• Sonuç bulunamadı

456. Mes’ele: Merhum Sultan Mehmed Han aleyh-ir-rahmeti ve-l-gufrân hazretleri, mahrûsa-i Ýstanbul'u ve etrafýnda olan karyele-ri anveten feth mi etmiþlerdir?

Elcevap: Ma'rûf olan anveten fetihtir. Amma kenâis-i kadîme hâli üzerine ibkà olunmak sulhle fethe delâlet eder. Sene hamse ve erba'in ve tis'amie tarihinde bu husus teftiþ olunmuþtur. Yüz on yedi yaþýnda bir kimse bulunup ve yüz otuz yaþýnda bir kimse dahi bulunup, "yahudi ve nasâra el altýndan Sultan Mehmed ile ittifak edip, anlar tekfûra nusret etmeyicek olup, Sultan Meh-med dahi anlarý seby etmeyip, halleri üzere mukarrer edicek ol-du, bu vechile feth olundu" deyu müfettiþ mahzarýnda þehâdet edip, bu þehâdet ile kenâis-i kadîme hâli üzre kalmýþtýr. (A. 95 b)

457. Mes’ele: Bir kilise hîn-i fetihte müslümanlar mâlik olduktan son-ra, nasâra iþtirâ edip geri kilise eylemeðe kàdir olurlar mý?

Elcevap: Olmazlar, mümkün deðildir. (A. 96 a)

458. Mes’ele: Hind-i zimmiye, mahrûsa-i Kostantiniyye'de Amr-i müslimden iþtirâ eylediði mülk kilise-i mu'attalasýný kilise ittihâz edip, vakfiyye yazdýrýp, kilise-i merkùmu ibâdet-i nasâra üzre vakf eyleyip, teslim ile'l-mütevellî edip, lüzûmuna hükm olunup, hükkâm-ý ehl-i Ýslâm'dan ba'zý kimseler imzâ eyleseler, zikr olu-nan vakýfnâme ma'mû-lün bihâ olur mu?

Elcevap: Vakýfnâme bâtýl-ý mahzdýr. Emsâr-ý müslimînden kilise binâ etmek nice nâmeþrû' ise memlûke olan kilise-i mu'attalayý ki-lise ittihâz etmek dahi nâmeþrû' idüðü kütüb-i fetâvâda mestûr iken, aný bilmemeðe binâen yazýlmýþtýr ve imzâ olunmuþtur.(A. 98 a)

459. Mes’ele: Pâdiþâh-i Ýslâm feth ettiði kalenin varoþunda kilise ol-mayýp, ba'dehu kefere gelip mütemekkin olup "evvelden bizim bunda kilisemiz var idi" deyu kiliseler ihdâs etseler, müslümanlar kal' ettirmeðe þer'an kàdir olurlar mý?

Elcevap: Olurlar, kalede Cum'a kýlýnýrsa. (B. 100 a)

460. Mes’ele: Müslümanlar ve zimmîler mahlût olan karyede, zimmîler ihdâs ettiði kiliseyi, hâkim-üþ-þer' yýktýrmaða kàdir olur mu?

Elcevap: Mescid var ise olur. (A. 97 a)

461. Mes’ele: Cum'a namazý kýlýnýp, mekteb olan ve Kur'ân-i azîm ta'lîm olunan kasabada, zimmîler bir hâdis kilise ihdâs eyleseler, kal'ý lâzým olur mu?

Elcevap: Olur. (A. 97 a)

462. Mes’ele: Arz-ý mîrî üzerinde vâki' olan kilise muhterik olup, emîr izni ile müslümanlar kilise-i mezbûre yerine mescid binâ edip, ni-ce gün müslümanlar namaz kýldýktan sonra, hâkim-ül-vakt müs-lümanlara "mescid-i mezbûru kaldýrýn" dedikte, kâfirler ellerine balta alýp "müslümanlarýn gürlüðüne" deyu yýksalar, hâkim-i mezbûra ve kâfirlere ne lâzým olur?

Elcevap: Kilise bir þehirde olup, ol þehir sulh olundukta mukarrer kýlýnan kiliselerden olmayýp, arz-i mîriyye üzerine binâ olunmuþ olup ihtiraktan sonra ehl-i Ýslâm sâhib-i arzdan tapuya alýp, üzeri-ne mescid binâ edip namaz kýldýklarý sâbit olucak, kâdî azl olunup kefere ta'zîr-i þedîd ve habs-i medîd olunmak lâzýmdýr. (A. 96 b)

463. Mes’ele: Bir þehir yandýkta keferenin kilisesi bile yanýp, ba'dehu ta'mîr etmek dilediklerinde, müslümanlar, kilise-i mezbûre hâdis idüðünü þühûd-i 'udûl ile isbât edip ta'mîr ettirmemeðe kàdir olur mu?

