. Yapımcı olarak iki büyük adın, Amerika'dan David O'Selznick ve ingiltere'den Alexan­

der Karda'nın birleşmesi, yapımın önündeki tüm olası engelleri yıkmıştır.

Oyuncular, tilmin en talihli seçimlerinden biri olmuştur. Orson Welles ve Joseph Cotten'in birlikteli1:'}i, dünya sinema seyircisine ço1:'}u ülkede savaştan sonra tanınabilen .. Yurttaş Kane»i anımsatmış ve bu filme peşin bir saygınlık kazandırmıştır. Welles'in rolü, sinema tarihindeki belki en kısa başrollerden biri­

dir: Welles, film boyunca yalnızca birkaç dakika gözükür ... Ama ne dakikalar!. ..

Hep beklenmedik yerlerde, beklenmedik anlarda görülür, hep bir gizem halesi­

nin, bir ışık-gölge oyununun içinden çıkagelir, kibar, soylu tavırları altında unu­

tulmaz bir «kötülük simgesi» gibi yansır. Efsaneye göre (filmlerin de ardında ef­

saneler vardır) tilmin kimi konuşmaları Welles'in kendi kaleminden çıkmadır.

Örne1:'}in, şu sözler: .. italya'da 30 yıl boyunca Borjiyalar vardı. Yani savaş, kı­

yım, cinayet... Ama Mikelancelo, Leonarda ve Rönesans da ·aynı dönemde var oldular. Oysa isviçre'de kardeşlik, 500 yıllık demokrasi ve barış vardı. Ama ne yaratabildiler? Sadece guguklu saati!"

Yüzünde sürekli bir hüzün gezdirmeyi başarabilen, yaşama tüm güvenini yitirmiş Ann Schmidt rolünde italya'dan sıca1:'}ı sıca1:'}ına getirilmiş yetenekli Ali­

da Valli, di1:'}er rollerde Trewor Howard, Bernard Lee, Wilfrid Hyde White gibi in­

giliz oyuncuları, kadronun uluslararası görünümünü ve başarısını bütünlerler ...

Ama bir tilmin bunca başanya erişmesi için biraz daha .. mutlu rastlantı»

gereklidir. O da çekim sırasında gerçekleşmiş, bir akşam ekibin yemek yedi1:'}i bir kahvede ugitar» çalan bir genç adamın müzi1:'}i, çok ilginç bulunarak filme katılmıştır. işte Anton Karas ve film için besteledi1:'}i unutulmaz müzik, böylece .. üçüncü Adamula birleşmiştir. Bu müzik, en unutulmaz sahnelerinde filme eş­

lik eder, atmosferin altını çizer, giderek onu yaratır: Harry Lime'yle karşılaşma, kanalizasyonlardaki ölümcül .. takip .. , sinemanın en romantik finallerinden biri olan son sahnede, dökülen sonbahar yaprakları altında Joseph Cotten'la Alida Valli'nin, artık olanaksız bir «birleşme»yi gerçekleştiremeden kopmaları ...

.. üçüncü Adam .. , tüm bunlar ve de başka şeyler yüzünden, sinemanın ya­

rattı1:'}ı en güzel filmlerden biri, bir tür .. karamsar romantizm .. başyapıtı, çok usta işi bir konu / biçim dengesi örne1:'}idir. Kaçırmayın.

Üçüncü Adam (The Third Man) 1 Yönetmen: Caro/ Reed 1 Senaryo: Gra­

ham Greene 1 Görüntü: Robert Krasker 1 Müzik: Anton Karas 1 Oyuncu/ar: Jo­

seph Cotten, Alida Val/i, Trewor Howard, Orson Welles, Bemard Lee, Ernst Deutsch, Wilfrid Hyde White 1 1 949 yapımı 1 1 00 dakika.

