• Sonuç bulunamadı

479. Mes’ele: Kýzýlbaþ tâifesinin þer'an kýtâli helâl olup, katl eden gâzî ve kýzýlbaþ tâifesinin ellerinde maktul olanlar þehîd olurlar mý?

Elcevap: Olur, gazâ-i ekber ve þehâdet-i azîmedir. (A.255 b)

pÚpÑoªrdG pírànØrdGnh põjpõn©dG pôr°üsædÉpH o√n~sjnGnh nÚpªp∏r°ùoªrdG p¥pQÉnØne ≈∏nY p¬pànæn£r∏n°S n∫nÓpX ≈ndÉn©nJ o¬s∏dG n~s∏nN

(13) Arapça dua, mânâsý: "Allâhu teâlâ, onun saltanatýnýn gölgesini, müslümanlarýn baþlarý üzerinde dâim kýlsýn, onu kuvvetli yardýmýyla ve feth-i mübinle te'yid etsin."

Su'al-i âhar: Kýtâlleri helâl olduðu takdirce, mahzâ sultân-ý ehl-i Ýslâm hazretlerine baðy ve adâvet üzere olup, asker-i Ýslâm'a kýlýç çektiði için mi olur, yâhud gayri sebebi var mýdýr?

Elcevap: Hem bâgîlerdir, hem vücûh-i kesîreden kâfirlerdir.(A. 255 b) 480. Mes’ele: Re'isleri hazret-i Resûlullah (sallâllâhu te'âlâ aleyhi ve

sellem) âlindendir derler, öyle olucak nev'â þüphe olur mu?

Elcevap: Hâþâ yoktur. Ef'âl-i þenî'alarý, ol neseb-i tâhire alâkala-rý olmamaða þehâdet ettiðinden gayri, sikàttan menkuldür ki, ba-basý Ýsmâil ibtida-i hurûcunda, imam Ali er-Rýzâ ibni Mûsâ el-Kâzým meþhedinde ve sâir emâkinde olan sâdât-ý izâmý, kendinin nesebini Bahr-i Ensâb'a derc eylemeðe ikrâh edip, iftirâya cür'et edemeyenleri katl-i âm edincek, ba'zý sâdât katilden halâs için imtisâl sûretin gösterip dediðin eylemiþler. Amma bu mikdar tedârik eylemiþler ki, bunun nesebini, ulemâ-i ensâb-i þerîfe mâbeynlerinde akîm olup, aslâ nesli kalmamaðýyla ma'rûf bir sey-yide müntehî kýlmýþlardýr ki, nazar edenler hakîkat-i hâle vâkýf olalar. Farazâ sýhhat-i nesebi mukarrer olsa dahi, bî-din olucak, sâir kefereden farký olmaz. Hazret-i Resûlullâh'ýn (sallâllâhu aleyhi ve sellem) âli, þe'âir-i þer'-i mübîni ri'âyet ve ahkâm-i metîni himâyet edenlerdir. Hazret-i Nûh'un (aleyhisselâm), Ken'an sulbü oðlu iken dîni üzerine olmadýðý için "ehlimdendir"

deyu, necâtý için Rabb-i izzete du'â ettikte 14 deyu buyrulup sâir kefere ile bile ta'zîb ve iðrâk buyurulmuþtur. En-biyâ-i izâm (aleyhim-üs-salâti ve-s-selâm) neslinden olmak, dün-yevî ve uhrevî azabdan necâta sebeb olaydý, hazret-i Âdem nebî (aleyhisselâm) neslinden olmak ile, esnâf-i kefereden bir kâfir aslâ dünyada ve âhirette mu'azzeb olmazdý. Vallâhu te'âlâ a'lem ve ahkem. (A. 256 a)

481. Mes’ele: Tâife-i mezbûre Þi'a'dan olmak da'vâ ederler "lâ ilâhe illâllah" derler iken, bu mertebeyi îcâb eden halleri nedir, mufas-sal ve meþrûh beyan buyurula?