Elcevap: Olurlar, eðer tamam beyyine-i âdile ile isbât ederlerse, amma yanmadan ta'arruz olunmamak ne sebebdendir beyan olunmak lâzýmdýr. (B. 105 b)

Bu sûrette: Zikr olunan kilisenin hudûsünü, müslümanlarýn ba'zý-sý da'vâ edip ba'zýba'zý-sý þehâdet eyleseler makbul olur mu?

Elcevap: Tamam âdiller ise, te'hîr-i þehâdete özürleri olucak olur.

(B. 105 b)

Bu sûrette: Kilisenin müslümanlar hudûsüne, kefere kýdemine beyyine ikàmet eyleseler, þer'an kangýsý evlâdýr?

Elcevap: Kýdem beyyinesi evlâdýr, þehir sulhen feth olucak.(B. 105 b)

464. Mes’ele: Keferenin kiliseyi ta'mîrine mu'âvenet eden müslüman-lara ne lâzým olur?

Elcevap: Kýdemine mu'tekidler ise nesne lâzým olmaz. Hudûsüne mu'tekidler ise ta'zîr-i þedîd lâzýmdýr. (B. 105 b)

Bu sûrette: Kilisenin hâdis idüðünü bilip, ref'i lâzým idüðün bil-medikleri ecilden te'hîr-i þehâdet edip, ba'd-el-ilm þehâdet eyle-seler þehâdetleri mesmû'a ve makbûle olur mu?

Elcevap: Olur. Amma buna hâcet yoktur. Þehir 'anveten feth olunduðu muhakkak ise aslâ kilisenin üzerine isti'mâl mümkün deðildir. Ev edinmek lâzýmdýr. (B. 105 b)

465. Mes’ele: Bir þehrin içinde, kâfirlerin kadîmden kiliseleri olup, hâliyâ üstü harâb olsa ta'mîr olunur mu?

Elcevap: Olunur. (A. 97 a)

466. Mes’ele: Bir kasabada bir kilisenin avlusu küçücek iken, kefere bir mikdar yer alýp tevsî'a kàdir olurlar mý?

Elcevap: Þimdiye deðin iktifâ etmiþler, min ba'din dahi iktifâ ederler. (A. 97 a)

467. Mes’ele: Bir þehirde kefere kiliselerinde, evvelden yok iken, ke-þiþler sâkin olacak ba'zý odalar ihdâs eyleseler, müslümanlar ma'rifet-i hâkim ile yýktýrmaða kàdir olurlar mý?

Elcevap: Olurlar, kiliseye muttasýl ise. (A. 97 b)

468. Mes’ele: Bir müslüman þehrinde olan kefere mahallesi, kilisesi ile yandýktan sonra Zeyd-i zimmî kiliseyi vaz'-i aslîsine muhâlif, taþ kerpiç ile binâ ettikte, müfettiþ kâdîsi, mezbûr kilisenin yýkýlma-sýna toprak kâdîsine Amr ile gönderdiði mektûbu, Amr hýfz edip kâdîye göstermese ve þehrin eimme ve hutebâsý dahi kilise-i mezbûrenin yýkýlmasýna sa'y etmeseler, þer'an Amr'a ve eimme ve hutebâya ne lâzým olur?

Cevap: Amr'a ta'zîr-i þedîd ve hapis lâzýmdýr. Sâirlerine azil lâzýmdýr. Kilise hedm olunup, evvelki gibi binâ ettirilir. (B. 108 a)

469. Mes’ele: Zeyd-i zimmî mülk evini kiliseye, ba'dehu kilise harab oldukta fukaraya vakf edip, hâkim dahi mezkûr evin vakfiyetini kabul edip hüccet vermek þer'an câiz olur mu?

Elcevap: Kiliseye vakýf bâtýldýr. Amma sâkinlerine vakf edip an-lardan sonra sâir fukarâya þart etmek þer'îdir. (B. 106 a)

470. Mes’ele: Bir manastýrýn vakýf akçasý ile Zeyd-i zimmî manastýr için ba'zý yerler ve sâir mülkler alýp kendi adýna hüccet ettirip fevt olsa, ve vech-i mezbûr üzere alýndýðý sâbit olduðu takdirce, zikr olunan yerler ve mülkler manastýr için zabt olunur mu?