* * *

BROADWAY CANGILINDA REKABET ...

iki Broadway tiyatro oyuncusunun v e çevrelerinde tüm bir tiyatro aleminin öyküsü .. Dorukta olan, ancak yaşlanmaya başlayan ünlü bir oyuncu (Bette Da­

vis), yükselmeye başlayan genç ve hevesli Eve'i (Anne Baxter) 'himaye'sine alır. Eve, iyi kalpli, tatlı, herkese yardıma koşmaya hazır bir insan gibi gözük­

mektedir. Aslında ise yükselrnek için her şeyi göze almış, en iyi dostluklara bi­

le ihanet edebilecek, en yakın arkadaşının kocasını baştan çıkarabilecek bir ya­

pıya sahiptir. Ve Eve, tüm yöntemleri kullanarak, bu .. sanat cangılı»nda adım adım doru1:'}a tırmanacaktır ...

Sinema tarihinin en ünlü filmlerinden biri, unutulmaz bir sinema klasi1:'}i.

Film, yazar /yönetmen Joseph Mankiewicz'in başyapıtı kabul ediliyor. Tipik bir Mankiewicz filmi bu: Her türlü biçim oyunundan uzak bir sinemanın, ayrıntılı, zengin ve bol konuşmalı bir senaryonun emrine girdi1:'}i. Mankiewicz için en önemlisi senaryodur, çünkü yönetmen, hep kendi yazdı1:'}ı filmlerinde zeki, es­

prili, gülmece duygusuna sahip insanları büyük incelikler, keskin alaylar taşı­

yan diyaloglarla konuşturur, söz bu filmlerde görüntü kadar önemli bir öge ha­

line girer. Mankiewicz, «Ben konuşmasını bilmeyen kaba, vahşi insanların de-1:'}il, uygar kişilerin öyküsünü anlatıyorum» demiştir. 1 909 do1:'}umlu ve bugün

ar-tık çalışmayan yönetmenin TV'de «Hayalet ve Bayan Muir", .. 3 Kadına M ek­

tup .. , .. Jül Sezar .. , .. çıplak Ayaklı Kontes .. «Gönül Yolu/Bayanlar ve Bay/ar .. , .. sa­

kin Amerikalı .. , «Geçen Yaz Birdenbire .. ve en son «Kieopatra .. filmlerini gör­

müştük.

Mankiewicz, filmde çok iyi bildi1:'}i bir çevreyi anlatmış. iç içe kaynayan çe­

şitli hırsları, tutkuları, sarhoş yıldız/arı, her şeyi yapmaya hazır yıldız adayları, alaycı gazetecileri ve i1:'}renç dedikodu yazarlarıyla dıştan görüldü1:'}ü kadar par­

lak olmayan bu çevreye, yani Broadway'e e1:'}ilen filmierin en unutulmazı, «Per­

de Açılıyor ... Öte yandan, bir «kadın filmi .. bu ... Bette Davis, perdede ustası ol­

du1:'}u «bitch .. (yosma) rollerinin sanki tam bir prototipini yaratmış. Ama seyirci­

nin başta ona karşı olan duyguları, film ilerledikçe, onun yanında yer almaya başlıyor. Çünkü Davis'in karşısında yer alan genç aktrisin «kötülü1:'}ü" çok daha başka türden bir kötülük ... Eve, Margot'tan çok daha tehlikeli, çünkü onun kö­

tülü1:'}ü gizli, derinlerde ve üstelik alabildi1:'}ine sıcak, sevecen bir davranışlar bü­

tününün gerisinde saklı . .. uygar" bir çevrede yer alan ve üstelik taraflarını ka­

dınların oluşturdu1:'}u bu uamansız mücadeıe .. nin müthiş bir çekicili1:'}i var. Oyun­

cuların hepsi birbirinden iyi. Tam 5 tanesi Oscar'a aday olmuştu: Davis, Bax­

ter, Sanders, Holm ve Thelma Ritter. .. Sinema tarihinde ilk kez bir tilmin iki ka­

dın oyuncusu birden en iyi oyuncu Oscar'ına aday oluyorlardı. Ancak talih Da­

vis ve Baxter'e de1:'}il, yardımcı oyuncu Oscar'ını alan ve alaycı gazetecide unu­

