• Sonuç bulunamadı

Lehine Aval Verilen Kişinin Şahsında Gerçekleşen Hükümsüzlük Def’ileri

Belgede Aval kurumu (sayfa 130-133)

3.2 Aval Verenin Savunma Olanakları

3.2.2 Aval Verenin İleri Sürebileceği Def'iler

3.2.2.2 Lehine Aval Verilen Kişinin Şahsında Gerçekleşen Hükümsüzlük Def’ileri

Kambiyo senetlerinde, kambiyo taahhüdünde bulunarak sorumluluk altına giren tüm senet borçluları, kendi şahıslarında gerçekleşen hükümsüzlük def’ilerini, kendilerine başvuran herkese karşı ileri sürebilirler. Keza, lehine aval verilen kişi de, ehliyetsizlik, sahte imza, yetkisiz temsil gibi imzasının kendisini bağlamadığı haller mevcutsa, bunları, kendisine başvuran herkese karşı, bir hükümsüzlük def’i olarak ileri sürebilir672. Aval veren bakımından tartışılması gereken husus, lehine aval verdiği kişinin imzasının kendisini bağlamadığı durumların, aval verenin sorumluluğunu ortadan kaldırıp kaldırmayacağıdır. Bu sorunla ilgili, incelenmesi gereken düzenleme, TTK m. 702, f. 2’dir. Hüküm uyarınca,

“Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir.”

670

Y. 12. HD. E. 579/K. 1031 04.02.1997 tarihli kararın tam metni için bkz. Kazancı; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi önüne gelen bir uyuşmazlıkta, borçlunun zararına bile bile hareket ve kötüniyetin her türlü delille ispat edilebileceğini; ayrıca senedi devralan ile devredenin yakın akraba olması sebebiyle senedi devralan davalının iyiniyetli 3.kişi kabul edilmesinin de doğru olmadığına karar vermiştir. Bkz. Y. 3. HD. E. 2003/7662 K. 2003/7762 T. 19.6.2003- Kazancı; Y. 12. HD. E. 1976/3932 K. 1976/ 6589, 24.5.1976 tarihli

karar için bkz. YKD. C. 4, S. 4, 1978 s. 589-601 -

http://www.yargitay.gov.tr/belgeler/site/dergi/Nisan1978/index.html#/115/zoomed (ET, 29.09.2014); Y. 12. Hukuk Dairesi, aradaki iş ilişkisini bilerek borçlu zararına hareket için yeterli olmadığına dair kararı uyarınca, “Somut olayda takip dayanağı bononun teminat olduğuna dair iddianın temel dayanağı olan 5.10.2007 tarihli protokol borçlu C. H. ile lehdar L. H. ve bunların vekilleri arasında keşide edilmiş olup, takip alacaklısı N. K. bu protokolde taraf değildir. Bu protokolün takip alacaklısı yönünden herhangi bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Senet metninde teminat olduğuna dair bir ibare de yer almamaktadır. T.T.K.nun 599.maddesinin yukarda açıklanan hükmüne göre, protokolde imzası bulunan ve lehdar Lale Haşlak vekili olarak protokolü imzalayan Av. M. G. A. ile senet lehdarı alacaklı arasında iş ilişkisi olsa dahi, senette imzası bulunmayan Av. M. G. A.'den senedin takip alacaklısı N. K.'ye ne şekilde intikal ettiği tespit edilemediğinden hamilin bonoyu iktisap ederken, bile bile borçlunun zararına hareket ettiğinden sözedilemez.” Y. 12. HD. E. 2012/4414 K. 2012/20221 T. 12.6.2012-Kazancı.

671

Y. 12. HD. E. 3065/ K. 8096 T. 02.04.2004; Aynı doğrultuda, Y.12. HD. E. 2007/6186 K. 2007/8814 T. 3.5.2007, Kararlar için bkz. Kazancı.

Kanımca, hükümden anlaşılması gereken, -kural olarak- aval veren kişinin teminat altına aldığı borç batıl olsa da aval verenin taahhüdünün geçerli olduğu; ancak, aval verenin teminat altına aldığı borç şekle ait bir sebepten dolayı batıl ise, aval verenin bu durumdan yararlanabileceğidir673

. Bununla birlikte, aşağıda inceleneceği üzere, şekle ait eksiklik, zaten avalin kurucu unsurlarında eksikliğe neden olacağından, aval oluşmayacaktır. Dolayısıyla, avalin hükümlerine ilişkin bu istisna hükmü uygulama alanı bulamayacaktır.