Elcevap: Olunmaz, akçasý tazmin olunur. Manastýrýn ne mülkü olmak mümkündür ne vakfý olmak, akçayý dahi vakf eden yâhud vârisi alýr. (B. 129 a)

471. Mes’ele: Zeyd, mîrîden tapuya aldýðý hâlî yerleri "filân kilisenin vakfýdýr, biz þehâdet ederiz, hak keþiþlerindir" diyen müslimlerin þehâdetleri makbûl olur mu?

Elcevap: Ne'ûzübillâh, küfür olmak havfý vardýr ve ihtiyâten tecdîd-i îman etmek evlâdýr. (B. 320 a)

II. HARBÎ KÂFÝRLER ve GAZÂ

472. Mes’ele: Guzâtýn muktedâlarý kimdir?

Elcevap: Hazret-i Resûlullah (sallâllâhu aleyhi ve sellem)dir.

Mubâreze edip çarhýya çýkan muktedâlarý Ali ibni Tâlib (kerre-mallâhu vecheh)dir. (B. 100 b)

473. Mes’ele: Pâdiþâh-ý din-penâh ve þehinþâh-i sa'âdet resengâh haz-retleri, atabe-i ulyâlarýna müntesib olan ümerâ-i devlet ve uzemâ-i millet ve sâir cünûd-i müslimîn, asâkir-i muvahhidîn, i'lâ-i kelimetullah için nefislerini ve mallarýný bezl edip, gazâ ni-yetine kefere-i fecere üzerine azîmet buyurduklarýnda, himâyet-lerinde olan âmme-i memâlik-i Ýslâmiyye'de kalan kâffe-i mü'minîne "asker-i Ýslâm mansûr ve muzaffer, ve a'dâ-i dîn-i mü-bîn makhûr ve muhakkar olmak du'âsýna iþtigâl için" ahkâm-ý þe-rîfe irsal buyurulmuþ iken, bir kasabanýn halký, eyyâm-ý mu'tâd-da eczâ-i þerîfe tilâveti için câmi'e hâzýr olmayýp, eimme ve hu-tebâ ve sâir ehl-i cihet, ferâg-i bâlle zevk ü safâda, ve erbâb-i sûk, kîl ü kàlle bey' ü þirâda olup, i'lâ-i dîn-i mübîn için du'âda ihmâl eyleseler, eimme ve hutebâ ve sâir ehl-i cihâtýn azilleri vâcib olup, Hak celle ve 'alâ hazretlerinin:

ayet-i kerîmesiyle va'îdine dâhil olurlar mý?

ÉngƒoªoàranônàrbG l∫GnƒrenCGnh rºoμoJnÒp°ûnYnh rºoμoLGnhrRnCGnh rºoμofGnƒrNpEGnh rºocoDhBÉnærHnCGnh rºocoDhÉnHBG n¿Énc ¿pEG rπob

¬˘pdƒ˘o°SnQnh p¬˘q∏˘dG nø˘ue º˘oμ˘r«˘ndpEG sÖ˘nMnCG ɢn¡˘nfrƒ˘n°Vrô˘nJ oø˘pcɢn°ù˘nenh ɢngnOɢ˘n°ù˘˘nc n¿rƒ˘˘n°û˘˘rnJ lInQɢ˘n颢pJnh nÚp≤p°SÉnØrdG nΩrƒn≤rdG …p~r¡nj n’ o¬q∏dGnh p√pôrenCÉpH o¬q∏dG n»pJrCÉnj ≈sànM rGƒo°üsHnônàna p¬p∏«pÑn°S »pa mOÉn¡pLnh

12

(12) Tevbe sûresinin 24. âyeti, meâli: "De ki: Babalarýnýz, oðullarýnýz, kardeþleriniz, zevcele-riniz, akrabânýz, elde ettiðiniz mallar, kesat gitmesinden korktuðunuz ticâret, hoþunuza giden evler, sizce Allah'tan, Peygamber’inden ve Allah yolunda cihâd etmekten daha sevgili ise, Allah'ýn emri gelene kadar bekleyin. Allah, fâsýk milleti doðru yola eriþtir-mez."

Elcevap: Erbâb-ý vezâif cemî'an azilleri vâcibdir. Hak sübhânehu ve teâlâ hazretine nusret-i dîn için duâdan, hevâ-i nefislerini ve haram ve helâl kesblerini tercih ve takdîm eden ehl-i sûk, va'îd-i mezbûrda dâhillerdir ve kesblerinde hayýr ve bereket yoktur.

Vallâhu a'lem ve ahkem. (B. 312 b)

474. Mes’ele: Bir asker-i azîm sefere müteveccih olup, þehirden birkaç mil gittikten sonra bir menzilde birkaç gün tevakkuf olunup, bu-gün yarýn göçmek niyeti ile aydan ziyâde zaman geçip, hayme ile oturulup göçülmeyip, amma onbeþ gün ikàmete niyet olunmasa asker namazý seferî mi kýlmak gerektir yoksa itmâm etmek mi lâzýmdýr?