tulmaz bir rol veren mütefevva George Sanders'e gülmüştü. Film, ayrıca, en iyi film, yönetmen, senaryo yazarı ödüllerini de almış, görüntü (Milton Krasner) müzik (Alfred Newman), dallarında ise aday olmakla kalmıştı. Film esnasında Davis'le ahpap olan kocası rolündeki Gary Merrill, sonradan yıldızla gerçekten evlenmişti. Marilyn Monroe'nin sinemadaki ilk yıllarından küçük bir rolü var .

.. Perde Açılıyor.. izlendi1:'}i kadar dinlenmesi de gereken kendine özgü, önemli bir sinema örne1:'}i. Kaçırmayın ...

Perde Açılıyor (All About Eve) 1 Yönetmen: Joseph L. Mankiewicz 1 Se­

naryo: Joseph L. Mankiewicz 1 Görüntü: Milton Krasner 1 Müzik: Alfred New­

man 1 Oyuncu/ar: Bette Davis, Anne Baxter, George Sanders, Celeste Ho/m, Gary Merri/1, Thelma Ritter, Hugh Marlowe, Gregory Ratoff, Marilyn Monroe, Barbara Bates 1 1 950 yap1m1 1 1 38 dakika.

* * *

SiNEMA GEÇMiŞiNE BAKlYOR

. . .

işsiz ve talihsiz bir Hollywood senaryo yazarı, sinemaya dönüşünü ger­

çekleştirmek isteyen sessiz film döneminden kalma bir kadın 'star'la ilişki

kurar, onun yeni filmi için senaryo yazmaya girişir. Ancak kadın hayal alemin­

de yaşamaktadır, yeniden sinemaya dönmek için hiçbir şansı yoktur. Film, ka­

dının akli dengesini yitirmesi sonucu tam bir trajediyle sonuçlanacaktır ....

Hollywood'un Hollywood üstüne yaptı1:'}ı en ilgi çekici ve önemli filmler­

den biri, belki de birincisi ... Billy Wilder, bir dönemdeki gözde senaryocusu olan Charles Brackett'le birlikte yazdı1:'}ı Oscar ödüllü senaryosunda, özellikle sessiz film Hollywood'una acı, amansız, ayrıntılı bir yaklaşım getiriyor. Gloria Swanson, filmde biraz da kendisini, kendi sinema yaşamını canlandırıyor.

1 897'de do1:'}up 1 983 yılı içinde 86 yaşında ölen ünlü aktris de, sessiz tilmin en önemli isimlerinden biriydi. Daha 1 91 0'1arda Cecil B.de Mille'in 'monden güldürü'lerinde rol almış, tutucu Amerikan ortasınıf ahlakına meydan okuyan modern kadını ustaca oynamıştı. Swanson, 1 928'de Erich Von Stroheim'in ün­

lü (ve lanetli) filmi .. Queen Kelly - Kraliçe Kelly .. yi çevirmiş, ancak bu film bir türlü bitirilerek gösterilememişti. Wilder, filmde oyuncunun geçmişini anımsadı-1:'}ı ve özel perdesine eski filmlerini yansrttıanımsadı-1:'}ı sahnelerde, ceKraliçe Kelly .. den ka­

lan sahneleri kullanıyor. Swanson, 30 ve 40'1arda birkaç küçük rolde gözük­

müş, .. sunset Bulvarıu ile perdeye gerçekten bir dönüş yapmıştı. Swanson, bundan sonra SO'Ierde birkaç filmde, sonra uzun bir aradan sonra 70'1erde .. Havaalanı 75 .. gibi bazı filmlerde rol alacaktı.

