• Sonuç bulunamadı

Başvurma Hakkı Kapsamında Başvurulabilen Sorumlular

Belgede Aval kurumu (sayfa 145-147)

3.4 Aval Verenin Hakları

3.4.5 Başvurma Hakkı

3.4.5.2 Başvurma Hakkı Kapsamında Başvurulabilen Sorumlular

Aval veren, senet bedelini ödediği takdirde, lehine aval verdiği kişiye ve ona karşı sorumlu olanlara başvurma hakkını kazanır. Aval verenin, lehine aval verilenden sonra gelenlere başvuramamasının sebebi, aslında bu şahıslara karşı sorumlu olmasındandır757

.

Öztan, lehine aval verilen şahıs bakımından bir halefiyet söz konusu olmadığını belirtmektedir. Bununla birlikte, TTK m. 702, f. 3’de (ETK m. 614, f. 3), açıkça, aval verenin, lehine aval verilene karşı poliçeden doğan hakları iktisap edileceği düzenlenmektedir. Dolayısıyla, aval veren, hamile yapacağı bir ödemeyle, lehine aval verenin haklarını iktisap etmez. Kanımca yazarın kastettiği ise, hamilin haklarına halef olmayacağıdır.;Saraç, TTK m. 702, f. 3 uyarınca, aval verenin, lehine aval verilen kişinin senetten doğan haklarına sahip olduğunu belirtmektedir. Aval verenin, bu kapsamda sahip olduğu haklara örnek olarak da, aval verenin, kambiyo senedini ödediği takdirde, poliçeden doğan hakları iktisap edeceğini, bu hakları sorumlu olan kişilere karşı ileri sürebileceğini ve özellikle başvuru borçlularına başvurabileceğini vermektedir (Bkz. Karahan/Arı/Bozgeyik/Saraç/Ünal, s. 258). Kanımca, yazarın aval verenin, lehine aval verilen kişinin senetten doğan haklarına sahip olduğu yönündeki savıyla, aval verenin, kambiyo senedini ödediği takdirde, poliçeden doğan hakları iktisap edeceği savı çelişmektedir. Bununla birlikte, TTK m. 702, f. 3 esas alınarak, aval verenin, lehine aval verilen kişinin senetten doğan haklarına sahip olacağı sonucuna varılmamalıdır. Zira, bu hükümde, açıkça, aval verenin, poliçeden doğan hakları iktisap edeceği düzenlenmektedir.

753Poroy/Tekinalp, avalistin rücu hakkını, tatmin ettiği rücu alacaklısının yerine geçerek değil, kimin için aval

vermişse onun gibi, onun yerine geçerek müracaat alacaklısı olarak kullanacağını belirtmektedir. Bkz.

Poroy/Tekinalp, s. 226; Kanımca, yazarın aval verenin rücu hakkını lehine aval verdiği kişinin yerine

geçerek kullanacağı saptaması, TTK m. 702, f. 2’nin, aval verenin, lehine aval verene karşı poliçeden doğan hakları iktisap edeceği düzenlemesi karşısında isabetsizdir. Zira, aval veren, lehine aval verilene de başvurma hakkını haizdir. Kanımca yazarın kastettiği, aval verenin başvurabileceği sorumlularının, lehine aval verilenin sorumluluk zincirindeki yerine bağlı olarak belirleneceğidir.

754Boztosun, s. 68; Arslanlı, s. 102-103.

755Yargıtay 12. Hukuk Dairesi de, önüne gelen uyuşmazlıkta, aynı doğrultuda karar vermiştir. Bu karar

uyarınca, “TTK’nın 614. maddesi gereğince aval veren kimse bono bedelini ödediği takdirde bonodan dolayı lehine yükümlülük altına girmiş olduğu kimseye karşı bonodan doğan haklara sahip olacağından takip yapanın alacağının bonodan doğduğunun kabulü zorunludur. Bu halde, İİK.nun 167. maddesi gereğince alacak bonoya dayandığından kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapılabileceği düşünülmeksizin itiraz kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.” Bkz. Y. 12. HD. E. 1976/8549 K. 1976/10351 T. 21.10.1976-Kazancı.

756Öztan, 1997, s. 815. 757Öztan, 2012, s. 158.

Kanımca, aval verenin başvurabileceği kişilerin, lehine aval verilene göre belirleneceği hususu, kambiyo hukukunun sorumluluk kurallarının tekrarı niteliğindedir.

Aval veren, TTK m. 724 uyarınca, senet borçlularının borçlanma sıralarıyla bağlı olmaksızın, dilediği kişiye başvurma hakkını haizdir.