Aval veren kişinin teminat altına aldığı borçtan kasıt, lehine aval verilen kişinin senetteki sorumluluğunu doğuran kambiyo taahhüdüdür674

. Misal olarak, A, ciranta C lehine aval vermiştir. C’nin kambiyo senedinden doğan borcu, senedi ciro yoluyla devrederken atmış olduğu imza dolayısıyla, kendisinden sonra gelenlere ödemeyi tekeffül ettiği poliçe bedeli olan 50.000 Türk Lirasıdır. A ise, C’nin bu borcunu teminat altına almaktadır. Kural uyarınca, C bakımından, ehliyetsizlik675, sahte imza, yetkisiz temsil gibi durumlardan biri söz konusuysa, C şahsında oluşan bu hükümsüzlük def’ilerini ileri sürebilecektir. Buna karşın, A’nın sorumluluğu devam edecektir676

.

Aval verenin teminat altına aldığı borcun şekle ait bir sebepten dolayı batıl olmasından kasıt ise, lehine aval verilenin kambiyo taahhüdünün şeklen geçersiz olmasıdır677

. Kambiyo

673Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya, s. 172; Tekil de, aynı görüşü benimsemekle birlikte, şekle ait

noksanlığın ne olduğunu açıklamamaktadır. Bkz. Tekil, s. 138.

674Boztosun, s. 62; Öztan, 1997, s. 811; Poroy/Tekinalp, s. 211; Kınacıoğlu ve İpekçi/İlbuldu, bu duruma

misal olarak, poliçenin, mecburi şekil şartlarının bulunmaması dolayısıyla muteber olmaması halini vermektedir Bkz. Kınacıoğlu, s. 250; İpekçi/İlbuldu, s. 34; Kanımca, yazarların görüşü isabetsizdir. Zira, söz konusu durum, senet metninden anlaşılan def’i olarak, senetteki tüm sorumlular tarafından ileri sürülebilir.

675Bozer/Göle, s. 122; Kınacıoğlu, s. 250.

676Bozgeyik, şekil eksikliği dışında (mesela, ehliyetsizlik ve sahte imza gibi) bir sebeple lehine aval verilenin

sorumluluğu geçersiz olsa bile, bu durum doğrudan senet metninden anlaşılamadığı sürece aval verenin sorumluluğunun devam edeceğini belirtmektedir. Bkz. Karahan/Arı/Bozgeyik/Saraç/Ünal, s. 258; Kanımca, yazarın ifadesi yerinde değildir. Zira, yazar ehliyetsizlik ve sahte imza gibi durumların, doğrudan senet metninden anlaşılmadığı sürece aval verenin sorumluluğunun devam edeceğini belirtmektedir. Oysa, ehliyetsizlik ve sahte imza gibi durumların senetten anlaşılma imkânı yoktur. Zira, bu durumlar, sadece kambiyo taahhüdünde bulunan kişinin şahsında doğan hükümsüzlük def’ileridir.

677Öztan, bu hususla ilgili öncelikle lehine aval verilenin borcunun şekil yönünden geçersizliğine, lehine aval

verilen şahsın imzasının el yazısıyla atılmamış olmasını örnek vermektedir (Öztan, 1997, s. 811). Aval verene ilişkin def’ileri incelediği bölümde ise, şekle ait eksikliği “senetten anlaşılabilen, görülebilen hususlara ilişkin def’iler” şeklinde nitelemektedir. Bununla birlikte, poliçe üzerine yazılmış bulunan ve avalistin def’i olarak ileri sürebileceği diğer halleri de bu kapsamda değerlendirmektedir (Öztan, 1997, s. 818). Kanımca, yazarın, ikinci görüşü isabetsizdir. Zira, kambiyo taahhüdünün şekline ilişkin tek husus bunun el yazısı ile atılıp atılmadığıdır. Bununla birlikte, senetten anlaşılan, görülebilen hususlar, senet metninden anlaşılan def’ileri oluşturmaktadır. Aynı doğrultuda bkz. Boztosun, s. 63 dpn. 38; Pulaşlı’nın bu konudaki ifadeleri çelişkilidir. Yazar, bu hususta “Burada söz konusu edilen geçersizlik, aval verenin temin ettiği borcun şekle ait bir eksiklikten dolayı geçersizliğidir. Şekil eksikliğinden amaç, kambiyo senedinin kanunda geçerlilik şartı olarak öngörülen her hangi (herhangi) bir şekil eksikliğinden dolayı geçersiz olmasıdır ve dolayısıyla bu durumda sorumluluk altına girmiş olan her kişi gibi avalist de geçersizliğe ilişkin def’iyi ileri sürebilir. Poliçe şekil noksanı nedeniyle geçersiz olursa, böyle bir poliçedeki muhatap için veya diğer borçlulardan birine verilmiş aval de zaten hükümsüz olur. Örneğin kambiyo senedinin zorunlu şekil şartlarından olan düzenleme tarihinin eksik olması sebebiyle geçersiz olması halinde durum böyledir. Oysa TTK m. 702/2 hükmündeki,