Hollywood'u bir yandan öteyana kateden ve birçok ünlünün oturdu1:'}u Sunset Bulvan (Günbatımı Bulvarı)'nı isim olarak alan film, kuşkusuz birçok ba­

kımdan ilgi çekici. Gloria Swanson'un canlandırdı1:'}ı eski aktris, hem Swan­

son'un kendisi, hem de sinema denen büyülü alemden bir türlü koparnayıp hep ona dönmek, eski parlak günlerine yeniden kavuşmak özlemiyle yaşayan tüm eski oyuncuların dramını simgeliyor. Wilder, ünlü güldürülerinde de çok iyi belirginleşen keskin gözlemci tavrıyla, birçok oyuncunun hayatına damgasını vuran bu özlemi sergilerken, Swanson'un abartmalı, grotesk oyunuyla da çok kendine özgü bir 'star'portresi çiziyor. Swanson'un oyunu ve Wilder'in onu yö­

netmesi, zamanında bazı eleştiriler almış, giderek Swanson'un oyununu ceBoris Karloffun kompozisyonlarına .. benzetenler bile çıkmıştı. Ama Wilder'in hala sessiz film dönemi oyun tarzını sürdüren Swanson'u seçmesi ve ondan bu tarzda bir oyun alması, kuşkusuz özellikle aranmış bir şey. Çünkü bu oyun biçi­

mi, bize sessiz sinema dönemine yeniden dönmede, o dönemi yaşamada yar­

dımcı oluyor. Sıradan tipler çizen tüm di1:'}er oyuncuların (William Holden, Nancy Olsen, Jack Webb, vs) oyunu Swanson'un temsil etti1:'}i sinemayla belir­

gin bir çelişki oluşturuyorlar. Di1:'}er yandan yönetmen, eski yıldızın bir zamanlar­

ki arkadaşlarını ça1:'}ırıp oyun oynadı1:'}ı sahnelerde Suster Keaton, Anna O. Nils­

son, H.B. Baxter, Hedda Hopper gibi eski oyuncuları kullanıyor. Swanson'un bir rol bulmak için eski yönetmeni Cecil B. de Mille'i stüdyoda ziyarete gitti1:'}i sahne, unutulmaz bir burukluk içeriyor. Ama tilmin belki de en ilgiye de1:'}er ya­

nı, Wilder'in Swanson'a hayran olan, onu ne yazık ki, yarım kalan ceKraliçe

Kelly, rolü ile bir anlamda yeniden yaratmayı deneyen ünlü dahi yönetmen 1 oyuncu Erich Von Stroheim'e filmde Swanson'a tutkun, ve artık ona uşaklık ya­

pan eski yönetmen rolünü oynatmış olması. Bu rol, biraz Erich Von Strohe­

im'in kendi kişili�ine benziyor, ve sanatçı bu role kimselere benzemeyen kendi oyuncu kişili�inin damgasını basıyor ... Filmin finali ise belki yıllarca unutulmaya­

cak bir dramatik güç içeriyor ...

.. sunset Bulvarı,, sinema tarihinin çeşitli açılardan önemli filmlerinden bi­

ri ... Acı, buruk bir gözlemi, sinemanın geçmişine belli bir nostaljiyi, kendine öz­

gü bir kara mizahla beslenen bir fantastik duygusunu birarada ve ustaca har­

man eden, garip bir çekicili�i olan bir film ... Mutlaka izlenmesi, hele, bir sine­

masever için kesinlikle kaçınlmaması gereken bir yapım ... Türkiye'de nedendir bilinmez, daha önce gösterilmemiş olan film, 1 950 yılında en iyi film, yönet­

men, görüntü yönetmeni (John Seitz), baş oyuncular (G. Swanson ve W. Hcl­

den), yardımcı oyuncular (Erich Von Stroheim ve Nancy Olsen), en iyi senaryo ve müzik (Franz Waxman) dallarında Oscar'a aday olmuş, bunlardan ancak son ikisinde ödül almıştı.