Elcevap: Þi'a'dan, deðil, "yetmiþ üç fýrka ki, içinde Ehl-i Sünnet fýrkasýndan gayrý nârdadýr" deyu hazret-i Resûl (sallâllâhu aleyhi ve sellem) tasrih buyurmuþlardýr, bu tâife ol yetmiþ üç fýrkanýn hâlis birinden deðildir. Her birinden bir mikdar þer ve fesad alýp,

n∂p∏rgnG røpe n¢ùr«nd o¬sfpG

(14) Hûd sûresinin 46. âyeti, meâli: " O senin ehlinden (âilenden) sayýlmaz."

kendiler hevâlarýnca ihtiyâr ettikleri küfr ü bid'atlere ilhâk edip, bir mezheb-i küfr ü dalâlet ihtirâ' eylemiþlerdir. Dahi durup gün günden arttýrmak üzerinedirler. Þimdiye deðin üzerine müstemir olduklarý kabâyih-i ma'rûfelerinin, mûceb-i þerîat-i þerîfe üzerine mufassalan hükmü budur ki: Ol zâlimler Kur'ân-ý Azîm'i ve þerî-at-i þerîfeyi ve dîn-i Ýslâm'ý istihfâf eylemekle, ve kütüb-i þer'iy-yeyi tahkîr edip oda yakmak ile, ve ulemâ-i dîni ilimleri için ihânet edip kýrmak ile, ve re'isleri olan fâcir mel'ûnu ma'bud ye-rine koyup ana secde eylemekle, ve dahi hurmeti nusûs-i kat'iy-ye ile sâbit olan envâ-i hurumât-i dîniykat'iy-yeyi istihlâl eylemekle, ve hazret-i Ebî Bekr ile hazret-i Ömer'e (radiyallâhu anhum) lâ'n eylemekle kâfir olduklarýndan sonra, hazret-i Âiþe-i sýddîka'nýn (radiyallâhu anhâ) berâati hakkýnda bunca âyât-i azîme nâzile olmuþ iken, ana itâle-i lisân eylemekle Kur'ân-i Kerîm'i tekzîb edip kâfir olduklarýndan mâ'adâ, hazret-i Risâlet-penâhýn (sallâl-lâhu aleyhi ve sellem) cenâb-ý azizlerine þeyn getirdikleri ile sebb-i Nebî eylemiþ olup, cumhûr-i ulemâ-i a'sâr ve emsâr icmâý ile, katilleri mubâh olup, küfürlerinde þek edenler kâfir olurlar.

Ýmâm-ý A'zam ve Ýmam Süfyân-i Sevrî ve Ýmam Evzâgî (rahime-humullah) katlarýnda tamam sýhhat üzere tevbe edip Ýslâm'a ge-licek, eðerçi bu küfürler dahi sâir kefere küfürleri gibi afv olunup katilden necât bulurlar, amma Ýmam Mâlik ve Ýmam Þâfi'î ve Ýmam Ahmed bin Hanbel ve Ýmam Leys bin Sa'd ve Ýmam Ýshak bin Râhûye ve sâir uzemâ-i ulemâ-i dinden cem'-i kesîr katlarýn-da asla tövbeleri makbûl ve Ýslâm'larý mu'teber deðildir. Elbette hadden katl olunurlar. Hazret-i Ýmâm-ý Din-penah (eyyede-hullâhu te'âlâ ve kavvâhu) zikr olunan eimme-i dinden, hangi cânibin kavli ile amel ederler ise meþrû'dur. Ol kabâyih ile itti-saflarý cemî' ehl-i Ýslâm içinde tevâtür ile mu'ayyenen ma'lûm ol-muþtur. Hallerinde tereddüt ve iþtibâh yoktur. Askerlerinden olup kýtâle mübâþeret edenler ve binip inip etbâ'ýndan olanlarýn þânýnda aslâ tevakkuf olunur deðildir. Amma þehirlerde ve köy-lerde kendi hâlinde salâh üzerine olup, bunlarýn sýfatlarýndan ve ef'âllerinden tenezzühü olup, zâhir halleri dahi sýdklarýna delâlet eyleyen kimselerin kizbleri zâhir olmayýnca, üzerlerine bunlarýn ahkâmý ve ukùbâtý icrâ olunmaz. Bu tâifenin kýtâli sâir kefere kýtâlinden ehemdir. Anýnçün Medîne-i Münevvere etrafýndaki

kefere çok iken ve bilâd-i Þam feth olunmamýþ iken anlara gaza eylemekten, hazret-i Ebî Bekr-i Sýddîk (radiyallâhu anh) hilâfe-tinde zuhûr eden Müseyleme-i Kezzâb'a tâbi' olan tâife-i mürted-de üzerine gazâ eylemeði eshâb-i kirâm (rýdvânullâhi aleyhim ec-ma'în) icma'larý ile tercîh ve takdîm buyurmuþlardýr. Hazret-i Ali (kerremallâhu vecheh) hilâfetinde Havâric kýtâli dahi böyle olmuþtur. Bu tâifenin fesadlarý dahi azîmdir, yeryüzünden fesad-larýn ref' eylemek için mücâhede eylemek dahi ehemdir. (A. 256 a)

482. Mes’ele: Nahcivan seferinde tutulan Kýzýlbaþ evlâdý kul olur mu?

Elcevap: Olmaz. (B. 104 a)

483. Mes’ele: Pâdiþâh emriyle Kýzýlbaþ tâifesi vurulup, sagîr ve kebîri esir olanlardan ba'zý Ermeni olduklarýnda, ol takdirce halâs olur-lar mý?

