• Sonuç bulunamadı

Avalin Müteselsil Borçluluk İle Karşılaştırılması

Belgede Aval kurumu (sayfa 96-98)

2.2 Avalin Benzer Kurumlarla Karşılaştırılması

2.2.3 Avalin Müteselsil Borçluluk İle Karşılaştırılması

Müteselsil borç ilişkisi, birden fazla borçlunun bir veya birden fazla alacaklıya karşı edimin tümünden sorumlu olduğu ve bu borçlulardan birinin veya birkaçının ifası ile ifa edilen miktarda diğerlerinin de borçtan kurtulabildiği borç ilişkisidir448

. TBK m. 162 uyarınca, müteselsil borçluluk ya tarafların iradelerinden ya da kanundan doğmaktadır. Doktrinde, kanundan doğan müteselsil borçluluğa örnek olarak TTK m. 724, f. 1 hükmü verilmektedir449. Hüküm uyarınca, bir poliçeyi düzenleyen, kabul eden, ciro eden veya o poliçeye aval veren kişiler hamile karşı “müteselsil borçlu” sıfatıyla450

sorumludurlar. Kanımca, hükümdeki “müteselsil borçlu” ifadesinin kullanımı yerinde değildir; çünkü, kambiyo senetleri hukukunun kendine özgü bir başvuru mekanizması bulunmaktadır ve poliçe borçluları ile hamil arasındaki ilişki de bu kapsamda şekillenmektedir. Bu bağlamda, söz konusu poliçe borçlularının ve özellikle aval verenin, TBK m. 162 uyarınca, müteselsil borçluluk kurumuyla esaslı farklılıkları incelenecektir451

.

TBK’nın 162 ilâ 168. maddelerinde, “alacaklı ile müteselsil borçlular arasındaki ilişki452” düzenlenmiştir. TBK m. 163 uyarınca, alacaklı, istediği müteselsil borçludan, borcun tamamını veya bir kısmını talep etme hakkına sahiptir ve bu sebeple, hiçbir müteselsil

447Demirkapı, s. 143.

448Eren, s. 1200; Oğuzman/Öz, C. 2, s. 452; Reisoğlu, s. 440.

449Akıntürk, Turgut, Müteselsil Borçluluk, Sevinç Matbaası, Ankara 1971, s. 143; Eren, s. 1204;

Oğuzman/ Öz, C. 2, s. 459.

450 TTK m. 7 uyarınca, kural olarak ticari işlerde teselsül karinesi caridir; ancak kanımca, aval ile müteselsil

borçluluğun karşılaştırılmasında bu hükme değinmeye gerek yoktur, zira TTK m. 724 özel hükümdür.

451Domaniç, ETK m. 636, f. 1 (TTK m. 724, f. 1)’deki müteselsil mes’uliyetin anlamının hiçbir zaman EBK

m. 141, 142 (TBK m. 162 ve m. 163) de bahsi geçen müteselsil mes’uliyet ayar ve karakterinde olmadığını belirtmiştir. Bkz. Domaniç, s. 236; Kınacıoğlu, s. 236.

452 Bu ilişki, TBK m. 163’ün madde başlığında ve doktrinde, müteselsil borçlulukta “dış ilişki” şeklinde;

müteselsil borçluların arasındaki ilişki ise, “iç ilişki” şeklinde adlandırılmaktadır. Kanımca bu nitelendirme yerinde değildir. Zira müteselsil borçlulukta esas ilişki, alacaklı ile müteselsil borçlular arasındadır ve müteselsil borçluların arasındaki ilişki, söz konusu ilişkiye bağlı olarak şekillenmektedir. Dolayısıyla, esas olan ilişki, müteselsil borçluların arasındaki ilişkiye bağlı olarak adlandırılmamalıdır. Keza, bir borç ilişkisinde taraflar ile bunun dışında kalan üçüncü kişiler vardır ve alacaklı, müteselsil borçluluk ilişkisinin dışında değildir.; Akıntürk de, “iç - dış münasebet” terimlerinin pek de doğru olmayan deyimler olduğunu; ancak, borçlular arasındaki münasebetin “iç” münasebet olduğunu ve alacaklının bu ilişkiye yabancı olduğu için “dış münasebet” adı verilebileceğini belirtmiştir. Bkz. Akıntürk, Müteselsil, s. 150.