Sunset Bulvarı (Sunset Bou/evard} 1 Yönetmen: Bi/Iy Wilder 1 Senaryo:

Charles Brackett, Bi/Iy Wilder, D.M.Marshman Jr. 1 Görüntü: John Seitz 1 Mü­

zik: Franz Waxman 1 Oyuncu/ar: Gloria Swanson, William Ho/den, Erich Von Stroheim, Fred Clark, Nancy O/son, Jack Webb, Lloyd George, Cecil B. de Mil/e, H .B. Warner, Anna O. Ni/sson, Buster Keaton, Hedda Hopper 1 1950 yap1m1 1 1 10 dakika.

* * *

AFRiKA, SAVAŞ VE AŞK ...

.. Afrika Kraliçesi» gibi görkemli bir ad, aslında düşündürdü�ü gibi egzotik ve inanılmaz serüvenierin de�il, çürük-çarık bir çatananın adıdır. Bu çatana, 1 9 1 4'1erin Afrikası'nda oldukça neşeli ve hoş bir serüvenin dekorunu oluştura­

caktır. ilk savaştaki tehdit edici Alman varlı�ı. Afrika içlerine dek uzanmıştır ve Belçika Kongosu'nda yeriilere Hıristiyanlı�ın iyiliklerini aşılamak amacıyla bulu­

nan 2 kardeş ingiliz'den biri olan peder Samuel Sayer (Robert Morley) acıma­

sız Almanlar yüzünden cenneti boylar. Pederin evde kalmış kızkurusu kardeşi Rose (Katharine Hepburn) dehşet içindedir: Tanrım, niye 'uygar' ingiliz halkı­

nın bireyleri, hem de Tanrı kelamını iletmek için geldikleri bu uzak ülkede böy­

lesine bir vahşete u�ramaktadırlar?

Rose, inatçı ve güçlü bir kişili�in de sahibidir. Bu yüzden, biraz da

koşul-ların itişiyle, hayatında tıraş olmamış ve de yıkanmamış gibi duran, cin şişesini a1:'}zından eksik etmeyen, küfürbaz ve serseri, maceraperest Charlie'nin teknesi­

ne kapa1:'}ı atar. Bu, işte o ünlü .. Afrika Kraliçesindir ve her şeyleriyle birbirlerinin tam zıddı olan iki kahramanımızı, bu çatanada ilginç serüvenler beklemektedir.

Yalnız do1:'}aya (sivrisineklere, timsahlara, girdap ve şelalelere) karşı de1:'}il, .. ha­

in Almaniaran karşı da savaşımiarını yürütecekler, bu arada kendilerinden bek­

lenmedik «askeri operasyonlaran bile girişeceklerdir!

Şişman ve paragöz yapımcı Sam Spiegel, 1 950 başlarında, asıl işi eleştir­

menlik olmakla birlikte zaman zaman senaryo da yazan James Agee'nin bir ro­

mandan uyarladı1:'}ı bu senaryoyu filme çekmeye karar verdi1:'}inde, sürekli kav­

ga etmekle birlikte, aslında «dostu .. saydı1:'}ı John Huston'a ve o aralar, meslek­

lerinin bir duraklama noktasında bulunan iki ünlü yıldız Humphrey Bogart ve Katharine Hepburn'e başvurmaya karar vermişti. Huston'un yıldızlarınkini aşan kaprisleri olaca1:'}ı ve çekimin zor Afrika koşullarında beklenmedi� biçimde uza­

yaca1:'}ı, Spiegel'in aklına bile gelmemişti. Aylar süren çalışma, hemen herkesi sıtma vb. Afrika hastalıkianna duçar eder ve Spiegel, uçup giden paracıkları ne­

deniyle mide sancıları çekerken, sinema tarihinin o zaman zaman yinelenen mucizelerinden biri meydana geliyor ve böylesine olumsuz ve uygunsuz koşul­

lara karşın, ortaya bir başyapıt çıkıyordu.

Filmin tarihsel de1:'}eri ortadadır: H uston, Bogart ve Hepburn'ün ilk renkli filmleri, perdedeki ilk (ve son) Bogart ve Hepburn beraberli1:'}i, 4 dalda Oscar adaylı1:'}ı ve yalnızca Bagart'ın ilk (ve de son) Oscar ödülünü alması... vs. vs.