Bu bağlamda, kabul eden muhatap (bonoda düzenleyen) lehine aval veren, sadece muhataba başvurabilecektir758

. Zira, kabul eden muhataba karşı, kambiyo hukuku kapsamında sorumlu olan kimse bulunmamaktadır. Bu husus da, aval verenin kimin lehine aval verirse versin bir başvuru borçlusu olduğu savımızı desteklemektedir759

. Zira, kabul eden muhatap lehine aval veren, asıl borçlu olsaydı, poliçe bedelini ödediği takdirde, kambiyo hukuku bakımından, poliçeden doğan borç tüm sorumlular bakımından sona erecekti. Dolayısıyla, aval veren, kabul eden muhatabı, poliçeye dayanarak kambiyo senetlerine mahsus yolla takip hakkını haiz olmayacak; aksine, poliçe vasfını kaybeden senet, adi bir alacak hükmünde olacağından, genel hükümlere göre başvurabilecekti. Oysa, aval veren, başvuru borçlusu olduğu için, poliçeyi ödediği takdirde, poliçeden doğan hakları iktisap edecek; dolayısıyla, kabul eden muhatabı, poliçeye dayanarak kambiyo senetlerine mahsus yolla takip edebilecektir760.

Düzenleyen lehine aval veren, hem düzenleyene hem de bunun başvurabileceği muhataba başvurma hakkını haizdir. Aval veren, kimin lehine aval verdiğini belirtmemişse, TTK m. 701, f. 4 uyarınca, aval poliçede keşideci (bonoda düzenleyen) lehine verilmiş sayılacağından, aval verenin başvurabileceği senet sorumluları bu hususa göre belirlenecektir.

Cirantalardan biri lehine aval veren, hem bu cirantaya hem de bundan önce imza koymuş cirantalarla düzenleyene ve bu borçlulardan her birinin aval verenlerine başvurma hakkını haizdir761

.

Aval verenin başvurabileceği sorumlular bakımından, incelenmesi gereken bir husus da lehine aval verilenin yetkisiz bir şekilde temsil edilmiş olması halidir. Yetkisiz bir şekilde

758Domaniç, s. 200; İpekçi/İlbuldu, s. 38-39. 759 Bkz. Üçüncü Bölüm, 3.1.2.

760

YİİD, aval verenin, ödemiş olduğu beş tane bono için, kambiyo senetlerine mahsus yolla lehine aval verilen keşideciye takip başlattığı uyuşmazlıkta, bonoların üç tanesi için, aval verenin, TTK m. 614 uyarınca, keşideciye rücu hakkını haiz olduğunu; ancak, diğer iki senedin ise, ihdas tarihini içermedikleri için bono niteliğinde olmadıklarını, dolayısıyla bu senetlere dayanılarak kambiyo senetlerine mahsus yolla takip usulüne başvurulamayacağını hükme bağlamıştır (YİİD. E. 3368 K. 3394 T. 11.4.1967). Kararın tam metni için bkz. İpekçi/İlbuldu, s. 67; Kanımca, bonoda düzenleyen için keşideci kavramının kullanılması doğru değildir. Zira, poliçe veya çekin aksine, bono ikili biri ilişkidir.

temsil edilmiş kişi, poliçeden dolayı sorumlu olmazken; TTK m. 678, f. 1 uyarınca, temsile yetkili olmadığı halde lehine aval verilenin temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye imza koyan kişi, o poliçeden dolayı bizzat sorumludur. Bu bağlamda, Demirkapı, aval verenin, lehine aval verdiği kişinin yetkisiz temsilcisine başvurup başvuramayacağı sorununun ortaya çıkacağını belirtmektedir 762 . Kanımca, bu durumda, aval verenin yetkisiz temsilciye başvurup başvuramaması sorunundan önce, avalin oluşup oluşmayacağı sorununa değinilmelidir. Zira, aval veren, lehine aval verdiği kişiyi ismen belirtebilir. Bu durumda, ismen belirtilen kişi senetten sorumlu olmadığı için, aval veren de sorumlu olmayacak ve buna rağmen bir ödemede bulunursa, hamilden, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre bunun iadesini talep edebilecektir. Demirkapı’nın belirtmiş olduğu sorun ise, ancak lehine aval verilen belirtilmeden aval verilmişse söz konusu olacaktır763. Zira, bu durumda, aval, keşideci lehine verilmiş sayılacaktır. Yetkisiz temsilci, keşideci yerine geçerek senetten bizzat sorumlu olacağından, bu şekilde verilen aval geçerli olacaktır. Aval veren, yetkisiz temsilciye başvurabilecektir.

Avalin birden fazla kişi lehine verilmesi mümkündür. Bu durumda, aval veren aval verdiği iki senet sorumlusu arasındaki senet sorumlularına başvuramayacaktır. Misal olarak, A, hem ikinci ciranta hem de dördüncü ciranta için aval verdiğinde, dördüncü cirantanın aval vereni sıfatıyla poliçe bedelini ödediği takdirde, üçüncü cirantaya ve onun lehine aval verenlere başvuramayacaktır764. Kanımca, aval veren, dördüncü cirantaya (lehine aval verilene) da başvuramamalıdır; meğerki, A, ikinci cirantaya kısmi aval vermiş olsun. Zira, dördüncü ciranta aval verene bedeli ödediği takdirde, kendinden önce gelenlere ve ikinci cirantanın aval verenine, dolayısıyla A’ya da başvurabilecektir.

Belgede Aval kurumu (sayfa 145-147)