senetlerinde sorumluluk, TTK m. 756 uyarınca, senet üzerindeki beyanların el ile imza edilmesiyle oluşur678. Kambiyo taahhüdünün şekli de, bu el ile atılan imzaya ilişkindir679

. Şayet, el ile atılan imza yerine, mekanik herhangi bir araç veya el ile yapılan veya onaylanmış bir işaret veya resmi bir şahadetname kullanılmışsa, o kambiyo taahhüdü şeklen batıldır, sorumluluk doğurmaz. Aval veren, lehine aval verdiği kişi el ile imza dışında başka bir yolla

“aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdünün geçerli olduğu” ifadesinde, açıkça kambiyo hukukundaki şekle ait bir eksiklik söz konusu edilmektedir. Örneğin lehine aval verilen kişinin senet üzerindeki imzasının el yazısı yerine parmak basılmış veya mihaniki bir aletle atılmış olması gibi. Bu durumda ilk imzanın sahibi nasıl poliçenin şekle aykırı olması nedeniyle sorumlu olmuyorsa, onun lehine aval veren de senette yer alan bu şekle aykırılığı hamile karşı ileri sürerek sorumluluktan kurtulur.” demektedir. Bkz. Pulaşlı, s. 173-174; Yazar, öncelikle şekil eksikliğinden kastının, kambiyo senedinin kanunda geçerlilik şartı olarak öngörülen herhangi bir şekil eksikliğinden dolayı geçersiz olması olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla, senedin zorunlu şekil şartlarını bu kategoriye dahil etmiştir. Buna karşın, daha sonra bu görüşten vazgeçerek, TTK m. 702, f. 2’de kastedilenin, açıkça kambiyo hukukundaki şekle ait bir eksiklik olduğunu, buna da lehine aval verilen kişinin senet üzerindeki imzasının el yazısı yerine parmak basılmış veya mihaniki bir aletle atılmış olmasının örnek olabileceğini belirtmiştir. Kanımca, yazar, “kambiyo hukukundaki şekle ait eksiklikle” kambiyo taahhüdünün şekline ilişkin eksikliği kastetmektedir. Zira, kambiyo hukukundaki şekle ait eksiklik tabiri, çok geniş bir tabirdir ve bu tabire, senedin şekline ilişkin unsurlarında eksiklik olması durumu da girmektedir.

678Arslanlı, imzanın sahte olması halinin şekil eksikliği olduğunu belirtmektedir. Bkz. Arslanlı, s. 104;