borçlunun ikinci dereceden sorumlu olduğunu ileri sürme hakkı yoktur453. Buna karşın, poliçe borçlularının hepsi, borcun tamamından sorumlu değildir; çünkü, poliçede muhatabın, kısmi kabul beyanı ve aval verenin ise, kısmi aval beyanında bulunma hakkı vardır. Dolayısıyla, müteselsil borçluluk ancak bu miktara kadar geçerli olabilecektir. Bununla birlikte, kambiyo senetleri hukukunda geniş anlamda talilik ilkesi mevcuttur454. Keza, müteselsil borçluluk ilişkisinde, alacaklı, kural olarak alacağı muaccel olmadan borçlulara başvuramaz ve muaccel olunca da hiçbir işleme gerek olmaksızın (iflas hali hariç) doğrudan istediği borçluya başvurabilir; oysa, poliçede, muhatap kabul etmezse veya bazı durumlarda kabul etse bile kabul tarihini belirtmezse, hamil gerekli protestoyu çekerek vadeden önce başvuru borçlularına başvurabilir455. Diğer yandan, müteselsil borçlulukta, her borçlunun ileri sürebileceği ortak savunma imkânları mevcuttur ve TBK m. 164, f. 2 uyarınca, müteselsil borçlulardan biri ortak def’i ve itirazları ileri sürmezse, diğerlerine karşı sorumlu olur. Bir başka deyişle, müteselsil borçlulardan biri söz konusu savunma yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer müteselsil borçlulara karşı rücu hakkını kaybeder456. Oysa, poliçe ile sorumluluk altına giren herkesin ve özellikle aval verenin, senet metninden anlaşılan def’ileri ileri sürme hakkı bulunmakla birlikte, bu hak, aynı zamanda kanunda açıkça bir kanuni yükümlülük olarak düzenlenmemiştir. Öte yandan, müteselsil borçlulardan her biri ancak kendi kişisel def’ilerini alacaklıya karşı ileri sürebilirler. Buna karşın, aval veren, aralarındaki teminat bağı gereği, lehine aval verilenin kişisel def’ilerinden de yararlanabilir. Ayrıca, TBK m. 155, f. 1 uyarınca, zamanaşımı müteselsil borçlulardan birine karşı kesilince, diğerlerine karşı da kesilmiş olur; ancak, TTK m. 751 uyarınca, zamanaşımını kesen sebepler, kimin hakkında gerçekleşmişse, ancak o kişi hakkında hüküm ifade eder.

Müteselsil borçlular arasındaki ilişki bakımından, TBK m. 168 uyarınca, bir borçlu, ancak kendi payından fazlasını alacaklıya ifa etmişse diğer borçlulara karşı, alacaklıya halef olarak rücu hakkını haiz olur ve kural olarak iç ilişkide pay oranları eşittir457. Buna karşın, ciro zincirinde bulunan kişiler, TTK m. 724, f. 3 uyarınca, borcu kısmen veya tamamen ödeseler dahi ciro zincirinde kendinden önce gelenlere, hamil ile aynı hakları haiz olarak, ödedikleri miktar tutarınca başvurma hakkını haizdirler. Keza aval veren de, TTK m. 702, f. 3 uyarınca, lehine aval verilene ve ona karşı sorumlu olanlara karşı, poliçeden doğan hakları iktisap eder. TBK m. 162’de düzenlenen müteselsil borçlulukta, bir borçlunun alacaklıya karşı borcun tamamını ifa etmesi durumunda diğer borçlular da borçtan kurtulur; ancak, kambiyo

453Akıntürk, Müteselsil, s. 154. 454 Bkz. İkinci Bölüm, 2.1.1.2.

455Domaniç, s. 236; Demirkapı, s. 146. 456Akıntürk, Müteselsil, s. 218.

senetleri hukukunda, kabul eden muhatabın borcun tamamını ifa etmesi dışında, başvuru borçlularının yetkili hamile tamamen ifa etmesiyle yalnızca kendisi ve kendisinden sonra gelen borçlular borçtan kurtulur458

. Doktrinde bir görüş459

, TTK m. 724, f. 1’de sayılan kişilerin arasında, EBK’nın 51. maddesinde düzenlenen ve aynı zarardan farklı sebeplerle sorumlu olan kişilerin durumunu belirten nakıs (eksik) teselsül460

olduğunu belirtmektedir. Kanımca TBK’nın, tam – eksik teselsül ayrımı yapmaksızın, müteselsil sorumluluğu düzenleyen 61 ve 62. maddelerinden sonra bu hususu tartışmanın bir faydası yoktur461

.

Belgede Aval kurumu (sayfa 96-98)