Elcevap: Olurlar, Ermeniler Kýzýlbaþ askeri ile asker-i Ýslâm üzerine gelip muhârebe etmiþ olmayýcak, þer'an esir olmak yoktur. (B. 102 a)

484. Mes’ele: Mürtedde dar-ül-harbe lâhika olmadan alýp esir eylemek câiz idüðüne Ýmâm-ý A'zam'dan nakl olunan rivâyete binâen, Ký-zýlbaþ avretlerin esir eylemekle asker-i Ýslâm'a kemâl-i kuvvet ve þevket, a'dâ-i dîn-i metîne nihâyet za'f ü zillet gelir olsa, ol rivâyet ile amel olunmak þer'an câiz olur mu?

Elcevap: Câizdir. (A. 93 b)

485. Mes’ele: Bu rivâyet ile, ol esir olunan avretin hizmetleri, vat' olunmalarý þer'an helâl olur mu?

Elcevap: Cümle hizmetleri helâldir. Amma mürteddelerdir, Ýslâm'a gelmeden vat'larý helâl deðildir. (A. 94 a)

o¿nÓμsàdG p¬r«n∏nYnh o¿Én©nàr°ùoªrdG o¬s∏dGnh nøjpôpaÉnμrdG pΩrƒn≤rdG ≈n∏nY Énfrôo°ürfGh ÉnæneGn~rbnCG râuÑnKnh ÉnfpôrenCG »pa ÉnænaGnôr°SpEGnh ÉnænHƒofoP Énænd rôpØrZG ÉnæsHQ

15

955 pánæn°S »pa pôr°ünædGnh pΩnÓr°Sp’rG pQGnO »pa »pàrØoªrdnG pOƒo©t°ùdG ƒHnG pôr°ün©rdG oInhr~ob Énf’hnGnh Énfn’ ƒne Én¡nÑnànc

16

(15) Arapça dua, ikinci cümle ve sonrasý Âl-i Ýmran sûresinin 147. âyetidir, mânâ ve meâli:

"Kendisinden yardým istenen ve kendisine tevekkül edilen, Allah'týr. Ey Rabbimiz!

Günahlarýmýzý ve iþlerimizdeki taþkýnlýklarýmýzý affet. Ve ayaklarýmýzý sâbit kýl ve kâfir-ler gürûhuna karþý bize yardým et."

(16) Bu Arapça ibâre, çalýþmamýza esas aldýðýmýz iki nüshada yoktur. Ancak bu fetvayý ihti-va eden bir baþka mecmûada (Köprülü Kütüphanesi, K II 362) bulunmaktadýr. Mânâsý:

"Bunu, efendimiz ve en üstünümüz, zamanýn büyüðü, Ýslâm ve zafer diyarýnýn müftüsü Ebussu'ûd yazdý. Sene 955." (1548)

486. Mes’ele: Çâryâr'e sebb eden, Kýzýlbaþ idüðü sicil olunan Zeyd'i, Amr'ýn oðlu Bekr katl eylese, þer'an nesne lâzým olur mu?

Elcevap: Sebb ettiði vakit katl ettiði muhakkak ise ta'arruz olun-maz. (B. 302 b)

487. Mes’ele: "Yezid'e lâ'net ve ana lâ'net etmeyene dahi lâ'net" diyen Zeyd'e ne lâzým gelir?

Elcevap: Lâ'net etmeyene lâ'net nâmeþrû'dur. Lâ'net etmemek onun ef'âlin kabul deðildir. (B. 318 b)

488. Mes’ele: "Muâviye hayýrlý kiþi deðildir" dese, þer'an Zeyd'e ne lâzým olur?

Elcevap: Ta'zîr olunur. (B. 318 b)

489. Mes’ele: Sahâbe-i kirâmdan Muâviye'ye lâ'net eden Zeyd'e þer'an ne lâzým olur?

Elcevap: Ta'zîr-i belið ve hapis lâzýmdýr. (B. 90 b)