Poroy/Tekinalp, bu fikrin kabul edilemeyeceğini, şeklen geçerli bir ciro ile bunun için verilmiş avale güvenen kişinin haklarının bu suretle haleldar edilmiş olacağını ve bunun kambiyo senetleri ilkelerine aykırı düşeceğini belirtmektedir. Bkz. Poroy/Tekinalp, s. 211; Pulaşlı, bu görüşün kabulünün mümkün olmadığını, çünkü şeklen geçerli olan bir ciro ve bunun için verilmiş avale güvenen kişinin hakları bu suretle haleldar edilmiş olacağını, bu da kambiyo senetlerinde geçerli olan ilkeye aykırı olduğunu ve daha da önemlisinin, hamilin, senetteki imzaların sıhhatinden sorumlu olmadığından, ciro silsilesindeki imzalardan birinin sahte olması halinde, iyi niyetle yapılan ödemenin geçerli olacağını belirtmektedir. Bkz. Pulaşlı, s. 174; İmregün, s. 79; Lehine aval verilen tarafından atılmış gibi görünen bir imza varsa burada şeklen bir kambiyo taahhüdü bulunduğu hususunda bkz. Boztosun, s. 63; Y. 19. Hukuk Dairesi, avalin, şekil bakımından asıl borca bağlı olmakla birlikte ETK m. 689 (kastedilen ETK m. 589) anlamında tamamen müstakil bir kambiyo taahhüdü olduğunu; aval veren kimsenin temin ettiği borcun, kambiyo senedi ile borçlanma ehliyeti bulunmayan bir kimse lehine veya uydurma bir kimse lehine ya da imzası tahrif edilmiş veya imzası kendisini ilzam etmeyen bir kimse lehine verilmiş avallerde olduğu gibi şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa dahi, aval verenin taahhüdünün, kambiyo taahhütlerindeki imzaların istiklali prensibine ilişkin ETK m. 589 hükmünün tekrarı niteliğindeki ETK m. 614, f. 2 hükmünce muteber olduğunu; bu durumda, dava konusu bono üzerindeki düzenleyenin imzasının borçluya ait olmamasının davalı avalistin sorumluluğuna etkili bulunmayacağını hükme bağlamıştır. Buna ilişkin karşı oy yazısında ise, düzenleyenin imzasının sahte olması durumunun, ETK m. 614, f. 2 anlamında bir şekli noksanlık olduğunu, dolayısıyla aval verenin sorumluluğunun ortadan kalkması gerektiği belirtilmektedir. Bkz. Y. 19. HD. E. 2000/9327 K. 2001/1809 T. 15.3.2001-Kazancı; Kanımca, kararın gerekçesi isabetsizdir. Zira, sahte imza, düzenleyene ait bir hükümsüzlük def’idir ve hükümsüzlük def’ilerinden ancak imzası kendisini bağlamayan kişi yararlanabilir. ETK m. 589 uyarınca, bu sahte imza senedin geçerliliğini etkilemez. Aval verenin sorumlu olmasının sebebi ise, lehine aval verilenin kambiyo taahhüdünün şekle ait noksandan başka geçersiz olması durumunda, bundan aval verenin kambiyo taahhüdünün etkilenmeyeceğini öngören ETK m. 614, f. 2 düzenlemesidir; ancak, bu hüküm, ETK m. 589’un tekrarı değildir. Zira, bu hüküm, tüm kambiyo taahhütleri bakımından uygulanan genel bir ilkedir. Oysa, aval verenin lehine aval verdiği kişi gibi sorumluluğu ilkesini koyan ETK m. 614, f. 1, aval verenin sorumluluğu bakımından özel hükümdür. ETK m. 614, f. 2 ise, bu özel hükmün istisnasını oluşturmaktadır. Kanımca, karşı oy yazısı da isabetsizdir. Zira, şekle ilişkin noksanlıktan kasıt, lehine aval verilenin kambiyo taahhüdünün el yazısı dışında başka bir suretle imza edilmesi halinde oluşur.

679

Poroy/Tekinalp, aval verilen kişinin sorumluluğunun şekle ait bir noksandan dolayı ortadan kalkmasına, aval verilen cirantanın, senedi batıl bir ciro ile devralmış (kısmi ciro, TTK m. 682, f. 2) olmasını misal olarak vermektedir (Bkz. Poroy/Tekinalp, s. 211). Bozgeyik, Kınacıoğlu ve İpekçi/İlbuldu da, bu duruma, misal olarak kısmi ciroyu vermektedir (Bkz. Karahan/Arı/Bozgeyik/Saraç/Ünal, s. 258; Kınacıoğlu, s. 250;

İpekçi/İlbuldu, s. 34). Kanımca, yazarların verdikleri örnekler isabetsizdir. Zira, ciro zincirindeki bir

sakatlık, hamilin, meşru hamil olmasına engel olacaktır. Bu durum ise, senet metninden anlaşılan, herkese karşı ileri sürülebilecek bir def’i oluşturmaktadır. Aynı doğrultuda bkz. Boztosun, s. 63 dpn. 38;

imza atmışsa, TTK m. 702, f. 2 uyarınca, kendi taahhüdünün hüküm doğurmadığını ileri sürebilir680. Bununla birlikte, kanımca hükümdeki istisna uygulama alanı bulamayacaktır. Zira, avalin hüküm doğurabilmesinin şartlarından biri de, lehine aval verilen kişinin poliçe ile sorumluluk altına girmiş olmasıdır. Poliçe ile sorumluluk altına girebilmek için de, el yazısı ile imza atılması gerekmektedir. Dolayısıyla, öncelikle avale ilişkin kurucu unsur eksikliğinden dolayı avalin yokluğu ileri sürülmelidir681

. Zira, TTK m. 702, f. 2 avalin hükümlerine ilişkindir. Somut olaya, avalin hükümlerini uygulayabilmek için, öncelikle avalin oluşması gerekmektedir.

3.2.2.3 Aval Verenin Taahhüdünün Lehine Aval Verilenin Taahhüdü İle Bağının Rol

Belgede Aval kurumu (sayfa 130-133)