Ama bu bilgilerin dışında, .. Afrika Kraliçesi»ni böylesine çekici yapan, .. başya­

pıt .. kılan özellikler nedir acaba?

Kuşkusuz ki öncelikle Huston'un, kendisini .. fil avı .. gibi özel tutkularından kurtarıp filme «konsantre .. olması ve elindeki malzemeyi (altından bir senaryo, egzotik bir dekor, dev oyuncular) sonuna dek kullanması. Nasıl kullanmasın ki, öykü ve içindeki karakterler, tam da Huston'un sevdi1:'}i türdendir: Hayata boşvermiş, ba1:'}1anacak de1:'}erleri olmayan (filmdeki Bogart) veya bu de1:'}erlerin anlamsızlı1:'}ını sonunda anlayan (filmdeki Hepburn) tümüyle 'marjinal', düzen ve sistem dışı kişiler, güldürünün de gerilim kadar paydaş oldu1:'}u, sanki hiçbir anında kendisini fazla ciddiye almayan bir serüveni yaşarlar. Savaştıkları, Hus­

ton'un da insan ve sanatçı olarak savaşmayı sevdi1:'}i iki temel olgudur: En olumsuz koşullarıyla do1:'}a ve de ırkçı, ceberrut, zalim bir kafanın tarihteki en iyi temsilcisi olan Alman milliyetçili1:'}i ...

Bu temel görünüm üzerine, Huston, çok ilgi çekici bir insan ilişkisini, tüm ayrıntılarıyla, oya gibi işler: Nehir tüccarı serüvenci kaptan Charlie'yle, yaşlı kız misyoner Rose'un ilişkisi. Birbirlerinden nefret etmek için her şeye sahiptir, bu iki insan ... Ve nefret ederler de ... Ama sevgi, nefretin öbür yüzü de1:'}il midir? Ve iki insan, ne denli ters kişilikler de taşısalar, biraz çabayla birbirlerini sevmeyi, birbirlerine aşık olmayı başaramazlar mı? 2 dev oyuncunun sonuna dek

inanıl-mış, giderek yaşanmış kompozisyonlarıyla, Rose ve Charlie, güldürüyle dra­

mın içiçe oldu1:'}u ola1:'}anüstü bir ilişki yaşarlar. Çatanayı girdaplardan kurtardık­

ları ya da bir Alman gemisine saldırıyı sonuçlandırdıklarında, yapacakları tek şey, birbirlerine sarılmaktır: Çünkü başkası yoktur. Ve film, böylece hiç akla gel­

meyecek, başta 'hiç de inandırıcı gözükmeyen bir sevgiyi gerçek kılar ve per­

denin en güzel •aşk hikayeleri .. nden birine dönüştürür.

Clint Eastwood, bu tilmin çekiliş öyküsünü anlatan Peter Viertel'in .. Beyaz Avcı, Kara Yürek" kitabını, 1 990 Cannes şenli1:'}inde ilgiyle izlenen bir filme dö­

nüştürmüştü. O filmi da yakında görmeyi umarken, .. Afrika Kraliçesi,nin verece-1:'}i sinema derslerinden ve sinemasever zevkinden yoksun kalmamalarını tüm okurlarımıza ö1:'}ütleyelim.

Afrika Kraliçesi (The African Queen) 1 Yönetmen: John Huston 1 Senar­

yo: C.S. Forester'in kitabından James Agee 1 Görüntü: Jack Cardiff 1 Müzik:

Al/an Gray 1 Oyuncu/ar: Humphrey Bogart, Katharine Hepburn, Robert Mor­

/ey, Peter Bul/, Theodore Bike/ 1 Bir 1 95 1 Romulus (ingiliz) yapımı 1 1 03 daki­

ka.

* * *

MELODRAMIN KÖTÜSÜ VE

Belgede ISBN y (sayfa 105-112)