Elcevap: Seferî kýlmak lâzýmdýr. (A. 25 a)

475. Mes’ele: Sûret-i mezbûrede askerin ba'zý mesâlih için yine þehre yahud menzil-i mezkûr kurbunda meskenine rücû' edip anda ge-celeyip yahud yine ol gün askere varýr olsa, meskeninde ve asker-de namazý seferî kýlmak mý lâzýmdýr yahud itmâm etmek mi lâzýmdýr?

Elcevap: Ýtmâm etmek lâzýmdýr, rücû-i azîmetinde olan seferî kýl-mak yoktur. (A. 25 b)

476. Mes’ele: Zeyd, Amr'a bin akça koyup deryâ seferine gittikte kâfi-re esir olsa, babasý "gayet fakir oldum" deyu mezbur akçayý alýp harcanmaða kàdir olur mu?

Elcevap: Esirlikten çýkarmaða sarf olunmak lâzýmdýr. (A. 52 b) 477. Mes’ele: Pâdiþâh-ý âlem-penâh hazretlerine, ümerâ-i küffâr-i

bed-girdârdan Zeyd, her sene bir mikdar mal kesim verdikte, Sultan dahi kýtâle ve feth-i kýlâ'a mübâþeret etmemek üzere aralarýnda ahid vâki' olduktan sonra, tarafeynden cünd ü sipâhî esir seby ey-leseler, lâkin Sultan ile Zeyd'in sebye þu'ûrlarý ve adem-i þu'ûrla-rý nâma'lûm olup, izinleri ve adem-i izinleri dahi ma'lûm olmasa, nakz-i ahd olup seby olan esârî rýk olurlar mý?

Elcevap: Olmazlar. (A. 92 b)

478. Mes’ele: Sâbýkan vilâyet-i dâr-i Ýslâm'dan olup, ba'de zamânin küffâr-i hâksâr müstevlî olup, medâris ü mesâcidin harab ve mu'attal, ve menâbir ü mehâfilin alâim-i küfr ü dalâlet ile mâlâmâl edip, nice türlü ef'âl-i habîse ile dîn-i Ýslâm'a ihânet

kasdýn eyleyip, ve etrâf-ý âleme evzâ-ý kabîhalarýn iþâ'at eyleseler.

Padiþâh-ý din-penâh hazretleri, hamiyet-i Ýslâm muktezâsýnca, diyâr-i mezkûru küffâr-i rûsiyâh elinden alýp, dâr-i Ýslâm'a ilhak eylemeðe azîmet ve himmet buyursalar, sâbýkan mezkûr kefere-nin tasarruflarýnda olan âhar vilâyetler musâlâha olundukta elle-rine verilen ahid-nâmede, mezkûr vilâyet dâhil olmak ile, þerî'at-i mutahhara mucebince, mezkûr ahid-nâme nakzýna azîmet buyur-malarýna mâni' olur mu, beyan buyurula?

Elcevap: Asla mâni' olmak ihtimâli yoktur. Pâdiþâh-ý ehl-i Ýslâm (e'azzallâhu ensârahu) tevâif-i kefere ile sulh eylemeki ol vakit meþrû olur ki, kâffe-i müslimîne menfa'at ola. Menfa'at olmayý-cak asla sulh meþrû' deðildir. Müþâhede olunup müebbed yahud muvakkat sulh olunduktan sonra, menfa'at, bu zamanda bozul-masý enfa' görülse, elbette bozmak vâcib ve lâzým olur. Hazret-i Resûlullah (sallâllâhu aleyhi ve sellem) hicret-i nebeviyyenin al-týncý yýlýnda, küffâr-ý Mekke ile on yýl sulh edip hazret-i Ali (ker-remallâhu vecheh) müekked ahid-nâme yazýp, mu'âhedeyi mu-karrere kýlýndýktan sonra, gelecek yýl bozmak enfa' görülüp, hic-retin sekizinde üzerlerine varýp, Mekke-i Mu'azzama'yý feth bu-yurmuþlardýr. Hazret-i Halife-i Rabb'ul-âlemîn

13

azîmet-i hümâyunlarýnda, Cenâb-i Risâlet-penâh (sallâllâhu aleyhi ve sellem) hazretlerinin sünnet-i þerîflerine iktidâen bu-yurmuþlardýr. Müstetbi'-i feth-i mübîndir. Bi-'inâyet-illâh-il-me-lik-il-mu'în. (B. 100 a)

III. MÜRTEDLER